1977 mardin doğumlu, 4 yıllık evli, 3 çocuk babası bir eşcinselim. 12 yıllık tarih öğretmeniyim.
nişanlılık döneminde yoğunlaşan ruhsal sıkıntılarım devam ediyor (kendimi bildim bileli genel ruh halim depresiftir), evliliğimin ikinci gününde aşırı sıkıntılı bir ruh haliyle hastaneye gittim. majör depresyon tanısı kondu ; antidepresan ilaçlar ve ekt...9 ekt seansı,birkaç günlük yatış ve antidepresanlar... sıkıntılarım,huzursuzluğum,çökkün hallerim tedaviye rağmen devam ediyordu.
doktorla da konuşuyorduk, sıkıntılı halime neden olan şeyi kendince belirlemişti kafasında :eşcinsellik... dışardan bakıldığında en ufak bir eşcinsel imajım veya feminen halim yoktu, nasıl oluyordu da doktorum benim eşcinsel eğilimlerimin olduğunu tahmin ediyordu, bilmiyorum.
belki de şu var: hangi sağlıklı erkek evliliğinin ikinci gününde depresyona girmiştir?
hastaneye ikinci kez yatışımın sebebi yaşadığım sinir kriziydi:bahçede bulunan kuyuya atlamak istiyordum ailemin ve arkadaşlarımın beni ikna etme çabaları hiçbir sonuç vermiyordu o sırada,ben o kuyuya atlamayı kafama koymuştum bir kere.orda bulunan herkes benim karalılığımı görünce kollarımdan bacaklarımdan tuttukları gibi ambulansa koymaya çalıştılar beni,direniyordum o ambulansa binmeyecektim,yaklaşık 10 dakika ambulansın kapısına yapışıp kaldım ellerimi bir türlü ayıramıyorlardı o kapıdan.yaklaşık 10 kişi binbir güçlükle beni ambulansa koymayı başardılar.kollarımdan,bacaklarımdan,göğsümden tutup bastırıyorardı beni ve ben avazım çıktığı kadar bağırıyordum:ulan!!! ulan!!! ulan!!! ...bütün dünyaya haykırıyordum: ulan sizsiniz!
hastaneye vardık,hastanenin içinde benim haykırışlarım yankılanıyordu: ulan!!! ulan!!! ulan!!! ...psikiyatri servisinin demir parmaklıklarına yapışıp kaldım bu sefer,orda da bir on dakika beni ayıramadılar demir parmaklıklardan.yine binbir güçlükle içeriye tıktılar beni,doktorum karşımdaydı,''ne oluyor halil,niye böyle yapıyorsun,böyle yapmaya devam edersen sana güç kullanır yatağa bağlarız seni'' dedi.doktora bir hareket yaptım o sırada şu an bile aklımda ,sağ kolumu havaya kaldırdım,yumruğumu sıktım ve olanca gücümle sallamaya başladım:) ve naaaahhhh!!! dedim.beni yatağa doğru sürüklüyorlarken ben yine bağırıyordum: ''babanız geliyor ,İsmet ÖZEL,İsmet ÖZEL,İsmet ÖZEL...şuna inanıyordum o an bütün inanmışlığımla İsmet ÖZEL çıkıp gelecekti...yüzüstü yatağa bağladılar beni,kıçıma bir iğne ondan sonra ne İsmet ÖZEL kaldı ne haykırış ...tıssss diye sönüvermiştim adeta ...sonrası derin bir uyku...
ikinci yatışım kaç gün sürdü hatırlamıyorum ama doktora birşeyler itiraf etmenin vakti gelmiş gibiydi,koridorda rastladım doktoruma,odasına geçtik ve şunu söylediğimi hatırlıyorum,benden önce o davranmıştı gerçi,işimi kolaylaştırmak için kalın bir kitap çıkardı,homoseksüallite maddesini okudu ve şunu dedi:''halil, homoseksüallite çok normal bişey'' ben de şu bilinen ama şu ana kadar dillendirilmeyen gerçeği söyledim doktora:'' evet ben halkın tabiriyle ibne,bilimsel tabirle eşcinselim.' dedim doktora,başka da birşey konuşmadık ayaküstü ve ben yatağıma döndüm.itiraftan sonra rahatlamış gibiydim beni yiyip bitiren sıkıntım,huzursuzluğum bir nebze dinmişti ve ben eşcinselliğin normalliğine inandırmaya çalıştım kendimi,elbette şundan haberdardım bir döneme kadar hastalık olarak kabul edilmişti eşcinsellik ondan sonra gelişen politik gay hareketiyle birlikte hastalık olmaktan çıkarılmıştı,neydi bu şimdi hastalık mıydı değil miydi?
