Gönderen Konu: LEZBİYEN OLMAK: LEZBİYEN HAYATIN ZORLUKLARIYLA BAŞ ETMEK MÜMKÜN MÜDÜR?  (Okunma sayısı 3652 defa)

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Nasil bir serefsizim?

Bu yaziyi yazdigima inanamiyorum. Elim ayagim titriyor cok kotuyum. Daha dogrusu nasil yazdigimi da bilmiyorum gercekten kendimde degilim, ruhum cikmiş gibi hissediyorum. Hic iyi degilim. Kendimden igreniyorum inanamiyorum aklim almiyor. Aslinda aliyor ama aklimin almamasi daha isime geliyor heralde. Cunku ben katiksiz bir oç um.

Her sey dun ev arkadasimin film izlemeyi teklif etmesiyle basladi. Sonra beraber film izledik, basimi omzuna koydum o da basini benim basima koydu o sekilde izledik. Film tatli bir animasyon filmiydi ama ben cok etkilenmistim niye bilmiyorum. Son yarim saat agladim tamamen ama arkadasima hic caktirmadim. Sanki baskalarinin yaninda aglayamam, acizligimi gorurler gibi hissediyordum ve hic aglamamistim da baskalarinin yaninda, o iliskimin oldugu doktor kiz hariç. Film bitti, ev arkadasim ayaga kalkti ve ben bir anda kendimi tutamayarak hickira hickira aglamaya basladim. Ne yapacagini bilemedi, eli ayagina dolasti. Yanima oturdu ne oldu dedi, cevap veremiyordum icimi kusarcasina agladim agladim agladim. Ne kadar surdu bilmiyorum ama hayatimda ilk defa boyle bir sey yasiyordum. Acayip bir rahatlama geldi. Ben dedi senin ilk defa agladigini goruyorum. Ben de dedim ilk defa birisinin yaninda agladigimi goruyorum kendimin. İste her sey bu noktada basladi.
Doktor kizla yuzlesmistim bu haftanin basinda. Yazimda yazmiştim, işte kabul etti kendisinin hatasini onceden hep beni sucluyordu vs demistim.
Bana videolar atardi, bunu nasil cozebiliriz vs diye konustugu bana yonelik. Attigi an videolari bir kere izleyip hepsini bilgisayara kaydetmistim.
Bu hafta başında onunla yüzleştikten sonra bir cesaret geldi. Dedim ki şu videolari izleyeyim ve beni bunca sure nasil manipule ettigini göreyim, kafam rahatlasin. Ve videolari izlemeye basladim. Tamamen unutmusum neler icerdiklerini. Dunden beri izliyorum. Hepsinin ne zaman cekildigi, tarihleri belli. Ve videolari izledikce kendimin nasil bir serefsiz oldugumu, kizi manipule ederek iliskiyi kirilma noktalarindan kurtardigimi, onu kendime iyice bagladigimi gordum. İnanamadim. Videolari degistirdikce kalbim sıkıştı. Beni manipule ettigini gormek icin actigim videolar benim masumiyetimin mezari olmustu. Ben bu hafta basinda onunla yüzleşirken, ya da bir yil once bu terapilere baslarken suclunun o olduguna gercekten inanarak gelmistim, baslamistim. Huseyin hocaya da anlattiklarim oyleydi, beni ozledigini soyledigi videolar atarak beni manipule etti hep diyordum. Oysa ki videolari suan izledigimde goruyorum ki yavşak olan benim. Benim huseyin hocaya anlattigim gibi videolarda salya sumuk aglayarak beni istemiyordu. Aksine o kadar durusttu ki. Yemin ederim ki ben kizin hayatini sikmişim

Videolarda neler yapmamiz gerektiginden bahsediyordu genel olarak. Hatta iliskinin taa en baslarinda cektigi bir videoda diyordu ki ben hayatim boyunca insanlardan hep bir seyler aldim. Sevgi, ilgi, motivasyon vs. cevremdekiler de vermeye meyyaldi. Ama sen verdikce verdin, ben de istedikce istedim ve sonra kendimden seni koparamadim. Her kopmaya kalktigimizda daha da kotu oldun, ölceksin diye cok korkuyorum, senin icin her seyi yaparim, bir daha gitmeyecegim, gitmeye kalkmayacağim vs diye agliyordu. Çunku onu bu hale ben getirmistim!! Ona yalanlar soyledim, manipule ettim. İste, asagiya aklima gelen ona yaptigim orospuluklari yazdim, daha aklima gelmeyenler de vardir. Hatirladikca yazacagim. Evet, o doktor kiz pasifti, korkakti dogru. Fakat videolarin tarihleri var. Benim hatirladigim gibi öyle gizli gizli sevip ilerleyip ayartmamış beni, daha en başlarda beni sevdiğini itiraf etmiş, sebebini bilmiyorum, senden çok fazla ilgi sevgi sömürüyorum, kendine engel olamiyorum, sen de verdikce veriyorsun lutfen kendine zarar verme, zarar göreceksin diye korkuyorum nerede duracağımı bilmiyorum, bunu kontrol altina almaliyiz demiş. Fakat asil onu manipüle eden, kendine bağlayan gercekten bendim! Yapmadigim götlük kalmamış. Videolari izledikce yedigim boklari hatirladim hatirladikca kalbim sıkıştı. Gercekten unutmuşum. Keşke bu videolari izlemeseydim, sadece o yaptigim yüzlesmeyle kalsaydim mutlu bir insan olacaktim. Ben gercekten narsistmişim. Herkese yalan soyledim. Hatta, hatta bir terapiste para verip kendi manipule edilmis yalan hikayemi anlatip kafamda kendimi bile akladim!! Asıl magdur rolunu oynayan bendim, hem de kendi beynime. O degildi ki..

