Çok güzel bir yazı olmuş kardeşim. Seninle hayat hikayemiz çok benzer, ailede pasif bir baba, dominant bir anne (ne hikmetse). Terapilere de benzer zamanlarda başlamışız anladığım.
Konu başlığın İslamcılığın LGBT ile İmtihanı: Galip Kim Olacak? sorusunun cevabı aslında herkes için oldukça açık: Mevcut durumda LGBT hareketi bu alanda mutlak galip konumunda ve görünüşe bakılırsa, İslamcı cenahın tavır ve yaklaşımları değişmedikçe uzun bir süre daha üstünlüğünü koruyacak. Sorunun en temel kaynağı, LGBT lobilerinin küresel güçlerce desteklenmesi, büyük sermayeler aktarılması veya arkasında devasa organizasyonların bulunması değil. Asıl problem, buna karşı olduğunu söyleyen devlet, hükümet, cemaatler ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) bu meseleyle ciddi anlamda yüzleşmemesi, yatırım yapmaması, bu konuda bilimsel ve yapıcı çözümler üretmemesidir.
Sadece ötekileştirici ve dışlayıcı söylemlerle, “Bunları kapatacağız, yok edeceğiz!” diyerek meseleyi çözebileceklerini sanıyorlar. Ancak bu tutum, LGBT hareketini zayıflatmıyor; bilakis gün geçtikçe daha da güçlendiriyor. Bugün gördüğümüz tablo, aslında gelecekte nelerle karşılaşabileceğimizin sadece bir fragmanı. Yakın bir zamanda, başkalarının çocuklarında değil, bizzat kendi evlatlarımızda, akrabalarımızda LGBT bireylerin olduğunu göreceğiz. Şu anda hayal dahi edemedikleri eşcinsellik, sokaklarda, yaşam alanlarında ve hayatın her yerinde yanı başlarında olacak. (Önceki yazılarımda bu duruma engel olma gücüne sahip olup da hiçbir adım atmayanların, görmezden gelenlerin ilahi adalet gereği bu dünyada da bunun sıkıntısını çekeceklerine inandığımı yazmıştım.)
İslamcı kesim ise, kendi çalıp kendi oynuyor, kendini kandırıyor ve içi boş, süslü sözlerle avunarak sorunu çözdüğünü sanıyor. Oysa sadece kendi vicdanlarını rahatlatmaktan öteye gidemiyorlar. Soruna yönelik yapıcı çözümleri olmadığı gibi, çözüm öneren psikologlara ve uzmanlara da kulak asmıyorlar. Çünkü bu uzmanlar genellikle kendi cemaatlerinden ya da STK’larından gelmiyor. Halbuki bu meselede, kim olursa olsun, çözüm üreten, başarılı olan birini desteklemeleri gerekmez mi?
Ancak ne yazık ki, temel bir ayeti bile göz ardı ediyorlar: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa, 58) Emaneti ehline değil, çıkarına kim uyarsa ona teslim ediyorlar ve sonra da bundan netice bekliyorlar!
Hüseyin Hocanın ofisinin bir LGBT aktivistinin CİMER şikayeti üzerine bu hükümet tarafından mühürlenmesi sonrasında, bu duruma karşı olduğunu söyleyen hükümetten ve İslamcı cemaatlerden artık tiksinmeye başladım. Midem bulanıyor. Bazen bu eşcinsellik sorunuyla mücadele etmek zorunda olmasam, bu camiada kimin samimi, kimin sahte ve en önemlisi kimin salak,aptal olduğunu asla fark edemezdim diye düşünüyorum. Düzenledikleri oturumlara, mitinglere ve yürüyüşlere LGBT hesaplarından gelen alaycı yorumlara baktığımda, ne yazık ki bazı eleştirilerin haklı olduğunu gördükçe üzülüyor ve kahroluyorum.
Bu yazıları biraz daha sert bir üslupla yazıyorum, çünkü bu imtihanda LGBT’nin galip gelmesini ne kendim, ne ülkem ne de ümmet için kabul edebilirim! İslamcı kesimin gözünü açması ve bu meseleye gerçekçi, akılcı ve etkili çözümler üretmesi gerektiğini meselenin bizzat içinden gelen biri olarak söylüyorum!
Belki bu yazıları ahlak ve vicdan sahibi birkaç YETKİLİ KİŞİLER okur da nihayetinde bu meseleye mantıklı bir şekilde yaklaşıp çözüm üretmeye çalışır diye umut ediyorum. Bu sessizlik, bu kayıtsızlık artık son bulmalı!