Richard Sennett'e göre, kişinin ruhunu, eşine tüm çıplaklığıyla gösterilmesi, eşin omuzlarına çok büyük bir yük bindirir. Eşten, hoşlanmak zorunda olmadığı şeyleri onaylaması istenir. Bir de üstüne, tepkisinde "samimi" ve "dürüst" olması istenir. Sennett, kalıcı hiçbir ilişkinin özellikle de kalıcı bir aşk ilişkisinin, karşılıklı mahremiyetin oynak zeminine oturtulamayacağını vurgular. Bunun ardından çok şeyler olabilir: Eşler, birbirlerinden karşılayamayacakları ( ya da maliyetini düşünerek, karşılamak istemeyecekleri ) şeyler isterler; acı çekerler, eziyete uğradıklarını düşünürler ve sonuçta hüsrana uğrarlar; genelde de, ilişkiyi yarı yolda keser ve daha fazla çaba göstermezler. Eşlerden biri ilişkiyi bitirir ve kendini doğrulamayı başka yerlerde arar.
Tekrar edelim: Aşk ilişkisindeki eşlerin aradığı birlikteliğin yıkıcılığı, öncelikle, karşılıklılığın sonucudur. Kişi, düşmanlığa tahammül edebilmek ve hakiki karşılıklılığı aramaya devam etmek için, geri çekilme ve tersine dönme olasılıklarıyla yüzleşebilme cesaretine muhtaçtır. Ayrıca eşinin eksiklikleriyle yaşamayı da öğrenmesi gerekir.
İşte, psikanalitik seansların, psikolojik danışmanlığın, grup terapisinin, evlilik danışmanlığının vs., şaşırtıcı başarısı ve popülerliliğinin sırrı burada yatıyor. Bütün bu ve benzeri durumlarda, günah çıkarma, bağışlanma ve "içini dökme", en mahrem duyguları başka bir insana aktarma ve sonuçta da kişinin kimliğinin o hep beklenen onaylanmaya kavuşması karşılığında kişinin ayni bir bedel ödemesi gerekmez; sadece para ödemesi yeter. (Ayni bedel para olarak değil de mal veya hizmet olarak verilen bedel anlamına gelmektedir.) Yani kişi, karşılığında hiçbir sorumluluğa girmeden bir hizmet alır ( sonuçta para dediğiniz nedir ki: Para, alışverişi bitirme, hesabı tamamen kapatma, dolayısıyla da gelecekteki bütün sorumluluklardan kurtulma aracıdır. ) Parasal ödeme, hasta ya da müşterinin, analistle ilişkisini, gayri şahsileştirir ve böylelikle de suçlu bir vicdan tehlikesini savuşturur: Hastanın kendine ait kaygısını ve eşi için kaygı duymaması karşılığında bencillik lekesinden kurtarır. Hasta, duygusal olarak maliyetli ve külfetli karşılıklılık sorumluluğunun rehinliğinden, deyim yerindeyse "rüşvetle sıyrılır." Yani sanki sevmeden sevilir. Kişi, kendisiyle ilgilenmiş, duygularını paylaşmış olur; hem de paylaşma sorumluluğunu sadece işinin parçası olarak üstlenen bir kişiye karşı bir sorumluluk duymadan. Hasta, tamamen parasal bir işlemle, bir sevilme yanılsaması satın alır. ( Şunu hatırlatmak gerekir: Bu tek taraflı aşk, tek yüzü olan bir madalyon kadar "eşyanın tabiatına aykırı" olduğu ya da daha doğrusu, toplumsal kabul gören aşk modeline tamamen ters düştüğü için, hastaların yanılsamaları psikanalitik uygulamaların başına bela olur: Hastalar, analistin "imiş gibi" davranışlarını "gerçek aşkın"ın ifadesi olarak algılama ve sözleşmenin tamamenn ticari, gayri şahsi ve asimetrik koşullarını aşan tepkiler verme eğiliminde olurlar. Bu hislerin psikolojik olarak başka birine yönelmesi fenomeni, psikanalizin, aşkın işlevini icra eden ücretli bir yedek olduğunu dolaylı olarak kanıtlar, eğer bir kanıta gereksinim varsa. )
https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/kitap/modernlik-ve-muphemlik/419