Gönderen Konu: İSLAM VE EŞCİNSELLİK Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik  (Okunma sayısı 7742 defa)

bureax

  • Administrator
  • Jr. Member
  • *****
  • İleti: 62
    • Profili Görüntüle
Hemen her gün eşcinsellik üzerine bir tartışma programının ya da dosyasının yer aldığı Türk
medyasında, son dönemin en dikkati çekici isimlerinden birisi de kuşkusuz Milli Görüş kö-
kenli Psikolog Hüseyin Kaçın oldu. “Eşcinselleri tedavi eden terapist” olarak tanınan Kaçın,
bu kavramı daha çok tedavi edilmesi şart olan bir rahatsızlık olarak tanımlarken, dindar kesimin konuyu dini referanslarla ele almaya çalışmasına karşı da sert bir çıkışta bulundu. Ka-
çın, “Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez. Çünkü
eşcinsel eğilimleri olan kişiler bu olaya Lut kavmi, haram, cehennemde yanmak düşünceleri
ile yaklaşırlarsa, bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir” diyerek, muhafazakar kesime bir anlamda “Burası sizin alanınız değil, uzak durun” mesajı
verdi.
Türk medyasındaki eşcinsellik tartışmalarında öne çıkan bu isimlerden Ali Rıza Demircan,
Hilal Kaplan ve Hüseyin Kaçın, İstanbul’da Hakan Kuyucu’nun sorularını yanıtladı.

-------

Hüseyin Kaçın:  “Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersiz”

Siz bir psikolog olarak eşcinselliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Eşcinsel  kimliğin oluşumu, kişinin kendisi ile ilgili olarak ödipal dönemde yaptığı bir tanımdır. Bu tanıma göre çocuk, gelecekte dürtülerini kendi cinsi ile yaşamaya karar vermiştir. Dürtüleri kendi cinsine yöneldiği için onlara aşık olmakta ve cinsel sevgiyi kendi cinsiyetinden kişiler ile yaşamaktadır.
Erkek çocuk annesinin oluşturduğu çekimden dürtüleri babasına veya sorun babanın eksikliğinden kaynaklanıyorsa, kendi cinsine yönelterek kurtulmayı seçer. Kadın eşcinselliğinde babanın kız çocuk için yeterince çekim oluşturamadığına ve kız çocuğunun dürtülerinin babaya yönelemediğini, annede kaldığını görürüz.

