Gönderen Konu: LEZBİYEN OLMAK: LEZBİYEN HAYATIN ZORLUKLARIYLA BAŞ ETMEK MÜMKÜN MÜDÜR?  (Okunma sayısı 3436 defa)

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Bugün
Benim hayatımda en aptal hissetiğim gün!
Daha önce hiç bu kadar salak, gerizekalı, andaval, bomboş bir insan olduğumu hissetmemiştim.
Bugün anladım ki çevremdeki insanlar da bana sadece katlanıyorlar. Acıdıkları için.
Ve aslında buna zorunda da değiller
Hem de hiç.
Ev arkadaslarim
Okul arkadaslarim

Bugün sabah cerrahi sinavimiz var
Bizim evde toplandik ders calisiyoruz gece saat takribi 3.
Mola verdik bir ara.
Ve ben.
Ben az once huseyin hocanin git arkadas ol dedigi cok samimi arkadaş olduğumuz kızın dizine yatmış huzurla dedikodu yapiyorken dönüp bir anda dedim ki boynun hindi boynuna benziyor??? Yanimizda bir arkadasimiz da vardi üstelik.

Niye dedim ne demek istedim hayatimda hic hindinin boynunu gordum mu? Niye dediğimi bilmiyorum ne kastettiğimi bilmiyorum ne amaçla dediğimi bilmiyorum neden o söz öbeğini bile kullandığımı bilmiyorum??

Şok oldu kız ve ben de. Yanimizdaki arkadasim da. Mal gibi bakakaldik birbirimize.
Ne demek istedin dedi
Bilmiyorum dedim ne dedim dedim
Dalga mi geciyorsun dedi
Ne dedim dedim
Hindi boynuna benziyor boynun dedin ne dedin simdi niye dedin ne demek istedin dedi
Bilmiyorum dedim
Malım ben
Ağzımdan cikan seyi derken de farkında değilim dedikten sonra da kulağım işitmemiş en önemlisi beynim düşünerek oluşturmamış bu çıktıyı

Sonra ozur diledim defalarca yuzlerce binlerce kez
Neden ozur diliyosun ozur dilencek bir sey yok alinmadim dedi
Ama bunu derken cok uzgun ve cok da bozuldu
Ve yemin ederim neye bozulduğunu da anlamadim, hindi boynu ne demek ki kotu mu iyi bir sey mi hindi boynu nasil olur?!?

Hiç
Böyle bir sey yasamamistik kendisiyle daha once. Yani zaten alınılmayacak kadar aptalca davranabileceğim bir hadise.
Bazen serebral aktivitemin yok oldugunu, sadece durtulerimle konusup hareket ettigimi hissediyorum
Ve farkina vardigim zaman bu beni dehsete dusuruyor.

Bana dedi ki ozur dilencek bir sey yok alinmadim

Alinacak bir sey yok cunku. Cunku ben gerizekaliyim, dedigim karsisinda dehsete düştü. Yani suc bende seni taniyip ona gore alinmamayi planlamam gerekirdi dedi üstelik.. cok malim cok cok fazla aptalim

İğreniyorum kendimden..uzun zamandir bu kadar bok hissetmemistim. Nerdeyim napiyorum ve bu yaziyi neden yaziyorum niye yazdım ki yani
Derdim neydi
Kime ne faydam vardi bu yazinin faydasi ne idi ki
Hayata karsi tum umudumu yitirmis gibi hissediyorum
Hic uyumadim her sey sacma cok sacma inanilmaz sacma geliyor
Duzeltmeyecegim bu yaziyi da
Atmamin da bir faydasi yok ki foruma
Ama atacagim iste. Keyfim ve kahyasi oyle istiyor
Bu yaptigim salakligi, yaşadığım çöküşü unutmayım istiyor
Atacağım canim istiyor atacam iste engellemiyorum lan kendimi herkesler de ne dusunurse dusunsun cok da umrumdasiniz

Girmicem sabahki sınava da siciyim sinavina

Her şey çok aptalca gelmeye başladı bi anda
Derhal kendime gelmem lazım
Ya da kendime gelmem de lazım değildir lan belki
Ben niye hayati teyyakuzda yasıyom ki
Bu benim hayatim
İstedigim zaman calisirim
İstemezsem calismam
İstemezsem uyumam
İstemezsem sinava da girmem
Gezmeye de giderim
Ne istersem onu yaparim lan
Atacam bu yaziyi da imlasina da dikkat etmicem uslubuna da. Faydasi da yok kimseye. Atacam ama iste niye atmiyom ki abi ben, neden benim tum yazilarim birilerine faydali olmak zorundaymis gibi hissediyorum? Degil iste bu yazinin kimseciklere faydasi yok. Atacam ama, mukemmel degilim ben. Her yazim egitici olmak zorunda degil. Kimsenin peygamberi de degilim psikologu da. İste bu yazi ne psikolojik bi fayda iceriyor ne de baska bi bok.

Sadece zihin sıçmığım
Umarim sonuna kadar okuyup vaktini yememissindir
Ya da yemişsindir
Ye
Lan banane ki senin harcadigin zamandan enerjiden banane abi banane ben neden herkesi bu kadar çok düşünüyorum yaa
UMURUMDA DEGİLSİNİZ
 

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
 Sorular:

1. Amacım iyileşmek fakat ilaçlar sadece anı kurtarmıyor mu bana kalıcı bir faydası olur mu? Tedavi etmese bile takıntısız bir hayat nasıl olur onu mu anlamış olurum?
2. İlaç takıntılarınla birlikte tüm duygularımı alır mı benden? Çok üzülmek, çok mutlu olmak gibi duygulara sahip olamaz mıyım?
3. İlaç bağımlılık yapar mı? Bırakırken ne kadar zorlanırım?

Cevaplar:

1)ilaclar tedavi surecinde takintilarini gerileteceginden iyilesmende faydasi olur. Cunku takintilarin ve escinselligin iki uclu, birbirlerini besliyor. Takintilarin varken escinselligini yenmek cok zor. Escinselligin varken de takintilarini. Ama ikisini de cozemiyorsun cunku takintilarin sebebiyle escinselligini geriletemiyorsun, escinsel terapin cok yavas suruyor ve bu da sabrini tuketiyor. Ayni sekilde escinselligin yuzunden takintilarini da yenemiyorsun cunku en buyuk takintilarin escinsellige dair.

Yani

Takıntı(okb)<=>escinsellik

İki uclu ok. İkisi de birbirinden besleniyor.

İlacsiz takintilarin evet gerileyebilir ama bu cok uzun surer, sabrini cok tuketir. Eşcinsellik sikintin olmasa sadece takintilarin yani okb n olsa ve hayatini cok etkilemiyor olsa(ki sende escinsellik gibi hayatini inanilmaz etkileyen bir sikinti da mevcut) ilacsiz terapiyle uzun surecte yavas yavas okb nden iyilesebilirsin. Ama senin okb hastaligin escinselligini de besliyor, ortada acil bir durum var. Okb ni ilacsiz terapiyle yavas yavas geriletebilirsin ama bu sabrini oldukca tuketecektir cunku cok uzun surecek. Tekrar diyorum okb n ayrica escinselliginden de besleniyor. İki ucu boklu degnek.

Yani ilac ani kurtarmayacak. İlac bize sen escinsel terapi goruyorken takintilarini hizlica geriletmemizi saglayacak, sen de bu arada escinsel terapiye devam edip escinselligini gerileteceksin.
Yani sen escinselligini terapilerle geriletirken escinselligini besleyen okb ni hizlica baltalayip senin escinsel terapi surecini hizlandiracagiz. Sabrin tukenmemis olacak. Cunku bir sure sonra diyorsun ki hicbir sey degismiyor (aslinda degismis bak sana erkekler gelip numarani falan istemis, kiz gibi giyinmeye baslamissin vs vs). Fakat bu uzun bir surecte oldugu icin sana escinsellikten iyilesiyorsun gibi gelmiyor, terapiye inancin azaliyor. İse yaramiyor mu yoksa diyorsun.
İste burada iki ucu boklu değnek üç ucu boklu degnege donusuyor:

Takıntı(okb)<=>escinsellik<=>terapiye inancının kırılması

Terapiye inancin kirildiginda escinsel karakterini geriletemiyoruz, yoksa ise yaramiyor mu diyorsun.

