Gönderen Konu: ‘’KORKMAYIN SADECE AYAK FETİŞİSTİ OLACAK’’ DEDİ AMA EŞCİNSEL DE OLDUM  (Okunma sayısı 9469 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ayşe(uydurulmuş bir isimdir), adananın yerlisi, gelir düzeyi üst sınıf olmasına karşın Avrupa kültürü ile ‘’adana’’ kültürü arasında sıkışıp kalmış bir ailenin kızıdır. Babası onu henüz bebekken bırakıp gitmiştir Annesi onu 13 yaşında doğurmuş, bebeklerle oynarken bir yandan da ayşei emziren biridir.  Ayşe, annesinin dilinden  ve aile içindeki huzursuzluktan kaçmak için Ankara üniversitesini kazanmış ama gene annesi yüzünden  gidememiştir. Mecburen  Çukurova üniversitesine gitmeye başlamıştır, bu sırada nişanlı olan Ayşe, nişanlısının askerdeyken yolladığı bir mektupta köylü dili kullandığı için (gömleğe mintan dediği için) nişanı atmıştır…

Mehmet(uydurulmuş bir isimdir), Adanada ismi duyulmuş bir ailenin tek oğludur, Babası ünvanı ülke sınırlarını aşan bir hakimdir. 3 Ablasından 1i, geçmişte ünlü bir avukat, diğeri holding sahibi, diğeri amerikada diş hekimliği yapan mehmet, çocukluktan itibaren hiçbir şekilde mücadele hırsı aşılanmamış, her istediği anında elinde olan şımarık bir burjuva çocuğudur.  ( gençliğinde meydanlarda emek diye bağıran mehmet, hayatı boyunca hiçbirşey için emek vermemiştir)Hasbel kader  Çukurova üniversitesini kazanır

Bu iki insanın hayatı üniversitede kesişir biri devsol erkek öğrenci başkanı, diğeri devyol kız öğrenci başkanlığını yapar  ve sınıf arkadaşı olurlar bu arada ayşein ailesi yeni ev yaptırdığı için ev bitene kadar kiraya çıkacaklardır mehmetların evine kiracı olarak yerleşirler…
üniversitede siyasi olaylar patlak verdiğinden dolayı mehmet bir süre ara verir ve yerine sınavlara Ayşe girer, son sınıfta artık evlidirler, mezun olurolmaz Ayşe çukobirlikte yönetici kadrosuna girer, mehmet gene işsizdir, hatır gönül uğruna çukobirlikte olmayan bir bölümün müdürlüğü açılır ve mehmeta teklif edilir geç otur bu masada diye ama nafile mehmet emekçi diye bağırmaktan emeğe zaman ayıramaz…

Nişanlılık döneminden başlayan şiddetli geçimzlik, hat safhada sürer ama nedense her ikiside inatla evliliğe devam eder…
(sanırım kadının başırısı karşısında pasif bir hayat sürdüğü için ezilir ve benden başarılı olamazsın cümleleri dökülür)

sene 77 ilk oğulları olur…
mehmetın ailesinde hep kız çocuğu olduğu için bazı kesimlerde hasetlik kıskançlık ve bazı kesimlerde de mutluluk vardır, Ahmet( uydurulmuş bir isimdir) yaşından olgun, paylaşımcı, sessiz sakin bir çocuktur…

sene 81 ikinci oğulları yani ben doğarım…
mehmetın ailesinde bu 2.çocuğunda erkek olmasının sonucu iyice huzursuzluklar baş gösterir, sık sık ayşei telefonla tacizler başlar, mehmetın ailesi eve ziyarete geldiğinde birtakım eşyalar kayıp olmaya başlar.  zamanla ayşein hareketleri iyice göze batmaya başlar. biz bu kadar zenginiz çocuklarımıza oyuncak almıyoruz, sen maaşının hepsini çocuklara harcıyor, otomatik çamaşır makinası alıyorsun… vs, vb…

mehmet, alkol hayatını iyiden iyiye eve taşımıştır…
tabikide alkolün yanında masasıda olduğu gibi eve taşınır(erkek ve bayan arkadaşlar)


