Gönderen Konu: PDR ÖĞRENCİLERİNİN VAROLUŞÇU YAKLAŞIMA İLİŞKİN DÜŞÜNCELERİ  (Okunma sayısı 12084 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Yelkin Diker Coşkun, Emel Ulukaya, Şeyma Uzun


Yeditepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü, İstanbul

Özet

Psikolojik danışma ve rehberlik alanında çalışacak olanların bu alanın temel anlayışlarından olan varoluşçu yaklaşımı tanıması, genel kabul oluşturması beklenmektedir. Bu araştırmanın amacı PDR öğrencilerinin varoluşu yaklaşıma ilişkin görüşlerini, günlük yaşamda karşılaşılan çatışma durumlarında bu yaklaşımı kabul düzeylerini saptamaktır. Araştırma 2010 bahar döneminde Yeditepe Üniversitesi farklı sınıf düzeylerinde öğrenim gören PDR ve psikoloji öğrencileri ile yürütülmüştür. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara (n=15) varoluşçu yaklaşım ve bu yaklaşımın yaşam pratikleri hakkında soruların yer aldığı yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin genel olarak varoluşçu yaklaşımla ilgili bilgi sahibi olduklarını düşündükleri, varoluşçu yaklaşımın kullandığı temel savlara genellikle olumlu yaklaşıldığı sonucuna ulaşılmıştır.

Giriş

Varoluşçuluk, PDR alanında Son yıllarda artan problemler nedeniyle ve insanlarımızın bilinçlenmesiyle birlikte psikolojik danışmanlık mesleğine verilen önemin arttığı gözlenmektedir. Sosyal statü ve üstlenilen görev itibariyle psikolojik danışmanlık mesleğinin ülkemizde çok tercih edilen bir meslek olması nedeniyle psikolojik danışman adaylarının her anlamda kendilerini çok iyi yetiştirmesi ve geliştirmesi beklenmektedir. (Gültekin, 2006 s. 8) Varoluşçu yaklaşımla örtüşen PDR ilkelerinin (koşulsuz kabul, özgür irade, bireysel sorumluluk vb) olması nedeniyle bu yaklaşımın psikolojik danışman adayları tarafından bilinmesi ve bazı ilkelerinin benimsenmesi gerekmektedir. Psikolojik danışman adaylarının bu yaklaşıma ilişkin bilgi sahibi olmaları, yaklaşımı işe vuruk hale getirmelerine yardımcı olacaktır. İlkeleri benimsemenin önemini Gültekin (2008:vi) şöyle açıklamaktadır:

Psikolojik yardım mesleklerindeki etik ilkeler, evrensel prensiplere göre yapılandırılmış, temel unsurları toplum, kültür ya da bireye göre farklılık göstermeyen ilkelerdir. Bu alanlarda çalışan bireylerin mesleki gereklilik doğrultusunda dışsal bir zorunluluk olarak değil, değerlendirilmiş ve içselleştirilmiş bir anlayış doğrultusunda bu ilkelere uymaları, hizmet verdikleri bireylerin değerlendirme biçimlerini anlayabilme, olaylara onların bakış açılarından bakabilme ve daha doğru bir değerlendirme yapabilme imkanı sağlar. Bu durum hizmet alan bireylerin iyi oluşlarına önemli bir katkı sağlayabilir. Bu bağlamda psikolojik yardım meslekleri alanlarında eğitim gören bireylerin ahlaki yargı yeteneklerinin gelişmesinin desteklenmesi, verilen hizmetlerin kalitesinin artırılması açısından önem taşımaktadır.
Yukarıda önemi açıklanan temel ilkeleri oluşturan hümanizm, varoluşçuluk gibi yaklaşımların daha yoğun biçimde incelenmesi gerekmektedir. “Varoloşçuluk, insanın zihinsel yapısının ve dünyayı algılama şeklinin bir izah tarzıdır” (Tekneci, M. 2009). İnsan, elinde olmadan bu dünyada var olmuştur. Varlığını fark edebilen tek canlıdır. Varlığını fark etmeyle beraber varlığının neden ve niçinlerini sorgulamak durumundadır. Bu durum, insanın varlığına anlam arama sürecidir. Varlığa anlam aramak doğuştan gelen bir ihtiyaçtır. Psikolojik danışmanlık alanında çalışan bireylerin bu konudaki farkındalıklarının gelişebilmesi için varoluşçuluk felsefesi özümsemesi gerekmektedir. Varoluşçu yaklaşım insanın biricik oluşu ve özgün olma özelliğini hiçe sayarak bir nesne gibi ele alan yaklaşımlara karşı bir tepki olarak doğmuştur. Varoluşçu düşünce insanın kendini yaşamakta olduğu zaman içinde var edebileceği ve değiştirilebileceği ilkesine dayanmaktadır (Koçak, Gökler, 1998 s. 91)
Gençtan (1996) varoluşçu felsefesinin temel öğretisinin birey ve özgürleşmesi olduğunu açıklar. Buna göre “evrende kendi varlığını kendi yaratan tek varlık insandır ve insandan başka tüm varlıklar varoluşlarından önce yaratılmışlardır. Daha açık bir deyişle, ağaç ağaçlığını kendisi yapmaz, ama insan insanlığını kendisi yapar ve nasıl yaparsa öylece var olur, değerlerini kendi yaratır, yolunu kendi seçer. İnsan yaşamaya başlamadan önce yaşam yoktur ve yaşama anlam veren yaşayan insandır. Gerçekte doğada insana yol gösterecek kendinden başka hiç birşey yoktur. O halde insan özgürdür, yaşamını hangi biçimde isterse çizebilir, ne var ki insan kendi sorumluluğunu yüklenebildiği derecede özgürdür.”
Varoluşçu yaklaşımın temele aldığı bazı kavram ve ilkeler vardır. Bunlar bireysellik, özgür seçim, sorumluluk, varoluş anksiyetesi, nedenselliğin reddi, somut gerçekliktir (Gençtan, 1996; Koçak, Gökler, 1998) Bu kavramlar çerçevesinde incelendiğinde varoluşçu yaklaşımın temelde bireyi varoluşu nedeniyle kendine özgü çatışmalar yaşayan, olumlu ya da olumsuz somut gerçekliği değerlendirerek özgür seçimler yapabilecek varlık olarak tanımladığını görebiliriz. Psikolojik danışma sürecinde de bireyin bu özelliklerle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Varoluşçu yaklaşım önceleri bireysel psikolojik danışmalara uygulanmasına rağmen daha sonraları birçok farklı alanlarda başarılı bir biçimde uygulanmaya başlanmıştır. Varoluşçu yaklaşım bir tür zihinsel etkinliklerin açımlanma sürecidir. Grup lideri psiko terapiyi yürütmek yerine onu yaşar. Danışman yorumlama, değerlendirme ve yargılama yerine kendisi o anda yaşanan etkileşime açar ve bu yaşantıdan anladıklarını paylaşır. Varoluşçu grup etkileşiminde şu anki yaşantılar üzerine yoğunlaşılır. Geçmiş şu anın doğru bir şekilde aydınlatılmasında işe yarayabilir. Geçmişe takılıp kalmamak geçmişi geleceği tesis etmek için kullanmak önemlidir. Varoluşçular psikolojik rahatsızlıkları bir hastalık değil dinamik varoluşsal bir baskı olarak yorumlarlar ( Koçak, Gökler, 1998 s. 96).  Bu yaklaşıma göre bireyin sahip olduğu özgürlük ile sorumlulukları arasındaki ilişki önemlidir. Bir birey özgür olduğu müddetçe davranışlarının sorumluluğunu da üstlenmek durumundadır. Seçimlerinde ve eylemlerinde sorumluluk alması beklenen insanın özgür olmaması bireyin çeşitli çatışma durumlarını yaşamasına yol açacaktır. Bu durumu Sartre “özgürlüğe mahkûmum” sözüyle vurgulamaktadır. 

Varoluşu psikolojik danışma ise bireye yapılan psikolojik yardım sürecini insanın var oluşunda, özünde yer alan dört büyük konuya ( ölüm- özgürlük-yalıtılmışlık-anlamsızlık ) odaklaşan dinamik bir süreç olarak görmektedir. Bireyin seçimleri ve eylemlerinde özgür olduğu bu nedenle de seçimlerinin ve eylemlerinin sorumluluğunu alması gerektiği anlayışı vurgulanmaktadır. Biz insan olarak koşulların kurbanı değiliz çünkü her türlü koşullarda biz olmayı ya da olmamayı seçtiğimiz şeyizdir. Psikolojik danışma sürecinin amacı danışanların seçtiklerini keşfederek farkına varmaları ve bunların sorumluluğunu almalıdır. Birçok danışan için kendilerini var eden seçimlerini fark etmeleri değişimin, iyileşmenin başlangıcı olmaktadır. Bir insan olarak biz koşulların pasif bir kurbanın olarak kalmak zorunda değiliz ve bunu fark ederek sürekli biçimde kendi yaşamımızın mimarı haline gelebiliriz (Yalom, 1980, akt. Koçak ve Gökler, 2008). Varoluşçu yaklaşımın özgür irade, özgürlük ve sorumluluk, kimlik bunalımı, çatışma nedenleri gibi üzerinde durduğu olguların psikolojik danışman adayları tarafından nasıl anlamlandırıldığı ve yorumlandığı önem taşımaktadır.

 Araştırmanın Amacı

Psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında çalışacak uzmanların karşılaştıkları durumları objektif değerlendirebilmeleri için öncelikle bireyin özgür iradesinin olduğunu ve bireyin kararlarını kendisinin alabileceğini düşüncesini benimsemelidirler. Bu bağlamda, psikolojik danışmanlar varoluşçuluk felsefesinde yatan özgürlük, sorumluluk alma, şartsız kabul ve  özgür irade gibi temel düşünceleri  özümsemiş olmalıdırlar. Yapılan araştırmada PDR bölümü öğrencilerinin bu görüşleri ne kadar benimsedikleri, almış oldukları eğitimin bu süreçte öğrencilere neler kattığı ve kendi yaşantılarında ne kadar uygulayabildikleri saptanmaya çalışılmıştır. Bu araştırmanın amacı PDR öğrencilerinin varoluşu yaklaşıma ilişkin düşüncelerini saptamaktır. Araştırmanın problem cümlesi şu şekilde belirlenmiştir: “Öğrencilerin varoluşçu yaklaşıma ilişkin düşünceleri nelerdir?”

Yöntem

Araştırmaya katılan kişilerin duygu ve düşüncelerinin öğrenilmesinde nitel araştırma en çok kullanılan yöntemlerden biridir (Yıldırım & Şimşek, 2004). Bu araştırmada öğretmen adaylarının meslek bilgisi derslerine yönelik düşünceleri nitel araştırma yöntemlerinden açık uçlu soru tekniği kullanılarak belirlenmiştir. Elde edilen veriler ortak yönleri esas alınarak kodlanmış ve kategorilere ayrılmıştır. Elde edilen bilgiler doğrultusunda, veriler yeniden düzenlenerek araştırma ile ilgili literatür incelemesi ışığında analiz edilerek yorumlanmıştır.

Çalışma Grubu

Araştırma 2009-2010 akademik yılı bahar döneminde Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik ve Psikoloji bölümlerinde öğrenim gören 13 öğrenci ile yürütülmüştür.

Tablo 1. Çalışma grubuna ilişkin bilgiler

   Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü   Psikoloji Bölümü
2. sınıf   2   -
3. sınıf   3   2
4. sınıf   3   3
Toplam   8   5

Veri Toplama Araçları

Öğrenci Görüşme Formu: Öğrenci görüşme formu, araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Form geliştirilirken öncelikle varoluşçuluk felsefesi, psikolojide varoluşçuluk ile ilgili kaynaklar incelenmiştir. Psikolojik danışma ve rehberlik alanında varoluşçuluk anlayışını oluşturan ögeler ve özellikler göz önünde bulundurularak psikolojik danışma ilke ve uygulamaları dikkate alınarak görüşme soruları (n=22) hazırlanmıştır.
Formda koşulsuz kabul, çatışma durumları, sorumluluk ve özgürlük kavramları, aile uyumu ve kişisel özgürlük, kimlik bunalımı konularını temele alan sorulara yer verilmiştir. Örneğin; Bireyi koşulsuz kabul ilkesi hakkında ne düşünüyorsunuz?, Sizce bireyler neden çatışma yaşarlar?, Bireyin sorumluluk sahibi olması için özgürlüğünün de olması gerektiği fikrine katılıyor musunuz? Neden? Sizce toplum bireyi yok ediyor mu? Özgür olmaya mahkumum sözü sizce ne anlam ifade ediyor? Kimlik bunalımı kavramı size neleri çağrıştırıyor? Özgür seçimler risk taşıdığı için sizi tedirgin eder mi? Sizce aile uyumu kişisel özgürlükten önce gelmeli mi? Varoluşçu yaklaşım sizin için ne ifade ediyor? Üniversitede aldığınız eğitim varoluşçu felsefenin tanımı ve anlamı ile örtüşüyor mu? Varoluşçuluk felsefesini kendi yaşamınıza uygun buluyor musunuz? Neden? Oluşturulan görüşme formunun geçerliği için uzman kanısına başvurulmuş ve iki öğrenci ile soruların anlaşılıp anlaşılmadığı kontrol edilmiştir.

Verilerin Analizi

Araştırma kapsamında öğrencilerle yapılan görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiş ve görüşmeler bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Dinlenen ifadeler metne dönüştürülmüş, metinler birkaç kez okunmuş ve görüşmelerde geçen kavramlara, olgulara ilişkin sıklık çizelgeleri hazırlanmış daha sonra kodlar oluşturulmuştur. Ardından kodlar bir araya getirilerek ortak yönleri bulunmuş, temalar (kategoriler) ortaya çıkarılmıştır. Belirlenen temalar altındaki kodların birbiriyle ilişkileri gözetilerek analiz edilmiştir. Araştırmacılar tarafından yapılan yorumları desteklemek ve katılanların görüşlerini yansıtmak amacıyla görüşme metinlerinden örnek alıntılara yer verilmiştir.

Bulgular ve Yorum

Görüşmelerin çözümlenmesi sonucunda, öğrencilerin varoluşçuluk yaklaşımına ilişkin düşünceleri temelde üç ana kategori altına toplanmıştır (Tablo 2). Bu temalar varoluşçuluğa yüklenen anlam, varoluşçuluğun temel söylemlerini kabul, yaklaşımın çatışma durumlarında uygulanması olarak belirlenmiştir. Temalar ve temaların altında toplanan kavramlar Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2. Öğrencilerin varoluşçuluk yaklaşımına ilişkin düşünceleri

Varoluşçuluğa yüklenen anlam   Varoluşçuluğun temel söylemlerini kabul   Yaklaşımın çatışma durumlarında uygulanması
Kendini sorgulama   Özünü belirleme potansiyeli   Özgürlük ve sorumluluk dengesi
Özgür irade   Koşulsuz kabul   Birey ve aile çatışmaları
Yaşamın sorgulanması   Kimlik bunalımı   Birey ve toplum çatışmaları

Araştırma bulguları tabloda yer alan temalara göre sunulmuştur. Birinci tema “varoluşçuluğa yüklenen anlam”dır. Bu tema ile ilgili görüşler öğrencilerin varoluşçuluk yaklaşımını bireyin özgürlüğü, kendini ve yaşamı sorgulaması, seçimlerinde özgür irade sahibi olması gibi kavramlarla ilişkilendirdiklerini göstermektedir. Örneğin; G2: “ Varoluşçuluk kişinin hayattaki amacını bulması ile ilgilidir. Bunun için en temel şey kendini ve yaşamı sorgulamasıdır. Ancak böylece ben kimim, neyim, ne istiyorum ve ne yaparak mutlu olabilirim gibi soruları yanıtlaması mümkün olur”, G4:” Davranışın ortaya çıkarabileceği olumlu ya da olumsuz sonuçları yine birey kendisi üstlenmek zorunda olduğunu düşünüyorum.” G7: “Doğumla başlayan özgürlük ve özgür olma sürecinde kişi bedeniyle beraber zihnini de pekiştirmeye devam ederse hiçbir mahkûmiyete izin vermez.” G11: “Zaman zaman tedirginlik yaratsa da özgür iradeyle seçim yapmanın verdiği haz bu riski almaya çoğu zaman değer.” G12: “ Hayatının başkasının yönlendirmesi altında şekillenmemesi kişinin bireysel gelişimi ve gelecek yaşamı açısından daha sağlıklı olacaktır.” Belirtilen görüşlerden yola çıkarak öğrencilerin çoğunluğunun varoluşçuluk yaklaşımının söylemlerini varoluşçulukla ilişkilendirebildiğini ve bu söylemleri içselleştirdiğini söyleyebiliriz.

Görüşmeler sonucunda belirlenen temalardan ikincisi “Varoluşçuluğun temel söylemlerini kabul” için elde edilen görüşme bulguları incelendiğinde görüşme yapılan öğrencilerin varoluşçuluk yaklaşımı hakkında genel bilgilere sahip olduklarını düşündükleri, varoluşçu yaklaşımın kendi yaşamlarında ve mesleki uygulamalarda önemli olduğu görüşünde oldukları anlaşılmaktadır. Bu noktada öğrencilerin varoluşçuluğun temel söylemlerini kabul ettikleri düşünülebilir. G1: “Varoluşçuluk felsefesini kendi yaşamıma uygun buluyorum. Çünkü insanın kendini gerçekleştirmesi özgür düşünebilmesine bağlıdır. Varoluşçuluğunda belirttiği gibi her insan kendisini nasıl oluşturursa, öyle olur; insan özünü kendisi belirler ve insan içinde bu potansiyeli barındırır.” G4: “Evet, bence benim düşüncelerimle paralel bir akım. Her insan kendinden sorumludur. Tabii ki toplum içinde uyum da önemli ama bireyin kendine özel alanı da kaybolmamalı bence.”
Kimlik bunalımı kavramı gibi varoluşçuluğun temel kavramları hakkında PDR öğrencileri genel olarak ergenlik dönemini çağrıştırdığını ya da bir sorunu çağrıştırdığını belirtmişlerdir. Örneğin G1: “Kimlik bunalımı ergenliği çağrıştırıyor. İnsanın kim olduğunu, ne olduğunu en çok sorguladığı, her şeyi değiştirecek gücü kendisinde en çok hissettiği dönemdir.” Ancak öğrencilerin bazısı varoluşçuluk felsefesinin yaşamda uygulanabilirliği konusunda tereddütlerinin olduğunu belirtmiştir. G2: “Ben hiçbir zaman bütünüyle sadece bir felsefeye ya da teoriye inanmadım. Varoluşçuluk felsefesi de insanın kendini keşfetmesi gibi çok önemli bir misyonda insanlara yardım ediyor olsa da çok sert bir şekilde insanları ölümle ve yaşamla hatalarla ve doğrularla karşılaştırması açısından bana uygun olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle hem evet hem de hayır diyebilirim.”  Bir öğrenci ise varoluşçu yaklaşımın uygulanabilirliği konusunda olumsuz görüş bildirmiştir. G12: “Varoluşçuluk bunalım yaşamanın insanın varoluş özelliği olduğunu söylüyor, her ne kadar bizim mesleki çıkış noktamız olsa da ben bu anlayışta değilim. Ailede bunalım yaşayacak diye aile kurumunu yok sayamayız. Söylemleri toplumumuzun gerçekleri ile örtüşmüyor gibi”
Varoluşçuluğun temel söylemlerinden olan koşulsuz kabul ile ilgili olarak öğrenciler çoğunlukla ilkenin önemi ve değerini kabul etmişlerdir. Örneğin G6: “ Psikolojik danışma yapacak herkesin kabul etmesi gereken ilk kural olması gerektiğini düşünüyorum.” G8: “Eğer birbirimizi koşulsuz olarak kabul edebilirsek, toplumdaki sağduyu ve hoşgörü artacaktır.”  G2: “Bir kişiyi tamamen olduğu gibi kabul etme noktası kolay olmasa da başarıldığı zaman ilişkileri sağlıklı kılacak en sağlam yöntemdir.” Belirtilen görüşler öğrencilerin koşulsuz kabul ilkesini benimsediklerini göstermektedir. Ancak bu ilkeyi farklı biçimde yorumlayan bir öğrenci de şu şekilde görüş bildirmiştir. G13: “Kimse kimseyi koşulsuz kabul edemez. Herkesin mutlaka karşısındaki insandan beklentileri vardır.”
Görüşmeler sonucunda belirlenen temalardan sonuncusu “Yaklaşımın çatışma durumlarında uygulanması” ile ilgili bulgular incelendiğinde öğrencilerin yaklaşımı günlük yaşamlarıyla tam olarak örtüştüremedikleri saptanmıştır. G6: “Kişiler öznel varlıklar olmaları nedeniyle özgürlüklerini ve kararlarını kendilerinin vermeleri gerektiğine inanıyorum” G10: “Bir çocuk değişir, Türkiye değişir’ sözünde olduğu gibi, özgür, kendini bilen, boyun eğmeyen insan yaşadığı toplum için yeni bir umut, tarihe ve gündemine yeni bir yöndür.”   
Katılımcılara bireyin özgürlüğü ile sorumlulukları arasındaki ilişki sorulduğunda farklı görüşlere sahip oldukları saptanmıştır Örneğin; G1: “Kendisiyle ilgili sorumluluk alabilmek zaten özgürlüktür.” G2: “Eğer bir birey özgür hissetmiyorsa sorumluluk olarak kabul edilen şeyler birilerinin ona dayattığı zorunluluklar olarak görülür” G3: Başkalarının boyunduruğu altında sorumluluğu olması mümkün değildir. Zaten böyle bir durumda sorumluluk başkasında olduğu için de özgür değildir.” G4:”Birey toplumu kısmen yönlendirmelidir. Ancak bu yönlendirme asla bireyin özlük haklarına müdahale edecek kadar yoğun olmamalıdır. G5: “Temel kurallar zaten bireyi farkında olmasa da yönlendirmekte bence. Temel birlikte yaşama kuralları açısından bireyin yönlendirilmemesi bireyin bir şekilde dışlanmasına neden olabilir.” G6: “Bireylerin toplum ekseni içinde ortaklaşmaları toplumsal huzur ve uyum için gereklidir.” G7: “Bireyi toplum yönlendirmemeli aksine bireyler toplumu şekillendirmeli ve bu doğrultuda bir toplum oluşmalıdır”
Ayrıca öğrenciler varoluşçu yaklaşımın aldıkları eğitimin bir parçası olamadığını ifade etmiştir.G5: “Ne yazık ki ezberci bir sistem içinde yer aldığımız için, kurallar ve prosedürler bizim isteklerimizden önce geldiği için bu soruya olumlu bir yanıt veremeyeceğim. Yapmamız gerekenler, almamız gereken dersler her zaman okul tarafından dayatılan şeyler oldu. Eğitimin içeriğine baktığımızda ise projelerden ziyade ödevlerimiz vardı. Araştırmak istediğim konulara ancak ders dışı vakit harcadığımda ulaşabildim.”


TARTIŞMA

Varoluşçu yaklaşımla ilgili olarak öğrencilerle yapılan görüşmeler sonucunda öğrencilerin genel olarak varoluşçu yaklaşımla ilgili bilgi sahibi olduklarını düşündükleri sonucuna ulaşılmıştır. Görüşmelerde varoluşçu yaklaşımın kullandığı temel savlara genellikle olumlu yaklaşıldığı belirtilmiştir. Bu durum öğrencilerin varoluşçu yaklaşımın benimsenmesi ve kendi günlük yaşamlarının bir parçası olarak uygulanması açısından önemlidir. Koçak ve Gökler (2008) araştırmalarında varoluşçu yaklaşımın grupla psikolojik danışma süreçlerinde etkili olarak kullanılabileceğini belirtmektedir. Bu noktada psikolojik danışman adaylarının yetiştirilmesinde öğrenme-öğretme süreçlerinde varoluşçu yaklaşımla ilgili daha yoğun çalışmalara yer verilmesi uygun olabilir.   


KAYNAKLAR


Gençtan, E. (1996) Varoluş ve Psikiyatri (5.baskı),Remzi Kitapevi, İstanbul
Gültekin F. (2008) Psikoloji, Rehberlik Ve Psikolojik Danışma, Sosyal Hizmet Öğrencilerinde Üniversite Eğitiminin Ahlaki Yargı Yeteneğine Etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi,  Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

Koçak R. Gökler R. (2008) Varoluşsal Yaklaşımda Psikolojik Danışma ve Gruba Uygulanışı. Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi. 2, 91-107.
Tekneci, M. (2009) Varoluşçu Psikoterapi. http://www.psikoterapi.info/index.php/varolucu-psikoterapi.html.  Alındığı tarih: 05. 07.2010
« Son Düzenleme: 08 Ağustos 2010, 11:01:37 ös Gönderen: alıntı »

kerem

  • Newbie
  • *
  • İleti: 2
    • Profili Görüntüle
bn bunlardan hıcbıse anlamadım ya

seymauzun

  • Newbie
  • *
  • İleti: 1
    • Profili Görüntüle
Aslında biz bu araştırmada pdr öğrencilerinin almış oldukları eğitimin onların algısına, bakış açısına ve yargılarına neler kattığını görmeye çalıştık. Mesela varoluşçuluk,bireysellik, özgür seçim, sorumluluk, varoluş anksiyetesi, nedenselliğin reddi, somut gerçeklik gibi konuları işler ve psikolojide, danışmanlık süreçlerinde bunlar önemli konulardır. Bizde bu işi yapacak kişiler bunu içselleştirebilmişler mi diye baktık. Araştırma sonucunda da gördük ki, herşey kişilik yapısına göre değişiyor ve gelişiyor. :) umarım açıklayıcı olmuştur..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
http://www.youtube.com/watch?v=u1iMl9dDm-o&feature=related

Psikolog Hüseyin KAÇIN
0 555 326 22 91

www.escinselterapi.net

"Eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkanı sağlamamak, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur."