Merhabalar, bu siteye bugün giriş yapabildim ve içimdekileri yazmak istiyorum biraz.
Karadenizden bir ildenim ancak şu anda Edirne'de Üniversite okuyorum, Karadenizde iken, terapi hayaliyle, İstanbul'a yakın bir yerde okumak istemiştim. Karadeniz nere, Trakya nere? 17 yaşlarımda Hüseyin beyi internetten keşfetmiştim, o yaşa kadar eşcinsellikten o kadar çok kurtulmak istiyordum ki ancak üniversiteye gitmem gerekiyordu, şu anda da üniversite okuyorum ve 20 yaşındayım.Bu hayalimi gerçekleştirdim.Edirne'nin, İstanbul'a yakın olması nedeniyle ve terapistin ofisinin de İstanbul'da olduğu bilinciyle yapmıştım bu seçimi. O kadar çok istiyordum ki kurtulmak, bazı şeylerden feragat etmem gerekiyordu. Neyse, biraz çocukluğumdan bahsetmek istiyorum, ben küçükken çok asosyal biriydim öyle ki, akrabalarım İstanbul'dan Karadenizdeki ilimize geldiklerinde yatağın altına saklanır çıkmazdım, hep onların zoruyla çıkardım.Bizi ziyaret etmesinler derdim hep içimden( hatta yolda arabayla kaza yapıp ölsünler derdim
), şimdi böyle değilim ama zamanında çok asosyaldim. Hatta bir amcam bana, senin gibisi bizim ailede hiç olmadı demişti, herzaman onlardan farklı olduğumu biliyordum, benden iki yaş erkek kardeşim benden daha fazla sosyaldi ama ben bunu başaramamıştım. Biraz ailemden bahsedeyim, babam ve babaannemin sözü geçerdi hep evde, yeri gelir babaannem babamdan daha fazla otoriter olurdu, küçükken hatırlıyorum, babaannemi annemden bile daha çok severdim. Şu anda kendisini sevmiyorum hatta nefret ediyorum bazı sebeplerden ötürü.Annem otoriter değildi, pasif bir kişiliği vardı. Babam ise otoriterdi ancak bana tam anlamıyla babalık yapamadı, küçükken hep beni akrabalarımın yanında alaya alırdı ama bunun komik olduğunu sanırdı, hep beni küçük düşürürdü, bir keresinde babama bunun doğru olmadığını söylemiştim o da yapmayacağını söylemişti ama aynı hatayı defalarca yaptı. Bir keresinde anneanemgillere gitmiştik, orda bütün akrabalar vardı annem tarafının. Orda gene bu hareketi yaptı, babama kötü kötü baktığımı hatırlıyorum, o da beni görünce özür dilemişti, hayattında ilk defa benden özür dilemişti o an, Hoşuma gitmişti ancak hala beni küçük düşürmeyi kesmemişti.
