Gönderen Konu: NE Mİ İSTİYORUM BU HAYATTA?  (Okunma sayısı 5277 defa)

visnesuyu

  • Newbie
  • *
  • İleti: 19
    • Profili Görüntüle
NE Mİ İSTİYORUM BU HAYATTA?
« : 16 Nisan 2017, 10:16:38 öö »
Ne mi istiyorum bu hayatta? Kimsenin bana veremeyeceği şeyler. Elde etsem de içten içe beni kemirecek şeyler. Kısacası bu dünyada yaşadığım sürece asla mutlu olamayacağım. Etrafımdaki herkes moral bozukluğumun işsizlikle alakalı falan olduğunu düşünüyor. Fakat aslında durum çok daha başka. Ben geleceği düşünmekle meşgulüm. Çok para kazanmamın ya da çok başarılı olmamın benim için bir değeri yok bu hayatta. Varmış gibi görünüyor sadece. Çünkü kendimi tanıyorum ki onları elde ettiğimde bile içimdeki koca boşluk dolmayacak. İnsanları ezmek için bunları kullanıp duracağım sadece. Aslında ezmek de denilemez tam olarak. Kendimi o kadar berbat bir halde görüyorum ki insanların beni ezmesinden korkuyorum. Bu yüzden ezebilecek bir konuma gelmek istiyorum sadece. Sadist duygularımı istemsiz bir şekilde insanlar üzerinde uyguluyorum ama bu duygularımın savunma mekanizması olduğunu da biliyorum. Kısacası kendimi savunmak için başka insanları ezmek zorunda hissediyorum kendimi. Ha! Etmeye çalışmadığım zamanlarda ne mi oluyor? İntihar meyilli biri olup çıkıyorum ortaya. Tıpkı şu an içinde bulunduğum durum gibi. Ne mi istiyorum bu hayatta? Gerçekten sevilmek istiyorum, işitilmek değil, duyulmak istiyorum. Tüm sorunumun işsizlik olduğunu düşünen sığ insanların arasında olmak istemiyorum. Ama bir o kadar da Allah'ın beni cezalandırmasından korkuyorum. Bu yüzden bu paradoksun içinde tıkılıp kaldım. Ne istediğim gibi bir insan olabiliyorum, ne de olmak istemediğim insandan kaçabiliyorum. Birini sevmek istiyorum sadece aslında. Çok şey mi istiyorum karar veremedim bugüne kadar. Kendimi çok suçlu hissediyorum birine bir şeyler hissedince. Yıllar geçmesine rağmen bu baskıdan bir türlü kurtulabilmiş değilim. Aslında kendimi de seviyor değilim. Bu yüzden üzerimde baskı oluşturan şeylerden kurtulmaya da çalışamıyorum. Karşımdaki kişinin beni bırakmayacağını hissedebilsem, karşımdaki kişinin beni olduğum gibi sevebileceğini, dinleyeceğini ve anlayacağını bilsem her şeyi bir kenara bırakıp o kişiyle beraber olurdum. Ama şu lanet olası cehennem çukuru öyle boktan bir yer ki, en sevdikleriniz dahi, kendileri istemese bile sizi terk edip gidiyorlar. Allah izin vermiyor işte. Bir şeyi ondan daha fazla sevmeme izin vermiyor. Yıllardır bunun kavgasını yaşıyoruz onunla. O benim birini ya da bir şeyi ondan daha fazla sevmemi kaldıramıyor ve elimden alıyor onu. Öyle bir duruma geldim ki artık ne O'nu sevebiliyorum ne de bir başkasını. Fazlasıyla yalnızım. Çekip gitmek istiyorum buralardan aslında. Ama bir fayda etmeyecek, bunu da adım gibi biliyorum. Birini çok sevmeye kalksam tekrar, her şey eski haline dönecek. Savaşlar, çıkarlar, benlikler, duygular... Kısacası bıktım artık. Kimseyle ya da hiçbir şeyle savaşmak istemiyorum artık. Kimsenin beni sevmediğini iddia etmiyorum, sadece kimsenin beni anlamadığını biliyorum. Bu beni kahrediyor. Her gün tiklerim artıyor, kendi içime daha da kapanıyorum.

   Bir ara meselenin güç ile alakalı olduğunu düşünüyordum. Fakat elimde belli bir güç olmasına rağmen bu da beni tatmin etmez oldu. Tüm dünyayı fethetsem dahi beni mutlu etmeyecek. Bunun farkına vardım. Kendimi ispat etmeye çalışmaktan da bıktım. Başarılı bir insan olmak da istemiyorum artık. Yalnız yaşamam gerektiğini kabullenmeye çalışıyorum. Bu son çarem. Gerçekten çok zor yalnızlığı ve ömür boyunca yalnız olmayı kabullenmek. Eşcinsel olmayı kabul etmek çok daha kolay. Keşke sevdiğim bir erkekle mutlu bir şekilde yaşayabileceğim bir alem var olsaydı. Ne yazık ki bu dünyada yok. Öbür dünyada da olmadığına bir o kadar eminim. Kısacası "amı, götü" dağıtmış durumdayım. Ne bok yiyeceğimi bilmiyorum. Çünkü düşündüğüm tüm olasılıkların sonucu mutsuz bitiyor.

   Dine yaklaşsam ayrı bir dert. Eşcinsel duygularım olduğu sürece bu ikisi bir biriyle çatışacak ve asla dine yaklaşamayacağım. Gerçi dine uzaklaşsam da bir bok fark etmiyor. Yolda gördüğüm erkeklerden hoşlandığımda mesele dinle alakalı olmuyor, suçluluk duygusuyla da alakalı olmuyor aslında. Mesele kendi vücudumdan nefret etmem. Kafamın şeklinden, burnumdan, dişlerimden, her tarafımda çıkan kıllardan, sarkık memelerimden, spor yapmaktan nefret ettiğimden dolayı yok olmasını asla beklemediğim göbek yağlarından, boyumun kısa oluşundan, eskisi gibi sarıya çalan saçlarımın olmamasından, kulaklarımın istediğim yapıda olmamasından, gözlerimin yeterince iyi görmeyişinden, kısacası vücudumla ilgili neredeyse her şeyden nefret ediyor olmak... İşte beni hoşlandığım erkeklerden alıkoyan şeyler bunlar. Aynı zamanda tüm insanlıktan da alıkoyan şeyler bunlar. Tanrı'yı affetmemek için tonla sebebim varken, sadece onunla barışırsam mutlu bir hayat sürebileceğimi bilmek de beni ayrı bir kahrediyor. Bu tıpkı tecavüzcümle evlenmek gibi bir şey. Olmuyor, affedemiyorum onu. Kıskanıyorum gördüğüm yakışıklı erkekleri.

   Benden hoşlananlar olabiliyor elbette. Ama bu onların salaklığı gerçekten. Benim mistik biri olduğumu falan düşünüyorlar herhalde. Benden hoşlanan, beni seven insanların büyük bir çoğunluğu benim rol yaparak yaşadığımı düşünüyor. Melankoli havamın, mistik oluşumun, hiçbir şeye gülmek istemeyen, her şeyden nefret eden tavrımın rolümün bir parçası olduğunu düşünüyorlar. Lanet olsun hepsine binlerce kez! Keşke rol olsaydı da ben de bu satırları yazıyor olmasaydım.

   Ne sorunumun olduğunu düşünmekten de bıktım artık. Bugüne kadar bende olduğunu düşündüğüm psikoloji merkezli olumsuz şeyler: paranoya, obsesif kompulsif bozukluk, şizofreni, asperger sendromu, narsizm, borderline kişilik bozukluğu, aşağılık kompleksi, sadizm, mazoşizm ve daha adını sayamadığım çok fazla şey. Hangisi olduğuma karar vermek de zor. Çünkü içlerinden biri, beni bunları düşünmeye itiyor olabilir. Kısacası, akıl hastanesine kaldırılacak seviyeye gelmeme ramak kaldı.

   Peki beni hala canlı bir vaziyette tutan saçma sapan şey ne? Umut herhalde. Her şeyin boktan ilerlediği bir yolda hala bir gün aşık olacağım birinin umudu... Diyelim ki buldum. O da sorun, En iyi ihtimalle Tanrı alacak canını onun ve böylece iyice kafayı yiyeceğim. Seri katil falan olurum herhalde o aşamadan sonra. O kadar korkağım ki hala çekmecede duran tabancayı alıp kafama sıkma cesaretini gösteremedim yıllardır.

   Birini sevmiştim bir zamanlar. Onu o kadar çok seviyordum ki film sahnelerindeki gibi merminin önüne atlatabilirdim onun için. O kadar çok seviyordum ki benden uzaklaşacağını bildiğim halde ondan hoşlandığını yüzüne karşı söyledim çünkü o beni arkadaşı olarak görüyordu ve ben onu aldattığımı hissediyordum. Şu lanet hayatta yaşadığım sürece beni tatmin edebilecek bir şey olmayacak. Bunu çok iyi biliyorum. Temel ihtiyaçlarımdan yoksunum ben. Havamı alamıyorum en başta, suyum yok, açım ben, neyleyeyim sanatı, zerzevatı.

   Benim gibi insanların en büyük iki problemi var bence. Birincisi fazla zeki olmamız ama buna rağmen "terzi kendi söküğünü dikemez" mantığıyla kendi sorununu çözememek ve ikincisi Tanrı'nın laneti olarak uzun ömürlü olmak.

   Uzun zamandır içimi dökmüyordum. Sadece bu amaçla yazdım bunları. Biraz olsun rahatlamak için, ölememe lanetine katlanmaya biraz gücüm olsun diye.

   Ayrıca ne var biliyor musunuz? Tacize mi uğradım, tecavüze mi uğradım bunu henüz bilmiyorum. Başka türlü bu durumda olmama anlam veremiyorum. Hatırlamıyorum, geçmişe dair hafızamda koca boşluklar var. Çoğu şeyi bir başkası bana anlatınca öğreniyorum. Hafızamdaki olan anılar da güvenilir değil. Birçoğunu ben yazıp koydum hafıza sandığıma. Sanki bir başkasının hayatını yaşıyor gibiyim. Bana anlatılan şeylerle benim hatırladıklarım arasında bir bağlantı yok neredeyse. Fotoğraflı kanıtlar olmasa onlarınkini reddedip benimkileri kabul edeceğim aslında.

Lanet olası hayatım ve kıskanç Tanrı'm!

Batur

  • Newbie
  • *
  • İleti: 21
    • Profili Görüntüle
Ynt: NE Mİ İSTİYORUM BU HAYATTA?
« Yanıtla #1 : 17 Nisan 2017, 11:32:10 öö »
o bilmediğin halde aradığın şeyi aramaktan vazgeçme.ne aradığını bilmediğin halde aramak...bu yüzden umudun var.....