hastaneden sonraki günlerim...internetteki chat sitesiyle tanışmam,üye oluşum ve arkadaş bulmam...hızla oldu her şey ...madem normal bir şeydi ben de normal olanı yapmaya çalışıyordum büyük bir istekle,heyecanla ve dizginleyemediğim bir cinsel arzuyla...evliyken ki ilk deneyimim...netten bulduğum biriyle oldu elbette.ilişki öncesi heyecan duyuyordum büyük bir istekle de sevişiyordum ama sonrası...sonrası hala çözemediğim büyük bir dert benim için: pişmanlık...evet çok pişman oluyordum,normal mormal yakıştıramıyordum kendime,evli oluşum,yakında baba olacak olmam..toplum içindeki rolüm...ailem...arkadaşlarım...içimdeki bu etmenlerin hiçbiri bana bu zevki ağız tadıyla yaşatmıyorlardı.
doktorum kardeşlerime durumu açıklayınca ben de eşime açıkladım.eğilimimden bahsettim,aramızdaki sorunun bundan kaynaklı olduğunu söyledim,mutsuzluğumuz,sıkıntılarımız benim soğukluğum vs vs. hep bu yüzdendi...boşanmak istiyordum,daha çocuğumuza hamile değildi eşim ve ben boşanmak istediğimi söyledim,''depresyondasın ,o yüzden sıkıntılısın,depresyonun geçince boşanma isteğin de olmayacak ,mutlu olacağımıza inanıyorum,eşcinsel olduğuna da inanmıyorum bu da psikolojik birşey '' dedi.
evli oluşumu bir türlü hissedemiyordum,baba olacağımı öğrendiğimde de öyle sevindiğimi hatırlamıyorum,belki diyordum,çocukla birlikte evliliğimizde de birşeyler değişecek,gelişecek...az da olsa böyle bir ümidim vardı...
netten tanıştığım birine aşık oldum bir keresinde sevgilisi vardı sadece cinsellik amaçlı bir arayıştaydı ama ben ona aşıktım...sabahlara kadar muhabbet ediyorduk nette,her şeyimi paylaştım onunla, o da aynı şekilde her şeyini anlattı.eşinden ayrı yaşıyordu,çocukları vardı.sevgilisi vardı,ben evliydim ve çocuğum vardı artık...bütün bunlara rağmen onu seviyordum,görmek onunla sohbet etmek mutlu ediyordu beni.bir iki çay içmişliğimiz,bir iki yemeğe gidişimiz dışında pek bir araya gelmedik.elazığdan mardin’e beraber bir yolculuğumuz ve bir keresinde ona yemek yapıp götürüşüm de aklımda.e-postayla her gün haberleşirdik.ona olan sevgimden,yazdıklarımdaki hayranlık dolu ifadelerden memnundu sadece bu yüzden sevilmek ilgi görmek duygusu yüzünden her şeye rağmen irtibatını koparmıyordu.aramızda neler yaşandı daha sonra tam olarak hatırlamıyorum ama mesajlarıma,aramalarıma cevap vermez olmuştu artık.bütün bu karşılıksızlığa rağmen ben onu aramaya ona mesaj göndermeye devam ettim,acı çekiyordum,sürekli aklımdaydı,okuldayken ders aralarında bile cep telefonum elimde ona mesaj çekiyordum.hiçbir şekilde cevap vermedi ve ben artık yavaş yavaş içimdeki ona dair duygulardan kurtulmam gerektiğini anladım,kolay olmadı ama kurtuldum gerçi şimdi görsem ne hissederim emin değilim.
mutsuzluğum devam ediyordu,evde mutsuzdum, okulda mutsuzdum,sürekli geç kalıyor,aklıma estikçe gitmiyordum bile..derste hayalet gibiydim ne anlattığımı ne yaptığımı bilmez bir haldeydim.
çocuğumun varlığından sonra depresyonum arttı,neydim ben, neden baba oluşumu hissedemiyordum,neden içimde en ufak bir heyecan yoktu.çocuğumu görmek bile istemiyordum.eşcinselden baba olur mu ,hata yapmıştım,hata üstüne hata..evlenmem büyük hataydı,evlenip bir de çocuk yapmak ondan daha büyük hata.kendime,eşime ,aileme beni tanıyan herkese acı çektiriyordum resmen.eve gitmek istemiyordum,evde olduğum zamanlarda da sabahlara kadar nette, eşcinsel sitelerde zaman geçiriyordum,arayıştaydım.
bir iki heyecanlı cinsel deneyim daha...ama sonuç hep aynı:pişmanlık,bir türlü kendine yakıştıramama...
mutsuzluğuma bir de paranoyalar eklenmişti,her şeyden şüphe eder olmuştum,kendimi dünyanın merkezine koymuştum,her şey benle ilgiliydi, insanlar benim ne yaptıklarımı biliyorlardı ama yüzüme söylemiyorlardı,beni tanıyan herkes biliyordu eğilimimi,yaptıklarımı...sokakta beni gören herkes ilk bakışta eşcinsel olduğumu anlıyor vb. takıntılar, kuruntular...
çare arayışım da devam ediyordu, mardin’de bu kez özel bir psikiyatri merkezine gittim,hiçbir şey anlatamadım nerdeyse hiçbir şey konuşmadık doktorla,sadece kardeşim şunu söyledi doktora:ilk gittiğimiz doktor bize ağabeyimin eşcinsel olduğunu söyledi,doktor da bana dönüp:''erkeklerden mi hoşlanıyorsun ?'' diye sordu.evet diyemedim ,hayır dedim erkeklerden hoşlanmıyorum,üç çocuğum var,dedim
(kızlarımda doğmuştu: tek yumurta ikizleri...) yalan söylemiştim,erkeklerden hoşlanıyordum,erkeklerle beraber oluyordum benden ve allah'tan başka kimse bilmiyordu bunu,eşim,ailem,bunun eğilim düzeyinde olduğunu sanıyorlardı,eşcinsel bir ilişki yaşamış olmam kimsenin aklına gelmezdi,bunu bana yakıştırmazlardı diye tahmin ediyordum.neyse bu doktor da yeni ilaçlar yazdı,yeni bir tanı kondu:paranoid şizofreni...) şizofrendim artık,hem eşcinsel hem şizofren,aynı zamanda üç çocuk babası,okula devam etmek zorunda olan bir öğretmen...bir yandan adı şizofreni olarak konmuş rahatsızlığım, bir yandan aile içindeki rolüm ve yakamı bırakmayan mutsuzluğum,bir yandan eğilimlerim ve fırsat buldukça yaşadığım cinsel deneyimlerim...her şey karmakarışık,her şey paramparça,her şey bölük pörçük...
esrarla tanıştım,içen bir arkadaşım vardı,ilk başlarda acayip rahatlıyordum,mutlu oluyordum,neşeleniyordum...ayıkken yaşayamadığım bir sürü duyguyu yaşatıyordu bana esrar.esrar içip seviştiğim bir kişi oldu hayatımda,bir araya geldiğimizde esrar içiyorduk ve anlatılmaz bir hazla ve yoğunlukla sevişiyorduk.esrar içip seviştiğimde ve sonrasında çatışmalarım,pişmanlıklarım da yoktu artık.yeni partnerimin kendini kabullenmiş olması ,sözde rahatlığı beni de etkilemişti madem eşcinseldim,madem normal bir şeydi ,pişmanlık da olmamalıydı ve bu ilişkim boyunca sevişme sonrası pişmanlıklardan kurtulmuştum.
ama hayatımda yine eksik olan bir çok şey vardı:mutluluk,huzur,dinginlik, ne bileyim bir aile sıcaklığı ,anlamlı paylaşımlar,anlamlı güzel anlar...yoktu bunlar hayatımda.esrarın yalancı mutluluğu artık yavaş yavaş huzursuzluğa dönüşmüştü.ayıkken, olduğumdan daha huzursuz ve sinirliydim.beraber esrar içtiğimiz partnerimle ilişkimiz de bitmişti ve esrardan onun yarattığı yalancı mutluluk rüyasından yavaş yavaş uzaklaşmaya başladım.son bir yıl içinde bir sefer içtim esrarı.o seferde de sinir krizi geçirdim tekrardan,mutsuzluğumu su yüzüne iyice çıkarmış,paranoyalarımı azdırmıştı esrar .yine bağırıyor çağırıyor,akla hayale gelmeyen ithamlarda bulunuyordum ,İsmet ÖZEL vurgusu yine vardı kriz anımda,herkes birbirine soruyordu kim bu İsmet ÖZEL?diye...eve çağrılan sağlık ekipleri ve ardından direnmeme rağmen kıçıma bir iğne ve sakinlik...
ertesi günü kardeşim: ''istanbula gidelim ,orda çok başarılı bir özel hastanenin çok başarlı bir psikiyatristi varmış,ona görünelim''dedi.
kabul ettim,ilk uçakla istanbuldaydık,o çok başarılı hastanenin çok başarılı psikiyatristinin karşısındayım.kardeşim hikayemi anlattı:yaşadığım krizlerden,gördüğüm ekt lerden,kullandığım ilaçlardan,konulan tanılardan bahsetti doktora.o anlatırken ben araya girdim büyük bir cesaretle ''ben eşcinselim'' dedim.doktor kızgınlıkla susturdu beni.
hastanede bir süre yatmam gerekitiğini söyledi,o hastanede de 15 günlük bir yatış...ilaçlar...ve 3 seanslık ekt...
kardeşime daha sonra da bana şunu söyledi doktor:''sen eşcinsel değilsin,eşcinsel olduğunu sanıyorsun,bu bir takıntı,bir kuruntu...''elbette takıntı falan değildi düpedüz eşcinseldim,ta çocukluktan başlayan evlilikten sonraya kadar bile devam eden cinsel deneyimlerim,bir karşılıksız aşkım vardı.ne demek kuruntu,ne demek takıntı?
hastanedeki yatış sürecini azaltmak için biraz rol yaptım,kendimi olduğundan iyi göstermeye çalıştım,eşcinsellğimden de bahsetmez olmuştum.üstüne üstlük çocuklarımı çok özlediğimi söyledim doktora.genel halimdeki iyileşmeyi göz önünde bulundurdu doktor ve beni taburcu etti.taburcu olduktan sonra aylık rutin kotrollerim olacaktı,ayda bir istanbula kontrole geliyordum ,özel hastanedeki psikiyatri doktorlarının ve psikologlarının açmış oldukları nişantaşındaki özel muayenehaneye.
kontorollerimizde doktora cinsel deneyimlerimden bahsetmedim ama psikologa anlattım.doktor,hepimizin içinde bir takım arzuların oluşabileceğini ,kendi cinsimize karşı da uyanan bu arzu ve isteklerin eğilim düzeyinde kalması şartıyla bir sorun olmayacağını söyledi.psikologa da şu son bir kaç seansta açıkladım durumu,deneyimimin son bir yılda olduğunu söyledim,istanbula gelirken takıldığım gay bardan bahsettim,kabul ettiğim eşcinselliğimin benim için artık bir gerçeklik kazandığından bahsettim.psikologun tavrı herhangi bir yöne yönlendirici değildi benim mutlu olmamla,sağlıklı olmamla ilgileniyordu.evli bir eşcinsel olmamdaki problemi de şu şekilde çözüyordu ya da bu şekilde çözen insanların hayatından örnek veriyordu:eşimle veya herhangi birine anlatmadığım sürece eşcinsel arzu ve isteklerimi sağlıklı bir kişiyle düzgün bir ilişki çerçevesinde hayata geçirmem mümkündü.evli eşcinsellerin çoğu böyle bir hayat yaşamıyor muydu zaten,ben de öyle yaşayabilirdim ve hem eşcinsel olup hem evli kalmayı başarabilirdim.evli kalmam gerekiyordu çünkü üç tane çocuğum vardı,bana hala bağlı bir eşim, saygın bir işim,feodal bir ailem vardı.içinde yaşadığımız toplum da en az bir yüz yıl daha eşcinselliği hoş görmeyeceğine göre benim yapmam gereken şey herkesten gizli bir eşcinsel hayatı yaşamaktı
istanbula gelişlerimde ara sıra ünlü bir gay bara uğruyordum,ortamdaki rahatlıktan etkileniyordum açıkçası,kimse rol yapmak zorunda değildi dejenere de olsa eğlenceli zamanlar yaşanıyordu o gay barda.
hayatım boyunca bir yerlere ait olamama sorunu yaşadım,çoğu zaman kendi ailemde bile bir yabancı gibiydim.şu son dört yıldır yaşadığım sıkıntıları da eklersek gay bar ortamı bana çekici geliyordu.alkol,müzik ve çılgınca dans ...dans dediysem içimden geldiği gibi,bazen abartılı saçmasapan figürler...ama eğlenceliydi işte...herkes eğleniyordu,hiçbir şey hiçkimsenin umrunda değildi.sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyordu eğlence ama sabah olup herkes dağılınca ben dahil herkes olanca yalnızlığına ve mutsuzluğuna dönüyordu.
son doktorumun verdiği psikotik ilaç sayesinde paranoyalarımdan kurtuldum diyebilirim.
çocuklarımla olan ilişkimizde belirli bir düzelme var,özellikle oğlumla zaman geçirmek hoşuma gidiyor,kızlarımı da seviyorum ama oğluma gösterdiğim ilgiyi onlara gösteremiyorum şimdilik.
eşimle olan ilişkimiz çok kötü maalesef,öyle kavgalı gürültülü bir hayatımız yok ama ayrı yataklarda yatıyor oluşumuz,benim onunla bir türlü sağlıklı,sıcak bir ilişki kuramayışım çocuklarımıza rağmen boşanma formülleri düşünmeme ve bunu ona söylememe yol açıyor.tepkisi duygusal oluyor,eşcinselliğimin bir bahane olduğunu asıl nedenin onu sevmeyişim olduğunu söylüyor.
boşanmak fikri ilk bakışta beni rahatlatacak bir formül olarak gözükse de büyük bir bencillik de taşıyor;çocuklarımı babasız büyütmeyeceğim.anne şefkatinden mahrum kalmayacaklar.ama daha sağlıklı bir şekilde, bir aile sıcaklığında olmalı bu.
ne benim ne eşimin çocukken yaşayamadığı ilgi,sevgi,şefkati çocuklarımızdan esirgememiliyiz.ama nasıl?anne,baba,çocuk ilişkilerimiz,yaşantılarımız nasıl daha sağlıklı olabilir,nasıl daha anlamlı olabilir.evimizi,ailemizi mutluluk kaynağına nasıl çevirebiliriz?
bunun için ümidim ve çabam olmalı aksi taktirde önüme çıkan çözüm formülleri hiçkimse için hayırlı olmayacaktır. ''içimde intihar korkusu var.'' diyor şarkısında ahmet kaya,benim de.
eşcinsel onarım terapisi görmek fikri açıkçası son çarem. belki hayatımda bir şeyler düzelir,güzelleşir ümidimi tümden kaybetmek istemiyorum çünkü hayatımın bu mutsuzlukla devam etmeyeceğini biliyorum,çocuklarımızın bir kaç yıl sonra evdeki mutsuzluk havasından etkilenip mutsuz,başarısız bireyler olmasını istemiyoruz.
mutlu,huzurlu bir çocukluğum olmadı.annem babam vardılar ama yoktular.annemle ya da babamla ilgili hatırladığım bir şefkat,sevgi anım yok maalesef,onları da suçlamak çare değil biliyorum.ama şunu yapmış olabilseydim çocukluğumda:babam benim için aşırı sert bir figür olmasaydı ve ben onunla özdeşim kurabilseydim(bugün bile yanında rahat hissetmiyorum kendimi).annem anneliğini yaşayıp bize yaşatabilseydi(o da babamın dayaklarından çok çekti,gözümüzün önünde feci bir şekilde döverdi babam annemi.)
belki de bugün sağlıklı,mutlu bir ailem;sağlıklı bir ruh halim,heteroseksüel bir cinsel eğilimim olurdu.
geriye dönüp birşeyleri değiştiremeyeceğimiz bir gerçek.önemli olan bundan sonra ne yapabiliriz.
küçükken anneme bana olan ilgisizliğinden dolayı küstüğümü hatırlarım,küserdim ve hazırladığı yemeği yemezdim.
allah'a da küstüm sanırım,onun varlığını en az çocukluğumdaki kadar hissedebilseydim hayatın ve yaşattığı zorlukların daha tahammül edilebilir olacağına inanıyorum.
ne dersiniz Hüseyin Bey,Allah'la,kendimle,ailemle,hayatla barışabilir miyim?