bu arada çocuklar ilkokuldadır, her teşekkür taktirli karnede ‘’kutlama’’ adı altında başlayan cehennem geceleri sabahın ilk ışıklarına kadar ‘’eğlenilen’’mekanlarda devam eder.
bunun üzerine mi geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır hala bu gün bile tam adıunı koyamam, ikinci oğullarının notları 0 ila 1 arasına gerilemeye başlar ve zayıf aldığı her notta oley dediğini hayal meyal hatırlar…
büyük hep sınıfta orta başarıda devam etmektedir…
küçük için çevrenin kurduğu cümle ‘’ o kadar akıllı ki istediği an istediğini elde eder’’
evet akıllıydım sanırım çünkü daha ilk okuldayken karton kutuları kesip ölçmeden birbirine tam oturan parçalarla ev araba uçak maketleri yapar, yaptığım evin kiliminden tutun televizyonuna kadar içindeki eşyaların hiçbirinde bir eksik yoktur( içindeki insanlar haricinde)
daha ilk okula bile başlamadığım dönemlerde küçük dayıma sorulan bir sorunun cevabını ilk ben vermiştim (soru: bir mum veya çakmak hafif rüzgarda sönmüyor ama aynı hafif üflemede sönüyor,
verdiğim cevap:  rüzgardaki okşijen sönmemesini, nefesimizdeki karbon sönmesine yarar) (hatırlamıyorum bana anlatıyorlar)

kavgaların haddi hesabı tutlamazken,ayşei birgün sokağa atar ve 3 ay boyunca çocukları göstermez, Ayşe, evin yakınlarında balkondan da olsa görebilmek için sabahtan akşama kadar bekler. 3 ay sonunda birşekilde barışan Ayşe, kavgaların devam etmesi üzerine  haftanın 2 günü kendi evindeyken diğer günleri annesine taşınır Ayşe bu hayattan da kurtulmak için bir iş kurar kendine..
tekstil işinde öyle başarılı olmuştur ki karadenize bile mal pazarlanır…

sene 89..
bu yıllarda benim sağlık sorunlarım vardır ama kimse ne olduğunu anlayamaz balcalı hastanesine götürülürüm, orda yeni bir hastalık olduğunu ve birtakım ilaçlara başlamam gerektiğini söyler doktorlar. 6 ay geçmiştir iyileşme belirtisi yoktur. Ayşe bu durumdan şüphelenip Ankara gataya götürür beni kısa bir kontrolden sonra epilepsi olduğum anlaşılır ve 6 aylık tedavideki kullanılan ilaçların ağırlığıyla kalp dengesizleşmiş kalpte delik ortaya çıkmıştır.
sürekli tırnaklar morarır dudaklar morarır nefessiz kalır bayılana kadar debelenirmişim,
garip anam aileden kocadan çektiği yetmezmiş gibi birde evlat….

ayşein başarısını hazmedemeyen mehmet, kapağı ofise atmıştır, ofiste ayşei rehin alan mehmet, 1 hafta boyunca kavga işkencesine burada devam etmekte ayşei evine göndermemektedir..
bu sırada anneannemde kalan ben, annemi arayıp bu gün gelmeyecekmisin sorusunu sorduğumu ve canım geleme… derken telefonu bırakıp kendimi banyoya kilitleyip orda epilepsi nöbti geçirinceye kadar ağladığımı hatırlarım o kapı az kırılmamıştır benim yüzümden, sürekli hastaneye yetiştirilmek zorunda kalan ben bu hastane fobimide sanırım burada edindim yolda beyaz gömlekli birini görsem başlarmışım ağlamaya…

mehmet, ayşein işini bozmak için alacak senetlerinin olduğu kasanın anahtarını ister bu işkence haftasının son günü…
24 saat süren mücadele sonucunda Ayşe, anahtarın anneannemlerde olduğunu ve abimden alacağını söyler,
mehmet, ‘’BİZE’’ gelir..
abim anahtarı indirir birkaç saat süren kavgadan sonra  verir…
ertesi gün ofise itfaiye eve de polis gelir…
polisin gelme sebebi abimin verdiği kasa anahtarıdır( kasa anahtarı hernasılsa bıçak olmuş ve  yıllardır süren bana bıçak çektin kavgasına sebep olmuştur)
itfaiyenin gelme sebebide, kasanın içinden çıkan alacak senetlerinin yakılması sonucu çıkan yangına müdehale etmek…
öyle bir kağıt yığınını hiç  görmemiştim, salon ki adana evleri geniş ve ferahtır salonlarıda baya büyük olur, salonun ortasında o zamanki benim boyumu geçen bir senet yığını…

ve ilk iflasımız resmi olarak ilan edilmiştir. Bunun üstüne annem boşanma kararı almış, velayetlerimizi zekice düzenlenmiş bir oyun ile kolayca almıştır. Amerikalı baba görüntüsünü benimseyen mehmet, hafta sonları bizleri eğlence mekanına götürmeye başlamış ama aslında olmadığı bu boşanmış medeni baba  rolünü fazla yürütememiştir. Bizleri birer koz olarak kullanmaya başlar… bu konu daha uzun devam eder burada bitirmek en iyisi…

Derslerdeki başarısızlığı kavgayı engellediği için iyi bişey sanan ben, bir süre sonra okulda arkadaşlar, öğretmenler, derslere uyumsuzluk olarak ortaya çıkan bu durumdan dolayı liseye kadar 8 okul değiştirdim, tabiî ki ne istikrar ne başarı, hiçbiri yok…

HAYATTAKİ İLK EZİKLİĞİM BURDA BAŞLAR: OKUL  ARKADAŞLARIMLA KARŞILAŞMAMAK İÇİN DEĞİŞTİRİLEN ORTAMLAR, KAZAYLA KARŞILAŞIRSAK ÜNİVERSİTEYE GİRDİĞİM GİBİ YALANLAR…

tekrar geriye bana dönelim, ben anneannemlerde büyüdüm sayılır, burada 2 dayım bir teyzem annem anneannem ve eşi (annemin babasıyla diğerlerinin babası aynı değildir) hep beraber yaşardık…
kısacası annem her zaman için bana ve zekama güvenen ve beni kendi doğrularımı bulmam için hep kendi başıma bırakan bir yapıydı, o zamanlar olabildiğince özgüven sahibiydim, bu sebeple de hayatıma annem dahil hiç kimseyi karıştırtmamış hep kendi bildiğim yoldan ilerlemiştim..

babamın evindeyken birkaç kere mahalledeki çocuklarla merdiven altında ‘’çocuksu’’ heyecanımızı yaşamıştık o zamandan beri o heyecan beni çekerdi
en önde ben dururdum (şu an pasifim)
ortada ümit( şu an ap)
arkada serant ( şu an aktif gay)
Anneannemlerde büyük dayım  hep dikkatimi çekerdi, Tarık akana o kadar benzerdi ki şimdi siz facebook da arkadaş listeme bakın sizde onu çok benzeteceğinize eminim, o kadar yakışıklı karizmatik, tam benlik bir tipti, kıllı bıyıklı iriyarı bir adam…
 gece herkes uyuduğu zaman kalkıp onun ayaklarıyla sevişirdim o zaman bile ereksiyon olurdum ki daha 8-9 yaşlarındaydım.  birkaç kere anneme yakalandım yeminler falan ettim ama gene yaptım, kendimi alıkoyamıyordum ilk psikolokla tanışma zamanım o oldu sonunda annem beni psikoloğa götürdü, hayalmeyal hatırlarım cevabını…
‘’KORKMAYIN SADECE AYAK FETİŞİSTİ OLACAK’’ buradaki asıl sorun teyzemin değil dayımın ayakları olmasıydı ve bu konu atlanmıştı sanırım ve burada yazmaktan dahi utanç duyduğum bir konu var dayımın ayakları kokardı ve ben hiç tiksinmeden onları yalardım…. (bu durumun ilerideki hayatımı bu denli değiştireceğini bilemezdim)…

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle

bu heyecan, ergenliğin verdiği coşkuyla tavan yapmıştı 11 yaşımdayken
kapalı spor stadının  içinde bisiklet ve kaykayaya binerken tavladığım adamların haddi hesabı yoktur…
çocukluk işte 30 küsür yaşındaki adamları ayart sadece ufak tefek sevişmeler oral sex o kadar. Sanırım onlarda bana küçüğüm diye kıyamıyorlardı devam etmiyorlardı…


derken teyzem evlendi, ve evlendiği adam da otuzdört yaşındaydı, dayıma açılamıyordum çok istiyordum ama yapamazdım, sonunda açılabileceğim ailem kadar yakın ama aileden olmayan ve istediğim tipte bir adam vardı evde…

Okuldan geldiğim bir gün evde kimse yokken kapı çaldı ve karşımda eniştem, gözlerim parladı. Bu gün o gün dedim içeri davet ettim. O gün ona şu cümleyi kurdum; ‘’BEN KENDİMİ BÖYLE HİSSEDİYORUM VE ARTIK TAM YAŞAMAK İSTİYORUM, SEN HAYIR DESENDE YAŞAYACAM AMA ÖYLESİ DAHA ZOR OLACAK NE DERSİN’’  Biz hep kağıt oynardık eniştemle… o günde kağıtları dağıttı sanki oynuyormuşçasına birkaç kere çekip attık sonra başladık sevişmeye…
oral anal.. işte buydu garip güzel heyecanlıydım titriyordum, çok sevmiştim…
ama bir gariplik vardı, içime girenden çok tenime değen kılları teni ve bıyıklarından hoşlanıyordum…
anlam verememiştim. İlk 11 yaşımda yaşadığım kişi sonradan teyzeme de söylediğinde benim için bitmişti ama 3 yıl birlikte olmuştuk, teyzem öğrendiğinde hiçbirşey diyemedi, ve hala bu gün bile içinden neden dediğini hisseder gibiyim zaten onlarında evliliği fazla sürmedi, kucağında kızıyla teyzemde ‘’bize’’ gelmişti( hala boşanmalarının büyük sebebi benim gibi hissederim ama farklı çok daha değişik ve ahlaksızca sebepleri de var)…
HİÇBİR DÖNEMİMDE AMAN BU DUYACAK BU ÖĞRENECEK GİBİ KAYGILARIM OLMADI…

