.. OKS’ ye girdim, hiçte hazırlanmamıştım.Böyle bi sınavdan haberim dahi yoktu. Düz liseye kaydımı yaptırdım. Ergenlik dönemine yeni girmiştim. Cinsel dürtüler bu dönemde ortaya çıktı. Okuldan arkadaşlar nasıl mastürbasyon yaptıklarını anlatırlardı. Pornografi adı altında bir takım şeylerle yeni tanışmıştım. Bunlar pek beni etkilemedi. Çünkü erkeklere olan ilgimden başka arayışlara girmiştim. Bu sırrı kimseye de açamazdım. Gözümü karizmatik, yakışıklı erkeklerden alamazdım. Benim esirimmiş gibi onları göz hapsine alırdım. Derslerimi de ihmal etmezdim. Egoist bi yapım vardı. Tüm iyi notları ben almalıydım düşüncesi içimi yiyip bitirirdi. Bu mükemmellik takıntımın tohumları o zaman atılmıştı.
Yaz tatili geldiğinde daha önceki yıllarda olduğu gibi Kuran kursuna giderdim. Büyük bir şevk ve heyecanla yeni şeyler öğrenmek için gayret gösterirdim. Dindar bir ailenin çocuğuydum nede olsa. Üstelik babam ve annem de dini eğitim için bizi camiye gönderirdi. Ancak hiç farkına varamadılar. Asıl eğitimin aile eğitimi ile başlandığına..Annemin okuma –yazması yoktu, babam ise lise mezunuydu. Daha ilköğretime giderken, babam bizden çok uzaktaydı. Çalışmak için yurt dışına çıkmıştı. Tam da babalık duygusuna ihtiyacım olan zamanlardı. Koskoca 5 yıl ayrı düştük babamla. Bu yüzden bazı hisleri tadamadan büyüdüm. Annem baskıcı bi kadındı. Elalemin lafına çok riayet ederdi. İşte birinin lafıyla, abimi nasıl feci bir şekilde dövdüğünü hiç unutamam. Annem abimlere baskı gösterdikçe, onlarda bize aynı muameleyi yaptılar. Anneme sorsan neden böyle yaptın. Diyecekki, elalem çocuğunu dövüyor bişey olmuyor da ben dövünce mi iş değişiyor. Annem izzetini korurdu, kimseye boyun eğmezdi. Bunları sessiz notalar halinde söyleyebilirim sadece. Büyümüş olsam dahi benim fikirlerim hep sönük kaldı. Bana ait kararlarda bile kendi fikrim sorulmadı..
Lise 2. Sınıfa geçmiştim. Bu dönem benim ve ailem için bir dönüm noktasıydı. Ergenlik döneminde insan biraz daha asi ve ele avuca sığmaz oluyor. Olaylar karşısında beyan ettiğim fikrimin, tartışılmasına bile tahammül edemezdim. Bir kompleks kirizine girer, şunu içimden derdim: beni kimse anlamıyor. Bunu hala savunuyorum. Gölge olmayıda başaramadılar, beni anlamaktan aciz olanlar. Umarım benliklerini tatmin etmişlerdir.. Yeni bir dönem başlamıştı. Daha tehlikeli, üstelik kendime hakim olamıyordum artık. Bu ruh bu bedene çok ağır geliyordu. Patlamaya hazır bir bomba gibiydim. Kendimi tanımak imkansızdı. Allaha inancım vardı. Namazda kılardım. Ama eşcinsel dürtülere karşı mücadele edecek takatim kalmamıştı. Gerçi engel de koymamıştım. Sınıfta yakışıklı biri vardı. Gözümü ondan alamıyordum. Çok geçmeden arkadaş olmuştuk. Onunla bi yediğimiz ayrı gitmezdi. Resmen aşık oldum, okulda dersanede zaten beraberdik. Adını ne koyarsanız koyun, onu herşeyden kıskanırdım. Bazen muhabbet kızlara gelirdi. Z. Arkadaşım işte şu kıza çıkma teklifi ettim, derdi. O zaman suratımı asar, kaprisimden onunla bi süre konuşmazdım. Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali.. Onunla maceram şöyle gelişti: aynı sırada otururduk. Ara ara şakalaşmalar olurdu. Elle yaptığımız şakalar karşılıklı olarak devam ediyordu. O daha çok baskın geliyordu. Bu oyun bendeki hisleri daha şiddetli hale getirdi. Hele bir gün beni öpmesi bunun son noktasıydı. Bu oyunun gerçeğe dönüşmesini tüm varlığımla istiyordum. Ne yalan söyliyim, elimden tutup götürse hayır demiyecektim. O derece şiddetli bir duyguya sahiptim. Allaha şükürler olsun. İğrenç bir tablonun parçası olmadan, Allahım beni bundan muhafaza etti.. Bu dönemin sonuna doğru ailevi bir durum patlak verdi. Babam yaptığı işlerden dolayı parasını alamamıştı. İflasın eşiğine gelmişti. Çok geç olmadan amcalarımın işgüzarlığı nedeniyle, tüm malımızı da kaybettik. Yakın akrabalar, sanki akbaba gibi son parçalarımızı da kapışmak için üstümüze üşüştüler. Annemin ağlaması yüreğimi dağlamıştı. O anı her hatırlayışım da derin üzüntülerim tekrar su yüzüne çıkar. Ben zaten umudunu kaybetmiş ruhsuz bedenimle ortalıkta dolanmaktaydım. Babam çok merhametliydi; ama işini yaptığı kimseler, ona ihanet etti. Her neyse… Bu ve başka sebepler yüzünden İstanbul’a yerleşmeye karar verdik. Bu olaylar okulun yarıyıl tatiline denk gelmişti. Burda kaldım. Bir yalnızlık daha eklenmişti. Neyse ki hayat devam ediyordu. Okul, ev, dersane arasına sıkışmış bir hayatım vardı. İçimden bişey yapmak gelmiyordu. MATEM HAVASINA BÜRÜNEN Bİ HAYAT. BAZEN ACI GÜLMELERİM BİLE AĞLAMALARA KALBOLURDU. NE ÇARE SORULAR DEVAM EDİYOR. AMA ÇÖZÜMLER UMUTSUZLUĞUN BİRER PARÇASIYDI. EŞCİNSELLİĞİN, İÇİME ATTIĞI ŞER TOHUMLARI ÇOKTAN FİLİZLENMEYE BAŞLAMIŞTI.. Dönem sonunu iple çekiyordum. Bir an önce okul bitsin istiyordum. Aileme kavuşma özlemiyle yanıp tutuşuyordum… Ve o çok görmek istediğim İstanbul’u da umutsuz gördüm. Karamsarlığım ona da sirayet etmişti ne. En sevdiğim arkadaşımdan da ayrı düştüm. İst. gelişimizi annem bi türlü kabullenemedi. Haklıydı çünkü kurulu bir düzenimiz vardı. Oysa şimdi herşey sil baştan. Yapılan hataların faturası hep babamın üzerine kalıyordu. Sürekli kavga ve tartışmlar evden hiç eksik olmazdı. Amcalarımın bizi dolduruşa getirmesi, beni hepten kafa karışıklığına sevkediyordu.. annem acısını dışa vururdu, babamsa içine akıtırdı. Onlara göre herşeyin suçlusu babamdı. Belli ona da ağır gelmişti. Hangi baba kaldırır ki bu durumu. Kendi çocukları bile onu suçlayıp kırıyorsa, başka ne beklenir ki. Bu onun içini kemirip durmuştu. Bunlar bir hastalığın habercisiydi. Yıllar sonra doktorlar babama epilepsi hastası olduğunu söylediler. Zaten bunun öncesinde ölümcül bir nöbet geçirmişti. Depresyon ilaçlarını kullanmaya başladı hala devam ediyor. Bu yakın zamanda yaşandı..
O zamanki durumuma gelince ilkinde okula alışmak biraz zamanımı aldı. Yeni bir çevre yeni arkadaşlar derken. Utangaçtım kimseyle konuşamıyordum. Sanki konuşursam kelimelerim dağılır toparlayamazdım. Bir kaç sebepten dolayı böyle oluyordu;
-Özgüven eksikliği.
-Köy ağzıyla konuşmam. Aksanımın çok kötü olması
-Şu ana kadar hep birileri tarafından aşağılanmam..v.s gibi durumlar korkularımı da beraberinde getiriyordu. NEDENSE BARDAĞIN HEP BOŞ TARAFINDAN BAKIYORDUM. ASLINDA HAKSIZ DA DEĞİLDİM. GEÇİRDİĞİM DÖNEM ÇOK ZORDU. RUH SAĞLIĞIM BOZULMUŞTU. SÖYLEME CESARETİNDE BULUNAMADIĞIM SÖZLERİ ANILARA HAPSETMİŞTİM. BÖYLE YAZMAKLA ACIMI DİNDİRSEYDİM. TONLARCA SAYFAYA HALİMİ ARZUHAL EDERDİM. İÇİMDEN ÇEKİP ÖYLECE BİR KÖŞEYE OTURURDUM. BOŞA GİTMESİN DİYE HAYATLA DALGAMI GEÇERDİM. AMA HERŞEY İÇİN ÇOK GEÇ.. BEN ŞUNA İNANDIM. “İNSANLAR ZULMEDER AMA KADER GÜN GELİR ADALET EDER.” HEP KENDİMİ SUÇLADIM, HÜSEYİN BEYİN FORMUNA BAKMADAN ÖNCE. ANLADIM Kİ MESULİYET SADECE BANA AİT DEĞİL. BU YÜZDEN HATALARI BAŞKALARINA DA TAKSİM ETTİM.
..Önümde ÖSS vardı. Buna da hazırlıksız yakalandım. Sadece okul dersleriyle ilgilendim, başarılı da oldum. İyi bir sonuç alamadığımdan seneye erteledim. Dersaneye gidiyordum. Elden geldiğince ders çalışmaya gayret ettim. Sınavda hedeflediğim puanı yine alamamıştım. Nihayet 3. girişimde ……. Mühendisliğini kazandım. İstediğim bölüm olmasa da gitmek zorundaydım. Çünkü bu son şansımdı. Böylece üniversiteye adım attım. Cemaatte kalmaya karar verdim. Herhalde hiç pişman olmayacağım tek mantıklı kararımdı. Emniyet ve selamet açısından bura bana çok uygundu. Risale-i Nurlarla burada tanıştım. (Bilmeyen olabilir belki, Bediüzzaman Said Nursinin eserleri..) Meğer imani meselelerde ne çok sorunlarım varmış. Dindar bir ailenin çocuğuydum. İnancım vardı ama tamamen taklitten ibaretti. İnancımla ilgili bazı şüpheleri, kitap okuyarak gidermeye çalıştım. Manevi olarak daha donanımlıydım. Tabi bunu övünmek için demiyorum. Şuna gelmek istiyorum: O zaman eşcinsel hisleri biraz daha frenleyebiliyordum. Bazen hislerin kaybolduğunu dahi anlayabiliyordum kimi zaman. Neden böyle olduğu bende saklı kalsın. Farklı manalar çıkabilir, o yüzden o kapıyı şimdilik kapalı tutalım. Yine de gel-gitler olmuyor değildi. Şu söz benim ışığım olmuştu: “ Kısa zamanda az bir lezzet için ebedi hayatını mahvetmek, ehli aklın karı değil.” Ama insan, hep aynı ruh haline sahip değil. Allah tarafından imtihan ediliyoruz. Anladım ki eşcinsellikte, benim için büyük bir imtihanmış.(Tabi terapi yazılarını okuduktan sonra.) LUT KAVMİNİN BU SEBEP YÜZÜNDEN HELAK EDİLDİĞİNİ KURANI KERİMDEN OKUMUŞTUM. BİŞEYİ BİLMEKLE, AMEL ETMEK ARASINDA BÜYÜK BİR FARK VAR. PEKİ BUNUN BÜYÜK GÜNAH OLDUĞUNU BİLDİĞİM HALDE, NEDEN ETRAFINDA PERVANE OLUYORUM. ŞUNA GELECEĞİM; ŞU ATIP TUTANLARA. EN ÇOKTA CAHİL DİNDARLARA SÖZÜM. CENNET VE CEHENNEMİ KENDİ İNSİYATİFİ ALTINA ALANLARA.. DÜŞEN KARDEŞİN ELİNDEN TUTMAK YERİNE, BİR TEKME DE SİZ VURDUNUZ. BU DURUMDA OLANLARI AFİŞE VERİP, YARGISIZ İDAM BİLETİNİ ELLERİNE TUTUŞTURDUNUZ! SİZİN GİBİLERİ ANCAK ATEŞ TEMİZLER, GİRİN CEHENNEME DEDİNİZ. OYSA ALLAH HANİ HER GÜNAHI BAĞIŞLAYICI VE AFFEDİCİYDİ. SİZ NECİ OLUYORSUNUZ Kİ ALLAHIN RAHMETİNDEN, İNSANLARI MAHRUM BIRAKIYORSUNUZ!! BIRAKIN DA HERKES HESABINI MAHKEME-İ KÜBRADA ALLAHA VERSİN!! EŞCİNSELLİĞİ KABUL EDENLER OLABİLİR YADA ÇIKMAK İSTİYOR, ÇIKAMIYOR BELKİ BU BATAKLIKTAN. AMA PEKİ KABUL ETMEYENLER. BUNUNLA HAYATINI KESİŞTİRMEK İSTEMEYENLERİ NE YAPACAKSINIZ. YOKSA BUNU MU DERSİNİZ: KURUNUN YANINDA YAŞDA YANAR. DAR KALIPLAR, DAR GÖRÜŞLER BUNLAR. HERŞEY SİZİN BİLGİLERİNİZDEN İBARET DEĞİLDİR. UMARIM BÖYLE DÜŞÜNENLERİN KULAKLARI ÇINLAMIŞTIR.
