Gönderen Konu: KOYU GRİ: HETEROSEKSÜEL ERKEKLER DE EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ?  (Okunma sayısı 56695 defa)

KoyuGri

  • Newbie
  • *
  • İleti: 30
    • Profili Görüntüle
Ynt: KOYU GRİ: HETEROSEKSÜEL ERKEKLER DE EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ?
« Yanıtla #30 : 17 Ocak 2025, 11:08:48 ös »
https://youtu.be/XXwFJIxFPb0

Bir Mete Özgencil şaheseri ;

Ben sana kanar mıyım
Bir daha kanar mıyım

Kan gölüne döndü kestiğin söz
Bir daha duyar mıyım

Ben sana yanar mıyım
Bir daha yanar mıyım

Yan tarafım öldü gittiğin gün
Bir daha uyar mıyım

Dağ başı duman mıyım
Dere tepe aşar mıyım

Yer bile yerinde duramıyor bak
Taş mıyım duvar mıyım

Sen sana yazıldın yollar senin
Ben bulunamayan bir adresim
Uçurum ektim dönüş yollarıma
Düşmeden dönemezsin
« Son Düzenleme: 20 Ocak 2025, 12:53:52 öö Gönderen: KoyuGri »

KoyuGri

  • Newbie
  • *
  • İleti: 30
    • Profili Görüntüle
Ynt: KOYU GRİ: HETEROSEKSÜEL ERKEKLER DE EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ?
« Yanıtla #31 : 21 Ocak 2025, 02:26:52 öö »
https://youtu.be/JyIfIcnEkb4
SOKRAT - UYAN

AŞK = PANİK ATAK

Aşk ZAN ettiğimiz şey sadece bir panik atak olabilir mi ? Hadi bunları konuşalım. İlk görüşte aşk ! Onu gördüğün ilk anda zaman ve mekan bükülür. Geçmiş ve gelecek artık yoktur.  Aşık için sadece o AN vardır. O kısacık an slow motion ile koca bir filme dönüşür. Aslında aşık felan olmadın. Olan şey sadece ilkel beynin kendisine benzeyen tanıdık bir beyin görünce gurbette memleketlisini gören teyzeler gibi çığlık çığlığa sevinmesidir. İlkel beyin bu sevincini hormonlardan bir duygu kokteyli yaparak kutlar. Biz de bu kokteyl ile içmeden sarhoş oluruz. İlkel beyin her zaman öğrendiği bilgileri korumak ve sürdürmek ister. Yani rutin sever. Aşık olduğunu ZANnettiğin kişide tanıdık bir patoloji var. Seninle benzer yollardan geçmiş. İlkel beyin sen aşık olacağın kişiyi görmeden önce bu benzerliği anlıyor ve tamam diyor bu benim memleketlim onun yanında güvende olabiliriz. Ve seni ona çekiyor. Onu da sana çekiyor. O yan bu yan çekiştiriliyorsunuz. Bir kukla gibi. Biz aşık olmadık, biz seçmedik. Çünkü biz diye bir şey yok. İlkel beynimiz karar verdi ve seçti. “Gen+Çevre” faktörleri nöroplastisitemizi belirler. Yani beynimizdeki nöral yollar. Yol = Din demektir. Neyin yolu ? Nöronların yolu. Bir pedofili sapık ile bir dervişin beyin yapısı bir olur mu ? Olmaz. Din dediğimiz yol bizim nöroplastisitemizi değiştirerek bilincimizin yükselmesi içindir. Buna epigenetik denir. Kuran bir psikoloji ve nörobilim kitabıdır.
Hadi konumuza dönelim. Aşık olduğumuzu ZAN ettiğimiz kişinin beyninde kayıtlı ne kadar travma varsa  bizim beynimiz kendi travmalarınının hepsini aynı anda hatırlıyor ve TETİKLENİYOR. Aşk o kadar güçlü bir duygu ki bu hormon kokteylini üretebilmek için vücudumuz çok fazla yakıt kullanıyor. Buna yaşam enerjisi denir. Tüm travmalarının aynı anda tetiklenmesi demek tüm yaşam enerjinin içindeki yaralı çocuklara akması demek. Bu da fizik bedende bir inflamasyona yol açar. Taşikardi, nefes kesilmesi, terleme, sıcak basması. Özetle aşık olmadın sadece içerde çözülmeyi bekleyen travmalarının hepsi tetiklendi. Yani aşk Allah’ın kurduğu bu muhteşem sistemde bizim travmalarımızı fark edip şifalandırmamız için bizi teşvik etmesidir. Bir antivirüs programıdır. Ya seve ya seve. Travmalarını şifalandırana kadar aynı tramvayın içinde gidip gelirsin aynı yerlere gidip gelirsin. Kenar mahallede bir yer altı tramvayında yaşarsın. Helikopteri bilmezsin, uçağı bilmezsin.  Hayat senin küçük algın kadardır. Aynı filmi izler durursun. Aksini yaparsan da sistem bütün alemi sana gezdirir.
« Son Düzenleme: 21 Ocak 2025, 11:41:17 öö Gönderen: KoyuGri »

