6. Seans için gelmiştim. Hüseyin hocam kapıda misafir perverliğin ile karşıladı her zamanki gibi. İçeride danışmanı vardı. Bekleme odasında beklerken bi yandan da masanın üzerindeki cinsel konularla ilgili yazılmış kitaplara göz gezdirdim.
Derken bi ritüel haline gelen içerideki danışanla sohbet için davet edildim. Genç bir arkadaştı. Benim 25 yaşındaki halime çok benziyordu. Onunla konuşurken kendi geçmişime sesleniyor gibiydim. Duyarsız mesafeli baba ve şevkatli kanatları altında hapseden anne modeli benzerliklerden bazıları idi. Ona kendi için yaşamazsa başkalarını mutlu etmeyi seçerse karşılaştığı sorunlarda kendi başına çözüm üretirken çok pişman olacağını anlattım. Oda benim gibi annesinin kanatları altında hapsolmuş. Bu şekilde devam ettiği sürece asla kendi kendine yeten bir birey olamayacak sürekli yanında hissettiği annesi yüzünden hep çocuk ruhlu kalarak mantığıyla hareket edemez hale gelecekti. Tedavi olmadan evlenmesi durumunda da (belki iyileşirim yanılgısı) kendini hayatı boyunca mahçup yetersiz ve huzursuz hissedecek ve bu da onu içindeki fırtınayı dindirmek için eşcinsel ilişkiye sürükleyecekti. Kendi fikirlerini anlatırken Hüseyin hocamın katılmadığı yerlerde araya girerek dan dan esprileriyle karışık verdiği tepkiler karşısında gülmemek elde değildi😃
Sonrasında arkadaşın terapisi bitti. Sıra bana geldi. Geçen seanstan bu yana haftanın özetini geçtim. Dikkatimi çeken hiç eşcinsellik konuşmadık. Ama eşcinselliğin sebep olduğu şeyleri şekillendiriyorduk. Demek ki eşcinsellik bir sonuçtu. Nedenler değişirse sonuç ta değişirdi diye düşünmeye başladım.
Eşimle ilgili konulardan başladık. Onun narsist ama aslında altta yatan Özgüven sorunu, kaygıları ve annesine aşırı bağlı olması bizim cinsel hayatımızı kötü şekilde etkiliyordu. Narsist olması benim fikirlerimi geri plana atmama sebep oluyor, sorun çıkmasın diye sustukça daha çok üstüme geliyordu. Bu yüzden de roller bozulunca düzen de bozuluyor. Demokrasi ülkede olabilir ama ailede olmamalıydı. Baba centilmenlik gereği annenin fikirlerini ön planda tutarsa bu bi müddet sonra zorunluluk haline gelir ve artık itaat eden biri haline gelirsin. Aynı zamanda da otorite ile aynı hızla sana duyulan saygı da düşüyor. Kadın evlendiği adamı kuzuya dönüştürmek istiyor ama akşam da tvde maço görünümlü adamları bayıla bayıla izliyor ve o güç sahibi adamın hayatında olması hayalini kuruyor.
Demek ki olması gereken adam her zaman söz sahibi evin ihtiyaçlarını karşılayan ailesini güvende hissettiren bir birey olduğunda aslında aile daha huzurlu oluyor. Bu tüyoları Hüseyin hocamdan aldım. Yılların alışkanlığından sonra pratiğe dökmek çok zor olacak ama pes etmeyeceğim. Hiç olmaktansa bu yolda çekilen çile, eş ve baba profilimde kutsal bir yerde olacak. Diğer türlü çocuklarım da aslında benim sunduğum hayatı anneleri organıze ettiğinden farkında olmadan ona itaat ediyor.
Kaygı konusuna geldiğimde eşim ilişki sırasında o kadar aceleci, kendi hazzını düşünen biri ki bu da benim zaman zaman erekte olmamamı ve erken boşalmamı sağlıyordu. Sonrasında suçlu ve yetersiz hissetmem de kaçınılmaz oluyor. Hüseyin hocamın tavsiyesiyle bunun için de zaman ve mekanın daha uygun olduğu durumları seçerek kaygıyı azaltarak kendi hazzımı da tahrik edecek biçimde ısrarcı olmam gerektiği kanısına vardım.
Son olarak eşimin ailesi ile ilgili aşırı düşkünlüğü. Bu konuda net kurallar koymalıyım ama bunu uygun bir dille anlatmak için zamana ve düşünmeye ihtiyacım var. Diğer yatak odamda bile türlü onları hep dibimde hissediyorum. Bu da ikili ilişkimizi oluşturmamıza mani oluyor.
Sonuçta anlıyorum ki bence eşitlik değil adil olmak önemli. Eşitlik anne ve baba rollerini deforme ederek çocukların zihninde büyük hasara yol açabiliyor. Ama adil bir görev paylaşımıyla sevgi saygı ve güveni zedelemeden yeri geldikçe Anneyi anneliğiyle babayı babalığıyla onurlandırmak en ideal olanıymış meğer...
Kötü anılarınızı kabullendiğiniz,
zihninizde resme dönüştürerek ateşe attığınız ve affettiğiniz günler dilerim
Geçmişe susmasını söyleyin
Saygılarımla...
http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2023.0