orta okul dönemlerimde babayla arasıra hala görüşüyorum ve yazları yazlığa gidiyordum..
baba da ordaydı, bir gün havuz başına bir adam geldi, öylesine çekmişti ki beni babam 2 şezlong ötemde olmasına rağmen kendimi ona bakmaktan alıkoyamıyordum…
havuzun diğer başına gitti ve balıklama daldı bende hemen bu taraftan balıklama atlayıp dibe daldım ve ortada yakaladım.. beraber yukarı çıktık, çıkarçıkmaz bana hayırdır ne oldu gibisine bakınca bende çok tatlısın cümlesini ağzımdan kaçırıverdim…
güldü - bu işler için biraz küçük değimlisin dedi
güldüm – sanırım evet dedim
ve biz havuzdan çıkıp denize gittik, sohbet ettik muhabbet ettik saatin nasıl geçtiğinin farkında değilim akşam olmuş. Ama sadece eli elimdeydi başka hiçbirşey olmadı o gün…
adı yalçındı..
ertesi gün erkenden evine gittim bizim villanın hemen simetrisindeki villadaydı havuzun diğer tarafı, günaydın dedim, yanında ben yaşlarında başka çocuk vardı onunla tanıştırdı beni… adı deniz olmalı…
tamam gel bende seni babamla tanıştırayım dedim ve havuza doğru üçümüz ilerledik, babamla tanıştırdım ve artık 4lüydük… günlerce dördümüz geziyorduk, birgün içki ortamı oldu, babamla daha öncede içerdim ama o gün ilk defaymış gibi aklımda. Bizim bahçedeydik babam artık kafası düşüyor uyukluyordu…
deniz uykusu gelmiş, normal olarak o yaştaki bir çocuğun da içki ortamında olmaması gerektiği için o ortamda değildi…
yalçına hadi toparlayalım buraları dedim o bardakları ben tabakları aldık mutfağa gittik
Tezgaha bırakır bırakmaz hayatımdaki ilk öpüşmeyi orda yaşamıştım…
eniştem gibi değildi
Dokundu sevdi heryerimi öyle bir öptü ki dudaklarımı, tadı hala damağımdadır, bir taraftanda elimde oynarken ışık açıldı ve babam karşımda…
e tabi hayatımdaki ilklerin gecesiydi bir ilk daha gerçekleşti o an… tokat…
bende babama karşılık verdikçe yalçın ayırmaya çalışıyordu, yılların birikimi bırak kopsun yeter artık diye yalçına bağırıyordum, sevdiğim gitti hemen ardından bende evden çıktım sahile gittim ve orda uyudum, ertesi sabah babam yokken girdim eve ve eşyalarımı aldım bilet almaya giderken yalçınla karşılaştık, o da terk ediyordu orayı, benim yüxzümden…
yalçınla hala arada telefonlaşır, istanbula gittiğim her seferinde yanına uğrar kahvesini içerim mutlaka..
ertesi sene  orturduğumuz bulvarda yürüyüş yapan bir adama kafayı takmıştım, yağmur adamımdı o benim çünkü yağmur çamur demeden hep yürüşteydi, dayımın çirkiniydi, ama gene öyle bıyıklı iriyarı kıllı sert görünüşlü bir tipti, dikkatini çekecek hareketler yaptım,3. Gün tanıştım artık beraber yürüdük.  Bu kadar da olmaz demeyin , çocukluğumda benim için söylenen cümle gerçekten doğru, o kadar akıllıyım ki istediğim her şeyi elde ederim, bunun için kimsenin aklına gelmeyecek yollar bile geliştirmiştim ileride anlatacağım,
yağmur adam…
orta 2 de tanıdığım bu adamla 4 koca senem  geçti, sevdim sevildim mutluydum öylesine takıntılı hale gelmiştim ki ona, bana söyledikleri benim için altın kuraldı, beraber sabah 4 de yürüyüşlere çıkardık sonra 6 da evlere dağılır duşumuzu yapar tekrar buluşurduk bizim durakta, beni okula bırakır ordanda kendi iş yerine giderdi okul çantamda kitap yerine kıyafet olurdu. Çıkışta üstümü değişir onun iş yerine giderdim. Saat 7 de kapatır beraber her zamanki yerimize otururduk, yemeğimizi yer şarabımızı içerdik….
zamanla değişti 3.yılımızda aslında kendi olmadığı asıl kendi kimliğini tanımak istiyorsam yönettiği tarikata gireceğimi söyledi.
ben artık ilahiler dinler yunus Emreler okur ama aynı zamanda da seximi yaşar ve bundan hiç rahatsız olmayan biri olmuştum…
o kadar safmışım ki, onun içinde 2 ruh olduğunu ve benimle birlikte olan ruh başka tarikattaki zikir çeken başka kişiler olduğunu anlatırdı bana, ONUNLAYKEN KAÇ KERE ONUN VÜCUDUNA GİREN ALLAH İLE KONUŞTUM BİR BİLSENİZ…
hep derdi konuştuğun ben değildim diye…
inanırdım o zamanlar…
avusturalya vatandaşıydı aynı zamanda gitmesi yakındı ağlıyorduk parkta kimseyi umursamadan sarılmıştık birbirimize, bana abim de diyordu ve ben ağlamaktan diyemiyordum…
gün geldi ve gitti, yolcu bile edemedim çünkü ailesiyle gidiyordu beni görürse gidemeyeceğini ailesinin önünde rezil olmaktan korktuğunu söylerdi….
gitmedim hava alanına, ama kalkan bütün uçaklara el salladım beni bıraktığı parktaki salıncaktan….



