Gönderen Konu: Hayatın Kısa Bir Özeti Var mıdır  (Okunma sayısı 14934 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Hayatın Kısa Bir Özeti Var mıdır
« : 11 Mart 2009, 11:45:25 öö »
Adım Yusuf ŞAHİN.
İstanbul Pertevniyal Lisesinde okuyorum. Bu yaz tatil yapmak mı yoksa can sıkıntısından mı bilmiyorum köye geldim. Hayatımı gözden geçirmek istiyordum. Kendime ,hayatıma yön vermek , hayattan zevk alarak yaşamak , gülmek , güldürmek , ağlamak istiyorum. İstiyorum ki beni seven insanlar, arkadaşlarım , dostlarım , ailem olsun. Bir güçlü yürek istiyorum. Öyle güçlü ki her işin üstesinden gelecek. Yaptığı hiçbir şeyden pişmanlık duymayacak , herkes tarafından takdir edilecek ve sevilecek. Tamam da bugüne kadar neyim ? Ne oldum yaptıklarımla ?...

Ortalama zekanın üstünde bir zekam mevcut . Bazen tam kapasite ile kullandığımda büyük işler yaptığıma şahit olmuşluğum var. Boyum oldukça uzun. Kilom desem yerinde Mutsuz eden bunlar değil demek beni. Bunları kullanamayışım galiba ? Ya da bunları başka amaçlar için kullanmamam olabilir belki de.. Bilmiyorum…

Aslında neyin olmadığımı biliyorum bazen. Bir dost…

Benim bir dostum , sırdaşım yok. Bugüne kadar hiç olmadı. Benim onunla dertleşeceğim , onunla benle dertleşeceği gerçek bir dost . Çok şey istediğimin farkındayım ama neden olmasın ? Bunları geçiyim doğru düzgün arkadaşlık bağlarım bile yok .Konuşmak istedim , konuşamadım , konuşturtmadılar da diyebilirim. Mahalle dediğimiz sokakta  yani mahalle arkadaşlarım bile yok diyebilirm. Okul da mı ? Lise yılına kadar sıra arkadaşım dışında başka kimseyle konuştuğum söylenemez . Hep kaçtım annemin tabiriyle pis sokak çocuklarından.Ya da tembel çalışmayan çocuklardan. Ne zaman Yusuf gel top oynayalım deseler anneme cevabı belli olan soruyu sorardım ve başım eğik bir şekilde hayır cevabını verirdim. Yaz akşamları çekirdek çıtlatmak, muhabbet etmek için  gittiklerinde de gidemezdim. Neden gitmediğimi de tam anlamıyordum. Gidersem derslerimde başarısız olurmuşum güya. Pek sanmıyorum olabilir ama bu benim mutsuz olmamdan daha mı önemli bilmiyorum ? Tam tersi oluyordu. Ben onları kıskanıyordum. Ne başardığım dersler, yazılılar hiç biri bana mutluluk vermiyordu. OKS’  yi kazandığıma bile sevinemedim. Babamın 414 puan aldığımı duyunca aniden işten eve gelip bana bağırması ve sonrada Pertevniyali kazanınca beni köye götürmesi çok dokunaklıydı. Demek bu kadar ince bir çizgideydi mükafatlı mutluluk. Ya da bu kadar yakındı başarısızlığın vereceği cezalar.

Sonradan ani hareketlerin ardından yumuşamamlar. Olsun oğlum şuraya giresin ben sana demedim mi girersin demeler.Ok yaydan bir kere çıkar.İlk söz benim için önemlidir.Sonrası kuru sözlerdir.Hani sokakta bir satıcı olur ya sesinin duyurmaya çalışan sokaktan avazı geldiği kadar bağırır.Ama  PVC camlarımızdan sesi ne kadar geçer ki ? İşte benim kafamdan da o kadar sesi yükselir. Önemsiz kuru sözlerdir bunlar. Ancak satıcı ile işi olan kişiler kulak kabartır bunlara  . Ben patates almayacam ki !

Eski halimi özlemiştim aslında . 2. sınıfın sonuna kadar halimi. Derslerimin kötü olduğu yıllar. Okumayı geç sökmüşlerden olmuşum  önemli değil.O kadar iyi hatırlıyorum o yılları sadece haylazlık yapıyordum. Okula gittiğimin bir manası yoktu. Okul sanki haylaz çocukların oyun oynama için toplandığı bir yuvaydı. 3. sınıfa girince ne oldu bilmiyorum. Ders çalışmaya başladım. Ama neden  olduğunu hala anlamış değilim . Şimdi yazarken geldi aklıma. 2. sınıfın sonunda derslerim kötüydü. Annem okula gelmişti ve karnemi alıp eve gitmiştik. Babamdan ilk önce kızmasın diye karneyi saklamıştı annem. Sonra bayağı bir kızdı babam diye hatırlıyorum.3.Sınıfa başladığımda yeni bir öğretmenimiz vardı. Öğretmenin çocuğu olmuş 7 aylığına Selvi hoca diye biri görevlendirilmişti. Yeni bir Yusuf oldum adeta. Anlamadım derslerimin hepsi 5 olmuştu birden. Hoşuma gitmişti ilk başta ama bir süre sonra bu başarının ardından sokaklar yasaklanmaya başlamıştı bana. Çalışkan Yusuf un daha fazla çalışması gerekiyordu galiba?

Ders çalışma saatleri denen bir uygulaması vardır bizim evde. Her evin değişik bir uygulaması olduğu gibi. Babam belli saatleri astırır odaya ve bu saatlerde masanın başında ders çalışacaksınız diye sinirli gözlerle bakar bizlere bizlerde korkarak Tamam Baba deriz. Hiç uyduğumu hatırlamıyorum.Günde 3 saat ders çalışmak mı ? 45 dk yı bulsa çok zor ! Bazen eve ani baskınlar gelirdi. Tabi ben televizyon başından ustaca kalkarak ders  çalışmama başlardım. Yalandan o saatlerde masamda ders çalışıyormuş gibi görünür sonra tekrar çıkardım ortalığa .  Babam eve geldiği zaman evde bir sessizlik oluyordu. Sanki işinin bütün sorununu eve getirmiş gibiydi. Kendisinden çok biz husursuz oluyorduk.Kaşları çatık bir adam salonda yemek yiyor , televizyon izliyor. Ya odada kalacaksın ya da salona televizyon izlemeye gideceksin. Ben odada kalırdım genelde. Salona çıkıp gergin havayı tatmayı istemiyordum. Eğlence hayatım sadece hafta sonu top oynamaktan ibaretti. Hafta sonu dışında oynamam kesinlikle yasaktı. Cezalar alabilirdim bunun için. Bir de  babam senede 2 kere sinemaya götürürdü beni. Biraz da ben götürtürdüm kendimi. Ama ne bilim hep suçlu bulmak istiyorum babamı. Yaptığı her kötü şey gözüme çarpıyor ancak iyilikleri yok gibi geliyordu. Anlamıyorum. seviyor muyum, sevmiyor muyum bilmiyorum. Saygılı davranıyorum , bağırdığı zaman susuyorum başımı eğiyorum o kadar.

Yaşım artık 17. Hayat bilgim sıfır diyebilirim.Ne köy işlerini öğrendim , ne elektirik işlerini az çok anladığım bir bilgisayar var bir de musluk montajhanesinde öğrendiklerim. Elime bir çivi alıp mobilyayı tamir etmek ne kadar hoşuma giderdi bide. Hiçbir şey yapmasam bile bir vida sıkıştırmak bile yetiyordu bazen bana mutlu olmak için. Bunlar geçip gidiyordu. Sonrada artık bunları yapmaktan hoşlanmamaya başladım.

Biriyle tanıştığım zaman  ya da karşımdakininde yalan söylediğini anlayınca ben de onu etkilemek için ya  da yalan söyleyenin farkına varması için küçük beyaz yalanlar söylerdim.
En çok söylediğim  yalan ise benim olmayan bir hikayeyi benimmiş gibi anlatmak olurdu. O başkası ben olurdum o an.

Şimdi bakıyorum da okul sanki hayata bağlayan tek şey gibi gözüküyor bana. O biterse her şey bitecek gibi geliyor. Çalışma , iş hayatı derken yaşlılık ve ölüm.Herkes o yıları arıyor. Benim ise bu yıllarım sanki boş geçiyor. Üzüldüğüm şeyde bu. Geçen sene hayatımda hiçbir şey ifade etmiyor. Ne yaptım hiçbir şey. Öyle geldi geçti  . Seneye de Öss macerası başlayacak. Yani hayatımda ne yapmam gerekiyorsa liseden ne hatırlamak istiyorsam sanki hepsini bu yıla sığdırmam gerekiyormuş gibi geliyor bana. Evet bu yıl ne yapacaksan yapacaksın Yusuf. Okulda kavga et, başkan ol , gez , dolaş , şunu yap , bunu yap , organizasyonlara katıl . Dik dur ve asla başını eğme . Bunları yapmak istiyorum galiba ? Yapabiliri miyim bu kadar şeyi sığdırabilir miyim bir yıla bilmiyorm. Ya başaramazsam. Ya lise yıllarımın öylece boş geçip gittiğini hatırlarsam ? .Olsun üniversiteye kalsın diyemem gibi geliyor. Bir şeyler yapmalı …

Bir kız arkadaşım bile yok diyorum. Olması mı lazım onu da bilmiyorum. Bu konular küçüklüğümden beri uzak dur denilen konular ve bu zamana kadar da hep uzak durdum. Hoşlandığım kızlar oldu tabi ki. Ama yanına yaklaşıp söyleyemedikten sonra ….  En son Melis diye bir kızdan çok hoşlandım.Aylarca gözlerimi ondan ayıramadım.En sonunda konuşmaya karar verdim.. Her şey aniden oldu . ne oldu bilemedim oldu ve bitti. Sonuç yok. Onunda hoşlandığı biri varmış öyle söyledi. Tabi ben konuyu kapatmış gibi oldum ama aslında kapatmamışım bunu sonradan anladım. Şansımı okul başlayınca tekrar denemeyi düşünüyorum. Onu görünce gözlerimi ayıramıyor farkı bir alemde oluyorum sanki. Kalp atışlarımın hızı yavaşlar gibi oluyor attığı her bir adım bir ritim gibi kalbimde atıyor diyebilirim. Onun gülüşü ve güzel kızıl saçları beni büyülemişti. Ama bilemem gerçekten dışardan göründüğü gibi saf ve temiz bir kız mı? Yoksa çok ses çıkaran cadı bir kız mı ?   Annesini görmüştüm bir kere. Tabi bunu size söyleyince belki hatırlarsınız ne yapcan kızımı alcan demiştiniz. Aslında doğru. Kızımı alıcam şansımı denicem bir kere daha . Araba plakasını bile ezberledim. Bu biraz fazla oldu galiba ama  olsun . Belki de bu hissettiklerim bir hiçten ibaret. Boş hayalimi doldurmak isteyişim ve benim istediğim bir tipte ve o gördüğüm saflıkta karşıma çıkan o kız. Bunların hepsi gerçek mi yalan mı ? Bilmiyorum....

Sonrada arkadaşlarıma bakıyorum onları farklı şekillerde görüyorum . Yüzlerce kızla tanışmış , çıkmış , dolaşmış çocuklar.Ya ben sıfıra sıfır elde var sıfır. Aslında bu sıfırlarım çoğalııyor.Bir gün bunlarım ilerisine 0  dan başka bir rakam atarsam çok büyük değer kazanacak gibi.

Şimdi Ağustos ayına girmek üzereyim .24 temmuz Perşembe günlerden. Adım Yusuf. Ne olacağımı bilmiyorum.Günlük yaşıyorum.Gelecek için bir hazırlık yaptığım söylenemez. Ancak okuyorum işte.  Film izliyorum , müzik dinliyorum. Namaz kılmayı da bıraktım bu aralar. Aslında kıldığım zaman kendimi daha huzurlu hissediyorum. Daha enerjik , daha güçlü bir Yusuf. Şimdilik yok bu çocuk ortalarda. Ara sıra kitapta okurum. Bunların sayısı senede 7 yi geçmez. Bazen 10 olabilir. Ama ortalama 7 diyelim. Cengiz AYTMATOV  un beyaz gemisini okuyorum bu aralar. Kitaplarla yetiştirmek istiyorum kendimi. Bazen bir gitar kursuna gidip , gitar çalmak ama aileden nerden izin alacan? Çok uğraşsan anca. O da bir aksilik çıkınca ya da dersler bozulursa  gittiğine pişman ettirirler seni

Bazen bir şeyler buluyorum elimle yakalayacak gibi oluyorum. Her şey doruğuna çıkıyor ve işte bu sefer yakaladım , yakalıcam diyorum.Elimi uzatıyorum ve orda olmadığını gittiğini görüyorum. Sanki rüyalarımda ki gibi. Çoğu güzel rüyamda uçmayı öğrenirim.İstediğim gibi uçarım evin çatılarında. Sabah kalktığımda ise bunun  etkisi kalkmaz üzerimden ve yataktan uçmaya çalışrım ve kendimi yerde bulurum. Ama rüyamı düşündüğüm zaman yine bir tebessüm belirir suratımda.

TM ye geçtim. Neden mi ? Bende tam bilmiyorum. Herkese bu konuyu düşündüğümü aslında istediklerimin TM  de olduğunu söyledim. Doğru mu bilmiyorum .Belki de tek düze giden bir lise hayatını değiştirmeyi istiyordum.Ama hiç sanmıyorum .Çünkü eski sınıfımda kalsam kesinlikle daha uçuk işler yapabilirdim.Ortam daha uygun her şey için. Peki  niye geçtim. İçimde ki ses dedi derler ya. Öyle oldu galiba. Her şey aniden gelişti ve o kadar güzel gelişti ki TM ye geç diyordu her şey. Yolda yürüyen insanlar , duran lamba, geçtiğim kapılar… Ve geçtim. Dönülmez mi ? İstesem hemen dönerim ama bunu istemiyorum. Yoksa istiyormuyum ? Bir insan zırhını giydikten sonra savaş yapmadan çıkarmaz kanunu işlettim kafamda . yani tm de kalmalıyım artık.Aslında TM yi istiyorum ama neyse bunları sonra anlatırım….

Okulda bir sınıf arkadaşlarım nedendir bilmiyorum bana yakın davranıyorlar çoğu zaman. Aslında davranmalarının sebebi onlara her zaman doğruyu söylemem ve verdiğim her sözü tutmamdı .Okulda ise farklı şekilde tanınıyordum. Ben İslami görüşü savunan , kimi zaman AKP ci , kimi zaman Feytullahçı bir insandım onların gözünde. Onlar mı ?
Onlar solcu , sosyalist, fikrini açıklamayanlar,özenti kişiler. Aslında burada anlatmak istediğim bu değil. Tabi ki ben bir partici olamam . Benim ne haddime bu görüşleri savunarak herkesin  karşısına çıkmak. Onlar kendi fikirlerini ortaya atınca benimde onlara tepki olarak bunları sunmam lazım geliyor. Ve benide bu yüzden AKP ci , Feytullahçı , İslamcı olarak nitelendiriyorlar.Bende bu sıfatlarla bir süre anıldıktan sonra özümseye başlıyorum.Özümsedim de diyebilirim artık. Ve onların hepsinin birleşip mutlu bir tablo çizmesi sinirlerimi bozuyor. Aslında bende mutluyum. Ama ne bilim kendi sıkıntılarım artık buna müsaade etmiyordu. Onlara karşı mutluluk oyununu oynayabileceğim gücüm kalmadı diyebilirim. Aman ne hali varsa görsünler .Ama ne bilim benim başörtülü ablama laf atmaları beni sinirlendiriyor.