Escinselligin belli bir surede istedigin olcude yani sabrini tuketmeyecek kadar kisa bir zamanda gerilemeyince de terapiye inancin kiriliyor.

Bu uclu iliskiyi cok iyi anlattigimi dusunuyorum. Yani ilac ani kurtarmayacak, girdigin kisir üç ucu boklu döngüyü hızlıca kırmamizi saglayacak.

2)ilac takintilarinla birlikte bir miktar duygularini alabilir. Bazen cok duygusal hissedebilirsin. Bazen duygusuz hissedebilirsin. Herkese farkli zamanlarda farkli duygu dalganimlari yasatir bu tarz ilaclar yan etki olarak. Bize lazim olan sey escinselligin tedavisindeki yardimi, bu sebeple bu yan etkilere sabret. Cunku ilaci kesince her seyin normale donecek, yine sevecek ve aşik olacaksin 🫠 ilaç sadece kullanirken duygu dengesizligi yaratir, kesince hic kullanmamis gibi olursun. Ki kullanirken de ruh gibi olmazsin insanlarin zannettigi gibi, bazen duygusuz hissedebilirsin bazen de basit bir seye aglayabilirsin. Ya da hicbir etki de yapmayabilir duygularina. Ama hepsi gecicidir ilaci kestigin an yok olurlar.

3)ilac bagimlilik yapmaz. Bagimlilik yapabilecek ilaclar evet psikiyatride mevcuttur fakat hicbirisi senin kullanacagin ilaclar kategorisinde degiller. Senin kullanacagin ilaclar en guvenli psikiyatri ilaclaridir. O bagimlilik yapici ilaclar madde bagimliligi tedavisinde, sizofreni turleri gibi agir hastaliklarda kullanilirlar. Birakirken de zaten dozunu azaltarak birakacaksin sak diye degil. Zorlanmazsin. İlaci birakma sureci ayni baslama sureci gibi yan etkilerin goruldugu bir surectir. Bu yan etkiler de ikinci soruda sordugun duygu dalgalanimlari, uyku problemleri vs olabilir bir miktar. Fakat bu yan etkiler ilaci birakirken bagimli oldugun icin degil, ayni ilaca yeni baslarken oldugu gibi ilacin degisikliginden kaynaklanir bagimlilik yaptigindan degil. Yani psikiyatri ilaclarinin yan etkileri en cok DOZ DEĞİŞİKLİĞİnde görülür. Normal halkin bildigi ilaclarin yan etkileri sadece ilac kullaniliyorken vardir. Fakat psikiyatri ilaclari boyle degildir. Mesela bir psikiyatrik ilaca 50 mg basladin, basladigin bu alisma surecinde yan etkiler gozukur. Sonra 4 ay 50 mg kullandin. Bu 50 mg a alistigin 4 aylik surecte yan etkiler pek gorulmez. 4 ay sonunda 50 mg i 100 mg a cikardigimizda yan etkiler alisma surecinde tekrar gorulur. Fakat alistiktan sonra 4 ay daha 100 mg da yan etkisiz kullanirsin. İlaci keserken de 100 mgden 50 mg a dusersin, alistiktan sonra da 50 mg dan kesersin mesela.

Toplum psikiyatri ilaclarini tanimadigindan ilaci keserken zorlaniliyor bu bagimlilik diye dusunuyor. Halbuki bilmedikleri icin. Cunku normal bildikleri ilaclarda yan etki gorduklerinde ilaci keserler ve yan etki duzelir. Fakat psikiyatri ilaclari beyin kimyasini duzenlerler, yan etki gorulme bicimleri farklidir.

Yani bagimlilik yapmaz. Zorlanmazsin da birakirken.

Surekli ilacin dezavantajlarina dair sorularin var. Peki ilacin bu birakinca kesilecek yan etkilerinin yaninda verecegi avantajin farkinda misin? Bunu dusundun mu hic?

Escinsellige dair takintilarin azalacak!
Terapi surecinden verimin artacak!
Niye ise yaramiyor 2 yildir gidiyorum sorusu aklina gelmeyecek, terapiye inancin azalmayacak! Cunku kendi kendine gecmesini bekledigin cinsel okb lerin hizla azalacak!

Yani ilacin senin terapi surecine dair faydalarini dusununce yan etkilerini hic umursamaman gerekiyor. Elbette zorlanacaksin, bazen istahin artacak bazen azalacak bazen aglayacaksin bazen aglayamayacaksin. Fakat ilacin yan etkilerine sabredip doz degisikligine alistigin an ilaç sana hizmet etmeye baslayacak!

Psikiyatride ilac kullanma esigi hayatini nasil etkiledigiyle ilgilidir. Herkesin icinde supheler vardir, herkes acaba kapiyi kilitledim mi der.

Fakat arada sirada kapiyi gelip acaba kilitledim mi vs diye kontrol eden birine ilac baslamazsin, odev verirsin kapiyi kitlersen kapiyi kilitledim diye yuksek sesle soyleyin kulaklariniz duysun ve sonra gelip kontrol etmeyin gibi. Bu seviye bir okb bu sekilde iyilesir Ama danisan 5 kere geri donup kapiyi kontrol ediyor, ustune kapiyi kitledigine dair video cekip kanit olusturuyor ve bu sebeple işe gec kaliyorsa iste bu okb ye ilac baslarsin. Bu kisiye de ilk kisi gibi gorev verilebilir ama iyilesmesi UZUN surecektir.

Seni dusunelim. Eşcinselsin! Sence ilac kullanmaya degmez mi?

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Sanirim sizinle de ayşenle oldugu gibi dogru sekilde duygusal yakinlik kurabilmeyi ogrenmem gerekiyor
Terapilere giderken cok mutlu oluyorum bana ne oluyor o benim psikologum dememeliyim, bu korku yuzunden kacmamaliyim terapilerden.

Cunku bir erkekle kurdugum ilk duygusal bag sizle

Hemcinsimi ogrendim, ayşen’i. Arkadas olmayi duygusal bag kurabilmeyi.

Sizinle de kuracağim, korkmayacağım ve bu bagin yapmacik olabiliritesi yönünden şeytanin verdiği vesveselere aldırmayacağım
« Son Düzenleme: 21 Temmuz 2024, 11:29:47 ös Gönderen: psikolog »

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
İdealize edilmiş kapalilik mevzusu.

Şimdi ben kapanmak istiyorum ama çok zor. Benim hevesini görünce de ev arkadasim 2 tane şal almış bana, bir de not birakmış kesinlikle hemen kapan baskisi degildir fakat ilk sallarini ben almak istedim diye.
Ben simdi begendigim kadinlari gozden geciriyorum ve aslında fark ediyorum Begendigim kadinlar annemin aslinda mukemmel halleri
O kadar kadinlar ki, annemin olamayacagi kadar kadinlar ikona gibiler zihnimde.

Annem nasil giyinir disari cikarken mesela sutyen bile takmaz. Pardesusu vardir onun icine girer fermuarini çeker, çuval gibi bir şeydir.  Hiç de estetik gelmez bana. O çuval gibi şeyin içinde memeleri bile belli olmaz. Başortusu kullanir mesela, şal kullanmaz. Basortuleri de sacma sapan gul cicek desenlidir. Cok yasli giyinir. Gordukce icim sıkılır.

Peki evlenen doktor kiz ya da huseyin hocamizin arkadas ol dedigi kiz nasil giyinir ? İkona gibi. Tek parca beyaz, krem ya da pastel renklerde mavi, yeşil, kil renklerinde bir elbise. Üstüne de ona uygun yine pastel renkte naif bir sal takarlar. Asla koyu renk giymezler. Üstlerine giydikleri dış kıyafetleri de beyaz, krem, ya da açık pastel renklerdir.
Veeee
İste karsinizda kainatin en guzel kadini!
Secimleri kombinleri icimi eritir, derim ki bir kadin en iyi bu sekilde giyinebilir.