Ben o doktor kizla tanismadan once hickimseye hicbir duygu hissetmezdim. Anneme, babama, kardeslerime bile. Sevmek, özlemek, hatta nefret dahi. Boyle anlatinca gercekci gelmedigini biliyorum, nasil da anlatabilirim bilmiyorum bunu. Fakat basbayagi canli, cansiz herhangi bir varliga karsi bir sey hissetmiyordum. Bunu aciklayabilecegimi sanmiyorum fakat duygulari ogrenmedigimi dusunebilirsiniz bilmiyorum.

Ben hayatimda ilk defa sevgi hissini o doktor kiza duydum. Bana duygulari ogreten o kizdi. 21 yasimda ilk ogrendigim duygu sevmek ve sevilmekti. Sonra sevgiden mahrum kalınca özlemi öğrendim. Ben mesela 21 yasina kadar hayatimda hickimseyi, hicbir seyi ozlememistim. Hani kitaplarda yaziyorlar ya. Annemi, babami, yastigimi, yatagimi, yaşadiğim sehri, arkadaşimi vs vs ozledim gibi. Bu hissi anlayamazdim. Yaptigimiz sehir degisiklikleri, gittigim yatili okullar, degisen arkadaşlar, uzak kaldigim ailem vs asla bir sorun degildi giderlerdi yerine yenileri gelirdi. Ne giden arkadaslarimi, uzak kaldigim ailemi vs ozlerdim ne de yeni gelen arkadaslarimi severdim. Yani derslere girip cikip isimiz komple bitince de ayrilacaktik zaten. Hickimse hicbir sey umurumda da degildi.
Ben ilk defa bu özlem duygusunu da o doktor kizla tattim. Onu kaybetmemek icin elimden gelen her seyi yapardim yaptim da. Kurtulmak istemiş aslinda defalarca, bense ne yalanlar soylemiş kizi kandirmişim. Evet mışım diyorum cunku bunlari yaparken vicdan azabi cekmiyor, pismanlik hissetmiyordum. Yanlis olduklarini da dusunmuyordum umurumda mi degildi bilmiyorum. Ya da belki de sadece kötü bir insandim. Hatta bu videolari izleyene kadar bunlari yaptigimi bile unutmusum. Doktor kiz videolarda karsimda bunu yapma, ölme vs diye agladikca neden agladigini, neler yaptigimi öyle hatirladim. Ve şimdi mışım diyerek anlatmamin sebebi de siz danisanlara kendimi aklama derdinde olmam falan değil, hem ne dusunurseniz dusunun bu noktadan sonra artık. Hicbir önemi yok. Zaten bu yazidan sonra herhangi bir danisanin suratina bakabilecegimi sanmiyorum, bu sebeple rahatim. Ne oluyosa olsun evet ben buymuşum yaziklar olsun. Ve Hüseyin hocam, evet size de yalan soyleyip hikayeyi cok cok tarafli anlattim, uydurdugum ya da anlatmadigim kisimlar oldu. En cok size ayip ettim. Siz gercekten bana güvenmiştiniz ya ben bunu da kullandim! O doktor kiza soyledigim yalanlar gibi size de yalanlar soyledim, hep o doktor kiz ayartti dedim. Birazdan yazacaklarimdan sonra hala beni danişan olarak kabul ederseniz bu narsistligimi çözmek icin her seyi yapacagim. Tamamen durust olacagim allah belami versin ki. Ben her seyi tarafli anlattim. Bunlari kabul etmek benim icin cok zor. Videolari izlemesem hatirlamayacaktim da. Videolari daha iki gündür izliyorum, fark eder etmez size koştum. Artik yalan söylemiyorum. Ya yemin ederim farkinda degildim yaptiklarimin, pismanlik duymuyordum. Videolari izleyene kadar da fark etmedim yemin ederim! Tek umudum şuanki durustluğume aciyip bana güvenmeniz, iste o zaman gercekten aktarim-karsi aktarim bagi kurabilirim sizinle. Evet simdiye dek de kurmadik, benim cizdigim yapay profille siz kuruyoruz zannettiniz, yani ben de öyle zannetmiştim. Vallahi billahi farkinda degildim yemin ederim degildim cok pismanim vicdan azabindan ölecegim abartisiz dün geceden beri saatlerdir agliyorum. Hatta o doktor kiza itiraf edecegim yaptigim oçlukları. Hicbirisini bilmiyor. Yüzleştik, agzina tukurdum, kabul etti suan hava hoş, ben mutluyum o üzgün. Ama gercekler bunlar degil. Bunlari bilmesi gerekiyor cunku ben kullandim onu.