Bana ne mi lazım hocam. Sanki çoğu zaman bir dost istiyorum.Benim kafadan olacak.Bana kanki olacak.Arkamdan gelecek, dertleşeceğim bir dost lazım galiba. Hayatta ideali olan iyi bir dost. Bunu bulmam lazım hocam… Ama nerede ?

Yazının sonuna doğru geldiğimde  kendimi bayağı bir rahatlamış hissediyorum. Biraz sonra gitmezse çok güzel olacak. Ama bu yazı şimdi aklıma geldi sanki ben yazmadım.Siz bana fark ettirmeden yazdırdınız gibi geldi.Olanca yazıyı gösterince etkilendik tabi ki biraz.  Akif ‘ in yazısı da etkilemişti biraz beni.  Belki de bunları yüzünüze karşı söylemekten korktuğum için ya da söyleyemeyeceğim için kağıda yazdım. 

« Son Düzenleme: 06 Haziran 2009, 08:57:12 ös Gönderen: bureax »

Beyaz_Karanfil

  • Newbie
  • *
  • İleti: 16
  • ...& Everything is possible if u want.. &...
    • Profili Görüntüle
Ynt: HAYATIN KISA BİR ÖZETİ VAR MIDIR?
« Yanıtla #1 : 12 Mayıs 2009, 08:11:53 ös »
Başlık ilginç bir başlıktı ve ilgimi çekti okumak istedim.İlk baktığım zaman da "Baya uzun şimdi bunu kim okuyacak??" dedim.Ama okumaya başladıktan sonra her bir cümle her bir kelime bende ayrı bir anıyı çağrıştırdı.Okurken kendimden bir parça buldum.Demek ki bunları yaşayan sadece ben değilim ya da sen değilsin,bu durumda olan birçok kişi olabilir.Ama bu farklılık neden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.Belki bizim hayata karşı onlardan farklı bakmamızdan olabilir mi?Biz hayata ciddi bakıyoruz,insanları kırmamaya aksine onları mutlu etmeye çalışıyoruz ve sonuç acı çeken biz oluyoruz...Bilmiyorum işte bu konuda çeşitli teoriler kurabilirim =) Paylaşım için tşk ederim okumak büyük bir zevkti...Bu arada Gitar çalmak benimde içimde bir ukte olarak kaldı ayrıca bende Öss ye hazırlaıyorum ...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayatın Kısa Bir Özeti Var mıdır
« Yanıtla #2 : 01 Ocak 2016, 03:25:53 ös »
..

Batur

  • Newbie
  • *
  • İleti: 21
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayatın Kısa Bir Özeti Var mıdır
« Yanıtla #3 : 24 Ağustos 2016, 07:32:45 ös »
tipik bir şey söyleyeceğim.bende aynısını yaşadım.ve benim gibi biri daha varmış onu gördüm.ne oldu şimdi?
    artık bunlara takılmamam gerekiyor.madem zekiyiz artık harekete geçmeliyiz.bir dost bulmaya gerek yok.bulamazsın zaten.çünkü biz yalnız yaşayan adamlarız.yalnızlık bizi biz yapıyor.aslında bir dostumuz var, akıl danışacağımız biri.bir arkadaşım var benim. adı allah.onunla herşeyi konuşuyorum.oda bana fikirler veriyor.bana daha çok çalışmam gerektiğini söylüyor.bana hep bir adım daha diyor.engelleri aşabileceğimi gösteriyor.en iyi öğrendiğim şey de;
 pes etme .   
   deyişi oluyo.arkadaşımla  beni tanıştıran biri var.onu da unutmuyoruz .o da hep aramızda.çünkü bizi tanıştıran o .bizi biz yapan o.bizlerin başkasını -biz yapacağımızı-oluşturan da o.arkadaşımla biz varoldukça neler yapacağımızı düşünemiyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=_rE-8H1ypqg

https://www.youtube.com/watch?v=qYW07XYTe08
« Son Düzenleme: 24 Ağustos 2016, 08:37:50 ös Gönderen: Batur »

Batur

  • Newbie
  • *
  • İleti: 21
    • Profili Görüntüle