Gönderen Konu: BİR KIZLA SEVİŞEREK EŞCİNSELLİKTEN,SADİST-MAZOŞİST KİMLİKTEN ASLA KURTULAMAZSIN!  (Okunma sayısı 8232 defa)

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ben Ali, 27 yaşındayım. Eşcinsel eğilim ve düşüncelere sahibim. Bir klinikte hekim olarak çalışıyorum. Durumumu açıklarken aile yapımdan bahsetmek gerekirse, annem otoriter bir kişiliğe sahiptir. Bize sevgi ve ilgi gösterir, ancak bu sınırlı düzeydeydir. Evdeki otorite tamamen ondaydı; her zaman onun dediği olurdu. Sürekli uslu ve terbiyeli olmamızı bekler, istekleri yerine getirilmediğinde bağırır ve bazen fiziksel cezalar verirdi. Babamın ailesine karşı ciddi bir öfkesi ve kini vardı; bu sebeple babamla sık sık tartışırlardı. Dindar bir yapısı vardı, düzenli olarak namaz kılar ve bize de kılmamızı öğütlerdi. Küçük yaşta beni Kur’an kursuna gönderdi ve sonrasında da dinî gelişimimi yakından takip etti. Dinî altyapımı büyük ölçüde ona borçlu olduğumu söyleyebilirim.

Babam ise otorite konusunda oldukça pasif bir karakterdi. Ancak bize karşı sevgi ve ilgi konusunda çok cömertti. Üzerimize titrer, isteklerimizi yerine getirmeye çalışırdı. Bu nedenle baba konusunda şanslı olduğumu düşünüyorum. Öte yandan, anneme karşı hemen hemen hiç otoritesi yoktu. Din konusunda ise annemden daha gevşekti; cuma namazına gider ve oruç tutardı, ancak bunun ötesinde pek bir şey yapmazdı.

Benden yedi yaş büyük bir ağabeyim var. Ağabeyim, karakter olarak benden oldukça farklıdır. Daha girişken ve cesur bir yapıya sahiptir. Annemle sık sık tartışır ve kavga ederdi. Bu nedenle evde çok fazla vakit geçirmezdi. Lise yıllarında genellikle akşam saat 9 gibi eve gelir, yemek yer ve uyurdu. Üniversite eğitimini şehir dışında tamamladı. Mezun olduktan birkaç yıl sonra, yaklaşık 25 yaşında evlendi. Ancak bu süreçte yengemle annem anlaşamadılar ve sürekli kavga ettiler. Yıllardır da birbirleriyle konuşmuyorlar. Aralarındaki bu gerilim ve olaylar beni doğrudan etkilememiş gibi görünse de, heteroseksüel kimliğime zarar verdiğini düşünüyorum.

Eşcinsel dürtü ve duygu düşüncelere sahibim. Doğuştan böyle olmadığını, karşı cinse ilgi duyduğumu hatırlıyor, biliyorum. Tam başlangıç tarihi olarak hatırladığım 11-12 yaşlarında bir cinli korku filmi izleyip çok korktum. Sonrasında o cinler bana musallat olmasın diye  'bir daha porno izlemeyeceğim nolur beni affet, beni koru'  diye Allaha dualar, yeminler ettim. Sonrasında (saçma ama) 'ben erkek-kadın pornosu için izlemiycem diye yemin etmiştim erkek- erkek arası bu kapsama girmez' diye gay porno izlemeye yöneldim. 13-14 yaşlarında da (ilkokul son sınıf-lise başı) eşcinsel dürtü ve duygu düşünceler bende oluşmaya başladı. Bu oluşma safhalarında da aslında bir kız arkadaşım da olmuştu. 1 hafta sürmüştü öyle çocuktuk tabi o zamanlar ama kızlara hala daha ilgim olduğunu hatırlıyorum. Bide bu süreçte 14-15 yaşlarımdayken taciz olayım var ama benim için travmatik, eşcinsel dürtüleri başlatan yada çok arttıran bi durum değil. 50 yaşında mahalledeki esnaf beni birkaç kez elledi. Kendi penisine pantolon üzerinden dokundurtturdu gibi şeyler oldu ama asla tamamen soyunma, cinsel ilişki falan olmadı. En son benim penisimi pantolon üzerinden ellemeye başlayınca dedim bu kadar yeter, iş çirkinleşmeye başladı. Zaten adam iğrenç geliyordu ağzında dişi falan bile yoktu. Bu taciz olayı belki bende şunu güçlendirmiş olabilir ki erkek olan arkadaşlarımın yaptığı şaka yollu elleşme ya da iltifatlarda tenimin pürüzsüz, yumuşak olması, göğüslerimin, bacaklarımın, kalçamın iri, estetik olması, yüzümün güzelliği falan beğenilir. Bunu daha çok farketmiş olmamı sağlamış olabilir.

İlkokulda derslerde başarılı bir çocuktum. Sportif oyunlarda vs. çok iyi değildim ama kızlarla ip atlama gibi kız oyunları da oynamazdım. Kavga etmeyi pek bilmez, mümkün mertebe kaçardım. Bazen arkadaşlarımdan kız gibisin, karı kılıklı falan diyen olurdu ama ben bunun akran zorbalığı olduğunu düşünüyorum. Feminen davranış, hareketlerim yoktu. Akıllı, uslu, kibar erkek kapsamındaydım bence :)

Liseye geçtiğimizde ise dürtülerim bir erkekle gerçek ilişki düzeyine geçmedi, platonik olarak yaşadım. Bazen yakın arkadaşlarımla şaka yoluyla elleşme, sarılma olurdu o kadar. Lisedeki arkadaşlarımdan nefret ederdim. Onları hiç sevmemem, tamamen olmasa da asosyal bir hayata dönmüş olmam, okulumdaki kızların benden sosyo-kültürel daha yukarda olması, kendimi onlara karşı ezik, değersiz hissetmemi, kızlara karşı körelmemi ve eşcinselliğimi arttırdığını düşünüyorum. Hareketlerim , davranışlarım feminen değildi ama arkamdan bazen gay diye konuştuklarını duyuyordum sebebini de hiç sorgulamadım. Söyleyenler de zaten domuzun önde gideni, karaktersiz tiplerdi. Ben yine akran zorbalığı olduğu düşünüyorum. Liseden çok şükür kurtulduktan sonra üniversite başında (18-19 yaşlarında) dürtülerim yoğunlaştı. Yakın arkadaşlarım sürekli karı-kız muhabbetleri yapıyor ve cinsel ilişki yaşamaya başlıyordu. Ben de onlar gibi olmak istiyordum çevremden de bazen yakışıklı, boylu poslu olduğum söyleniyor potansiyelim olduğunu biliyordum harcansın da istemiyordum ama sorun şu ki ben bu ilişki hayatını erkeklerle yaşamak istiyordum kızlara ilgim körelmişti ama toplumumuz erkek kankilerimin yaptığı zinaları, aldatmaları hoş görebiliyor benim ibne olmamı ise hor, hakir görüyordu. Ben kendimi kankilerimle kıyas yapıyordum ve benim kızlara karşı onlar gibi ilgi duyamamam beni çok bunaltıyordu. Kendimi yol ayrımındaymış gibi hissettim. Birinci yol; dürtülerimi, duygularımı izleyip gizli saklı eşcinsel bir hayat seçmek, ikincisi ise bu dürtülerimden korunup, kurtulmak ve o yüzden dine, maneviyata yönelmek. Ben ikincisini seçtim.

Üniversiteyi kazandıktan sonra evime yakın olduğu için aile evinde yaşamaya devam ettim. Dini bilgim, yönelimim güçlensin diye islami cemaat sohbetlerine gittim, oradan arkadaşlar edindim. Üniversitede de yine cemaatten arkadaşlarlarla da takılıyordum. Lisedeki o iğrenç arkadaş ortamından kurtulmuştum. Sosyalleşiyordum, maddi manevi güçlendiğimi hissediyordum. Hem bu yeni dindar arkadaşlarım da karı kız muhabbetleri yapmıyordu yani onlarla takılmak, özellikle beğendiğim yakışıklı olanlarıyla vakit geçirmek keyifli, eğlenceli  oluyordu benim için. Aynı zamanda buradaki arkadaşlarım daha düzgün, iyi bir insan olmaya çalışan kişilerdi.  Fakat eşcinsel dürtülerim ise gittikçe artarak duruyori gay porno izlemeye devam ediyordum ama din beni bu durumu reel cinsel ilişki seviyesine geçirmemden alıkoyuyordu.
O zamanlarda sonradan yanlış olduğunu anlayacağım şöyle bir kurtulma planı hazırladım. Zaten eşcinsellikten şu an kurtulsam da kızlarla sevgili olmak falan günah olduğu için bir kıza tekrardan ilgi duymaya başlamaya çalışmak gereksizdi ve belki cinsel ilişkiye (zina) girme riski olduğu içinde tehlikeliydi. O yüzden 24 yaşında görücü usulü bir kız bulurum yavaş yavaş da heteroseksüel porno vs. izleyerek de duygularmı geri getirirdim, 25-26 yaşlarında üniversiteyi bitirmiş işe başlamış olup evleniridim. Bu düşünce beni eşcinselikten kurtulmak için çaba sarfetmemi erteletti. Fakat bu süreçte gay porno izlemeye devam ettim engelleyemedim. Yakın arkadaşlarımdan özellikle yakışıklı olanlara ilgi duyuyordum ve daha çok vakit geçirmek istiyordum. Evlenenleri, sevgili yapanları kıskanıyordum. 2 tane yakın arkadaşıma da  malesef aşık oldum ve bu durum beni çok yıpratıyordu.

Üniversiteyi bitirdiğimde ise görücü usulü 2-3 kız ile görüştüm ama ya karşı taraf istemedi ya da ben pek beğenmedim. Sonrasında da artık görüşecek kız bile bulamamaya başladım. Görücü usulü piyasası pek umduğum gibi değildi. Araya pandemi vs. girince piyasa iyice durgunlaştı:) Ben de dini cemaate karşı biraz öfke oluşmaya (ama bence biraz yersiz) başladı. Hem sevgili yapmak günah diyorlardı fakat sonra hadi evlilik için yardımcı olun o zaman diyince de görücü usulünde kötü çıkarsa şimdi bizden bilinir mesuliyet almayalım modunu giriyorlardı (hepsi değil). Bende sonrasında bütün çevreme,aileme, evleniceğim  münasip biri var mı diye soruyordum fakat pek üstelemeyirdum ısrar etmiyordum çünkü artık eşcinselliğimin gittikçe kuvvetlendiğini hissediyor evlilikte de problem oluşturacağını, evleneceğim kişiyi mağdur edeceğimi düşünmeye başlıyordum. Yaş 26 olduğunda ise bu zamana kadarki planımın gerçekleşmediğini farkettim. Hala kız arkadaşım yoktu, bekardım, eşcinsel dürtülerim de azalmıyordu. Birgün yakın arkadaşım hadi yeter artık sana kız bulalım dedi ve tinder indirdi. Ben de itiraz etmiyordum böyle şeylere  çünkü kzlara ilgim olduğu çevrem tarafından sanılsın istiyordum. Sonrasında uygulamada şunu farkettim ki burada erkekler de var. Hem de it kopuk gözükmüyorlar benim gibiler. Sonrasında horneti de indirerek iki uygulamayla beraber 3-4 ay takıldım, ilişki aradım. Bu süreçte izlenimlerim ve tecrübelerim şöyle oldu. Erkekler tarafından bana mesaj yağar sanıyordum yağmadı. Zaten benden çok daha yakışıklı kaslı tipler vardı. İlk adımı karşı taraf atar diye umuyordum ama genelde ben attım. (Zaten kızlara ilk adım atmak zor olduğu için bu yolu seçtik, ilk adımı ben atacaksam ne diye bu yola girdik?). Mesajlaşmalar genelde çok kısır oluyordu: selam- selam yazılıp bitiyor. yer yoksa bitiyor(ailemle yaşıyorum yerim yok). Uzak şehirse bitiyor. Kendimin pasif ağırlıklı ap olduğumu düşünüyorum arayışım genelde aktif, eğer yönelimlerimiz uymazsa bitiyor. En çok kanıma dokunan, zoruma giden ise uyar gibi olan, şartların yönelimlerin uygun falan olduğu kişilerin biraz muhabbet edip bazen foto attıktan sonra veya hiçbirşey demeden bir anda silip engellemeleri. İnsan bari beğenmedim der vazgeçtim der öyle siler. Sonrasında 2 kişiyle buluştum sadece kafelerde çay kahve içtik başka buluşma olmadı. 1.sini aslında görünüş olarak beğenmedim de yokluk artık napalım diye önemsemedim. Sonrasında ben uzun ilişki istemiyorum diye beni reddeden mesaj attı. En azından bir anda silip engellemediği için sevindim. İkinci buluştuğumun yönelimi sadece aktifti. Yaşıtımdı, boyu benden kısaydı ama tipi fena değildi. Heyecanlı hoş sohbet biriydi. Her şey pozitifken ben de senin mezun olduğum üniversiteden mezun oldum sizin sınıftan arkadaşlarım var ama adını söylemeyeyim falan diyince aklım çıktı. İfşa mı oldum diye panikledim. Ayrıca ifşa olurum korkusuyla da karşındakiyle her şeyi açık şeffaf bir şekilde konuşamamak ekstra canımı sıktı. Gizlisin dimi? falan diye sordum tabiki dedi ama sonra bi durgunlaştım donuklaştım acaba kimi tanıyor enim arkadaşlarımdan diye. O da bunu farketti herhalde ki ilk buluşmada daha heyecanlı ilgili olmalısın diye tavsiyede bulundu. Biraz konuş seninle çok iyi anlaşıcaz gibi duruyor dedi. Daha önce ilişkileri kızlada erkekle de uzun süreli kısa süreli olmuş. Erkekle olan 2 sene sürmüş. İçimden dedim 'bu beni abaza erkek kankimin kızlara yaptığı gibi kullanıp bırakıp atıcak'. Sonra en can alıcı cümlesi de '1-2 sene sonra evlenicez, o zamana kadar yaşayabileceklerimizi yaşayalım' demesiydi. İçimden 'sen evleneceden de ben evlenemiycem kızlara ilgim köreldi erkeklerle ilişkiye kendi kendimi mahkum ettim' diye düşündüm. Ayrılırken düşünürsün sana uyduysam mesaj atarsın diyip yanağımdan öptü. Ben de çok düşündüm mesaj atsam atmasam mı, bu yola artık girsem mi girmesem mi?.  Karşı taraftan mesaj bekledim eğer o atarsa belki buluşurum dedim. Tabi 1 hafta sonra hiçbir şey demeden mesajlarımızı silip engelledi.
Tam bu hafta içerisinde instagramdan meslektaş bir kız bana mesaj attı. İlerletmek istediği muhabbetten bana yürüdüğünü anladım. Profiline baktığımda tipi, kariyeri falan fena durmuyordu. Madem ilk adımı o attı ne kaybederim diyerek haftaya yüz yüze sohbet etmek istediğimi söyledim Zaten önceki 2-3 kızla buluşma denemem de olduğu gibi heralde yine buluşuruz sonra kimyamız tutmaz ikinci buluşmamız olmaz diye düşündüm. Fakat buluştuktan sonra genel olarak etkilendim kızdan. Değişiik güzel bir enerjisi vardı. Daha önceki buluşmalarım gibi değildi. Yaklaşık 4-5 saat kadar oturduk biraz gezdik. O da benden etkilenmişti. Bunu ertesi gün beni arayıp seni merak ettim, sesini duymak istedim demesinden anlıyordum:) Yaklaşık 2 hafta kadar böyle olumlu geçse de ben bir şeyin daha derinden farkına vardım. Ben bir kızla ilişki istemiyordum. O köprünün altından meğer çok su akmış, kendimi çok köreltmiştim.

