Gönderen Konu: İmamın eşcinsel oglu: Ayak fetişizmi  (Okunma sayısı 4857 defa)

Mavi

  • Ziyaretçi
İmamın eşcinsel oglu: Ayak fetişizmi
« : 14 Mart 2021, 09:28:35 öö »
35 yılın sonunda yine çözüm aramak için dolanıyorum.Gitmedıgım psikolog/psikiyatrist kalmadı.Hocalara gittim nafile.Kendi babam da bir imam,oda üzerime okudu ,üfledi.Yok nasıl lanet bir şey bu.Nereye kadar gidecek bu.Ailem evlen diye diretiyor.Bir yandan hemcinlerime karsı duygularım,bir yandan kötü bir işim var.Ben işimi de sevmiyorum.Ama insanlar ben de bir sıkıntı oldugunu anlıyor.Bir de ayakfetişi var bende.Zaten beni üzen de o.Allah verdikçe vermiş.Bakalım benim hikayem nerde bitecek.Ayakfetişi konusunda utanarak yazıyorum ama sizin bu konu da tavsıye bır durumunuz var mı?


0 555 326 22 91 iletişim kurabilirsiniz
« Son Düzenleme: 14 Mart 2021, 02:29:50 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ynt: İmamın eşcinsel oglu
« Yanıtla #1 : 14 Mart 2021, 02:28:33 ös »
AYAK FETİŞİZMİ: PENİS Mİ AYAK MI? AYAKLARIMI SEVİYOR MUYUM?


2.TERAPİ

Tanışma faslı olan 1. terapiden sonra 2. terapi için HK ya gittim.Nedenini anlamadığım bir şekilde merdivenlerden çıkarken fena heyecan bastırdı.Odaya girene kadar kalbim yerinden çıkacaktı neredeyse.Fakat odaya girdiğim anda bir rahatlama oldu.Çünkü orası sadece bi oda değil ayrıca benim şifa bulacağım yerdi.
Kısaca derdimi özet olarak anlatayım.
---19 yaşında kendine güven eksikliği olan ve eşcinsel diye tabir edilen(ki ben bunu asla kabullenmiyorum-kimlik bozukluğu-bence) derde sahip bir avareyim.Dertlerim sadece bunlar da değil.Duygularım diğerlerinden çok farklı.Öncelikle bir ayak fetiştiyim.Kölelik duygum var.Bi de eşcinselliğin üzerine bu eklenince hayat daha da çekilmez oluyor.Gerçi HK fetişstliği hayatıma erkek penisinden korunmak için farkında olmadan soktuğumu ve bu yönde daha şanslı olduğumu söylüyor ama.İşte aslında hepsi aynı şey.Ama her insanda farklı bir şekilde açığa çıkıyor.Baba yokluğu aşırı anne otoritesi altında yetişmenin ve üzerine de bazı şeylerin eklenmesi bu sonucu doğurmuş.---

Odaya girdim,oturdum ve konuşmya başladık.Geçen terpiden fazlaca zaman geçmesine rağmen kaldığımız yerden aynen devam ettik.Aslında
gün geçtikçe neden böyle olduğum sorusuna bir adım daha yaklaşıyoruz.Ailemin yanında bende de suç varmış.Zamanında ayıptır diye uzak kaldığım şeyler(Küfürler,sokak dili,erkek muhabbetleri,kadın-erkek ilişkisi)benim başıma bu çorabı örmüşler.İnanın daha bir kadın ve erkeğin nasıl ilişkiye girdiğini 10.sınıfta öğrendim.Zaten hiçbirşey bilmediğim için de ergenliğe bu dönemde girdim.Yani o kadar cahilmişim ki cinsellik konusunda ne kendimi keşfedebilmişim ne de kafamda oluşabilmesine izin verebilmişim.-Siz bilmediğiniz birşeyi kafanıza nasıl sokabilirsiniz ki?-İşte zavallı bilinçaltım herşeyden habersizce kendini koruma altına alabilmek için kolay yolu seçip beni tatmin etmek uğruna fetiştliği saklamış kendi içinde.--E peki şimdi sorun ne?--Sorun nasıl çözülür?--Sorun kendimi  bir kafes içine kiltlemem.Bu kafeisi öyle bir kilitlemişim ki bilemediğim kadar kilidi var.Ve bir o kadar da anahtarı olmalı demek ki.Bunları keşfetmek için uzun bir yolculuğa çıktım kendi içimde.Şimdilik HK ile sadece 3 anahtar keşfedebildik.Bunlar sosyal olmam gerektiği,aileme karşı belki bağlılığımı belki bağımlılığımı azaltmam gerektiği ve ----cinselliği hayatıma sokmam gerektiği----.Bana düşense bu anahtarlarla doğru kilidi bulabilmek.İşte bunu yaptığım anda da yıllardır kullanmadığım kanatlarımla dilediğim yere uçup orada dilediğimi yapabileceğim.Artık kafesin içinden dışarıda olanları izlemek yerine o anlara dahil olabileceğim.Cinselliğimi hayatıma soktuğum anahtarı alıp Allaha ulaştırabilceğim.En azından şimdilik bunu umut ediyorum.Bu bile iyileşme belirtisidir.Teşekkürler HK İNŞALLAH 3.terapide görüşmek üzere...

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1074.0

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ynt: İmamın eşcinsel oglu: Ayak fetişizmi
« Yanıtla #2 : 14 Mart 2021, 02:31:04 ös »
AYAK FETİŞİZMİ SADİST MAZOŞİST DUYGULAR : KÖLE RUH


Merhaba,
 
Kaç aydır yazmıyorum. Bu tamamen benim tembelliğimden kaynaklanan bir sorun. O terapi odasından çıktıktan sonra  iyileşmek için üzerine gitmem gerekenlerden uzaklaşıp tamamen bu konulardaki tembellik dünyama dalıyorum. Ama bugünden itibaren artık bu üşengeçlikten vazgeçiyorum.Aslında bendeki bu tembelik sadece üşengeçlikten de kaynaklanmıyor. Eğer mutluysam her şeyi yaparım
ama bir an mutsuz olayım hiçbir şey yapasım gelmez. Eskiden küçücük bir mutsuzlukta kendimi daha da dibe batırmak için hep olumsuz düşünürdüm. Mutsuz oldukça olurdum. Kendime aşabileceğim konular hakkında güvenim yoktu.Ama artık ok yavaş ilerlediğim uzun yolumda bu engeli de geçtim. Artık hemen hemen bir çok konuda kendime güvenim tam.

Ben biliyorsunuz ki fetişizmden müzdaribim. Nedir fetişizm. Mesela bendeki şuydu;bir erkek modeli var. Sen onun karşısında aciz bir kölesin. Onun ayaklarına köpeklik yapıyorsun. O da senin efendin olmuş oluyor. O sana ne emir verirse; onu gerçekleştiriyorsun.
Şimdi şu satırları okuyup şöyle bir düşündüğünüzde, aslında bu hiç de normal bir durum değil. Siz neden bir başkasının boyunduruğu altına gireceksiniz ki. Güçsüz müsün, aciz misin, iraden mi yok? Bir insan doğduğunda ona tüm irade, güç gibi duygular verilmiştir. Zamanla iyi ya da kötü duygular elenerek büyüme yaşanır. İşte ben de büyürken daha önce anlattığım çevresel faktörlerden etkilenimim yüzünden irade, güç, güven gibi uyguları elemişim. Bir insan kendine güveniyorsa, neden başkasının boyunduruğu altına girmek istesin ki zaten?
Her insan eşittir. Kimsenin bir başkasından üstün özelliği yoktur. Erkekler kendi güçlerini kadınınkiyle birleştirip tatmin olurlar. Kadınlar da erkeklerle. Bunun aksi bir durum oluyorsa bence ortada bir sıkıntı vardır. Sizin kadınla aranızda gerçekleşen cinsel birleşim bana göre her iki tarafın da güçlerini karşılıklı şekilde tatmin etmek istemelerinden doğar. ani insan kendi gücünden etkilenir. Ben bunu bilmem kaçıncı terapide anladım ve kendime yeni bir yol çizmeye başladım. O yola hiç tanımadığım kadınları koydum. Kendi gücümü test ettim. Hayalimde canlandırdığım fantazi dünyasında kadına da yer versem ne olurdu ki?

Artık cinsel dünyamda kadına yer var; onların girdiği fantezi dünyamda da bazı etkileşimlerim söz konusu. Şu an içinEskisi gibi sadece fetiştik duygulardan beslendiğim cinsel yaşamım kadar  tatmin edici olmasa da, dediğim gibi yavaş yavaş ilerliyorum. Şu an içimde ikiside var. Hala fetiştik videolara bakınıyorum. Ama tatmin olduğum nokta kadında bitiyor.Eskisi gibi bir erkeğin boyunduruğu altına girme isteğim söz konusu dahi değil. Sadece 4 yıldır hayatıma soktuğum, bilinç altına yerleştirdiğim bu saçma duygulardan kurtulmaya çalışıyorum. Yavaş ve engelli bir yol ama sakin yürüyünce varacağım nokta elbette bir gün karşıma çıkacak. Umut etmek her işin başlangıç çizgisidir.

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1334.0

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ynt: İmamın eşcinsel oglu: Ayak fetişizmi
« Yanıtla #3 : 14 Mart 2021, 02:32:15 ös »
 ‘’KORKMAYIN SADECE AYAK FETİŞİSTİ OLACAK’’ DEDİ AMA EŞCİNSEL DE OLDUM


Ayşe(uydurulmuş bir isimdir), adananın yerlisi, gelir düzeyi üst sınıf olmasına karşın Avrupa kültürü ile ‘’adana’’ kültürü arasında sıkışıp kalmış bir ailenin kızıdır. Babası onu henüz bebekken bırakıp gitmiştir Annesi onu 13 yaşında doğurmuş, bebeklerle oynarken bir yandan da ayşei emziren biridir.  Ayşe, annesinin dilinden  ve aile içindeki huzursuzluktan kaçmak için Ankara üniversitesini kazanmış ama gene annesi yüzünden  gidememiştir. Mecburen  Çukurova üniversitesine gitmeye başlamıştır, bu sırada nişanlı olan Ayşe, nişanlısının askerdeyken yolladığı bir mektupta köylü dili kullandığı için (gömleğe mintan dediği için) nişanı atmıştır…

Mehmet(uydurulmuş bir isimdir), Adanada ismi duyulmuş bir ailenin tek oğludur, Babası ünvanı ülke sınırlarını aşan bir hakimdir. 3 Ablasından 1i, geçmişte ünlü bir avukat, diğeri holding sahibi, diğeri amerikada diş hekimliği yapan mehmet, çocukluktan itibaren hiçbir şekilde mücadele hırsı aşılanmamış, her istediği anında elinde olan şımarık bir burjuva çocuğudur.  ( gençliğinde meydanlarda emek diye bağıran mehmet, hayatı boyunca hiçbirşey için emek vermemiştir)Hasbel kader  Çukurova üniversitesini kazanır

Bu iki insanın hayatı üniversitede kesişir biri devsol erkek öğrenci başkanı, diğeri devyol kız öğrenci başkanlığını yapar  ve sınıf arkadaşı olurlar bu arada ayşein ailesi yeni ev yaptırdığı için ev bitene kadar kiraya çıkacaklardır mehmetların evine kiracı olarak yerleşirler…
üniversitede siyasi olaylar patlak verdiğinden dolayı mehmet bir süre ara verir ve yerine sınavlara Ayşe girer, son sınıfta artık evlidirler, mezun olurolmaz Ayşe çukobirlikte yönetici kadrosuna girer, mehmet gene işsizdir, hatır gönül uğruna çukobirlikte olmayan bir bölümün müdürlüğü açılır ve mehmeta teklif edilir geç otur bu masada diye ama nafile mehmet emekçi diye bağırmaktan emeğe zaman ayıramaz…

Nişanlılık döneminden başlayan şiddetli geçimzlik, hat safhada sürer ama nedense her ikiside inatla evliliğe devam eder…
(sanırım kadının başırısı karşısında pasif bir hayat sürdüğü için ezilir ve benden başarılı olamazsın cümleleri dökülür)

sene 77 ilk oğulları olur…
mehmetın ailesinde hep kız çocuğu olduğu için bazı kesimlerde hasetlik kıskançlık ve bazı kesimlerde de mutluluk vardır, Ahmet( uydurulmuş bir isimdir) yaşından olgun, paylaşımcı, sessiz sakin bir çocuktur…

sene 81 ikinci oğulları yani ben doğarım…
mehmetın ailesinde bu 2.çocuğunda erkek olmasının sonucu iyice huzursuzluklar baş gösterir, sık sık ayşei telefonla tacizler başlar, mehmetın ailesi eve ziyarete geldiğinde birtakım eşyalar kayıp olmaya başlar.  zamanla ayşein hareketleri iyice göze batmaya başlar. biz bu kadar zenginiz çocuklarımıza oyuncak almıyoruz, sen maaşının hepsini çocuklara harcıyor, otomatik çamaşır makinası alıyorsun… vs, vb…

mehmet, alkol hayatını iyiden iyiye eve taşımıştır…
tabikide alkolün yanında masasıda olduğu gibi eve taşınır(erkek ve bayan arkadaşlar)


bu arada çocuklar ilkokuldadır, her teşekkür taktirli karnede ‘’kutlama’’ adı altında başlayan cehennem geceleri sabahın ilk ışıklarına kadar ‘’eğlenilen’’mekanlarda devam eder.
bunun üzerine mi geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır hala bu gün bile tam adıunı koyamam, ikinci oğullarının notları 0 ila 1 arasına gerilemeye başlar ve zayıf aldığı her notta oley dediğini hayal meyal hatırlar…
büyük hep sınıfta orta başarıda devam etmektedir…
küçük için çevrenin kurduğu cümle ‘’ o kadar akıllı ki istediği an istediğini elde eder’’
evet akıllıydım sanırım çünkü daha ilk okuldayken karton kutuları kesip ölçmeden birbirine tam oturan parçalarla ev araba uçak maketleri yapar, yaptığım evin kiliminden tutun televizyonuna kadar içindeki eşyaların hiçbirinde bir eksik yoktur( içindeki insanlar haricinde)
daha ilk okula bile başlamadığım dönemlerde küçük dayıma sorulan bir sorunun cevabını ilk ben vermiştim (soru: bir mum veya çakmak hafif rüzgarda sönmüyor ama aynı hafif üflemede sönüyor,
verdiğim cevap:  rüzgardaki okşijen sönmemesini, nefesimizdeki karbon sönmesine yarar) (hatırlamıyorum bana anlatıyorlar)

kavgaların haddi hesabı tutlamazken,ayşei birgün sokağa atar ve 3 ay boyunca çocukları göstermez, Ayşe, evin yakınlarında balkondan da olsa görebilmek için sabahtan akşama kadar bekler. 3 ay sonunda birşekilde barışan Ayşe, kavgaların devam etmesi üzerine  haftanın 2 günü kendi evindeyken diğer günleri annesine taşınır Ayşe bu hayattan da kurtulmak için bir iş kurar kendine..
tekstil işinde öyle başarılı olmuştur ki karadenize bile mal pazarlanır…

sene 89..
bu yıllarda benim sağlık sorunlarım vardır ama kimse ne olduğunu anlayamaz balcalı hastanesine götürülürüm, orda yeni bir hastalık olduğunu ve birtakım ilaçlara başlamam gerektiğini söyler doktorlar. 6 ay geçmiştir iyileşme belirtisi yoktur. Ayşe bu durumdan şüphelenip Ankara gataya götürür beni kısa bir kontrolden sonra epilepsi olduğum anlaşılır ve 6 aylık tedavideki kullanılan ilaçların ağırlığıyla kalp dengesizleşmiş kalpte delik ortaya çıkmıştır.
sürekli tırnaklar morarır dudaklar morarır nefessiz kalır bayılana kadar debelenirmişim,
garip anam aileden kocadan çektiği yetmezmiş gibi birde evlat….

ayşein başarısını hazmedemeyen mehmet, kapağı ofise atmıştır, ofiste ayşei rehin alan mehmet, 1 hafta boyunca kavga işkencesine burada devam etmekte ayşei evine göndermemektedir..
bu sırada anneannemde kalan ben, annemi arayıp bu gün gelmeyecekmisin sorusunu sorduğumu ve canım geleme… derken telefonu bırakıp kendimi banyoya kilitleyip orda epilepsi nöbti geçirinceye kadar ağladığımı hatırlarım o kapı az kırılmamıştır benim yüzümden, sürekli hastaneye yetiştirilmek zorunda kalan ben bu hastane fobimide sanırım burada edindim yolda beyaz gömlekli birini görsem başlarmışım ağlamaya…

mehmet, ayşein işini bozmak için alacak senetlerinin olduğu kasanın anahtarını ister bu işkence haftasının son günü…
24 saat süren mücadele sonucunda Ayşe, anahtarın anneannemlerde olduğunu ve abimden alacağını söyler,
mehmet, ‘’BİZE’’ gelir..
abim anahtarı indirir birkaç saat süren kavgadan sonra  verir…
ertesi gün ofise itfaiye eve de polis gelir…
polisin gelme sebebi abimin verdiği kasa anahtarıdır( kasa anahtarı hernasılsa bıçak olmuş ve  yıllardır süren bana bıçak çektin kavgasına sebep olmuştur)
itfaiyenin gelme sebebide, kasanın içinden çıkan alacak senetlerinin yakılması sonucu çıkan yangına müdehale etmek…
öyle bir kağıt yığınını hiç  görmemiştim, salon ki adana evleri geniş ve ferahtır salonlarıda baya büyük olur, salonun ortasında o zamanki benim boyumu geçen bir senet yığını…

ve ilk iflasımız resmi olarak ilan edilmiştir. Bunun üstüne annem boşanma kararı almış, velayetlerimizi zekice düzenlenmiş bir oyun ile kolayca almıştır. Amerikalı baba görüntüsünü benimseyen mehmet, hafta sonları bizleri eğlence mekanına götürmeye başlamış ama aslında olmadığı bu boşanmış medeni baba  rolünü fazla yürütememiştir. Bizleri birer koz olarak kullanmaya başlar… bu konu daha uzun devam eder burada bitirmek en iyisi…

Derslerdeki başarısızlığı kavgayı engellediği için iyi bişey sanan ben, bir süre sonra okulda arkadaşlar, öğretmenler, derslere uyumsuzluk olarak ortaya çıkan bu durumdan dolayı liseye kadar 8 okul değiştirdim, tabiî ki ne istikrar ne başarı, hiçbiri yok…

HAYATTAKİ İLK EZİKLİĞİM BURDA BAŞLAR: OKUL  ARKADAŞLARIMLA KARŞILAŞMAMAK İÇİN DEĞİŞTİRİLEN ORTAMLAR, KAZAYLA KARŞILAŞIRSAK ÜNİVERSİTEYE GİRDİĞİM GİBİ YALANLAR…

tekrar geriye bana dönelim, ben anneannemlerde büyüdüm sayılır, burada 2 dayım bir teyzem annem anneannem ve eşi (annemin babasıyla diğerlerinin babası aynı değildir) hep beraber yaşardık…
kısacası annem her zaman için bana ve zekama güvenen ve beni kendi doğrularımı bulmam için hep kendi başıma bırakan bir yapıydı, o zamanlar olabildiğince özgüven sahibiydim, bu sebeple de hayatıma annem dahil hiç kimseyi karıştırtmamış hep kendi bildiğim yoldan ilerlemiştim..

babamın evindeyken birkaç kere mahalledeki çocuklarla merdiven altında ‘’çocuksu’’ heyecanımızı yaşamıştık o zamandan beri o heyecan beni çekerdi
en önde ben dururdum (şu an pasifim)
ortada ümit( şu an ap)
arkada serant ( şu an aktif gay)
Anneannemlerde büyük dayım  hep dikkatimi çekerdi, Tarık akana o kadar benzerdi ki şimdi siz facebook da arkadaş listeme bakın sizde onu çok benzeteceğinize eminim, o kadar yakışıklı karizmatik, tam benlik bir tipti, kıllı bıyıklı iriyarı bir adam…
 gece herkes uyuduğu zaman kalkıp onun ayaklarıyla sevişirdim o zaman bile ereksiyon olurdum ki daha 8-9 yaşlarındaydım.  birkaç kere anneme yakalandım yeminler falan ettim ama gene yaptım, kendimi alıkoyamıyordum ilk psikolokla tanışma zamanım o oldu sonunda annem beni psikoloğa götürdü, hayalmeyal hatırlarım cevabını…
‘’KORKMAYIN SADECE AYAK FETİŞİSTİ OLACAK’’ buradaki asıl sorun teyzemin değil dayımın ayakları olmasıydı ve bu konu atlanmıştı sanırım ve burada yazmaktan dahi utanç duyduğum bir konu var dayımın ayakları kokardı ve ben hiç tiksinmeden onları yalardım…. (bu durumun ilerideki hayatımı bu denli değiştireceğini bilemezdim)…

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1123.0