Gönderen Konu: RIZASI YOK: EŞCİNSELLERİN ANNE YA DA BABALARINI KUTSALLAŞTIRMASININ SAKINCASI  (Okunma sayısı 1211 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Bir babanın gözünden görüp, dilinden dinleyeceğim bugün çocuğuyla yaşadığı en özel deneyimini. Randevulaştık, görüntülü görüşme yapacağız. Babalar genelde …… HUSEYIM HOCAM BURAYA NE EKLENEBİLİR GENEL GECER BIR SEY BABALARLA ALAKALI? YA DA EKLENMELİMİ?
Görüşme saati yaklaşırken biraz gerildim, babaları hep çocuklarından dinledim, çok hoş şeyler değildi duyduklarım. Dolayısıyla taraflıyım babalara karşı. Şimdi tam tersi olacak. Öte taraftan randevulaşmak için gerçekleştirdiğimiz o ilk kısa konuşmada; kendi babalığını masaya yatırıp, yaşadığı sorgulamayı ve öz eleştirilerini açıkça anlatacağını söyleyen bir baba var karşımda. Değişik bir pencere açacağını düşünüyorum.
Cem bey. 45 yaşında iki çocuk babası bir akademisyen.
Görüşme saati geldi çattı. Karşılıklı bir süre konuya girizgah yaptıktan sonra başladı içine dökmeye Cem bey:
Tüm bu sorunları geleneksel aile yapısını bozduğumuz için yaşıyoruz. Kendi adıma yaptığım tüm hataların eğitimle alakalı olduğunu fark ediyorum. Mesela bizim evde demokratik aile ortamı var. Ama kendi ailemizden gördüğümüzü yapsaydık sorun yaşamayacaktık. Demokratik olalım derken başka bir şeye dönüşmüşüz. ‘’Çocuğunuzla çok oynayın, onunla arkadaş olun’’ dediler. Oysa bizim annemiz anne, babamız babaydı. Arkadaş falan olmazdık onlarla.
İlk zamanlardan beri eşimde kadınsılık özelliği zayıftı ve sürekli benim alanımı daraltmaya çalışıyordu. Farkında olmadan yapıyordu karakter özelliğiydi. Önemsemedim uzun süre, sonra rahatsız etmeye başladı.
Cem bey belirgin bir örnek verir misiniz?
Biz devlet kanunlarına itaat etmiyor muyuz? Devletin kölesi mi oluyoruz bu durumda. Anne babamız bize bir şey dediğinde itaat etmiyor muyuz? Biz onların kölesi mi oluyoruz. Neden bir erkek eşine makul sınırlar içinde hayır dediğinde kadınlar itiraz ediyor. İşte bunun gibi demokratikleşmeler bize iyi gelmedi. Çocuklarla arkadaş olmak iyi gelmedi, biz çekinirdir hatta korkardık ailemizden şimdi sanki laçkalaştı ebeveynlik.
Mesele şu; Türk hukukuna göre de İslam örfüne göre de aile sistemi temelde ataerkildir, yani babanın başkan, reis olduğu ve aile içinde otoritenin babada olduğu, son sözü söyleyenin baba olduğu bir sistemdir.
Kadında da şefkat ve merhamet olmalı, evi dişi kuş yapardan kasıt da budur. Kas ve testestoran kimdeyse otorite odur, evi de kadın çekip çevirir. Bu kadar basit bir geleneği karmaşaya çevirdik son yıllarda.
Bunlar evde eksikse sorun çıkıyor, işte bizim evde olan budur. Roller karıştı kimse kendi rolünü iyi oynayamadı.
Bir örnek verebilir misiniz Cem Bey sizi daha iyi anlayabilmem için.
İşten yorgun gelmişim eşimden bir bardak çay istemem dahi bir problem oluyor evde. Eşim ‘’Kalk kendin al diyor.’’ Feministlerde kocaya karşı kışkırtıyor kadınları. Bir gün eşim iş yerinde görevi olmamasına rağmen patronuna çay verdi. Akşam eve gelince, senin görevin olmadığı halde çay veriyorsun ofiste dedim, ‘’ne var yani oradaki tek kadın benim, bir çay vermişim çok mu’’ dedi. Ben de sana tüm maaşını, hayatını adayan kocana bir çay getirmeyi kavga sebebi görüyorsun, çocuklarının eve yorgun gelen babasına bir bardak çay vermeye eriniyorsun, ayrıca oradan aldığın maaşın 3 katını veriyorum ben sana ama çay istediğimde sorun çıkarıyorsun dedim. Şöyle bir baktım eşime, sustu kaldı ama cübbelinin dediği gibi: ‘’kadınlarla tartışılır mı yahu.‘’
‘’Ne var yani ben de çalışıp yorgun gelmişim, çayını sen alsan ne olur’’ dedi eşim. Şimdi düşünün bu en küçük örnekti, ne oldu bu durumda çocuklar evde hep annenin borusu öttüğünü gözlemledi.