Birkaç gün sonrasında okul arkadaşlarımla toplanıp sinemaya gidecektik, benim için de iyiydi gitmişti ordan telefon açmıştı, unutmam gerekliydi artık, ve ben arkadaşlarla buluşma noktasına doğru ilerlediğimde bir parkın önünde gördüm yağmur adamımı, bozuldum, sevindim koştum koşamadım çünkü adım attığımda ağacın arkasında kalan tarafıda görmeye başladım, yanında adananın en ünlü gaylerinden biri vardı. Hemen gittim yanlarına ve ağzımdan sadece neden çıkmıştı, sonrasındaki kelimeler gözyaşına dönüp sağnak şekilde yağıyordu yağmur adamın yüzüne…

yıllar sonra tekrar karşılaşana kadar bulamadığım cevabın sorusu ‘’ neden’’ herkes için bir önyargı olup durmuştu önüme budamı böyle…
meğer annem uzaktan takip edermiş ilişkimizi birgün çağırmış yağmur adamı yanına ve sormuş…
cevap alamamış…
bak demiş patroniçe, benim oğlum baba sevgisi şefkati eksikliğiyle büyüdü, onun eksiğini sende kapatmaya çalışmasını anlıyorum ve bir süredir bunun farkındayım ama ses çıkarmadım, ama bu çocuk çok değişti….
kısa bir sessizlik sonrasında bizim patroniçe, bu çocuğu tarikata sokmaya çalışıyorsunuz, buna izin veremem, hayatrından çıkıp gideceksin demiş…
yağmur adamda hala ses yok…
sonrasında avustralya  hikayesi de burdaN çıkmış….

Bu arada anneme patroniçe diyorum çünkü başka bir iş kurmuştu o işte de babamın yüzünden ortağıyla ilişki yaşıyor suçlamasıyla iş dağıldı 2. İflas orda yaşandı ve gene başka bir iş daha kurdu inşaat şirketi, işimiz öyle güzeldi ki bende artık babamın bir kopyası olmuştum, burjuva çocuğu ama babamdan bir farkım vardı benim,  ben aklıma düşeni yapıyordum el becerim marangozluktan tutun cam işçiliğine kadar her şeye yatkındır, kendime yeterim çamaşırımı ütümü yemeğimi kendim yaparım…
annem hep iş kadını hep işi olan biriydi
anneannemlerde büyüyorduk hala…
yağmur adamı getirttiği ofis, inşaat şirketinin ofisiydi…
sene 97…
adana depremi
depremi 10. Katta yaşadık açıkçası öyle kalıcı bir travma bırakmadı bende.. o ofise gittik bütün aile ve birkaçgün orda kaldık…
depremden sonra inşaat sektörü adanada öldü.durumlar kötüleşti …
 Bizim patroniçe işi daha da büyütüp birkaç şirket daha devralıp almanyaya gitti. Dünya bankasından kredi talebinde bulundu, bizim için büyük olan bu şirketler (istanbulda sayılı yerlerde yarım kalmış inşaatlar, türkiyenin sayılır yerler,indeki sayılı turistlik tesisler) dünya bankasında karınca gibi kaldı ve bir miktarın altına kredi veremeyeceklerini belirttiler, annem geri geldi biraz düşündük ve çok büyük bir proje ile takrar gitti almanyaya , projemiz onaylanmıştı, o dönemlerde gazetelere çıkıp demeçler veriyordu bizim patroniçe…
iş konuları daha da uzar  ama özet olarak projeye imza atması gereken biri kaçırıldı bir diğeri öldürüldü falan derken bu proje hala adımıza kayıtlı ama türkiyede başkası tarafından yapıldı… bunun üstüne isviçreye geçti ve sığınma talep etti ki bu bizim işlerimiz için gerekli ek süreyi bize tanıyacaktı borsayla ilgilenmeye başladı ve o gün bu gündür hala isviçrede

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Annemin gittiği sene tren seyehatinde biriyle tanışmıştım ve adanda anneannemlerle yaptığımız kavgaların birinde kendimi dışarı attım… bu adamı aradım gel dedi, daha 17 yaşındaydım ama 11 yaşımı düşünün bu benim için bir engel olabilirmiydi sizce?
tabikide atladım ve ankaraya gittim sadece 1 haftalığına…
ama 5 yılım o insanla geçti…
MATRUŞKA….
matruşka bebeğimdi o benim, neden böyle hitap ettiğime gelince, onu ilk tanıdığımda bir siyasi partinin il daimi encümeniydi, takımını eksik etmez, parti binasına beraber giderdik, kimine yeğenim diye tanıştırırdı beni kimine partinin genel başkanının yeğeni diye, oysa ki birçok kişi bana asılırdı o binada, yani kimse yemedi bu yeğen masalını…
asılanlara bakmadım, aşıktım, hemde delicesine, beraber yaşıyorduk…
yaşadığımız ev küçücük bir çatıkatıydı çok güzeldi
çocukluğumdan beri dediğim bir şeyi hatırladım orda; ‘’  ben karlı bir şehirde, ufacık bir çatıkatında yaşayacam’’ evet manzara harikaydı, akvaryum gibi bir pencere, karşımda da Maltepe camisi ve ordaki şelaleli park, kışı ayrı güzel yazı ayrı güzeldi, zamanımın çoğunu bu pencereden dıaşarı izleyerek geçirirdim….
yaşadığımız evimiz ofishome tarzı bir yerdi
Gündüzleri partiden gelenleri karşılar, çaylarını ikram ederdim geceleri de bina ,iş hanı olduğu için sadece biz vardık ne yaparsak yapalım sadece bizdik koca yerde…
matruşka dememin sebebi: 3. Yılımızda pasiflik yaşamak istedi, kavgasını çok ettik ama nafile internette ne olduğu belirsiz tanımadığımız tipleri getiriyor, ona pasif oluyor ona pasif olurkende elimi tutuyordu, ben sadece pasifim beceremem ya, hafta sonları bu mecburi grup sexler beni berbat bir hale sokmuştu, artık işi dayağa kadar götürüyordu kavgalarımızda, ve ben mecbur katlanıyordum, kavgalardan birinde madem öyle sen yap demezmi, bunu unutmamıştım birsonraki seximizde o sinirle nasıl oldu bilmiyorum bir şekilde ereksiyon oldum ve arkasına geçtim, önce mutlu oldu ama sinirle girmeye başlayınca canı acıdı ama ben durmadım…
hayatımın ilk ve son aktifliğini o akşam yaşadım ama ne yaşadığımı bilmiyorum sini,rden farkında değilim zevkmiydi işkencemi…
o sıralarda benim 10 yıllık dostum olan onurun askerliği Polatlıya çıkmış, 1 hafta önceden yanıma gelmişti, gezdik tozduk harika anlar yaşadık ama geceleri benim için bir kabustu…
matruşkanın içindeki bebek geceleri ortaya çıkıyor, yatak odası cehennem oluyordu
‘’DOSTUM’’ da halinden memnun gibiydi 2si gözümün önünde sevişiyor 2 side birbirine ap oluyor ben ağlıyordum gidiyordum işleri bitince yanıma geliyordu onur….
onur askerdi…
ben sınava girmek için eskişehirdeydim
(abim eskişehirde üniversitede okurken benim okul durumdan dolayı örgün öğretim hakkım kalmadığı i,çin liseyi açıktan bitirdim)
Sınav iyi geçmişti, matruşkama sürpriz yapmak için planladığımızdan bir önceki gün ankaraya geçtim..
shantall adında baya kadınsı bir tip vardı evde, kapıyı açtım, viski içip gülüyorlardı sakince oturdum, bana sandığım gibi olmadığını söyledi matruşka…
ben ne sanmıştım?
neyse şantal dan gitmesini rica ettim konunun onla alakası olmadığını kalırsa kendisini kırabileceğimi nazikçe anlatarak onu yolcu ettim,
ve patlamaya hazır yanardağ gibi patlamıştım bütün kinimi… çantamı topladım, nereye gidecektim önemli değildi, yeter ki gideyim,  bu arada matruşka bayıldı takmadım nedense geri ayaklandı
oranda halam vardı, yıldızda kuzenim, küçük dayım askerdi, mamakta, hangisine gidecektim karar veremedim ve farkında bile olmadan eskişehire bilet almışım. Tamam dedim bindim gittim.
o gecede abimin sevgilisinin arkadaşı bir restaurantta sahne alacakmış, benimde sebdiğim dostumdu o bayan, çok güzel sanat müziği okurdu…
gider gitmez arabaya atladık ve mekana geçtik…
içtim içtim ,içtim…
ne kadar içtim bilemiyorum zaten sarhoş olmuşum, gelen oturdu gelen oturdu derken 10-15 kişilik bir grup olduk, bizim araç doblo tarzı öne oturan oturdu arkaya bizim kızlardan biri sevgilisi ve ben bagaj bölümüne geçtik, alkol ve yaşadıklarımın etkisiylemi bilemiyorum oğlana sarktım o da cevap verdi elim onunkinde onun elide benim elimin üstündeydi, bizim kız görmüş durumu çok kötü olaylar yaşadık…
abim de böylece durumu öğrendi ve biz koptuk…
ankaradaki yalvarıyor burada durumlar bu bende bastım ankaraya tekrar 2 yıl daha devam ettik ,ite kaka…
ama olmuyor devam edemiyorum artık…
adanaya geri döndüm, anneannemlerde maddi sıkıntı iyice başlamış, artık dolaptaki yemeklerin üstüne bu bizim yemeğimiz yemeyin gbi kağıtlar yazılıyordu…
abimde okulu bitirdi geldi
ben işsizim…
evdeki huzursuzluk tavan yapmış abimlede kötüyüz
ben doğal olarak kendimi sürekli dışarı atıyor, herkes yatana kadar eve girmiyordum, gene her  zamanki gibi alkol ortamları, ve erkekler…
böyle devam etmez bu beni yoruyor dedim kendime ve tek bir kişi olsun istedim, sevip sevileyim,

gecelerin yargıcı…
ve gene birini buldum tabikide ama bu seferki kültür olarak, eğitim olarak, seviye olarak aramızda o kadar fark vardı ki, varoşların sevgisinin gerçekten başka olduğunu gördüm…
bu  insanla da çok uzun sürdü ama konuşmam basitleşmiş, kültürüm azalmış kısacası gerilemiştim…
ondan önceki ozanla herkes rahatça oturup sohbet edebilirken 7-77 herkesin seviyesine hitap edebilirken, artık o kültürden eser kalmamıştı, ve beni sexten soğutan bu adam oldu, sevişme yok, hiçbirşey yok, zevk almadan mecburen birlikte oluyordum…
 dostlarımla hala görüşüyordum onur ve doğan biz orta okuldan beri bir gruptuk aramıza girenler ve çıkanlar oldu ama hala aynı 3 lü sabittik tabiî ki ankaradan sonra onurla eskisi gibi dost değildim, tavırlı ve mesafeliydim….
bir ara işe girdim iyi maaş alıyordum ama bir süre sonra çalıştığım iş yeri bölgemüdürlüğü kapandı taşeron oldu ve bizler çıkarıldık sonra aynı sektörde gene bir bölge müdürlüğünde çalıştım ama başarılı olamadım kendim çıktım, sonra incirlik hava üssünde bir taşeron firmaya girdim hava üssüne ulaşmak için bir basamaktı benim için ama olmadı,  bir süre gene boşta kaldım bu süre içinde maaşlarım hep doğan, onur ve ben arasında eriyip bitiyor ay sonuna kalmadan gene sıfır oluyordum
gecelerin yargıcı elinde avcunda ne varsa benle ve dostlarımla paylaşıyor hatta çoğu zaman kendisine bile bişey kalmıyordu…
derken bu insanlada bitti, aynı dönemde doğanda benim için bitmişti….
İsmail vardı birde o da ap gay di adananın en yakışıklı gayiydi bana göre ona göre de benmişim sonradan söyledi, onunla dostluğumuz doğandan sonra başladı çünkü doğan kıskançtı ve onu istemiyordu aramızda….
her zamanki gibi karşılıksız elinde ne varsa veren ben, bu dostlukta da aynı şekilde yarınımı düşünmeden bu günümüz iyi geçsin çabasındaydım…
bu arada gecelerin yargıcıyla doğan sevgili oldular anlam veremedim önce, acaba birbirlerinde gözlerimi vardı yoksa bana mı nispetti bu…
gecelerin yargıcı için kim ne fark etmez ona şey olsun yeterliydi, yeter ki yatağında biri olsun kim olduğu önemli değildi onun için…. Peki ya doğan için? Ne sevgisi vardı dağlardan yüce, ben bitirince o da mı bitti hemen ardından ay nı yücelikte sevgiyi gecelerin yargıcınamı büyüttü orasını anlamış değilim….
bu sırada abimin bir laptopu oldu ama evde bırakıyordu, bende fırsattan istifade nete takılıyordum sürekli ve biriyle tanıştım, istanbuldaydı…
MELEK…
birbirimizden çok hoşlandık, gel dedi imkanımda vardı ama bilmiyorum gitmedim, birkaç gün açamadım ona msni sonra aradı beni neden nete girmiyorsun diye dedim sana yüzüm yok…
saçmalama dedi gir konuşalım….
girdim….
konuştuk ve gitmeye karar verdim…
2 günlüğüne ve tabikide 3 yılda onunla yaşadık istanbuldaydım artık, evimiz vardı o evliydi o yüzden beraber kalamıyorduk sadece iş çıkışları gelir 2 saat takılırdık giderdi birde cumartesileri bende kalırdı…
doğum günümde bana laptop hediye etti, aynı dönemlerde annemin ortamı rahatlamış artık hergün telefonlaşıyorduk anlattım durumları dedim istanbulda bir arkadaşım var kim dedi abim kadar sevdiğim  biri dedim ne işin var dedi bende adanaya gelmişleri eşiyle ben misafir etmiştim kalacak yer değilde ilgilenmiştim dedim hmmm gibisinden bir ses ve dedim alevi insanlar ok tamam o zaman dedi alevi ise zarar gelmez…
annemin onayını da almıştım işte o zamanlarda da annemin işlerini netten takip etmeye başladım… uluslar arası borsada hem kendi adıma komisyonculuk yapmaya başladım hem annemle beraber annemin işlerni yürütür oldum ve bu nette belge bekleme durumuyla beraber evden çıkmama gibi bir istek başladı bende…
sevgilim 49 yaşında ama benden gençti
çooook sevdim oda beni aynen zaten melek dememdeki sebepte budur, gerçekten melek gibi biridir, çok güzel bir yüreği, art niyetsiz bir kalbi vardır ama maddi sıkıntılar aramıza grdi, zaten benim isteksizliklerim çoğalmıştı, psikolojik sorunlarım iyiden iyiye kendini göstermeye başlamıştı
Bara gidelim gezelim….
ben hep bir bahane bulurdum ona da kendimede….
yalnız gecelerden birinde nette takılırken yağmur adamla karşılaştım…
hoşbeş sohbet ettik, ve ben sorunlarımı anlattım işle ilgili annemin işleri neden hep böyle tam sonuç alınacak bir sorun çıkıyor ben tam istikrar gösterecem bir sorun çıkıyor…
yağmur adam da bana bak her şeyi denemişsin birde bu hayatını bırakmayı dene dedi tamda 2009 ramazan bitimine 3 gün kala kadir gecesiydi bu sohbeti yaptığımızda…
o gece öyle bir ağlamışım ki…
söz verdim bıraktım diye…
sonra tabikide sözümü tutamadım, ama bu durumu melekle paylaşmıştım bir kere, o sıkıntılar içinde zaten beni yollamak için bir yol ararken ve bunu bana söyleyemezken, yolunu ben açmış oldum…
Melek ile hala birbirimizi seviyoruz, sevgimizden eksik yok, ama mecburen ayıldık ve maalesef geride kaldı şimdi dost olarak görüşüyoruz, sadece melek değil ki hayatıma giren bütün sevgililerimle şu an dost olarak telefonlaşıyoruz…

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
ADANA YOLLARI….
evet geldim ev tuttum, özgürlüğümü elime almamın verdiği azgınlıkla öyle bir ev tuttum ki, 2. Kat olduğu gibi kahve 3. Kat da ben ve karşı daire, kahveden istediğim an adam atarım eve düşüncesi vardı o zamanlar ama durum öyle olmadı…
ilk defa gerçekten yalnız yaşamaya başladığım andan itibaren kendimi iyice eve kapattım, sex oldu olmasına da daha öncede bahsettiğim gibi zevk almadım, artık mutluluk hissedemiyorum, üzülemiyorum duygularım sanki uçtu gitti, teyzemin ayağı kırılmış ve ben hala gidemedim, eskiden olsa  hemen orda olurdum, şimdiyse hiçbirşey hissetmiyorum
 bu arada istanbuldan bana kalan birde köpeğim var… mecburen onu sürekli dışarı çıkarıyorum, ,inanın zorunda olmasam markete bile kızımı tuvalete bile çıkarmayacam…

BEN ARTIK YAŞAMA GERİ DÖNEMEK İSTİYORUM, DIŞARIDA KAÇIRDIĞIM ONCA GÜZELLİK VARKEN BEN BİLGİSAYAR BAŞINDA KAHVE VE SİGARAMLA GEÇİRİYORUM GÜNLERİMİ…
ERKEKLERLE BİRDAHA OLURMUYUM OLMAZMIYIM BİLEMİYORUM, SORUNLARIMDAN DOLAYIMI İSTEKSİZİM YOKSA GERÇEKTEN HAYATIMDAN ÇIKARMAK MI İSTYİYORUM, ŞU AN İÇİN KESTİREMİYORUM…
ERKEKLER OLSUN YADA OLMASIN BEN ESKİ YAŞAMA SEVİNCİME YENİDEN KAVUŞMAK İSTİYORUM

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle