Gönderen Konu: EŞCİNSEL TERAPİ: İYİLEŞME SÜRECİNDE EŞCİNSEL KİMLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ  (Okunma sayısı 9414 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Aktif eşcinseller, eşcinsel hayatlarında psikolojik süreç içerisinde eninde sonunda kaçınılmaz ve doğal olarak pasif eşcinsel olurlar. Eşcinseller tedavi sürecine girerlerse pasif eşcinseller, iyileşme sürecinde aktifleşirler ve daha sonra kadınlara da duygusal ve erotik ilgi duyarak biseksüelleşirler. Aktif eşcinseller iyileşme sürecinde fantazi düzeyinde pasifleşirler daha sonra kadınlara da duygusal ve erotik ilgi duyarak biseksüelleşirler. Aktif-pasif olarak kendi tanımlayan eşcinseller ise iyileşme sürecinde aseksüelleşirler daha sonra kadınlara da duygusal ve erotik ilgi duyarak biseksüelleşirler. Eşcinsel Terapi süreci, heteroseksüel kimliğin yeniden kazanılması ile sonlanmış olur.

www.huseyinkacin.com



Eşcinsel hayatta psikolojik olarak her aktif eninde sonunda pasifleşir. Aktif olarak kalmak diye bir şey söz konusu olamaz. Aktif eşcinsel, pasif birine bağımlılık düzeyinde aşık olduğunda kaçınılmaz olarak pasifleşir.
« Son Düzenleme: 08 Şubat 2017, 10:05:20 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
EŞCİNSELLER KUŞAK ÇATIŞMASI YAŞAR MI? PASİF AKTİF BİSEKSÜEL HETEROSEKSÜEL OLMAK!


Hafif bir heyecanla yürüdüm,  dar kapıdan geçtik. Günün sonuydu yine, biz bizeydik. Espritiüel bir karşılamadan sonra üçümüz yapıştık koltuklara. 2 saat kadar sürdü sanırım, çok şey ölçtük tarttık, çpk şey konuştuk. Kafamda biraz özetleyebildim, madde madde şu şekilde idi;
-Birinci madde: Benim insanlarla ilişkilerimde sürekli olarak oynadığım standart rol, eğer bunu dört kelimeyle açıklamam gerekirse, bunlar; -mi?, acaba, tabii ki ve peki, olacaktır. Ürkek bir kedi gibiyim. Her ne kadar, insanların karakterli iyi tanısam, ve davranışlarını iyi analiz edebilsem de, maalesef şu sessizliğim nedeniyle ilişkiler ve olaylar üzerinde çok fazla kontrolüm yok. Dar bir yolda yürüyorum ve karşıdan yanyana gelen iki kişi için, her zaman kendimi caddeye atar ve yol veririm, her zaman. Asla değişmiyor bu, kenara çekilen, yol veren, ses çıkartmayan, sömürülmeye müsait, kullanılmayı sorun etmeyen, ortamlarda ki yegane kişiyim ben. Seviliyorum genelde, ama neden diye sorduğumda, insanların beni karakter ya da kişiliğim yüzünden değil, onlar için yaptığım fedakarlıklar sayesinde sevdiklerini görüyorum. Benim bu oynadığım role en uygun örnek, en son girdiğim iş yerinde yaşadığım parodik bi yığın olay. Efendim, şöyle ki, işyerine girmeden bir hafta önce, bizim üçüncü patron, ekibiyle birlikte fas’ta bir otomobil fuarına gidiyor, orada bir stand kızıyla tanışıyorlar, birbirlerine numaralarını veriyorlar. Türkiyeye döndüğünde patron beni yakalıyor, önce benden ona ingilizce öğretmemi istiyor (tanıştığı kızla yazışabilmek için). Fakat 2-3 dersten sonra ingilizcenin öyle bir ayda yalanıp yutulacak kadar kolay lokma olmadığını görüyor, bu sefer yenge hanımla olan yazışmaları benim yürütmem gerekiyor, zaten girdiğim iş yerinde 3-4 kişilik iş yapmaktayım (işyerinin hademesinden bile daha az bir maaşla..) bir de faslı bir hatunla uğraşmak gibi bir görev ekleniyor. Kaprisleri, dırdırı, hayalleri, hobileri derken kadın artık geceleri rüyalarıma bile giriyor, gel zaman git zaman, ben patronun evli ve iki çocuk babası olduğunu öğreniyorum (başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor tabii..), sesimi çıkartmıyorum ama... Varsın böyle yürüsün.. O sırada bir pasifle tanışıyorum, yeni bir ilişkiye başlama kararı alıyorum, ama faslı yenge zaten iki kadına bedel maşAllah. Bir tarafta aşık olduğum yeni sevgilim, bir tarafta da çiçekli böcekli dünyasını anlamakta güçlük çektiğim bir kadın. Bir de aralarda öyle zamanlar oluyor ki, yorgun argın sigara molasına çıkarken yakalıyor beni patron, arıyor yengeyi, yarım saat simultane tercüme yapıyorum ikisinin arasında. Gel zaman git zaman. Faslı yengenin İstanbula gelmesi gibi bi olay oluyor. Patron olacak herifin emri, ve üç günlük uğraşlar silsilesi sonunda işyerinden bi arkadaşın tanıdığını araya sokup rica minnet bi uçak bileti ayarlıyoruz. Kadının geleceği haftasonu kar yağıyor, patron inat edip 5 saatte havalimanına gidiyor, geceleyin uyumaya çalışıyorum, patron durmadan whatsappa mesaj yağdırıyor, yengenin uçağı türbülansa giriyor, 3 saatte iniş yapıyor. Patron ertesi sabah yengeyle lüks bir restorana gidiyor. Selfi çekip bana atıyor. Ben hüseyin hocanın muayenehanesinde sessiz sakin kitap okuyup sigara tüttürürken beni arıyor, o gün de 3.5 saate yakın simultane tercüme yapıyorum telefon üzerinden. Sonra tutturuyor sen de gel diye. Allahtan aklım azıcık başımda, o kıyamette bostancıya gitmiyorum. Sonra patronla 1.5 gün görüşmüyoruz. Pazartesi işbaşı yapıyoruz, kışta kıyamette işyerine geliyorum, alt kata indiğimde başımda bitiyor, daha nefes alamadan “Ben hiç iyi değilim, bittim ben, öldüm” diye yakınmaya başlıyor, daha ne olduğunu anlamadan gidiyor, ben ya-sabır çeke çeke işlerime koyuluyorum. Öğlen sigara molasında yine beni buluyor herif beni. Belsoğukluğuna yakalanmış, faslı yengeyle “arka kapıdan” pişirmişler işi. Oha falan oluyorum ben. Ama gökkuşağının verdiği o engin hoşgörüyle susuyorum. Ağlasam mı gülsem mi  bilemiyorum. O kadar zaman durup, bi azmanın karısını aldatmasına yardım ettiğim yetmezmiş gibi, bir de bu herifin yalakalıklarıyla uğraşıyorum. Gelip gidip can damarımdan giriyor (babamla olan ilişkim), abinim diyor, “kardeşimize bi güzellik yaparız”... Ben diyor, “kardeşimi zara’ya götürücem, üstünü başını düzcez birlikte”... Midem bulanmıştı artık. İletişimimi kestim, samimiyet falan, her haltı çöpe attım. Hasta oldum en son, fakat üç patronun üçünden de müsamahanın m’sini göremedim.. Niye böyle uzun uzun anlattım? Çünkü bakın. Daha adam beni bulur bulmaz ona bir kez “HAYIR” demem yeterliydi. Bu kadar boklukla uğraşmazdım. Ama sessiz kaldım. Sürekli, sürekli sessiz kaldım. Potansiyel bir eşcinsel olan bu herifin tacizlerine o kadar zaman sessiz kaldım. İşyerinden çıkacağım gün dert yanıyordu bana; “Ahmetçim” diyordu, “Benim ciddi sorunlarım var... Kadınlarla yapamıyorum ben... Daha fazlası lazım bana....”... Anlamıştım derdini... “Birgün” diyordu, “İşyeri dışında güzel bir mekanda buluşalım, senle konuşcak çok şeyimiz var bizim”.. Lafını bitirmesini bile beklemedim, kalktım, bize öğretilen tüm edep kurallarına ters düşen bir şekilde, konuşurken ona kıçımı döndüm, yürüdüm, koridorda sümüklerimi sildim, muhasebeye girdim, soğuk bir sesle çıkışımı istedim. Paramı aldım. Kimseye bi selam vermeden hayalet gibi çıktım kapıdan. Bulsunlar hadi şimdi götleri yiyorsa, asgari ücretle çalışacak bir çizimciyi, bir tercümanı.
- İkinci madde: Kuşak çatışması meselesi...: Şöyle ki, eşcinsellik zaten sessiz sakin yaşanan bir şey olduğu için, biz eşcinsel bireylerden pek azı, dışadönük, haşin, cevval ve patavatsız olmakta. Ekseriyetimiz maalesef ve pek normal olarak, içe dönük, sessiz, etliye sütlüye bulaşmayan, uyumlu, halim selim varlıklardır. Fedakardırlar (pasif olanlar). O yüzden hani şu sivilceli ergenler ve onların ebeveynleriyle yaşadıkları sonu gelmeyen kavgaları yaşamazlar. Bir eşcinsel ailesiyle pek az takışır, ama bir kez kavga edildiğinde, anne baba olarak şok olabilirsiniz, size karşı tüm nefretini tek seferde kusar çünkü. “Bu çocuk neler diyo böyle?”.... İşte benim o nefreti kusmam gerekiyor. Tamam, babaya karşı fevkalade kustuk, peki ya diğerleri? Çok mu masumlar? Hayır, hiç te bile. Hepsiyle daha uzun uzun kavga etmemiz gerekiyormuş. Ki ben bu sessizliğimi bozabileyim....
-Üçüncü madde: Anne payı. Özetle şunu konuştuk hüseyin hocayla; “Eğer, histreonik bir ananın oğlu olan nevrotik babam, psikopat bir babanın ileri derecede psikotik kızı olan annemle evlenmeseydi, ACABA, bunlar yaşanırmıydı?”......(!)

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1742.0

yazının devamını okumak için linki tıklayınız

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
hayat hikayenizi
1-2 sayfa yazıp gönderirseniz
nasıl bir çocukluk
anne baba ilişkileri
yaşadığınız sorunlar, eşcinsel eğilimleriniz
vs
huseyinkacin@hotmail.com
yazıp gönderirseniz okuruz
0 555 326 22 91 iletişim kurabilirsiniz
www.huseyinkacin.com
http://www.youtube.com/user/escinselterapi
Eşcinsel Terapi birebir yüzyüze görüşme yoluyla yapılan kişinin hayat hikayesinden yola çıkarak anne-baba-çocuk ilişkilerinden başlayarak sosyal ilişkilerinin yeniden gözden geçirilip yapılandırılmasıdır denebilir. En erken düzenli haftalık terapilerle 3 ay yada 6 ay içinde sonuç vermektedir kişinin istek ve iradesine bağlı olarak. Psikologlar hap yazmadıkları için ilaç uygulaması yoktur.
eşcinsel terapi görenlerin kendi iyileşme süreçlerine dair kendi yazılarını okursanız aydınlatıcı olacaktır.
http://www.youtube.com/user/escinselterapi
Psikolog Hüseyin KAÇIN
0 555 326 22 91
http://escinselterapi.net/forum/index.php?board=25.0 linki tıklayınız
http://escinselterapi.net/forum/index.php?board=24.0 linki tıklayınız
"Eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkanı sağlamamak, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur."