Sözü edilen anne,baba,Chasseguet-smirgel’in (1985a) Ödip öncesi dönemdeki oğlunu,bu oğlu ergenlik öncesindeki penisiyle kendisine ideal eş olarak gören ve geleceğin sapkınını yetiştiren anne gibi görünüyor.Bence, oğlan,annesini hamile bırakmaktan korktuğu için ensest ilişkiye son vermeye karar vermiş değildir; ensesti bitiren annedir;oğul artık “ideal eş”olmadığı ya da onun sapkın amaçları için ideal biçimde tasarlanmış yarı nesne olmadığı için bitirmiştir bu ilişkiyi.Çocuğu,bir yetişkin gibi davranıp boşlamaya başladığı anda,anne durumun denetiminin artık kendisinden çıktığını hissetmeye başlamıştır.Zihninde ve bedeninde o bir erkekle birliktedir artık ve bu nedenle, fantezilerinde bir erkeğin insafına kalmıştır.
Kadın sapkınlıkları alanı içinde ensestin yeri neresidir ? Görünürde,ensest suçlusu çocuğuna saldırır,ama aynı zamanda kurbanını çevreler,kuşatır ve onun gitmesine de izin vermez.Shengold’a”… insanı temesa duyulan açlığını enseste ve sapkınlıkla yol açabilecek biçimde cinselleştirilmesi,[çocuk için] duygusal ve cinsel gelişimin durulmasından daha mı sağlıklıdır? “(1980,s.464) sorusunu sorduran,belki de bu sahiplenmeci tutumudur.Ne var ki benim deneyimlerime göre,duygusal ve cinsel gelişimi engelleyen,ensest ve saptırıcı tutumlardır.EYLEM VE TEPKİ,UYUMSUZ DEĞİL,TAMAMLAYICIDIR.Ensestin ya da sapkınlığın kurbanları duygusal ve cinsel gelişimlerinde sakatlayıcı ve kalıcı etkiler yaşarlar,bütün vakalar bunu gösterir.
Çocuklarda fetişizmin etiyolojisi üzerine yorum yapan Sperling.”bu çocukların yaşamında,anne babayla,özellikle de anneyle ilişkilerde,gerçekbir baştan çıkarma ve bütünü oluşturan bu içgüdülerin aşırı uyarılması vardır”der (1963,s.382 vurgtu buna ait).
Kramer ve Margolis’in (1980) betimlediği anneyle ensest ilişki vakalarında tedavi edilmesi gerektiği düşünülen bütün davranışlar, çocukların davranışlarıdır.Bir başka deyişle, anne-babaların çocuğun saldırgan davranışları karşısında kaygılarının artması nedeniyle enses ilişkisi,genellikle çocuk açıkça şiddet ve eylemlerinde bulunmaya başladığı zaman açığa çıkar.Bu sır korkular devreye girene kadar annenin marifetleriyle saklanır.) Bu tuhaf durum, Margolis’in betimlediği vakada neredeyse korkunç bir hal alır.Yirmi yedi yaşında bir erkeğin annesi,oğlunun hem kendisini hem de sevgilisini tabancayla vurup öldürmekle tehdit ettiğini de iddia etmektedir.Oğul,tutuklanmadan üç yıl öncesi annesiyle cinsel ilişkiye girmiştir.
Anne yalnızca dört kez cinsel ilişkiye girdiklerini itiraf etmiştir,oysa hasta en az on sekiz-yirmi kez ilişkiye girdiklerini iddia ediyordu.John bu ilişkiden söz etmekten bile utandığı için,annesiyle cinsel yaşantısını abartmış olması kuşkuluydu.Büyük olasılıkla hastanın annesi,olayın gerçek boyutunu en aza indirmeye kalkışmıştır. (s.268)
Kramer’de (1981) yer alan üç vakada da, çocuklar ana-babalarının telaşlanması üzerine psikiyatrik bakıma alınmışlardı.Vakalardan birinde ,ana-baba çocuğun saldırganlığı karşısında büyük bir korkuya kapıldıkları için onu analize getirmişlerdi;diğer iki vakada ise çocuklar zalim davranışlarıyla ana-babanın üzerinde öyle bir egemenlik kurmuşlardı ki, ana-babanın mevcut duruma dayanma gücü azalmış ya da hiç kalmamıştı.
Anlaşılıyor ki iki yazar tarafından aktarılan vakaların hepsinde de saldırganlık ve şiddet,kurbanlarda ileri bir devrede ortaya çıkmıştı.Çoğu profesyonel bu gibi durumlarda kendini gösteren yansıtmalı özdeşleşme (yani,saldırganla özdeşleşme)düzeneğini tanır.Çocukları baştan çıkaranlar,genellikle,geçmişte kendileri de baştan çıkarılmışlardır.Sapkınlıkların yayılma ve kendi kendini devam ettirme özelliği ve etkileri de kendini tekrar tekrar gösterir.Margolis’in aktardığı vakada bu son derece açıktır.Kramer’in bildirdiği vakalardan birinde,annesinin cinsel tacize maruz kalan beş yaşındaki kız çocuğu Abby-,annesinin ona uyguladığı cinsel uyarımın aynısını köpeğinde yeniden yaratmaya çalışır. (1980,s.332).Bu, yeni bir sapkınlık örneğidir;yani hayvanlarda cinsel ilişkiye girmek.Burada köpek,çocuğun içindeki annenin gördüğü biçimiyle kendisinin bebeksi ve zayıf parçalarını temsil eder.
Annesiyle ensest ilişkinin bir sonucu olarak cinsel sapkınlıkları olan kadın hastalarla benim de benzer deneyimlerim oldu.Bayan E. Bu vakalardan biriydi.E.kendini yetki sahibi kişilerle,özellikle de kadınlara teşhir etmek için karşı konmaz bir arzu duyması nedeniyle bana gönderilmişti.Bu davranış biçimi yüzünden öylesine şaşkınlık ve güçsüzlük duygusu yaratıyordu ki bulunduğu her yerden;okullardan, eğitim merkezlerinden, iş yerlerinden-, danışma gruplarından,hatta akıl hastalıkları hastanelerinden atılmıştı.
Otuz dört yaşındaki,kilolu ve gösterişsiz bir kadındı.Onu ilk gördüğümde beni hoşnut etmeye istekli,ama oldukça da korkmuş görünüyordu.Bende bıraktığı ilk izlenim buydu, ama onun “tehlikeli”olduğu konusunda önceden uyarmışlardı beni.Tehlikeli olmasından kasıt,yetki sahibi kadınlara tutulmak,mektup yazarak ve telefon açarak eski doktorlarını sıkboğaz etmek,hatta beklenmedik biçimde evlerine gidip teşhirci davranışlarıyla onları rahatsız etmek gibi şeylerdi; bu haraketleriyle kendini aptal durumuna düşürüyordu.Hasta, “kendini gösterme” isteğinin, idealleştirmediği “annelik” özelliklerini atfettiği birine bağlandığı zaman ortaya çıktığını anlatmaktı.O kişiyle yakınlaşmak istiyordu,onun kendisini fark etmesini ve kendisiyle ilgilenmesini arzuluyordu,ama aynı zamanda “kurban”ını şaşırtmak da istiyordu.Bu kişiyle karşılaşacağı zaman uygun giysiyi giymeye çok özen gösteriyordu.Bu,minik bir fanila ve üzerine giydiği bir pardesüden ibaretti ve böyle giyinerek,içinden gelen dürtüleri hemen cevap vermeye hazırlanıyordu.Yaptığının yanlış olduğunu ve bu yüzden reddebileceğini biliyordu,ama kendini engelleyemiyordu.
Bu dürtüyü çok küçük yaşlardan beri duyuyordu aslında, ama başlangıçta denetleyebilmişti.Okuldayken kadın öğretmenlerinden birine tutulmuş ancak eylemlerini onun önünde soyunmakla sınırlı tutmuştu.Bu soyunma ona büyük bir cinsel haz vermişti.On yedi yaşında bir kurumda mesleki eğitim alırken müdüre aşık olmuş ve ilk kez içinden gelen dürtüye boyun eğmişti.O zamandan beri içindeki gerilime dayanamıyor,aynı eylemi,öğretmenler,kurumlardaki müdürler,doktorlar,patronlar ve benzeriyle sürekli yineliyordu.Her seferinde sonuç bir felaket oluyordu.”Antısosyal” davranışların ve psikoterapistlerin bürolarından bile kovuluyordu.
Bir seferinde,yaşlı bir erkek olan kurbanı çok öfkelenmiş ve tokat atmıştı.Hastamın bu tokata tepkisi yoğun bir mutluluk ve cinsel heyecan olmuş ve buna çok şaşırmıştı.Sonra bu “anne kişilikleri’nin” çoğundan istediği şeyin,ona mastürbasyon yapmaları ya da poposuna şaplak atmaları olduğunu fark etti.Bu hastayla ilgili olarak bana gönderilen mektupta kadının eylemlerinin cinsel ilişki amacına yönelik tepkiler olmadığı, daha ziyade mazoşist gereksinimlerine bir tepki olduğu yazıyordu.Ne kadınlarla ne de erkeklerle duygusal ya da fiziksel hiçbir yakın ilişkisi olmamştı.Sekiz yaşından beri,öğrenci, çalışan ya da hasta olarak çeşitli kurumlarda yaşamıştı.
Kadın, küçük yaştan beri her üzüldüğünde,her kızdığında ya da sadece uykuya dalsın diye annesinin ona mastürbasyon yaptğını anlattı.Nuna inanmak zor değildi,zaten daha sonra görüştüğümüz annesi de kızının anlattıklarını doğruladı .Yalnızca bu kızına değil diğer dört çocuğuna da mastürbasyon yapmıştı.Kendi sözleriyle bu,”emzik kullanmaktan daha kolaydı”Hastanın annesi,o zamanlar,sürekli sarhoş olan ve onu döven bir adamla mutsuz bir evliliği olduğu için kendini çöküntüde hissediyordu.Çocuklarıyla yaptığı bu şeyler ona büyük bir rahatlama sağlıyor ve mutluluk veriyordu.
Ayrıca kendisi de ancak bu şekilde uyuyabiliyordu.Kadın,hiçbir psikotik özellik göstermiyordu.
Bütün sapkın hastalar gibi,dış dünyayla ilişki kurarken benim hastam da , bir hatta kalma aracı olarak parçalanma,yansıtmalı özdeşleşme ve cinselleştirmeyi kullanmıştı.Kendisini,annesinin bedeninin bir parçası ya da devamı gibi algıladığı , varoluşunun nedenin yalnızca annesine narsisist ve cinsel haz vermek olduğunu çıkan yoğun,kronik,gizli çöküntüyle başa çıkma girişiminde manik savunmalar kullanıyordu.Gerçekten de bacaklarının arasında annesinin dokunabileceği,okşuyabileceği sürtebileceği “bir şey”den ibaretti kendisi;Hasta ağlayacak gibi olduğunda onu yatıştırmanın tek yolu buydu.Yaşam ondan bu sürekli yinelenen,hiç durmayan ve rahatsız edici harekete tepki vermesinden başka bir şey istemiyordu .Ve bu durum ona özel değildi.Tüm kardeşleri onunla aynı anda,aynı şeyi yaşıyorlardı.Hasta hayatta kalmak için cemaat hayatı sürmesi gerektiğini öğrenmişti.Bu hayatta yetki yöneticideydi,bağımsız olmaya ve kendini öne sürmeye hakkı yoktu ve akranlarının oluşturduğu grup içinde olabileceğince az sorun çıkarmalıydı.Bir sonraki hamlesi,kadın müdüre tutulmaktı.O zaman müdür,annesinin yaptığı gibi,onu kullanacaktı.Hasta, herkesi uyum içinde bir arada tutmak için,kendini bir kurban olarak feda ediyordu.