Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1

       1,5 yıl aradan sonra herkese selamlar. Başta şunu söyleyeyim artık koyu gri felan değilim çünkü rengarenk oldum. Son 1,5 yılda bilgimi, bilincimi, cesaretimi ve sosyal becerilerimi inanılmaz bir şekilde artırdım. Yaşam bana hayatımın kontrolünün bende olduğunu öğretti. Eskisen sağ şeritten korka korka kaza yaparak gidiyorum. Şimdi sol şeritten süratle gidiyorum. Hayatımda kuantum sıçraması oldu. Artık istesem de o eski halime dönemem. Öyle bir noktaya geldim ki artık koca koca adamlara danışmanlık veriyorum ve bana “Hocam” diyorlar. Tabi bu inanılmaz özgüven veren bir durum. Artık tahta Tanrı olmuştum. Herkese rest çekiyorum. Türkiye’nin her yerinde içlerinde ayda 40 bin liraya kadar kazandırdığım insanlardan oluşan bir ekip yönetiyorum. Ve tüm bunları hala mühendis olarak çalıştığım şirketten ayrılmadan yapıyorum. Herkes uyurken çalışıyorum. Sıfır BAHANE ile. Kendime bile sıfır toleransım. Müşteri dırdır mı ediyor direk BYE BYE BEYBİ derim. Elhamdulillah kula bağlı değiliz Allah’a bağlıyız. Biz niyetimizi ederiz, eylemimizi yaparız, gerisi ona kalmış. Artık kimseyi kendimden üstün görmüyorum. Daha doğrusu göremiyorum.  Bu süreçte o kadar çok insan tanıdım ki öğrendiğim önemli şey bunların hepsi AĞLIYOR. Önceden tek aciz tek ağlayan benim sanıyordum. Ama o adam sandıklarımızın aslında içi hava dolu kırmızı bir balon olduklarını gördüm. En ufak zorlukta patlıyorlar ve tüm havaları sönüyor. Ulan tam birinden hoşlanacağım bir adam yakışıklı geliyor gözüme sonra onunla bir kaç toplantı yapıyoruz ne kadar aciz ve ezik biri olduğunu kendi ağzından dinliyorum. Adam kaç yaşına gelmiş alemin işleyişini hala anlayamamış.
Bu nedenle hayatımda eşcinsellik diye bir kavram kalmadı. Çünkü piyasada erkek kalmamış. Benden daha iyi bir erkek göremiyorum. Hepsi korkak, az bilgili ve sürekli bahane üretiyor.

      Ama kız arkadaşımdan ayrıldığımdan beri yeni bir kız arkadaşım da olmadı. Çünkü iki işte çalışıyorum çok yoğunum hiç vaktim yok belki de bu benim bahanemdir bilemiyorum. Hayatım boyunca hiç bir zaman bir arkadaş/sevgili arayışım zaten olmadı. Nasıl aranacağını da bilmiyorum. Kimyamda yok böyle bir şey. Ahu ile olan ilişkimden sonra bir arkadaşıma “artık kısmetim açıldı devamı gelir” demiştim. O da “O işler öyle olmuyor” demişti. Haklıymış :) Tabi bu durum beni etkilemez. Yani etkilemez sanıyordum ta ki Hüseyin Bey ile tekrar kahve içene kadar.

      En ufak bir başarısızlıkta çok fazla demoralize oluyordum ve karalar bağlıyordum. Hedeflediğim ciroyu tutturamayınca boşluğa düşüyordum. Bir daha asla başarılı olmayacak gibi hissediyordum. Asla intihar etmeyeceğimi biliyorum ama bu umutsuzluk beni intiharı düşünmeye zorluyordu. Yaptığım ciro da inanılmazdı ama mükemmeliyetçiyim işte. 1 kuruş eksik olmamalı.

       İş için Edirne’ye gittim. Edirne’ye her gittiğimde Hüseyin Bey’i ararım mutlaka görüşürüz. Her zamanki gibi tüm misafirperverliği ile beni ağırladı. Ben sadece kahve içeriz diye düşünmüştüm ama Hüseyin Bey yine çılgın bir fikir buldu. Anne babası ile birlikte onların köyüne gidip köfte yedik. Çok keyifliydi zaten onları geçen seferden tanıyordum hiç yabancılık çekmedim. Köydeki akrabalarını da ziyaret ettik. Sonra Edirne’ye döndük. Hüseyin Bey’in evinde kaldım. Derken sabah olunca bir çorbacıya gittik. Hüseyin Bey’i iş yerine bıraktım. Tam vedalaşırken gel bir kahve içelim dedi. Sohbet terapiye dönüştü. Hüseyin Bey’in tespitleri kurşun gibiydi hem de tam isabet olanından. Bu çok çalışma halim sosyal hayatımı sıfırlamıştı. Ama ben bunun farkında değildim çünkü yaptığım iş de oldukça sosyal bir işti. Ama Hüseyin Bey’e göre iş dışında bir erkekle sosyalleşmem gerekiyormuş. Ben ayda bir kez bir kız arkadaşımla sosyalleşirdim. Aslında beni hayata bağlayacak duygusal bir neden olmadığı için sürekli motivasyonum düşüyor ve ölümü düşünüyormuşum. Acilen bir erkek arkadaş edinmem gerektiğini söyledi. Haklıydı. İş iş nereye kadar. İşten çıkınca yapayalnız bir adamdım. Ama farkında değildim. Belki de bu depresif haller bunu fark etmem için bir uyarıydı. Bir çeşit inflamasyon.