KoyuGri

  • Newbie
  • *
  • İleti: 30
    • Profili Görüntüle
Ynt: KOYU GRİ: HETEROSEKSÜEL ERKEKLER DE EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ?
« Yanıtla #32 : 24 Ocak 2025, 11:59:19 öö »
İkimiz de yanlış insanlardık ama ben seni çok sevdim.

https://youtu.be/PloWTBIxx-E

KoyuGri

  • Newbie
  • *
  • İleti: 30
    • Profili Görüntüle
Ynt: KOYU GRİ: HETEROSEKSÜEL ERKEKLER DE EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ?
« Yanıtla #33 : 23 Eylül 2025, 04:04:41 öö »
ORTOPEDİ DOKTORUMA ÇAKTIRDIM !
 
Başlık fikri için kıymetli dostum “gergin” e teşekkürler. Adettendir bir şarkı ile yazımıza başlayalım.

https://youtu.be/JBtj1IDWKk0?si=2N2PaNqClShrkFZ4

Şarkımızın adı “Böyledir Benim Ayrılıklarım”. Tam 13 aydır buraya yazmadığım için yaklaşık 10-15 tane ayrılık birikti 😂  Arkadaşlar, aile bireyleri, aşklar, iş ortakları ve çok sevdiğim evim… Hepsini yazmak bana eziyet okumak da size. O yüzden küçük küçük özet geçeceğim.

Ama önce aile evimden niye taşındığımı size anlatayım. Bir sabah uyandım ekmek poşetinin ağzı açıktı. Neden poşeti açık bıraktınız diye sormamla annem olacak iblis ile kavgamız başladı. Zaten birbirimize doluyduk çünkü 3-4 hafta önce de yine annem siktiri boktan bir sebepten cıngar çıkardığı için babam olacak taşaksız beni sokak ortasında yumruklamıştı. Taksiciler felan ayırdı neye uğradığımı şaşırdım. Çünkü ortada bunun yaşanmasını gerektirecek bişey yoktu. Sonra ben evi terkettim BFF Yağmur’un evine gittim. Telefonum saatlerce susmadı arayan arayana sonra babam gelip beni aldı evimize döndük. Neyse bu bizim rutin zaten. Her ailede olan şeyler diyerek kendimizi kandırdık.