Yani benim kapanma korkumun sebebi de bu.
Benim annem asla nasil giyinecegini bilmiyor. Bana kadinliga dair hicbir sey ogretmiyor, nasil giyinilir, yemek yapilir, ozbakim yapilir vs

Ama o doktor kiz da
Huseyin hocamizin arkadas ol dedigi kiz da
İkona gibiler gözümde, ve tesadufe bakin ki ikisi de ayni tarzda giyinen kizlar!!!

Meğer benim beynim annemden gordugu kapanma bicimi yüzünden kapanmayı çoook büyütmüş gözünde, idealize etmis! Benim için kapanmak yapabileceğim en büyük şeydir. Mesela başka kadin danışanlarla konuşuyorum hkya gelen yav hepsi kapalı. Vallahi kapalı, hkya escinsel terapi almaya gelen bildigim tek acik kadin benim ve evet translik egilimi olan kadinlar bile dahil! Hepsi kapali ya. Nasıl diyorum kapalisiniz nasil bu kadar kolay. Ha beni sorun ben acik sacik mi giyiniyorum, yok. Sadece basim acik.

Kapalılık benim gözümde ulaşamadığım kadınlık demek aslinda! Kapalılık o doktor kiz demek, huseyin hocamizin arkadas ol dedigi o kiz demek, ideal kadın demek! Onlar mükemmel varlıklardır. Ben onlar gibi olamam, ben eksiğim. Sonra da onlara aşık oluyorum.

Çözdüm lan olayı!

HK demişti ki, kadinliğiyla barişik olmayanlar siyah, lacivert, koyu yeşil renk giyerler. Biz  danişanlara kirmizi renk giydiriyoruz. Gokkusagi renkleri giyicez, rengarenk. Koyu renkler yasak!

HK mesela kızını terapiye getiren anneleri gozlemlemiş.

Hepsi istisnasız siyah, lacivert, haki yeşil gibi kopkoyu renkler giyiyorlarmış.

Bunu ben de gözlemledim. Terapiye kızını getiren anneler, yazımı okuyor musunuz bilmiyorum ama fark edin.
Siz kendi kadinliğiniza guvenmiyorken kızınız nasil kadınlığını kabul etsin? Hiç ne giydiğinize dikkat etmiş miydiniz?

Şimdi duşunuyorum, benim anneannem de böyle giyinir. Simsiyah, lacivert, kopkoyu yeşil böyle içim kararır.

Nesilden nesile kadinliğimizi yok etmişsiniz!



Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
KIZINIZI YETİŞTİRİRKEN KADINLIĞINI ELİNDEN ALMAK, BEN NİYE ERKEK DOĞMADIM SORUSUNU SORDURTMAK, HAYATINI SİKEBİLMEK, SONRA DA NEREDE(!) YANLIŞ YAPTIM DA BU ÇOCUK BÖYLE OLDU DEMEK YERİNE ÇOCUĞUNUZU SUÇLAMAK İÇİN NELER YAPABİLİRSİNİZ?

ANNE BABALARA YÖNELİK EL KİTABI

Annem benimle alisverise pek cikmadi. Hep komsu cocuklarinin verdiklerini ya da kuzenleriminkini giyerdim, genelde erkeklerdi. Cok hareketli bir cocuk oldugumdan etek elbise giydirmezdi, oran buran acilir ziplayip hoplarken derdi. Nadiren alisverise ciktigimizda da her zaman siyah ya da lacivert aldirirdi, oralarin buralarin belli olmasin derdi. Bayramlik alisverisi icin bile tipatip ayni sadece rengi farkli tsortlerden lacivert olani aldirmisti zorla. Yasitlarimdan biraz kilolu bir cocuktum her zaman. Annem siyah kilolarini orter lambur lombur gözükmezsin derdi, hep geniş ve siyah giydirildim. Alisverise cikacagim zaman babamla cikardik, hep kocaman seyler alirdi hareketliyim diye. Tipatip ayni bana 2 beden buyuk siyah pantolondan 3 tane alirdi uzun zaman cikmayalim alisverise diye. Hic etegim olmadi. Elbisemse sadece bir tane oldu.. canim simli pembe kemerli elbisem.

Hatirliyorum bir kere geziyorduk avmde, waikikinin önünden geçerken gözüm takıldı, mankene gri oldukça simli, belinde fuşya pembe kemer olan bir elbise giydirilmişti. Nasil beğenmiştim. Baba dedim ne olur alalım. Annem istemedi sen onu giyerken bacagini ayirirsin herkes her yerini gorur vs dedi. 10 yasindaydim lan. Babama cok yalvardim ağladım, ağlayınca kiyamadi sonra biz o elbiseyi aldik inanilmaz mutlu olmustum.

Elbiseyi carsamba gunu almistik. Çarsamba, persembe aksami evde full o elbiseyi giydim, dans ettim. Dans ettikce simleri parildiyordu harika bir seydi. Annem hic mutlu degildi. Mal kari bi kere de mutlu ol, andaval. Neyse saptirmiyorum konuyu. Cuma gunu buyuk bir neseyle elbiseyi okula giydim, cuma gunu serbest kiyafet gunumuzdu.

Beni elbiseyle gören herkes şaştı kaldı. Sanki neye şasıyorsanız, kızım ben tabiki elbise giycem. (İnsanlara verdiğiniz tepkilere dikkat ediniz bu sebeple, on yaşında bir kizin elbise giymesine şaşırıyor ama diğerleri zaten giyiyorlarsa o kıza GÜYA garip, farklı olduğunu göstermiş olursunuz aferin angutlar!)
Zipzip futbol oynayan yerinde durmayan hep pantolon giyen bir cocuktum. Herkes buyulenmişti. O katiksiz oç da dahil..

Öğretmenim de çok begenmisti elbisemi, oldukca cok.. okuldan sonra etutlerimiz olurdu, yine etut zamaniydi. Soru sormak icin yanina gittim. Elbisem güzel mi öğretmenim yeni aldık dedim. O sırada yana kaydi otursana dedi soruyu cozerken. Oturdum. Soruyu sormak icin bana dogru egiliyor, vucudunu bana temas ettiriyordu. Bir ara diger kolunu omzuma atti uzerime egilip soruda bir seyi gosterirken, sonra omzundaki elini yavasca elbisemde gezdirdi, bacaklarimda durdu. Elini bacagima koydu. Bir anda soruyu anlatmayi birakip evet elbisen gercekten de cok guzelmis ben de cok sevdim dedi. Tavirlarindan rahatsiz olmustum ama neyden rahatsiz oldugumu da bilmiyordum, elbisemi beğenmesi hoşuma da gitmişti ama dokununca sevmemistim. Sonra tamam anladim soruyu deyip kalktim.

Eve gelince heyecanla babamin gelmesini beklemeye basladim. Beni cunku babam dinlerdi annem degil, daha onceki yazilarimda da yazmistim hayatim babama kendimi kanıtlamakla, onu memnun edebilmekle geçti diye. Annemle biz bir sey konusmazdik, okulda naptin bile demezdi.

Babam eve gelince gun boyu herkesin elbisemi nasil beğendiğini anlattim. Hatta etüt sırasında elbisemi begenip vucudumu, bacagimi oksayan hocadan da bahsettim. Baba dedim o kadar beğendi ki elbisemi eliyle sevdi falan dedim. Ne diyor bu dedi anneme. Ama dedim niye boyle eliyle sevdi anlamadim, daha önce beni kimse oyle sevmemisti biraz rahatsiz oldum ama yine de elbisemi begendi dedigimi hatirliyorum. Annem bagirmaya basladi bir anda, elbiseyi giyersen boyle olacagini soylemistim adam seni ellemiş falan dedi. Babamin da sinirlendiğini görüyordum, sanırım bana dokunması yanlıştı diye gecirdiğimi hatirliyorum içimden. Babam okula gidip konuşsam mi falan dedi annem dedi ki yok konuşma yayilmasin zaten bir şey olmamış hem daha da rezillik cikar. Babam da sakinlesti sonra, ben pazartesi gunu hicbir sey olmamis gibi okula gittim. Ama bir daha da o elbiseyi giyemedim, annem yok etti onu. Çöpe mi atti ne bok yedi bilmiyorum.

Ben daha sonrasinda taciz edildigimi anladim, biraz daha buyuyunce. Ve fark ettim..