      İş yerinde bana ilgi ve sevgi gösteren bir erkek arkadaşım var. Eskiden olsaydı belki de ona aşık olurdum ama artık kendimi geliştirdiğim için onun yakışıklılığı veya heybetli oluşu benim için bir şey ifade etmiyor. Ben çok sempatik ve tatlı olduğum için beni 2 kere yanağımdan öptüğü halde hala ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum. İşte bu bir zaferdir. Artık duygusal bir bağ kurmadan erkeklerle sosyal ilişki kurabiliyorum. Bu çocuk beni her öptüğünde onu ittim napıyosun felan diyip tersledim. Ama Hüseyin Bey’e göre bu tavrım benim otistikliğimmiş. Aslında mutlu oldum çünkü ilgi ve sevgi herkes gibi benim de hoşuma gider. Evet doğru olabilir çünkü kız arkadaşım Ahu ile olan ilişkimde de ondan gelen aşırı sevgi “lovebombing” bana çok “cringe” geliyordu. Sanıyorum biz sevgi görmemiş çocuklar büyüdüğümüzde bize gösterilen sevgiyi anlayamıyoruz ve reddediyoruz. Çünkü bizim sevgi dilimiz kavga dövüş olmuş. Ben bir insana bağırıyorsam veya aşırı tepki gösteriyorsam onu çok seviyorum demektir. Ona karşı beklentilerim var demektir. Sevmediğim insanı zaten görmezden gelirim, yok sayarım.

      Bir insana dokunmak asla bana göre değil. Hiç kimseye dokunmam bana dokunulmasını da istemem. İş yerindeki yakışıklı çocuk ne kadar tatlı olduğumu söyleyip yanağımdan öptüğünde mutlu olmuştum. Ben de onu öpmek istedim tabi asla öpmedim. Kendimi keserim yine de öpmem. Ama tüm bunların eşcinsellikle veya cinsiyet ile ilgisi yok. Bunun bilincindeydim. Sadece her canlı gibi nefsim ilgiye açtı ve hoşuma gitmişti. Aynı ilgiyi ona da göstermek istedim ama gösteremedim. Ben bir insana sevgi göstermeyi bilmiyorum. Tabiri caizse sevdiğim insanları eldivenle severim. Bağırmak çağırmak bence bana daha gerçekçi sevgi ifadeleri.

     Sonra ben İstanbul’a giderken Hüseyin Bey’i de kaçırdım. Birlikte döndük yolculuk da keyifliydi. İstanbul’a vardığımızda Hüseyin Bey beni evine davet etti. Eşi Aysun Hanım ile tanışma fırsatı buldum. İletişimi çok kuvvetli, çok hoşsohbet bir kadın. Enerjisi çok güzeldi. Bayıldım mutlaka arkadaş olmalıyız. Çok güzel ağırlandım. Tekrar teşekkür ederim kendilerine.

      Sonraki Cumartesi Hüseyin Beyin ofisine uğradım. Akşama kadar bekleme salonunda gelip giden tüm danışanlarla sohbet ettim. İçlerinden biri farklıydı ama bunun farkında değildi. Adı Furkandı. Yüzünde güller açmış ama o hala dikenlere tutunuyor. Ürkek bir kuş gibiydi. Korkutmuşlar onu. Ama korkusuz olmak için önce korkunun içinden geçmek gerekmez mi ? Umarım bunu öğrenir. Aslında bir özelliği yok ama tanıdık bir şeyler var onda. Birbirimize benziyoruz. Onun yanında hiç sıkılmıyorum. Sanırım bir arkadaş edindim.

      Hüseyin Bey ile benim otistik olduğum şekilde vedalaştık yani birbirimizi yanağımızdan öptük. Bu benim için hala normal değil ama yapabildim. İyi hissettim.
2
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

Eşcinsel Terapi Benim Ailem 5. Bölüm Fragman

https://www.youtube.com/watch?v=dqM3TJpZ5rM&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=1



http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.

Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA

Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan eşcinsel terapisti psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.
https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda...

https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
3
Çok iyi bilirim bu dengesiz ruh hallerini ve öfkeyi aynısını yaşadım çok zor sizler için ama sonuçta evladınız
Ve değişik bir şekilde yardım isteme çığlığı bunlar gerçi siz ediyorsunuz ama bence içindeki birikmiş öfkeyi size kusuyor en yakını siz olduğunuz için



Bende 15 ten belli bi yaşa kadar tek başıma mücadele ettim sonra iş ciddileşince aileme açıldım insan ilk geçecek sanıyor ama bir sorun olduğunu anlayınca paylaşmak istiyor


Allah yardımcınız olsun herşeye rağmen o sizin evladınız neyi seçerse seçsin ama şunu idrak etmeliki seçtiği yol eğer seçerse kesin hiçbir zaman mutlu olamayacak ve dahada yıpranacak Allah bunu idrak ettirsin en kısa zaman da inşallah önemli olan da bu


Bide bu bir süreç yani çok öfkelendiğinde olacak bazen sinir krizi geçirecek belki bazen sürekli ağlayacak,bazen ruhsuz gibi olacak,bazen iyi bazen kötü
Çünkü bu yası da yaşaması gerekiyor ama doğru adımlarla
Üzülebilir,ağlayabilir,öfkelensin ama zarar verecek fiiliyata dökmesin doğru davranışa dökmeli bazen belki hataya düşecek pişman olacak hatasız insan olmaz bazen darbe ala ala mücadeleyi öğrenecek bazen çok iyi olacak
Bi anda herşey değişmiyor çünkü zor bir süreç
Ben şu an mental olarak herşeye doğrulara ikna oldum mu evet aylardır oku araştır dinle bi kaç terapiye git evet iknayım ve bazı şeyler kafamda oturdu ama yine insan çok zorlanıyor çünkü içimizde oturmuş bazı duygular,davranış kalıpları vs. Var bunları olabildiğince az hata ile düzeltmek gerekiyor bazen çok isyan ediyosun bazen iyi ki mücadeledeyim diyosun
Hayat mücadele malesefff 🤔😕
Ve anladığım şu ki artık çocukluğuma dönemeyeceğim
Bi baba elimden tutmayacak
Bunlar değişmeyecek bunu kabul ediyorum yasımı yaşıyorum ama doğru hareket etmeye çalışıyorum kendimi batırmıyorum bunuda okuduğum kitaptan öğrendim
Çünkü bi yandan doğru şekilde duygu boşalımıda yaşamamız gerekiyor insanız sonuçta

4
Çünkü bu öfkeleri ve direnişleri bende yaşadım ama çözümün o olmadığını anladım anlık sinirle ilişki de yaşadığım oldu o yüzden çok üstüne gitmeyin bence biraz idrak etmesini bekleyin ettiysede adım atmasını bekleyin
5
Anladığım kadarıyla bu cinsel çekim bozukluğu yaşadığı (yani hepimizin gruptaki durumu) kabullenmiş garip bir şekilde ve değişirse ne olacağını kestiremiyor bu bendede oluyordu mesela bu durumdan çıkınca nası olurum ? Hiç bilmiyorum ki bu nası bişi? Ne ile karşılaşırım? Gibi gibi vs..Belirsizlik gibi ama mesela şu an anladımki heteroluk zaten içinde sadece travmaları temizlemek gerekiyor doğru adımlar ile ben zaten heteroyum diye düşünüyorum
Ama oğlunuzun bu yaşadığı süreçi hepimiz yaşadık/yaşıyoruz bazılarımız sadece adım atmakta direniyor bu da ancak oğlunuzun zamanla idrak ederek aşacağı bir durum çünkü çok öfkelenirse işi fiil ilişkiye dökebilir anlık sinirlerle
6
Aman tanrım bir Netflix başlığı ya eşcinsel kitle olusturursam. ( Bir s... g... Diyorum )
Star gazetesi yazarı olayı o kadar düşmanlastirmis o kadar kutuplaştırmış ki karşı taraf öcü sakın bunlara kanmayın iması vermiş. Bu yazarı gören HK Koltukları kabarmış gelir kapısı biraz daha artmış
10 yıldır benim zihnimle bunlar hep aileden gelen sebepler diyerek beynimle oyun oynayan HK hiçbir suçu yok öylemi
Malesef merdiven altı verdiğiniz o terapileri gizli kapaklı verdiğiniz o süreçler bir gün elinizde patlayacak.
Bir LGBT li bir aktivist değilim ( bunu bana söylemiş
olsanız da ) ama sizin gibi şarlatanlari gördükçe acaba diyorum. Bunlarla mücadele etmek için bir gruba girmeye gerek var mı

İnsan olarak görün insan öcü değil.
Öculestirdiginiz o kitle sizi öyle bir çarpacak ki feleğiniz şaşacak. Korkunuz bundan mi yoksa :)

Hatırlatma ...

