Kendisini bir kızın bacaklarını okşarken buldu. Heyecandan nefesi kesilircesine kalbi küt küt atıyordu. Dudakları ilk defa bir kızın dudaklarıyla buluşmuştu ama tüm dikkati sanki incinecekmiş gibi nazikçe okşayıp durduğu bacaklardaydı… Çünkü ilk defa bir kız bacaklarını isteyerek onun ellerine teslim etmişti. Yaşı 15di.
Sebep ? Bir insan neden kadın vücudunun sadece bir bölümüne ilgi duyar ? Cevap yok…
Henüz 4 – 5 yaşlarındayken eve gelen komşuların bacaklarıyla ve ayaklarıyla oynuyordu. Koca koca kadınlarsa bundan hoşnut muydu yoksa çocuktur deyip geçiyorlar mıydı ? Bilinmez..
Yaramazlık yaptığında artık “Eğer uslu durmazsan sana bacağımı sevdirmem !” diye tehtit ediliyordu malum kadınlar tarafından. Ne yapsın, uslu duruyordu o da..
***************
Ve yaşı 7 iken bir okul dönüşü çok farklı bir şey keşfetmişti. Evin bahçesinden girdi, alt komşunun kendisinden çokça büyük olan kızını bir bebeği severken gördü. Kız da okuldan gelmişti, 17 yaşlarındaydı. Yere çömelmiş bebeği severken bir anda dikkat kesildi kızın bacaklarına. Koyu lacivert bir çorap giymişti, çok etkilendi.. Sadece bacaklar değil, bir iç çamaşırı da etkiliyordu artık onu.. Peki bunun normal olmadığının farkında mıydı ? Hayır.. Tüm arkadaşları hatta tüm erkekler bundan etkileniyordur diye düşündü kafasında. Ama o manzara aylarca gitmedi gözünün önünden. Geceleri yatağa yatıp yorganın altında o anı düşündü.. Aylarca..
Gördüğü kıza çocukça bir aşk ile bağlandı, yedi yaşındaki bir çocuk sayısız hayaller kurdu içinde o kız olan.
***************
Yaşı 9du. Özel bir okulda okuyordu. Sınıftaki diğer kızlardan daha büyük gösteren kızlar dikkatini çekiyordu. Bir tanesi vardı ki “Ayşe Esma”.. Nasıl göründüğü umurunda değildi, bacakları güzeldi.
Bu sıralar bir arkadaşıyla konuşmaya başladı bu konular hakkında, şunun bacağı çok güzel, ötekinin burası çok güzel. Bir nebze rahattı çünkü o da ilgi duyuyordu. Ama bir farkla, bizimki sadece bacaklara bakıyordu, yüzünün ya da saçının nasıl olduğu umurunda bile değildi.
***************
14 olduğunda yaşı, bunu paylaştığı ilk arkadaşı hala sıra arkadaşıydı. Ve hala konuşuyorlardı. “Bu kızın bacakları çok güzel, sanki yetişkin bacağı gibi”…
Ve bir gün okuldayken yıllarca unutamayacağı bir şey oldu. Ön sırada oturan kız; “Derya” ! Siyah çorabı, kısa eteği ve ince uzun bacaklarıyla tam tamına bir rüyaydı onun için. Önden ikinci sırada oturuyordu, önünde ise derya oturuyordu. Hocası görmeden sıranın altından Deryaya bir şey uzatmak için elini sıranın altına soktu ki……… Elleri deryanın bacaklarına denk gelmişti. Bir de kız gülerek “Sen benim bacaklarımı mı elledin ??” diye sorunca, olay bitmişti.. Karşısındaki insanın hoşuna gittiğini anladığı an artık geri dönülmez bir tutkuya sahip olmuştu… Orta okuldan mezun oldu..
***************
Lisedeyse hayat bambaşkaydı onun için.. Bütün kızlar etekliydi ve ilişki kurmak çok kolaydı. Lisede okuduğu yıllar boyunca ne kadar bacaklarını beğendiği kız varsa belki de %90 ını elde etti.
İşin ilginç yanı kızlar bayılıyordu çünkü romantikti. Şiirler yazıp şarkılar besteliyordu sevgilileri için. Peki kalpleri için mi ? Muhabbetleri, aralarındaki hürmet için mi ? Hayır ! Güzellikleri için. Evet bu kabul edilebilir, bir güzele neler yapılmaz ki !!
Peki güzellik ne demekti ? Bacaklar.. Bacaklar biçimsizse o kız bir hiçti..
Belki de 15 e yakın kızla ilişkiler yaşadı. Herbiri bambaşkaydı.. Bacaklarını okşarken hoşlananlar vardı, hatta artık kız arkadaşlarının çorap seçimini yapar olmuştu.
“Yarın opak giy, ertesi gün ince giy. Yünlü giyme hiç sevmiyorum..”
Sabahları dersten önce gelip sınıfta öpüşüp koklaşıyorlardı. Bir başka kız arkadaşıyla servisin en arka koltuğunda yapıyordu bunu. Bir başkasını binanın yangın merdivenine götürüyordu.
Gün geçtikçe yetmez oldu yaptıkları, artık cinsel organını kıza okşatırken o da kızın bacaklarına dalıp gidiyordu.. Cinsel hayatı buydu. Henüz 17 yaşındayken.. Normal yollardan cinsel ilişki dışında her türlü ilişkiyi yaşamış saçma sapan bi genç oldu 18 inde, 19 unda..
Ama bir sorun vardı ! Peki ya aşk ? Sevgi ? Bir kıza karşı bunlar hissedilmez miydi ? Sadece sevişmek mi ?..
Seviyordu sanki, kalbi çarpıyordu.. Ama sevişmeden olmaz ! Sevişmeyen kızlar kızdan sayılmıyordu..
Bacaklar yetmedi, külotlu çoraplar yetmedi..
Yeni tutkusu neydi ? TOPUKLU AYAKKABI !
Bir kızın bacakları istediği kadar güzel olsun, istediği kadar güzel çoraplar giysin.. Ayağında babet varsa iğrenç gözüküyordu.. Topuklu ayakkabı giyen kızlarsa tam bir tanrıça.. Tapılası geldiği oluyordu bazen..
Artık fetişistti.. Lanet birer topuklu ayakkabı onu etkileyebiliyor, ama güzeller güzeli kızlar etkileyemiyordu. İşte bu bitirdi kalbini, sevemedi. Kalp atıyordu evet, sadece bir et parçası olarak. Aşık olamamak, bir sevgiliye ait hissedememek kendini.. Bu ağır geliyordu..
4 yaşındayken daha bir cinsel organının olduğunun farkına varamamışken eve gelen misafir kadınların bacaklarıyla oynaması tam 18 yıllık bir dipsiz kuyuya itmişti onu…
Fetişizm bir uyuşturucu gibiymiş, aldığın zaman her duygunu tatmin eder, seni yarım bırakmaz..
Ama kalbi çürütürmüş...
Bu kaderi yine çocukluk yazdı..