Gönderen Konu: EŞCİNSELLİKTEN İYİLEŞMEK YA DA KURTULMAK İÇİN TÖVBE ETMEYECEĞİM!  (Okunma sayısı 4129 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Çocukluğumda anasınıfına başladığım zamanlarda eşcinsel duygularımın olduğunu fark ettim. Hayatımda bir baba figürü yok, kendisi var ancak babalık yaptığı söylenemez. Çocukluğumda her gün zorbalığa maruz kalıyordum. İlk ilişkim lisede oldu sonrasında da 2-3 kişiyle daha beraber oldum. 2 yıl önce namaz kılmaya başladım ve ilişkilere girmeyi bıraktım hem duygusal hem de cinsel olarak. 4 kere tacize uğramışlığım oldu. İsteğim dışında temaslara maruz kaldım. Ardından bu durumdan tamamen kurtulmak istediğime karar vererek yolculuğuma başlamış oldum.

İlk seansta çocukluğumdan başlayarak hayatımı anlattım. Baba figürünün olmaması sorunlardan başlı başına birisiydi. İlgi ve duygusal anlamdaki doyumsuzluktan ötürü erkek figürlerinden ilgi ya da sevgi beklediğimi fark ettim. Hem pasif hem de aktif olduğum zamanlarım oldu. En uzun ilişkim de 7 yıl sürdü ancak her şeyin sonu olduğu gibi onun da sonu geldi ki bu eşcinsel ilişkilerde zaten mutlu bir şekilde yaşanması imkansız olan bir şey. Mastürbasyon sırasında sürtünerek yapmaya başladığımdan ve hâlâ devam ettiğimden bahsettik. Bu aslında erkekliğin baskılanması anlamına geliyormuş. Kuru kuru yapılması da anal yoldan ilişki ile bağlantı kurduruyormuş. Bunları öğrendim. Henüz yolculuğumun başında olduğum için gay porno izlemeye devam edebiliyorum ancak izleyerek mastürbasyon yapılmamalıymış. Aktif bir erkek figürünün benim için pasif olduğunu düşünerek yapmam gerekiyormuş. Ki bu olay da benim erkekliğimi güçlendirsin diye yapılmalıymış. Pasif rolüne girmemem gerekiyor. Hayal olarak olsa dahi. Tövbe konusunda da eşcinsel olduğum için tövbe etmeyi bırakmam lazım olduğunu öğrendim. Çünkü kendimi lanetlenmiş ve günahkâr, cehenneme mahkûmum diye görerek kendi öz güvenimi düşürüyormuşum. İlk seansımda öğrendiğim bilgiler bunlar oldu. Uygulamaya başlayacağım ve elimden geleni yapacağım.


ZİNCİRLER
 
Çocukluğumda (anasınıfından beri) her gün zorbalanan birisiydim. Her zaman kız, gey, travesti, karı, yumuşak, top vb. şeyler her gün maruz kaldığım laflardı. Düşünebiliyor musunuz? 6 yaşındaki bir çocuğun lise zamanına kadar her gün zorbalandığına, her gün kimseye belli etmemeye çalışarak ağlamasına, yanında yaşıtı olan hiçbir kimsenin bulunmamasına ve bunun nasıl bir yalnızlığı beraberinde getirmesine erken yaşlarda bizzat şahit oldum. Erken yaşta içimdeki dünya olgunlaşmıştı. Kendi başıma bunların üstesinden gelmeliydim. Kimseye söz etmemeliydim. Ezik olduğumu kendi dilimle söylemek istemiyordum çünkü. Ucubenin teki olduğumu kendi dilimle başkalarına itiraf etmek istemiyordum. Bu yüzden kendimi ortaokul zamanlarında kitaplara adadım. Özellikle Haruki Murakami’yi, keşfetmemle kendimi olgunlaştırmam daha da hızlanmaya başlamıştı. Her gün zorbalığa uğramaya devam ediyordum ama okuduğum kitabın dünyasına geçtiğimde söylenenleri duymuyordum. Kitaplardaki karakterlerin parçalarını belkide kendime birleştiriyordum. Tabii sonrasında karakterimin daha da farklılaşacağını bilmiyordum. O zamanlarda henüz eşcinsellik hakkında bir bilgim yoktu. Ama içimde erkeklere karşı bir ilgi vardı. Ne ilginç değil mi? Her gün beni zorbalayıp ağlatan erkeklere karşı bir ilgim vardı…
 
Lise yıllarında ise hemcinslerime olan ilgim oldukça tavan yapmıştı. Liseye kadar zorbalanan ve dışlanan ben, lise yıllarında popüler, herkesin tanıdığı, turnuvalara katılan, okulun adını duyuran çocuktum. Öğretmenlerimle kavga eder bundan gocunmazdım, aksine benim için güç gösterisiydi yaptıklarım. Boş derslerde iskambil oynardık, sınıfa müdür girip kimin bu kartlar dediğinde başımı yere bile eğmeden, utanç bile duymadan, ayağa kalkıp "Benim." diyebiliyordum kafa tutarcasına. Disipline gideceğim söylendiğinde fazla gerilmemiştim. Oysa ki mükemmelliyetçi bir karakterim vardı o zamanlar. İyi notlar almalı, herkesin beğenisini toplamalı ve örnek öğrenci olmalıydım. Ama bu popülerlik beni bozmuştu. Sonrasında turnuvalara katılmamı sağlayan okulun zümresi beni müdüre karşı savundu, turnuvalarda okulun adını duyurduğumdan ve başarılı bir öğrenci olduğumdan disipline gitme cezam kaldırılmıştı.
 
Ki sonrasında beni koruyan öğretmenle de kavga etmiştim. Sebebi ise düşüncelerime saygı duyulmamasıydı. O zamanlar lise son sınıftım ve turnuvalara daha fazla katılmayacağımı belirtmeme rağmen en bilgili kişi ben olduğum için turnuvalara adım yazılmıştı. Bu da beni o an içerisinde gözümün dönmesine sebep olmuş ve öğretmenimle herkesin olduğu bir mekanda kavga etmiştim. Sonrasında diğer hocalar durumu öğrendiklerinde de onlara da kafa tutmuştum. "Kendinizin çok modern bir zümre olduğunuzu söylüyorsunuz ama fikrime bile saygı duymuyorsunuz" demiştim gözlerimden alev saçarak. O günü hâlâ hatırlarım.
Sonrasında kavga ettiğim öğretmenimle aramdaki sorun çözüldü, istediği gibi turnuvalara girdim ve ardından liseden mezun oldum. Tam o sıralarda en başta bahsettiğim eşcinsel duygularım tavandaydı. O sıralar BDSM'e karşı aşırı bir merak ve istek duyuyordum. Erkek vücudunu her zaman bir sanat eseri olarak görürdüm. Kasların yapısı, adem elmasının görünüşü, bacakların, kalçaların kaslı ve dolgun oluşu, ilişki sırasındaki vücudun görünüşü beni kendine çekiyordu.. Bdsm'de mevcut olan sınırlamalar, dominant karakterin elindeki güç, submissive karakterin çaresizlikten zevk alması hoşuma gidiyordu. Yaşadığım ilişkilerde bdsm denediğim oldu. Hem dom hem sub rolünde olarak. Ruh hali çabuk değişebilen birisi olduğumdan o an içerisinde ne istediğime bağlı olarak rolüm de değişiyordu. Acının verdiği haz mı yoksa karşımdaki insanın vücudunun benim elimde olmasının verdiği güç hissi mi? Her şey o an hangisini istediğime ve arzuladığıma bağlıydı. Mum damlatma, kemer, göz bağı, kelepçe, latex, fisting gibi şeylere ilgim vardı. Tabii bunların hepsini kendim deneyimlemedim ancak her zaman bir gün deneyimlemek istediğimi düşünürdüm. Fisting denemediklerimden birisidir ancak çok ilgimi çeker. Erkek vücudunun işlem sırasında aldığı görüntü çoğu insana mide bulandırıcı gelse de nedense benim ilgimi çekiyordu. İşlemin uygulandığı kişinin hazla titremesi ve oluşan görüntü içimde bir şeyleri kabartıyordu her zaman.
 
Bu duygu ve düşüncelerimin yanlış olduğunun farkındayım. Yapmış olduğum çoğu şeyin de bilincindeyim, en kötü olanı da bilinçli hâlde bu tarzda devam etmektir..
 
Gelelim bir sonraki konumuza.. yine lise yıllarında başlamış olduğum Yaoi ve BL okumaya başlamam.Yaoi, anime ve mangada erkek erkeğe ilişkileri içeren bir terimdir. Genellikle kadınlar tarafından kadın okurlar için yaratılır ve bara gibi eşcinsel erkek kitlelere pazarlanan homoerotik medyadan farklıdır, ancak erkek okurlar tarafından da ilgi gösterilmektedir. BL de Boys Love türünün baş harflerinden oluşmakta, yaoi mangalarından farklı olarak renkli bir webtoon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Okuduğum bu mangalarda gerek mutlu, gerek dram, gerek hüzünlü sonları olan yüzlerce içerik okuyordum. Şu anki son yıllarımda o kadar sık olmasa da arada hala okumaya devam ediyordum. En son 3-4 ay önce okuduğumu söyleyebilirim. Kitap okumayı yalnız başıma geçirdiğim okul günlerinden beri çok severdim. Bu manga/webtoon türü de bana ve hislerime duygularıma oldukça hitap ediyordu. Kendimden parçalar buluyordum. Düşüncelerimden, duygularımdan, yaşadıklarımdan veya yaşamak istediklerimden… Eşcinsel film veya romanları sıkıcı ve boş bulsam da yaoi okumak beni daha iyi hissettiriyordu. Çünkü okuduğum her manga sadece seks içermiyordu, saf sevgi içerenler, üstü örtülü aşklar, bambaşka konulara sahip olanlar, kalp kırıklıkları, kendinden emin olamama gibi konular içeriyorlardı. Sanırım zamanında kendimle verdiğim savaşı bir süre susturmama ve eşcinsel olduğumu kendi bilincimde kabul etmemde yardımcı oldular diyebilirim. Tabii bu ateşkes fazla uzun sürmeyecekti.
 
Konu hakkında birkaç BL/Yaoi  örneği;
 
BJ Alex
Here U Are
Dangerous Convenience Store
Midnight Rain
Dear Door
Semantic Error
Silky Secrets
No Love Zone
Jinx
Under the Green Light
Painter of the Night
 
Dinime her zaman bağlı olmaya çalışan bir insanımdır. Yazımın başında yazdıklarımdan, şu anda yazmaya devam ettiklerimden utanıyorum, evet. Kendimi ikiyüzlü bir insan gibi hissetmeme sebep oluyor, evet. Beş vakit namazımı ve farz ibadetlerimi yerine getirmeye, dinime uygun yaşamaya çalışıyorum, ama bir yandan da bu sapkınlıklar beynimde yer edinmiş durumda bir ikilemi yaşatıyor bana. Bazen düşüncelerim dayanılmaz bir hal alıyor. Vesveseler bazen katlanılmaz bir hal alıyor, kendimden tiksiniyorum. Ama bir şekilde ışığı görmeye çalışmalı insan. Her zaman bunu savunmuşumdur. Bardak tamamen dolu olsa dahi bir hava boşluğu her zaman mevcuttur.
 
Sanırım sırada bir sonraki konum geliyor. İnsanların benden beklentileri. Bunu nasıl düzgün bir şekilde yazıya dökebilirim bilmiyorum. Elimden geleni yapacağım.
 
Şöyle ki bir zamanlar zorbalığa ve dışlanmama sebep olan fiziksel ve ruhsal farklılıklarım bir süre sonra insanların ilgisini çekmeye başlamış, benim sosyal bir insan olmamı sağlamıştı. Farklılığım insanları bana çekmiş bir anda iletişim halkam çapını alabildiğine büyümüştü. Bu duyguları her bırakmak istediğimde, değişmek istediğimde beni geride tutan şeylerden birisi de bu konu olmuştur. Ben eşcinsel olmayı bırakırsam, insanlar benden uzaklaşacak. Tekrar yalnız kalacağım. Artık kimsenin ilgisini çekmeyeceğim diye düşünmekten ne yazık ki kendimi alamıyorum bu konuyu her içimde düşündüğümde. Beni böyle bilen insanlar sonrasında ne düşünecek? Yakın kız arkadaşlarım ‘Bunca zamandır bize yalan mı söylüyordu? Yoksa bizden fadalanıyor muydu’ diye düşünüp benden iğreneceklerini düşünüyorum.
 
Kendimi iyileştirdikten sonra bir aile kurabilirsem geçmişimi bilen insanlar ‘Karısını sevmiyordur zaten, Kadına yazık, Bu gay değil miydi?, Acaba karısı zamanında neler yaptığının farkında mı?’ diye düşünürler diye korkuyorum. İnşallah iyileşebilirsem ve bir kadından hoşlanabilirsem, ona geçmişimi anlatmalı mıyım yoksa asla açmamak üzere rafa mı kaldırmalıyım? Ya benden değil de başka birinden öğrenirse? Ya benden nefret ederse? Bu düşüncelerden kurtulamıyorum. Sonuçta bu hayatta geçmişinden kaçamazsın. Ne yaparsan yap geçmiş seni bir gölge gibi takip eder, unuttuğunda kendini hatırlatır.
 
Korktuğum şeylerden birisi ise tarihin tekerrür etmesidir. İyileştikten sonra karşı cinsime hissettiğim duygular bir gün yok olacak mı? Tekrar eski sapkınlıklarıma geri mi döneceğim? Ya evlendikten sonra bir adam ilgimi çekerse? Ya aile kurabilirsem ve bir anlık şehvete kapılıp, bir adamla birlikte olarak her şeyi mahvedersem? Kendime güvenim bu konuda ne yazık ki henüz yok.
 
Benim dünyamdaki kadın figürü kutsal bir figürdür. Onu bir şeytan, bir günah, yasak olarak değil aksine kutsal bir figürdü. Doğurganlığın bir figürüydü. Neslin devamını sağlayan, güçlü bir figürdü. Ancak kadınlara karşı bir ilgim yoktu. İlkokul ve ortaokulda hoşlandığım ya da hoşlandığımı sandığım kız arkadaşlarım oldu. Belki de bu gey, top gibi etiketlerden kurtulmak, Bakın ben de kızlardan hoşlanıyorum! demek içindi. Ama her seferinde red yedikten sonra arkadaşlığımızı mahvettiğim için oturup ağlardım. Zorbalıktan kurtulmak için arkadaşlıklarımı mahvediyordum. Ki zaten pek de arkadaşım olduğu söylenemezdi. Daha önce bahsettiğim gibi genel olarak yalnız bir çocukluk geçirdim. Yanımızda duran hayali gölgelere arkadaş demek zordur.
 
Farkında olduğum şeylerden biri de filmlerde, kitaplarda ya da oyunlarda kadın karakterlere her zaman daha çok empati kurduğum, onları daha çok benimsediğimdir. Daha güçlü bir iç dünyaya sahip olmalarıdır. Erkeklerden hoşlansam da bir yanım da onlardan nefret eder her zaman. Erkek milleti işte, erkeklerden bir şey olmaz der dururum her zaman. Bunu kişisel farkındalıklarımdan birisi olarak yazıyorum.
 
Kısacası bu yazmış olduklarım beni olduğum yere sabitleyen zincirlerdir. Hepsi pişman olduğum faaliyetlerimi, içimdeki karamsar duyguları içermekte olsa da hala umutla iyileşebileceğime inanıyorum. Şunu da biliyorum ki ben değişmek istemezsem bu böyle kalacak ve yapmaya devam ettiğim her bir pişmanlık beni daha da dibe çekecek. Gün gelir insan kendisine söz geçiremez olur, nefsinin de kölesi olur, bu da mutlak sonu getirebilir. Ama ben sonumun bu şekilde bitmesini istemiyorum.
 
Bu duygulardan, bilinçli olan bu çaresizliğimden ve nefsimin kölesi olmaktan kurtulmak, daha sağlıklı bir birey olmak istiyorum ve bunun için çabalamaya hazırım. Yazımı son zamanlarda okumakta olduğum Dune serisinden bir alıntı ile bitiriyorum.
 
Korkmamalıyım.
Korku aklı öldürür.
Korku, bütünüyle yok oluşu getiren küçük ölümdür.
Korkumla yüzleşeceğim.
Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim.
Ve o geçip gittiğinde, yolunu görmek için iç gözümü açacağım.
Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Sadece ben kalacağım.
 

 
« Son Düzenleme: 23 Nisan 2024, 07:45:07 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
İletiyi düzenle

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=tIuRKf4tbpU&list=PL5_aloC9kt81rrtiNCVxhmxzUEgU32Htq&index=5

http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11
Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.
Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA
Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır;  ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.

https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda
https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html