Evet, o ilin en yuksek rutbeli memuru, asayiş yöneticisi olan babam, beni taciz eden oç öğretmenime hiçbir sey yapmamişti, olay olmamış gibi davranmişti!!

Yillar sonra aynisini otobuste de yasayacaktim. Hem de bir memur tarafından..

Bu olayda taciz edildigimin farkindaydim, lise 2ye gidiyordum. Zanlı adliyeden binen bir  memurdu!! Adliyede çalıştığı için kolunda sicil numarasi yaziyordu. (Sicil numarasinin yazmasi cok onemli bir detay, sonra anlatacagim normalde memurlarin kiyafetlerinde yazmaz sicil numarasi)
Sonrasinda arkama yanaşti ve ben arkamda bir sertlik hissetmeye basladim, o ana kadar ne halt yedigini anlamamistim, otobus kalabalikti ve her fren yaptiginda bana degdirip geri kaciyordu frenden dolayi olmuş gibi. Ben otobusun arka tarafina kactim hemen, pesimden geldi hicbir seyden haberi yokmus gibi dayamaya devam ediyordu!
Ben de çaktırmadan muzik değiştiriyor gibi telefonumu çıkardım, videoya almaya başladım. Videoda yüzü, sicil numarası her şeyi gözüküyordu. Güç bela eve vardım, hala o videoyu nasıl çektiğime inanamam. Ya bir gören olsaydi. Sanki suçlu benim, küçüğüm işte 16 yasindaydim. Simdi boyle bir şey yaşasam Allah korusun zaten surekli cebimde bıçakla geziyorum, dönüp çükünü biçaklarim, bunu yaparken de düşüneceğimi sanmiyorum. Böyle oçlara az bile.

Neyse eve gelince babama her şeyi anlattım. Bir memur asla öyle bir şey yapmaz, sen yanlis anlamissindir dedi. Videosu bile var ne yanlis anlamasi dedim. Sacmalama dedi, hala inanmıyordu. Taciz edildiğimi babama kanitlayabilmek(!) için videoyu actim, izlemeye basladik. Adam bana degdiriyor, yüzü sicili net. Babam dur ver bi siciline bakayım dedi, aldi elimden telefonu ve şak diye videoyu sildi. Neden sildin dedim, dedi ki bu taciz sayilmaz sen yanlis anlamissin, kafani karistirma birine sebep olmayayim iftira atiyorsun falan gibi bir seyler dedi. Katil mi etceksin beni unut bunu bir şey yok falan dedi işte. İstese bir telefonla o adami yok edebilecek babam, kılını bile kıpırdatmadı.. katil olurmuş bir kişiye sebep olurmuş. Zaten taciz değil sen uyduruyorsun diyordu.. ben de aglayarak odama gittim ve bu olayi unuttum, babam haklı dedim.

Baba ne demektir ki bir kız çocuğu icin. Babalar kiz cocuklarinin süper kahramanlaridir. Benim babam senin babani döver derler arkadaslarina. Her daim arkalarinda  bir kapi gibi hissederler babalarini. Babaları çünkü her şeyi çözebilir, güçlüdür temel reistir o.

EĞER KIZINIZIN SÜPER KAHRAMANI DEĞİLSENİZ MUHTEMELEN ERKEKLİĞİNDE SORUN OLAN BİR BABASINIZDIR! VE EVET KÖTÜ BİR BABASINIZDIR! PARA VERMEK, BESLEMEK, BAŞINI SOKACAK YUVA SAĞLAMAK SİZİ BABA YAPMAZ. KIZINIZ KÜÇÜCÜK BİR SORUN YAŞADIĞINDA BİLE SİZE GELMİYORSA, ÇÜNKÜ BİR HALT YİYEMEYECEĞİNİZİ BİLİYORSA DONUNUZU İNDİRİP ERKEKLİĞİNİZİ KONTROL EDİNİZ!!

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Kız çocukları
Bir ilişki için
Babalarına yalvarmak
Zorunda olmamalı. -Rupi Kaur

HK dedi ki kandırılamayacak, yönetilemeyecek erkek olamaz. Bir kadın istese bir erkeğin donunu bile alır.
Ama sen güçlü kadın ayaklarına babandan hiçbir şey talep etmezsen bu prensesliği edinemezsin.
Bir baba kız çocuğunu şımartır. Terapi parasını babandan al, ağzından gir burnundan çık. Şebeklik yap. Sert olma dedi.
Ben de bunun üzerine terapi dönüşü gece 4te kendimi aldirttim otogardan
Daha önce hiç yapmamıştım böyle bir şey, ölsem yapmazdım
Yolda, otobüsteyken babamı aradim. Babacım lütfen beni gece 4te alır mısın otogardan, gece vakti korkuyorum 😂 ama yine de uykunu bölmek istemezsen taksiyle gelirim dedim.
Tek başına istanbula gidiyorsun korkmadan gece vakti geliyorsun şimdi de korkuyorum diyorsun, sırf uykumdan etmek için yapıyorsun dedi 🙄
Çok öküz, çok odun, tam bir kalas. Çok işim var. Bu odunu oyup bir mobilya çıkarabilir miyim bilmiyorum. Ama kendi kadınlığımı inşa edebilmek için uğraşıcam sırf yoksa hayatta uğraşmam napıyosa yapsın. Lan kızın baba gece korkuyorum gel al diyo sana fjakcksnfns desene canım kızım gece vakti kendin dönme doğru diyorsun ben gelip alayım.

Ben de bunun üzerine hiç hiç hiç yapmayacağım bir şey yapmaya, HKnın babanın donunu al planını uygulamaya karar verdim.
Yarım saat sonra tekrar aradım, dedim ki babacım evet istanbula tek giderken korkmadım ama gece vakti taksiye binmeye korkuyorum nolur beni gel al. Ve erkekler için sihirli cümle SANA İHTİYACIM VAR BABACIM dedim.
Tamam peki kızım alayım dedi! Lütfettiler majesteleri!
Gururumu çok ezdiğimi hissettim, yalvardım resmen gelsin alsın diye şebeklik yaptım. HKnın dediği gibi davranmama rağmen kendimi alçalmış hissettim, zaten bir babanın yapması gereken şeyleri yapması için ona yalvarmak, işe yaramayınca tekrar yalvarmak ağırıma gitti. Hem de hayatım boyunca yapmamışım, kendi tırnaklarımı geçirerek gelmişim bir yerlere. Bir desteğini görmemişim. Sanki çok da ihtiyacım var gelip almasına lütfetti diye düşündüm.
Ama işte ihtiyacım varmış! Prenses olabilmeye ihtiyacım var. Ben bir kadınım! Yalaklanmamın sebebi de bu. Bu sebeple sakin olmalı, yaptığı öküzlükleri görmezden gelmeli, donunu alabilmeye bakmalıyım. O benim babam, bunları zamanında yapmalıydı. Madem yapmadı, ben de yapmasını istemedim peki sonuç? Erkek gibi oldum! Evet şimdi gururum inciniyor, incinmeyecek! Gerekirse donunu alacağım! Parasını da ilgisini de donunu da alacam!

« Son Düzenleme: 31 Temmuz 2024, 04:57:49 ös Gönderen: Maxilla06 »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: LEZBİYEN OLMAK: LEZBİYEN HAYATIN ZORLUKLARIYLA BAŞ ETMEK MÜMKÜN MÜDÜR?
« Yanıtla #21 : 05 Ağustos 2024, 10:19:42 öö »

Eşcinsellik özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve ebeveyn ihmallerinin sonucu olarak gelişen bir durumdur. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere terapi imkanı sağlamamak, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren bir tutumdur.

https://www.youtube.com/watch?v=-9bPlRuOq-Q&list=UULFEDADUolmKuMyWGRunC3UhQ&index=4

Velev ki Eşcinseliz: Furkan

https://www.youtube.com/watch?v=SK5ycgpoVC8

Velev ki Eşcinseliz: Mert

https://www.youtube.com/watch?v=BI6NM-gENrw

Velev ki Eşcinseliz: Efe

https://www.youtube.com/watch?v=rxfQS3Da1Wg


https://huseyinkacin.com/





https://www.instagram.com/reel/C8jfEMtCLuV/?igsh=eXZ3bW44bXUzeWJr

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Hocam gergin nick'li yazarın yazdığı bu paragrafı okuduktan sonra size gücendim. Erkeklerle bu kadar net konuşup tespitler yaptığınızı bilmiyordum. Neden kadınlara bunu yapmıyorsunuz? Aktif kadınların cinsellikte tek dertlerinin pasif kadını tatmin etmek olduğunu, bu şekilde kendilerinin de tatmin olduğunun tespitini ben yapmıştım. Nitekim Nurdan’ın da cinselliğini birebir böyle yaşadığını tahmin etmiştim. Nurdan da aynı ben gibi hiç soyunmuyor bile. Pasifi soyuyor ve onu tatmin ediyor.

Kadın eşcinselliğine dair neden araştırma içinde değilsiniz? Sırf erkek danışanlarınızla sohbetlerinizdeki şu tespitlerinizi okuyunca kıskançlıktan çıldırıyorum ve keşke erkek bir eşcinsel olsaydım ve Hüseyin Hoca bana da böyle tespitler yapsaydı diyorum!

Türkiyede erkek eşcinselliği konusunda elinize kimsecikler su dökemez. Bir numarasınız. Fakat kadın eşcinselliğine eğilmiyorsunuz! Kadın eşcinselliğini basit görüyorsunuz! Zaten sizden başka bu işi yapabilecek olan da yok ve siz de yapmıyorsunuz
« Son Düzenleme: 06 Ağustos 2024, 08:57:16 ös Gönderen: psikolog »

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
AŞAĞIDAKİ YAZI NİSAN 2024 TEKİ TERAPİMDE HÜSEYİN HOCAYA BAHSETTİĞİM KONULARDAN BİR KESİTTİR.
HÜSEYİN HOCA KADIN EŞCİNSELLİĞİNİ ERKEK EŞCİNSELLİĞİ KADAR CİDDİ GÖRMEMEKTE, HAFİFE ALMAKTADIR. HATTA BELKİ DE KADIN EŞCİNSELLİĞİNDE ERKEKLERDEKİ GİBİ CİNSELLİK OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR OLABİLİR!

KENDİSİNE KIRGINIM, GÖZÜM YAŞLI! ERKEK EŞCİNSELLİĞİNİ ÇÖZDÜNÜZ, ALANINIZDA BİR NUMARASINIZ. SİZDEN BAŞKA KADIN EŞCİNSELLİĞİNİ ÇÖZECEK YOK! BUNU ÜMMETİ MUHAMMEDE BORÇLUSUNUZ!

Huseyin hocam sizinle olan iliskimizde açık olamadigimi hissediyorum, profesyonelligi yitirdik gibime geliyor. Aslinda profesyonelligi hic sevmem, çok yapay gelir bana. Fakat sizi boyle babam gibi falan gormeye basladim, açık konusamiyorum utanıyorum konusurken. Bunu aşmam lazım cunku bugun cinsellik konusacagim sizinle.

Erkek danisanlara yaptığınız şeyleri neden kızlara yapmıyorsunuz? Aktif-pasif spektrumu, erkeklerde pasiflikten aktiflige geçiş üzerine ödevler vs kızlara da yapılmalı! Kizlara da bu durum aktiflikten pasiflige gecis seklinde yapilmasi gerekiyor! Cinsiyet bagimsiz sanki aktiflik erkek ruhunu, pasiflik kadin ruhunu temsil ediyor gibi. Gayleri iyilesme surecinde pasiften aktife gecirmeye calisiyorsunuz. Pasif gaylere görev veriyorsunuz masturbasyon yaparken aktif birini o pasifmis gibi sen aktifmişsin gibi hayal ederek fantezi kur diyerek. Kizlarda da zaten pasif lezbiyenler gelmiyor dediniz. Aktif lezbiyenler de kendilerini pasif rolde hayal edebilmeliler belki de kizlaşabilmek için? Hani ben fantezi kurarken kendimi pasifmis gibi hayal edeceğim, pasif kiz benle sevismeye calisacak, o ustume atlayacak. Bunu kendime nasil uygulayabilirim bilemedim fakat, size sormak istedim.

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Hatta şimdi yeni bir tespitimle karşınızdayım!
Hüseyin hocanın bile bilmediği bir şey!!
Hani Hüseyin hoca gaylere mastürbasyon görevi veriyor. Asla penisinizi sürterek, yani yüzüstü sürtünerek mastürbasyon yapmayın diyor. Aynada kendini izleyerek ayakta yap, yatarak yapma, yağlayarak yavaş yap vs diyor. Neden ayakta, neden kendini aynadan izleyerek yap diyor? Çünkü orada erekte olmuş bir organ var. Aynada kendini izleyerek o büyümüş, kalkmış haşmetli erkekliğini görsün istiyor danışan. Sürtünmek pasifliktir, çok da doğru. E peki kadınlar bu işin neresinde?

İddia ediyorum, aktif bir lezbiyen asla ama asla sürtünerek mastürbasyon yapmaz!! Evet, bunu Hüseyin Hoca da bilmiyor! Kimse bilmiyor!

Erkeklere sürtünmeyin bu pasif bir şey diyorsunuz, çünkü erkekler aktifleşmeli.
E AKTİF KADINLAR DA PASİFLEŞMELİ. Bunu neden düşünmüyorsunuz Hüseyin Hocam? VE BİR AKTİF LEZBİYEN ASLA SÜRTÜNEREK MASTÜRBASYON YAPMAZ. SIRT ÜSTÜ YATAR.
Bunu kendilerinin bile fark etmediğine eminim!

Peki ben Hüseyin Hocanın bile bilmediği bu bilgiyi nasıl edindim?

Okudum çünkü. Araştırdım. Ve gördüm ki normal kadınlar sürtünerek mastürbasyon yapıyor.. okuyana kadar hiç düşünmediğim, şuan düşününce bile tiksinti uyandıran bir şey. Çok edilgen bir konum. Ve fark ettim. Trans-aktif lez kıl kadar bir çizgiyle ayrılıyor aslında. Tek derdimiz güya erkeksi şeyler yaparak güçlü gözükmek! Mesela transların sırf ayakta işeyebilmek(güç göstergesi) için çük taktırmak istemesi, ya da aktif lezlerin sevişirken karşı tarafı (pasif lezi) tatmin ederek doyuma ulaşması gibi. Aktif lez pasif lezi tatmin ederse doyuma ulaşır, güya erkek olmuştur(!)

Aktif lezler bu sebeple sürtünerek mast yapmaz. Çünkü güçsüzlüktür bu, kontrolün elden gitmesidir.

VE SEN HÜSEYİN KAÇIN, AKTİF LEZLERE SÜRTÜNEREK MASTÜRBASYON GÖREVİ VERMELİSİN! VERMELİYDİN DE!


HÜSEYİN KAÇIN, ARTIK KADIN EŞCİNSELLERİ DE DUY!!! BİZİ DE ÇALIŞ, ARAŞTIR!

BİZE DE ÇÖZÜM, YA MEDET!

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: LEZBİYEN OLMAK: LEZBİYEN HAYATIN ZORLUKLARIYLA BAŞ ETMEK MÜMKÜN MÜDÜR?
« Yanıtla #25 : 08 Ağustos 2024, 11:57:22 öö »
Peygamberler hep bu toplumsal çöküş dönemlerinde kavimlere gönderilmiş, insanlığı kurtarmışlardır. Fakat Allah son bir peygamber daha yollamıştır, bir daha yollamayacaktır. Son peygamber demek ki kendisi öldükten sonra dahi toplumsal çöküş tehlikelerini savuşturabilecek bilgiyle gelmiştir. Bu bize yeterlidir, yeterli olmasa önceki zamanlar gibi başka peygamber gelirdi. Mühim olan son peygamberin bu mirasını tahlil edip günümüz toplumuna uygulayabilecek akla erişmek, bu akılları yetiştirmektir.

Hüseyin Kaçın peygamberlerin, sahabelerin psikolojik ve sosyolojik tahlillerini yapıp bunu günümüz toplumuna uygulayarak şuanki toplumsal çöküş tehlikesinde üstüne düşeni ziyadesiyle yapmaktadır. Başkalarının aklıyla değil, kendi aklıyla son peygamberin mirasını tahlil ederek bu yüksek akla erişmiştir. Başarısının kaynağı da budur.

Maxilla06

  • Newbie
  • *
  • İleti: 29
    • Profili Görüntüle
Ön not:
Hüseyin Hocamızın ofisi bildiğiniz üzere 2 gün önce mühürlendi. Bu durum tüm danışanlar olarak canımızı çok sıksa ve sinirlerimizi bozsa da yine de yazımı yayımlamaya karar verdim. Aslında yayımlamayacaktım, hic içimden gelmiyordu. Bu gelişme hepimizin asabını fena halde bozdu. Sonra düşündüm ki biz bu mühürlemeye boyun eğip susarsak işte o zaman amaçlarına ulaşmış olurlar. Herkes kaldığı yerden devam etmeli, susmamalı. İyileşenlerin yazıları Hüseyin Hocamın başarısının kanıtıdır çünkü. Hem de terapiye yeni başlamış ya da kafası karışmış arkadaşlar olduğunu biliyorum ve bu mühürleme kararı hepimizle birlikte asıl onların terapilerini sekteye uğrattı. Bu yazı onlara merhem olacak.

Kadın eşcinsel ve düzcinselliğinin psikolojik temelde örneklerle karşılaştırılması

Düzcinsel bir kadın arkadaşımdan mastürbasyon deneyimlerini yazmasını rica ettim. Tabi ki yazmak istemedi. Ben de Hüseyin Hocamızın ağzından dökülen bu kilit cümleleri kullandım, Hüseyin Hocamızı çok sevdiğinden ikna oldu. 😅

İşte HK nın o kilit cümleleri:
Cinsellik konuşulursa dostluk artar!
Cinsellik konuşmadığın kişiyle dost olunmaz!

Ve Hüseyin Hoca yukarıdakileri bana dedikten sonra, ben de kadınlar pek cinsellik konuşmuyorlar ama deyince Hüseyin Hocanın bana verdiği cevap da en önemli kilit cümlesi bence:
Kadın kadına da dost olunmaz zaten kolay kolay! (Vallahi haklı, değil mi 😂 )

Arkadaşımın yazdıklarını incelerken beraber çok şey öğreneceğiz. Aralarda ben girip bazı tespitlerimi de paylaşacağım. Benim eklemelerim [KÖŞELİ PARANTEZ] içlerinde yer alacak.

Merhaba. Arkadaşımın yoğun talebi üzerine bu yazıyı kaleme alıyorum, yoksa normal şartlar altında hiç böyle şeylerden bahsedesim yoktur. 23 yaşındayım, dindar bir Müslümanım, kadınım, düzcinselim; eşcinsel mevzuları gündemime taşıyan bir arkadaşa sahibim.[Çok ayıp ya ne konuşacaktım 😬]

Özellikle kadın cinselliği hakkında “konuşulmayan şeyler” kalıbını çokça duymuşsunuzdur. Ben de bu konuda kendi düşünce ve deneyimlerimi aktaracağım.

İlk mastürbasyon deneyimim tamamen meraktan olmuştu. Merak ediyordum, yanlış bir hareket yapmaktan korkuyordum. Ama dinen yanlış bir şey yapmaya dair vicdani mekanizmam çalışmıyordu, neden bilmiyorum. Galiba uçuk bir zevk için değil, sadece meraktan böyle bir şeye kalkışmak vicdanımı rahatsız etmedi. Lezbiyenlik geçmişi olan çoğu kişide başta cinsel bir farkındalık olmadığını, duygusal olarak kendilerini tetikleyen -karşı cins mi hemcins mi ayırt etmeksizin- karşılarına çıkan ilk kişiye karşı cinsel olarak çekildiklerini ve kontrolsüz bir cinsellik başlattıklarını biliyorum.[Kadın eşcinselliği, aslında kadın cinsel kimlik gelişiminin ve yöneliminin immatüritesidir. Bu sebeple bu tespiti çok doğru, lezbiyenlerin ilk ilişkilerinde hiçbir cinsel farkındalıkları yoktur.] Bu yüzden, yıllar önce kendi cinselliğimi keşif için yaptığım hareketi neredeyse faydalı buluyorum.

Erkeklerde nasıl işliyor bilmiyorum ama kestirebildiğim kadarıyla onlar kendi cinselliklerine bu kadar kapalı değiller. Çok daha sık cinsel içerikli rüya görüyorlar, kendi aralarında bu muhabbetleri sıkça döndürüyorlar. Kültürel olarak da onlar için ayıp değil, hatta bilmemeleri ayıp. Kadının bilgisiz olması, erkeğin öğretmesi bekleniyor. Oysa erkek kadına bu konuda bir şey öğretemez, kendinde olmayan bir organa dair neyi öngörebilir ki? Kadınların kendi cinselliklerinin farkında olması gerekiyor.

İlk mastürbasyon deneyimime geri dönüyorum. Sırtüstü yatmıştım, parmağımı olası bir penis gibi varsayarak dokunmayı denemiştim. En ufak bir his ya da duygu değişimini yakalamak için kendime pür dikkat kilitlenmiştim. Daha hiçbir şey yapmıyorken, sadece parmağım oradayken yakaladığım ilk duygu “güven” idi. Çok şaşırdım. Demek olası bir penis bana bunu yapıyor, diye düşündüm. Kendime dair ilk çıkarımım buydu: “Demek ben cinsellikte zevkten önce güven arayacağım. Olası bir penisin bana vereceği ilk şey bu.” [Lezbiyenler çoğunlukla erkekten yani "penisten" korkarlar. Düzcinsel bir kadının cinsellikte penisten yani erkekten beklentisinin güven olması hiç şaşırtıcı değil.]

Devam etmiştim. Sıcaklayıp bacaklarımın parmak uçlarıma kadar dümdüz kasıldığını hissedince bırakmıştım. Orgazm oldum sanmıştım ve biraz da korkmuştum. Cinsel zevk o kadar oluyor zannetmiştim. Bu kasılma çok tatlıydı, fakat hayattaki en tatlı şey olamazdı. Schopenhauer’e atfedilen bir söz var: “Hayatta cinsellikten daha ilginç bir şey bulan entelektüeldir.” diye. Galiba ben entelektüelim, demiştim. [Tamam en entel dantel sensin canım arkadaşım ❤️] Bu ilk deneyime dair şunu söylemek istiyorum ki sadece ne hissedeceğimi merak ettim, o duygu kırıntılarını toplamaya çalıştım. Fantezi kurmadım, en beğendiğim aktörü düşünmedim, kendimi zencilerle dolu bir haremde hayal etmedim. Kadın cinselliğini keşfe başlamak için bunlar çok aptalca laflar gibi geliyor. [Bence de!]

Evet, bu başlangıçtı. Çılgın gibi zevk almasam da bunu devam ettiririm, maazallah bağımlı olurum filan diye korktum. Biraz da takıntılı bir tarafım var belki, bilmiyorum. Eh, biraz da vicdanım rahat etmedi, evet. Bunu libidomun fazla yüksek olduğu zamanlar haricinde sınırlı bir düzen içinde devam ettirmeye karar verdim. Her seferi bir keşif gibi başlattım. Fantezi kurmuyordum ama olası bir penis mevcutmuş gibi düşünüyordum, buna en iyi şekilde hazırlanmak istiyordum. Öncesinde temiz olmayı, saçlarımın düzgün ve hacimli durmasını seviyordum. Temiz çamaşırlar, uyumlu bir pijama takımı giyiyordum. Kimse bana bunları yapmamı söylemedi, böyle bir şart da yok; ama olası bir penis varsayımıyla başlatacağım mastürbasyonda kendimden emin hissettiğim bir görüntüm olsun istiyordum. Bunun yanında, libidomu yükselten bir koku sürerdim, tutkulu bir müzik açardım.[🔥]

Tatmin, yalnız mastürbasyonun sonunda elde ettiğim bir şey değildi. Mastürbasyonun başında tatmin olmuş olurdum. Kendi görünüşüm, kokum, yüksek libidom benim için baştan tatmin ediciydi. [Kendisi kendinden etkileniyor aslında. Narsistik bir cinsellik] “Uyarılacak mıyım, orgazm olacak mıyım?” gibi bir kaygı duymazdım. Yaptığım hazırlık beni zaten uyarırdı, bunun sonucunda kısa sürede orgazm da olurdum.

Burada erkek cinselliğiyle kadın cinselliği arasındaki bir ayrımın açığa çıktığını düşünüyorum. Erkek cinselliği sonuç odaklıdır. Cinsel aktivitede alınan zevkin zirve noktası boşalma anıdır. Bazı kadınlar “Hemen boşalıp bitiriyor” diye eşlerinden şikayetçi olurlar. Bunu aklayamayız ama anlayabiliriz: Erkek için en büyük zevk zaten o bitiş anı. Ama kadın öyle değil. Boşalma ile orgazm aynı şey değil. Bir kadın orgazm olarak ya da olmayarak boşalabilir. Erkek o biricik boşalma anı için uğraşadursun, bu sürede kadın birden fazla boşalabilir. Ya da zevk aldığı hâlde hiç boşalmayabilir. Bu yüzden kadının cinsel aktivitesi boşalmayla da orgazmla da değerlendirilemez. Cinselliği skorla değerlendirmek eril düşüncenin ürünüdür. Kadınlar bu kafa yapısından kendilerini kurtarmalıdır, çünkü kadın cinselliği sonuç değil süreç odaklıdır. [Harika bir tespit.]

Erkek, kadının görüntüsünden ve sesinden etkilenir. Kadın ise erkeğin kendisinden etkilenmesinden etkilenir. Onu etkileyecek güce sahip olmaktan etkilenir. Yani kadın kendisinden etkilenir. Kadın cinselliği narsistiktir, içedönük bir cinselliktir. Erkek kadının bedenine arzuyla dokunmaya başlayıp ilişkiyi başlatınca kadın “ona bunu yaptırmanın” haklı gururunu duyar. Süreç odaklıdır ve bundan etkilenir. Erkek ise ilişkinin sonunda boşalınca rahatlar. Sonuç odaklıdır ve bundan etkilenir.

[Aktif lezbiyenler de aynı düzcinsel kadınlar gibi pasif lezbiyenin kendisinden etkilenmesinden etkilenirler! Onu etkileyecek güce sahip olmaktan etkilenirler! Bu şekilde doyuma ulaşırlar!! Hüseyin Hocamız da hep der, pasif lezbiyen aktif lezbiyeni ayartır. Çünkü aktif lezbiyenden etkilenmiştir, özgüvenli ve koruyucu tutumlarına bayılırlar. Aktif lezbiyen de zaten etkilenilmekten, birilerinin onu arzulamasından oldukça memnundur!

Bir aktif lezbiyen arkadaşın yorumu:
"Ben ilişkide karşı tarafın giydiklerinden ve görüntüsünden etkilenmeye iterdim kendimi ama aslında beni inlemesi yükseltirdi, ona bunları yaşatabildiğim için yükseliyordum!"

Yani bu arkadaşımız da ilişkide her ne kadar kendisini bir erkek gibi hayal etmeye çalışsa da, sevişirken bir "kadın" olarak yani narsistik zevk almıştır!

Başka bir aktif lezbiyen arkadaşın yorumu:
"Öpüşürken bile gözlerimi kapatmazdım, hatta karşı taraf kızardı güya öpüşürken gözü kapatmamak kendisine güvenmediğimi gösteriyormuş. Halbuki benim derdim öpüşmek değildi. Öpüşürken onun yüz mimiklerini, zevk almasını, inlemesini, izlerdim ve beni bu yükseltirdi. Onu tatmin edebiliyor olmak gururumu okşardı!"

Buradaki arkadaşımız da çok net bir şekilde narsistik zevk alıyor. Karşı tarafı tatmin edebilmekle gurur duyuyor, tüm cinselliği bundan ibaret. Aslında lezbiyen ilişkilerde gerçekten kadın gibi zevk alanın aktif taraf olduğunu söyleyebiliriz. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar aktif taraf erkeksi pasif taraf kadınsı gözükse de gördüğünüz gibi gerçek hiç de öyle değil. Pasif lezbiyenin ise zaten aktif lezbiyen umurunda bile değildir, aktif ister zevk alsın ister almasın, onu bir seks oyuncağı olarak kullanıp tatmin olmanın derdindedir! Aktif lezbiyenler erkek gibi de hissetseler cinsellikten bir kadın gibi zevk alırlar aslında. Sadece cinsel kimlik ve yönelim karmaşası yaşamaktadırlar. Pasif lezbiyenlerin durumu ise daha kötüdür. Onlar karakter bozukluğu yaşarlar. Karakter bozukluğu olan kişiler vampirdirler, kan emerler. Karşı tarafı düşünmezler. Aktif tarafın ilgisini, sevgisini, hatta gördüğünüz gibi cinsellikte de bedenlerini kullanırlar, işleri bitince mesela bir erkek karşılarına çıkınca da kullanıp bir peçete gibi atarlar! Bu sebeple pasif lezbiyenler terapiye de gelmezler, çünkü bir vampir aynaya bakabilir mi? Kendisini görmeye dayanabilir mi? O yüzden erkek gibi giyinen saçını kestiren aktif lezbiyenlere ah vah edileceğine pasif lezbiyenlere acınmalıdır. Aktif lezbiyenler yaşadıkları sorun itibariyle gelip terapi alabilirler fakat pasif lezbiyenler karşılarına bir erkek çıktığında evlenebildiklerinden kendilerini lezbiyen olarak görmezler. Oysa ki evlenebilseler de mutlu olamayacaklardır, aynı aktif lezbiyenin kanını emdikleri gibi kocalarının da kanını emecek, illallah ettireceklerdir ve en sonunda boşanacaklardır. Boşanmasalar bile erkek çocuklarının 1/3'ü gay olacaktır! Bu Hüseyin Hocamızın bizatihi tespitidir ve doğruluğunu onlarca danışanda ben de gördüm!]

Lezbiyen bir kadın porno izleyerek mastürbasyon yapmamalıdır, bu yanlış kimlik inşasına sebebiyet verebilir. Porno izlerken bir kadının muhtemelen kendisinden daha güzel vücutlu ve çekici bulacağı bir başka kadının yer aldığı orgazm sahnesinde, uyarılsa bile sağlam bir cinsel temel atamayacağını düşünüyorum. Çünkü kadının cinselliği özel ve özerk hissetmesiyle başlar. Dedim ya, burada narsistik bir algı oluşmalıdır. Yeryüzünün en güzel, en alımlı, en cazibeli, en dişi kişisi o kadın olmalıdır. Bu algının porno gibi yapımlarla zedeleneceğini düşünüyorum. Çünkü ilk olarak kadının uyarılması için görüntü, ses ve hatta fanteziye bile ihtiyaç yoktur. İkinci olarak, kadının aradığı his biricik olmaktır, yüceltilmektir.

[Hüseyin hocamız da porno izlemeyin kendiniz fantezi kurarak mastürbasyon yapın der. Fakat bu düzcinsel arkadaş kadınlar için çok farklı bir bakış açısı sunuyor bizlere. Kadınların hayal kurmaya bile ihtiyaçları yoktur, kendini kadın olarak yetkin ve güçlü hissetiğin müddetçe sadece kendini severek, dokunarak bile uyarılabilirsin hiçbir şeye ihtiyacın yok diyor. Bunu günümüz kadınlarının bile %70-80 inin yapamayacağı kanaatindeyim. Ki evli olmasına rağmen orgazm nedir bilmeyen, hic orgazm olmamış binlerce kadın var toplumumuzda. Bu sebeple bu yazıyı okuyan düzcinsel bir kadın için bile bunlar uzak gelebilir. Fakat bu arkadaşımızın cinsel olarak oldukça yetkin olduğuna eminim. Bu sebeple yazıyı okuyan düzcinsel kadınlar; evet demek ki siz de kadınlığınıza tam erişememişsiniz, durmayınız keşfe çıkınız!]

Mastürbasyonda da aynı mantık işliyor. “Uyarılamadım, orgazm olamadım, fantezi kuramadım” gibi kaygılar kadın mastürbasyonunu öldürür. Kadın kendine odaklanmalı, nereye nasıl dokunacağını yavaş yavaş öğrenmeye çalışmalı. Bunun bir matematiği yok.

Cinsel terapide mastürbasyon yapamama, uyarılamama sorununun gündeme geldiğini biliyorum. Tuzum kuru, bol keseden konuşuyorum zannedilmesin. Ben bipolarım. Kombine bir ilaç tedavisi alıyorum. Duygu durum düzenleyiciler grubundan karbamazepin etkenli Tegretol’ü kullanmaya başladığımda bir değişiklik fark ettim. Normalde bu olayı sınırlı tutmak için çaba sarf eden ben, uzun zaman boyunca mastürbasyon yapma ihtiyacı duymamıştım. Hiçbir cinsel isteğim yoktu. Bu durumdan hiç hoşlanmadım ve kaygılandım. Denemek için mastürbasyon yapmaya başladım. Az da olsa uyarılıyordum, ama pek zevk almıyordum ve orgazm olamıyordum. İlaç anorgazmi yapıyormuş. Bunu kabul etmeden, sırf orgazm olabilmek için hırsla uğraşmam hiçbir şeyi değiştirmedi. Tekrar ediyorum, orgazm olsak da olmasak da, kadın cinselliği bundan ibaret değildir. Bu bazen olan, bazen olmayan bir şeydir. Sakinleştim ve süreç odaklı bir şekilde devam ettim. [Unutmayalım ki sonuç odaklı olanlar erkeklerdi, kadınlar süreç odaklıydı.] Birkaç ay sonra ilacın yan etkisi azalarak geçti, ben de eskisi gibi hissetmeye başladım. Demem o ki, kendimize gelelim ve şu erkeklerdeki gibi skor kafasından [sonuç odaklı olmaktan] kurtulalım. Tek beklentisi kendini beğenmek ve rahatlamak olan, baş tacı kraliçeler olalım 👑

Cinsel terapide hangi pozisyonda mastürbasyon yapılacağının da gündeme geldiğini duydum.

Galiba ben fantezi kurmadığımdan bunu düşünmedim. En güzel zevk nasıl alınıyor, deneyerek bunu bulmaya çalıştım. Anadolu kadınına mastürbasyonu öğreten Hülya Avşar’ın bir sahnesi var, sırtüstü yatarken yapıyor. Onu ancak o pozisyonda kameraya alabilecekleri için öyle yapmış.

Oysa ki klitorisin hassas bölgesi arka tarafında. Sırtüstü yatarken burası arkada kaldığı için ulaşılması da uyarılması da zor. Daha uzun süre daha fazla eforla devam etmek gerekiyor. Ama yüzüstü döndüğünüzde klitorisin arka kısmına ulaşmak daha kolay oluyor, uyarılabilirliği de artıyor. Böylece daha kısa sürede daha tatmin edici sonuç alınabiliyor. Orgazm ise daha şiddetli ve uzun oluyor.

Benden bu kadar. Umarım faydalı olmuşumdur.

« Son Düzenleme: 11 Ağustos 2024, 03:53:42 ös Gönderen: Maxilla06 »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Hüseyin hocayı en çok motive eden şey hatırlarsanız danışanların birbirine destek çıkması, bu süreçte birbirlerini motive etmesidir. Ve buna bakaraktan şunu diyebilirim ki, Hüseyin hocanın motivasyonunu en çok kıracak şey de elbette pes etmiş danışanları görmek olacaktır.
Hüseyin hoca şuan zor bir süreçten geçmekte. Konu çapadaki ofisin kapanması asla değildir. Gerçekten merak edenler bunu okuyup bilgilenmeliler! Hüseyin hoca yıllardır Feto zülmüne uğramıştır. Ve kendisini asıl üzen şey eşcinsel terapilerine saldırılması kadar dar değil, her koldan feto zülmüne uğrayıp sesini duyuramamasıdır. Bu çapadaki ofisin kapanması da feto zulmünün sadece bir parçasıdır. Adamı arayıp emekli olacaksın demişler üniversitesinden, ötesi var mı? Şuan bizler için bence yapılacak en son şey pes etmek ve dahi pes ettiğini hüseyin hocaya göstermektir. Evet hepimiz hüseyin hocadan bir haber bekliyoruz, ilk elden bilgi almak istiyoruz. Ama kendisini anlamamız lazım, şuan mazlum olduğu için ona en çok zarar verecek şey bir de çevresindeki çoktan pes etmiş insanlar olacaktır.

İçinizde ben neden terapiye gittiğim psikoloğu anlayıp ona destek çıkıyorum, bu benim görevim değil ki banane bundan ben paramı verir terapimi alır çıkarım diyenler de olabilir tabi ki.

Bir danışan yazmıştı hani,

"Psikologluk ruhsal fahişelik sahiden de. Anlattım, paramı bıraktım ve sanki o kapıdan çıktıktan sonra birbirimizi tanımayacaktık. Evet, ben tam da böyle davranmıştım."

Diye. Ne güzel yazmış, aşk karakterini anlamaya başlamış.

 
Böyle düşünen arkadaşlara da şunu demek isterim. Hüseyin hocamız eşcinsel terapiyi danışanlarına gerçek aşkı görebilmeleri için onlara aşk karakterini aşılayarak yapmaktadır. Ve siz paramı veririm terapi alır çıkarım düşüncedeyseniz zaten bu aşk karakterini hiç edinememişsiniz demektir..


Havaya kalkan toz duman yere bir otursun neler yapacağımıza bakarız. Kimse umudunu yitirmesin. Hüseyin hoca ölmedi. Bizler de buradayız. Gruptan çıkmayalım irtibatı koparmayalım.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Yüzleştim
Bitti
Her şeyi söyledim, tüm içimi kustum
Konuşmanin ilk 1.5 saati surekli inkar etti, ben boyle bir sey demedim, bunu uyduruyorsun, boyle bir olay olmadi, hatirlamiyorum vs vs seklinde. Surekli "Her şeyi senin iyiligin için yaptim, sonra sana karsi koyamadim olan her sey bu sebeple oldu, elimde değildi, Allahin taktiri" vs diyordu.

Son yarim saate girdigimizde ise "Evet, seninle konuşamadim, surekli kactim cunku sen bana kendimi hatirlatiyordun, kendimle yüzleşemedim, böyle olduğumu kabul edemedim, evet ben istedim, seni istedim, yanindan hic ayrilmayayim istedim, benim elimdeydi, keşke sana bunlari yapmasaydim, ama sonrasinda da kabul edemedim bu sebeple karşina bile cikmaya korktum, evlenmiştim, kocam vardi, simdi de evdeyim kocam icerde oturuyor napayim ne istiyorsun ne istersen yapayim neden bunun pesine hala düşüyorsun, eski mesajlarimizin ekran goruntusunu hatirlatiyorsun, ben kendimi gormeye dayanamiyorum vs dedi ağlayarak

Sen dedim kendini gormeyi kabul edemedigin, kendinle yuzlesemedigin için tüm pisliği bana attın, evlenme arefesindeydin, işine geldi, tüm çevremize de beni sana takık bir sapık gibi lanse edip namusunu temizledin. Beni kullandin. Ve beni de bunlarin allahin taktiri olduğuna, senin sucunun olmadigina inandirdin. Simdi evet ben yaptim, istedim diyorsun oyle mi dedim

Evet, öyle itiraf edemedim kendime dedi, ağlıyordu!

Sonra en son dedi ki nasil istersen oyle davranirim, ne olur bunun peşini birak, ikimize de bir faydasi olmaz ne istersen yaparim vs dedi

Kabul etti yedigi boku yani..

Yıllarca kendimi suçladim ben ona sebep oldum diye.

Herkes beni onun sapigi sanarken bile sesimi cikarmadim evlenecek kendini akliyor, ihtiyaci var yoksa arkasindan konuşurlar dedim icime icime ağladim.

Kabul etti bana sebep olduğunu sonunda. Zehir gibi gecen uyku uyutmayan iki yildan sonra.

Suçsuzmuşum
Kurtuldum ondan
Kocaman bir öküz üstümden kalkmış gibi hissediyorum. Ben hayatimda boyle rahatlamadim

Başardık Hüseyin hocam, başardık..