Asıl olay günü bizim annemle tartışmamız büyüdü. Tartışmamız her zamanki gibi siktiri boktan bir sebepten başladı ama sürreal bir şekilde devam etti. Annem Feriha atağı geçirip ayılıp bayıldı. Kendini yerden yere attı. Ben odama geçtim kapıyı da kitledim. Bu hala deli sikiyormuş gibi bağırıp çağırdı. Tabi ki ben de ona bağırarak cevap verdim. Hanım hanımcık susacak halimiz yok ne de olsa kimin oğluyuz. Sonra bu orospu sanrı mı gördü aklını mı yitirdi böyle bişeyi nasıl yaptı hala bilemiyoruz. Polisi arayıp oğlum beni dövdü diye şikayet etti. Blöf yapıyor sandım ama gerçekti. Ben kendimi odama kitlemiştim, temas yoktu. Zaten kimseyi dövebilecek biri de değilim. Sen misin bana iftira atan orospu. Odamdan çıkıp gittim elinden aldım telefonunu. Aldım ki tekrar boş yere meşgul etmesin polis teşkilatını. Ben evden çıkarken babam olacak taşaksız montumdan tuttu gitmeme izin vermedi. “Bak bu mont 7500₺ bırak yırtılmasın” dedim :) O da “Polise hesap vereceksin” dedi. Ulan sen kahvaltıda taşaklarını mı yedin ibne herif ben kime neyin hesabını vereceğim. Rezilliğimizi mi anlatalım memur beye. Kayıtlara mı geçsin endemik aile bireylerimiz ? Bu sefer delirme sırası bendeydi. “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisinde Mete’nin delirip evi yaktığı sahneyi tekrar çektim. Deli gücümle babamı ittim kendimi kurtardım ve yerdeki kaldırım taşını alıp yemim ederim seni bu taşla öldürürüm dedim ve taşı atar gibi fake attım. Korkudan altına sıçtı amına koyim görmeniz lazımdı o korkak yüz ifadesini. Yıllardır bana yaşattığı yüz ifadelerinden farksızdı. Neyse ben evden çıktım yine BFF Yağmur’un evine gittim. Herkes beni arıyor yine. Öğrendim ki polis gerçekten gelmiş. Mk gerçek bir olay olsa hayatta gelmezler. Açıkçası çok büyük bir şok içerisine girdim. Çünkü öz annem bana iftira atıp polise şikayet etmişti. Bu çok ağır bir durumdu. Donup kalmıştım. Neyse yine telefonum susmadı babam yine BFF Yağmur’un evine gelip beni alıp götürdü.

Eve geldiğimde ev terk edilmişti kimse yoktu. Tüm bunlar yaşadığında ramazan ayındaydık. Olayların şokuyla 3 gün üst üste iftar ve sahur yapmadan oruç tuttum. Ramazanda herkes kilo alır ama ben 5 kilo verdim. Normalde çok boğazıma düşkünümdür. Ama 1 lokma yemek bile içimden gelmedi. Yemeden içmeden kesildim. Sadece hayatta kalabilmek için birkaç gıda takviyesi tükettim. Kendimi terk edilmiş bir piç gibi hissediyorum. Dünyanın en değersiz piçiydim. Ekmek poşetinin ağzı açık dediğim için öz annem tarafından iftira atılarak polise şikayet edilmiştim. Bu arada annem evi terk etmişti biz babamla yaşıyorduk. İkimizde ruh gibiydik ikimiz de yemek yemiyorduk.
Babam artık benim evi terk etmem gerektiğini söyledi. Karısıyla bensiz huzur içinde yaşamaları için beni evden kovdular. Ben evimden asla ayrılmak istemiyordum. Evet kavga dövüş içinde yaşıyorduk ama yaşıyorduk işte. Benim bildiğim tek aile kavramı buydu. Kendimi kardeşleri tarafından kuyuya atılan Yusuf gibi hissettim. Bu kuyu öyle derindi ki hala çıkabilmiş değilim. Majör depresyonumuz hanemize hayırlı olsun. Yaşadıklarım yetmezmiş gibi evimden sürgün edilmiştim. Hem de bir hiç uğruna. Bu öyle çok koydu ki kendimi haftalarca boşlukta hissettim. Boşlukta salınan kupkuru bir yaprak gibiydim. Ne bir yere konabiliyordum ne de yeni bir yere uçabiliyordum. Bu terkedilmişlik hissi beni babam dışındaki erkeklerle konuşmaya itti. Sen çocuğuma babalık yapmazsan DADDY’lik yapacak bir sürü adam var. Birkaç uygulama indirdim birkaç adamla yazıştım. Annemin ve babamın aksine beni istediler. Benimle ilgilendiler. Hatta niyeti beni sikmek olmasaydı 1-2 tanesiyle buluşup uzun uzun dertleşmek, kahve içmek isterdim. Ama yapamazdım. Kendimi bir başka kuyuya daha atamazdım.

 Bir kaç gün sonra 3-4 lokma bişey ile iftarımı açarken babam dedi ki “biz annen ile boşanıyoruz”. Yüzüne bile bakmadım hiçbir tepki ve cevap vermedim. Çünkü benimle ilgili bir durum değildi. Evlenirken bana mı sordular da boşanırken bana haber veriyorlar. 1 saat sonra annem amı götü dağılmış vaziyette eve geldi. Neredeyse bütün akrabalarını yanında getirmiş. Pardon akbabalarını. Dayım olacak kancık sanki annemle babamı ben boşamışım gibi 15 dk boyunca bana sövdüğü bir konuşma yaptı. Ben şok üstüne şok yaşadığım için dayım bana küfür ederken kahkaha atmaya başladım. Artık git gide deli anneme benziyordum :) gülme bak elimde kalacaksın felan diyor ben de hala aylak aylak cevaplar veriyorum. Parmağımda oynattım hepsini dilimle siktim. En son dayım dedi ki “Biz seni doğduğun günden beri çok sevdik hep yanında olduk bundan sonra yanında olmayacağız” Ben de dedim ki “zaten hiçbiriniz hayatımda yoksunuz ki :))” Annemin eşyalarını toplayıp götürdüler kapıdan çıkarken kancık dayım ulti açıp bana beddua kombosu yaptı “İnşallah bu evin içinde yanarak öl” gibi şeyler söyledi. Götümle dinlediğim için tam anlayamadım :) Babamla biz şaştık ve de kaldık. Çünkü 50 yaşında bir kadının erkek kardeşleri gelip annesinin evine götürdüler. Ve bize inanılmaz kinli davrandılar sanki babam annemi aldatıp üstüne kuma getirmiş. Bir eli yağda bir eli balda yaşadı. Hatta rahat battı orospuya ki hayatı ailesine zindan etti. Hatırlarsanız babam taşakları olmadığı için karısına söz geçiremiyordu ve hep karısının yanında duruyordu. Bu sefer ilk defa benim yanımda durdu. Kafasına saksı mı düştü ne gerçekleri göresi gelmiş. Babam bana sahip çıkmıştı ilk defa yalnız değildim. İçim inanılmaz bir güvenle doldu. Çünkü babam yanımdaydı. Sanki hayatım boyunca hiç biseksüel olmamışım gibi erkeklere olan ilgim bıçak gibi kesildi. Ve depresyonum bitti. Artık yemek yemeye başlamıştım. Babamla 2 ay yalnız yaşadık. Babamla artık birlikte yaşayacağımıza dair bir plan yaptık. Biz kendi yaşayacağımız evi hazır tadilattan geçirecektik ve taşınacaktık. Annem de anasının evinden kalkıp tekrar evine gelecekti. Babamla hiç olmadığı kadar iyi anlaşıyorduk. Çok güzel vakit geçiriyorduk. Birbirimizi anlayıp ilgi gösteriyorduk. İblis annem muhtemelen bağlama büyüsü felan yaptı. Babam birden köpek oldu anneme. Ergen gibi ağlamalar zırlamalar. Sürekli arabesk dinlemeler. Uğruna ağlanacak biri değil benim annem tam bir iblis. Neyse babama dedim ki  “Ben anladım sen boşanmayacaksın karınla barışacaksın o beni evden kovdurtmayı başardı sen de hiçbir şey olmamış gibi karınla devam edeceksen artık bizim de ilişkimiz eskisi gibi olamaz. Ya o ya ben dedim. Tabi ki karısını seçeceğini biliyordum. Ama yine de sormak zorundaydım. Biz bunca rezilliği boşa mı yaşadık baba ?! 

Sonuç olarak ben yeni evine taşındım. Ne anne ne baba görüşmüyorum. Hayatımda yoklar artık. Yapayalnızım. Yaşamaya dair bir motivasyonum yok. Belli aralıklarla intihar etme düşünceleri aklıma geliyor gayet de mantıklı buluyorum o düşünceleri. Ve intihar etmeyi arzuluyorum. İntihar etmenin vermiş olduğu o melankoli hissini seviyorum. Çünkü endomorfin hormonu salgılanıyor beynim tarafından. Belki de bu forumdaki yazılar benim intihar mektubumdur. Bilemeyiz. Eğer bir gün ölürsem yazılarımı babama okutun.

