Neye yazdığımı bilmeyerek.....
Azabımı körükleyen rüzgarlar , ateşime kömür olan anılar , pişmanlıklar , sorular , kaybetmeden kaybedilmişliğini yaşadığım , vermeden çok şey aldığım hayatlar.
Sizemi yazıyorum bilmiyorum yoksa gelecekte geçmiş olacak hatıralarımamı...
Ben karanlığa yazıyorum , dipsiz kuyulara bir kibrit çakıp atıyorum neye yazdığımı görebilmek için.
Boş bir uğraş gibi gelsede size ben dipsiz kuyularla uğraşıyorum.
Dibini koyamadığım kuyularla...
İsmini bilmediğim duygularıma, alamadığım derslerime , belkide size yazıyorum kim olduğunuzu bilmeyerek...
Hala kaybetmediğim birkaç saf duyguya yazıyorum , nerede olduklarını bilmeyerek...
Aşka kaldırıyorum kadehimi mısralarımda , yerlere döktüğüm aşk şerbetini değilde ızdırabı yudumlayarak , susamışlığımı yazıyorum
Küçük çocuğamı yazıyorum bilmem , eski bir videoda izlediğim küçüklüğüme uzansam yanında olacağım belkide , belkide gitmiş kötülüklerden uzaklara nereye gittiğini bilmeyerek o da..
Öyle bir başına öyle ALLAH ıyla....
Filmlerde anlatılan hikayelerimemi yazıyorum bilmem ...
Kendimi bulduğum karakterlerle yaşadığım hissiyata bir film süresinde....
Belkide hepiniz bana yazıyorsunuz ..
Benim olan duygularım , benimle yaratılan bana mahkum edilen temiz ruhlar...
Siz bana yazın siz bilirsiniz aşk ne demek
Siz bilirsiniz vefa ne demek
Aile ne demek
Dost ne demek
Ben dipsiz kuyularımda taş sektirirken siz sayarsınız diplerden kaaç pişmanlık atmışım üzerinize
Ve ben hala neye yazdığımı bilmiyorum...
Yazdığımı bile....