Çocuklarla aranız iletişiminiz nasıl sizin ve eşinizin?
2 çocuğum var biri kız 12 yaşında, oğlum da 15 yaşında.
Eşim çocuklarla çok mesafeliydi hep, çocukları öperken severken hiç görmüyorum seni demişliğim var kaç defa, ‘’yooo seviyorum ben sen görmüyorsun’’ diye sert cevap verirdi.
Güven babadan sevgi anneden gelecek ama anne daha çok sevecek. Bizim evde anneden geçmesi gereken o sevgi, şefkat babaya kalıyordu.
Tip bir diyabet oldu 6 yaşında bizim çocuk. ‘’Çok iyi bakmanız’’ lazım dedi doktorlar ve panik oldu eşim. Çocuğun her şeyini kontrol ediyor, ilgileniyor ama haddinden fazla karışıyordu, çok kontrolcüydü. Bazen hasta çocuğa kızıyor, üzerine çok gidiyordu. Oğlum annesinin kendisini sevmediğini düşünüyordu o dönem ve ben ikna ediyordum çocuğu, olur mu oğlum tabi ki seviyor annen seni diye.
Allahım çocuklara karşı beni anne gibi davranmaya zorluyor bu kadın inşallah bir sıkıntı çıkmaz diye inanın dua ediyordum. Kırıp dökmüyordum ama çok şiddetli tartışmalar oluyordu evde. Korktuğum başımıza geldi!
On bir, on iki yaşına gelince oğlum benden uzaklaşmaya başladı ama bu iyi bir şey, büyüyor ve benden bağımsız olmak istiyor şeklinde yorumladım.
Çocukları sevmiyorsun şefkat göstermiyorsun diye sürekli konuşuyorum ama aslında eşim bana da öyleydi. Kadınsı bir ilgiyi fark eder erkek ama ben edemiyordum, bizim aramızda da bu soğukluk vardı. Biz erkeklerin doğamızda olan bir şey bu ilgiyi, arzuyu anlarız. Aramızda bu gerilim hep vardı ve umursamadığını düşünürdüm.
Eşiniz hep mi böyleydi, hiç psikoloğa gitmesi için teşvik ettiniz mi? Ya da siz gittiniz mi?
45 yasındayım ben 18 yıllık evliyiz. Evlendik o zamanda vardı bu sorunumuz ama bu kadar çok değildi, iki yıl sonra çocuk doğunca eşim daha çok arttırdı, yani kadın karım değil, sadece anne gibi yaşamaya başladı.
Çocukların her tür bakımlarını yapar, yedirir içirir, insülin takibini yapar, hemşire gibi her şeye vakıftır. Öte yandan çocuklarla ve bana olan bu yüzeyselliği, duygusuzluğu hep sürdürdü. Uyarmama rağmen sürdürdü, doğru yaptığını sanıyordu. Kendini haklı gördüğü için profesyonel yardım almazdı biliyorum. Çocuk için bile istemedi yardım almayı.
Nasıl yani?
Bir gün oğlum geldi ‘’baba bunalıma sürükleniyorum beni doktora götür’’ dedi.  Normalde anneler böyle durumda hemen evhamlanır, olayı büyütür hatta panikler, baba bir şey olmaz falan der ilk etapta ya; bizde tam tersi oldu. Benim oğlumu doktora götürmem için önce eşimle okkalı bir kavga etmem gerekti. Çünkü ‘’geçer bir şeyi yok, şımarıyor belli ki’’ deyip durdu. İnanmıyor çocuğa ‘’yok bir şeyi çocuğun, ne psikoloğu’’ deyip bana söyleniyor.
Çocuk 5 ci sınıftaydı o zaman neyse araştırdım soruşturdum tavsiye üzerine götürdük bir psikyatriste, 45 dakika görüştü çocukla, sonra bana döndü ‘’çocuğunuz çok akıllı, çok becerikli, çok girişken’’ sanki biz geri zekâlıymış da ondan getirdik. Yani kısaca ‘’hiçbir sorun yok’’ dedi yolladı bizi. Eşimde haklı çıkmış oldu kendince ‘’ben sana söylemiştim bak’’ diye kabardı aylarca. Dedim en azından emin olduk, içimiz rahatladı.
Sonrasında gözlemlediniz mi oğlunuzun gelişimini, ruh halini?
Tabi ki sürekli konuşurdum. Her konuda sohbet ederdim onunla. Bir süre geçti oğlum 13 yaşına geldi yine geldi bana ‘’baba yine başladı o iç sıkıntılarım’’ dedi. Köpek istedi, hemen aldık. Sonra bir iki gün geçti ‘’İçime intihar hissi çöküyor baba ama ben Allahtan korktuğumdan yapmıyorum. Sıkıntımın sebebini bilmiyorum’’ dedi.
Sonra eş zamanlı bu LGBT konusunda sorular sormaya başladı. Ben de bunlar gri meseleler oğlum diye tanımladım. LGBT hakkında çok propaganda vardı o dönem sosyal medyada. Çocuk etkisinde kalmıştır belki, daha fazla kalmasın diye bazı şeyler anlatıyordum ama baktım anlamıyor, ben de gri meseleleri bırakıp kenara bu defa siyah beyaz üzerinden anlatmaya başladım.
Ben ne dersem ne anlatırsam anlatıyım ikna olmuyor soru sormaya devam ediyordu. Tabi ben bu konuda çok keskin bir dil ve tavır aldım, buna rağmen anlattıklarıma gayet rahatça karşıt görüş sunuyordu.
 ‘’Senin böyle bir derdin cinsel bir sorunun varsa söyle gidelim doktora, psikoloğa gerekli tedavileri ol oğlum’’ dedim.
‘’Yok baba yok’’ dedi.
O ara yine dayanamadım araştırdım başka bir psikiyatrist buldum, tam götüreceğim pandemi patladı, sokağa çıkma yasağı geldi.
Çocukta nasılsa beni önemsemiyorlar olarak algılamış bunu, iyice sustu konuşmaz oldu. Yalnız o aralar arkadaşlarıyla konuşurken şakalaşmaları hep LGBT üzerinden söylemler oluyordu. Evde de hep bu konuda espriler yapıyor, bu konuda laflar atıyordu ortaya ünlüler üzerinden. Çok dikkatimi çekti bu tavırları. Birkaç gün sonra sordum oğluma; sen niye hep bu tip insanların esprilerini yapıyorsun, adlarını geçiriyorsun?
‘’Baba izlediğim videolarda çıkıyorlar karşıma’’ dedi.
Sert bir ses tonuyla yapma bir daha bu şakaları dedim.
Soğuk bir tonda ‘’peki’’ dedi.
Sonra şansızlık işte ben iş amaçlı 3 ay şehir dışına çıkmak zorundaydım, birkaç kere geldim eve bu 3 ay içinde, bir iki gün kaldım döndüm işimin başına ve her gelişte eşime soruyorum; ‘’oğlan nasıl var mı bir bunalımı’’ diye.  ‘’Yok bir şeyi, sana naz yapıyor o, yoksa gayet iyi, keyfi yerinde’’ diyor.
Sürekli bu cevabı alıyorum eşimden en son bir gün oğluma sordum; nasılsın var mı sıkıntıların içinde diye ve çocuğum yine aynı cevabı verdi; ‘’baba çok sıkılıyorum, içim sıkılıyor, günah olmasa valla kendi canıma kıyacağım, çok kötüyüm baba’’ dedi.
Ben hemen işi gücü bıraktım geldim. Panik oldum bayaa.
Bir yiğenim var benim kız. Ben onun sevgili amcasıydım, babasına anlatamadıklarını bana anlatırdı, aram çok iyiydi yeğenimle, işte ben bunun mükâfatını gördüm. Yeğenime açılmış oğlum, bana söyleyemediklerini ona anlatmış, sağ olsun oda bana anlattı.
Neler anlatmış oğlunuz Cem bey? Duyunca nasıl tepki verdiniz ne hissettiniz?
Ona demiş ki ‘’ben kendimi erkek gibi hissetmiyorum.’’ Yiğenim bunu eşcinsel olarak anlamış ama oğlum ‘’yok demiş ben ne erkeğim ne kadın, kendimi cinsiyetsiz görüyorum. Hissedemiyorum hiç bir şey’’ demiş.
Bunu duyunca aklıma geldi, bir defasında bana da söylemişti oğlum aslında. ‘’Baba ben aromantiğim galiba’’ demişti. Ben de daha erken oğlum, daha küçüksün zamanla olacak demiştim.
Daha öncede anlamalıydım çocuğun sıkıntısı olduğunu. Sinyal vermiş ama ben uyanmamışım. Çok kötü hissettim kendimi. Sanırım yeterince dikkat göstermiyoruz çocuklarımızın tepkilerine.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Neyse tabi yeğenden her şeyi dinleyince akşam oğlumla konuştum yumuşak biçimde başladım söze: sen niye bana bunları anlatmadın babacım diye sordum ‘’baba sen bu konularda hep çok sert konuştun, gri meselelere girmek hep sinirlendirdi seni, korktum çekindim, doktora tedaviye götürmekle tehdit ettin’’
Yani bakın benim yapıcı sandığım söylemlerimi tehdit olarak algılamış çocuk.
Oğlum devam etti anlatmaya ve benim başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. İnanın o an sanki yer yarıldı ben içine girdim, kalbim sıkıştı.
‘’Ama baba ben anneme söyledim’’ dedi.
Nasıl yani dedim!
‘’Anneme söyledim, kızlara hiç ilgi duymuyorum, onlardan bir çekim almıyorum, hiç hoşlanmıyorum’’ dedim anneme diyor çocuk. O ‘’anneme söyledim’’ kısmı beynimde ateş yaktı, kulağımda davul patlamış etkisi yarattı.
Bunları anlatırken sesi yükseldi nefes alışı değişti Cem beyin, eşini hiç affetmiyor ondan sakladığı ve konunun ne kadar önemli olduğunu görmezden geldiği için. Ebeveynlerin en büyük hatası ya çocuğa ‘’babana söylerim’’ diye tehdit edip korkutmak ya da birbirlerinden çocuklarıyla ilgili konularda bilgi paylaşımından kaçınmak. Her sağlık sorununda olduğu gibi bu konuda da erken teşhis son derece önemli. Cem bey tüm duygusallığıyla devam etti süreci anlatmaya.
Eşim işte yapmış yapacağını, halının altına süpürmüş konuyu. Zaten başından beri çocukların fiziksel bakımlarında ona ne kadar çok güveniyorsam, ruhsal bakımlarında da o kadar güvenmiyordum. İçime doğan her şeyi yaşadım ben. Korktuklarım hep başıma geldi İklim Hanım. Ah ahhh bu benim eşimle olan durumumuz ahh yaktı bizi.
Ben bu öğrendiklerimden çok sarsıldım, hüngür hüngür ağladım, mahvoldum günlerce ama eşimde zerre sarsıntı olmadı. İnanması zor gelebilir size ama olmadı.
Ben ahirete inanan Allaha inanan biriyim,  Allah korusun bu konuyu çözemezsek bu çocuğun hayatı ne olacak.
Yahu tahmin ettiğim her şey başıma geldi. Ben işi gücü her şeyi ikinci sıraya bıraktım hemen araştırdım sordum soruşturdum ve Hüseyin Kaçın ismini bir kaç ayrı kanaldan öğrendim ve derhal arayıp randevu aldım.
İlk gittiğimiz gün oğlumuzla 1 saat görüştükten sonra benimle de uzun bir bilgilendirme görüşmesi yaptı Hüseyin Bey.
Sınıfında 20 kız varmış 9 tanesi lezbiyenmiş, erkeklerin 5 tanesi gay,  1 tanesi cinsiyetsiz, 2 tanesi de trans bireymiş. Aman aman Allahım; neler neler anlatmış çocuğum Hüseyin Beye. Burası bir devlet okulu, özel okullar kim bilir nasıldır diye düşünmeden edemedim.  Allak pullak oldum, neyi neresinden tutsam elimde kaldı. Bir yol haritası belirledik. Oğlumuza olan davranışlarımız ve söylemlerimiz noktasında yapmamız ve yapmamamız gerekenleri bir güzel anlattı Hüseyin bey.
 Öz eleştirinizi en çok o gün terapide yaptınız sanırım. Neler hissettiniz?
Müthiş bir aydınlanmaydı. Doğru sandığımız tavırlarımız ne kadar çok yanlıştı bir bilseniz. Bence ailelerin çoğu böyle, toplum kendini şahane anne baba sananlarla dolu. Oysa yeni nesil çocukları anlamak konusunda bir bilene danışıp teyit almaya muhtaçmışız. Sonra çok geç oluyor. Evlatlarımız hepimizin kırmızı çizgisi, o yüzden çok bilinçli olmalıyız, bu yeni nesil çocuklara karşı hep bir sıfır önde olmak zorundayız o gün anladım bunu.
Gece kalkıyorum uyuyamıyorum, namaz kılıyorum, dua ediyorum, buhranlar geçiriyorum ama eşimde en ufak bir sarsılma yok.
Bunu anlayamıyorum, eşimin bu rahatlığı içinde olduğumuz vahim durum kadar çok üzüyor beni.
Niye bu kadın böyle diye düşüne düşüne, derinlere indim mana aramak için çırpındım iç dünyamda.
Cem bey bulabildiniz mi bir sebep?
Buldum evet. Eşimin ailesi yurt dışında, eşim babasını neredeyse hiç tanımamış, bir tek annesi var oda erkek gibi. Horoz gibi yürüyor. İnanın yürüyüşü, hareketleri, konuşma tarzı erkek gibi. Bir konuda bir şeye hayır desin annesi, karşısında kimse evet diyemez ona, o kadar sert o kadar itici bir kadın. Eşim o soğuk sert dominant yönlerini direk annesinden almış işte.
Ülkemize son gelişlerinde sırf nefsime muhalefet olsun diye gittim yanlarına ama kadına baktıkça nevrim döndü. Allah rızasını kazanmak için gelip bir ton günahla dönüyorum diye kendime kızdım bu hislerimden dolayı.
Terapide açtım bu konuyu utana sıkıla. Her şeyimiz döküldü ortaya. Benim en büyük hatam çocuğumla arkadaş olmakmış, baba otoritesi kurmamakmış. Annenin açığını kapamaya çalışmak için fazla içli dışlı olmam büyük hataymış.
İnsanın nefsi nasılsa aklıda öyle çalışır, insan sosyal hayvandır, eğitilmelidir. Çocukla arkadaş olmak onun seviyesine inmek neymiş!
Bu sanırım Cem beyi en sinirlendiren kısım, çünkü ilk konuşmaya başladığımızda da konuya buradan girmişti. Sözünü kesmedim o kadar hararetle anlatıyordu ki.
Terapide oğlum demiş ki: ‘’ben annemden sevgi görmedim, hastayım diye baktı ilgilendi ama sevmedi, görev yaptı.’’
Yanılıyor diyemedim, eşimi savunamadım, ben de oğlum gibi aslında o kadınsı hissi o sıcaklığı göremedim eşimden hiç.
‘’Arkadaşlarım annelerini anlatıyor ama annem onlara hiç benzemiyor.’’ Demiş çocuk. Tabi bunları duyunca eşim de yıkıldı. Çünkü o asla kabul etmiyordu bu yakınmalarımızı, kendini dört dörtlük sanıyordu.
Kızım bana dedi ki ‘’annem mükemmel bir kadın’’ kızıma ‘’annenin en büyük başarısı benim gibi eğitimli bir kocayı bulması’’ dedim.
Çocuk annenin her şeyi herkesi yönettiğini gördüğü için onu çok güçlü görüyor. Kızımın bu sözü beni delirtti, kızım içinde endişelendim ve kontrolümü kaybedip o cevabı verdim ama sonra hemen çevirdim lafı, toparladım durumu.
Kızınızla ilişkiniz nasıldı?
Küçüklükten beri sevgide mesafeliydi zaten kızım bana karşı. Camide tüm çocukları sıraya dizen, lider ruhlu bir çocuktu ama onu sevmek istediğimde izin vermezdi.
9 aylıktı konuştu, enteresandı; 3 yaşındaydı yastığa uzanmış TV izliyor öyle şeker görünüyordu ki babalık hislerim kabardı gittim yanağından öptüm, ‘’ baba beni rahatsız ediyorsun!’’ dedi. 
Ben resmen bunalıma girdim, beni sevmiyor mu kız diye. Ve sürekli gerilim yaşıyoruz, hep sıkıntı çıkarıyor kızım bana.  Elleme, sarılma, güldürme, konuşma hep bir anlamadığım tepkisellik var bana karşı.
Sonra bir gün fark ettim, eşim evde yoktu tüm günü birlikte geçirdik kızımla baktım aramız mükemmel, hiç sıkıntı yok. Özellikle daha önce yaptığım şakaları yaptım sarıldım öptüm hiç terslemedi. Ama eşim varken çocuk bambaşka.
Eşimle konuşup anlattım bu gözlemimi ve kızımın tavırlarındaki değişikliği. Eşim hala diyor ki  ‘’bu da böyle işte, bu çocuğa böyle davran, mesafeli ol, hoşlanmıyor, doğrusu da bu zaten ne o öyle mıç mıç.’’
Baba kızına mesafeli olmalı demek ki diyerek aslında çokta ikna olmamakla beraber üzerine düşmemiştim eşimin daha öncede bu tip tepkilerinin. Bu da bir hata işte!  Bu defa masaya yatırdım Hüseyin beyin ofisinde.
Eşim bana karşıda öyleydi. ‘’Kendimi kötü hissettiriyorsun’’ diyerek kızardı bana elimi omzuna koyduğumda ya da kendisinden kadınsı taleplerim olduğunda.
Bu durumda kızım yıllarca tabi benim oğlumla sıkı fıkı oluşumu gördü, belki de abimi daha çok seviyor daha ilgili diye düşündü. Kıskandı belki de belli etmedi. Babam oğlunu daha çok seviyor diye düşündü belki de, bilemem ki ne büyük muamma. Annesini örnekledi ya da anne ne dediyse kendi babasızlığını nasıl yansıttıysa, benden belki de istemeyerek uzak durdu kızım. Yakında kızımla da Hüseyin Beyi ziyaret etmemiz gerekecek gibi geliyor bana.
İşin en garibi ilk defa kızım da kardeşi gibi geçen gün bana ‘’ben annemden sevgi görmedim ama sen annemi öyle bir şımarttın ki baba, bir şey diyemedim sana’’ dedi.
Bunu da duyduktan sonra düzelmezsen evlilik bitecek noktasına getirdim eşimi şimdilerde. Terapilerde bu mevzuları daha geniş konuşuyoruz tabi ki. Annen nasıldı diye sorduk, konuştuk uzun uzun. Babası sürekli annesini dövermiş. ‘’Annem gibi olmamak için çok güçlü olacağım’’ diye yeminler etmiş içinden. O yüzden dışı kadın içi erkek eşimin.
Modeliniz doğru değilse nesilden nesile geçiyor sorunlar, eşimin suçu yok, oda bunu yaşamış ailesinde. O yüzden düzeltmelisin artık kendini dedim. Sevgisizsin; bize sevgini gösteremiyorsun! Bunu ben diyordum itiraz ediyordun, oğlan söyledi iplemedin, bak kızımızda söyledi en sonunda. Sen düzelmek zorundasın, yoksa bu evlilik daha fazla süremez dedim. Evliliğimizde de bu aşamadayız ne yazık ki.
Güçlü olmak zorundayım diyor başka bir şey demiyor ya, güçlü olmak zorunda değilsin. Senin bu formatın yanlış, bunu düzeltmek zorundasın dedim. Bu yaptığın annelik değil bakıcılık! Anne ve eş şefkatli olmalı. Sen soğuksun kabasın kabul et dedim. İkna oldu ve terapilere başladı, oda kabullendi bu durumu, bana sarıldı ‘’çözeceğiz bu sorunu’’ dedi. Çok umutluyum, Allahın izniyle aşacağız bu sıkıntıları.
Oğlunuzla ilgili çıktığınız yolda eşiniz de katıldı size bu gerçekten hayırlı olmuş. Peki, oğlunuzun sıkıntıları ne durumda, ilerleme kaydettiniz mi Cem bey?
Hüseyin beyin talimatlarına uyduk. Evde hepimiz görevlerimizi yanlışsız yapmaya başladık. Anne ve baba olarak tavırlarımızı çocuğumuzun iyiliği için revize ettik.
Daha önemlisi unuttuğumuz, geçmişte hiç üzerinde durmadığımız yanlışlıklarımıza vakıf olduk, çocuğumuz kapalı kutuymuş meğerse o kadar çok içi doluymuş ki, hiç anlamamışız çocuğun, içinde neler varmış neler onu rahatsız eden. İçinde yalnız kalmış tüm mücadelesinde.
Çok merak ettim Cem Bey çocukluğundan kalma bir düğüm varmış demek ki. Anlatın lütfen.
Benim çok iyi yürekli ama biraz zevzek bir biraderim var İklim Hanım.
Oğlum 6 yaşındayken bana geldi dedi ki ‘’amcam benim hayâlarıma dokundu, testislerime elledi, taciz etti beni’’
Ben tabi bildiğim için onun erkek çocuklara erkeklikleri üzerinden yaptığı sevgi gösterilerini. Amcan taciz yapmaz, olmaz öyle şey, yanlış anlamışsın. Bunlar Anadolu’da yaygındır, erkek çocuklarını daha birçok sever amcalar dayılar. Amcan da seni sevdiği için yapmıştır, şakalaşmıştır, diğer erkek kuzenlerine de yapar şeklinde işte aklıma geleni anlattım çocuğuma.
Nasıl kızıyor oğlum, o yaşta gözlerini karartı, çemkiriyor bana ‘’ yapamaz, edemez, olmaz, böyle amca istemiyorum’’ diye bağırıyor.
Tetikleyen bu olmuş çocuğumu. Hüseyin Bey bu tavır ve davranışların altı yaş çocuk zihninde ve duygularındaki etkisinin küçümsenmeyecek kadar önemli olduğunu izah etti bize ama iş işten geçmiş ne fayda. Örnek olsun bu kitabı okuyan ailelere.
Biraderimi ben bilirim, zevzektir ama taciz etmez. Bilirsiniz Anadolu da kıymetlidir erkek çocuklar hatta cinsel organlarının açık seçik fotoğraflayıp vitrinlere koyarlar. Lakin çocuk bunu taciz olarak anlattı o zaman, düşünün işte bu coğrafyada erkek çocuklarına sıklıkla yapılan bu tavır nasıl etkilemiş bizim çocuğun algısını.
Birde o günün hemen ertesinde kedisi kayboldu oğlumun, dedim arabayı yavaş sür belki tekere girmiştir. ‘’Ölürse ölsün’’ dedi biraderim.
Bunu da duydu benim çocuk ve gerçekten birader de dikkat etmedi, sürdü arabayı, kedi de gerçekten altındaymış. Talihsizlik işte, kedi öldü. Çocuk çok üzüldü ama bu kadar içselleştireceğini tabi ki tahmin etmedik.
Oğlan hepten amcaya öfke duydu, kasıtlı yaptığına inanmış. Terapi de bunları uzun uzun anlatmış. Çok etkilemiş çocuk bu hayalarına ellenmesi ve kediye ölürse ölsün demesinden. Yıllarca bu yükü taşımış, büyütmüş içinde, hiç unutmamış çocuğum.
Detay vermiyor Hüseyin Bey ama ben artık tahmin edebiliyorum; kim bilir neler neler geçti çocuğumun aklında o küçücük kalbinden yıllardır.
Daha o zamanlar önlem alıp, çocukta yanlış olan bu yargıyı düzeltmeliymişiz. Daha o zaman götürmeliymişiz psikoloğa.
Cem bey çocuğunuzun okul dönemi nasıldı, oğlunuz sosyal miydi?
Yüzü çok güzel oğlumun çok yakışıklı bir çocuk, bir de saç uzatmayı severdi. Saçı uzun diye o sene okulda baya bir akran zorbalığı yaşamış. Saçından ötürü ‘’kız gibisin’’ demişler, baya üzerine gitmişler çocuğun ama bize anlatmamış bunları, daha yeni öğreniyoruz.
Bize göre sakin, çalışkan, sorunsuz bir çocuktu. Hiç öğretmenlerinin şikâyet ettiğini bilmem. Annesi götürüp getirirdi zaten çoğunlukla okula. Özellikle küçükken hasta olduğu dönemde anne arada gün içinde de uğrar okula kontrol ederdi. Öğretmenlerde tembihliydi gözlerini ayırmazlardı çocuktan. Olsa bir sorun anlardık diye düşünüyorduk ama o konuda da yanılmışız.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Cem bey, ne kadar tanıdık bu anlattığınız durum, ne kadar çok çocuktan dinledim aynı ve benzer yaşananları. Akranları anne kuzusu diyor bu tür durumlarda, hastalığı algılamıyor çocuklar tabi, kız gibi narin anası hep okulda şeklinde yorumluyorlar aralarında dalga geçiyorlar, bir de hasta diye okulda spor yapmıyor çok koşup oynamıyor bu çocuklar. O zaman işte iş daha da karışıyor. BU KISMI DÜZELTİN HOCAM DAHA ETKİLİ KENDİ TEKNİK SOZLERINIZLE VS VS SİZ İŞİ BİLİRSİNİZ 
Çok haklısınız İklim hanım o süreçte her şey üst üste birleşmiş işte onun ruh dünyasında. Ve sonuç; özgüveni gelişmemiş, kendini çok değersiz hissediyormuş, kendine hiçbir şeyi layık görmüyormuş.
Hüseyin hocadan bunları duyunca öyle kötü oldum ki. Günlerce kendime gelemedim.
Dünyayı gezdirdim nerdeyse oğluma, üst düzey İngilizcesi var, genel kültür verdim, her şeyi anlattım, öğrettim ama bir yerde şahsiyetle alakalı bir sorun olduysa, siz ne verirseniz verin olmuyormuş işte.
Benim oğlum LGBT  hakkında öyle şeyler biliyor ki aklım durdu, resmen tez yapmış bu konuda, yabancı dil bildiği için yurt dışında yazılanları bile okumuş.
Bizim zamanımızda hangi takımı tutuyorsun, en sevdiğin spor ne gibi sorular sorarlardı çocuklar birbirine. Şimdi oğlumun yeni okulunda ilk gün ona ‘’cinsel yönelimin nedir’’ diye sormuşlar. O da ‘’karar vermedim’’ demiş soran çocuklara.
Dini terbiyeyi insanlar hep iyi günler için düşünüyor ama kara günler için lazımmış bu bilgiler bu dini sevgi. Ben Hz. peygamberin üzerinden sevdirerek anlattım, öğrettim küçüklükten beri dini duyguları verdim çocuklarıma. İnanın bunlar çok şeyden korumuş oğlumu, resmen bu dini hisleri onu bazı şeyleri ileri götürmekten deneyimlemekten korumuş.
Şimdilerde çok daha iyi, terapiler çok işe yarıyor, farkı görüyoruz onu, yani iyi geliyor çocuğa çok belli rahatlama olduğu artık ölmek istiyorum demiyor iç sıkıntıları geçmiş. Geçen gün bana dedi ki ‘’ben artık ortada hissetmiyorum kendimi.’’
Takıntı ilacı kullanıyor şuan, oda iyi gelmeye başladı sanırım. Gece uyuyabiliyor artık. Takıntıları azalınca duygu durumu da dengelendi.
Eşim insan olarak çok düzgün çok ahlaklı biri onu bu anlamada çok seviyorum.
Ama yanlış öğrenim var, eşimin annesinin o erkeksi sevgisiz hali eşimi etkilemiş. Anneliği yanlış öğrenmiş. Duygu aktarımı hiç yok, hep sert.
Çocuklar o yüzden bana hep ‘’arkadaşlarımız babadan korkuyorlar ama biz annemden korkuyoruz’’ diyorlardı.
Oğlum ‘’İlk başta bir parazit gibi başladı bu hisler, sonra gitti yok oldu bir süre ama yine geri geldi’’ diye anlatmış terapi de bu hislerini.
Bu LGBT propagandasının çocukların gözüne gözüne sokulması çok etkiliyor, tetikliyor ve işte o minicik paraziti büyüten bence budur.
Güvensiz; babadan güç anneden şefkat alamayan tatminsiz çocuklar cinsel sapmalar yaşıyor. Sebep sonuç ilişkisi net var bu konuda.
 Anneden görmesi gereken sevgiyi benden gördü oğlum, evet sevgi gördü sonuçta ama ne oldu işte; doğru sonuç çıkmadı. Erkek çocuğunun özellikle doğru baba figürüne ihtiyacı var.
‘’Arkadaşlarım annelerini anlattığında inanmazdım, çünkü benim anneme benzemiyorlardı. Onlar sıcak, ilgili, öpen koklayan, çocuklarına sarılan annelerdi. Ama annemde temas hiç yoktu, bize hiç sarılmaz, öpmezdi. Diye özlemini dökmüş oğlum terapistine.
Ailede devrim yaptım ve varlığımı hissettirdim. Sürekli çalıştığım için evde sesim çıkmıyormuş. Anneyi baba gibi davranmaktan kurtardım, herkes kendi ebevylik rolünü oynasın artık.
Tam bir pornografik çağda yaşıyoruz. En kötü yanı da Müslümanız diyen siyasilerin bu LGBT derneklerinin yayılması için izin verip bir de üstüne Avrupa’dan ödenek almaları. Bu iş ülkemizde bu kadar yaygınlaştıysa onların bu yalnışı yüzünden. Örf âdetimizi bilmelerine rağmen, neden siyasiler bu işin bu kadar yayılmasına izin verdiler bu ülkede, anlaşılır gibi değil. BU KISMADA SİZ DAHA VAKIFSINIZ YAZIN BABA ANLATMIS OLSUN BİZİM YERİMİZE
Bakın İklim Hanım ben çocuğumu azınlık sanıyordum. İşin içine girince araştırınca anladım azınlık değiller inanın gümbür gümbür bir nesil geliyor, aynı dertten mustarip, arada kalmış sıkışmış, mutsuz, topluma öfkeli çocuklar bunlar. O kadar çoklar ki tahmin ettiğinizden daha çok.
HÜSEYİN HOCAM BURAYA BENCE SİZ BİLGİ EKLEMELİSİNİZ BU BABAYI DESTEKLEYEN KENDİ ÖNGÖRÜNÜZ VE ÇALIŞMALARINIZIN SONUCUNU YANSITAN.
İnsanlar cahil, ülkede herkes cirit atıyor. Türkler dışında herkes yönetiyor bu ülkeyi.
İnanan insan mürşittir. Bir mürşit dünya ve siyaset konuşmaz. Para pulla işi olmaz, karı kızla işi olmaz, sadece ilim irfan yaymaya, nefsini ve nefsimizi güzelleştirmekle ilgilenir.
Köklü şeceresi olan bir aileden geliyorum ben, babamın bir kere bile bizi oturtup din anlattığını görmedim ama o yaşardı biz gözlemlerdik. Yaşayarak örnek olarak sevdirdi inandırdı babam bizi. En fazla menkıbe anlatır ya da Allah aşkıyla yananları hikâye gibi anlatırdı, biz böyle sevdik dinimizi.
Cerrahi tekkesinin 99 yılında vefat eden şeyhi Seferdarhazretleri ilginç bir olay anlatıyor: Kuş’un biri bir gün ‘’ya nebi Allah senin zahitlerinden biri benim kanadımı kırdı’’ diyor.
Zahidi getiriyorlar soruyorlar sen niye bu kuşun kanadını kırdın? Oda cevap veriyor ‘’ben onu avlamak istedim, o da kaçmadı, ben de yemek için avladım, o yüzden kırdım.’’
Kuşa dönüyor Zahit’e sen kaçmamışsın diyor. Kuş cevap veriyor ‘’Allahım onun üzerinde zahitlik, dervişlik kıyafeti vardı. Ondan zarar gelmez bana diye uçmadım, yoksa uçardım canımı kurtarırdım’’ diyor.
Zahit ve dervişlerin meşrebinde avlamak yoktur, onunda kanadını kırın diyor Allah. Kuş söze giriyor ‘’ya rabbim kolunu kırmayın, iyileşir yine yapar, bence üzerindeki zahitlik dervişlik hırkasını kisvesini çıkarın. O zaman hiçbir kuşu kandıramaz’’ diyor.
BU BABAYI SİZ SONLANDIRIN TAM SİZİN KALEMİNİZ SON ANLATTIGI HIKAYE VERIN CEVAPI YAPIŞTIRIN GITSIN HOCAM ) VARDIR BUNA KARSILIK GELEN DINI BIR KISSA SIZDE YA DA NE ISTERSENIZ O.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Eşcinsellik özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve ebeveyn ihmallerinin sonucu olarak gelişen bir durumdur. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere terapi imkanı sağlamamak, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren bir tutumdur.

https://youtu.be/-9bPlRuOq-Q?si=3LPplNbsk-WVa29r


Velev ki Eşcinseliz: Furkan

https://www.youtube.com/watch?v=SK5ycgpoVC8

Velev ki Eşcinseliz: Mert

https://www.youtube.com/watch?v=BI6NM-gENrw

Velev ki Eşcinseliz: Efe

https://www.youtube.com/watch?v=rxfQS3Da1Wg




https://www.instagram.com/reel/C8jfEMtCLuV/?igsh=eXZ3bW44bXUzeWJr