1
Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ynt: Eşcinsel Terapi ve sıradan bir duygu günlüğü
« Son İleti Gönderen: Mstf24 Bugün, 05:08:28 ös »21 Mayıs 2024
Bu yazıya terapi ve duygu günlüğü ismini vermiştim. Duygu kısmı olan bir yazı olacak bu. Mstf24 yapımıdır, iyi seyirler. 6. Terapiyi geçtiğimiz cuma yaptım(vakit bulunca 5 ve 6. Terapiyi yazacağım). Bir süreliğine güzel gidiyordum aslında 5. Terapiden bu yana. Bugün yine her şey başa saracakmış gibi hissettiğim için bu yazıyı yazmak istedim. Küçük bir kaç olayın birikmesi yüzünden kendimi moral olarak biraz kötü hissediyordum iki gündür. Bunun üzerine yine yalnızlık hissine kapıldım. Bundan kastım birilerinin yanında olmak vs değil. Ruhen yalnız hissediyorum. Eskiye nazaran, düşük bir ruh halinde olmama rağmen insanlarla hala iletişim kurup şakalaşıyorum. Ama yanımda kimse kalmayınca, taktığım o mutlu maske düşüyor. Yani bunun çözümü birilerinin yanında olmak olamaz zaten, çünkü tüm günü birileriyle geçiremem. Herkesin yapacağı bir şeyleri var, ben de dahil olmak üzere. Lafı çok da dolandırmak istemiyorum, kendimi yine eski duyguların pençesinde hissediyorum(ilk yazılarımdaki depresiflik gibi, şu an depresif değilim ama keyifli de değilim). Halihazırda böyle hissediyorken yapmamam gereken bir şey yaptım sanırım. Kendimi yalnız olmayan insanlarla, mutlu insanlarla kıyasladım. Her ne kadar bunlara teslim olmamaya çalışsam da gaz sızıntısı gibi yavaş bir şekilde akmaya devam etti zihnime. Bir süre sonra hayatın ne kadar kısa ve ne kadar anlamsız olduğunu düşünmeye başladım. Sonra yine içimdeki o ses: "baksana o mutlu çift hiç senin gibi değil, mutlular. Şu anlamsızlığın içinde birbirlerini seviyorlar ve mutlular. Öte yandan kendine bir bak iyileşmeye çalışıyorsun, kim bilir daha ne kadar sürecek. Onların efor harcamadan elde ettiği şeyi sen çabalayarak elde etmeye çalışıyorsun, üstelik elde edeceğin bile kesin değil. Ya elde ettiğin şey sahte bir şeyse, hep kendini kandırarak yaşayacak olursan. Hem gerçekten elde etmek istiyor musun, yoksa sadece vicdanını rahatlatmak için mi yapıyorsun? peki dün spor salonundaki adamı arzulamamış mıydın, hala şu anda bile onu düşünmüyor musun? İyileşmeye başladığını iddia ediyordun, yine başa dönüyorsun. İnsanlar hayatını yaşarken sen bu döngüde kısılıp kalacaksın. Terapilerin vadettiği gibi mükemmel ve kusursuz o insan olmak istemedin ki, sadece normal olduğunu düşündüğün kişiler gibi sıradan olup sıradan şeylerle uğraşmak istedin. Gerçekten çabalamanın bir faydası var mı?" bunun gibi düşünceleri bana fısıldadı. Bütün bunlara rağmen yine iyi idare edip karalar bağlamadım. Sadece hafif bir buruklukla günü geçirmeye devam ettim. Günün devamında gey porno izledim, pornonun ortasında zihnim bir ara gerçekten bunu yapmak istiyor musun diye soruyordu. Ne var ki vücudum çoktan cevabını veriyor gibiydi. Ben de akışına bıraktım. HK ya uzun depresif bir yazı yazmak üzereyken. Boş yapma, kendine gel diye kendimi silkeleyip bu yazıyı yazmak istedim. Çünkü yazıyı ilk yazmaya başladığımda gerçekçi yazıcam demiştim. Bu bir tökezleme miydi, düşme miydi, başa dönme miydi, yönünü şaşırmak ya da kaybetmek miydi bilmiyorum. Oturup uzun uzun düşünmeyecem. Artık sonunu benim göremediğim geriye de dönmek istemedigim bir yoldayım zaten. İleri doğru yürümeye devam etmekten başka seçeneğim yok zaten. Homage-Mild High Club.
Bu yazıya terapi ve duygu günlüğü ismini vermiştim. Duygu kısmı olan bir yazı olacak bu. Mstf24 yapımıdır, iyi seyirler. 6. Terapiyi geçtiğimiz cuma yaptım(vakit bulunca 5 ve 6. Terapiyi yazacağım). Bir süreliğine güzel gidiyordum aslında 5. Terapiden bu yana. Bugün yine her şey başa saracakmış gibi hissettiğim için bu yazıyı yazmak istedim. Küçük bir kaç olayın birikmesi yüzünden kendimi moral olarak biraz kötü hissediyordum iki gündür. Bunun üzerine yine yalnızlık hissine kapıldım. Bundan kastım birilerinin yanında olmak vs değil. Ruhen yalnız hissediyorum. Eskiye nazaran, düşük bir ruh halinde olmama rağmen insanlarla hala iletişim kurup şakalaşıyorum. Ama yanımda kimse kalmayınca, taktığım o mutlu maske düşüyor. Yani bunun çözümü birilerinin yanında olmak olamaz zaten, çünkü tüm günü birileriyle geçiremem. Herkesin yapacağı bir şeyleri var, ben de dahil olmak üzere. Lafı çok da dolandırmak istemiyorum, kendimi yine eski duyguların pençesinde hissediyorum(ilk yazılarımdaki depresiflik gibi, şu an depresif değilim ama keyifli de değilim). Halihazırda böyle hissediyorken yapmamam gereken bir şey yaptım sanırım. Kendimi yalnız olmayan insanlarla, mutlu insanlarla kıyasladım. Her ne kadar bunlara teslim olmamaya çalışsam da gaz sızıntısı gibi yavaş bir şekilde akmaya devam etti zihnime. Bir süre sonra hayatın ne kadar kısa ve ne kadar anlamsız olduğunu düşünmeye başladım. Sonra yine içimdeki o ses: "baksana o mutlu çift hiç senin gibi değil, mutlular. Şu anlamsızlığın içinde birbirlerini seviyorlar ve mutlular. Öte yandan kendine bir bak iyileşmeye çalışıyorsun, kim bilir daha ne kadar sürecek. Onların efor harcamadan elde ettiği şeyi sen çabalayarak elde etmeye çalışıyorsun, üstelik elde edeceğin bile kesin değil. Ya elde ettiğin şey sahte bir şeyse, hep kendini kandırarak yaşayacak olursan. Hem gerçekten elde etmek istiyor musun, yoksa sadece vicdanını rahatlatmak için mi yapıyorsun? peki dün spor salonundaki adamı arzulamamış mıydın, hala şu anda bile onu düşünmüyor musun? İyileşmeye başladığını iddia ediyordun, yine başa dönüyorsun. İnsanlar hayatını yaşarken sen bu döngüde kısılıp kalacaksın. Terapilerin vadettiği gibi mükemmel ve kusursuz o insan olmak istemedin ki, sadece normal olduğunu düşündüğün kişiler gibi sıradan olup sıradan şeylerle uğraşmak istedin. Gerçekten çabalamanın bir faydası var mı?" bunun gibi düşünceleri bana fısıldadı. Bütün bunlara rağmen yine iyi idare edip karalar bağlamadım. Sadece hafif bir buruklukla günü geçirmeye devam ettim. Günün devamında gey porno izledim, pornonun ortasında zihnim bir ara gerçekten bunu yapmak istiyor musun diye soruyordu. Ne var ki vücudum çoktan cevabını veriyor gibiydi. Ben de akışına bıraktım. HK ya uzun depresif bir yazı yazmak üzereyken. Boş yapma, kendine gel diye kendimi silkeleyip bu yazıyı yazmak istedim. Çünkü yazıyı ilk yazmaya başladığımda gerçekçi yazıcam demiştim. Bu bir tökezleme miydi, düşme miydi, başa dönme miydi, yönünü şaşırmak ya da kaybetmek miydi bilmiyorum. Oturup uzun uzun düşünmeyecem. Artık sonunu benim göremediğim geriye de dönmek istemedigim bir yoldayım zaten. İleri doğru yürümeye devam etmekten başka seçeneğim yok zaten. Homage-Mild High Club.