Hemen her gün eşcinsellik üzerine bir tartışma programının ya da dosyasının yer aldığı Türk
medyasında, son dönemin en dikkati çekici isimlerinden birisi de kuşkusuz Milli Görüş kö-
kenli Psikolog Hüseyin Kaçın oldu. “Eşcinselleri tedavi eden terapist” olarak tanınan Kaçın,
bu kavramı daha çok tedavi edilmesi şart olan bir rahatsızlık olarak tanımlarken, dindar kesimin konuyu dini referanslarla ele almaya çalışmasına karşı da sert bir çıkışta bulundu. Ka-
çın, “Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez. Çünkü
eşcinsel eğilimleri olan kişiler bu olaya Lut kavmi, haram, cehennemde yanmak düşünceleri
ile yaklaşırlarsa, bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir” diyerek, muhafazakar kesime bir anlamda “Burası sizin alanınız değil, uzak durun” mesajı
verdi.
Türk medyasındaki eşcinsellik tartışmalarında öne çıkan bu isimlerden Ali Rıza Demircan,
Hilal Kaplan ve Hüseyin Kaçın, İstanbul’da Hakan Kuyucu’nun sorularını yanıtladı.
-------
Hüseyin Kaçın: “Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersiz” Siz bir psikolog olarak eşcinselliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Eşcinsel kimliğin oluşumu, kişinin kendisi ile ilgili olarak ödipal dönemde yaptığı bir tanımdır. Bu tanıma göre çocuk, gelecekte dürtülerini kendi cinsi ile yaşamaya karar vermiştir. Dürtüleri kendi cinsine yöneldiği için onlara aşık olmakta ve cinsel sevgiyi kendi cinsiyetinden kişiler ile yaşamaktadır.
Erkek çocuk annesinin oluşturduğu çekimden dürtüleri babasına veya sorun babanın eksikliğinden kaynaklanıyorsa, kendi cinsine yönelterek kurtulmayı seçer. Kadın eşcinselliğinde babanın kız çocuk için yeterince çekim oluşturamadığına ve kız çocuğunun dürtülerinin babaya yönelemediğini, annede kaldığını görürüz.
Yani eşcinselliği ailesel bir sorundan kaynaklanan ve tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olarak görüyorsunuz? Evet. Bakın, şöyle açıklayayım: Çocuk için anne sevgi, baba ise güven kaynağıdır. Anne ve babanın kişilik yapısı psikolojik açıdan sağlıklı ise çocuğun psikolojik yapısında ona göre olumlu gelişim gözlemlenecektir. Eğer ki anne ve baba duygu ve düşüncelerinde çatışmaları olan bireyler ise çocuğunpsikolojik gelişiminde aksamalar ortaya çıkmakta ve çatışmalı bir süreç başlamaktadır. Anne ve babasından sevgi ve güven duygusu alamayan çocuklar, bilinçaltı cinsel dürtülerinde anne ya da babasına karşı cinsel imgeler taşımaktadırlar. Psikoterapi süreçlerinin ilerleyen aşamalarındaki eşcinsel bireylerin yüzleşmelerinde, terapi aynasında görünen, uzak, ilgisiz yada tersi aşırı korumacı ebeveynlerin çocuk için gerekli duygusal ihtiyaçları karşılayamadıkları gözlemlenmektedir. Suçluluk duyguları ve kaygılarla hayata tutunmaya çalışan çocuk, kendi içinde kendisi ilesavaşmaktadır. Çocuklukta barışı olmayan bu savaşı gençlik çağına kadar çocuk hep kaybetmektedir. Ergenlik döneminde içine girilen cinsel kimlik kazanma sürecinde kendisi ile çatışması yoğun olarak süren eşcinsel bireyler, başka erkekleri kendilerinden daha güçlü görerek onlara duygusalyatırımlar ve aktarımlar geliştirmektedirler. Çocukken karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar, bedensel tatmin arayışlarına yönelmektedir. Kendisinin güçsüz ruhunu; güçlü sandığı kendi cinsinde aramaktadır. Güçsüz bir erkek olarak güçlü sandığı erkeklere olan duygusal aktarımları belli bir aşamadan sonra erotikleşmektedir.
Hiç tedavi ettiğiniz ve heteroseksüele dönüştürdüğünüz bir eşcinsel oldu mu? Evet, oldu. Kişinin durumuna göre, 3 ay ve daha fazla terapiler sonunda eşcinsel yaşamı tamamen bırakan danışanlarımız var.
Eşcinsellik kimine göre İslam’da yasak, azınlıkta kalan bir gruba göreyse değil. Kimine göreyse, tıpkı alkol kullanmak, yalan söylemek gibi bir günah ve kişinin kendisini bağlar. Sizce hangisi doğru? Eşcinsel terapi sürecinde konuya, dini bir bakış açısı sunulmaz. Ancak psikolojik gelişim süreçleri açısından iyileşme arayışında bulunan kişiyeyaklaşılır. Dini kavramlar bu süreçte irdelenmez. Eşcinsel bireylerin iyileşme sürecinde konuya dini açıdan yaklaşmaları istenmez, çünkü eşcinsel eğilimleri olan kişiler, bu olaya Lut kavmi, haram, cehennemde yanmak düşünceleri ile yaklaşırlarsa, bu düşünceler sadece eşcinselleşme sürecini hızlandırır ve kalıcı hale getirir. Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir. Ayrıca bu kişiler, eşcinselliğe çözüm getirmek yerine tam tersine ‘dindar eşcinseller’ kavramını kabullendirmektedir. Eşcinsel yönelimi olan kişiye sabır telkininde bulunmak ve bu duyguların varsa ‘Günaha girmeden hayatını sürdür, kadına ilgin yoksa evlenmeden sabret, cennette karşılığını alacaksın’ gibi tavsiyelerde bulunmak, ‘dindar eşcinseller’ kavramını pekiştirmektedir. Dini bakış açısı sadece eşcinsel gelişim sürecinde koruyucu bir etki yaratabilir fakat asla iyileştirici bir sürece yönlendirmez. Eşcinsel eğilimleri ya da yaşamı olan birey bu durumdan rahatsızlık duyuyorsa çözüm
eşcinsel tedavi konusunda deneyimli bir psikologla terapi görüşmesine başlamasıdır.
http://www.iot.nl/sozhakki/sozhakki132.pdf dergiyi okumak için tıklayınız
Stichting Inspraakorgaan Turken in Nederland (IOT)
Maliebaan 13
3581 CB Utrecht
Tel: 030-2343625
Fax: 030-6700517
E-mail: info@iot.nl