Bir yola girmeye çalışıyorum, bana bu defa iyi geleceğini düşündüğüm bir yola.
Kurtulmaya çalışıyorum bu zulümden, düşe kalka deniyorum defalarca...
Eski kendimi çok özlüyorum şu aralar. Mutlu değildim aslına bakarsanız, belki kendimi kandırıyordum, belki çok arıyor çok düşünüyor ama yine de istediğimi bulamıyorum. Lakin sanki o halim benim yaşamak için neden bulduğum anlardı. Ben o zamanlar acı çekiyordum, aşk ve özlemden dolayı. Sorarım aşk durulur mu? Acıyı sevmek olur mu? Sanırım olur... Acı eğer sevgiyle bağlandığım kişilerden geliyorsa bana, onu da sevmek olur.
Arkadaşlarımı özlüyorum, sevdiğimi özlüyorum, onlarla özgürce sohbet ettiğim ve kendimmiş gibi hissettiğim zamanlara hasret çekiyorum. Yanlıştım belki, haksızdım, rol yapan yalancı bir oyuncuydum belki ben topluma göre. Ama s*keyim toplumu, ulan mutluydum ben o zamanlar aslında.
Nereye gitmem, ne düşünmem, nasıl hareket etmem, neye göre yaşamam gerektiğini bilemiyorum. Çıkış yollarım kapalı sanki. Önümdeki iki yolu beğenmeyip üçüncü yolumu açamıyorum. Çok dengesiz, çok kararsız, çok güçsüzüm. En çok da yalnızım. Akıl sağlığımın yetebileceği son sınırın neresi olduğunu bilmiyorum. Antidepresanım bile beni anlayamıyor bu aralar. Karmakarışığım. Yazdığım her paragraf arasında bile birbirinden kopukluk, birbirine aykırılık var sanki. Olsun ama, zaten biz eşcinseller hep aykırı çiçek değil miydik bizi dışlayanlara göre?
Hayata çok isyan ediyorum, bana sunduklarıyla benden geri istedikleri adil değil. Evet nefes alıp vermeye ve biyolojik olarak yaşamaya devam ediyor olabilirim ama ruhum ölmüş gibi lan benim, RUHUM! Onu tekrar toparlayabilir miyim bu ise zamana bağlı. Onurum ve gururum için, her şeyden önce kendim için kendi kendime söz veriyorum. Adam olmaz diyenlere karşı insan olma yolunda ilerlemeye devam edeceğim. Kader buna izin verdikçe tabii.