..Geçtiğimiz günlerde bunalımın eşiğine geldim. Ahlaksız düşünceler ve hayaller alıp başını gitmişti. Titriyordum, aynada yüzüme bakıp bu sen olamazsın diye haykırıyordum. Oysa herkes beni masum, saf, ve temiz biliyordu. Konuşma aralarında bastığım kahkahalar, hepsi sahtemiydi! Ya da yalnız kaldığımda, bunun imtikamını almak isteyen ahlaksız dürtülerin, birer oyunumuydu! Nefsim aklıma ve kalbime galip gelmişti. Ben öyle gay videolarını izleyen biri değildim. Bir kereden ne çıkar diye baktım. Onun akabinde birkaç gün boyunca yemek yiyemedim, iştahım kalmamıştı. Bunu böyle takip eden birkaç daha maceram olmuştu. Bu geçen yıl yaşanan bir hadiseydi. Herşey daha berbad oluyor. Bu durum okul derslerime yansıyordu. Uzun bir süre mücadele verdim. Taki bu son zamanlara kadar. Beni tahrik eden o kadar çok şey vardı ki. Kampüsteki çekici erkekler aklımı başımdan alıyordu. Ama onları görmeyince biraz daha hafifliyordu hislerim. Bazen yakın arkadaşlarına bile bu ilgiyi duyabiliyorsun. Çok ürkütücü. Bunların ardından duyulan suçluluk psikolojisi, bunun cabası. Ve yine internette gay sitelerine bakmaya başlamıştım. Evet 1 gram zevk veriyor ama ardında 1 ton elem, üzüntü ve keder bırakıyor. Tokat yemiş gibiydim. Sen müstahaksın diyordum içimden. Akabinde geriye kalan acılar, üzütüler, umutsuzluklar omuzuma çökmüştü. Yok mu bir çıkış yolu. Google’den gay psikolojisi, diye bişey salladım. İlk gelen siteyi tıkladım. Hüseyin kaçın beyin sitesiydi. Aslında eşcinsellikten kurtulma gibi bir derdim yoktu. Ömrüm boyunca bu durumda kalacağımı düşünmüştüm. Hala devam ediyor. Formda bi gezintiye koyuldum. Terapi süreciyle alakalı yazıları okudum. Mert arkadaşımızın yazısı beni çok etkiledi. (Terapiye gitmeme vesile olan kardeşim benim.)Yaşadıklarıma baktığımda birebir örtüşen, o kadar çok ortak nokta vardı ki. Gerçi bu durumda olan bizlerin çocukken geçirdiğimiz belli başlı bazı sebepler, çoğumuzu bu ikilemin eşiğine getirmişti. O gece hıçkıra hıçkıra ağlamak, içimde biriken yaşları boşaltmak istedim. Artık yalnız değildim. Benimle aynı durumu paylaşan başkaları da vardı. Çok garip bir duygu.. Sanki yüreğimde bir ferahlama hissettim. Herşey gibi bu da anlıktı. Aslında hemcinslerime duyduğum ilgiden kurtulmak istiyordum. Ama hep korkularım vardı. Aşağılanma kompleksiyle sürdürdüğüm hayatıma, bir yeni vaka, daha eklemek istemezdim. Sitedeki yazılar beni kendime getirdi. Kendimi tanıma fırsatı buldum. Cesaretimi toplayarak psikiyatri doktoruna gitmeye karar verdim. Biraz heyecan ve utangaçlık halimle doktorun karşısına nihayet oturdum. Çocukluğumla ilgili hiçbişey anlatmadım. Taciz oldu mu sorusuna olmadı, diye geçiştirdim. Kısa sürdü, bunun böyle olacağını kestirmiştim zaten. Özel bir hastaneye gitmemiştim. Maddi sıkıntılarım vardı. Doktor, bazen bu gibi durumlar saplantı olabilir dedi. Hemen bir kız arkadaş edinmemi tavsiye etti. Verdiği depresyon ilacını saf gibi kullandım. Bu ilaç final öncesi hayatımı kabusa çevirdi. Düzenim alt üst oldu. Saplantı yorumuna çok içerledim. Çünkü yaşadıklarımı sadece Allah bilir. Bazen hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim..
“ALLAH BİZE YETER, O NE GÜZEL VEKİLDİR” . Kalbime hayat veren ayeti celile. Başka mahbublara ihtiyaç ne hacet.. Vesselam, sonra tekrar görüşmek umuduyla.