Eskiden haftalar hatta aylar süren davranış döngüleri, giderek hızlandı ve bunları tanımak ve tartışmak giderek daha az zaman almaya başlandı. Bazen dört veya beş görüşmede bile bunlar ele alınabiliyordu. Tedavinin üçüncü ve dördüncü yıllarında bu döngüler daha da yoğunlaştı ve hızlandı. Aynı zamanda görüşmelerde yeni içerikler ortaya çıkıyordu. İlk başta bunlar öylesine örtüktü ki terapistin yeni bir içerik olduğunu anlaması ancak tedavinin son birkaç aynı geriye dönük olarak irdelemesiyle mümkün oluyordu. Bayan F, neredeyse vahşi denebilecek ilkel saldırgan arzularını ifade etmeye başladı: Örneğin rüyasında, bir huzurevinde, kurumun yöneticisiyle birlik olup yaşlı hastalara gaz veriyordu ve hastalar ölmekteyken, başka bir yerde onların akrabalarıyla hararetli ve içren görüşmelerde bulunuyor, bir yandan da, o sırada gerçekleşmekte olan kitle katliamını neşeyle düşündürüyordu.
Bu sırada Bayan F bu canavarca rüyaları ve fantezilerine karşın terapistin kendisini hala kabul edip etmeyeceğinden duyduğu endişeleri dile getirmeye başladı. Yıllar içinde yitirmiş olduğu, kendilerine karşı hiçbir şey hissetmediği eski arkadaşlarını anımsamaya başladı. Onlarla ilgili duyguları yeniden canlanıyordu. İlk kez, geçmişteki ilişkileri bozulduğu için üzüntü hissetmeye ve yakınlık için özlem duymaya başlamıştı. Bazı anlarda, insanlara yönelik düşmanca tutumundan dolayı dehşete kapılıyordu.
Bir görüşmede, Bayan F çok anlayışlı ve yüreklendirici davranan ancak kendisinin ciddi şekilde ihmal ettiği bir kadın arkadaşından uzun uzadıya söz etmeye başladı. Ona mektup yazmaya karar vermişti. Soğuk davrandığını itiraf edece ve affetmesini rica edecekti. Bu gelişme psikoterapisti şaşırtmıştı. Bayan F’nin sömürücü davranışları ve uzun süredir diğer insanlara yönelik vurdumduymazlığını göz önüne alarak, kuşkuya kapılmıştı; ancak görüşmenin sonuna doğru kuşkularından vazgeçti. İlk fırsatta bu konuyu gündeme getirmeye karar verdi ve bir sonraki hafta, Bayan F’nin eski arkadaşına yönelik tutumunun nasıl derinden değiştiğini ancak geriye bakarak fark edebildiğini söyledi. Bayan F düşünceli bir ifadeyle terapistin, kendisinin insanlara her zamanki tepki tarzına koşullanarak, onu ümitsiz vaka gibi görüp görmediğini sordu. Ayrıca, kendisindeki değişikliğin ‘yalnızca bu an için geçerli’ olabileceği konusunda terapisti uyardı. Bu, hem değişikliğin farkında olduğunu, hem de bunun geçici bir değişiklik olmasından duyduğu kaygıyı yansıtıyordu.
Hasta, kendisi içinde gizli kalmış temel bir insancıllıkla, kişiliğinin, yaşamının büyük bir bölümüne egemen olan despot ve sadist yönü arasında yeni bir bölüne keşfetmiş gibiydi. Tedavinin altıncı yılında, insanlarla ilişkileri, terapiste yönelik ilgi ve sevgi duygularının gelişmesine paralel olarak değişmişti. Artık aktarımda dürüst davranıyordu. İçindeki sadist düşmen tarafından, kendi yaşamı dâhil, diğerleriyle iyi ilişkiler kurma potansiyelini yıkmaya zorlandığını fark ettikçe, kendine zarar verici davranışları da giderek yok oldu.
İkinci vaka, otuz yaşlarında bir iş adamı olan Bay G. Bay G, depresyon, kaygı ve bastırılmış eşcinsellik semptomlarından oluşan karışık bir nevrozun bulunduğu takıntılı -zorlantılı bir kişilikti. Bay G, uzun süredir günlük yaşamından v eşinden hoşnut olmadığı ve eşi ve iki küçük çocuğuyla ilişkilerinde sorunlar ve kronik depresyon duyguları yaşadığı için psikanalitik tedaviye alınmıştı. Ailesi, dostları ve iş arkadaşları, onu soğuk ve uzak bir insan olarak görüyordu. Kendisi, daha dışadönük olma çabalarına karşın, çekingen, beceriksiz, katı ve mükemmeliyetçi biri olduğunun farkındaydı. Bay G masturbasyon sırasında eşcinsel fanteziler üretiyordu ve rüyalarının belirgin içeriği de sıklıkla eşcinseldi. Hiç eşcinsel bir deneyim yaşamamıştı ve eşcinsel olabileceği düşüncesi onu dehşete düşürüyordu. Yavaş yavaş, tedaviye başvurma nedeninin aslında eşcinsellikle ilgili çatışmalarını yenmek ve eşiyle olan cinsel ilişkisini düzeltmek olduğu açığa çıktı. Büyük bir şirkette yönetici konumunda olan Bay G, emrinde çalışanlara sert davranmaktan ve kendi patronlarından eleştiri almaktan korkuyordu.
Bay G, katı, dindar ve çok çalışkan bir ana-babanın tek çocuğuydu. Çocukluğunda ana-babası ona küçük işler yüklüyor ve kendi eşyalarını düzenli tutmasını bekliyorlardı. Her şeyin bir yeri vardı ve mutlaka her şey yerli yerinde olmalıydı. Evdeki baskın figür açıkça anneydi. Henüz küçük bir çocukken annesi keman dersleri almasında ısrar etmişti. Bu derslerden nefret etmişti ve hala müzik konusunda ikircikliydi. Buna karşın, kendini müzikle ifade edebilme kapasitesi hoşuna gidiyordu ve giderek daha az çalmakla birlikte, oldukça iyi bir müzisyendi. Müzik konusu açıldığında biraz daha canlandığını hissediyorum.
İyi bir öğrenciydi, ancak sınıf arkadaşları tarafından sevilmediğini hissediyordu ve yanında kendini rahat hissettiği pek az arkadaşı vardı. Lisede arada sırada kızlarla çıkmaya başlamıştı, ama bunlar hep konserlerle sınırlıydı. Üniversitenin son yılında, sonradan evleneceği kızla çıkmaya başlamıştı. Baştan itibaren ona verdiği cinsel karşılıkla ilişkin kuşkuları ve bunlara eşlik eden suçluluk duyguları kendisini rahatsız etmekle birlikte, kızın istekliliği ve uzak durmasına rağmen kendisiyle kalmak istemesi, sonunda evlilik konusunda Bay G’yi ikna etmişti. Eşcinsel mastürbasyon fantezileri erken ergenlikte başlamıştı ve bunların mutlak bir sır olarak kalması için çok titizleniyordu. Evliliğinin erkeklere yönelik cinsel ilgisini yenmesine yardımcı olacağını ümit etmiş, ancak bu gerçekleşmemişti.
Tedavi başladığında, Bay G’nin görüşmelerdeki davranışı, ucu babaya dayanan güçlü otorite figürlerine karşı yüzeyde uysallık, ancak altta yatan bir isyankârlığı yansıtıyordu. Hemen her görüşmeye, evde yaptığı marangozluk işlerini monoton bir ifadeyle anlatarak başlıyordu. Yavaş yavaş bu yoldan serbest çağrışım yöntemiyle bilinçdışı dalga geçtiği ortaya çıktı. Bu örüntünün bilinçdışı anlamlarının yorumlanması, giderek çözümlenmesini sağladı ve aktarım, baba imgesi olarak bana güçlü bağımlı arzuların gelişmesi yönüne kaydı.
Ergenliğinden beri mücadele ettiği güçlü eşcinsel arzuları aktarımda belirgin hale geldi ve iyi, koruyucu erkeklerle eşcinsel ilişkilerden oluşan mastürbasyon fantezileri yoğunlaştı. Buna yönelik eşcinsel arzularından duyduğu korkunun yorumlanmasıyla, bu konularda daha rahat konuşabilmeye başladı. Aynı zamanda, beni babanın öfkeli dayatıcı davranışları ile annenin katı, talepkar mükemmeliyetçiliğini yoğunlaştıran sadistik bir ana-baba imgesi olarak algılamaya başlamıştı ve bana karşı yoğun bir korku geliştirdi.
Hep-veren ve koruyucu, anaç bir babaya olan bağımlı özlemleriyle, bu tehdit edici baba-anne imgesinden duyduğu korku, sık yineleyen bir döngü oluşturmuştu. Cinsel fantezilerindeki teslimiyetçiliğin bu sadistik baba-anne imgesine karşı altta yatan öfkeye karşı bir savunma olduğu şeklinde yorumlanmasından sonra bu döngü kırıldı.
Artık, aktarımdaki ilişki baskın olarak anneye ilişkindi: beni soğuk ve talepkar olarak algılıyordu. Bunları annesinin temizlik ve çalışma konularındaki talepleriyle ve oğlunun cinsel itkilerine yönelik kuşku ve yasalarıyla ilişkili özelliklerdi. Tedavinin ikinci yılında, birkaç ay içinde gelişen bir duraklama ortaya çıktı. Tedavideki bu duraklama, Bay G’nin işinde ve toplumsal yaşamında belirginleşen mazoşistik eğilimlerini yansıtıyordu. Mazoşistik eğilimler ise, daha derin bir düzeyde babayla olan oidipal rekabetle yoğunlaşmış anneye yönelik olarak oral saldırganlığa karşı bir savunmaydı.
Cinsel itkilerinden duyduğu dehşet yeni bir döngü yarattı ve eşcinsel duygularının, hem anneye karşı kabul edilemez heteroseksüel itkileri, hem de anneden babaya yer değiştirmiş cinsel duyguları içerdiği açığa çıktı. Babaya yer değiştirmiş olan bu duyguların, eşcinsel olmak fantezide hadım edilmek anlamına geldiği için, reddedilmesi gerekiyordu. Benimle olan ilişkisinde, yıllardır patronlarıyla ilişkilerinde bulunmaya ve güçlükle denetleyebildiği öfke patlamaları göstermeye başlamıştı.
Bu görüşmeler, beni denetlemek ve bana işkence etmek şeklindeki bir dizi sadist fantezinin başlangıcı oldu. Benim karımla olan cinsel ilişkilerimi bozma fantezileri, birincil-sahne olaylarının doğrudan ifadesi şekline dönüştü. Bay G’nin analizinin dördüncü yılında ortaya çıkan, işteki rakipleri üzerinde zafer kazanmaktan duyduğu korkular, kendi sadistik itkilerinden duyduğu korkularla bağlantılıydı. Üçüncü yılın ikinci yarısında, büyük oranda ortadan kalkmış olan aktarım dirençleri yeniden ortaya çıktı. Hasta yeniden serbest çağrışımda bulunmayı veya yorumları dinlemeyi reddederek ‘edilgen direniş’ göstermeye başladı.
Bu dirençlerin derinlemesine çalışılması, babasıyla ilişkili birçok anı ve fantezinin çıkmasını sağladı. Bunlarda babası, hastanın nefret ettiği işleri yaptırmaya çalışıyordu. Ayrıca, bilinçli öfke duyguları ve babasının denetiminden kaçmış olduğu için açık bir zafer duygusu da açığa çıktı. Eşcinsel fantezileri artık tümüyle diğer erkeklere boyun eğdirme ve onları denetlemeye yönelmişti. Aynı zamanda, cinsel yaşamı iyiye gidiyordu ve karısıyla ilişki sırasında ilk kez, sadistik fanteziler kurmadan da cinsel saldırganlık gösterebilmişti. Cinsel olarak arzulanan anneyi temsil ettikleri için ve baba tarafından intikam amacıyla yok edilme korkusu nedeniyle, kadınlara karşı hissettiği güvensizlik analizin son önemli konusu haline geldi. Bu, hastanın karısıyla olan cinsel yaşantısındaki tutumunun yanı sıra, genelde kadınlara ve ahlaka karşı tutumunu da köklü bir şekilde gözden geçirmesini sağladı. Bu değişim, sonuçta kendi içinde bir cinsel özgürlüğe ulaşmasına neden oldu.
Analizin son altı yılında, eşcinsel fantezileri neredeyse tümüyle ortadan kalktı ve karısıyla doyum sağlama kapasitesi ve ona olan cinsel ilgisi normal belirtiler gösterdi. Yaşamında ilk kez işinde iyi çalışmaya ve işinden gerçekten zevk almaya başladı. Annesinin cinsellikle ilgili her şeyi yasaklayıcı tutumunu uzun süredir karısına yansıtmaktaydı, ama artık bunu yapmıyordu.
http://www.metiskitap.com/Metis/Catalog/Book/4406