Şehvetli pornolarımda ki kurguları anlatmam elzem olmuştur, rahatsız edici biçimdde eşcinsel olmayan birisi için mide bulandırıcı olacak şekilde cinsellik içerebilir ancak bunları aktarmayınca da zihnimde yer edinip, gereken darbeyi vurabileceğim bir hale gelmiyorlar.
Pornoma dokunma mı porno siktir git hayatımdan mı
İzlediğim bir pornoda 4 fit, gencin sevişmesini izledim. Hikaye şöyle gelişiyor, 3 kişi yanyana kanepede oturuyor, çocuklar oldukça seksi, üzerlerinde şort ve tshirtleri var, karşılarında oturan 4.kişi ise ortadakinlerden birine ne kadar büyük bir çavuşu olduğunu söylüyor, bu iltifat üzerine yalamak ister misin diyor, şortunu indiriyor, o onu yalamaya başlayınca yanındaki iki arkadaşı kendi çavuşlarını ellemeye başlıyor, çünkü o iki kişinin yaptığı eylem, onları da azdırıyordu. Yalanan arkadaş sonra sağında oturan arkadaşınınkini eliyle asılmaya başlıyor, tshirtlerini çıkarıyorlar ve şehvetle öpüşüyorlar, pürüzsüz,parlak göğüslerini, kulak memelerini öpüyorlar, sonra biri birini üstüne alıyor, biri birini becerirken bir diğeri beceren kişinin arkasına yaslanıyor,sırtını öpüyor, tüm bunlar oluyorken beceren kişi hemen arkasında sürten kişinin çavuşunu asılmaya başlıyor. Zevkleri vücutlarında değişimi oluşturduğunda bunun röntgenciliğini yapan ben ise orada asılmayla boşalıyorum. Sonra birkaç saat sonra da belki böyle bir şeyi izlemenin tiksinç geldiğini hissetsem de başka bir zaman yine başa dönüyorum. Terapilerden önce 2 günde 1 izleyen ben, şu an bunu 10 günde 1’e düşürmüş durumdayım. Bunun çok faktörü var, terapide kazandığım bilinç, misol ilacın etkisi, bir kızla yoğun konuşmaya başlayıp hatta buluşmam bile.
Bu porno izleme eylemi o kadar sıradanlaştı ki artık günah kısmını unuttum bile, tuvalete gitmek gibi olağan bir eylem olmuş, günah diye içki içerken, dedikodu yaparken iki kere düşünen ben, porno izlemede bu çekinceleri de biraz yoksayıyorum. Zaman zaman salaha yaklaşsam da tıpkı bu pornu izleme eylemindeki gibi istikrarı sağlayamıyorum. Bunları yenmek zaten kişisel kurtuluş savaşımda büyük bir zafer olarak özüme dönecek lakin düşmanı da o kadar güçlü hale getirmişim ki silahlarım halen yeterince güçlü değil, düşmanı da besleyen düşüncelerim de canlılığını hesaba katarsak savaşım hep çetin geçiyor, artık her gün düşman beni vuramasa da zaman zaman halen vuruyor. Evet, bu porno düşmanının artık mülkümü taciz etmesine izin vermemem gerektiğinin bilinciyle hareket ederek, zaferin getirilerini hayal edeceğim. Şeytan, bu sefer kaybedecek. Bir sonraki yazımda inanıyorum ki porno izlememiş bir birey olarak bu sayfalara geleceğim.
Aslında benim tüm fantazilerimin temelinde birisinin birine tamamen arkadan kavrayacak şekilde sarılarak kenetlenmesi ve yüzeysel sürtmesi, sırtını,kulaklarını öpmesi yatıyor ve bu da maksimum erotize olduğum seviye oluyor. Muhtemelen, bu fantazimin altında yatan psikoloji de kendimi hoşlandığım kişilere bırakacak şekilde bırakmak olsa gerek. Pasif gibi de değil, seks gibi de değil, sadece arkamda olsun, öpsün, okşasın..hele bu çıplak yapılıyorsa da bir cinsel eylem oluşuyor, hemen benim çavuş kalkıyor.
Bir tarafımda böyle sapık dünyalarım varken bir taraftan da bir bebeğim olduğunu,onu büyüttüğümü, karımı sevdiğimi hayal ettiğim bir dünya var. Bu duyguya da açlığım var, izlediğim bir anime de ruhu bir bebeğe giren adamın bebek halinde anne-babasını gözlemlerini anlatması beni çok duygulandırdı. Adama kamyon çarpıyor,sanıyorum ölüyorum diyor, uyandığında bir karı koca bunu seviyor, noluyor ,siz de kimsiniz diye içinden geçiriyor, sonra ellerini gözünün önüne getirince bir bebek olduğunu anlıyor,sonra ailesini anlatıyor, keşke o dizideki gibi bir baba ve anneye sahip olsam şeklinde bir psikolojiye sahip oluyorum. Aslında o adam da önceki hayatında dışlanan birisi. İntihar edip öldükten sonra başka bir dünyada bebeğin içinde uyanıyor, bebek diğerlerinden haliyle farklı olmuş oluyor. Animenin adı, mushoki tensei..aile-çocuk yetiştirme anlamında mükemmel bir yapım olmuş.
Bir diğer güzel gelişme ise dışardaki erkeklerin sıradanlaşmaya başlaması, artık her biri potansiyel bir erotik olmakdan gittikçe uzaklaşıyor, öyle hissediyorum ki bu hissettiklerim nedeniyle daha sonra kendimi kızacağım,affetmem de kolay olmayacak.
Sanıyorum bizi bunlara götüren şey sosyal özgüvenin olmayışı, aşağılık kompleksleri.
Erkekleri hep sevecek miyim, yoksa sadece erkek mi diyebileceğim, kızları mı seveceğim, bu animeden sonra kadınları sevme isteğim biraz artıyor sanıyorum.
Terapi esnası
Karantinadaydım, otel odasındayım (şirket izole ediyor ,yer ayarlıyor vs vs), yine porno izlemiştim, ocak 2021 tarihler. Pencereden otelin önünden geçen otoyolu izliyordum, büyük otobüsler,tırlar geçiyor, karşıda dağın eteğinde yüksek binalar, kapalı bir hava..Kendime şunu sordum “ben napıyorum”,”ölecek miyim”,”erkek değil miyim”,”bunun tedavisi yok mu”..sonra HK’yı aradım, ilk temasımdı, ama arayana kadar sürekli odanın içinde durdum, gerildim. Aradım, kendimi tanıttım, karşıda çok soğuk bir ses, sordum böyle bir mesele nedeniyle danışmak istiyorum, nerdesiniz vs, İstanbul dendi, 1-2 sayfa yazıp gönderin dedi, şunu sordum, böyleymişiz, abd psikiyatri derneği hastalık demiyor, bir tane gen yok bununla ilgili dedi, orada bi sorgulama kanalım açıldı, sonra bir danışanın numarasını verdi ve o elemanı aradım, süreci anlattı, her hafta uçak ile uzak bir şehirden gidip geldiğini söyledi, çok güzel bir konuşmaydı, şu şöylediği şey ise kritikti,”imkansız sanıyorsun ama değil”, bir yüzleşmesinden sonra ise karşı cinse olan dürtüleri gelişiyordu, bu konuşmanın her kelimesi benim için bir umuttu, o konuşmadan sonra çok umutlu hissetmiştim, karamsar, buhranlı psikolojimde bir anda yaşama dönüş emareleri oluşmaya başlamıştı, daha sonra o çocuk ile bir seansta tanışıyoruz, bir aile var, çocuğunu getiriyor, o çocuk da bir masaya geçmiş (o olduğunu henüz bilmiyorum),aileye bu eşcinsellik durumuyla ilgili düşüncelerini paylaşıyordu, konuştukça onun o kişi olduğunu anlamıştım, yüzyüze orada tanışmış da olduk. Sen Metin misin dedim, ve tekrar bir sohbete girdik. Hatta tüm seanslardan sonra hep beraber otogara gidiyoruz, oradan herkes kendi yoluna gidiyor.Orası artık yeni bir pencereydi hayatımda, o mavi kapı, o eski Osmanlı semti.
İlk seansta o meşhur herkesin birbiriyle tanıştığı salona girdim, telefondaki o soğuk kişi çok güzel karşılamıştı, kapıyı açıyor hızlı bir şekilde içeriye gidiyor,geliyor, çay-kahve ikramında bulunuyor,pozitif, babacan tavırlar ile zaten oraya beni ısıtmıştı, esasen kafamda internette kendisi için yazılanlar da geçiyordu, ama o kişinin hiç alakası yoktu, bir danışan seanstan çıktı, grup seksler , gay barlar bir sürü şey yaşamış bu kişiyle önce tanıştım, kaçıncı seans olduğunu sordu ve ilk olduğunu söyledim. Namaz kılıp geliyorum dedi, hiv olmuş, güzel bir konuşma yaptı, umutsuz olma dedi, onu ilgiyle dinledim, yakışıklı olmasının da etkisi vardı muhtemelen. İlk seans için içeriye girdim, yine o meşhur kahverengi koltuğa oturdum, ilk tanışma olması nedeniyle psikolog, beyli ve sizli konuşmaktaydı. Arkada güzel bir mini bahçe var, kanepenin arkasında kitaplık, ve o kitaplıkta ilk konuşmamı yaptığım metinin bir kızla düğünde çekilmiş fotoğrafı var, değişim geçirmiş eleman..
Hoca cinsel fantazilerimi, anne-babayı kısacası çocukluğu ,yetiştiriliş şeklimi, istismarım olup olmadığı bunların oluşturduğu psikolojiyle bağlantılar kuracak şekilde ilk tespitlerini aktardı. Her bir tespit, her bir değerlendirme sarsıcı oluyordu, çünkü kendim olduğum, panik ataklar, sosyal fobiler yaşayan ben, ve bunla özdeşleşip acılar ile yaşayan bana, sen niye böylesin,seni niye böyle yaptılar, seni nasıl yetiştirdiler aslında biliyor musun deniyordu. Aktif esasında ne,pasif esasında ne bunlar anlatılıyordu. Erkeklere olan eğilimin temelinde yatan psikolji ne,sebepleri ne bunları görüyordum. Ben gay değildim, beni gay yapmışlardı ve bunu kısmen de olsa o gün farkediyordum. Çıktım, düşünceler, şoklar ve huzur….
Artık bir yola girmiştim.
Yine geldim,yine o koltuk, kardeşlerim ile grup terapisi, her hafta farklı kişi, istanbula taşınmadan önce şehir dışından gelip gittim, aynı rutin, orada tanışılan yeni insanlar, yeni ses kayıtları, her seferinde koca bir yıl boyunca yeni bir yönüm ortaya çıktı, beni ezik yapan, hayatımı siken beyin kimyamın nasıl bozuk olduğunu gördüm, yine o koltuk, ve hoca; zaman zaman dilini de sertleştirmişti, çünkü sen porno bağımlısısın dedi, bu bitmeden bitmez dedi, bir sonrakinde sen mazoşitsin dedi,bir sonrakinde ağır okb’sin dedi, bir sonrakinde “venedikteki ölüm filmindeki adamsın dedi, ne bakıyorsun elalemin çocuğuna dedi, bir sonrakinde tribünler dedi,elaleme göre yaşayamazsın dedi, sosyal fobik dedi,ilaca gitti süreç, içmezsen karınca yürüyüşü hızıyla ilerliyoruz babacım dedi, bir sonrakinde baban gibisin dedi, stochol sendorumu misali istemediğin birşeye bağlısın, burada sen yoksun, o var dedi, vampirler dedi,ı sıran seni de vampir yapıyor, gittim geldim gittim geldim,zile bastım,girdim, o koltuk, tartışmalar, ve her zaman orada olan Hk hoca. Terapinin en önemli yanı belki de oradakiler eşcinsellik üzerine geliyor, ve her gün senin dünyandan farklı amaç için bir kişiyle tanışıyorsun, her birinde farklı bir dram, farklı bir psikolojik saldırıların sonuçları. Fransadan geleni mi anlatayım, Bulgaristandan geleni mi, Mersinden geleni mi, kendinden 15 yaş büyük biriyle sevgili olduğu için acı çeken kişiyi mi, ve odaya geçip bu kişiler ile HK hocanın önündeki üçlü-dörtlü konuşmaları mı.
Selametle.