YAŞAMAK NEYDİ
Yaklaşık bir senedir devam eden terapilerim, beni olumlu bir noktaya taşımayı başardı ve şimdi bu yolculuğun sonuna gelmiş gibiydim. Bu süre zarfında, birçok zorluğa karşı durdum ve istikrarı başarılı bir şekilde sürdürmeye çabalıyordum. Her terapi seansında, başkalarının terapilerine katkı sağlamak veya kendi içsel gelişimime katkıda bulunmak için çaba sarf ettim. Ancak, bugünkü terapi seansı benim için biraz daha farklıydı.
Yaşadığımız şu evrende her şeyin yasalara bağlı olduğu matematiksel olarak kanıtlanmıştır. Bu yasalar evren içerisinde sistemleri oluşturmuştur. Öyle ki sistem, insanı yok etsek bile kendi varlığını başarılı bir şekilde sürdürecektir. Bu yüzdendir ki tabiat ile çatışmamız her zaman için zararımıza olacaktır. O yüzdendir ki tabiat ile uymayan inanışlar insanın felaketini getirmekten öteye gidememektedir. Yasalar sadece evren ile alakalı değildir. Bunlar insan ile de ilgilidir. İnsanın da kendine göre yasaları vardır elbette. Ahlak, irade, adalet… Bu yasalar insanın sistem içerisinde varlığını idame etmesini sağlar. Bu bakış açısı teolojinin gerekliliğini de bize sunmaktadır. Hatta doğru ile yanlışı ayırt etmemizdeki nesnel ayırt edici de bu olacaktır. Bu heralde günümüzde oldukça popüler olan "doğru veya yanlış diye bir şey yoktur" söylemine de bir cevap olacaktır.
Peki insanoğlu kendileri için gerekli yasalara uyuyor mu? Eğer evrenin yasalarına göre hareket ediyorsak neden taciz/tecavüz vakaları bu kadar sık yaşanıp halı altına seriliyor? İşte tam da burada insanın pisliğini görmemiz mümkündür.
Bugün terapiye geldiğimde 40 yaşlarında bir beyefendinin terapisine katıldım. Maalesef şunu rahatlıkla söylemek gerekir ki yaş ve deneyim ilerledikçe bazı şeylerin değişimi zor oluyor. Fakat kendisine yatırım yapamasa bile hali hazırda ebeveyni olduğu oğlu ile sağlıklı ilişki kurma imkanı elbette vardı. Aramızda geçen yaklaşık 1 saatlik konuşmanın akabinden kendi terapime geçiş yaptım. Terapimde duygusal yoğunluğumu masaya yatırdık. Ciddi bir duygusal açlık hissediliyor ve bunun yanlış şeylerle doldurulma riski bulunuyordu. Tam da bu konuşmadan sonra, psikoloğum Hüseyin Kaçın atağa geçerek bana ilgi duyan kadınlar ile olan iletişimimi değerlendirdi. İlgimin olmadığı ama bana karşılıksız sevgi verebilecek hukukçu bir hanımefendi ile konuşmamı istedi. Tabi hız kesmeden mesajımı gönderdim. Ve ne tesadüf ki hızlıca karşılığını aldım. Bakalım ilişki konusunda yeni bir yolculuk olacak mı benim adıma. Duygusal dünyam üzerine yaptığımız bu konuşmanın ardından konu kariyerime geldi. Değişen not ortalamamı da transkriptim ile sunup güzel bir planlama yaptım. Bu olumlu değişikliği elbette terapiler sonucunda oluşan çalışma ve gayret artışıma borçluyum. Elbette terapi bu kadar yüzeysel değildi. Yazmak istediklerim bundan ibaret.
Benden sonra gelen danışan ise tecavüz mağduru depremzede bir kardeşimdi. Önceden bildiğim bu kardeşimin acıklı bir yaşantısı vardı. Daha önceleri yetiştirme yurtlarında ve Hüseyin Kaçın’ın yanında pek çok tecavüz mağduru ile görüşüp konuştum. Bunların pek çoğu ağır vakaydı fakat psikolojileri yine de toparlanmış veya toparlanmaya oldukça elverişliydi. Ancak,psikolojik olarak bu kadar derbeder başka hiç kimseyi görmedim. Psikoloğum beni durum değerlendirmesi ve fikir alışverişi için içeri davet ettiğinde karşımda özgüveni eksik gözüme bakamayan ve benden çekinen o kardeşimi gördüm. Daha sonradan öğrendiğim üzere başkaları ile görüşmeyi red ederken benimle zor da olsa görüşmeyi kabul etmişti. Konuşmaya bodoslama giren kardeşim, reel gerçeklerden ayrı olarak soyutlaştırma yapıyordu. Hani yazının başında sistem dedim ya, evet işte o sistemde kendi yerini bulmaya çalışıyordu. Yasaları ihlal edenler yüzünden sistemdeki yerini sorguluyordu. Ne yapması gerektiğinin farkında ama bir yandan da farkında değildi. Bu keskin duygu değişimleri ve söylenen sözler içerisindeki çelişkiler psikolojik sorunların belirtileriydi. Kişilik bozukluğu ve obsesyon… 3 Yaşına takılıp kalmak; peki ona ne demeli? Elbette bu durumdan çıkmanın yolları bellidir. Emek harcamak, irade kullanmak, mekan ve çevre değişikliği vs. Çözüm kolay olsa da yol bilinse de uygulaması kolay mı? Konuşmalarımızda sunduğumuz argüman ve fikirlere klasik gibi cevaplar vererek tatmin edici cevaplar bulamayan kardeşimin konuşmalarında konuyu dağıtma, soyutlaştırma, çeliskilendirme belirtileri gördüm. Daha sonra neden böyle yaptığını psikolog Hüseyin Kaçın ile vedalaşırken sımsıkı sarıldığında fark ettim. O da sevgi eksikliğiydi. İşin içerisinde aile ile ilgili farklı bir kopukluk vardı. İlgi, sevgi ve merhamet insanın içine kodlanmış gömülü bir yazılımdır çünkü. Terapide özellikle kardeşimin mekan değişikliğine ihtiyacı olduğunu gözlemledim. Bu haftasonu Sakarya'da motor etkinliklerimiz olacağından misafirim olarak evimize ağırlayabilecegimizi düşündüm. Özellikle aynı yaş grubundaki diğer kardeşlerimin benzer girişimlere olumlu yaklaşmaları ve bu tür etkinliklere duydukları tutku, bu teklifi düşünmemde etkili oldu. Ancak, kardeşimin içinde bulunduğu durum hakkında yeterli bilgiye sahip olmamam, bu kararın mantıksızlığını ortaya koydu. Yine de, en azından ailesini terapilere yönlendirmem, onun için önemli bir katkı sağlayacaktır.
Evet, hayat her ne kadar yasalara tabii olunmadan yanlış sistemler ile devam ediyor olsa da yaşam mücadelemiz her zaman hayat yasalarını korumak üzerine olacak. İşte o zaman hayat anlamlı hale gelecektir. Mazlumun ahı yerde bırakılmayacak, zalimlerle mücadele edilecektir. Kan döken, gasp eden, tecavüzcüler, adaletsizler ile yasaları hiçe sayanlar arasındaki savaşımız hayat boyu sürecektir. Şu da unutulmamalıdır ki hayat umutsuzlukları sürekli bize yansıtsa da bir sabah gelecek kardan aydınlık. O yüzden karanlık ile mücadele etme sürecimiz uzun da olsa aydınlıklar her zaman bize gebedir.
Bugün yaşadığım olaylarda çok duygusallaştım. Boğazım pek çok kez düğümlendi ve konuşamadım. Üzerimde istemsizce refleksif hareketler oldu. Öyle zannediyorum ki artık terapaiye gelenler ile sohbet etmeyi bırakmam gerekiyor. Fayda alıp fayda üretmiyorsak orada değer oluşmaz. Ayrıca insan unutma potansiyeli olan bir canlı aslında. Şu an bile yazıya başladığımdaki duygu bütünlüğümü koruyamadım. Sağımdaki Suriyeli tıpçı ve solumdaki sosyal fenomen tıp profesörü ile yaptığım sohbet, bir araba dolusu Malatyalı depremzedesi arasında geçen diyalogları gözlemlemem, farklı bir ruh hali içine girmeme sebep oldu. İnsanız, değişiyoruz...