Yani eşcinselliği ailesel bir sorundan kaynaklanan ve tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olarak görüyorsunuz?
Evet. Bakın, şöyle açıklayayım: Çocuk için anne sevgi, baba ise güven kaynağıdır. Anne ve babanın kişilik yapısı psikolojik açıdan sağlıklı ise çocuğun psikolojik yapısında  ona göre olumlu gelişim gözlemlenecektir. Eğer ki anne ve baba duygu ve düşüncelerinde çatışmaları olan bireyler ise çocuğunpsikolojik gelişiminde aksamalar ortaya çıkmakta ve çatışmalı bir süreç başlamaktadır. Anne ve babasından sevgi ve güven duygusu alamayan çocuklar,  bilinçaltı cinsel dürtülerinde anne ya da babasına karşı cinsel imgeler taşımaktadırlar. Psikoterapi süreçlerinin ilerleyen aşamalarındaki eşcinsel bireylerin yüzleşmelerinde, terapi aynasında görünen, uzak, ilgisiz yada  tersi aşırı korumacı ebeveynlerin çocuk için gerekli duygusal ihtiyaçları karşılayamadıkları gözlemlenmektedir. Suçluluk duyguları ve kaygılarla hayata tutunmaya çalışan çocuk, kendi içinde kendisi ilesavaşmaktadır. Çocuklukta barışı olmayan bu savaşı gençlik çağına kadar çocuk hep kaybetmektedir.  Ergenlik döneminde içine girilen cinsel kimlik kazanma sürecinde kendisi ile çatışması yoğun olarak süren eşcinsel bireyler,  başka erkekleri kendilerinden daha güçlü görerek onlara duygusalyatırımlar ve aktarımlar geliştirmektedirler. Çocukken karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar,  bedensel tatmin arayışlarına yönelmektedir. Kendisinin güçsüz ruhunu;  güçlü sandığı kendi cinsinde aramaktadır. Güçsüz bir erkek olarak güçlü sandığı erkeklere olan duygusal aktarımları belli bir aşamadan sonra erotikleşmektedir.
Hiç tedavi ettiğiniz ve heteroseksüele dönüştürdüğünüz bir eşcinsel oldu mu?
Evet, oldu. Kişinin durumuna göre, 3 ay ve daha fazla terapiler sonunda eşcinsel yaşamı tamamen bırakan danışanlarımız var.
Eşcinsellik kimine göre İslam’da yasak, azınlıkta kalan bir gruba göreyse değil. Kimine göreyse, tıpkı alkol kullanmak, yalan söylemek gibi bir günah ve kişinin kendisini bağlar. Sizce hangisi doğru?
 Eşcinsel terapi sürecinde  konuya, dini bir bakış açısı sunulmaz. Ancak psikolojik gelişim süreçleri açısından iyileşme arayışında bulunan kişiyeyaklaşılır. Dini kavramlar bu süreçte irdelenmez. Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez, çünkü eşcinsel eğilimleri olan kişiler, bu olaya  Lut kavmi, haram, cehennemde yanmak  düşünceleri ile yaklaşırlarsa, bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir.  Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir. Ayrıca bu kişiler, eşcinselliğe çözüm getirmek yerine tam tersine ‘dindar eşcinseller’ kavramını kabullendirmektedir. Eşcinsel yönelimi olan kişiye sabır telkininde bulunmak ve bu duyguların varsa ‘Günaha girmeden hayatını sürdür, kadına ilgin yoksa evlenmeden sabret, cennette karşılığını alacaksın’ gibi tavsiyelerde bulunmak, ‘dindar eşcinseller’ kavramını pekiştirmektedir. Dini bakış açısı sadece eşcinsel gelişim sürecinde koruyucu bir etki yaratabilir fakat asla iyileştirici bir sürece yönlendirmez. Eşcinsel eğilimleri ya da yaşamı olan birey bu durumdan rahatsızlık duyuyorsa çözüm
eşcinsel tedavi  konusunda deneyimli bir psikologla terapi görüşmesine başlamasıdır.



http://www.iot.nl/sozhakki/sozhakki132.pdf dergiyi okumak için tıklayınız


Stichting Inspraakorgaan Turken in Nederland (IOT)
Maliebaan 13
3581 CB Utrecht
Tel: 030-2343625
Fax: 030-6700517
E-mail: info@iot.nl
« Son Düzenleme: 13 Mayıs 2013, 08:54:44 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Devlet, her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne baba sağlamakla yükümlüdür!...

Eşcinsel ya da Lezbiyen eğilimleri olan gençlerin aile dinamiklerine baktığımızda; ailenin iç dinamik yapısında anne-baba’nın kadın-erkek kimliklerinde yetersizlikler yada dengesizlikler gözlemlenmektedir. Aslında eşcinsel yada lezbiyen birey bu ailenin yapısındaki dengesiz yapı ile içsel olarak çatışmaktadır. Bilinçaltı süreçlerinde “ ben sizin gibi değilim, sizden değilim “ dercesine anne babasına direnç göstermektedir. Bu açıdan baktığımızda eşcinsel-lezbiyen birey ruhsal anlamda sağlıksız aile içerisinde, psikolojik açıdan iyileşmeye en yakın kişidir. Ama ailenin iç yapısı genelde onu sorunlu olarak algılamaktadır. Eşcinsel Terapi gözlemlerimize göre kendi eşcinsel-lezbiyen eğilimlerini bilinçaltında bastırmış, bu anlamda gençlik ve yetişkinlik sürecinde yüzleşmelerden kaçınmış kişilerin kurdukları aile sisteminde çocuklarından birinde bu eğilimler açığa çıkmaktadır.

Fonksiyon bozukluğu ailelerin sonucu olarak eşcinsel yada lezbiyen yaşamı seçen bireylerin, evlilik yada birlikte yaşam adı altında devlet desteği sonucunda başkalarının çocuklarına yetiştirme adı altında el koymaları insanlık suçudur. Biyolojik olarak penis ve vaginanın birleşiminden üremiş çocukların penis-penis yada vagina-vagina ilişkisi altında yetişmeleri psikolojik açıdan kesinlikle sakıncalıdır. Psikoloji’nin en temel teorilerinden erkek çocuklarda oedipus kompleksi, kız çocukların elektra kompleksi engellenecektir. Erkek gibi kadın baba (lezbiyen); Kadın gibi erkek anne (eşcinsel) rol modellerinin çocukları hangi cinsel kimlik süreçlerine sürükleyeceği tamamen belirsiz dipsiz bir kuyudur. Ayrıca eşcinsel tedavi süreçlerinde karşılaştığımız danışanların ilişkilerinden edindiğimiz deneyimlere göre eşcinsel erkeklerin ilişkilerindeki duygu yoğunluğu genelde kalıcı olmamaktadır. Birlikte yaşam sürecinde erotik yaşam arttıkça süreç içinde duygusal çatışmalar ortaya çıkmakta ve artmaktadır. Erotik tatminin ötesinde eşcinsel ilişkiler genelde narsist ve borderline karakterlerin psikolojik bir iktidar oyunu olarak yaşanmaktadır. Eşcinsel ilişkideki bilinç –bilinçaltı psikolojik tatmin anlamını yitirdiğinde eşcinsel ilişki ya sadece erotik bir ilişki düzleminde devam etmektedir ya da ilişki kıskançlıkla sonuçlanarak kısa sürede bitmektedir. Eşcinsel ilişkiler genelde en fazla 1 yada 2 yıl sürmektedir. Eşcinsel bireylerin bir kısmında abi, kuzen yada komşu taciz ve tecavüzü söz konusudur.

Lezbiyen ilişkilerde ise vagina-vagina oyununda penis eksikliği nedeniyle erotik temalardan ziyade bireyler duygu yoğun bir yaşam sürmektedir. Fakat erkek rolündeki kişi partnerini aşırı sahiplenmektedir. Kadın rolündeki partnerin aynı zamanda erkeklerden etkilenmeye açık bir kişiliği de bulunabilmektedir. Lezbiyen ilişkilerde kadın rolündeki lezbiyen bireyler aslında biseksüel bir kişilik yapısı sergilemektedirler. Lezbiyen ilişkiler genelde 1.5 – 5 yıl sürebilmektedir. Lezbiyenlerin bir kısmında genelde baba tacizi durumları yaşanmaktadır.

Devlet denilen otoritenin koruyuculuğunda olan çocukların, sonu karanlık olan bir macera içine sokularak harcanması; devletin güçsüzlüğü ve yetersizliğine işarettir. Devlet kendisine emanet edilen çocukların yükünü sırtından böyle kolay çözümlerle atarken aslında kendi kuyusunu kazarak, geleceğini yok etmektedir. Eşcinsel yada lezbiyen ilişkilerde asla tek eşlilik söz konusu olmayacağı için, çocukların zihinsel ve psikolojik gelişimleri her aşamada olumsuz etkilenecektir. Modern zamanlarda ortaya çıkan bu tarz sorunlar devlet denilen sistemin aksaklıklarından ortaya çıkmaktadır. Adaletsiz devlet, adaletsiz çözümler üretir.

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1296.0

devamını okumak için linki tıklayınız
« Son Düzenleme: 13 Mayıs 2013, 07:35:17 öö Gönderen: psikolog »