ONDAN GAYRIYA MEYLETMEMEK
Merhaba Hüseyin bey,
biliyorsunuzdur sizde artık Rabbim mutlaka gecen sürec içersinde beni eğitiyor, terbiye ediyorrrr elhamdülillahhh,bedeli ve acısı elbette cokk oluyor ama sanırım ondan başkası da beni eğitemezdi kulun demesiyle olacak şeyler değil.
herseyden vazgecirdikten sonra, nefsani terbiyeyi verdikten sonra öyle bir hal alıyor ki insan sadece ve sadece ona meyil ediyor gönülde, nefsde, bedende ,akılda, bundan önce sadece kalbimle, ruhumla ,aklımla yol aldırırken şimdiki yolculuğumda nefsin arzu istek ve şevhetlerinden de arındırdıktan sonraki yolculuğum devam ediyor.
Evliya olma isteğimin bile nefsani olduğunu fark ettiren de O, bu bile bir şart koşma, ve karşılık beklemee hakiki kulluk hiç bir şey talep etmemektir,ancak O ihsan ederse aşkını, evliyalluhlar arasına alacaktır.
Kendimi hiç bu kadar sade, arınmış, ve nefsimin üzerime yüklediği yüklerden hafiflemiş bir şekilde ona yöneldiğimi hatırlamıyorummmmmmmmmmm,
Gercek teslimiyet hiç bir şey talep etmemektir.Biliyormusunuz oğlumun sbs kazanıp iyi bi anadolu lisesine gitmesi için arabamı bile satmış canla başla gayret göstermiş sınav gunu geldiği günde okulu bulamamış ve en son sınava girdiği için kazanamamıştı.
TAKDİR ONUNDU VE TREN YOLUNUN RAYINI OTOMATİK DEĞİŞTİRDİ VE SUAN O İMAMHATİP LİSESİNDE okuyan ve cok mutlu mesut olan bi talebe, güzel olan kayda götüreceğim gün katsayısının kalktığı haberide veren Rabbimdiii.
Neden bu konuya geldimmm onuda okutan yönlendiren mevlam, ben liseye başladığında 2 ay boyunca yine ders çalış dedim sizi dinlemedim ve sonuç berbattı, taabi sonra düşündümmm ya rabbbi ben sana teslim olmuş bir kulum ben oğlumu sana emanet ettim senin iznin olduğu takdirde sen zaten ona calışma ve okuma aşkı vereceksin ben çabalsamda olmuyor dedim, ama yarrabbb sen ona sahip çık ve yardım et cok caresizim dedim.Boynumu bükerek yardım diledim
Bir gün oğlum geldi ve bana Anne; biliyormusun ima hatip 3 sınıfa giden dunya tatlısı bir abiyle tanıştım hemen bizim yan BİNADA oturuyor dedi Bana yardım edecek, hem arapçada da hani napıcaz anne diyorduk ya, okulada beraber gidicez anne dedi bana abilik yapıcakmış dedi.
Ben bunu duyduğumda şükür secdesine kapanarak ağladım ve Rabbime hamd ettim, şuan oğlum ders calışıyo tek başına, okula artık gec kalmıyo,sınavları iyi geciyo ve o kişiyi abi olarak sevip kendine bir model olarak secti biliyorsunuz model sorunumuz vardı ya ve namaz kılan tasavvufla ilgilenen biri,güzel olan Anne dedi; biliyomusun Allahla ilgili ne merak ediyosam senin bana yetemediğin her konuda bana inanılmaz bilgiler veriyo tüm odası kitaplarla dolu,buda manevi boyuttaki allahın görünmeyen elini tamamen ispatlıyo .
Dahada güzeli nbenim söylemem gereken herseyi o söylüyo,ders konusunda , ahlak konusunda odanın derli toplu olması konusunda
bense oğluma söyle dedim oğlum ben bundan sonra sadece sana annelik yapmak istiyorum dersle ilgili her türlü sorumluluk artık senindir , artık ister calış ister calışma dedim, ister gec kal ister gec kalma eğer dedim 60 ve üzeri alırsan 20 tl 80 ve üzeri 50
sınavlar bitince notların zayıf olursa bilgisayarını elinden alırım dedim:
Ayrıca evi temiz tutuyorum, yemek hep yapıyorum ve bu bana zevk veriyo, onun yanında artık ağlamıyorum güçlü sevgi dolu, ve displinli kararlı bi anne olmayı sanırım yeni basardım.ama kafamı hala kaşıyorum bunu yapmak istemiyorum
Çünkü bana bu kararları ben almadan önce sunu dedi ki canımı cok acıttıııı:
Anne sen kafanı kaşıyan sürekli tedirgin gergin ve sinirli çok konuşan ve hastalıklı insanlar gibi kafayı kaşıyan birisin ben seni niye dinliyeyim ki . İşte ben o gun RABBİME yalvarıp yardım istedimmm yardım istemeye de devam ediceğim, elbetteki profesyonel ve manevi anlamdada sizden
En yakın zamanda güzel haberleri karşılıklı paylaşmak dileği ile.........
''Arif-i billahın ne ihtiyacı zail olacağı, ne de gayr ile kararı bulunacağı hikmeti:
Arif-i billah; sürekli Hakka ihtiyaç halindedir, ve o Allah’tan gayrısı ile karar kılmaz.
Nazmen tercümesi
Ne zaildir arifin ıztırarı
Ne gayrullah ile vardır kararı
*izah*
Arif-i billah olan insanın Hakka muhtaçlıktan hiçbir zaman kurtulamaması, bütün kâinatı kuşatan kudret kabzasının kapsamını ve nefsi bilmek sebebiyle idrak ettiği zati fakrını ve her nefesinde Cenabı Hakka aşikar olan sürekli ihtiyaçlarını hakikatiyle müşahede ederek kalp ve vicdanıyla artık Allah’tan gayrıya meyil ve istinat edemediğindendir.
İnsanların avam kesimi ise gözle görüp hisle algıladıkları şeylerin tutkunu, ve zahiri vesilelerin çıkardıkları tabii hükümlerin mağlubu oldukları için müessir sebeplerin meydana gelmesi zamanında derhal müteessir, ve sebeplerin ortadan kalkmasıyla da sevince rehin olup gideceklerinden onların dua ve mecburiyetleri asla devamlı olamaz. Çünkü; Hakka ve Hakkın hükümlerine marifet; insani nefse ve nefsani hükümlere marifetin derecesine göre olduğundan “Nefsini bilen Rabbini bilir!” buyrulmuş ve binaenaleyh bir kimse eşyayı kuşatan kudret kabzasının kapsamını idrak ettiğinde derhal Cenabı Hakka ihtiyacın sürekli ve kesintisiz olduğunu anlayarak naçar mecburiyete rehin olacağı aşikar bulunmuştur. Bu sebepten Ebu’l Abbas-i Mürsi hazretleri “Bunalmışa, kendisine dua ettiği zaman icabet eden kim!” (Neml, 62.) ayet-i kerimesinin tefsirinde “Allah’ın veli kulu daima Hakka ihtiyaç halinde olur!” buyurdu.
Nasıl olmazdım vuslatında aşık-ı ateşin meşreb
Firak-ı eyyamının fikr-i harid suziyle yandıkça
İbn Atâullah El-iskenderî
20 Kasım 2009