Gönderen Konu: SİYAH KUĞU BLACK SWAN I FELT IT. PERFECT. IT WAS PERFECT OBSESİF EŞCİNSELLER  (Okunma sayısı 2989 defa)

Merdümgiriz

  • Newbie
  • *
  • İleti: 19
    • Profili Görüntüle
24/05/24 20:05
Bu hafta ne haltlar yediğimi yazacağım şimdi. Çarşamba ve perşembe günü gay porn izledim. Fakat mastürbasyon yapmadım. Porno izlerken de boşalmadım (Uzun bir süre buraya ejaküle olmadım yazsam mı diye düşündüm. Argo ya da homoseksüellikle alakalı tabirlerin beni rahatsız ettiğini daha önce söylemiş ve frenkçesiyle yazarak kendimi rahatlattığımı ifade etmiştim.).
Geçen aylarda önce heteroseksüel porno izleyerek başlar, daha sonra kategorilerde gay'e kayardım. Bu sefer tam tersi oldu. Önce gay izleyerek başlayıp heteroseksüel pornoya kaydım.
***
Çarşamba gecesi ise  h***** isimli homoseksüellerin tanışma aplikasyonunu indirdim. Daha önce, birkaç ay önce olması lazım, yine indirmiştim. O zaman indirdiğimde Emir'in fotoğrafını bulanıklaştırarak ya da emoji koyarak kullanmıştım. Bu sefer kendi fotoğrafımı kullandım. Beklediğimden fazla alaka gördüm. Kendimi beğenmediğim için fotoğraf çekinmeyi hiç sevmem. O yüzden 2 sene önceki fotoğrafımı kullanmıştım. Sonra birden kalkıp aynanın karşısına geçip birkaç fotoğraf çektim.
Birkaç saat içinde onlarca kişiyle konuştum. Duyduklarım beni o kadar mutlu etti ki. Önce 35 yaşlarında biri, sanırım bir trans, aynı ilde olmasak da çok hoş bir "adam" olduğumu, o yüzden yazdığını söyledi. Bir başka biri "çok hoş kesin aynı ilde değilizdir" diye üzülmüş. Başkası ise benim gibi yakışıklı bir adamın neden fotoğrafı olmadığını sordu vs. Bu söylenilenler beni çok mutlu etti. Aslında samimi de bulmadım.
Ama yalan söylemiş olsalar bile bu insanların hepsi benimle p**if rolde olmak istiyordu. O yüzden bu bir tür güç ve erkeksilik gibi hissettirdi. Kayıt olurken yaşımı 20 girmişim. Birisi yine de yaşımı sordu. 22 dedim. Ha ben de demiştim zaten dedi. Neden büyük mü duruyorum dedim. 20'den büyük duruyorsun dedi. Bunu duymak da bana çok iyi geldi. Çünkü hep küçük göründüğümü zannediyordum. Zayıf da olduğum için yetişkin bir erkek olarak algılanamayacağımı düşünüyordum. Birisi de "boy pos, fit vücut, büyük **** (p*nis), daha ne isteyim" demişti. Güvensiz hissettiğim şeylerden biri de en son yazdığımdı. İnsanlar bir süre sonra "ufaklık" fotosu istediler. Daha önce hiç kimseye nude fotoğraf atmamıştım. Bir keresinde bir kızla konuşmaya başlamıştım. Oynarken video çekmemi istemişti. Ben de kabul etmeyip hemen konuşmayı kesmiştim. Bu sefer de ilk başta kabul etmedim. Fakat daha sonra dayanamadım ve bir fotoğraf çektim. Penis boyum ortalama üzerinde olsa da acaba evlendiğimde karımı mutlu eder mi, erken boşalma, geç boşalma gibi dertler yaşar mıyım diye sürekli kafama takıyordum. Sanki tek problemim buymuş gibi. Fotoğraf atınca aldığım tepkiler de beni özgüvenli hissettirdi. Fakat içimden bir ses erkeksen hadi kız tavlasana deyip duruyor. Çünkü oradaki homoseksüelleri o kadar zavallı buluyorum ki onların arzulaması bile umrumda değil. Bir erkek nasıl birinin altına yatmayı kabul edebilir anlamıyorum. Tabi üstte olmak da çok farklı değil. Her neyse.
***
Bu hafta cumartesi günü için yine terapiye randevu alacaktım. Fakat son anda gitmek istemedim. Acaba bu hafta yaptıklarımdan dolayı mı diye düşündüm. Suçluluk da hissetmiyorum oysa. Pazar günü için randevu alacağım yarın. Hoca terapide bir şey demez ama çekiniyorum gibi.

Merdümgiriz

  • Newbie
  • *
  • İleti: 19
    • Profili Görüntüle
31/05/24 17:04
Hüseyin Kaçın'ı yarım saat önce yarın için randevu almak için aradım. Merhaba dedikten sonra buyur dedi. Peşine müsait misiniz diye sorunca sertçe "buyur dinliyorum" dedi. Yarım saattir bunun için üzülüyorum. Ne kadar saçma olduğunun farkındayım. Ama kendime engel olamıyorum. Bu nedenle yazıp da burada paylaşmadığım bir şeyi paylaşacağım.

21/05/24 20:28
Çok zayıf ve düşük bir benlik algım olduğuna kanaat getirdim. Çok kırılganım. Rekabetten ödüm kopuyor. Ama asla belli etmemeye çalışıyorum. Arkadaşımla basit bir hokey oyunu oynarken bile kaybedeceğim diye ödüm koptu. Sınıfta nefes egzersizi yaparken katılmadım en yüksek skora sahip olamam diye. Fakat bazen de böyle değilim. İşte geçen hafta böyle değildim. Mükemmellik benim için bu demek.

22/05/24 21:55
Aslında çok hırslı bir insan olsam da buna göstermemem gerektiğini düşündüm yakın zamana kadar. Narsist kişilik kurtulunması gereken bir kişilik değil mi diye sormuştum ilk seansta hocaya. Sanki narsist kişiliğimden memnun değilmiş gibi bir ifade ve ses tonuyla. Oysa tam aksine. Beni bu terapi hakkında en korkutan şey narsist kimliğimin törpülenmesiydi. İlk terapide hoca kum saatini çevirip narsist benliğini öne çıkaracağız dediğinde o kadar mutlu oldum ki. Yine güzel bir riyakarlıkla bugüne kadar yazmadım. İkinci terapiden sonra ise Hüseyin Hoca'nın kendisini benim için narsist bir rol model olarak algılamaya başladım. İkinci seansta yapmaya çalıştığı şey belki de bu muydu?

31/05/24 17:09
Hocayı rol model olarak algılamaya başladıktan sonra daha alıngan olmam normal. Ama zaten benim eski alınganlığım hiç de normal bir seviyede değildi.

Merdümgiriz

  • Newbie
  • *
  • İleti: 19
    • Profili Görüntüle
3.TERAPİ- 1 HAZİRAN CUMARTESİ

"ALLAH KABİLİYETLİ OLANLARI SINAVA SOKAR VE ZİRVEYİ NASİP EDECEKLERİNE YOKUŞ TIRMANDIRIR"

Dünkü terapi saati 11'di. 10:15 gibi erken bir saatte vardığım için yakındaki caminin avlusunda oturdum. Orada kısa bir video çıktı karşıma. Saliha Erdim şunu söylüyordu: "ALLAH KABİLEYETLİ OLANLARI SINAVA SOKAR VE ZİRVEYİ NASİP EDECEKLERİNE YOKUŞ TIRMANDIRIR"

Bu güzel tevafuk adeta bugünkü terapinin bahsinden haber veriyor gibiydi.

Daha sonra 10:30 gibi Hüseyin Hoca'nın kapısını çaldım. Bekleme salonundayken geçen gittiğimde gördüğüm ama tanışmadığım Yavuz Efe geldi. Onunla biraz konuştuk. Sonra hoca beni içeri aldı.