Artık gay uygulamalarında da uygun kimse bulamamaya başladım. Tinderda sağa kaydırınca artık eşleşecek kimse bulunamadı yazıyordu. Bunalıma girmeye başladım. Ne erkeklerle eşcinsel hayatı tam istediğim gibi yaşayabiliyordum (çünkü burada da umduğumu bulamamıştım.) Ne de kızlarla yaşayabiliyordum çünkü onlara da ilgim körelmişti ve adım atmak  benim için çok zordu. Yakın arkadaşlarıma hafiften söyler gibi olmaya başladım eşcinselliğimi ve bunalımımı. En yakın arkadaşım zaten ilk olarak sorunun ney, eşcinsel misin? dedi. Ben de hayır dedim ama tamamiyla da reddetmedim. Aslında ona söyleyebilirdim ama bu neyi değiştirecekti ki? Bütün bunları hep kendi içimde yaşamak, arkadaşlarımla konuşup dertleşememek beni ekstra yoruyordu. Artık profesyonel destek almanın, bir psikoloğa gitmenin zamanının geldiğini düşündüm. Gideceğim psikolog dindar olmalıydı çünkü malum eşcinselliği kabullen diyen psikiyatrist-psikolog da olabilirdi. Bende dindar tıpçı bir arkadaşıma, psikoloğa gitmek istediğimi(eşcinselliğimi söylemeden) bana güvendiği birini bulmasını söyledim. O da araştırdı etti ve Bora hocayı önerdi. (HK'yı da az çok internette görmüştüm ama sırf bu alanda uzman olduğu için  bekleme salonunda falan bir yerlerde tanıdıkla karşılaşırım, ifşa olurum korkusundan kendisini eledim, gitmek istemedim)
« Son Düzenleme: 20 Kasım 2024, 09:38:04 ös Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #1 : 17 Kasım 2023, 12:50:14 öö »
BORA HOCA
İlk gittiğimde mekan bir derneğin 3 katlı ahşap binasıydı. Kapıda beni sekreter karşıladı sonra en üst kata çıktım. İçeri ayakkabılarımı çıkartarak girmiştim. Bekleme yerinde de sedirler vardı. Çok hoşuma gitti.  Gittiğim  dini sohbetlerdeki yerlere benziyordu, bana çok olumlu hissettirdi. Sonra Bora hoca beni içeri çağırdı, yine sedire oturdum. Birkaç genel bilgi istedikten sonra geliş sebebimi sordu. Ben de ''direkt söyleyebilir miyim?'' dedim ''evet tabi'' dedi. ''Eşcinselim, kurtulmak istiyorum'' dedim. ''Biraz detaylandırır mısın?'' dedi, ben de ''zaten detaylandırmaya geldim nerden başlıyım?'' dedim gülerek.:) Sonra o beni yönlendirdi birkaç soru sorarak ve başladım anlatmaya. Bora hocanın ses tonu çok güzeldi. İnsana huzur ve güven veriyordu.Ayrıca beni dikkatli dinliyor bazı anlattığım meselelerde empati kurduğunu, üzüldüğünü falan hissedebiliyordum. İlk seanstan aklımda kalanlar :
-Ergenlikte başta biseksüel duygular sonrasında heteroseksüel kimlik oluşuyor. Kendime rol model alamamışım babamın pasifliği annemin baskınlığı. Aslında o yaşlarda terapi alsaymışım sorun böyle olmazmış.
-''Sonradan içimde ukte kalmasın diye ben ilişki yaşamak istiyorum bu doğru olur mu?'' diye sordum. O da ''hayır ilişki yaşamamalısın anüste sinir bol, zevk alırsın hem dopaminerjik hafıza oluşur kuvvetlenir'' dedi.
-Elifi oyalıyorum duygularıyla oynamak istemiyorum falan dedim. O da çok fazla karşı tarafı düşünüyorsun şu an iki tarafta durumdan razı problem yok dedi.
-Eliften ayrılayım mı? diye sordum. Hayır ayrılma devam et dedi.
Sonrasında 25 seans (6-7 ay) kadar bora hocaya devam ettim. Her seansta bazı şeylerin farkına vardığımı, ilerleme kaydettiğimi görüyordum. Genel olarak bora hocanın terapisinden bana kalanları madde madde sayacak olursam:
-Seanslar ilerledikçe elife duygusal, cinsel bağım güçlendi. Korkularım, kaygılarım azalmaya başladı. Kendimi daha çok tanımaya başladım. Her seans başı sorularım oluyordu. Bu hissettiklerim normal mi(heteroseksüel) yoksa eşcinsellikten dolayı mı diye. Hepsine normal diye cevap veriyordu ben de normal erkek gibi düşünüp hissettiğimi anlıyordum. Mesela benim çapkın, yakın kankim olan Barış, eliften çıplak fotoğraf falan istemiyor olmama çok şaşırıyordu. Ben de bunu eşcinselliğime, kıza ilgim olmamasına bağlıyordum kendi içimde ama hoca dedi ki hayır bunun erkeklikle ilgili olmadığını zaten ilişkide böyle şeyler önermediklerini, benim beyefendi kibar, prensipli biri olduğumdan dolayı böyle olduğunu, tinder, hornette erkeklerden çıplak foto falan isteme sebebiminde o mecrada battı balık yan gider diyip zorunda kalarak istediğimi söyledi.
-İnsan hayatında değerlerin çok önemli olduğunu, insanın değerleri için yaşadığını söyledi. Benim hayatta bir değerim yokmuş en önemli eksiğimmiş. Hayatımda odak noktamın çok fazla sosyal ilişki, cinsel ilişki olduğunu bu durumun doğru olmadığını belirtti. Eşcinselliği artık obsesyon takıntı haline getirmişim. Hayatımda bi değer verdiğim birşeyin olması lazım.
-Ben artık kararımı vermişim net çizgide ilerlemem vesveselere takılmamam gerekiyor. ama tabi bu yol kolay olmayacak yaşadıkların zor dedi. (Durum tespitiydi belki ama o her zor dedikçe ben içimde büyütüyordum ne zor şeyler yaşıyorum diyordum. Bence keşke demeseydi)
-Yaşayamadığım kendi içimde büyüttüğüm eşcinsel platonik aşkların yasını tutmam, içimde sürekli bir mağdur ben olması, melankolik şarkılar dinlemem eşcinsellikten kurtulmama en büyük engellerden.
-Benim erotize ettiğim aşık olduğum erkeklerle aslında dost olmam lazım. Yani ben de eksik olan olmasını kendimde istediğim özellikleri,(özgüven, erillik. güçlülük vs.) ergenlikte ailede rol model yoktu alamadım. Erkekleri erotize ederek cinsel manada almaya çalışıyorum ama bu en kolay yol ve yanlış. Doğru olan bu özellikleri onları dost arkadaş olarak almam lazım.
-Ne zamana iyileşirim diye sorduğumda dürtülerin tamamen kaybolmaz ama çok azalır gündeminden çıkar dedi. 4-5 seneye çoluk çocuk da olunca artık iyice gündeminden çıkacak şimdi olduğu kadar beni rahatsız etmeyecek ama bazen bi rüya, bi bakış, kızın bana trip atması cinsel olarak reddetmesi vs. durumu tetikleyebilir arada dürtüler duygular yoğunlaşabilir. (Dürtülerin tamamen kaybolmaz demesi ben de moral bozukluğu yaptı)
-Sigara bırakma örneğini verdi. Kendisi bırakmış, ortamlarda içilince rahatsız oluyorum ama bazen içmeden duramayacak gibi oluyorum dedi. Benim de benzer bi durum olacak diye söyledi.
-Elifle duygusal ve cinsel ilişki yaşamamın iyi gelceğini düşünüyordu ama ben zina diye evlenmeden yapamıyordum. İmam nikahı kıyın dedi ama o da zordu bi yandan. Bu konuda tıkandık biraz. Ben vajinaya penisi sokmadım ama diğer her şeyi yaptık elifle anal hariç.
-Bu kızla deneyebilirsin, evlenebilirsin en kötü boşanırsın dedi.
Sonra son 5- 6 seansı 2 haftada bir yaptık. Hoca seni iyi görüyorum akut bir durumun yok her hafta gelmene gerek yok dedi. Ben de açıkçası durumumun akut olduğunu düşünmüyordum ama aslında çok iyileştiğimi de düşünmüyordum haftada bir gelmek istiyordum fakat seansların fiyatını hoca çok arttırdı o yüzden evet demek mecburiyetinde kaldım. Bir seansımızda dol..... sitesinden bahsetti orda güzel video, içerikler var bakabilirsin dedi. Sonra baktığımda iyileşenlerden bir tanesinin röportajını dinledim. Bundan önce de internette bu durumdan muzdarip olanların yazılarına, röportajlarına bakıyordum fakat bir türlü empati kuramıyordum çünkü ya tecavüz mağduruydu ya babası çok kötüydü vs. bana uyan bir tarafları yoktu yani. Dol.... izlediğim furkan bana çok benziyordu ilk defa biriyle empati kurdum. Sadece onun durumu benden daha kötüydü ilişki geçmişi vardı babası da çok ilgisizdi. Furkana eşcinsel sitelerinde takılırken biri psikolog önermiş o da öyle başlamış. 10 seanstan sonra dürtülerim kayboldu, kendime özgüvenim de geldi sosyal ilişkilerimde dedi.(sonradan öğrenicem ki aslında sonra da devam etmiş, ilişkiler yaşamış). Bu cümlesi beni çok etkiledi. Ben 25 seanstır gidiyorum kızla ilişkim ilerliyor ama eşcinsel dürtülerimde hiç azalma yok, sosyal ilişkilerde özgüven, kendinden emin olma durumu yok. Sonra biraz daha araştırdım eşcinselforum sitesini buldum orada iyileşenlerin yazısını okudum. Çok büyük ihtimal hüseyin kaçına gidiyorlardı. Sonra HKnın facebookta yazılı numarasını aradım. Erkek sekreter telefona çıktı (sonradan öğreneceğim ki meğer kendisiymiş :D). Telefondaki kişi kısa net konuşuyordu. cuma cumartesi seanslar var bir gün önceden mesaj atın whatsapptan kısa özgeçmişinizi yazın çekinmenize gerek yok dedi. Fiyat bilgisi de sorup kapattım. Çok sinir oldum açıkçası. Zaten ifşa olma korkusu yaşıyorum bide whatsapptan bilmediğim birine hayat hikayemi yazacaktım. Sanki artık gelen eşcinsellere alışmışlar gel abi sen de gel der gibiydiler. Tabi bir yandan hoşuma da gitti bu durum çünkü tecrübeli oldukları manasına da geliyordu bu. Sonra bora hocaya dol..... bahsettim insanlar kısa sürede iyileşmiş ben kendimde onu göremiyorum dedim. Sizin daha önce benim gibi eşcinsel danışanınız oldu mu dedim. O da 10-15 tane oldu iyileştirdiklerim de var dedi. Sonra Bora hoca aldığın terapinin yanlış olabileceğini mi düşünüyorsun diye sordu. Ben de evet dedim ama bunu net konuşmak yüzünüze karşı zor dedim. Bora hoca da hayır lütfen açık konuş diyip beni cesaretlendirdi. Ben de detaylı anlattım durumu. Bora hoca da en son senin yerinde olsam ben de HK mı yoksa ben mi tereddütünü yaşardım dedi:D Ben terapinin kötü gittiğini düşünmüyorum ama seni kuşku sardı bence HKya git görmüş ol dedi. Beğenirsen devam edersin dedi. Sonra belki dol... psikolog başkadır diye dol... mail attım. 2 hafta sonra önder hoca ile telefonda kısa görüştüm. Her şeyi kısaca anlattıktan sonra açıkça sordum bora hocaya mı yoksa HKya mı gitmeliyim diye. O da bora hocaya devam et ayriyeten seni İlkay hocanın grup terapisine alalım dedi. Ben de İlkay hocayla görüştüm grup terapisine uygunsun dedi. Nihai karar için tekrar Bora hoca ile görüştüm. Grup terapisine uygunsun bence de ama sendeki kuşku hala devam ediyor dedi. Bence bir an önce HK ya randevu al dedi. Benim için önemli olan sorunun çözülmesi ben ya da başkası farketmiyor diye rahatlattı çünkü minnet borcu hissediyordum bora hocaya o da böyle hissettiğimi anlıyordu :D. Son seans niyetiyle gelmememiştim ama bora hocayla son seansım olmuştu. Hemen çıkışta tekrar HKyı aradım bi değişiklik var mı senanslarında diye. Sekreteri bu sefer özgeçmiş mesajı istemedi, kısaca bizi biliyor musun diyip eşcinsel terapiden bahsetti. Bu sekreteri ne çok şey biliyor diye düşündüm (yani kendisi:D). Ertesi güne randevu aldım.