Yaşıyorum ve yoluma bakıyorum  Kendimi arıyorum
Ama gittiğim ve başarısız yerleri eleyerek ve onlarla mücadele ederek
1️⃣Siyasal İslam ve tayfası tarikat cemaat ( İSLAM)
2️⃣HK



7
Hüseyin KAÇIN / DOST ÇAYI
« Son İleti Gönderen: psikolog 19 Mayıs 2024, 09:45:54 ös »
DOST ÇAYI

dualarım vardı hep sana dair
bekledim
durdum

müsaitsen eğer
derdimizi kederimizi
tavşan kanı demleyip
gecenin en siyahında
yudum yudum birlikte içelim mi?

düştüğümde günahım
yürüdüğümde en büyük sevabım
sensin



19 Mayıs 2024
21:45
İstanbul

8
LGBT diye yazılır…




Siz değerli okurların huzuruna çıkarken konu seçiminde inanılmaz titizleniyorum. Zira gün kısıtlı, yer sınırlı, kelimeler sayılı.

Bu nedenle seçtiğim konuların amaca hizmet eden konular olmasına çok dikkat ediyorum.

Bu mantıkla yaptığım çalışmalarımda yakın gelecekte olacakları öngörerek LGBT konusunu acilen kaleme alma gereği duydum.

Çünkü bu konuda çok ciddi bir tehdit var ve bu tehdit sadece ülkemiz için geçerli değil tüm dünya için de geçerli.

Perşembe Yazım...

Konuyla ilgili bir önceki yazımda meseleye bir giriş yapmış ve şu an milyonların tepki gösterdiği bu tehdidin esasen yaklaşık yarım asırdır süregelen bir oyunun devamı olduğunu örnekleriyle anlatmıştım.

Bu yazımda önemli vurgulardan biri de eskiden toplumumuzda en büyük tepkiyi gören bir kelimenin harf oyunlarıyla nasıl normalleştirildiği, toplumun nasıl uyutulduğu ile ilgili yazdıklarımdı.

Bu yöntem en bildik, en ince ve en eski psikolojik harp yöntemlerinden biriydi.

Tepkileri kelime oyunlarıyla yumuşatmak.

Bu oyunu bozmak için ricam yazıyı okurken LGBT yerine benim yazmaktan haya ettiğim o kelimeyi, yani İ..E kelimesini yerine koyarak okumanız.

Çünkü böyle okuduğumuz takdirde nereden nereye savrulduğumuzu çok daha iyi görebileceğiz.

Tepkisiz kalamayız...

Önceki yazım tahmin ettiğimden çok daha fazla kişi tarafından okundu ve tahmin ettiğimden çok daha fazla kişi tarafından da olumlu tepki aldı.

Meğer tehdidi tek gören biz değilmişiz.

Meğer meseleye tek tepki veren de biz değilmişiz.

Bu öylesine gurur verici, öylesine bir umut ki ülkem adına. Anlatamam.

Zira bu tür meselelerle tek başına baş etmek neredeyse imkânsız.

Bu işte bir olmamalı birlik olmalıyız.

Çünkü bu iş ekip işi.

Çünkü bu işte karşınıza çok iyi organize olmuş bir ekip çıkarılmış.

Hatta bu ekip bir değil, birden fazla.

Gelin bu ekipleri inceleyelim.

Kripto Ekip...

Bu ekibin içinde koca koca siyasiler, kelli felli akademisyenler, anlı şanlı gazeteciler ve bir o kadar da proje uyduruk sanatçılar var.

Bugünler için yetiştirilmiş bu ekibin görevi her fırsatta konuyu gündeme taşımak, LGBT'yi normalleştirmek, LGBT'yi sevdirmek ve LGBT'yi toplumda yaymak.

Ali Poyrazoğlu denen kişinin yönetmenliğini yaptığı oyun bu konuya iyi bir örnek, bu konuda kapıyı aralayan bir çıkıştı.

Son zamanlarda her yerde bu konunun patlak vermesinin nedenini, bu konuda yaşananları bu tespitle örtüştürün.

Gelin yaşadıklarımızı bir hatırlayalım...

İstanbul'un göbeğinde, en ünlü semti Şişli'de, Kanyon AVM'nde LGBT yalanıyla üçüncü tuvaletin açılmasını tesadüf mü zannediyorsunuz?

Tepkiler sonucu kapatılan bu tuvalette geri adım atıldı mı zannediyorsunuz?

Hiç şüpheniz olmasın ilk fırsatta o kilit kırılacak ve o tuvalet tekrar açılacaktır.

Alt yapı oluşturuldu, zihinlere kar suyu kaçırıldı. Esasen operasyon amacına ulaştı.

Siz tuvaleti zincirleseniz de zihinlerde kırılan zinciri asla kapatamazsınız.

Destekçi Ekip...

En önemli ekiplerden biridir. Kimi görevi, kimi cinsel tercihi gereği bu işe bir şekilde müdahil olurlar.

Sanatçı(!) Ali Sunal giydiği tişörtteki gökkuşağı renklerini işaret ederek verdiği pozla çok tartışıldı.

CHP'li İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aylık belediye dergisinin kapağına bastırdığı gökkuşağı renkleri taşıyan gençle çok eleştirildi.

CHP'li İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer her fırsatta LGBT'liler ile kameralar karşısına geçip gökkuşağı bayraklarıyla poz verdi, yetmedi belediye binasının duvarlarını gökkuşağına renklerine boyattı.

CHP'li Mahmut Tanal LGBT'nin tüm etkinliklerine koşarak gitti ve en ön saflarda yer alarak LGBT'lilerden daha heyecanlı pozlar verdi.

Daha dün, karne günü, Silivri Kavaklı İlköğretim okulunda Ahter Nur isimli öğretmenin(!) LGBT bayrağı önünde o minicik yavrulara poz verdirdi.

Örnekler kıyamet gibi ve bu örnekler son altı ay içinde çok ciddi oranda arttı.

Sizce bu insanlar ne anlatmak istedi dersiniz?

Mandacı Ekip...

Bu konuyu sırf ayrışmak, farklı olmak veya sürü içinde kalmak zihniyetiyle anlamadan bilmeden savunanlar var.

Üstelik bu insanların isimlerinin başında koca koca unvanlar var, ama gelin görün ki dünyadan bir haberler.

Bu kül yutmam deyip de mangalı boynunda gezdiren tayfanın muhtemelen başka bir şey bilmedikleri için konu ile ilgili söylemleri hep aynı şeyler;

"Cinsel özgürlük"

"Size ne insanların cinsel hayatından!"

"Herkesin yaşam tarzına saygı göstermelisiniz."

"Siz önce tarikatlardaki çocuk tecavüzcülerine bakın."

"İnsanların özel hayatı sizi ilgilendirmez."

"Gökkuşağından da bir anlam çıkardınız ya helal olsun sizlere."

"LGBT renkleri 7 renk burada 6 renk kullanılmış, bunu bilmeyecek kadar kara cahilsiniz."

Daha neler neler....

Dinle...

Yav be aklı evveller!

Yav be batı yalakaları!

Bu yaşananların özgürlükle ne alakası var. Burada planlı programlı adım adım işlenen bir tehdit, adım adım ilerleyen bir tehlikeden bahsediyoruz, burada bir özendirme, toplumu yönlendirme var diyoruz ancak sen hala at gözlüğünle olayları yumuşatmanın, farklı yerlere çekmenin derdindesin.

"Bırakınız çocuğunuz kendi cinsiyetini kendi seçsin" ne demek ya...

Senin evladın, senin oğlun yok mu?

Senin umursamadığın, evlat yerine koymadığın o ülke değerini senin adına biz korumaya çalışıyoruz.

Hiçbir şey bilmiyorsan bari ayak bağı olma.

Mesele bildiğin gibi değil, mesele Kılıçdaroğlu'nun anlattığı gibi değil, mesele Kılıçdaroğlu'nun çarpıttığı gibi değil,

Mesele hayat memat meselesi, mesele çok ciddi.

İçime kurt düştü, siz şimdi Kılıçdaroğlu'nun dediğinden de bi habersinizdir eminim, en iyisi ben onu da anlatayım;

Bir televizyon programına konuk olan Kılıçdaroğlu'na soruyor sunucu;

Sunucu: "LGBT'i Türk Aile yapısını bozuyor mu?

Kılıçdaroğlu: "Hayır efendim ilgisi yok, ilgisi yok yani, niye aile yapısını bozsun"

Evet aynen böyle söyledi Atatürk'ün kurduğu partinin başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu.

Okulda misyonerlik faaliyeti, Hristiyanlık propagandası yapılıyor diye Amerika'nın onca tepkisine rağmen Bursa Amerikan Kız kolejini kapatan Atatürk mezarından kalksa bu sözlere neler derdi, neler yapardı?

İnanın hayalini dahi kuramıyorum, olacakları düşünemiyorum.

Sonuç....

Uzun lafın kısası tehlike büyük, tehdit büyük.

Acilen fert olarak, kurumlar olarak ve hepsinden önemlisi devlet olarak her türlü hukuki, kanuni tedbiri almalıyız.

Hem de acilen.

Yoksa "oğlum çiçek açtı" diyenler artar.

https://www.star.com.tr/yazar/lgbt-diye-lir-yazi-1793121/
9

Sapıklar ve sapkınlar kol geziyor…

Askerlik mesleğime başladığımda ülkemin düştüğü durumu görünce; ucu nereye dayanırsa dayansın, sonu neye varırsa varsın, bu milletin istiklaliyle, bu milletin istikbaliyle, bu milletin ekmeğiyle oynayanlarla sonuna kadar savaşacağıma yemin ettim.


Meslek yaşantım dahil hayatımı bu savaşa, bu mücadeleye adadım.

Emekliye ayrıldım ama mücadeleyi asla bırakmadım.

Çünkü ettiğim yemin son nefese kadar geçerli.

Geçtiğimiz günlerde bu yeminimi revize ettim ve Allah huzurunda tekrar yemin ettim.

Bundan böyle bu milletin cinsiyetiyle oynayanlarla da savaşacağım.

LGBT Diye Yazılır...

Bu savaşın ilk hamlesi olarak geçtiğimiz günlerde LGBT denilen illeti konu eden iki yazı kaleme aldım.

İlgilenenler yazıları star gazetesi internet sitesinde bulabilirler.

Bu konuyu kaleme almaya niyetlendiğimde yakın çevrem, "konu sıkıntılı linç yersin" diyerek beni uyardı.

FETÖ ile mücadele ettiğim dönemlerde bu tür saldırılara alışkın olduğum için cirimleri kadar yer yakarlar, yola devam dedim.

"Entel danteller, liboşlar, batı uşakları, kül yutmam deyip mangalı boynunda gezdirenler saldıracak hazırlıklı ol!" dediler.

Topu gelsin, biz buradayız dedim.

Topunuz Gelin....

Geri adım atan onlar gibi namert olsun dedik ve yazıları yazdık.

Denilen kadar olmasa da saldıran soytarılar, soysuzlar oldu.

Umurum değil, topu yok hükmünde.

Ama bunun yanında çok olumlu tepkiler de aldım.

Yazılarımı okuyanlar hayretler içinde okudular, ben de onların bana yazdıklarını.

Öyle şeyler okudum, öyle şeyler dinledim ki inanamazsınız...

Okuduktan sonra çaresizlik ve acı içinde haykırıyorsunuz...

Yav Nereye Gidiyoruz....

Ben insanlarımızı kibar bir dille uyarmak için yazılarımı LGBT konulu genel bir başlık altında kaleme almıştım.

Oysa; yazılarıma verilen tepkilerde sevinerek gördüm ki milletimizin geniş bir kesimi işi çözmüş ve biz kibarca yaklaşsak da onlar konuyu gay, lezbiyen, cinsiyetsizlik gibi alt başlıklara dönüştürerek savaşı başlatmış.

Bu işin iyi tarafı, ancak bir de kötü tarafı var ki söz konusu sapkınlıklar özellikle gençler arasında kangrene, gay, lezbiyen, cinsiyetsizlik gibi sapkın akımlar gençler arasında moda akıma dönüşmüş.

Veliden Al Haberi...

Öğrendiğim bir başka acı gerçek odur ki bu iş ortaokul seviyesine kadar inmiş durumda.

Velilerle yaptığım sohbette birçok anne baba, ortaokul, lise üniversite öğrencileri arasında bu tür sapkın fikirlerin giderek yaygınlaştığını söylüyor ve büyük bir endişeyle bu işe kim dur diyecek diye dert yanıyorlar.

Yakın bir dostumun başından geçenler bu konudaki endişelerin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Şöyle anlattı dostum;

"Geçenlerde epeydir görmediğimiz bir aile dostumuzu ziyarete gittik. Elimizde büyüyen ortaokul çağındaki kızlarını gördüğümüzde maşallah kocaman genç kız olmuşsun diye takıldık. O kızımız anne babasının yanında bize dönerek tebessüm etti ve cinsiyetim konusunda henüz karar vermedim, erkek mi olacağım, kadın mı ileride bakacağım dedi."

Düşünebiliyor musunuz söyleneni...

Bu söylemden çok daha garip ve tehlikeli olan neydi biliyor musunuz?

Bu kızımızın hiç çekinmeden anne babasının yanında konuşması ve anne babanın da bu söylenenlere hiç tepki vermemesi.

Evet, acı gerçek bu.

Türkiye'de LGBT'yi özendiren ve normalleştiren propagandaların sonucunda cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan gençlerin sayısı günden güne artıyor, ülkenin geleceği renkleniyor(!).

Bu İşin Dibi Neresi...

Daha tüm bunları hazmedememişken bu duyduğumuza rahmet okutan bir gelişme de İstanbul Üniversitesinde yaşandı.

Yeni Şafak ve Aydınlık Gazetelerine konu olan habere göre kendini doktor olarak tanımlayan bir grup üniversite sapkını; henüz ergenliğini tamamlamamış 22 çocukta ergenlik durdurucu hormonlar kullanmış, 18 yaşından küçük 7 çocuğa cinsiyet değiştirme, memelerin alınması, büyütülmesi, sesin ve yüzün kadınlaştırılması gibi geriye dönüşü mümkün olmayan ameliyatlar yapmışlar.

Öylesine Sinsiler ki...

İstanbul Üniversitesi'nin akademik kadrosunda yer alan doktorlar(!) işi gücü bırakmışlar ve gençlerin cinsiyeti üzerine, "Cinsiyet Disforisi Olan Ergenlere Endokrinolojik Yaklaşım" ve "Türkiye'de Üçüncü Basamak Bir Merkezde Pediatrik Endokrinoloji Bölümü Deneyimi" adı altında bir makale kaleme almışlar.

Makale mart ayında yayınlanmış.

Batı destekli söz konusu proje makaleye sessiz sedasız imza atan doktorlar; 15-16 yaşlarındaki henüz reşit olmayan bu çocukları kanunsuz bir şekilde cinsiyet değiştirme ameliyatlarına alarak hayatlarını karartmışlar.

Üstelik işin dehşet tarafı bu işin geri dönüşü de yok.

Düştüğü bu tuzağa ve yaşadığı sapkınlığa uyanıp intihar eden çocuklarımız var.

Umurunda mı doktor kılıklı bu sapkınların.

Asla...

Peki Ne Yapmalı?

Benim buradan acilen tavsiyem; tüm veliler, okullar, ilgili resmi kuruluşlar, medya ve hepsinden önemlisi Aile, Adalet ve Sağlık Bakanlıkları konuya süratle el atmalı ve sorumluların vakit kaybetmeden meslekten menedilerek, kanun önünde hesap vermeleri sağlanmalıdır.

Ayrıca hepsinden önemlisi, bu ortamın doğmasında çok büyük etkileri olan proje televizyon kanallarının yayın lisansları ülke güvenliği nedeniyle acilen iptal edilmelidir.

Bu televizyon kanallarının kimler olduklarını, amaçlarının ne olduğunu ve genç beyinleri nasıl yıkadıklarını sonraki yazılarımda kaleme alacağım.

https://www.star.com.tr/yazar/sapiklar-ve-sapkinlar-kol-geziyor-yazi-1805563/
10

Coşkun BAŞBUĞ

LGBT denen sapkınlık

Yıl 1981...

İngiltere'de "Culture Club" adında bir proje pop gurubu kuruldu.


Grupta öne çıkan isim solist "Boy George"

"Karma Chameleon" isimli şarkısıyla dünya müzik listelerini alt üst eden solist Boy George bir an da tüm dünya gençliğinin sembolü oldu.

Gelelim meselenin özüne.

Culture Club küresel çete tarafından kurulan proje bir guruptu ve görevi de dünya gençliğinde eşcinsel ilişkiyi, çift cinsiyeti, çift cinsiyetli giyim tarzını moda etmek, bu akımı yaymaktı.

Görevini de fazlasıyla yaptı.

Yıl 1984...

Türkiye'de bir tiyatro oyunu sergilendi.

Oyunun adı "Oğlum Çiçek Açtı" yönetmeni ise Ali Poyrazoğlu idi.

Oyunda oğlu eşcinsel olan babanın hikayesi anlatılıyordu.

Sakın yanlış anlamayın oyun dram değil tam tersi komedi türüydü.

Oyunda eşcinsel kişinin durumu çiçek açmayla bağdaştırılıyordu, oğlu eşcinsel olan babanın durumu da sevimleştirilerek anlatılıyordu.

Ancak tüm bu güzellemelere rağmen tezgâh tutmadı.

O zamanki ahlaki temellerimiz Anadolu insanını korumuştu.

Avrupa'da ise durum tam tersiydi.

Küreselin başarısı beklenenden büyük oldu.

Oyun Tuttu...

Akımın etkisinde kalan on binlerce Avrupalı genç, modayı takip ettiğini zannederek Boy George gibi giyinmeye başladı.

Gençler, giyim tarzlarıyla yaşadıkları toplumda kendilerini bu yaratık kız mı erkek mi diye sorgulatmaya başladılar.

Sorgu sapıklığı getirdi ve eşcinsellik Avrupa'da hızla yayılmaya başladı.

Gözünü kan ve para bürümüş bu yapının hedefi dünyayı ele geçirerek tek devletli, tek bayraklı, tek dilli, tek dinli ve tek cinsiyetli bir yapıya dönüştürmekti.

Küresel Saldırı...

Bu dönüşümü sağlamak amacıyla son günlerde tüm dünyada cinsiyet üzerinden büyük bir saldırı başlatıldı.

Operasyona ilk yapılması gerekenlerle başlandı.

Öncelikle tüm dünyada sempatiyle karşılanacak, her kesimde kabul görecek bir operasyon simgesinin belirlenmesi gerekiyordu.

Simge belirlendi.

"Gökkuşağı"

İkinci yapılması gereken, zamanı geldiğinde kullanmak üzere topluma mal ettirilmiş sanatçı, sporcu, siyasetçi, akademisyen türü proje isimlerin bir bir sahaya sürülmesidir.

Onlarda öyle yaptı ve sırası gelen böylesi ünlü isimleri bir bir sahaya sürdüler.

Bu LGBT'de nereden çıktı...

Bir diğer önemli konuda, isme tepki verecek ülkelerde ismin değiştirilmesiydi.

Bu ülke Türkiye'den başkası değildi.

Burada yazmaktan bile haya edeceğim dört harfli kelime ile yola çıkmak tam anlamıyla fiyasko olurdu.

Onlarda bu tehdidi gördüler ve sapıklığın adını değiştirerek, toplumun her kesiminden kabul görecek bir isimle yola çıkmaya karar verdiler.

LGBT...

Anadolu bu yeni ismi kısa sürede benimsedi ve çok sevdi.

Düne kadar kızara bozara söylemekten utandığımız kelime bugün günlük hayatta kadının kızın, büyüğün küçüğün, çocuğun diline pelesenk olmuş kelimeye dönüştü.

Gerçekten güzel yumuşatıldı ve topluma da güzel yedirildi

Operasyon başlıyor...

Operasyon başladı ve dört bir koldan saldırmaya başladılar.

Söylemler kulağa hoş geliyordu.

"Cinsel özgürlük"

Hikâye böyle başladı ve ardından insanlara eşcinsellik dayatması geldi.

Özellikle genç beyinlere, o körpecik akıllara eşcinselliğin son derece doğal bir tercih olduğu enjekte edilmeye başlandı.

Anne, babalara "çocuklarınıza baskı yapmayın, bırakın onlar kendi cinsel kimliklerini kendileri seçsin." aklı verilmeye başlandı.

Verilen akla bakar mısınız, şaka gibi değil mi...

Yav be müptezel, be aşağılık mahlukat! Dünyanın neresinde görülmüş henüz iki yaşındaki çocuğa "Hadi yavrum seç bakalım cinsiyetini" diye sorulduğu.

Bugün Avrupa'da birçok ülkede, özellikle de Almanya'da ilkokulların tuvaletlerine üçüncü cins tuvaletler açıldı.

Kendinizi bir an için o çocuğun yerine koysanıza! Nasıl kavram karmaşası yaşarsınız.

Yine operasyon kapsamında eşcinsel evliliklerin önü açıldı.

Bugün ülkemizde bile erkeğin cinsiyle evlendiği düzmece düğün görüntüleri sosyal medyaya servis edildi.

Amerika...

Ülkemizde sevdalısı bol olduğu için örneği bu ülkeden veriyorum.

ABD'de 20 eyalet dışında tüm eyaletlerde eşcinsel evlilik yasallaştırıldı.

LGBT'liler artık sadece sokaklarda değil, okullarda ve kiliselerde dahi çocukların karşısına rol model olarak çıkarılıyor.

Okul müfredatlarına kadar inen 'lezbiyen, gay, transseksüel' kavramları çocuklarda anlam kargaşasına sebep olurken çoğu okulda yıl sonu etkinliklerinde ya da özel günlerde programlara adına "drag queen" denilen travestiler küçük çocukların karşısına çıkarılıyor.

Hemen her gün çocuklarının ruh ve beden sağlığını önemseyen aileler tarafından sokaklarda protesto eylemleri düzenleniyor.

LGBT destekçilerinin 'onur' yürüyüşü adı altında sergilediği sapkın gösteriler de gerilimi tırmandırmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde LGBT'lilerin yürüyüşünü protesto eden bir Amerikalı tutuklandı.

Buraya kadar dünyada yaşanan gelişmeleri anlattım. Cumartesi yazı günümde ise aynı konuyu Anadolu açısından ele alacağım.


https://www.star.com.tr/yazar/lgbt-denen-sapkinlik-yazi-1792646/
Sayfa: [1] 2 3 ... 10