Bir insan aynı anda hem mazoşist, hem sadist, hem narsist, hem mütevazilik abidesi, hem korkak, hem gözü dönmüş birisi olabilir mi?
Vallahi de olabiliyormuş.
15 temmuzda bütün Türkiye'nin tanıklık ettiği o korku gecesinin baş aktörü, milletimizin yıllardır tanıdığı gözü yaşlı vaiz çıktı.
Herkes birkaç yıldır bu adamla ilgili iddiları hayretler içinde izliyordu.
Darbe teşebbüsünün yaşandığı gece zirveye çıkan bu nefret ve şaşkınlık aslında güleni yıllardır tanıyan kişiler için sürpriz olmadı.
Onun dengesiz, en masum ifadeyle anlaşılması zor ruh halini bilenler biliyordu.
Yıllardır Türkiye'yi yıkıp, zafer kazanma fantezisi ile orgazm olan alçak gönüllü din adamı?
İlginç.
Mütevazı odasında belge öğütme makinası bile bulunduran çelişkilerle dolu bir ihtiyar.
Her zaman güçle uyumlu olmuş, darbe yönetiminden hükümetlere, papadan amerikaya kadar herkesle iyi geçinen bir hoşgörü abidesi.
Aynı zamanda filistine yardıma giden mavi Marmara saldırısında dindar gönüllüleri; 28 şubat döneminde askerin sözünü dinlemeyen dinci Refahyol hükümüteni suçlayıcı dil kullanan kişi.
Halka kendi tv kanallarından sırlar dünyası ile doğa ötesi güçlerden gelecek mucizevi yardımları beklemeyi öğütleyen; kendi yandaşlarına ise sınav soruları çalıp ulaştıran örgütün lideri.
İnsanların özeline kasetlerle, dinlemelerle göz/kulak olan meraklı bir imam.
Hiçbir şeyde gözüm yok deyip binlerce insanı ağzının içine baktıran bir kanaat önderi.
Ve daha nice çelişkili davranış.
Zamanında ona yakın isimlerden latif Erdoğan şunları söylüyor:
elindeki her şeyi parçalar, karşısındaki adama vurur. Falakaya yatırır, öldüresiye kadar döver
Müritleri razı hatta daha sonra Gülen'den dayak yemiş adam olma şerefiyle makam elde ediliyor.
Onun kadar taklit yapabilen ikinci bir adam yoktur. Levent Kırca'nın Olacak O Kadar programını kaçırmazdı hiç. Ona katıla katıla gülerdi. Biz o kadar gülsek bir hafta ağlayamayız. Ama biraz sonra ağlayarak namaz kıldırırdı. İkili üçlü görüşmelerimizde birilerini taklit eder, onun gibi konuşurdu. Mesela ABD Başkanı Bush'un asker ziyaretinde kendi tabağıyla yemek alıp askerlerin yanına oturmasını izlemişti. Ondan sonra bir hafta onun gibi yemeğini kendi aldı. Ama herkes onu ayakta beklerdi, o oturana kadar.
Peki nasıl oluyor da oluyor.
Konuyla ilgili pek çok psikolojik, sosyolojik ve dahi siyasi analiz yapılabilir.
Bunlar arasında duyduğum en ilginç, en önemli ve mutlaka araştırılması/tartışılması gereken iddia ise Psikolog Hüseyin Kaçın hocamdan geldi: gülen çocukluğunda taciz/tecavüz mağduru olabilir.
Gerçekten gülenin bazı faaliyetleri geçmişinde taciz/tecavüz mağduriyeti yaşayan kişilerin davranışları ile benzerlik gösteriyor.
Tecavüz mağduru otoriteye boyun eğmek zorunda kalmıştır, ama aynı zamanda içten içe ona nefret duyar. Bakınız hükümetlerle uyum/devleti ele geçirme planı.
Mağdur olduğu ve kimseyle paylaşamadığı için öfkesini topluma dolaylı bir yolla yansıtır. Mesela komplo planları, haksız davalar, iftiralar.
Kimsenin bilmediği acılar çektiği için kendine gizli ödüller sunabilir. Sınav sorularını çalıp yandaşlarına iltimas geçmesi gibi.
Kendini suçlu hissettiği için dini duygulara yoğunlaşabilir/tanrıyı inkar edebilir. Hmmm, hocaefendi deniliyordu bu adama değil mi?
Kendi mahremindeki sırların ağırlığını azaltmak için başkalarının mahremini kurcalar. Paralel örgütün yatak odasına soktuğu cihazlar, makam odalarına yerleştirdiği böcekler acaba bize söylenemeyen bir sırrın başka kişiler üzerinden tatmin edilmesi anlamına gelebilir mi?
Ve en nihayetinde bastırılmış acıları, öfkeyi, kontrolü dışında yaşadığı bir travmayı (belki kendisinin bile anlayamadığı) karmakarışık bir kişilik olarak ortaya koyan bir kişilik yapısı.
Kim bilir, belki de gülen, mağduru olduğu bir tecavüzün acısını hepimizi belleyerek tatmin etmeye çalışan biridir.
Belki, dini kuruluşların evlerinde, yurtlarında cinsel istismara maruz kalıp sustuğu için ileride benzer yapılara liderlik edecek, dini bütün, sessiz, duygusal, ama içinde fırtınalar kopan küçük fetullah gülenler yetişiyordur.
Biz gözümüzü çocuğa, çocuklara yapılan istismara kapattıkça bu başımıza gülenlere de zemin hazırlıyor olabilir miyiz?