En basindan beri intihar etmek istiyorum diye yalan soyledim ona halbuki ölmek istemiyordum, sadece depresiftim evden kacabilmek icin cozum ariyordum, yardim dileniyordum. Fakat evden cikabildikten sonra ogrenci evinde onunla kalmaya basladiktan sonra cok mutlu oldum, asla ölmeyi bir an bile istemedim. Hep yalan soyledim. O staja isine gucune gidince aciz kaliyordum, benimle ilgilensin diye deli numarasi yaptim. Bacaklarimi tirnak makasiyla kestigimi soyledim, yalandi. Telegram intihar gruplarina girdim, orada intihar etmeden once birbirlerini vazgeciren insanlar var son bir umut girdim dedim tamamen yalandi, boyle bir sey olup olmadigini bile bilmiyorum tamamen gotumden sıkmıştım. İsler sarpa sardigi ve o benden uzaklasip hayatina baktigi zamanlarda bunu kaldiramayip cilginca seyler yapiyordum geri donmesi icin. Kendimi öldürcem diyordum. Bir kere ciddi kavga ettik, ikimiz de zarar goruyoruz yeter bu kadar uzulsek de ayrilmaliyiz dedi. Kollarima sigara bastim gozunun onunde sirf ayrilamasin, gidemesin bana acisin diye. Tabiki kahroldu, işe yaradi. Daha izleri duruyor, kafami sikiyim. Yine başka bir gün bitirelim yeter dedi. Aksamina onu aradim. İlaç icip intihar etmeye kalkistigimi söyledim. Telaş içinde koştu tabi hemen. Sarildi, agladi vs kusturmaya calisti. Sonra ben de arkami donup bogazima parmak atip zorla kusturdum kendimi. Hicbir sey icmemiştim halbuki. Ben napcam simdi ya. Allahim o kadar sefkatliydi ki sefkatini almak icin her seyi yapiyordum. Bir gun karnim agriyor diye bana bal serbeti yapip getirmisti, o kadar hosuma gitmisti ki beni dusunen birisinin olmasi. Artik surekli midemin bulandigini soyleyebilecegim bir yalan gerekiyordu. Alkol bagimlisi oldugumu, yeni biraktigimi ve bu sebeple durduk yere yoksunluk semptomlari yasadigimi soyledim. Mesela durduk yere aha iste suan etrafa bakinca sallandigini goruyorum, midem cok bulaniyor, geri cekilme yasiyorum derdim tamamen yalandi. Hatta inandirici olmak için wc ye koşturup öğürme sesi çıkarirdim! Hemen bal serbeti yapip getirirdi. Sirf o bal serbetini eliyle hazirlayip getirmesi ve icirmesi icin bu yalani devam ettirdim. Beni aile evimden kurtarmasi icin evde uyuyamiyorum, ciddi uyku problemim var, sirf uyuyabilmek icin arabayi kacirip arabada yatiyorum diye yalan soyledim. Hatta arabayi gercekten kacirdim, evlerinin oldugu sokakta bilerek onun ev arkadaslarina yakalanmak icin arabanin icinde sokakta uyudum. Ve bu yakalanacagim geceyi de bilerek sectim, nöbet çikişlarina denk getirdim ki eve donerken beni gorsunler ve aciyip evlerine alsinlar diye. Babam beni evde dövüyordu normalde. Beni bogazlardi, tokatlardi vs. Fakat o hafta dövüşmemistik. Ve benim kendimi acindirabilmek icin kanita ihtiyacim vardi. Kendimi boğazladim! Yemin ederim yaptim bunu! Yuzume kan oturdu, kendime tokatlar attim. Sirf görsünler ve aciyip eve alsinlar diye. Bu da işe yaradi. Allah belami versin

O hep durusttu. Yazdikca hatirlamaya basladim. Biz taa ogrenci evinde beraber yatip uyumaya basladigimiz daha ilk vakitlerde itiraf etmisti, sana sarilip uyumak icimi bir hos ediyor diye. İliskinin en baslariydi. Beraber sarilmis uyuyorduk. İkimiz de huzurluyduk. Boyle baya yattiktan sonra bir anda kalkti, mutfaga gitti ve gelmedi. Merak ettigim icin pesinden gittim. Yere cokmuş elinde su bardagiyla agliyordu. Ne oldu dedim, dedi ki seninle sarilip yatmak uyumak cok hosuma gidiyor, icimi gidikliyor cok mutlu oluyorum. Lezbiyen miyim yoksa ben dedi. Nasil ya olur mu oyle sey dedim, salaga yattim halbuki ben de cok etkileniyordum. Sende oluyor mu dedi, hayir hic olmadi hem niye olsun ki dedim. Bende oluyor, ben uyariliyorum ilk defa bu kadar net hissettim beraber yatmayalim korkuyorum dedi. Ben seni ablam olarak goruyorum, nasil boyle bir sey dusunursun dedim. Olsun ayri yatalim dedi. Ayri yattik. Ertesi gun sabaha kadar agladığım izlenimini vermek için sabahleyin erkenden kalkip gözlerime at kestanesi kremi, aci biber vs surdum, davul gibi şişip kipkirmizi oldular. Beni sabah gorunce cok uzuldu, agladi ve tabi ki o aksam bana kiyamadigindan beraber yattik!! Allahim allahim ben nasi kaldircam bunu. Ya inanamiyorum nasil yapmisim vallahi hatirlamiyordum yemin ederim hatirlamiyordummm. Ben size huseyin hocam tarafli anlattim, eksik anlattim, biraz da uydurdum dogru fakat bunlari yaptiklarimi vallahi hatirlamiyordum, videolari izledikce bu iki gundur hatirliyorum. Ben simdi napicam bu vicdan azabiyla duramam duramam duramam! Evet onun da hatalari oldu, ama oç olan benim, isin içine sıçan benim.
Hayatimin bu noktasinda cidden ne yapmaliyim bilmiyorum. Kendimi odama kapattim, hic cikmiyorum. Bir ders videosu izliyorum, bir doktor kizin videosunu. Manyaklar gibi ders çalıştım uyku uyumadan. Videolari izledikce daha da kotu oldum, pesine hemen bi ders videosu actim onu izledim ağlaya ağlaya. Ağlama sebebim o doktor kizi özlemem değil, yaptigim serefsizlikler, nasil yapmişim ya nasil nasil nasil? Kendimi birşeylere vermeye calisiyorum olmuyor ben yapamam yapamam! Benim onunla konuşmam lazim, asil onun öğrenmesi lazım.
Bana duyguları öğreten o kadın, bunu asla haketmedi. Onunla konuşacağım. Ve bunu onu özlediğim için, acaba yeni bir ilişki başlayabilir mi, hafta başındaki yüzleşmeden pişman olduğum icin ya da maksat iletişim olsun vs gibi bir sebeple yapmayacağım. Zaten bunlari duydugu an benden tiksinecektir. İstiyorum ki gercekler ogrenilsin, o da bunu ogrenince zaten yoluna bakacak ve ici rahatlayacaktir diye dusundugumden yapacagim.

Evet, o pasif tarafti. Benden once baskalariyla da boyle duygusal bağlar kurmuştu. Ama asla bu kadar toksikleşmemiş, birbirlerine boyle zarar vermemişlerdi. Bizim ilişkimizin boklaşmasinin nedeni gercekten benmişim.. hatirliyorum cunku, o her bir seyleri duzeltmeye kalktiginda ona yeni bir yalan soyledim kendime iyice baglamak için. O pasifti, ama bunlari yapacak kadar degildi.. insallah bunlari duyunca hakkini helal edebilirsin, hic sanmiyorum ama yine de deneyeceğim. Amacım helalligini almak da değil yemin ederim, gerçekten gerçekleri öğrenip ona gore kendine bu gerçeklere gore hakkaniyetli davranman. Helal etmezsen de canin sagolsun, hakettim cunku.

« Son Düzenleme: 09 Eylül 2024, 02:36:01 öö Gönderen: Maxilla06 »

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Anlamadığınız kısım ne biliyor musunuz. Zannediyorsunuz ki Hüseyin Kaçın gider yenisi gelir ya da bu konuda tek terapi yapan kişi Hüseyin Kaçın mı başka yapan mı yok sanki, bu "ibneler" neden Hüseyin Hüseyin diye ağlıyor başka adam mı yok. Hüseyin deli işte, ona buna sallıyor başımızı ağrıtır bu adama bulaşmayalım. Ya da belki de biz böyle püskürdükçe Hüseyin Kaçın yine danışanlarını gazlamış üstümüze salmış diyorsunuzdur. Hüseyin hoca kimseyi gazlamıyor, hiç gazlamadı. Şimdi bir de sessizce köşesine çekildi bıktırdınız adamı. Eskiden cıvıl cıvıl bir adamdı, tek başına savaşırdı LGBTlilerle. Daha o zaman hiçkimsenin hiçbir şeyden haberi yoktu, sizin de haberiniz yoktu, tek başınaydı. E o zaman ne bu danışanların öfkesi. Bu "ibne" adamlar için yürüyüş düzenliyoruz hala sinirliler ne istiyorlar. Sinirli olmamızın nedeni şu. Tamam en azından toplumsal bilinç aşılanmaya başlandı bu aile yürüyüşüyle vs. Fakat biz çözüm istiyoruz. Bilinçsizsiniz. Yol gösterilmeye ihtiyacınız var. Ben Hüseyin Hocadan başka bu işin tedavisini yapabilen görmedim. Bizzat içindeyim bu işin, birinci elden şahit oluyorum hastanelerde yapılanlara. Psikiyatristlerin tanı koyduğu bu hastalar estetik ameliyatlarla güzelleştiriliyor.. Ayrıca kendim de danışanım. Bakın TEDAVİ diyorum. Anlamadığınız kısım şu, buradaki danışanlara sorun, bu kişiler ilk buldukları kişiye yani Hüseyin Kaçına yapışmadılar. Önce onlarca yere gittiler. Hüseyin Hocadan haberleri bile olmadı. Doktorlara, psikologlara, hacılara, hocalara. Hiçbirisi işe yaramadı. Sabahlara kadar dua ettiler Allahım yardım et diye. Bilmiyorlardı, çaresizce yardım arandılar. HK dışında bu duruma tedavisel olarak yaklaşan yok. Yine bu işle ilgilenen diğer psikologlar evet oturup dinliyorlar, anlıyorlar da doğru. E ama çözüm? İşte sıkıntı bu. Bu danışanların öfkesi işte bu yüzden. Ben bir yıl aradım, fellik fellik. Hüseyin Hocama ulaşmam bir yılımı aldı. Psikiyatristlere gittim, kavga edip çıktım. Diğer danışanlar da hep aynı şekilde. Ve sizler Hüseyin Hocanın başındaki akbabalarla uğraşmak yerine yürüyorsunuz. İşte bu yüzden bu "ibneler" yürüyüşü samimiyetsiz görüyor. Yoksa yürüyün, biz seviniriz insanlar duysun bu yürüyüşler aracılığıyla işin gerçek yüzünü. Ama madem bu yürüyüşleri düzenleyebilecek imkanınız var, duyurabilecek gücünüz var, neden Hüseyin Kaçın'la ilgilenmiyorsunuz. Hüseyin diye bağırmamızın, yırtınmamızın bir nedeni var. Bakın Hüseyin Hoca bu alanda tektir. Buradaki danışanlara sorun, sormak bedava hepsi can atarak cevaplayacaklardır. Türkiye'de bu işle uğraşan diğer psikologlara buradaki tüm danışanlar gitmiş, Hüseyin Hocaya çok daha sonrasında ulaşmışlardır. Neden bu "ibne"ler diğer psikologlardan sonra bu deli Hüseyin'e ulaşıp ulaştıktan sonra da bırakmamaktadırlar, manyak gibi savunmaktadırlar hiç düşünmez misiniz? Demek ki bu adamın bir kerameti var. Eşcinsel terapiyle ilgilenen diğer psikologların yapamadığı bir şey yapıyor bu adam. Ya da Hüseyin Hoca 2 aydır terapi yapmıyor. Biz neden hala bu adamın peşindeyiz, neden bu gruplarda duruyoruz hala, neden bir başkasına gitmedik? Anladınız mı neden kızdığımızı yürüyüşe. Çünkü gidilebilecek bir psikolog yok. Biz o yollardan zaten geçip Hüseyin Kaçın'ı bulduk. Bulmuşken bırakır mıyız? Bakın biz bu imtihanı yaşıyoruz, sizden çok daha bilgiliyiz. Ve diyoruz ki Hüseyin Hoca bu alanda tek! Bize inanın. Ne olur Hüseyin Hocayı halnız bırakmayın, gücünüzü asıl yönlendirmeniz gereken kişi Hüseyin Kaçın, yürüyüş vs değil. Bu adamın yaptığı terapilerle evlendirdiği onlarca danışanı var. Bu işle ilgilenen diğer psikologlar bunu yapabilmiş mi? Biz neden aylardır Hüseyin Hüseyin diye çıldırıyoruz. Hemen bu işle ilgilenen diğer psikologlara koşardık. Biz de çok iyi biliyoruz; Hüseyin Kaçın çılgındır, çenesini de tutmaz doğru bi susup oturamaz, kafanızı ağrıtır bizim de ağrıttı. Ama onu kaderine terk edemezsiniz. Ona ihtiyacınız var. Biz bu yüzden sinirleniyoruz. Bizim ona ihtiyacımız olduğu için değil, sizin ihtiyacınız olmasına rağmen umursamadığınız için. Size yol göstermesine izin verin. Çok büyük hata yapıyorsunuz. Hüseyin Hoca çılgın olmasa, ya da çenesini tutan bir insan olsa yıllardır siz daha ortalıklarda yokken LGBTlilerle tek başına savaşabilir miydi? Danışanları olarak emin olun biz sizden çok daha iyi tanıyoruz onun ele avuca sığmazlığını, ona buna sallamasını bizi de bıktırıyor bazen 😅. Ama lütfen samimiyetinizi gösterin, bu yürüyüşler bir işe yarasın.

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Fikir almaya ihtiyacim var. Nedensizce sevilme ihtiyacinizi nasil gideriyorsunuz? Bombos yasiyor gibi hissediyorum, fakultenin sonuna yaklastigimiz ve tipta uzmanlik sinavina hazirlandigimiz icin cevremdeki tum herkesin arkadaslik iliskilerinin icinin bosaldigini goruyorum. Ayip olmasin diye gorusuyor artik herkes, kimse eskisi gibi degil, kimsenin kimseye tahamulu yok. Oturup bir cay icmek icin birisinden vaktini istemek büyük lüks. Kimsenin kimseyle bağı kalmadı, herkes birbirinden kaçmanın derdinde. İlişkilerden arttırdıklari vakitleriyle ders çalışıp öne geçmek derdindeler. Ve bağlar zayıfladıkça bende "Beni kimse gerçekten sevmiyor, hayatlarında bir yer tuttuğum için seviyorlar ve onların hayatında yer ettiğim miktarda beni seviyorlar" hissi oluştu. İnsanlara ben yazıyordum hep önceden. Yazmayı kestim, şimdi yazan yok. Anca yolda, kütüphanede, okulda rastlaşırsak merhaba merhaba güle güle şeklinde diyaloglar. Ve herkes herkesle böyle, abartısız söylüyorum. Bunu ilk fark ettiğimde önce dedim ki neden birileri tarafından sevilmem, düşünülmem gereksin ki bu cok saçma. Bu sebeple bu duyguyu umursamadim, derslere yapıştım. Ama ben bu duygunun(beni sadece ben olduğum için, öylesine seven kimse yok duygusu) üstünü örttükçe daha da büyüdü. Çünkü insanlar evet birbirleriyle görüşmeyi kesmişlerdi, bu ilişkilerden arttırdıkları vakitlerle ders çalışıyorlardı doğru fakat tum ilişkilerini kesmemişlerdi ki. Anneleriyle babalarıyla kardeşleriyle sevgilileriyle konusuyorlardı. Sadece sosyal çevrelerini daraltmışlar yani rakiplerinden? kurtulmuşlardi.

Bunun üzerine dünyada işe yarar hissedip bu duyguyu yok edebilmek için elimden gelen her türlü yardım işine katıldım, kanserli çocuklarla oyun oynadık hayallerini gerçekleştirdik. İlgi alanımı çeken dersleri çok daha derin çalıştım. Müzik yapmaya tekrar yoğunlaştım. Filmler izledim. Maneviyata yöneldim.

Fakat bu hissi geçiremedim. Yapamadım olduramadım. Kendimi parçalayıp elimden gelen tüm yardımları da yapsam, sabahlara kadar muzik de yapsam, yüzlerce film de izlesem hiçbirisi bu hissin dermanı değil. İşe yarar gibi hissetmek ile sevilmek apayrı. Birisi beni sebepsizce sevsin diye elimdeki her şeyi tüm paramı hatta canımı veririm. Bu dünyaya yararlı olduğumu hissetmek, insanlara iyiliklerde bulunmak bu hissin eş anlamlıları değiller. Hatta bu hisse yakın bile değiller. Ben sadece sevilmek ve sevilerek büyütülmek istiyorum. Keske birilerine para versek ve bizi sevseler. Keşke sevgi parayla satılsa. Sebepsiz sevgi. Amasız sevgi. Sadece seni sen olduğun için sevmek.

Tüm çözümlerimi tükettiğim noktadayım. Önerebileceğiniz bir şey?

KoyuGri

  • Newbie
  • *
  • İleti: 22
    • Profili Görüntüle
Sen kendini amasız, fakatsız, her şeye rağmen, her şartta ve her koşulda seviyor musun ? Cevap hayır. Gerçek anlamda kendini sevmeyi öğrenmelisin. Sevgi sevgisizliğin içinden doğar. Her şey zıttıyla var olur. Sen sevgiyi öğrenmek için sevgisizliğin içinden geçiyorsun.
« Son Düzenleme: 18 Ekim 2024, 11:58:02 ös Gönderen: KoyuGri »

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
[]

Babama yazdığım şiirim

İlk Aşk

Dosta nedir gerek
Dost neye gerek
İnsana bir tek
Lazımdır erek

İster ufka gitmek
Olsan mendirek
Olmaz müşterek
Acemi gerek

Kuzuyu artık sal
Gerek iftisal 
Kaptansız bir sal
Olmasın misal

Olsa enbeste-dem
Tutarsın matem
O da bir âdem
Bekle dur madem

Erek:gerçekleştirilmek üzere tasarlanan, ardından koşulan, ulaşılmak, erişilmek istenilen şey. Amaç/gaye

Mendirek: Dalgakıranı da bulunan liman.

Müşterek: Ortak,ortaklaşa

İftisal: Sütten kesilme, memeden ayrılma.

Enbeste-dem : Tembel, miskin, gayretsiz kimse


Şair ikinci kıtada bir gemiyle hayallerine yani ufka ulaşma isteğinden bahsederken bu yolculuğa hazırlık sürecinde keşke bir dalgakıranlı limanım olsa ve dalgaların yıpratıcı etkisinden kendisini korusa istiyor. Fakat mendireklik yapacak kişiye acemi olduğundan yanaşamadığından, yardıma da ihtiyaç duyduğundan bahsediyor.

Üçüncü kıtada ise mendireğin artık kuzuyu memeden kesme zamanının geldiğinden, yani dalgakıranlık görevini yaptıktan sonra şairin gemiye kendisinin kaptanlık yapıp yönetmesi gerektiğinden bahsediyor. Memeden kesilmezse kaptansız bir sal olur koskoca gemim, dalgalarda sürüklenir diyor.

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Tolstoyun insan ne ile yaşar diye çok ünlü bir kitabı vardır. Kitapta yeryüzüne cezalandırılmak için düşürülen melek, bu üç soruya cevap bulduğu anda göklere dönebilecektir.

Bu üç soru ise şöyledir:

1)İnsanda ne var?

2)İnsana ne verilmemiştir?

3)İnsan ne ile yaşar?


Tolstoya göre meleğin bulduğu cevaplar ise

1)İnsanda olan şey sevgidir.

2)İnsana verilmeyen şey neye ihtiyacı olduğunu bilme yetisidir.

3)İnsan Tanrı'yla yaşar.


Benim ise bugün vardığım noktada, günümüz "muhafazakarlarında" cevapların farklı olduğunu düşünüyorum.

1)Doğru,bence de insanda olan şey sevgi. Fakat bu sevgi faniler üzerinden yönetilemez.

Bir kul başka bir kula sahih bir sevgi duyamaz.

Çıkarı vardır mesela, daha işi bitmemiştir o faniyle ondan sevgisi vardır. İki faninin çıkarsız ilişkisi olamaz. Ne arkadaş ne koca. Çıkar biter, sevgi gider.

2)İnsana verilmeyen şey diğerkâmlıktır.

3)İnsan enaniyetle yaşar.

Benim hiçbir insan grubundan ümidim yoktu, muhafazakarlar dışında. Ben bugün muhafazakarları da öldürdüm. Artık dünya üzerinde güvenilebilecek herhangi bir fani olduğunu düşünmüyorum. Eskiden muhafazakar camiadan umutluydum, gerçekten Allah rızası için görüşenleri var sanardım. Terapiler gözümü açtı. Benim verdiğim cevaplar "muhafazakarlar" için geçerlidir. Tolstoyun verdiği cevaplar ise aşağıya yazacağım müslümanlar için geçerlidir.

“Bir kimse benden bir şey ister, ben de onu bâzen kasten geciktiririm ki, sizden biri şefaat ederek ihtiyâcının karşılanmasına yardımcı olsun ve ecir kazansın. Evet, muhtâcın ihtiyâcını karşılamak üzere şefaatçi olun ki ecir kazanasınız.” (Nesâî, Zekât, 65)

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyâcını karşılayanın, Allah da ihtiyâcını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin, Allah da kıyâmet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyâmet gününde ayıplarını örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

İslam müslümanlar üzerinden değerlendirilmez. Doğru. İslam mükemmeldir. Fakat "muhafazakarlar" bana öğretti ki insanlar ilişki kurulacak, buna vakit ve emek harcanacak kadar değerli değillerdir. Hiçbir fani duygusal yatırım yapmaya değmez. Ben bugün insanları öldürdüm.


Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
HAZIRIM

Bu günlerin geleceğini biliyordum. Fakat danışan arkadaşlardan gelen bir kaç sert tokat süreci hızlandırdı, beni hızlıca kendime getirdi.

Bana dediler ki acı çekmekten zevk alıyorsun. Kendini acındırmak sana iyi geliyor. Kendime acıyarak kendime muhtaç olduğum sevgiyi veriyordum! Tokatlarınız için teşekkür ederim. Halbuki kendime bu sevgiyi vermek için kendime acımama gerek yok. Sadece ne kadar harika olduğumu fark etmem yeterliymiş.
Hem maalesef ki kendime acıyabileceğim hiçbir yanım da yok. Çünkü ben gerçekten harikayım. Her yönden dışarıdan parmakla gösterilen bir insanım. Fakat annem ve babam küçük maxillayı o kadar sevgiye aç bırakmışlar ki ne kadar harika olduğumu fark edememişim asla. Bunlar için onları da suçlamıyorum çünkü buna da ihtiyacım yok. Annemi babamı suçlayarak bir yere varamam ve çözüm olmayan bir şeyi yaparak sorunları örtmek de eşcinselce bir davranış. Ve yine maalesef ki ben çözümsüzlükten nefret ederim. O yüzden bu eşcinsel bahanelere saklanamam. Annemi babamı suçlamaya ihtiacım yok, onların beni sevmesine de ihtiyacım yok. Benim sadece canım kendime ihtiyacım var. Çok yetenekliyim, zekiyim, özgüvenliyim, ahlaklıyım ya ben harikayım ya. Ben okuduğum okulun bile kıymetini şuan anladım. Bu okulu kazandığımda sevinememiştim bile, önceki yazılarımda bahsetmiştim. Ya ben bu okuldaki 6. Yılımda fark ettim nerede okuduğumu. Şuan okulumu yeni kazanmış 1.sınıflar gibi her yerden önlüklü fotoğraflar ve görgüsüzce yazılar paylaşmak istiyorum. 6 gitarım var lan benim, kemanım var, neyim var. Çalıyorum bi de bak ben hepsini, tabi ney çalınmaz üflenir. Şarkıları dinleyip şak diye çalıyorum, anlık. Öyle yetenekliyim. Ya ben müthiş bir şeymişim ya. Cidden, canım kendim. Teşekkür ederim tokatçılarım.

Öğrendim ki;

Sevgi kimseden alınamazmış.
Sevgiyi kendinde bulurmuşsun. Fark ettim ki ben terapilerle kendime yetmeyi öğrenmişim. Çocukken bize verilmeyen, bizim dışarıda aradığımız sevgi aslında içimizde. Ben sevmeyi aslında çok iyi biliyorum. Duygularımı nasıl hissedeceğimi ben de anlamadığım için kendimi duygusuz sanıyormuşum. Hüseyin hoca bana duygularımı anlamayı öğretti. Terapilerle duygularımı dillendirmeyi öğrendim. Kendi içime dönüp beynimin bana oynadığı oyunu Hüseyin Hocam sayesinde yıktığımda çocukken bende eksik bırakılan duyguların yerini de doldurdum. Ve eşcinsel dürtüler bitti. Anne babama ihtiyacım yok, onların yerine koyacak birilerini aramaya da ihtiyacım yok. Nedensizce sevilme isteğim hakkında bir yazı yazmıştım, fark ettim ki bu cılız duygu filizini bu kadar zihnimde büyütmem de aslında korkak ve eşcinselce. Zavallı zihnimin son umut kırıntıcıkları. Çok eskiden, anne babam yerine koyacak birini aradığım zamanlar söylediğim şeyler. Buna ihtiyacımın olmadığını çok iyi biliyorum. Anne baba aramıyorum. Ben kendimi arıyormuşum.

Buldum.
Elhamdülillah.

Şuan eşcinsellik doğuştandır falan diyenlere sadece acıyorum. Aslında onlarla tartışmak bile zaman kaybı. Bulundukları konumdan benim konumumu asla göremezler, göremezsiniz.
Bir eşcinsel kendini amasız, fakatsız, her şeye rağmen her şartta ve her koşulda sevmeyi öğrenmedikçe
Düzelemezmiş.
Evet küçük maxilla asla amasız, fakatsız sevilmedi. Sayfalarca bundan bahsettim. Bu yüzden kendimi amasız fakatsız sevmeyi öğrenememişim.
Fakat yetişkin maxilla artık kendini çok seviyor. Kendime aşığım. Allahın özene bözene yarattığı bir bedenim, zehir gibi zekam ve en önemlisi vicdanım, ahlakım var.
Öğrendim ki gerçek sevgi sevgisizliğin en içinden doğuyormuş.