Gönderen Konu: KIZ GİBİ YETİŞTİRİLEN ERKEK ÇOCUKLARI ve AKRAN ZORBALIĞI: EŞCİNSELLİK KAYGISI  (Okunma sayısı 682 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4699
    • Profili Görüntüle
Merhaba, hem kendime hem başkalarına bir nebze olsun faydam olur ümidiyle yazıyorum.Küçük bir şehrin küçük bir mıntıkasında dünyaya geldim, konuyla ilgili kötü hatıraları bana hatırlatsa da memleketimi hala çok seviyorum. Rençberlikle geçimini sağlayan hoşgörülü ama namusunu muhafaza eden edepli ve saygın aynı zamanda geleneksel  dindarlar arasında Hoca yetiştiren ve bu alanda muteber olan bir sülalenin selim fıtratlı bir ailesinde dünyaya geldim. Çocukluğumda babam anne babasının hastalığı nedeniyle onlarla meşgulken tek kardeşim ağabeyim de dedemlerle kalırken ben annemle çokça vakit geçiren onunla uyuyan onunla çalışan onunla sıkıntılara katlanan herşeye rağmen terketmediği namazını kılıp oturunca kucağına oturan ve onu taklit eden bir süreçle başladım. İlerleyen dönemlerde mahallede erkek arkadaşım olsa da ben içlerinde hem de akraba arasında yumuşak huylu zeki çalışkan utangaç bir çocuktum. Onların tabiriyle kız olacakken erkek olmuştum, hatta şimdilerde çok üzülmesem de zamanında beni rencide eden bir kız ismi bile akrabalarım tarafından kullanılıyordu. Aslında evet kız kuzenlerimle bebek oynayan bir tane bile arabası olmayan kendi oyuncağını kendi yapan bir çocuktum.Halbuki ağabeyim evin ilk çocuğu olunca mı bilmem bir çuval dolusu oyuncağı ve bisikleti vardı. Benim ise belki kuzenlerimin verdiği bacağı kopmuş ve tamir edip oynayabileceğim bir bebek, pedalları bile dönmediği için ittirmek zorunda kaldığım kimden kaldığını bilmediğim bir eski bisikletim vardı. Ama bunlarda beni arkadaşlarımın dalga geçmesine karşı korumadı.Zamanla erkek çocukların zorbalığı ve kızların naif oyunlarına daha da aşina olmuş kabul de edelmişim sanki. Buna rağmen sesimin inceliği davranışlarım dikkat çekse de oyundan vazgeçmeyen kendisini de kız olurak asla kabullenemeyen ben küçük yaşta sabah anksiyeteleri geçirdiğimi hatırlıyorum.  Serüvenim ilk okulda akran zorbalığına karşı dersleri iyi bilge bir kimlikte çocukken bile fikri sorulan bir kimse olmaya bütün sınıfın erkekleri harami kızları mağdur cariye rolünü oynarken benim de arkadaşlarım tarafından kızların babası adedilmem vb.   şekillerde tezahür etmişti. Zamanla kendimden güçlü çocukların sevdikleri bir kızı ben de sevmiştim ama onlar kız için kavga ederlerken ben açık bir şekilde bunu kimseye söyleyemiyordum ama kızlarla aram iyi olduğu için onunla rahat vakit geçirebilen tek kişi de bendim.Her ne kadar diğer arkadaşlarım  onun için kavga etse de bu mücadele de kendimi galip çıkacak zannederdim çünkü her ne kadar onlar benden farklı olsa da benim derslerim iyiydi ya kız da beni tercih edecekti elbet.İşte karşı cinse ilk beslediğim duygu böyle gelişmişti ama bir ara uzun boylu babasını görünce sanki onun gibi olmak istemiştim ileri de hemcinsime karşı hatırladığım sevgi olmasa da erotize etmemiş olsam da ilk his buydu galiba...Babamın ebeveyni vefat ettikten sonra alkole daha da yönelmesi maddi sıkıntılar aramızda hep bir soğukluğa sebep oluyordu, maddi ihtiyaçlarımızı karşılamakla beraber bu yönü benim gibi çocuk yaşta bilge gibi olan birine zor anlaşılmaz  ve kötü geliyor annemi de çok üzüyor zaman zaman babamı ona şikayet etmeme sebep oluyordu. Sanki alkol şişesi bütün ailenin düzenini kaçıran bağımızı koparan akrabalarımız ve arkadaşlar arasında rencide edilmemiz için yeni bir argümana dönüşmüştü...İşte etkilediğini düşündüğüm çocukluk dönemine ait bazı durumlar...Ama bu dönemde hemcinse karşı net bir şey yok biliyorum ki naif yapım kendimi bildim bileli var ama ben bir erkeğim ve erkeğe ilgi duyamam ve duymuyorum... Devamı bi dahaki sefere inşallah...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4699
    • Profili Görüntüle
Uzun düşüncelerden sonra hatırladığım; bu anlamda ilk hisleri karmaşık olarak  9-10 yaşlarında hissetsem de  13 yaşında ergenlik belirtileri belirlemeye başlayınca erkekliğimi kabul etmekle beraber bu durum beni çok utandırıyordu. Arkadaşlarımdan birinin bu dönemde mastürbasyon vb şeyleri yapmanın zorunlu olduğunu söylemesi ise beni dehşete düşürmüş uzun süre yapmasam da daha sonra yapılması gerektiğine kendimi inandırmış ve türlü vicdan sızılarına rağmen herhangi bir hayal olmaksızın artık yapar olmuştum. Hele eve internetin girmesiyle artık yakınlarımın ve komşunun bizden büyük oğlu müstehcen videoları izleyip teşvik edince ben de bir zorunluluk olduğunu zannetmiştim. İlk başta açık kadınları görünce ereksiyon yaşayabildiğimi bir müddet sonra da erotizm edip mastürbasyon yaptığımı anımsıyorum az da olsa. Ama ben bir kadına mağduriyet ifade ettiğini düşündüğüm yıllarca oyun oynayıp güven verdiğim bir cinse böyle bir hayal kurmanın yanlış olduğunu düşünüp vicdan azabı çekiyordum. İşte bu sırada artık mastürbasyon  sırasında ben kendimi kadın yerine koyuyor ekran da gördüğüm çekici erkekleri de bu ilişkide düşünüyor buldum kendimi.Derken birgün çıplak erkek fotoğrafları görünce de bir ereksiyon oluşunca her ne kadar doğru bulmasam da bunun kadınlara bakma kadar günah olmayacağını zannetmeye başlamıştım, nasıl olsa ben de bir erkektim ve bir erkeği pasif olarak düşünüp erotize de edemezdim ve etmedim de. Zamanla eşc. site ve videoları görünce büyük bir şok geçirmiş bunun nasıl mümkün olabildiğini zor kabul etmiştim ama herkes gibi ben de izleyip ergenliğin gereğini yapmalıydım ve  bunu kadınlar üzerinden asla yapamazdım. Bir erkekle ancak pasif olarak yapabileceğime inanmıştım artık. Hep mağdur hisseden ben bir aktif olamazdım çünkü...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4699
    • Profili Görüntüle
Hüseyin Bey ile üçüncü görüşmemizde benzeri konularda konuşsakta, bu konuda konuşmanın derdimi anlatabilmemin bana iyi geldiğini bir kez daha anlamıştım.Çünkü bu hususta genel kanı iyileşmenin imkansız olduğu vb. kanılar depresif halimde beni çok yoruyor dipsiz bi kuyuya itiyordu. Klinikte benim gibi muhafazakar pek çok kişinin de hikayesindeki benzerlikler dikkatimi çekmiş rahatça görüş alışverişi yapabilmem yeniden ümitlenmem için bir sebep olmuştu sanki...
Halbuki çocukluğumdan beri birktiğini hissettiğim öfke, saçma sosyal fobik davranışlar ve sonunda yalnızlık beni çok daraltılmıştı. Bu da haliyle doğru düzgün hobisi olmayan beni yanlış düşünceler ve bu düşünceler sonunda stres atmak için vicdanen rahatsız olsam da mastürbasyona itiyordu. Her seferinde son olsun diye bakarken sonu gelmiyor, bocalıyordum. Hayır diyememek pasif görüntü iyi niyet suistimalleri beni ben olmaktan alıp başkalarına adeta hizmetkar hale getiriyor gibiydi. Her ne kadar bunu gün içerisinde binbir defa samimiyet testinden geçirip Rabbim i razı etmek için yapmaya niyet etsem de... Yine bir rahatlama dönemine girdim derken babamla iletişimsizliğimi  hatırlayıp telefonda da yarım yamalak ezber hatır sorma muhabbetinden yine mağlup ve üzgün çıktım ama artık daha kontrollü gidebileceğimi hissediyorum. Nitekim gün içerisinde çekim hissettiğim kişi de dahil artık daha yüzeysel olmaya çalışıyor, kırılsam da onun yaptığı gibi umursamamaya gayret ediyor, Söylediği herşeyi incelesem de rastgele konuştuğunu dolayısıyla sözüne itimat etmemem gerektiğini kendime telkin edip değer devşirmekten kaçınmaya çalışıyorum... Bu süreçte erotize etme anlamında bazı manzaralar zihnimi meşgul etse de benzeri çekiciliğin bende de olduğunu ona özel olmadığını fark etmeye çalıştığımı anladım ve şuan az da olsa ondan soğuduğumu ve daha az erotize ettiğimi deneyimledim...Tepki mi verdikten sonra bana karşı kısmen daha dikkatli davranması bağlanmam için sebep olsa da geçici olabileceğinin farkındayım, zaten değer verse de yüzeysel bir değer olduğu aşikar onun için bunlara bel bağlamamam gerek elbet