Onunla çok yakındık. Eşcinsel Terapi süreçlerinde yaşadığı tüm sıkıntılara yardım eden kişiydim. Bu aylarca sürdü. Aylarca kendi tecrübemi ona aktardım.
O kadar güzel geri dönüşler alıyordum ki tecrübeli olduğumun altına imza atılıyordu, her defasında. Ama bir noktayı kaçırdığımı sonunda anladım. Arkadaşlık kurduğum refikim dediğim kişi, kişilik bozukluğunu en dipte yaşayan bir kişiydi. Belki de bunu fark etmiştim ama kişilik bozukluğu yaşayan bir kişinin bana ne kadar zarar verebileceğini gözden kaçırdım. Onun her duygusal çatışmalarını bizzat ben yaşadım sanki. Gereksiz yere, duygusal ilişki yaşadığı kişilere küsebiliyordu. Başta hiç anlam veremedim. Sonra bunun gereksizliğini anlatmaya başladığımda beni alakaya (ciddiye) almamalarını peşi sıra yaşamış oldum. Aylarca yardım ettiğim ve kendisinin de 'sana minnettarım' dediği kişiyi (yani beni) yok saymaya başlamıştı. Bu çok farklı saldırma mekanizmasıydı benim için. Öyle bir ele geçirilmiştimki artık ben ona minnet duymaya başlamıştım. Onunla görüştüğüm sürelerin %95'i onun kendince yaşadığı haksızlıkları dinlemekle geçti. Ama bunlar haksızlık değildi. Bunu çok iyi biliyordum. Kendi kafasında savunma mekanizmalarından ziyade saldırma mekanizmalarıydı. Onun artık beni dinlemediğini bizzat şahit olunca. Anlattığı şeylere karşı yorumsuz kaldım. Amacım arkadaşlığımızın bitmemesiydi. Yoksa gerçekten bu arkadaşlığı kırmak istedim. Cesaret edemedim. Bana çok büyük zararlar veriyordu. Onu sürekli dinlerken artık onun gibi olmaya başlamıştım. Kendi değerlerimi yok saymış ve ondan etkilenmeye başlamıştım. Şu an anlıyorum ki biri size sürekli nefret hislerinden doğan konuyu anlatıyorsa etkilenmemek elde değil. Çünkü sizi içine çekiyor. Benimde dengem şaşar olmuştu. Gerçeklik algımı tanımaz, kendi değerlerimi görmez oldum. Onun yanlış olduğunu bilerek ona benzedim. Garip bir olaydı bu benim için ama arkadaşınız sizi kötü etkiliyorsa arkadaşınız değildir. O yüzden tekmeyi vurmak gerekir. Ben bir arkadaşın zor kazanıldığını düşünerek onu kırmamaya çalışmıştım. Ona muhalefet olmamak için artık anlattığı şeylere yorum yapmayacağıma ve biliyorsun ben bu konuda muhalefet taraftayım diyerek konuyu kapatma çabasını gösterdim sadece. Fakat kendisi benim bir akıl hocası olduğumu bilinçaltında düşünerek yorum yapmamama rağmen yine de anlatmaya devam ediyordu. Evet bir süre sonra onun dünyasına girmiş onun istediği gibi bir arkadaş olmuştum. Onun bilinçaltı mekanizmalarını artık daha fazla anlamamaya başlamıştım. Çünkü sizi içine çeken birinin psikolojik analizini yapamazsınız. Onun denizinde onu göremezsiniz. Çünkü siz o denizde yüzüyorsunuz. Onunla her konuştuğumda moralim bozuluyordu. Yaşam enerjim çekiliyordu. Bana karşı belki pek birşey demese bile kendi savunma mekanizmasından saldırı mekanizmasına dönüşmüş herhangi düşünceleri benim moralimi gün boyunca bozmaya yetiyordu. Ben ilk başlarda bu karamsarlıklarımın, moralimin düşüklüğünün ondan kaynaklı olduğunu anlamadım. Düşünün ondan kaynaklandığını bile bilmiyorsunuz.Onun denizinden çıkınca fark ettim bunları. Kişilik bozulukluğunu dibine kadar yaşayan bir insanla arkadaşlık, sizi ve sizin değerlerinizi yok ediyor. Şunu da söylemeliyim ki, hiçbir arkadaş arkadaşını yargılamaz. Onunla vakit geçirir ama yargılamaz. Yargılamayla ve sen neden böylesin örnekli cümleleri olmasına karşın buna rağmen kendi sıkıntılarını anlatan ve yakınlığını pekiştirmeye çalışan arkadaşlıklar arkadaşlık değildir. Düzgün sağlıklı bir arkadaşla - kan emici vampirlerle kurduğunuz arkadaşlığın ne kadar farklı olduğu görülmeli. Vampirler bizi kendine dönüştürür. Bizleri arkadaş eksikliğimizden yakalayarak vampirleştirmeye çalışır. Bu yüzden Hüseyin Hoca'nın Duygusal Vampirler adlı kitabı okuyun demesi tesadüf değildir. Her terapiye giden kişinin de okumuşluğu vardır. Bu rutin ödevin rutinleşmesi kendimizi daha iyi tanıyıp kişilik bozukluklukları arasında kaybolmamamız içindir. Zaten bizler eşcinsel bireyler olarak kişilik bozukluğunun eşiğindeyiz. Kişilik bozukluğumuz olmasa bile eşcinsel birliktelikler yaşadıkça buna aday kişileriz. Eşcinsellik bilinçaltısal bir sonuçsa, kişilik bozukluğu da ruhsal bir sonuçtur. Kişilik bozukluğunuzu iyi analiz ettikten ve bunu çözümlediğinizde savunma-saldırı mekanizmalarınızın çözüldüğünü ve eşcinselliğinizden kurtulup heteroseksüelleşmeye ayak bastığınızı göreceksiniz.