Hüseyin Kaçın

Öncelikle şunu söyleyeyim bu yazıyı HK ile 5. seanstan sonra yazıyorum çünkü ancak yetiştirebildim. Seanslarda ses kaydı ve yazı yazanların daha çabuk iyileştiğini söyledi. Kendisi yazdığımız yazıları seansa gelmeden önce okuyormuş ona göre bizim hakkımızda çıkarım yapıyormuş. Ben buna epey sevindim çünkü zaten burak hoca ile olan seanslarda yeterince kendimi anlattım bi daha anlatmak tekrar aynı şeyleri istemiyordum. Yazsam hoca önceden okusa çok daha iyi olurdu benim için de. Artık vakit kaybetmek istemiyor çözüm odaklı olmasını istiyordum.
1. seans (5 ağustos 2023)
Mekana telefonda kendisiyle konuşarak biraz zor ulaştım. Whatsaptan konum atsa fena olmazdı. Konumu çalıştığım yere yakındı o yüzden sevdim. Kapıda beni karşıladı sonra bekleme salonunda durdum. Mekan biraz loştu. Bora hocadaki gibi ayakkabıları çıkarttığımız sedire oturduğumuz sıcak ortam yoktu ama çok da mühim değildi tabi. İçeriden başkasının terapi seansı vardı sesler az biraz geliyordu. İkisi de yüksek volümde konuşuyordu ve seanstakinin sesi travesti gibiydi. Dedim ben doğru yerdeyim yav :D Bittikten sonra HK beni çağırdı. Odası güzeldi bence 3 tane koltuk bir masa. Arkada camekandan gözüken bol ağaçlı bahçe. İçerisi bekleme salonuna göre iyiydi yani :)
Sonra Hk kısaca birkaç soru sordu gelme sebebi, aile yapım vs. diye devam ederken ben durmasını söyledim o da anladı heralde ki daha önce terapi geçmişin var mı diye sordu :) ben de evet 6 aydır gidiyorum hatta en son dün gittim diye bora hocadan bahsettim. Dol.... sitesinden bahsettim. Hoca onu duyunca onlara sallamaya başladı ona kazık atmışlar falan, kendinden bahsetti 2010 yılından beri sadece bu alana yönelmiş vs. İçimde 2 şık belirdi hocaya karşı. Ya bu hoca fazla egoist millete sallamayı seviyor  veya gerçekten işinin ehli onun verdiği özgüveni var. Genel olarak konuştuk. Bu 1 .seanstan aklımda kalanlar:
1.Benim çok daha erken gelmem lazımdı terapilere çünkü 18-23 yaş arası bunu özümsüyormuş(bu epey moralimi bozdu)
2.Benim eşcinsel kimliğim kuvvetli değilmiş öyle olsa ilişkilere 17 18 yaşlarında  başlarmışım(epey sevindirdi çünkü HKnın hakkımdaki yorumunu merak ediyordum)
3. Her türlü korku kaygı suçluluk eşcinselliğimi arttırıyormuş.
HK önceki psikoloğuma hiç benzemiyor. Çok konuşkan yani ben bişey anlatmak için araya girmeye çalışıyorum :D Çok enerjik. İşini severek ve özveriyle yaptığı da belli gerçekten bizim iyileşmemizi istiyor bence. Bu konuda da bence Türkiyede onun kadar bu konuya vakıf birini bulmak zor. Süre sınırı da yok yani 45 dk dolunca sepetlemiyor 1 saat 20 dakka sürmüş ilk seans. Negatif olarak ona buna sallaması egoist imajını pek beğenmedim çünkü ben şahsen egoist insanları hiç sevmiyorum.
Seansın sonunda bekleyen 2 kişiyi çağırdı. Ben istemedim ama korkuları yenmen lazım dedi. Kısaca birbirimizi tanıttık. Çağırdığı tıp öğrencisiymiş travesti olacakmış az kalsın falan. Dedim nereye geldim ben böyle:) Sonuç olarak doğru yerde olduğuma karar verdim ama seanstan çıktıktan sonra başım ağrdı tabi düşünmekten. Farklı bir ortam farklı bir psikolog yeniden başlıyordum.

2-5. seans
Bu seansları toplu yazmak istedim çünkü yazmak, bu konuyu sürekli gündemde tutmak beni yoruyor. Seanslardan yaptığım çıkarımlar
- Bu meselede bora hoca ile süreç başlatmam,Kız arkadaşımın olması, gay porno izlemeyip tinder horneti silmem olumlu şeyler fakat bazı stratejik hatalar yapıyorum. Elif ile ilişkimde verdiğimiz kararlar %80 yanlışmış. Evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamam gerekiyormuş bu ilişkimizi tüketirmiş. Gerçi ben de zaten bu durumdan rahatsızdım günah işliyordum fakat büyük günah olan zinayı yapmıyordum.Çünkü tanım olarak fıkıhta cinsel birleşmenin varlığı için erkeğin cinsel organının sünnette kesilen yere kadar kadının cinsel organına girmiş olması şartı bu amaçla getirilmiş, bunun dışında kalan davranışlar dinen haram olsa da had gerektiren zina suçu sayılmamıştır. HK bana bu yaptıklarında zina ama dedi ((Bora hoca ile dini görüş konusunda anlaşıyorduk fakat eşcinsellik konusunda yeterli tecrübesi var mı endişesi beni terk ettirdi. HK ile tecrübe açısından sıkıntı yok fakat dini görüş açısından sıkıntı yaşayacağım gibi duruyor. Yine de HKyı terketmeyi düşünmüyorum çünkü artık kendisine ısındım, seviyorum ve başka psikoloğa gidecek gücüm de kalmadı zaten daha iyisini de bulabilir miyim bilmiyorum.))
-Benim meselem cinsel ilişki değil, çok ciddi özgüven problemi.
-obsesyonlarım varmış, takıntılı biriymişim misol önerdi onu kullanmaya başladım
-Benim için bazı şeyleri tekrardan farklı şekilde inşa etmek zor oluyor malesef. HK ile seanslar yorucu geçmiyor sohbet havasında güzel geçiyor fakat dediklerini uygulamaya koymak başta yanlış kararlar verip onları değiştirmek zor, başım ağrıyor seans sonrasında. Fakat bunda da suçlu benim tabi baştan HKya gitmeliydim.

5-6. seans (15 eylül 2023)
5. seanstan hatırladıklarım hoca cumartesi sabahtan gelirmisin sana daha önce bahsettiğim aynı meslekten evlenince geçer deyip kurtulamayan mehmet gelecek tanışmış olursunuz dedi ben de tamam dedim. Hocanın böyle bana faydalı olabilecek kişilerle karşılaştırmaya çalışması çok hoşuma gidiyor faydalı oluyor. Sonra elif ile olan süreci konuştuk kurallar koyduğumdan onun da uymaya çalıştığından bahsettim. Bu aşama da ayrılmanıza gerek yok dedi. Sonra beraber cuma namazı kıldık. Bir psikolog ile bunu yapmak değişik geldi ama hoşuma da gitti. Hoca çok samimi bence egoist de değil galiba :D.

6-14. seans
Yine toplu olarak yazıcam. Aslında niyetim her seans sonrası yazmak fakat bu süreçte hem üşendim hem de Hk'nın söylemiyle Dünya için küçük benim için büyük değişimler meydana geldi yazmaya enerji harcayamadım. 27 yıl sonra aile evinden kendi bekar evime geçtim. Başlangıçta bana basit göründü ama şu an etkileri büyük gibime geliyor. Önceki terapistim bora hocaya ayrı eve çıkmak istediğimi fakat yalnız kalırsam boş evde erkekle ilişki yaşayabilme ihtimalinin beni korkuttuğunu söylemiştim. O da ailenle(yani anlaşamadığım annemle) idare ederek yaşabilirsin demişti. Fakat HK ilk seanstan itibaren ayrı eve çıkman lazım en büyük hatan diyordu. Boş evde ilişki yaşama korkuma da terapilere gel biz seni ikna ederiz diyerek güven verdi. Bu terapilerde aklımda kalanlar arasında HK var. Beraber cuma namazına gitme , terapi çıkışı akşam çeşitli etkinliklere katılma :) gibi şeyler yaptık. Bence başarısının altında birinci olarak sadece eşcinsellik alanına yoğunlaşması var, ikincisi de alışılagelen psikolog tarzında olmaması danışanlarıyla samimi dostane veya babacan ilişki kurması yatıyor. Bu ikinci özellikde kendisini bence eşssiz kılıyor çünkü diğer psikologlar bu alana yoğunlaşssa bile danışanlarıyla böyle diyalog kurabileceğini zannetmiyorum. Üçüncü olarak terapilerde küfürlü konuşmasının bence şöyle bir artısı var. Ben terbiyeli, uslu küfür ağzına yakışmayan, küfürlü konuşmayı sevmeyen biriyim fakat malesef öyle konuşan erkekleri erotize ediyorum gay sitelerinde yazışırken o tarz tahrik edici erotik mesajlar atmalrı beni tahrik ediyor. HK terapide bu kelimeleri söyleyince artık s.kmek, do.altmak, yala..mak, fışk..mak gibi kelimeler sakız boş sözler haline geliyor. Diğer psikologlarda terbiyeli şekilde konuştuğu için bu sözlere dokunulmuyor ve sanki tahrik ediciliği sürmeye devam ediyor.
Dördüncü olarak Hocanın bu yönteminin bence bir dezavantajı: terapi sürecinde danışanlar psikoloğunu fazla yüceltme eğilimde oluyor. Psikoloğun kişisel yaşamında herhangi bir normal kabul edilebilecek yanlış hareketi veya fikirleri çok göze batıyor. Yani bazen  'ulan bu meselede de böyle düşünülür mü ben böyle adamın dediklerine, tavsiyelerine göre mi yaşayacağım?' sorusu akla geliyor bu da motivasyonu düşüren birşey. HK'nın da malesef kendi deyimiyle hiç alkış getircek fikirleri yok :) fakat kendi adıma hocayla genel olarak uyuştuğumu düşünüyorum. İlk seanslarda acaba özellikle dini görüş anlamında uyuşabilcekmiyiz endişem şu an pek kalmadı. Hatta bazı yerlerde HK beni de geçti yani takdir ettim açıkçası :D Kurduğu samimi diyalogun bir diğer artısı da kendimi yalnız hissetmiyorum. İlk başlarda sekreteri olmamasını yadırgıyordum ama şu an bir şekilde erkeklere olan ilgim yoğunlaşssa veya acil başka bir durumum olsa HK'nın bir telefon uzağımda olması epey rahat ettirici ve güven verici bir durum. Önceki psikoloğumda kendimi yalnız hissediyordum. Hele bazı haftalar iptal ediyordu ve ben o hafta çok zorlanıyordum. HK da bu güven ortamı ve yalnız olmadığını bilmek gerçekten çok iyi.
Bir diğer meselede bu terapilerde aklımda kalan önceki psikoloğumdan bana miras kalan yanlış çıkarımlar. HK'ya baştan gitmemenin bedelini ödüyorum malesef. Sıfırdan öğretmek daha kolay her zaman ama ben yanlış çıkarımlarımı düzeltmeye çalışıyorum. Bora hocanın aslında uyuşturucu, madde bağımlılığı konusunda daha işinin ehli olduğunu internette görmüştüm. Malesef bu tekniği eşcinsellere de uyguluyorlar. Bana eşcinselliği bırakmayı sigarayı bırakmaya benzetmişti. Genelde dopamin ,hafıza konularında örnek veriyordu. Beni en çok demoralize eden lafı bu dürtülerin azalacağını ama tamamen geçmeyeceğini söylüyordu. Çünkü madde bağımlılığıyla kıyaslama yapıyordu ama sorun şu ki eşcinsellik diğer hiçbir şeye benzemiyor. Hepsini bırakmaktan çok daha zor birşey. HK ise benim terapilerimde dürtüler tamamen kaybolur, kaybolmayacaksa o zaman niye uğraşıyoruz dedi. İyileştirdiği danışanlarından örnekler verdi. En çok verdiği örnek: 70 defa ilişki yaşamış birinin iyileştiğinde 'bir daha açılmamak üzere arşive kaldırılmış bir dosya gibi' demesiydi. Bora hocadan kalan bir diğer önemli hususta benim bi kızla sevişmenin iyi geleceğini söylemesi, olaya düz mantıkla yaklaşması. HK ise düz mantıkla yaklaşmıyor. Kendi tekniklerini geliştirmiş. Pasifliğini bitirmeden kızla ilişki katkı sağlamaz diyor. En az bir yıl duygusal ilişki yaşaman gerek dedi. Hak veriyorum çünkü kendimde bizzat gördüm :D Aynı zamanda bu yönteminin dine uyuyor olması da beni aşırı rahatlattı. HKya da dedim önceki terapistim iyileşmek adına beni zina için zorlamasına rağmen direndim yapmadım. Allah beni o yüzden size yönlendirdi diye.


https://www.youtube.com/watch?v=gTB2GnB_Af4&list=UULFEDADUolmKuMyWGRunC3UhQ&index=4
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:49:16 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #2 : 07 Aralık 2023, 09:46:59 ös »
15,16,17. seans ( 21 Kasım-30 Kasım-01 Aralık )
Aslında bu hafta gitmesem mi çok fazla olay yaşamadım , zaten ayrı eve çıktım epey masrafım var iki haftada bire indirsem mi diye düşündüm. Fakat seans 2 saate yakın sürdü epey ihtiyacım varmış önemli bir olay yaşamasam da :) Elif ile artık cinselliği bitirdim, 6 ay duygusal ilişki yaşayacağım, erkek olarak kurallar koyucam eğer uyarsak ve anlaşırsak süreci evliliğe götürebilirim. Bu durum aslında şu an beni rahatlattı çünkü cinsellik yaşamak beni bir yerde geriyordu. Hem günahtı hem de aktif olmak yine de benim için zor geliyor şu aşamada. Bu stresten kurtulmuş da oldum bu süreçte. Bu seanslarda bence çok önemli ince tespitlerde bulundu  HK. Neden içe kapanık değilde dışa dönük olmam gerektiğinden bahsetti. İçe kapanık olunca kendi hayal, fantezi dünyamı kurup orda yaşıyorum. Dışarıdaki hayat beni tatmin etmiyor. Fanteziler, hayaller kurmaya gelince  de iş tabi mastürbasyon, porno veya olur olmadık erkeklerle aşk işlerine dönüşüyor durum. Kendi hayal dünyamız gerçek dünyayla %80 farklı oluyor malesef.
Diğer beni çok etkileyen tespiti ise önceki terapistim bora hocadan çok bahsediyor oluşumu farkettirdi ve sebebini söyledi. Onun terapisi işe yaramamıştı ve değiştirmiştim fakat ona rağmen bora hoca şu tespiti yapmıştı böyle olmuştu diye çok bahsediyordum. Ben bunu vefa duygusuyla yaptığımı düşünüyordum fakat HK bunun öyle olmadığını kendisini s.klemeyen yanım olduğunu söyledi. Ben ilişkilerimde karşımdakini s.klemiyormuşum, değer vermiyormuşum o yüzden duygusal bağ kuramıyormuşum böyle olunca da umursamıyormuşum ve tatmin edici bağlar kuramıyormuşum. Böylece kendi iç dünyamda takılan, hayatı pek s.klemeyen (aslında aşırı derecede umursayan) biri haline geliyormuşum. Aslında sosyal çevremde de arkadaşlarım bana duygusuz biri olduğumu ve hastalarıma yeterince odaklanmadığımı söylüyorlardı. Bende onların durumu abarttıklarını düşünüyordum fakat HK'da bu tespitleri yapınca galiba doğru söylüyorlar diye düşündüm. Aslında görünürde iyi niyet, saygı, kibarlık,VEFA duygularıyla bunu yapıyorum diye düşünüyordum ama gizli bir şekilde (hatta bazen kendimde farkında olmayarak) karşımdaki insanı umursamıyordum değer vermiyordum. HK ben insan olarak seni seviyorum değer veriyorum dedi ama bir gün bu değerin çöp olma ihtimali var dedi. Geçmişte olan şeyleri önemsiyorsun ana odaklanmıyorsun o yüzden tatmin olmuyorsun dedi. Hayatıma baktığımda da aslında hep ilkokuldaki çocuğu özlüyordum oradaki arkadaşlarımı. O günlere geri dönmek istiyordum hep. Birşey geçtiyse artık o benim için değerli oluyordu. Hk 'yarın beni bıraksan başka psikoloğa gitsen benden övgüyle özlemle bahsedeceksin çünkü geçmiş biri olucam dedi. Tespitleri bence doğru fakat aslında bu konu özelinde birşeyden bahsetmek istiyorum.
HKnın da terapi öncesi yazılarımızı okuduğunu biliyorum ve bence çok güzel birşey yapıyor danışanlarına yazı yazdırarak. Galiba şimdi yazacaklarımı  da yüzüne karşı söyleyemeyeceğim o yüzden yazsam daha iyi olur diye düşünüyorum. Ben Bora hocanın terapisini terketmedim aslında o beni terketti diyebiliriz. Hocaya internette başka iyileşenlerin videosunu izleyip bende niye onlar gibi olamıyorum hala diye şüphelerimi söylemiştim. Bu yaptığım birebir kıyasın doğru olmadığını da biliyordum. Hala daha içten içe acaba Bora hocanın terapisini erken mi bıraktım diye düşünüyorum. Tam sanki kızlarla ilişki meselesini halledip, özgüven, sosyal ilişkiler meselerine geçmiştik. 6 aylık emeğim vardı ve onun terapilerinde genelde ben konuştuğum için kendimle alakalı epey şey anlatmıştım yani benimle alakalı HKdan (daha önce bahsetmiştim terapilerde kendisi benden daha çok konuşuyor:D) daha iyi tespitlerde bulunabilir diye düşünüyorum. En önemli mevzu olarak sanırsam Bora hocayı HKdan daha çok sevdim. En son seansta: 'Bana minnet bocun yok, ben seni insan olarak seviyorum terapiyi de bırakırsan üzülürüm ama önemli değil benim için önemli olan sorunun çözülmesi bu bende olmuş başkasında olmuş önemli değil' demesini hala unutamıyorum. Çok ince düşünen, naif biriydi. Yaşınında genç olması sebebiyle kuşak olarakda kendime yakın buluyordum daha çok abim gibiydi. (Kendisini erotize etmesem de aşık olmaya da başlamış mıydım tam emin değilim). HKyı da seviyorum ama başka insanlar hakkında egoist üstten bakar şeklinde konuşma tarzını sanırsam kabullenemiyorum. Bunda egoist üslupla konuşan insanları sevmemem de var bence.(belkide onlar gibi olmak isteyip de olamadığım için sevmiyorum). HKnın Bora hoca hakkında biraz sert konuşması içten içe sinirimi bozdu galiba. Ben de onu savunurcasına terapilerde çok sık ondan bahsetmeye başladım diye düşünüyorum. Aslında HKnın söyledikleri doğru Bora hocanın terapisi işe yaramadı, bana zaman kaybettirdi, en nihayetinde terapileri de babamın hayrına yapmadık belli bir ücret mukabilinde yaptık (ki bence çevremde duyduğum diğer psikologlardan da oldukça pahalıydı). Madde bağımlıları için uyguladıkları terapiyi bana uyguladılar ve olmadı. Bora hoca iyileştirdiğim eşcinseller oldu demişti ama ona rağmen terapisini beğenmedim belki de biraz zeki olduğum için pek o terapiyi bana yutturamadılar. Aslında bana para ve zaman kaybına sebep olduğu içinde bi yandan kızgınlık da var. Ama içimde bi yer onu HKdan daha çok seviyor. HK bunu geçmiş olanı sırf geçmiş olduğu için sevmeme bağlıyor ama sanırsam başka şeyler var. İçimde bir yerde HK'yı sevmiyorum beğenmiyorum bunda da en çok egoist üstten bakan tavrının etken olduğunu düşünüyorum ama başa şeyler de var sanırsam. Bunu da inşallah HK çözer diye umuyorum :D


18. seans ( 07 Aralık 2023)

Yazı yazmak beni yormaya başladı, en son terapi seanslarını yazdıktan sonra gece uyuyamadım. Çünkü çok fazla düşünüyorum, daha fazla strese giriyorum yazarken. Artık yazı yazmasam mı diye düşünüyorum fakat benim gibi bu konudan muzdarip kişilerin de yazılarımı okuyarak kendilerinde birşeyler bulmasını, onlara terapi sürecinde bir nebze faydalı olabilmeyi de çok istiyorum. HK'ya çok insan geldiğini farkettim fakat geneli malesef yazmıyor. Ben bunu birazda üzerime bir borç bir vazife olarak görüyorum çünkü bende forumdaki yazıları okuyarak terapiye başlamadan önce epey fikir edindim, bana faydaları çok oldu. Sonuç olarak zorlansam da bir şekilde yazıları yazıcam :D

Bir önceki terapi seanslarımla alakalı yazım duygusal ağırlıklıydı şimdiki yazıyı düşünsel, mantıksal olarak yazıcam. Bu terapide malesef HK bir önceki seans yazımı okuyamamış, dolayısıyla  yazdığım kendisine yönelik eleştirileri okuyamadığı için yüz yüze utanarak söylemek zorunda kaldım :D Benim Bora hocayı duygusal olarak HK dan daha çok sevme sebebim onu yaşından dolayı abi olarak görüyor olmamdı. HK'nın yaşı büyük olduğu için daha çok baba konumundaydı benim için. Duygusal değil de otoriter bir profil yani. Ben Bora hocayı erotize etmekten korktum ve etmedim de fakat eğer ona terapilere devam etseydim ona yaranmak için rol yapmaya, dediği şeylere inanmasam da sırf ona yaranabilmek için yapmaya başlayabilirdim. Bora Hocayı sırf bu yüzden terk etmedim, eşcinsel dürtülerim bir türlü azalmadığı için terkettim fakat duygusal bağlanmamın dozunun kaçabilme ihtimali de beni korkutmuyor değildi. Sonra HK kendisini erotize eden bir danışanını içeri çağırdı. Kıyaslamalar yaptık, psikoloğu erotize etmenin zararı olmadığını, psikoloğun bunu iyi yönetmesi gerektiğinden bahsettik. Ben Bora hocaya onu erotize ettiğimi söylesem yüksek ihtimal paniklerdi fakat HK tecrübesi nedeniyle böyle durumlarda paniklemiyor. En son olarak eğer HK benim kriterlerime uyan 35 yaş altı ve biraz daha yakışıklı:) biri olsaydı; daha önceden kendisi hakkında bahsettiğim (bence) egoist tavrı veya biraz dezavantaj olarak gördüğüm danışanlarıyla samimi olması durumu problem olmayacaktı:) Önceki terapistimi bu kadar sık yad etmeyecektim. En son bu aşamada artık Bora Hocayı arayıp biraz içimi dökmem, konuşmam gerektiği konusunda karar kıldık. Çıkışta HK yine son dakika önemli bir çıkarım yaptı, giderayak gol attı:D Forumda bir yazıdan çok etkilendiğimi, bana çok benzediğini söyledim. HKda 'Evet benziyor biraz onda sadist taraf vardı' dedi. Bende 'O zaman pek benzemiyormuş' dedim. HK da 'Hayır seninde sadist tarafın var' dedi dumur oldum :D Kendimi nitelendirsem mazoşist biriyim derim ama HK, sadizm ve mazoşizmin aynı kişide farklı zamanlarda baskın olduğunu söyledi. Biraz bu sadist yönümü düşünmem gerektiği yönenünde terapiyi final yaptık:)

Sadist tarafımı somut olarak düşünmeye çalıştığımda en güncel olarak  daha çok hayvanlara karşı yaptığımı farkettim. Kışın kedilere kapıda yemek verirken, içlerinden güçlü olup başkalarına yemek yedirmeyen kediye işkence yapıyordum mesela.  HK da kendisine yada bora hocaya sadist yönümle  davrandığımı söyledi. Aslında düşündüğümde HKnın (bence)egoist tavrını beğenmedim, içten içe sinir oldum sonra terapilerde önceki terapistimi çaktırmadan övdüm. Yani önceki terapistim de seninle aynı çıkarımları yapabiliyor, hatta bazı konularda senden daha iyi gibi. Ama bunu kendimde çok açık olarak hissedemiyordum . HKda zaten bu insanları umursamayan tarafımın çok sinsi, bazen kendimin bile farkında olmayarak yaptığımı söylemişti. Bu sadist mazoşist meselesini ilerleyen dönemde daha çok netleştircez galiba.