HADİ O ZAMAN YAZIMIN İKİNCİ KISMINA GEÇELİM ORTOPEDİ DOKTORUMA NASIL ÇAKTIRDIĞIM İKİNCİ BÖLÜMDE TO BE CONTINUED…
« Son Düzenleme: 23 Eylül 2025, 04:10:01 öö Gönderen: KoyuGri »

KoyuGri

  • Newbie
  • *
  • İleti: 30
    • Profili Görüntüle
Ynt: KOYU GRİ: HETEROSEKSÜEL ERKEKLER DE EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ?
« Yanıtla #34 : 23 Ekim 2025, 02:42:00 öö »
BİR KADINA AŞIK OLDUM

Arkadaşlar ben aşık oldum. Elhamdulillah bu sefer cinsiyeti tutturduk. Çok şükür erkek değil. Ama yine bir takım imkansızlıklar oluştu.

https://youtu.be/iMAHQWZgsww?si=jC7mFmbrvhxK7f54

“Son yapraklar düşerken daldan
Bir güldün geçtin bahçemden
Öpmek için çok uzakta
Dudakların benden”

Evet önceki yazımda bahsettiğim aile evinden ayrıldım, yalnız kaldım ve çok büyük bir depresyondaydım. Saçları uzattım, yemeden içmeden kesildiğim için acayip zayıfladım kemiklerim sayılıyordu. Burn-out yani tükenmişlik sendromu yaşıyordum. Hiç bir şeyi yapasım yoktu. Pili bitmiş bir oyuncak gibiydim hayattan keyif almıyordum. Tam koyu gri olmuştuk. Derken ofise bir gün ofise müşteri geldi. Hayatımda gördüğüm en güzel kadındı. Gerçek bir terazi burcuydu. İsmi Nihal idi kumral, beyaz tenliydi ama yüzünde kırmızı güller çiçek açmıştı. Ki bu benim bir erkekte veya kadında en sevdiğim şeydir. Kırmızı yüze bayılırım. Ruh hastası seviyorum yani. Tüm yüzü mükemmel bir altın orandaydı. Ingiltere Prensesi olabilecek kadar asildi. Gerçek bir terazi olduğu için iletişim becerileri de çok öndeydi kendinden emin ve tok sesiyle bir haber spikeri olabilirdi veya bana istediği her şeyi yapabilirdi. İkisini de yapmadı. Henüz diyelim 😈

Odaya girdiği andan itibaren bitik hayat enerjimi şarj etmeye başladı. Kalbimde çok saçma bir coşku ve heyecan hissettim. Beynim bütün hücrelerime daha önce tatmadığım hormon kokteylleri servis etti. Sarhoş olmuştum. Ona baktıkça mutlu oluyordum. Baktıkça bakıyordum. Yaşadığım bütün keder o gün orada silindi. Ölü hayatıma kan geldi, can geldi. Artık yaşamak için bir motivasyonum vardı.

Başta Nihal’in sadece egzaması olduğunu sanıyordum ilerleyen saatlerde öğrendim ki HIV+ imiş. Bu bilgiyi duymak beynimden vurulmak gibiydi. Bi küçük sarsıldım sonra kendime dedim ki “Ne var yani HIV ise HIV napalım sonuçta hayatında ilk defa bir kadına karşı böyle inanılmaz hisler hissediyorsun. Ben onu bu haliyle de kabul ediyorum”

Bir gün geçti onu tekrar görmek istiyordum. Sadece görmek. Zaten ofiste de neredeyse hiç konuşmadık. Ben sadece ona gördüm, o da bana güldü. Ama ona aşık olmama yetmişti. Hep söylerim Aşk = Obsesyon
Ha evden çıkarken
ütüyü çektim mi
ütüyü çektim mi
Ütüyü çektim mi
Diye obsesyon geliştiriyordum.
Ha Nihal
Nihal
Nihal
Diye obsesyon geliştiriyordum.
İkisi de aynı şeydi ama Nihal’i düşünmek yaşadığımı hissettiriyordu.
Haftaya tekrar ofise gelecekti ama 1 hafta bekleyemezdim. Onu getiren aracıya dedim ki “acil ofis dışında bir toplantı yapmamız lazım Nihal Hanım da gelsin mutlaka”
Bendeki iş aşkı işte. Yalan asla acil bir durum yok :D
Ertesi gün geldiler bişeyler anlattım ama heyecan tavan. Onu görmek hayatımın o 2 saatini onunla birlikte geçirmek çok iyi geldi. Vedalaştık, ayrılırken arkadaşına ben kahve içmeye gideceğim dedi. Beni de götürmesini çok istedim. Hiç ayrılmak istemedim ondan. Onunla sonsuza kadar kalabilirdim. Ben ona sonsuza kadar bakardım o da bana gülerdi. Benim de içimde güller açardı. Ama öyle olmadı evlere dağıldık. Haftaya ofise geldi. Saçlarını toplamış, fular takmış elegant bi tarz yapmış. Hala çok samimi değiliz. Ben wp grubuna eklemek için numarasını aldım. Gruba ekledim. Gruptan numaramı bulup akşam bana mesaj attı. “Bana bir ürün lazım acil bulabilir misin” dedi. Ayıpsın hemen ortalığı birbirine kattım sordum soruşturdum kızla buluşabilmek için ürünü buldum. Gittim başkasından ürünü aldım ertesi gün oldu bir kafede buluştuk. İlk defa baş başa buluşmuştuk. Baya date gibiydi. Ilişkiden beklentilerimizden, sevdiğimiz yemeklerden vs. konuştuk. Keyifli bir sohbetti. Sonra ben bunu otobüse bindirdim. Otobüse biner binmez “Çooook teşekkür ederim hoş sohbetin için” diye bir mesaj attı. Ulan dedim bu da bana aşık yoksa böyle bir mesaj atmazdı. Orada kafamda düğünümüzü planlamaya başladım. Birkaç hafta daha geçti biz baş başa birkaç kere daha görüştük. Tatlı tatlı flört ediyoruz yani ben ve arkadaşlarım öyle sanıyoruz. Ben hoşlandığımı belli ediyorum baya o da salak olmadığı için anlıyordur herhalde. O da bana bayıldı zaten ilgi bağımlısı habire bişeyler istiyor zaten istemese de ben veriyorum. Emret Komutanım modundayım.
Hatta bi keresinde yanak yanağa değdirerek vedalaştık. Yanağı yanağıma değdiği an pamuk gibi olmuştum havalara uçmuştum. Çocuklar gibi sekerek gittim.

Hatta biz bir gün otururken erkenden ayrılmak istedi nereye gidiyorsun diye sorduğumda DATE’e gidiyorum dedi. O gün başımdan 2. kez vuruldum. HIV+ olduğunu öğrendiğimden daha sarsıcıydı. O gün anladım o bana aşık değildi. Ne yalan söyleyim bu beni rahatlattı. Çünkü HIV+ olduğu için onunla bir ilişki yaşamak beni çok korkutuyordu. O Nihal idi bense Behlül… korkaktım. Belki de korkum direnç oluşturdu ve bir ilişki yaşayamadık. Ulan erkeklerden kapmadık kızdan mı kapalım.  Hem kız beni sevmiyor hem HIV+ artık boşu boşuna bu aşka tutunup kendime saygısızlık etmeye gerek yoktu. Onunla arama mesafe koymak istedim başkasıyla date e gittiği gün benim için bitmişti. Onun haberi yoktu ama ondan ayrıldım :) Nihal HANIM diye hitap etmeye başladım. Biraz çocuksu bir tepkiydi şimdilerde fark ediyorum. Ama tavrımı da koymam gerekiyordu. Ama çok da sürdüremedim çünkü inanılmaz bir aşk acısı ve obsesyon yaşıyordum. Hiç aklımdan çıkmıyordu. Sigara içmeyen ben sigara içmeye başladım. Onsuzluğa dayanamadım ve başka erkeklerle date e gitmesini sineye çektim. Onu affettim. 2 hafta sonra tekrar barıştık kahve içmelere gittik. Bu süreçte Hüseyin Bey’den terapi aldım.  HK diğer tüm arkadaşlarım gibi bu ilişkinin HIV+ olmama değecek bir ilişki olmadığını söyledi. Ben daha iyilerine layıkmışım, o orospuymuş, bütün hayatımı sikmeye değmezmiş falan filan. Ya bunları ben de biliyorum mk ama yapamıyorum. Unutamıyorum olmuyor. Aklımdan çıkmıyor. Ama kız da beni ve ilgili kullanıyor. Bunun da farkındayım. Hatta saatlerde “Güllü-Oyuncak Gibi” dinlerken bütün kaslarım kasıldı ve hastanelik oldum. Hastaneye kaldırıldım bu kız yüzünden. Yine de unutamadım. Çocuk gibi tutturukluk yapıyorum. Sanki bütün dünya bir savaş alanı gibi ama ben ona bakınca sakinleşiyorum.  Annesinin dizine yatmış bir çocuk kadar huzurlu oluyorum. Bütün frekansım değişiyor, huzurlu hissediyorum. Şefkatle doluyor içim. Bu hissi anlatamam. Onunla buluşmak gurbetten memlekete dönmek gibi. Ama HIV+ ve beni sevmiyor. O yüzden daha fazla kendime saygısızlık edemezdim. Onu unutmam gerektiğini idrak ettim ve unuttum da. 3-4 hafta sonra beni kahve içmeye çağırdı tekrar hayır diyemedim. Ama keşke hayır deseymişim. DECCAL BİR OROSPU OLDUĞU İÇİN BENİ YİNE HASTANELİK ETTİ. Ben günlerce onun hastalığı hakkında araştırmalar yaptım. Kedi ısırığı ve tırmığı ile bulaşan Bartonella bakterisi HIV+ e benzer etkiler yapıyordum. Belki HIV+ değildir diye ümitlendi. Çünkü HIV+ değilse bir engel kalmayacaktı ve evlenebilecektik. Salak kafam sanki kız beni seviyormuş gibi neler düşündüm. İNCİR REÇELİ 3 ÇEKTİK MK. Nihal orospusu bana demesin mi “O zaman HIV+ değilsem hiçbir erkeğe söylememe gerek kalmaz” diye yani HIV+ olduğumu söylemeden herkese özgürce verebilirim demek istedi. 3. Kez başımdan vuruldum amk. Psikolojim bozuldu. Tamam yarı geyiz felan ama biz de erkeğiz amk çok ağrıma gitti söyledikleri. Tamam bana aşık değilsin de benim senden hoşlandığımı biliyorsun açık ve net bir şekilde belli ettim. Bunu bile bile bana başka erkeklerle olan sex planlarını anlatamazsın. İşte o gün ben 2. Kez bundan ayrıldım. Tabi ki bunun yine haberi yok :) 2-3 hafta laf soktum, biliyorum çocuksu ama içimdeki öfkeyi bir şekilde atmam lazımdı. İşte yüzüne krem sürüyor bok gibi olmuş diyorum. Teneke altına boyasan yine teneke diyorum kdkfkdkf
Artık öfkem duruldu, elimdeki taşları bıraktım. Onu artık normal bir arkadaş olarak görüyorum. Normal görüşüyoruz sohbet muhabbet ediyoruz bişey hissetmiyorum. Ara ara güzelliğiyle beni etkilese de düşmüyorum tuzaklarına. Bugün yemek yemeye gittik. Sohbet esnasında gayr-ı ihtiyari parmağıyla bacağıma dokundu. Ulan ben böyle bir sexual tension (cinsel gerilim) yaşamadım. Şimşekler çaktı beynimde. Sadece anlık dokundu şarjörü doldurdu. Öpüşsek felan ölürdüm herhalde. Ara sıra yine kederleniyorum. Çok güzel olabilirdik, çünkü aramızda inanılmaz bir uyum var. Aşkımıza bir şarkı bile yazdım. Birbirimiz için yaratılmışız. Ruh eşi diye bir şey varsa biz ruh eşiyiz. Seni seviyorum Nihal, seviyorum ama Behlül gibi korkak. Kimi kandırıyorum benden olsa olsa Beşir olur. Ancak bir annenin çocuğuna yapacağı gibi iyileştirmeye çalışıyorum seni. Seni hasta görmek beni çok üzüyor sana kıyamıyorum. İkimizde feleğin çemberinden geçmiş 2 bilge ruhuz. Bizi bizden başkası anlayamaz. Ve şunu biliyorum ki sen hep bana huzur vereceksin ben sana neşe. Ömür boyu birbirimize yoldaş olacağız ve bu aşktan daha kıymetli.
« Son Düzenleme: 28 Ekim 2025, 11:12:58 ös Gönderen: KoyuGri »