Geçen sene terziye gitmiştik, terzinin yanında da benimle alay etmişti, arabaya bindik sonrasında, o direksiyon başındayken, ona o kadar çok öfkelenmiştim ki, omzuna sertçe vurmuştum. Benim ona ilk vuruşum oydu, sonrasında bana da vurdu tabi ama benim umrumda değildi. Küçüklükten beri kardeşimi ve beni döverdi yaramazlık yaptığımız zaman, kemerini çıkartıp bize vururdu. Hele vefat eden dedem, o alkolik birisiydi, o da bizi döverdi. Bir keresinde ses yapıyoruz diye, beni ve kardeşimi demir direğe yapştırıp hortumla dövmeye yeltenmişti ama kaçabilmiştik. Ya babaannem ya da annem kurtarmaya çalışırdı ellerinden.Ben hiç sevgi göremedim onlardan. Benden iki yaş küçük kardeşim eşcninsel değil ama o bile 13 yaşına kadar yatağa kaçırıyordu, onun da psikolojik problemleri vardı. Umarım 6 yaşındaki kardeşim büyünce bu tarz problemlere sahip olmaz.Babaanneme gelecek olursak, ben hep babaannemle tartışırım, sevmem o kadını, babam annem hep onun tarafını tutar, beni susturmaya çalışırlardı, ama ben karşı gelen bir çocuktum çoğunlukla, aslında hem annem hem de babam benim haklı olduğumu bana söylüyorlardı ama bunu babaannemle tartışırken onun yüzüne söylemiyorlardı.Hep beni ezmeye çalışıyordu ama beni desteklemiyordu. Bana araba sürmesini öğret demiştim geçen yaz, olmaz dedi hep ama bazen marketten dönüşte, hadi geç direksiyonun başına derdi, o zaman da yorgun olduğum veya istemediğim için ben istemezdim. Böyle bir kısır döngü işte. Hiç bir zaman babamın benim başımı okşadığını hatırlamıyorum, benim 6 yaşında kardeşim var, ona komiklik olsun diye benim başımı okşardı, onu kıskandırmak için, tek hatırladığım o andı kafamı okşadığı. Annemle daha iyi anlaşıyorum hatta bazen de onunla da anlaşamıyorum, açıkça bana benim haklı olduğumu söylese de kimse yokken ( sen haklısın ama o yaşlı kadın saygı göster), babaannemin yanında hep onun tarafını tutuyordu. Oysa ben bu konularda dobra biriyim. Babaannem beni o kadar çok darlıyordu ki, bir keresinde, onun önünde eğilip yalvarmıştım babamın önünde, yapma artık diye, ona çoğu zaman şiddet de uyguladım, tokat attım. Artık ne yapacağımı bilmiyordum çünkü, konuşmuyordum ama o her zmaan beni rahatsız hissettiriyordu. Sanki bana sapık gibi baktığını hisisediyorum babaannemin(cinsellik anlamında). Eskiden çok sevmeme rağmen daha sonrasında sevmemeye başladım onu. Her neyse, dediğim gibi ailem bana hiç bir zaman ailelik yapamadı ne annem ne de babam. Tek ailelik yapan babaannemdi, ama artık ondan da nefret ediyordum. Evde tek anlaşabildiğim annem var ama onunla da ne kadar anlaşabildiğimi anlatmıştım zaten. Yengem ve amcam (bizim ailede senin gibisi hiç olmadı diyen amcam), bizim evin önünde kaz- ördek yetiştiriyorlar. Amcamla da aram iyi değildir ama yengemle çok iyi anlaşırım, asosyalliğimden kaynaklı onunla da pek konuşmuyorum doğru dürüst, o laf açınca konuşuyorum. Küçükken hiç futbol oynamazdım, bazı erkekekler tarafından ayrımcılığa uğramıştım, bazıları bana kız gibi diyordu, bu gibi durumları diğer gayler gibi çok yaşamasam da oluyordu ve beni inanılmaz kötü hissettiriyordu. Okulda hep suskundum, tenefüslerde dışarı çıkmazdım, öğretmenler beni beğenirdi, suskun olduğum için. Ama bilmiyorlardaki içimdeki çığlığı. Ben hep erkeklerden hoşlandım, hatırlıyorum da sadece bir kızdan duygusal anlamda etkilenmiştim o da 2. sınıftayken, kızın yüzü çok güzeldi, yanıma yaklaştığında kalbim çok hızlı atardı, ona karşı cinsel birşeyler hissedip hissetmediğimi bilmiyorum ama ona aşık olmuştum yüzünün güzelliğine, konuşmasına vs. Ama o zaman bile sınıftaki iki yakışıklı erkeklerden etkileniyordum, onlara karşı penisim kalktığını da hatırlıyorum. Ben ne aktif ne de pasif biriyim, hep mastürbasyonlarımda, erkeği çıplak hayal ediyordum, onları soyduğumu, ağaca bağladığımı, şiddet uyguladığım gibi fanteziler kuruyorum. Bir erkeğin bayılması ve onu öyle çaresiz bir şekilde soymam kadar beni tahrik edebilecek hiçbir şey yok. Bir erkeğin testislerini top gelmesi ve onun canının yanması hep hoşuma gitmiştir. Aktiflik çok az var, 10 mastürbasyonda sadece 1'sinde hetero, yakışıklı ve erkeksi bir erkeği becerdiğimi hayal ediyorum. Diğer hepsi, sadist eğilimli fanteziler kuruyorum. Bir erkeği en çok karın kısmı beni etkilerdi çünkü galiba, bir erkeğin en çok kazara açılabilen tarafı karın tarafı. Bir şeylere uzanırken, yere düşerken kolayca açılabilen yeri orasıydı çünkü Hatırlıyorum, bir erkek diğer arkadaşının karnını açmıştı sınıfta, o kadar çok etkilenmiştim ki, anal veya pasif ilişki bana bu kadar zevk vermezdi. Hatta biraz korkunç olucak ama, yakışıklı erkeksi hetero erkeklerin ölü bedenleri bile beni etkiliyor çünkü onların en çaresiz anları bayıkken ya da ölüyken en çaresiz zamanlarıdır. Çünkü o zaman onları soyduğumda, çok çaresiz kalacaklar ve hiç bir şey yapamayacaklar, işte bu benim fazlasıyla hoşuma gidiyordu Bir erkeğin yaralanması, bunun akabinde hastanede tedavi için soyulması kadar tahrik edici bir şey yok hayatımda. Kadınsı, çirkin, gözlüklü, şişko, uzun saçlı, yaşlı erkeklerden asla hoşlanmam. Hoşlanmam için karşı tarafın genç, erkeksi ve yakışıklı olması gerekli, kadınsılıktan nefret ederim. Kendimin de erkeksi olmasınını isterim partnerimin de. Hatta bazen çok fazla erkeksi hissettiğimde, bu beni tahrik ediyordu, hatta kendi vucudumdan bile tahrik oluyordum. Çünkü yakışıklı biriyim ( bir gay olarak bunu biliyorum), ve o an daha fazla erkeksi hissettimde, aynanın karşısına geçer, kendimi soyar, kendi vucuduma bakıp, kendime yükselip boşalırdım. Neyse, işte ben de buyum. Edirne'ye gelme sebebim hem terapi hem de babaannemden uzaklaşmak hem de sosyalleşmekti. Eşcinsellikten kurtulmalıydım artık. Eşcinsellikten nefret ediyorum.Küçükken hep dua ederdim eşcinsellikten kurtulayım diye, hep ağlar dua ederdim. Neden böyle hissettiğimi bilmiyordum. Sonra joseph Nicolsi'nin kitaplarını okudum, neden eşcinsel olduğumu anlamıştım, kitabı içime sindirebilmiştim, beni eşcinsellikten nefret ettiren şey din veya ailem değildi, kendim olamıyordum, hep içimden bazı şeylerin yanlış gittiğini hissediyordum. Bu yüzden kurtulmak istiyordum. Edirne'ye ilk gelişimde, hazırlık okurken, terapiye gitmeye karar vermiştim. Ancak yeteri kadar param da yoktu gitmek için ne de KYK bursu çıkmıştı, sadece babamın gönderdiği 1300 tl ile idare ediyordum 2021 yılında. Herneyse gitmiştim Hüseyin bey'in ofisine. Bana eşcinsel olmadığımı okb hastalığımın olduğunu söylemişti, o sırada dini konularda da kafam karışıktı, galiba onları anlattığım için benim hakkımda böyle düşünmüştü kendisi. Bana bir takım tavsiyeler vermişti, sonra Edirne'ye dönmüştüm, takıntılarımla cebelleşirken, Edirneli bir erkek sevgilim oldu ve dolayısıyla terapiyi bıraktım, ona çok aşık olmuştum o da bana, ilişkimiz 1 yıl sürmüştü, 2022'nin Aralık ayında ilişkimizde bozulmalar meydana geldi, birbirimize küfürler ediyorduk, ama ben onu hala seviyordum, o ise benden çoktan vaz geçmişti, ona 2023'ün Ekim ayının sonuna kadar sevmiştim ve içimde bir ümit vardı hep geri gelecek diye, en son yazıştık, sevgili yapmış vs sonra ayrılmış, dedi ki ben daha çok erkekle ilişkiye girdim dedi, o an artık ondan soğumuştum, eskiden saçları, dudakları aklıma geliyordu ama geçtiğimiz Kasım ayından itibaren artık onu özlemiyorum, benim için bitmişti, bazen yazıyor İnstagram'dan ben de hevessiz cevaplar veriyorum artık. Onu atlatmam çok zor oldu, psikolojim çok bozulmuştu, ilişki taviyesi videolarını izlemiştim Youtube'dan, kendime değer vermem gerektiğini tam anlamıyla anlamıştım, ondan sonra da ondan vaz geçtim zaten. Derken, terapiye gitme fikri aklıma tekrardan geldi, ama param yoktu, sonra KYK burs sonuçları açıklandı, iki sene çıkmıyordu ama bu sene çıktı. O kadar sevindim ki bunun Allah'tan bir işaret olduğuna inanmıştım, artık terapiye gitmem gerektiğini anlamıştım. Bir gece kendime bir mektup yazmıştım '' Hayattan ne istiyordum, uzun vadeli mi yaşıyorum, bugün yaptıklarım, yarın için bir yatırım mı olacak yoksa yıkım mı?'' Bu soruları kendime sorup, artık terapiye gitme kararı almıştım. Haftalar önce, ikinci terapiye gitmiştim ama onun öncesinde kendime küçük bir not defteri hazırlamıştım ve tek tek sorunlarımı deftere yazmıştım çünkü terapi anında, ne diyeceğini bilemiyor insan, önceden hazırlık yapmalıydım. Sorularımdan biri de neden ben diğer gayler gibi analdan değil de sadist fantezilerden hoşlanıyordum? Joseph Nicolsi'nin kitabında bu konuya değinilmemişti, o yüzden neden sadist olduğumu merak ettiğimi Hüseyin bey'e anlatmıştım, o da bana biraz babandan vs bahset demişti, ben de yukarda okuduklarınızın tümünü anlattım, o da bana babamın beni küçükken ezdiğini, sonrasında diğer erkeklerin de ezmiş olduğunu söylemişti, ama benim hiç bir zaman onlardan gerçek hayattan intikam alamamış olduğumu, intikamını onlara yöneltemediğim için, bu intikam duygusunu, erotik yollarla sadist olarak almışsın onlardan dedi bana. Bu beni o kadar tatmin etmişti ki, anlatamam, Edirne'ye trenle dönerken bu sitede gene sadizm ile ilgili yazı okudum, gene aynısı deniyordu, nihayetinde neden sadist olduğumu anlamıştım, çok mutluydum artık. Geriye kalan şey terapilere devam edip, terapistimin bana söyledikleri şeyleri yapmam gerekiyordu.
1) Hetero erkeklerle sosyalleşmek
2) Baban sana en ince bir eleştiri getirdiğinde, onun babalığına karşı ağır laf sokmak
İkincisini şu an hala yapamadım çünkü babam o andan şu ana kadar bir laf sokmadı, hem de anjiyo oldu, zaten pek bir iletişim olanağı da olmadı bu yüzden, ama ben bunu başarabileceğimi biliyorum, ne de olsa babamın omzuna vurmuş biriyim, bunu mu yapamayacağım, zaten Edirne'ye geldikten sonra biraz dobralaştım, açık sözlü oldum, hatta etrafımdakiler beni egolu bile görmeye başladı, yanlış bir şey olduğunda hemen itiraz ederim çoğunlukla neyse.
1. adımı yapmayı denedim, Terapist bana, yolculuk esnasında yanına kim oturusa onunlan konuş, özellikle, senin gibi öğrenciyse, konuşmaktan başka çaren olmamalı demişti bana, ben de aynısını yaptım. Terapi bittikten sonra trenle Edirne'ye gelirken, tren Tekirdağda rötar yaptı 1.5 saat. Sorun şuydu ki zaten Edirne'ye akşam 22.30'da varacaktık, rötar yüzünden 0.00'da vardık, oysa bu satlerde dolmuşlar kalmıyordu, tren istasyonundan yurda yürümek ise 1.5 saat sürüyordu, yani anlayacağınız taksiye para vermek zorundaydım, trende benimle aynı yurda giden çocuğu gördüm ve terapistin dediği aklıma geldi '' sosyalleş, konuş'' gittim konuştum ve dedim ki '' aga biliyorsun ki, tren Edirne'ye geç varıcak, ee malum dolmuşlar kalkıyor, ne yapacaksın dedim o da taksiye binecem dedi mecburen, ben de istersen ben de geleyim, taksi parasını yarıya indirmiş oluruz dedim, o da kabul etti, çok iyi olur dedi''
Sonrasında, taksi durağına kadar yürüdük, sohbet ettik biraz, çocuk yakışıklı, erkeksi ve heteroydu, tam benim istediğim tipti ama onunlan arkadaşlık bağı kurduğumu hissettiğim de onu o kadar erotize etmediğimi fark etmedim. Taksiye bindik yurdumuza gittik.
Terapist bana çakmak taşıma ki, her sigara içeceğin anda başkasından çakmak isteyerek sosyalleşebilirsin tavsiyesinde bulundu, bu tavsiyeyi de yaptım. Daha sonrasında, Üniveriste toplulaklarından olan, iletişim topluluğuna katıldım orda yeni arkadaşlarla konuştuk, iyi vakit geçirdik, ama hepsinde sorun şu ki, evet her ne kadar sigara istediğim anda, trenin rötar yapması anında ve konuşma klubünde sohbet etme anında sosyalleşsem de, hala bir kankam olmadı. Hala dışarıya çıkabilecek hetero arkadaşım yok ( Oda arkadaşım dışında). Keşke hetero arkadaşlarla kanka olabilsem en kısa zamanda, biliyorum ki, hetero erkeklerle hatta erotize ettiğim erkkelerle duygusal arkadaşlık bağı kurduğumda, onlara karşı ilgim yok olucak ve ilgim kızlara kayacak Çünkü ben erkeklerden hoşlanıyorum ama bunun sebebi çok muhteşem yaratıklar olmaları değil, küçükken erkeklerle doğru düzgün bir özdeşim kuramamam. Joseph Nicolsi'nin kitabında çok haklı bir söz var, kişi için bebekken gizli olan, korkunç olan şey, ileriki yaşlarda onun için erotizm haline dönüşebilir. Bana erkekler hep gizli kalmıştı, kızlarla daha iyi anlaşıyordum. Şu anda da pek kız arkadaşım yok zaten.
Keşke 4 tane böyle kanka olabileceğim, beraber gezip eğlenebileceğim hetero arkadaşlarım olsa, bana tam olarak erkeksi duygu paylaşımının en olduğunu öğretseler.
Ama o kadar zor ki benim için. Deniyorum arkadaş olmayı ama uzun vadeli başaramıyorum bunu, gene katılıcam o topluğa, gene birilerinden çakmak isteyeceğim ama uzun vadeli arkadaşlık asla kuramaycağım gibi hissediyorum.(Bu düşünce yanlış biliyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum işte
Keşke Edirne'de benim gibi insanlarla tanışabilsem veya benim kafadan olan insanlarla tanışabilseydim. Gerçekten de benim gibi eşcinsellikten kurtulma yolunda ilerlemek isten birilerinin kankalığına ihtiyacım var, birbirimizi destekleyerek yol almak gibisi olamazdı.
Bakalım, bir sonraki yazıma kadar ne yapacağım, neler öğreneceğim, arkadaşlarım olacak mı?
...