Terapide bu sefer yanıma eski telefonumu götürüp ses kaydı almıştım. Şu an kaydı dinlemeyi bitirdim ve yazmaya başladım. Öncelikle şunları söyleyeyim. Terapiden gelince ne yapacağını bilmez bir hâldeydim. Çünkü Hoca, her gün 2 saatimi alan sayılı zikirden vazgeçmemi söylemişti. Evde annemle konuştuktan sonra saçmalamaya başladım. Tımarhanede görseniz yadırgarsınız o derece. Bu 2 saatlik zikri akşam ezanına kadar yapmam gerekiyordu. Bense yapmayarak kararımı çoktan vermiş görünüyordum. Daha önceleri zikre bu kadar vakit harcadığım için bana karşı çıkan annem acaba bırakmasan mı diyerek kafamı karıştırdı. İyice namazı falan da bırakırım diye korkuyormuş. Onun söylediğini ciddiye almadım ama ben de tatmin olamıyordum. İlaç kullanma konusunda da aynısını yaşamıştım. İlk terapiden hemen sonra psikiyatristten ilaç aldım. Bir hafta geçmeden bir akşam kafayı yiyecek hâle gelmiştim. Çünkü kadının bana yanlış ilaç verdiğini düşünüyordum. İkinci terapide Hüseyin Hoca'yla konuşunca ise rahatlamıştım. Bu seferki meseleyi 4.terapiye kadar erteleyemezdim. Zaten Hüseyin Hoca'nın tavrı da çok netti. O yüzden bir başka saygı duyduğum insana yazdım: Ekrem Buğra Ekinci. Ekrem Hoca farzlar dışında her şeyi bırakmamı, dinle meşgul olmamamı ve tedavi olmamı söyledi.

Fakat ben tesbihi elime aldım. Başladım Allah, Allah... Arada yine ağladım. Sonra diğer zikirlerden de karma karışık okudum bir şeyler. Fakat artık söz dinleyecektim. Said Nursi'nin bir risalesini okumuştum. Müslüman her zaman yaptığı ama hasta olup da yapamadığı amellerin sevabını yine alır diyordu. Yüce Allah'tan niyazım budur.

Akşam namazını kıldıktan sonra kaydı dinlemeye başladım fakat yarım bıraktım. Sabah namazından sonra tekrar dinlemeye başladım. "Allah sence seni sen olduğu için takdir etmiyor mu?" diye sordu hoca. Bu soru beni dinlerken bile beni rahatsız etti ve kaydı kapatıp uyudum. Sanırım kendime haksızlık yaptığımın farkındayım ve bundan rahatsız oldum.

Öğleden sonra kaydı tekrar dinlemeye başladım. Kayıt hakkında şunu söyleyeyim. Kendi sesimi duymak beni o kadar irite etti ki. Kendimi gerçekten sevmediğimi biliyorum ama şaşırdım. İlk önce dinlerken düşündüklerimden bahsetmem lazım. "Kesin Hüseyin Hoca benim bir ahmak olduğumu düşünüyordur. Acaba sesim gay mi? Beni dışarıda görse ne mal olduğumu acaba anlar mıydı?" gibi şeyler. Bu düşünceler kayıt bitince saçma geldi. Çünkü Hüseyin Hoca benden bir söz aldı: "Kendini beğenebilir misin, takdir edebilir misin, suçlamaktan vazgeçebilir misin?" Ben de söz veriyorum. Vazgeçeceğim. Kendimi üzmeyeceğim.

Şimdi gelelim terapiye. Hüseyin Hoca ilk olarak hayatı zihinsel olarak çok yoğun yaşıyorsun, zihnin çok meşgul dedi. Tembellik var mı diye sordu. Takıntılarım nedeniyle sürekli zihinde kaldığımı fiilen bir şey yapmadığımı söylemek istedi diye anladım. Ben de üniversiteye hazırlanırken çok tembel olduğumdan bahsettim. Sürekli Allah, din, felsefe düşündüğümü söyledim. Hoca da hak verdi. Matematik çalışamıyorsun çünkü zihnin çok meşgul dedi. Daha sonra neden o dönem dinsiz şu an dindar olduğumu konuştuk. Hoca OKB hastalarının yarısının ya ateist olduğunu ya da kuralcı dindar olduklarını söyledi. Benimki ise önce beni ateizme sonra dindarlığa süreklemiş. Aynı zamanda çok derinden obsesif olduğum için eşcinselleşme başlamış ama bize gelmesen bile
bence fiilen olmazdın dedi.

Eşcinselleşmeyi başlatan şeyin de duygusal tatminim olmaması olduğunu söyledi. Bir insanı sevemiyorum. Sonra gidip sokakta gördüğüm biriyle fantezi dünyasına dalıyorum. Aynı şekilde aşırı OKB yüzünden duygularımın tamamen öldüğünü, arkadaşlıklarımın yüzeysel olduğunu söyledi. Çünkü aşırı kurallar duyguları ve yaratıcılığı öldürürmüş.

Daha sonra hocaya hornet yüklediğimden bahsettim. Hoca orada aldığım iltifatların karşılığı olmadığını sadece seks odaklı olduğunu söyledi ama çoğu aktif ya da pasif eşcinsel tarafından tercih edilmemin normal olduğunu söyledi, boylu posluymuşum. Kendimden nefret ettiğim o kadar belli ki adam bunları söylemek zorunda kalıyor diye düşündüm.

Şimdi gelelim asıl gündem maddesine. Hocaya çılgınca yaptığım zikirlerden bahsettim. 2000 Allah, 1000 salevat, 50 Ayetel Kürsi, 100 İhlas vs. Hoca kendisine güvenmemi, şu an bırakmamı, kocalık, babalık, kariyer gibi tatminlerim olduğu zaman kuralcı zikir yapabileceğimi söyledi.

Çünkü bu zikirler vaktimi çok alıyor ve eğer gençlikte duygusal olarak tatmin olmazsam yetişkinlikte saçmalayacağımı söyledi. Bu kuralcı saçmalıklarımın da en fazla 3 sene devam edebileceğini söyledi. Ben de neredeyse 2 seneyi dolduruyordum. Dün bu yüzden zikirleri bir anda bırakmama hem şaşırdım hem şaşırmadım. Belli ki gerçekten kendimi yormuşum ki ölürüm de bırakmam dediğim zikirleri bir gün içinde bıraktım. Mesela şöyle örnek vereyim secdede ölme nimetine nail olacağım günde 100 kere okunan bir salevatı okumayı unuttuğumu akşam ezanından sonra hatırladığım için salya sümük, kendimi yerlere atarak zırıldamıştım. Dünse beklediğimden daha kolay bıraktım. Hocaya bunu söyledim. Ne olacak, secdede ölmezsen eben mi sikilecek dedi:)

Daha sonra din, iman adı altında sapına kadar hasetlik olduğunu söyledi. Eşcinsellik hasetten de besleniyormuş.(Bu haset meselesinin detaylarına başka bir yazıda değinmek istiyorum.) Hoca şeytani zihin yapısının bu olduğunu söyledi. Kardeşlerimi kıskanıyormuşum. Onlar 10 köşk alacak, ben 2 köşk alacağım, ama hani Allah adaletliydi, onlara nasip etti, bana niye etmedi şeklinde Allah'a da fatura kesiyormuşum. Zihnim asla Allah'ın rızasını kazandığıma da inanmıyormuş.

Devam ediyor.

Merdümgiriz

  • Newbie
  • *
  • İleti: 19
    • Profili Görüntüle
Devamı

Benim için en çarpıcı noktalardan birine geldim şimdi.
"Allah sence seni sen olduğu için takdir etmiyor mu, bu niyetlerini bu çabalarını görmüyor mu, illa 1000 mi istiyor, hep 1000 çekiyordun salı günü neden 2 eksik çektin mi diyecek, 21 yaşında adamsın, millet karı sikerken millet her sapkınlığı yaparken gücün yettiği kadar bir şeyler yapıyorsun, sence senin hakkında ne düşünür" diye sordu. Dikkat ettim terapi boyunca hoca buna benzer sorular sorsa da hiç cevap vermemişim. Bir yerde çok kısık sesle cevap veriyorum takdir etmesi diye. Hoca tekrar ettiriyor o zaman yüksek sesle takdir etmesi diyorum. Çünkü Allah'ın beni şu an takdir edeceğine inanamıyorum, hep bir şeyler eksik diye düşünüyorum. Fakat hoca şunu söyledi: "Allah'ın tam istediği kıvamdasın ama stratejin yanlış."

Sonra da OKB'nin en pis tarafının kendini sittin sene takdir edememek olduğunu söyledi.

Daha sonra hoca neden bu işi yaptığı üzerine soru soruyor. Neden hoca eşcinsellikle uğraşıyor, toplum nazarında asacaksın, yakacaksın, keseceksin diye düşünüyor herkes, hocanın amacı ne? Çünkü İslam adalet diniyse, hoca da hayata en mağdur başlayan, en büyük nefis mücadelesini veren ve tek iyileştiğini gördüğü eşcinsellere yardım etmek istiyor.

Eşcinseller sikişmek yerine Hüseyin Kaçın'a gidiyorlar. Hoca da Allah için en çok çaba veren insan sınıfının eşcinseller olduğunu söylüyor. Beni de verdiğim bu savaş nedeniyle Allah'ın adaleti gereği beni takdir edeceğine inandırmaya çalışıyor.

Daha sonra hoca Matrix'e lafı getirdi. Benim Neo, Morpheus'umun da kendisi olduğunu söyledi. Trinity'yi bulmam için bana yardım ediyor:) Aynı zamanda rol modelim olmadığını, yetiştirilmem gerektiğini söyledi ve şunu ekledi:
"Bütün eşcinseller iyileşirse Neo'dur, kurtarıcıdır, insanlığa en büyük duygusal, düşünsel tatmini sağlayacak insanlardır." Bu noktada benim de Neo olabileceğime inanmam ve Morpheus'a güvenmem gerekiyor.

Şimdi sona doğru yaklaşıyoruz. Kendimi tutamayıp ağlamaya başladığım nokta.

Allah'a böyle yaranmama gerek yok, gidip porno izleyip erkek kız fark etmeksizin birileriyle sikişerek ömür tüketebilirim ama ben Hüseyin Kaçın'a gidiyorum. Bu yüzden takdiri hak ettiğimi söylüyor hoca bir milyonuncu kez. Artık dayanabilecek bir durumda değildim. Ağlamak üzereydim. Hoca, kapısından girenleri 20 saniye içinde bazı sorunlarını çözmek için mi gelmiş, yoksa Allah mı göndermiş anlayabiliyorum diyor. Benim de hep ettiğim sevdiklerini sevdir, sevmediklerinden uzaklaştır diye dua ediyormuş hep. Sevdiklerini istediği için de Allah ona birinci gelecek ama yarışın ortasında dökülen kullarını gönderiyormuş.

Bunları duyduğumda ağlamaya başladım. Evde dinlerken de hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. İyice boşalttım kendimi yine. Hoca "Kendini beğenilir misin, takdir edebilir misin, suçlamaktan vazgeçebilir misin?" diye sordu. Ben de söz veriyorum. Seni sevmeseydi bu anı yaşatmazdı diyor. O SENİ SEVİYOR diyor. Bugüne kadar nefsime zulmettiğim için bu hâle geldiğimi söylüyor. Şimdi yazarken yine ağlamaya başladım. Hoca şu ana kadar bastırdığın duygular açığa çıkıyor demişti. Bağırarak söylemek istiyorum: ALLAH BENİ SEVİYOR.

Hüseyin Hoca'nın son sözleri: "Bence ileride güç sahibi, İslam'a hizmet edecek, ama entelektüel olarak, oraya odaklan"

Artık benim son sözlerime geleyim. Bu terapi benim için çok daha fazlasıydı her şeyiyle. İnşallah başlangıcı diye umuyorum, kendimi sevmemin, takdir etmemin.

Terapide Hüseyin Hoca'nın neden bu işi yaptığı kısmı beni etkileyen anlardan birisiydi. Hem kendime hem de Morpheus'uma ithafen Kadir Mısıroğlu'nun bir şiiri.

"NEDİR, KÜÇÜK BİR TOHUMUN KADERİ?!..
NEDİR?..
KİM GÖREBİLİYOR BAKINCA ONA,
ACEP BÎR TOHUMCUK NEYE GEBEDİR?!.
NEDEN SIR VERMİYOR KADER İNSANA?!.
RABBİM
KAT KAT ESRAR PERDESİ ALTINDA KALAN,
HER ŞEYİN ÜSTÜNDE SATHÎ VE YALAN,
BÎR KABUK ALDATIP BEŞERİYETİ!.
BİR BİLEĞİ TAŞININ ÇARKINDAN ÇIKAN,
KIVILCIMLAR KADAR,
FÂNİ,
ÖMÜRSÜZ.
CILIZ,
IŞIKLARLA AVUTUP GİDER!..
ÜSTELİK VERMİŞKEN NİCE PEYGAMBER,
EVLİYÂ,
ASFİYÂ.
MEÇHULDEN HABER.
KADERİN KAPISI KİLİTLİ HÂLÂ
HER ŞEYİN DERÛNU GİZLİ BÎR MAHZEN!..
*
KADER LÜTFEDERSE YABAN İNCİRLERİNE,
KAYALAR ÜSTÜNDE BİR HAYAT VERİR!..
EĞER, DİLEMEZSE, O, BİR TOHUMU
BÎR TIRTILA VEYA KUŞA YEDİRİR!..
HEM DE
EN MÜNBİT TOPRAĞIN OLDUĞU YERDE!..
ÇÜNKÜ HER TOHUM,
GEBE DEĞİLDİR BAŞKA BİR FERDE,
YALNIZ KENDİ NEFSİNİ TAŞIR BAZISI,
AMA ÖYLE YAZILMIŞSA YAZISI,
KİMİ BAZAN MİLYONLARI YÜKLENİR
ARDINDAN NESLİNİN UMMANI GELİR!..
*
İNSAN DA BİR TOHUM..
HİS DE!.
FİKİR DE!.
EĞER BUNLAR İÇİN,
RABBİM DİLER DE.
ENGİN BİR BEREKET TAKDİR EDERSE,
NEYE BALİĞ OLUR HERBİRİ EN SON,
KİM SIĞDIRABÎLİR BUNU İDRÂKE?!..
HİÇ KİMSE!..
HİÇ KİMSE!..
*
ÂCİZ BİR KULUN OLDUĞUMA BAKMAYIP RABBİM.
NASIL BİR DÂVAYA GİRİŞTİM, ÂMÂN!..
FAKAT ÜMMÎD EDERİM,
SÂHİB-İ KEREM OLAN,
SENDEN,
SALÂH-I HÂL EYLEYİP BANA İHSAN..
SONRA BÜTÜN HİS VE DÜŞÜNCELERİMİ,
ŞEREFLİ RIZAN,
İLE KILIP ME'LÜF VE BERABER..
VE KENDİNE DOST OLARAK SEÇTİĞİN
BÜYÜK PEYGAMBER...
HAKKINDA İZHÂRA ÇALIŞTIĞIM
HİS VE FİKİRLER,
SENDEN. ENGİN BİR İLHÂMA
MAZHAR OLSUN, DİLERİM
VE İÇİNE DERCEYLEDİĞİM KELİMELERİN,
BÎHUDUD BEREKET OLSUN KADERİNDE,
O’NUN ÜMMETİYLE BİRLİKTE,
BU FAKİRE DE,
ÖYLE BİR İMANLI TESELSÜL BEREKETİ VER Kİ;
ARDINDAN İMAN KAFİLELERİ
TÂ EBEDİYETE VARSIN!..
RAHMETİ HERŞEYİ AŞMIŞ OLAN SEN,
KEREM SÂHİBİ ALLAHSIN!.
LÜTUF SÂHİBİ ALLAHSIN! "