Terapim başlamıştı.
İstanbula otobüsle gelmiştim.terapi vakti geldi.hüseyin beyle başladık konuşmaya.sizi dinleyen anlamaya çalışan güven veren ortam olduğu için içinizde yıllardır biriktirdiklerinizi tek tek açıveriyorsunuz.hayat hikayemin genel özetini neden bu durumda olduğumun kendimce yorumu.
terapide kırılma noktaları var.öncelikle aile ilişkileri özellikle babamla.baştada söylemiştim.nefret ve red ettiğim babamla konuşmak barışmak.şimdi burada duvarlarım vardı babamla.kalın duvarlar.ikinci duvarım arkadaşlık kurmak sosyalleşmek.ve kız arkadaşı konusunda ona yazık etmeyeyim mantığı.bu üçüde terapide kırılınca işin rengi değişmeye başlamıştı.
babamla konuştum onunla anlaşmaya başlamıştım.ilk konuşmam yemek yiyoruz.annem babam ve ben babamın herşeyine karşı annem ve anneme destek veren ben.adamcağızın bikaç hayali vardı.bikaç bişey almak diyelim.bende sen yapamazsın edemezsin durumundaydım.terapi sonrası o hafta o yemekte o an kırılma noktam.yap dedim üç günlük dünyada içinde kalmasın.sessizlik olmuştu.annem anlam vermemişti.babam duygulanmıştı.donup kalmışçasına yemeğine devam etti.ben uçuyordum.şöyle hissettim.o ana kadar hayatımda akan şelalenin önüne set çekip baraj yapmıştım.yıllarca inşa ettiğim barajı kendim yıkmıştım işte bu gönlümün en derinlerine nüfus etti.ilk kez evet ilk kez hayatımda kendim gibi hissettim.erkek kimliğimi ilk kez jhissedebilmiştim.meğer ne büyük nimetmiş gerginliksizlik çatışmasızlık.sonra her adımda katlanarak devam eden baba oğul ilişkimiz gelişti.ancak bu kırılma noktası için ilk sizin adım atmanız gerekiyor.babadan beklemek olmayacak birşey işin özüde bu senin adımın seni güçlü kılar.affetmek bağışlamak esas mesele bu.o hafta kızlar hayaına heranlamda girdi.dugusal cinsel.bir akış beni alıp götürüyordu.yollar otobüsler parklar her yerde kızlarla kesişiyor.onların tanık olmadığım bu akıcı bağlayıcılıklarını hissediyordum.
ikinci duvar sosyalleşmek.bu babadan sonra biraz daha kolay çünkü özgüven babamla attığım adımdan sonra gelişti.hemen akabinde sosyal hayata aktarmalıydım.aynı cinsine babadan dolayı ulaşamamak bu yolla onu kutsayıp farklılaştırarak büyülenmek olayı.ayrıca güven ve sevgi arayısını zamanında babadan alamaman.işte eşcinselliğin en trajik yanı vaktinde içselleştirilemeyen sevgi ve güven.babanla güreşmessen ona dokunmassan oyunlarında çocukken.daha sonra başka adamların sırtlarında ararsın sevgiyi peki bu yolla elde etmek mümkünmüdür.eşcinsel hayatım olmadı ama bu mümkün değil peki ya olanlar onlarda mümkün değil diyorlar.
bunu biraz açmak istiyorum.eşcinsellik iyileşirmi yani eşcinsellik kimlik midir yoksa kimlik bunalımı mıdır? bir kere eşcinsellikte kişinin aile profilleri aynı yani normalcilerde anormalcilerde bunu kabul ediyor.baba figürü sorunlu vs.sanırım ayrışılan nokta şu az önce kendi hikayemden örnelediğim trajik nokta babana dokunamamak ki bu hem duygusal hem fiziksel diyelim.bu açlığın yerini büyüyünce başka adamlar alır artık şekil değiştirmiştir sevginin biçimi.bir arkadaşlık dostluk değilde seks ve duygusal krizlerle erkeklere bağlanmak.dağıtmadan sorayım babadan zamanında alınamayan sevgi ve diğerleri.bunların oluşturduğu açlık diğer erkeklerle kapatılabilirmi.yani eğer kimlik sağlıklı gelişmişse ve bu eşcinsellik oluşmuşsa o zaman kimliğin olağan bir akışı olmalı sağlıklı ve normal tonlamaları olmalı.
son terapimde 20 yaşlarında dindar bi ailede büyüyen bi çocukla konuştuk.bakın nasıl bir sonuç çıktı.kendisi iki eşcinseli örnek alıyormuş.onlar bir yıldır duygusal ilişki yaşıyorlarmış.seks yapmıyorlarmış.çocuk kendisine söz vermiş bu benim kimliğim bende seks yapmıycam sadık bir sevgili bulup yaşayacağım.peki neden seks yok çünkü seks olursa duygusallık bitiyor ve ilişki seks bağımlılığına dönüyor.
evet bu durum her eşcinselin yani eşcinsel hayatı olsun olmasın onayladığı birşey.bakın seks varsa bağımlılık var.peki ama eşcinsellk normal olsaydı seks ilişkiyi beslemezmiydi.şimdi bunun heteroseksüel ilişkiye bakarak çıkarmak çok basit olur.önce insanın doğasına bakmak lazım.insan doğası gereği yemek içmek ve cinselliği yaşamak şarttır.bu konuda kendini tutmak akıldışıdır.
akış önmelidir.cinsellik kişinin tek başına yaşadığı bir durumdur.ancak cinsel ilişki şekli boyutu ne olursa olsun çift tarafından yaşanır.ve bilirizik insanın doğası seks yapmak zorundadır.sanırım bilimde ilimde akılda mantıkta ahlakta vicdanda ve dinimiz islamda bunu söyler.eğer çiftsen ilişkin yürüsün istiyorsan doğan gereği seks yapmak zorundasın.bundan dolayı seks ilişkiyi besleyen onun devam etmesini sağlayan bir önemli faktördür.bakın çiftsen diyorum.burada eşcinsel heterosekdüel demiyorum.eğer çiftsen ilişkini besleyen normalliğini akışını muhafaza eden cinsel ilişkidir.ozaman neden cinsel ilişki eşcinsellikte akışı bozuyor.seks yapıldığında duygusallık bitiyor.ve seks bağımlılığına dönüyor.seks olmadığında duygusallık devam ediyor.ancak seksiz bir ilişki doğamız gereği olamayacağından tekrar işin içine katılıyor..zaten duygusallık o noktaya götürecektir.heteroseksüel ilişkide akış gayet insanın doğasına uygunken yani duygusallığı seks beslerken ve seks olmadığında ilişki bitme noktasına gelirken.eşcinsel ilişkide seks bağımlılaşarak duygusallığı bitiriyor.seks olmadığındada olduğunda da ilişki bitiyor.çünkü cinsellik yaşanmazsa olmaz.
her açıdan iki ucu boklu değnek anormal bir bozukluk olan eşcinselliği kimlik kişilik diye normal göstererek dernek lobi vs ideolojik aygıtlarla insanlara zorla benimsetmek asıl insanlık suçu budur.üstelik işin biyolojisindeki çarpıklık cabası.aynı iki cinsel organ alışveriş yok.hele sindirim organı olan makatı yada plastik bir penis bozuntusunu odak göstermek ayrı bir ayıptır.açıkça söyleyeyim utanmazlıktır.
psikologları analayabilirim hadi tartışmaya katılmak istemiyorlar vay efendim işte modern bilim vs ama psikiyatrlar tıp eğitimi almış doktor nasıl biyolojinin bu uyumsuzluğa karşı şüphe belirtmez.ya din adamları aman dua edin tek yaşayın ulan iyileşmek amaç olarak gösterilen evlenmek hiç anlamı derinliği yok mu.üstelik ilahiyatçılar okadar tehlikeli ki resmen yukarıda karşı çıktığım insanın fıtratına aykırı durumu onaylıyorlar. aman günaha girmeyin sabredin de cenneti kazanın insanın doğası gereği sabrın sınırları çizilir.yaşanmadan imtihan olunur mu. şuraya bak tek yaşa işte dua et bu resmen dindar eşcinselliktir yani eşcinselliği islamlaştırmak normalleştirmektir. neyse bu konulara terapimi anlatırken yer yer değinicem.
sosyalleşmek demiştim.işte eşcinselliği besleyen bir korku kaygı daha üstelik en büyüyü. ya anlaşılırsa karşımdakini benim gibi birirsile tanıştırmaya hakkım yok.üstelik erkeklerle erkek muhabbeti yapamam.zaten bu onlar ve ben ayrımına götürüyor dolayısıyla erotikleşme başlıyor. bu aşılamaz gibi görünen sert ve anlamsız duvar aştıktan sonra inanın çok komik geliyor. terapi sonrası o hafta ödevimdi.sosyalleşmek spor salonuna gidiyordum.yıllarca kaplumbağa gibi yavaş ve çekinik yaşamıştım.boyum posum vardı ancak biçimsizdi.sporsuzluk.vücudumdan memnun değildim.hep değişim istedim ama spor yapmak erkek işiydi ah ben zavallı ben nasıl yapardım ama karar almıştım.spora terapimden önce başlamıştım. body sporu vücudumu şekillendirmeye güç kazanmaya potansiyelimin açığa çıkmasına sebeb oldu.ancak spor tek başına bir hiçtir.sporda arkadaşlıklar kurmuyordum mesela taki terapide sosyalleş emrini alana kadar.sonra normalleşen erkekler artık basitleşmeye başlamıştı.tanrılaştırdığım herşey basitleşyordu.terapi bütün kilit noktlarımı açıyordu.