Gönderen Konu: Narin Gassal ve Cehalet Tutkusu Psikolog www.huseyinkacin.com  (Okunma sayısı 426 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4503
    • Profili Görüntüle
Narin, Gassal ve Cehalet Tutkusu
Bu yazı Renata Salecl in Cehalet Tutkusu kitabından esinlenerek yazılmıştır. Psikolog Çiğdem KARAKUŞ
Cehalet bilgide eksiklik olarak tanımlanır. Bilmediğimizi bildiğimiz pek çok şey olduğu gibi bilmediğimizi bilmediğimiz şeylerde vardır.Kuantum fiziğini mesela; bilmediğimi gayet iyi biliyorum ve aslına bakarsanız bilmeye dair bir arzum olmadığını da itiraf etmeliyim. Bilmediğimizi bildiğimiz ve bilmediğimizi bilmediğimiz şeyler cehalet kapsamına girsede bu durum masum görülebilir;“Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik”. Neticede her şeyi bilmemiz mümkün değildir.
Cehaletin bir diğer tanımı da, görmezden gelmektir.Bir şeyden haberdar olmamaktan farklı olarak , görmezden gelmek, haberdar olunmasına rağmen ona kayıtsız kalmak ya da inkar etmektir. Bir kez bildikten sonra ona kayıtsız kalmak yitirilmiş bir masumiyettir der Salecl. Psikolojide de, cehalet inkar denilen bir savunma mekanizması ile açıklanır. İnsanlar, acı verici ve başa çıkmakta zorlanılan şeyleri bilmek istemezler.Fransız Psikanalist Lacan pek çok hastanın, acılarının asıl nedenini anlamak amacıyla ona başvurduğundan, ancak gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmak için her türlü çabayı gösterdiğinden söz eder. Lacan’ın “cehalet tutkusu” adını verdiği bu kavram, bireylerin bazı gerçekleri bilmekten kaçınma, hatta bu gerçeği reddetme veya bastırma eğilimini ifade eder. Bu kavram, bilginin yalnızca eksikliğinin değil, aynı zamanda aktif bir şekilde reddedilmesinin de psikanalitik bağlamda nasıl işlediğini açıklar. Lacan’a göre, cehalet yalnızca bilgi eksikliği değildir; bireyin bilinçli ya da bilinçdışı bir şekilde bilgiye karşı aktif bir direnç göstermesidir.
Neyi bilmek istemeyiz?
İnsanlar, onları rahatsız edecek şeyleri bilmek istemezler. Hayat tarzını değiştirmesini gerektirecek bilgilerden kaçınırlar. Bazı şeyleri bilmek konfor alanını bozar.
Hayat görüşümüzle, mevcut inanç ve değerlerimizle çelişen bilgileri bilmek istemeyiz. Bilişsel çelişki yaratan bilgiler kolayca inkar edilir. Bunu bazen bilgiyi küçümseyerek yaparız bazen öğrenmeyi reddederek.
Bilmeye, sorumluluk ya da suçluluk duygusunun eşlik edeceği şeylere gözümüzü yumabilir, kulaklarımızı tıkayabiliriz.
Çok fazla bilgiye maruz kaldığımızda seçim yapmak zorlaşır. Sosyal medya örneklerini düşünün, doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt etmek güçleştiğinde kayıtsız kalmak koruyucu görünür.
Narin...
Bir köyde, bir kız çocuğu öldürülür. Köy halkı, cinayetin failini ve nedenlerini bildiği halde, bu bilgiyi açıkça kabul etmekten kaçınır. Cehaleti bir kalkan olarak kullanılır. Bu "bilmezlik", faille olan ilişkilerden doğan korkular, toplumsal normların korunması isteği veya faille özdeşleşme gibi nedenlerle bilinçli bir seçim haline gelir. Lacan’a göre bu tür bir cehalet, sadece bilgiye değil, aynı zamanda bu bilginin gerektirdiği ahlaki ve hukuki sorumluluğa karşı bir dirençtir.
Toplumsal ilişkilerin hiyerarşik yapısını ve güç dengesini bozacak şeyleri bilmek istemeyiz. Bu uğurda bir köy bir katili bilmek istemeyebilir. Sadece küçük yerler değil, modernleşmiş toplumlarda güç dengesini bozacaksa “katilleri” bilmek istemezler. Toplumun uyumu bozulmasın diye gerçekler kasıtlı olarak görmezden gelinir ve bireysel adalet arayışı

 engellenir. İster köy olsun, ister büyük modern bir toplum, insanlar sessizlik kontratı yaparak düzenin sürmesi için işbirliği yaparlar. Sistemin sürdürülmesine, bireysel adaletten daha fazla önem verilir.
Gassal...
Freud’a göre, inkâr, ölüm korkusuyla başa çıkmamıza yardımcı olan bilinçdışı bir savunma mekanizmasıdır. Bu mekanizma sayesinde, kendi ölümlülüğümüzü yok sayar ve sanki ölümsüzmüşüz gibi davranmaya devam ederiz. Her inkar aslında bilinene karşı yapılır ve amacı bilinenin arkasındaki bir fanteziyi korumaktır. Bilinen ölümdür, ölümü inkar ederek ölümsüz olduğumuza dair fantezimizi sürdürmek isteriz.Mesela, ölümü bilmek istemeyiz. Birilerinin öldüğünü biliriz fakat bu bizi şahsi olarak alakadar eden bir durum değildir. Ölümü inkar etmek sanki büyülü bir şekilde ölümsüzlük getirir.İnsanlar, ölüm gerçeğini kabul etmekte zorlanır ve ölümle ilgili bilgileri görmezden gelerek yaşamlarını sürdürmeye çalışır. Ölüm fikri bireylerde varoluşsal kaygıyı tetikler. Bu kaygıyla yüzleşmek yerine ölümü basitçe gündemlerinden çıkarabilir. Gassal ın gündemi ölümdür ya da inkar, gündemde tutulmak yoluyla gerçekleşir. Bir ölü yıkayıcısı ölümü en çok inkar eden olabilir ta ki “öldükten sonra onu kimin yıkayacağı” sorusunu sorana kadar. Cehalet, bilginin arkasında saklanır ve aslında bilmediklerimiz bizim hakkımızda daha çok şey söyler.“Bir şeyi inkara kalkıştığımızda tam da gizlemek istediğimiz şeyi fark etmeden açığa vurmuş oluruz”.
« Son Düzenleme: 15 Ocak 2025, 10:12:51 ös Gönderen: psikolog »