Gönderen Konu: BİR KELEĞİN RÜYASI : RÜŞTÜ ONUR / MEMNUNİYET  (Okunma sayısı 6923 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4385
    • Profili Görüntüle
BİR KELEĞİN RÜYASI : RÜŞTÜ ONUR / MEMNUNİYET
« : 21 Mart 2013, 11:39:02 öö »
Benden zarar gelmez
Kovanındaki arıya
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden
Ve bu çılgınlık delicesine
İçimden geliyor
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünya ortasında

Bu şiir Rüştü Onur’a ait. Hepimizin memnun olduğu anlar vardır. Ama biz onların arasından gelip geceriz. Nedense sıkıntıları, çirkinlikleri şikayet edercesine dile getirmeyi yeğleriz. Sanatçı ne yapıyor? O anı durduruyor, derinleştiriyor, keskinleştiriyor ve anlam verip hayatımızın içinde yerli yerine oturtamadığımız bir duyguyu, onu kavrayıştaki güzelliği bize tattırıyor. Bu şiir yapmacıksız bir gerçeği gösteriyor. Biz onu fark edince başka türlü görmeye başlıyoruz dünyayı ve kendimizi.

Rüştü Onur bir köy öğretmeninin oğlu. 1920 doğumlu. Liseyi Zonguldak’ta okurken 1938’de vereme tutuluyor. Öğrenimini bırakmak zorunda kalıyor. Biraz iyileşince bir memuriyete giriyor. 1941 yılı başında hastalığı yeniden şiddetlenmiştir. Önce Zonguldak’ta, sonra Heybeliada Sanatoryumu’ndan Mart 1942’de  çıktığında yedi kilo almış, hastalığı yenmiştir. Zonguldak’a döner. Yine memurdur. Yine hastalanır. Tekrar yattığı hastanede Mediha Sessiz adlı tifodan mustarip bir kızla tanışır. Ağustos 1942’de nişanlanır. İki ay sonra nişanlısının Şair Leyla Sokağı’ndaki evine yerleşir. Tifodan kurtulduktan sonra zayıf düşmüş olan kızcağız 12 Kasım 1942’de ölür. Bu ölüm Rüştü Onur’u  iyice sarsar. 1 Aralık 1942’yi 2 Aralık 1942’ye bağlayan gece ciğerlerinden kan gelmesiyle boğularak ölür

Rüştü Onur’dan okuduğum “memnuniyet” adlı şiir, onun son şiirlerinden biri. Yeni Zonguldak gazetesinde 23.09.1942’de yayınlanmış. “ Dilsiz değilim susamam öyle ölüler gibi bu güzel dünya ortasında:” İşte buna sanatçılık deyin, insan ruhunun esararengizliği, karmaşıklığı deyin, şurası muhakkak ki sanatçı hepimizin yaptığı gibi ıstırapları üzerinde dövünen bir kişi değil. Sanatçı ne? Sanatçı, ıstırabını “güzellik duygusu” ile sarabiliyor. Bunu yapabilmek için uğraş veriyor. İçinde bulunduğu koşulların dışına çıkıyor; başka bir yerden, başka bir ölçüyle ıstırabını kavrıyor. Istırabı yok olmuyor; ama o, ıstırabıyla yarattığı güzelliğe tutunuyor, bir parça mutlu olarak yola devam etmeye çalışıyor. Hayata içinde bulunduğu koşulların dışında bir yerden bakıyor ve oradan gördüğü  dünyada yaşıyor. Ölümünden sonra Yeni Zonguldak gazetesinde yayınlanan, belki son şiiri olan “Hulasa” adlı şiirde Rüştü Onur, “Ya şiirlerim nolacak” diye soruyor:

Ben ölsem be anacığım
Nem var ki sana kalacak
Ceketimi kasap alacak
Pardösümü bakkal
Borcuma mahsuben
Ya aşklarım
Ya şiirlerim ne olacak
Ya sen ele güne karşı
Nasıl bakacaksın insan yüzüne
Hulasa anacığım
Ne ambarda darım
Ne evde karım var
Çıplak doğurdun beni
Çıplak gideceğim…

Rüştü Onur’un “ne olacak”  dediği şiirleri  bize kaldı. O şiirler insan ruhunu güzelleştirmeye, inceleştirmeye devam ediyor kuşaklar boyunca.

İnsan Düşüncesinin Boyutları
Prof Yılmaz Özakpınar
Ötüken yayınları

Kelebeğin Rüyası : http://www.sinemalar.com/film/193375/kelebegin-ruyasi izlemek için tıklayınız

« Son Düzenleme: 21 Mart 2013, 11:56:17 öö Gönderen: psikolog »