Bora hoca ile telefonda konuştum. Sekreterine not bıraktım anca 5 gün sonra döndü(Halbuki HK'nın direkt kendisine çok kolay ulaşabiliyorum). Hocaya çok ağır konuştum bu kadar gerek var mıydı diyede bir kendi içimde sorguluyorum. Nasılsınız falan dedikten sonra emekleri için teşekkür ettim. 3 tane cümlem bence çok ağırdı. Biraz telefon konuşmasının bitiminden sonra, biraz da bora hocanın tepkisiden anladım. Birincisi HK'dan çok memnunum aslında benim başından beri burda olmam lazımmış dedim. Bora hoca da 'hadi ya o kadar mı farketti, çok sevindim memnun olmanıza' dedi. Bence burda samimiydi. İkincisi, sizin terapide 6 ay kadar OYALANMIŞ bulundum dedim. Cevap vermedi bence çok şaşırdı. Üçüncüsü, size benim gibi biri gelirse ona benimki kadar VAKİT KAYBETTİRMEYİN, yönlendirin dedim. Yine cevap vermedi bence baya şaşırdı. Sonra yakın çevrem hala size gittiğimi biliyor arada sekreterenize hoca devam ediyormu, fiyatlar ne kadar diye sorabilirim, sekreteriniz şaşırmasın dedim gülerek. o da güldü bişeyler dedi gülerek. (bence biraz şoktaydı). Sonra iyi dilek temennileriyle konuşmayı sonlandırdık. Konuşma sonrası açıkçası üzülsem de kendimi güçlü hissettim. Bir konuda memnuniyetsizdim ve onu korkmadan açıkça söyledim. O gece yattğımda da rüyamda buna benzer hakkımı savunduğum kimseden korkmadığım birşeyler yaptım, çok heyecanlandım ama benliğimin güçlenmesi meselesi pekişti bende. Bu meselede de sadist yönüm var mı diye düşünüyorum. Aklıma şu geliyor. Bora hocaya son seanslarda acaba doğru terapi alıyor muyum diye şüpheye düştüğümü belirttiğimde bana kendisinin ne kadar alanında yetkin biri olduğundan bahsetmişti. Üniversitede hocaymış, öğrencileri varmış, supervizorluk yapıyormuş yani bu demeek oluyormuşki daha üst mertebe yok. Biraz CV' me baksanız iyi psikolog olduğumu anlarsınız demişti. Hatta D... ekibinden Öm.. hocaya hangi psikoloğa gideyim diye sorduğumda (daha önceki yazılarımda bu siteden ve ekipten bahsetmiştim) beni bora hocanın öğrencilerine yönlendirirmiş, daha komplike zor biri olduğumu düşünseymiş de kendisine yönlendirirmiş gibi gibi.. Ben bu laflardan sonra bi egoistlik sezdim. Herhalde içten içe benim bu egoyu yıkmam lazım diye sinsice kurdum. Telefonda bu kadar ağır konuşabilmemin sebebi buydu gibime geliyor. O kadar hocayım diye geziyorsun diğer psikologlardanda çok daha pahalısın a ma bana uyguladığın terapi çöp. HKya uyguladığım sadistlik ise onda gördüğüm (bence) egoist tavrını yıkmak için önceki terapistim sürekli bahsettim. O da senin gibi teşhisler koyabiliyor, bazı konularda şunları söyledi, hatta senden daha iyi der gibi. Kendimce HKnın egosunu yıkmaya çalıştım. Bunları aslında bilinç düzeyinde değilde daha çok bilinçaltında yapıyormuşum gibi geliyor. Bunun mahiyetini ve çözüm yollarını HK ile terapilerde çözücez gibi.

Güncel hadiselere gelecek olursam evden çıkalı 1 ay oldu. Annem beni bir kere aradı bu zamana kadar onda da telefon konuşmasının sonunda halamı bahane ederek benimle tartıştı bende teli kapattım. Dünde babam aradı sonra anneni vereyim mi dedi, anca öyle konuştuk. İlk başta 'merhaba' dedim o da 'merhaba denir mi nasılsın iyi misin  denir, ne biçim çocuksun' falan diye bağırmaya başladı. Bende 'demekki böyle evlat yetiştirmissin deyince', 'hayır sen sonradan böyle oldun' falan dedi. HK eve taşındıktan sonra annenin gerçek yüzüyle karşılacaksın demişti. Bu zamana kadar bütün caniliklerine rağmen onunda travması var, o da mağdur gibi acıma duyguları besliyordum. Annemle babamın boşanmaması için benim arabulucu olmam lazım gibi bir düşünce vardı. HK bu gereksiz fedakarlık eşcinsellerde oluyor dedi. Taşındıktan sonra belki annem hatasını anlar özür falan diler diye bekliyordum fakat hal hatır için bile sormuyor. Gerçek yüzünü daha iyi anlıyorum. Bu kadın gerçekten de benim hayatımın içine etmiş gibi. Bütün travmalarını ben yüklendim sonunda da eşcinsellik tezahür etti. Neyse geç olsun da güç olmasın:) HK annemize nefretin geçmese de düşman olmamıza gerek yok neticede yine de annemiz dedi. Artık asla bana karışmasına hesap sormasına izin vermeyeceğim.
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:41:38 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #3 : 29 Aralık 2023, 12:34:55 öö »
19. seans (14 Aralık 2023)

Seans yazılarımı yazmaya bir süre ara vermeye veya terapilerimi bitirdikten sonra topluca yazmaya karar vermiştim. Sadist kişiliğim terapilerde ortaya çıkınca, kendimi kötü biri olarak hissetmeye başladım. Diğer danışanlarla bekleme salonunda veya onlarla dışarıda kısa muhabbetler yaptığımızda, forumdaki yazımı okuyup içimi bilme durumları beni rahatsız etmeye başladı. Kimisi yazı yazmıyor ve ben onun içini detaylı bilmiyorum ama o benim yazımı okuyup içimi, iyi veya kötü yanımı biliyor. Biraz bu durum haksızlık oluyor gibi düşündüm. Sanki yazılarımı yazarken artık daha az şeffaf olmak, her şeyi olduğu gibi yazmamak, içimin en karanlık taraflarının bilinmesini istememe gibi düşünceler, duygular oluşmaya başladı. Bir keresinde de HK, sırf oğlu meslektaşım diye  bir anneye telefon numaramı vermişti, forumda da yazım olduğundan bahsetmişti. Başkalarına telefon numaram da verilince zaten iyice ifşa olma korkumda arttı ve artık pek yazmak istemiyordum.

Bu durumu HK' ya anlattığımda hayatımda utanılacak, sıkılacak bir durum olmadığını, yazmak istememe konusunda yine sadist tarafımın devreye girdiğini söyledi. Aslında önemli bir teşhis yapmıştık. Sadist-mazoşist yanım olduğunu teşhis etmiştik. Sadist olmak da o kadarda kötü birşey değildi (Burası tam kafamda oturmadı niye kötü birşey değil?). Terapi yazımı beğenenler, kendinde birşeyler bulanlar, fayda görenler oluyordu. Terapiye gelen danışanlarla da; ilişkimi dışarı taşırmadığım, samimi olmadığım sürece zarar görmezsin dedi. (çünkü bu sefer  birbirimizin terapisini baltalayabiliriz). Başkasına da telefon numaramı; meslektaşım olduğu için verdiğini, istemezsem bir daha vermeyeceğini söyledi. HK'nın söylediklerinden genel olarak ikna oldum :) Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim, benimle benzer durumda olan arkadaşlara bir nebze faydalı olabilirsem ne mutlu bana.

Terapi yazılarını hızlı yazıyorum çünkü sonrasında geceleri uyuyamıyorum. Çok fazla düşünüyorum bilinç altımı bir nebze açığa çıkarttığım için. Dolayısıyla yazılarımda anlam kopuklukları falan olduğunun farkındayım. Son dönemde uyku problemim biraz düzeldi daha yavaş yazıcam, dolayısıyla biraz daha cümlelerimin anlam bütünlüğünü korumaya çalışacağım.

-HK 'Seni eşcinsellikte en çok tatmin eden, kışkırtan şey ne oluyor' diye sordu? Düşündügümde izlediğim gay porno kategorilerinde gangsta tipler, sokak serserilerinin seviştiği kategoriler beni çok tahrik ediyor dedim. Bununda sebebi belli bence:) Benim risk alabilen, başını belaya sokan bir karakterim, ERKEKSİLİĞİM yok. Değersizlik duygusu, bilinçaltımda  öyle tipleri erkek olarak kodluyor, sonra onları erotize ediyorum. ONUN GİBİ OLMAK İSTERKEN ONUNLA BİRLİKTE OLUYORUM. Bu zamana kadar hiç kavga etmedim, başımı belaya sokmadım. Korkmamayı öğrenmem, biraz risk alabilen, atılgan bir yapıya bürünmem lazım. 

Son zamanlarda da porno izleme sıklığımın arttığını söyledim. HK 'Seni son zamanlarda en çok strese ne sokuyor? dedi. Bence sosyal fobim dedim. Somut örnek olarak; meslektaş arkadaşlarımla 4 kişi toplanıp, haftada bir genel içeriği dini olan sohbetler yapıyoruz. Bazen bana ''hiç konuşmuyorsun, muhabbete katılmıyorsun, dalgınsın'' diyorlar. Bende yine sosyal olamıyorum, başaramıyorum diye strese giriyorum. Bunun sebebini düşündüğümde takdir edilmeme, beğenilmeme korkusu, konuşmaya gerek görmemek, konuşacak bir konu bulamamak gibi şeyler var. Ama daha da önemlisi terapi sırasında ortaya çıktı: HER ORTAMA BEN EŞCİNSELİM DİYE GİRİYORUM.  Sosyal ortamlarda kendi kendime eşcinselliği gündemime getiriyorum. Daha da detaylandırmak gerekirse:
Birinci olarak mesela girdiğim bu ortamda 4 erkek var demiyorum. '3 hetero erkek, BİR TANE DE EŞCİNSEL ERKEK BEN VARIM' diyorum. İkincisi, öyleyse o zaman burda yakışıklı erkek var mıdır? Üçüncüsü, ' varsa o zaman erotize edeyim onu' diye düşünüyor, fanteziler üretiyorum. Sonrasında günaha girmiş hissediyorum, ''burdakiler içimi bilseler bana pislik derler, bir dakika burda tutmazlar'' gibisinden vs. düşünceler oluşuyor... buradanda utanç, suçluluk duyguları gelişiyor. Bu süreç çok hızlı bir şekilde oluyor, bilinç düzeyinde algılayamıyorum. Bilincimin algıladığı sadece UTANÇ duygusu oluyor. Sonra da ortamlarda niye konuşamıyorum, suskun oluyorum diye işin içinden çıkamıyorum çünkü çoktan kendi kendime utanç, eziklik oluşturmuş oluyorum. Aslında olması gereken ''burada 3 erkek artı bir eşcinsel erkek ben varım'' demek değil, burada 4 erkek var' demem lazım.
Kendimi hiç sevmiyorum, yatırım yapmıyorum sürekli ben ibneyim ben ibneyim diye düşünüp duruyorum. HK ''hayır sen ibne değilsin çünkü henüz kendini s.ktirmedin'' dedi:D Biyolojik olarak da erkeğim zaten. Erkeklerle de aslında oral, anal değilde daha çok öpüşme şeklinde çekim hissediyorum. HK da 'bunun ne sakıncası var' dedi.
Sonuç olarak hiçbir ortama ben eşcinselim diye girmemem lazım. Terapiden çıktıktan sonra eşcinselliğin unutulması lazım. Zihnim sonra farkında olmadan utanç yaratıyor sonra da konuşamıyorum sosyal ortamlarda. Ben erkeğim demem lazım ki zaten malum bir penisim olduğuna, mastürbasyon falan da yaptığıma göre biyolojik olarak erkeğim :)

Sosyal fobi için kitap önerisi olarak: ''Engin geçtan İnsan olmak'' , ''susanna mcmahon terapistim yanımda'' kitaplarını önerdi.

Benim sorunum yoğun sosyal fobi. Bununda en büyük sebeplerinden biri üniversiteyi dışarıda okumamış olmam böylece sosyal fobiyi yenemem. HK dışarda okusaydın kuvvetle muhtemel karşılaşmayacaktık dedi. Şaşırdım gerçekten.

Sosyal fobisi olanlar terapiyle falan uğraşmıyorlar. Benim kız arkadaşım Elif gibi kendisine ilgi duyan bir kız bulup öyle kör topal yaşayıp gidiyorlar. Eşcinselleşmem bir yerde iyi çünkü beni rahatsız ediyor ve terapiye gitmek mecburiyetinde bırakıyor. Böylece sosyal fobiyi de çözüyoruz.

Kural şu: Arkadaş, dost, veya meslekte hastalarımla vs. öfkelendiğimde bunu fırsat bileceğim ve öfkemi onlara kusacağım. Kendimi baskılamak, eziklemek yok. Kendime laf söylettirmek, ELEŞTİRTMEK yok haksız olsam bile. Erkeklik taslayacağım, korkmadığımı göstereceğim. O erotize ettiğim erkeklerde olduğu gibi.

Ego oluşturmamız lazım. Bunun içinde erotize ettiğim erkeği yüceltip duygusal bağ kurmam lazım, erotik değil. Erkek erkeğe birbirimizi sevmeden (duygusal anlamda) bir kadına ilgi duyamayız.

Mesleğimin kendine has bir özgüven getirme potansiyeli, egosu var. Bunu kullanmam lazım fakat ben hiç kullanmıyorum. Bunu biraz deneyeceğim.

Hoca da zeka fetişizmi varmış, seanslarımızın uzun sürmesinin birçok sebebinden biri de buymuş. Bir danışanıyla 4 saat terapi yapmış mesela :D Diğer önemli sebeplerinden biri de tabi danışanlarına duygusal yatırım yapmak istemesi (diğer psikologların yapmayıp dolayısıyla eşcinsellik terapisinde pek başarılı olamamasının sebebi) , çünkü biz eşcinsellerin temel sorunlarından biri sevgi eksikliği, ciddi olarak takdir görmemesi (özellikle anne-babamızdan)

En son olarak HK çıkarken kendini çok üzüyorsun, bu kadar üzme dedi. Dindar olmak en başta 'La tahzen innallahe meana' yani üzülmemek demek. Üzüldüğüm için iyileşemiyorum...

20.seansı da yazmak istiyordum fakat bu seansı yavaş yazmak çok zamanımı aldı, onu haftaya yazarım inşallah. 20 .seansımda hamama gitmem  var, Terapi sonrası Hk ile yarım saat kadar yürüdük orada beni epey etkileyen, bu işleri özveriyle yapmasındakii manevi boyutunu anlatması var (hocaya sormam lazım yazmam için, özel olabilir), dini tarikat, cemaatlerin eşcinselliğe getirdiği yavan çözümlerin kritiği var, HK'yı eleştirmem, tartışmamız gibi şeyler var. Beni takipte kalın:)

Dipnot düşeyim: HKya eleştiri yazıları biraz revaçta bu aralar galiba danışanlar tarafından :). HK ''beni eleştirebilirsin, şeffaf olman lazım benim için daha iyi, daha değerli biri olursun'' falan dedi o yüzden kendisini eleştirmede beis görmüyorum kendi kaşınıyor :D Fakat eleştirmek değilde daha çok hocayı üzmek, kırmak, motivasyonunu düşürmek istemeyen bir tarafım var. Çünkü başka psikolog denemiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki TR şartlarında eşcinsellik hakkında  çözüm üretebilecek başka psikolog, psikiyatr yok arkadaşlar. Hocaya muhtacız anlayacağınız. Ona kötü birşey olacak diye cidden içimde bir korku var. O yüzden lütfen üzmemeye gayret gösterelim :)
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:36:02 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
20.seans  (22 Aralık 2023)

Ses kayıtlarını yazıya dönüştüren  yeni bir program keşfettim. Terapileri yazıya döküp sonra daha detaylı şekilde foruma yazmak daha iyi olur diye düşündüm. Diyalogları da direkt kopyala yapıştır yapmak. Fakat program tam çeviremiyor ses kaydını, kelimeler cümleler yanlış yazılıyor malesef. Düzeltmem gereken yerler çok fazla oldu, buda vaktimi çok aldı terapi yazılarını bir türlü yazamadım. Foruma yazılması gerekenlerde birikincede daha çok zorlanıyorum yazmaya, toparlamaya üşeniyorum.
Birde konuşmaları direkt yazıya dökünce HK'nın malum jest ve mimikleri, heyecanlı ses tonları vurgulamaları,tiyatral hareketleri vs. tam aktarılamıyor bir yerde eksik kalıyor o yüzden transkriptor uygulamasından vazgeçtim. Terapilerden aklımda kalanlar, yaptığım çıkarımları yazmak daha doğru olcak diye düşünüyorum.

Kendimle alakalı birlikte yaptığımız genel tespitler olarak, görünürde eşcinselim ama aslında sadist- mazoşist yanım çok güçlü. Duygusal olarak sadist, erotik olarak mazoşistim. Birlikte olduğum kişi bana ilgisi varsa, kapris falan yapıcam veya aşırı kıskançlık gösterip duygusal sadistlik yapıcam. erotik olarak mazoşist olucam . Mazoşist yanım çok baskın ama sadist yanımda çok şeytani

Daha önceki yazımda bahsetmiştim. Hamama gittim. Tinder horneti kapatınca bu sefer buluşma mekanları olarak aklıma hamam geliyordu. ama gittiğim yer  gay hamamı olarak bilinen bir yer değildi normal bir yerdi  . hafta içi bir gün hamamın kapanış saatine doğru(çok orada vakit geçirmemek için) , kendimi pek azgın hissetmediğim dönemde, evime en yakın hamama gittim. Biraz heyecanlı ve gergindim  açıkçası. 1 saat kadar takıldım kese ve masaj yaptırdım. Açıkçası yaşlı dayılar vardır hep diye düşünüyordum fakat genelde grup halinde eğlenmeye gelen gençler vardı. Birkaç güzel manzara gördüm kese yapanlar arasında:) Sıcak bir ortam, çıplak erkekler, biraz erotik ortam. HK bana daha önce ''gay hamamları en tehlikeli yerlerden, ayartılırsın sakın gitme'' demişti. Haklıymış biraz tahrik oldum benim için tehlikeli yermiş (gay hamamı olmamasına rağmen). HK bide ''bana inat hamama gitmişsindir'' dedi. (Hemen anladı malesef  onunla inatlaştığımı:D). Mevzuya iyi tarafından bakacak olursak neden gitmemem gerektiğini anladım. Neticede etkileniyorum çaktrmadan bakıyorum ama bakıyorum yani. İyileşme sürecinde temel kurallardan biri pasifliği bitirmekti, o yüzden hamamlar pasifliğimi tetiklediği için gitmemem lazım.

Ailem taşındığımdan beri ilk defa evime geldi. Barıştık gibi oldu artık kabullendiler. Yani düşünüyorumda ne kadar çok kaygı ürettim evden taşınırken. Annem babam boşancak. büyük kavga etcekler. birbirlerine bıçak çekicekler :D Benim eve gelirlerkende yolda  bi ton kaygı korku ürettim büyük kavga etcez falan diye. Hiçbiri olmadı. Total olarak baktığımızda biraz üzüldüler şok geçirdiler ama sonra alıştılar :D Obsesyonlarım, korkularım, kaygılarımın çoğu gereksiz malesef. beni çok yoruyor sürecimi tıkıyor. bunları yavaş yavaş yenmem lazım

Bir diğer mevzum sosyal fobim ise uzun soluklu bir süreç. İş ortamında  vs. başkalarıyla güç bende oyunu oynayarak yavaş yavaş üstesinden gelmem lazım.

Geçen seans konuştuğumuz, benim için çözülmesi önemli olan; ortamlara girdiğimde: ''burda 4 erkek yok, 3 erkek + 1 eşcinsel erkek ben varım'' diyor oluşum mevzusuna bir mesele daha ekledim.
Bir diğer mesele ise girdiğim ortam karışık olunca, kızlarda olunca şöyle oluyor, Güzel kız var diyelim mesela eroitze edemedim .''Şimdi bu yanımdaki erkek acaba onu  erotize etti mi? Şu an davranırken kıza yavşıyor mu, yavşamıyor mu? napıyor? ya da o erkek de etkileniyor mu?''
İşte orada erotik fantezi kuruyorum,  sadist-mazoşist kimliğim  güçleniyor. Kendimi mazoşist konuma çekiyorum. Öteki erkeğe ise sadist rolünü veriyorum, falan filan. Hetero erkekte insan sevdiği kızı asla erotize etmez. Edenlerse kız sikenler oluyor. Siken adam oro.pu çocuğudur!! diyip kapatmam lazım:D benim tanıdıklarımın da % 80i or.spu çocuğu malesef  ne yapalım? :D Ben or.spu çocuğu olmadıktan sonra en azından yırtarım diye düşünücem. (Bu meseleyi biraz daha konuşsak iyi olur gibi HK ile)

 İşyerime epey yakışıklı erkek bulunan stajyerler geldi. Onlarla konuştum, duygusal bağ kurmaya çalıştım. Malum ödevimiz bu. Sonra  akşamınada Elif ile buluştum. Elif onlar kadar çekici gelmiyordu moralim bozuldu .
Hk'ya ''Size geldiğimde kız arkadaşım Elif olmasaydı ya da önceden terapi görmüş olmasaydım direk size gelseydim hangi aşamada hayatıma kız sokacaktık? diye sordum. ''Pasifilk tamamen bittiğinde fantezilerinde falan filan. hamama gittiğinde etkilenmediğinde.pasif fanteziler kurmadığında'' cevabını aldım. Elif iyi veya kötü yorumunu yapamayız şu aşamada önce pasif fantezilerimi bitirmem lazım o bitmeden bir kadından  hoşlanamam. Erkek kadar bana çekici gelmez. Elifin suçu yok yani pasif fantezilerimi yenmeye odaklanmam lazım.

Özetlersek, paniklemeyeceğim, içimdeki o sadist mazoşist yapı veya sadist yapı beni  çok suçlayabilir, çok kaygılandırabilir s.klememem lazım. Elif bir kenarda durmalı, orada yorum yapmamam lazım. pozitif negatif gelebilir, gidebilir, mukayese yapmayacağım,  Erkekten çok hoşlandığım kadar ondan niye hoşlanmıyorum diye. Pasif fantezi kurduğum için hoşlanamam, hoşlanmayacağım için değil. Pasifi tamamen bitirirsem o  zaman anlayacağım, elifi sevip sevmediğimi. Mukayese ettiğimde zaten kaybediyorum.
Eşcinseller niye kadına yönelemiyor, ''erkeki sevdiğim kadar bunu sevemiyorum. sonra bunun günahına mı gireceğim? gerdek gecesi s.kim kalkacak mı, kalkmayacak mı?'' Bütün negatif fanteziler geliştiriyor, düşünceler geliştiriliyor. Halbuki erkek başka bir şey, kadın başka bir şey. Sevişirsen anal sekse giriyorsun, vajinaya giriyorsun, vajinayla anal seks aynı değil.Mukayese edilecek bir yanı yok.

Terapide son söz olarak HK: ''Yavaş ilerliyorsun, biraz!! dedi. yani iyileştim, iyileşeceğim diyemiyorsam, kaygılarımdan dolayıymış. aşırı  plan yapmam, aşırı mukayese yapmamdan kaynaklıymış. Buna gerek yokmuş.

Beraber çıktık bir yarım saat kadar yürüdük. Bu çıkıştaki yürüyüşlerdeki konuşmalar daha samimi oluyor, terapiden bile daha etkili oluyor bence :D HK bu hayatta neden  dişe dokunur iyilik yapma çabasından,  gayretinden, bunun manevi sebeplerden samimi bir şekilde bahsetti(belki sonraki yazılarda detay veririm:)). Düşünüyorum da belkide kader böyle mükemmel bir insan ile tanışmayı bana nasip etti kim bilir:)...
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:35:33 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
21. seans (29 Aralık 2023)

HK beni seansa erken çağırmıştı. gelir gelmez 20 yaşlarında bir gencin (ufuk) terapisine katıldım. Sadist yapıdaymış benimde malum sadist-mazoşist yapım olduğu için hoca bizi buluşturmak istemiş. Biraz terapide konuştuk. Sonrasında kendi seansıma 2 saat kadar vardı, biraz bekleme salonunda, dışarıda falan da  konuşup, sohbet ettik. En son numaralarımızı birbirimize verdik iletişim için. Ufuk ''ilk sen mesaj at abi, bana çok umursamıyormuşsun, gitsede şu cocuk kurtulsam gibi bakıyorsun'' dedi:D (HKnında zaman zaman benim hakkımda dediği gibi).


Sonra kendi seansıma geçtiğimde ufuk üzerinden sadistliği konuştuk. HK ''en çok sen olan danışan o'' dedi. Hk diyorsa bir bildiği vardır, güveniyorum elbette fakat erotik sadist fanteziler kuran biri bana fersah fersah uzak geliyor. Bu durumu anlayabilmem zaman alacak gibi. Belkide HKnın dediği gibi o yazıysa ben turayım. madalyonun iki yüzü. O babasıyla sorunlu olduğu için sadist oldu, ben annemle sorunlu olduğum için mazoşist oldum.  HK benim iyileşme sürecimin bencillleşerek,sadistleşerek olacağını söylemişti. Daha sonrada bu sadistliği bencilliği azaltıcaz, optimum konuma getireceğiz. Bu çocuktan alabileceğim şeyler varmış.
Aslında düşününce de sadist fantezileri ufuka sahtede olsa  bir ego katmış, bu yaşta ailesine karşı gelmiş. Üniversiteyi en uzak yerde yazmış. Terapilere gelebilmek için İstanbula yakın üniversiteyi yazmış falan filan. Ben bunların hiçbirini mazoşistliğim nedeniyle  yapamadım full İstanbulda okuyup etmeme rağmen terapilere gelecek cesareti gösteremedim hep bahane uydurdum.
Daha önce yazımda bahsettiğim ''sadistlik kötü birşey değil mi,  nasıl kötü birşey olamaz?'' soruma HK, yine ufuk üzerinden  örnek verdi. Aslında ufukun asla gerçekleşmiyor fantezileri, bir güçte katıyor kendisine. Kurtulmak içinde çırpınıyor. Eşcinsellik de bir yerde iyi birşey çünkü hetero olsaydık yüksek ihtimal sadist mazoşist yapıdan kurtulamayacaktık. Eşcinsellik bunu engellliyor. Sonuç olarak genel itibariyle Ufuku seven bir tarafım olduysa da sadist yönü beni tedirgin etti dedim. HK seven tarafın sağlıklı tarafın, sevmeyen tarafın sağlıksız olanı onu dinleme dedi.
İnsanları s.klemeyen tarafımı Ufukunda hemen anladığını söyledim HKya. ''Aslında bu senin gizli sadistliğin değil mi? ,bunu birazda karşındakine bilinçli yapıyorsun'' dedi özellikle pek sevmediğin kişilere.
İnsanlara kendimi açmadığımı, iletişim kanallarımın kapalı olduğunu, benimle duygusal bağ kurulamadığını, bana duygusal yatırım yapmanın kolay olmadığını, çok sabırlı, anlayışlı olmak gerektiğini, güvenimi kazanmanın kolay olmadığını söyledi. ''Sana dışarıdan bakan biri senin hakkında bu çocuk ya ezik, silik  veya kibirli, kendini beğenmiş biri diye düşünür ,ortası yok dedi. Bazen komşulardan falan anneme ''senin çocuk kibirli kendini beğenmiş'' falan diyenleri duyardım şaşırırdım ne alakası var diye. veya çevremdeki arkadaşlarım   bazen bana  ''ali çok duygusuzsun'' derlerdi. Artık daha iyi anlamaya başlıyorum, bu eleştirilerin haklılık payları varmış.

Bi tane sadist hukukçu eşcinselin kendisine attığı mesajları gösterdi. Kendisine zamanında emek vermiş, şans vermiş, telefonda saatlerce konuşmuş ,iyileşme isteği olmayan, terapiye başlamayan biri. Yaptığı %100 sadistlik örneklerini gösterdi.
Ayrıca benim yazılarımdan ''erkeksi gaylar olarak biz varız hep çoktuk çok kalacağız'' gibi salakça bir yorumda bulunmuş. Yani yazılarımdan asla çıkarılmaması gereken bir anlam çıkardığı için  kendisini tebrik ediyorum salaklığının devamını diliyorum. Bu kişiye parantez açmaya değmezdi de  HKyı fazla yormasın diye söyleyeyim dedim umarım belki bu sefer anlar :)


Kendimi sevsem değer versem herşey sanki düzelecek gibi dedim. HK ''sankisi yok tamamen öyle'' dedi:) Bu mevzuda, kendini sevmek kavramına, yanlış anlamlar verdiğimi, dengeyi kuramadığımı farkediyorum artık. Kendini sevmek demek ile İslamiyetin kibir,ego,enaniyeti yasaklaması. tevazuyu,hoşgörüyü,saygıyı,efendi biri olmayı öğütlemesi arasındaki denge.

HKnın insanlığın yahudileşmesi diye yazısı var orda daha detaylı bahsetmiş. En özet cümle, önce kişik karakterimiz olacak bencil olucaz öfkemizi kusucaz.  mütekebbire tekebbür sadakadır :) Ego yaratmış olucaz böylelikle iyileşmiş olacağız. Sonraki süreçte hoşgörülü tevazulu olucaz. Cemaatler tarikatler malesef kişiye bireysel yaklaşmıyor ona bireysel değer vermiyor. Cemaat içindeki kurallara uygun yaşayınca değerli biri oluyorsun. Yani derdimi tasamı(eşcinsellik) cemaatten bir abime, güzelce, korkmadan, eleştirilmeyeceğimi, dışlanmayacağımı bilerek anlatabildim mi ki bu zamana kadar ? Bazen gayet üzgün, mutsuz olarak aralarında oturduğum zaman hiç  derdin falan var mı ali? diye soran olmadı. Sorulsa bile çok üstüne düşülmedi. Bireysel bir değer göremedim bu zamana kadar.. Cemaatte ünlü bir sözün benim için geçerli olmadığını henüz yeni yeni farkediyorum.  ''Bahtiyar olan, bir buz parçası hükmündeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz (İman ve Kur’ân hizmetinde çalışan cemaat) içine atıp eritendir.''Aslında benim henüz herhangi bir şahsiyetim, enaniyetim oluşmamış. Havuza atıp eritecek bir buz parçam bile yok yani:) HK da zaten işlemden geçmeyen hammadde dönüşür mü değişir mi?, derdini cemaatteki abilere anlatamayacaksan o havuzda nasıl eriyeceksin? diye bunlara vurgu yaptı.

Bir diğer sorunum Elifle sevişmeleri bitiremiyorum, kararlılık gösteremiyorum, kural koyamıyorum. HKda ''erkeklik s.kmek değil kural koymak'' diye ısrarla belirtiyor. Zaten bu zamana kadar seviştik ettik önceki psikoloğun gazıyla. Eşcinselliğimde azalma yok, erkeklikte pek artış yok.
Ayrıca sevişmezsem de eğer bir gün eliften ayrıldığımda, kızı da kullandık falan gibi suçluluk psikolojisine de girmemiş olucam.
Of keşke en başından HK ile başlasaydım diyorum bazen:D
3 ay boyunca Elifle sevişmeyip, porno izlemeyide bırakırsam eğer işler rayına otururmuş. Umarım başarabilirim.

Seansımın bir bölümünde  küçük yaşta taciz tecavüz mağduru bir genç katıldı. 20 dakika kadar beraber konuştuk(ses kaydının yazı hali bir önceki gönderide var.) Yani çocuk genç yaşta filozof olacak haberi yok. Çok güzel derin tespitler çıkarımlar yapıyordu bu genç yaşında. Benim en çok dikkatimi çeken HKdan övgü dolu sözlerle bahsetmesi oldu. Daha önceden 40-50 psikolog psikiyatriste gitmiş hiçbir netice alamamış, hayatın sillesini çok erken yaşta yemiş, insanlar hakkında çok iyi gözlem analiz yaptığını söyleyen bu genç arkadaşın Hk hakkındaki sözleri kendisine olan güvenimi arttırdı açıkçası. Büyük adamsın HK vesselam:)

Terapinin sonunda HK: ''bir şey söyleyeyim mi sana rağmen seni seviyorum fikirlerini samimi açıkça söylediğin için'' dedi. ''Bende sizi seviyorum burda söyleyemesem de en azından yazılarda belirtmeye çalışarak'' dedim. Mutlu sonla bitirdik :))


« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:35:16 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
22. seans (05 ocak 2024)

3 ay sonra ilk defa aile evimi ziyarete gittim. Bizimkilerle kahvaltı ettik. Sandığım gibi kötü geçmedi artık durumu kabullenmişler. Annem anlık küçük sataşmalar falan yapıyor o kadar. Artık daha iyi farkediyorumda  annem sürekli beni eleştiriyor hiç takdir etmiyor. Aslında bakıldığı zaman herkesin parmakla gösterebileceği başarılı, hayırlı bir evladım. Fakat annemin gözünde asla bunlar kıymetli değil. Ortamlarda havada biraz atmıyor değiller halbuki. HK, ''annen babana olan öfkesini tam kusamadığı için sizlere aktarıyor. oğlu olarak değil babanın çocuğu olarak görüyor. Duygusal anlamda annemin misyonu vizyonu yok. Size duygusal yatırımı yok pozitif anlamda. Annemizi affetmiyoruz ama nefret etmemize düşman olmamamıza da gerek yok. Sadece sataşırsa kavga ederse bundan sonra dişe diş kana kan ama suçlamaktanda vazgeçicez.'' dedi.

Babam da bazen annenden özür dile barış falan diyor. Asla özür dilemeyeceğim, ben özür dilenecek birşey yapmadım geç bile kaldım diyorum. Sanırsam anneme resti çektim de birazda sıra babama geldi gibi. Onunda hatalarını yüzüne söylersem rahatlayacağım gibi hissediyorum. Sevgisini hep gösterse de otorite olarak anneme karşı çok silikti. Çocukken annemin beni dövdüğü zamanlar uzaktan izlediğini, birşey yapmadığını hatırlıyorum. Üniversiteyi kazandığım zaman ''ben seni dışarda okutamam istanbulda bir yer bak'' diyişini. Abimin ''ben seni okuturum onlara bakma'' deyişini falan.. HK, ''baban, aman  ağzımızın tadı kaçmasın demeseydi, sert çıksaydı yüksek ihtimal annenle boşanırlardı ama senin kahramanın olacaktı bu bedeli (eşcinsellik) belki ödemeyecektin  diye söyledi.
Anne-babaların boşanmaları kötü birşey olsa da çocukta bir travma bıraksa da bazen boşanmalarıda gerekiyor sanırsam. Boşanmadıkları zamanda da  çocukta travma bırakabiliyorlar tıpkı bende olduğu gibi...

Bazen çok mu abartıyorum acaba ne aileler, anne babalar var diye düşünüyorum. HK ''başka ailelerle kıyas yapma senin çok mu küçük travman var? evlenemiyorsun, işinde iyi olamıyorsun, kadınlara değil erkeklere ilgi duyuyorsun, mutsuzsun'' gibi gibi... Sonuç olarak artık anne babama hesap vermek zorunda değilim, bildiğimi okumam lazım.

(HKyı bu seans ilk defa biraz yorgun gördüm. bi tık verimi düşüktü sanki seansın. Önceki gün ameliyat falan olmuştu belki onla alakalı. Tabi diğer psikologlara göre seansın verimi yine daha üst seviyedeydi, yanlış anlaşılmasın süre olarak falan yine uzun sürdü:D)
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:34:56 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
23 .seans (12 ocak 2024)

Bugün ilk defa terapiden çıktıktan sonra kendimi mutlu, huzurlu hissettim. Bu zamana kadar olan akıl hocalarımın, kendime rol model aldığım kişilerin malesef çok yanlış kişiler olduğunu, onların yanlış yönlerini kendime örnek aldığımı öğrendim. Bu yüzden yanlış çıkarımlar yaptığımı , hayatıma bir çözüm getiremediğimi farkedebilmek beni epey rahatlattı. Bu durumun üzen bir tarafı ise bunca sene boşu boşuna kendimi üzüp durmuşum. Bütün zihin kalıplarım, erkeklik algım çok yanlışmış. Bunca zaman etrafımdaki erkeklerin yapıp etiklerini gördükten sonra kendim için yanlış çıkarımlar, kıyaslamalar yaptım ''onlar erkek ama ben değilim'' diye düşündüm, kendimi ezikledim, erkekliğimi budayıp durdum... HK bana ilk seans ''senin eşcinsel kimliğin güçlü değil'' demişti. Yavaş yavaş bu cümlenin daha çok farkına varıyorum

1. akıl hocam, hayattaki birinci dostum, en yakın arkadaşım, daha önceki yazılarımda da bahsettiğim, 20 küsür yıllık arkadaşım BARIŞ askerden döndü. Daha önceki seanslarda HK ile konuşmuştuk artık onu uyaracaktım, rest çekecektim davranışlarına, onu uyaracaktım ''Artık nişanlandın ettin,  ileride sürekli boşanıp duracak mısın karı kız s.kmeyi bırak! diye. En azından yapıyorsan da bana anlatma ben tasvip etmiyorum bu durumunu.'' Rest çekecektim, gerekirse biraz aramız bozulacaktı. Fakat kendisi daha ben söylemeden, ''kanka nişanlandıktan sonra vukuatım yok artık yapmamaya dikkat ediyorum'' dedi. Şaşırdım ve sevindim :) Sadece taş.ak muhabbeti denebilecek düzeyde konuşuyor artık. O kadarda olur  erkekler arasında dedim artık mazur görüyorum..

HK farketmemi sağladı ki erkek olarak Barışı beynimde kodlamışım. Yoldan geçen her güzel kızı erotize eden, s.ki kalkan, cinselliği ihtiyaç olarak gören ,yapmadan duramayan  falan filan... Aslında dindar cemaat çevremdeki erkek arkadaşlarım hiç böyle değillerdir. Gerçi cemaat ortamlarında cinsellik, kadın mevzuları pek konuşulmuyor malum ama bakıyorum da onlar cinsellik olmadan da gayet yaşayabiliyorlar (barış hiç anlam veremiyor mesela bu duruma), en fazla mastürbasyon, belki porno izlemek olur onlarda o kadar. Olaya daha duygusal yaklaşıyorlar.  sözlenme nişanlanma evlenme prosedürlerine uyuyorlar, önem veriyorlar. Evlenene kadar kız arkadaşlarıyla pek fiziksel temasta bulunmuyorlar vs... Burdaki temel çıkarımım şuyduki aslında onların erkekliği de barış gibi, onlarda barışın yapmak istediğini yapmak istiyor fakat dindar cemaat yapısı vs. sebebiyle anlatmıyorlar, çekiniyorlar, utanıyorlar, korkuyorlar veya ezik yapıları nedeniyle yinede isteselerde yapamıyorlar. HK burada bana çok önemli birşey söyledi. En büyük yanılgımı. ''HAYIR O DİNDAR ARKADAŞLARIN SAYDIĞIN SEBEPLERDEN DOLAYI ÖYLE DEĞİLLER. NORMALİ, GERÇEĞİ ASLINDA ONLARIN YAPTIĞI, SENİN ARKADAŞIN BARIŞIN YAPTIĞI SAPKINLIK,YANLIŞ OLANI.''

NORMAL HETEROSEKSÜEL BİR ERKEK HOŞLANDIĞI KADINI EVLENENE KADAR EROTİZE EDEMEZ. Her gördüğü güzel kıza s.ki kalkmaz, güzellik algısını tatmin eder, beğenir, hayran kalır, evlenmek ister, keşke karım olsa der, duygusal bağlar kurar vs... Aşık olan erkeklerin hikayelerinde gram erotizm yoktur. Hetero ilişkinin güzel yanı evlenene kadar erotizm yok. Sürekli karı-kız s.ken erkek artık sürekli erotize eder ve aşık olmayı kaybeder.

Eşcinsel ilişkilerde olduğu gibi, fantezilerdeki gibi de hoşlandığın kişiyi hemen erotize etmiyorsun. Ben o konuda da yanlış kıyas yapıyordum. Erkekleri erotize hemen edebiliyorum kızları niye edemiyorum diye. Halbuki eşcinselliğin sapkın tarafıda hemen erotize etmek oluyor zaten. Hetero ilişkilerdeki gibi evlenene kadar erotize edememe durumu olmuyor eşcinsellikte.

Barış kız arkadaşıyla konuşurken bazen sıkılıyordu. Bende ''Hmm demekki ERKEKLER sıkılabiliyormuş bazen sevgililerinden'' diyordum. Erkeklik nasıl olur öğreniyordum yani kendimce. HK ''sürekli s.kenler sıkılır zaten normalde sıkılmazsın karınla konuşmaktan'' dedi. Birazda kendi ilişkisinden örnekler verdi sıkılmadığına dair. Özet olarak bütün erkekler Barış değil ve ben gidip en yanlış erkeği kendime rol model alıyorum. Kötü bir insan değil, bana tavsiyeleri iyi niyetli(bende öyle hissediyorum). Bendeki utangaçlığı, ezikliği görüyor ve bunu yenmem için bana çözüm önerileri sunuyor. Sadece tavsiyeleri kendine göre ve malesef yanlış. Karı-kız s.kme önerileri haricinde onu dinleyebilirim, zararı olmaz.  Arkadaşlığımızı bitirmemize gerek yok (Acaba bitirsem mi bitirmesem mi diye de çok düşünüyordum sonuçta bunca yıllık dostum). Karı kız ilişkilerini örnek almasam, yaptıklarını onaylamayıp yüzüne karşı eleştirip, rest çeksem yeter.

Cinsellik ihtiyaç değil, barışın dindar versiyonları da 2. karıyla evlenenler mesela. Hk tek eşliliği, aşk evliliğini savunuyor.

Ben bir kızı s.kemem barış gibi diye düşünürdüm hep. Heyecanlanırım korkarım o kadar güçlü değilim s.kim kalkmaz ilgim yok zaten falan filan... HK ''aynı evde dursanız, kız da biraz istekli olsa, ellese okşasa, zaten ereksiyon olacaksın, bir güç hissedeceksin, sonra da ee vajina var diyip giriyorsun. Olmayacak, yapamayacağın birşey değil dedi''. (Bunu kız arkadaşım elifde de biraz deniyorum, evet oluyor:))
Hk'nın sonuç olarak en az 1 yıllık duygusal ilişki istemesinin sebebide bunlara dayanıyor. 21 kişiyi evlendirmiş kimseyi evlenene kadar s.ktirtmemiş :D

Malesef yanlış akıl hocalarımdan biri önceki psikoloğumdu. Ona da Barışı sürekli anlatırdım. O da eleştirir yanlış bulurdu fakat eşcinsellikten kurtulmak için bana getirdiği öneriler Barışın bana söylediği önerileri ile aynıydı. ''Bir sevgili yap, erotize et, s.kiş, seviş böyle böyle kızlara ilgin artar.'' Ben dindarlığım nedeniyle zina yapmaya direndim,  tam dinlemedim onu çok şükür. Beni çelişkilere boğup kafayı yedirtti sağolsun (!)

Diğer yanlış akıl hocam cemaatteki kemal abiydi. (tam emin olamasam da kendisininde eşcinsel yada biseksüel olabileceğini düşünüyorum. O da bazen bir yerlerimi ellerdi, gece geç saatte napıyon nediyon diye arardı benimle özel olarak ilgilenirdi) Geçenlerde aradı kendisiyle epeydir görüşmüyorduk. Niye aramıyorsun bizi unuttun falan filan dedi., eve çıktığımı falan bilmiyordu sadece elifi biliyordu. Son gelişmeleri anlattım. Konuştuktan sonra düşündümde  kendisiyle iyi anlaşmamın sebebi sanırsam onunda benim gibi ezik olması, aynı zihin yapısına sahip olmamızmış. Bana, ''niye ayrı eve çıktın tek başına tehlikeli olur(zina yapabilirsin)., Ailenle aranı bozmasaydın'' falan dedi. Elifle ilişkimin devam etmesini yanlış buldu. ''bak görücü usulü en doğrusu diğer türlü evlenenler genelde boşanıyorlar. Devir kötü, ahir zamaandayız, bu zamanın kızları fena, ölüm var ahiret var şefkat tokatı yersin... Gel cemaat evine konuşalım çay içelim. Dışarda kafede  falan buluşmayalım uygun olmaz tehlikeli ortam falan (günah ortamı)....

Hk ''ne düşünüyorsun Kemal abinin bu sözleri için'' dedi. Ben de ''yani sanki böyle ezik tipler cemaate giriyorlar da sonra bize din adına ahkam kesiyorlar'' diye düşündüğümü söyledim. Cemaat evlerinde gezip, o evden o eve çay içip sohbet vererek yaşamak. Fanus gibi kurtarılmış bölge ama korkak bölgede yaşamak. Dışardaki tehlikelerden korkup saklanmak. Kolay olanı yapmak, bi yere sığınmak...
Kemal abi zihminde sürekli korkular, kaygıla
r oluşturmuş, kendisi evlenememiş ve bu noktada benim önderim olmuş. Tabi bu durumda benim eşcinselliğimi teorik olarak güçlendirmiş oldu çünkü HK ilk seanstan beri  sürekli diyorki ''her türlü korku,kaygı, suçluluk eşcinselliği kuvvetlendirir''.
HK ile din-islam hakkında nerdeyse her seans baya konuşuyoruz. Ben bu konuşmaları vakit kaybı olarak görmüyorum çünkü eşcinselliğimin teorik olarak güçlenmesinde yanlış din algılarımın olduğunun farkındayım. Klasik islam anlayışı aslında sorunları güzel tespit ediyor fakat herhangi bir çözüm sunmuyor. Bunun birçok örneği olmakla beraber en somut örneği zaten malumumuz eşcinsellik hakkında gram çözüm üretmemeleri:)  Biraz o konuşmalarımızdan anektodlar aktarayım:

-- HK: Bugüne kadar iyileşememişsin. O kadar dini kitap okumuşsun, o kadar namaz kılmışsın, iyileşememişsin. Şefkat tokatı bile yememişsin. Eğer iyileşirsen.., ben şimdi sana cemaatten çık demiyorum ki. ama sorgula diyorum yani anlatabiliyor muyum? artılar var eksiler var. sayısalcı bir adamsın Yani zekisin ya. onu da okuyacan bunu da okuyacaksın, okuyacaksın, okuyacaksın, okuyacaksın. Sonra Alinin düşünceleri çıkıyor şimdi bak ben okuma yazma bilmeyen işçi bir adamın oğluyum. Diğer psikologlardan farkımız ne? kişiliğimi kastetmiyorum.  odama bakarsan her türlü kitaplar var yani ilgili ilgisiz . Felsefesi var, pornosu var, psikolojisi var, dini var ateisti var, sineması var. her türlü kitabı okumuşum, kendi fikirlerim gelişmiş mi? Cemaatteki bazı insanların fikirleri ise (Kemal abi),  atalarının dini bu. bizim tanrılaşan devlet diye yazımız var. Bu atalarının dini.   Ey iman edenler iman edin diye bir ayet var mı? Ne demek o iman etmek?  bir daha niye iman edelim? ilk iman, bilinçsiz, kültür, gelenek, örf mörf hacı hoca Kemal abi falan filan yani öyle gireceğiz taklit edeceğiz sonrası bilinçli olacak!  Peygamberin hadisi var, sahabeler gelmiş diyorlar ey allahın resulu biz öyle şeyler düşünüyoruz ki sana söylemekten imtina ediniyor haya ediyoruz. ''Allah var mı yok mu?'' diye. Peygamber ne cevap veriyor peki. ''Sizin imanınızı taklidi düzeyden tahkiki araştırıcı, sorgulayıcı düzeye çıkartan Allaha hamd ederim.Bu imanınızın güçlendiğinin bir işaretidir''. Yani şüphe edicen zaten 25 -35 arası. 25e kadar geleneksel. anandan babandan işte cuma namazı beş vakit namaz cemaat falan filan. Oraları küçümsemiyoruz. o evre gerekli. o evre o olmadan bir sonrakine buraya sıçrayamazsın. Kötülemiyorum, öyle başlayacağız ama başladığımız yerde kalırsak ne yaparız? patinaj yaparız. Ben ona itiraz ediyorum. Sonra taklitten tahkike nasıl geçilir? Şüpheler gelecek.Allah var mı yok mu da dahil? Gidecek gelecek... Sonra içinde böyle bir gerilim de olabilir, çatışma da olabilir. Allah buna kızmaz işte Kemal abimiz kızabilir, hocamız kızabilir. Allah kızmaz. kızsaydı  ateistlere niye şefkat tokatı atmıyor ?yahudilere şu an niye aman aman karışmıyor? artık Alinin düşüncelerini geliştirmen lazım. Yani şimdi benim durumum ney? işte bak diğer psikologlara. Ben ne söylüyorsam kendi düşüncemi söylüyorum hiçbir yerden araklama taraklama yok. ama geleneğim var.  bak hiç tipimde gözükmüyor dimi? .Bir geleneğim var ama  gelenekten ilham alan da bir yeniliğim var. Kendi sözlerimi söylüyorum,  kendi tecrübelerimi kendi düşüncelerimi.  Okudum okudum, okudum, düşündüm, düşündüm, düşündüm, fikir ürettim.

--İslam  köy, kasaba dini değil. Rahiplik hayatı, evlenmemek islamda yok. İslamiyet medeniyet dini. bütün insanlara verecek birşeyi olan bir din.

--Bu devirde görücü usulü usulü olur mu? Artık internet porno her şey almış başını gitmiş yani görücü usulü ile insan tatmin olabilir mi? Görücü usulü evlenenlerde ise sessiz sakin etliye sütlüye karışmazsan gider yani ama  sesini çıkarmayanlar var, dışardan sorunsuz gözüküyor, içeriden sorunlu. Okumuşunda da okumamışında da. Aşk evliliği yaparsan ama sağlıklıysan sağlıklı oluyor.Bu zamanda görücü usulü kalmadı artık. Gençlere kız arkadaş, sevgili  falan yapma diyemeyiz. Yeni yorumlar getirmemiz lazım. Kız arkadaş olabilir ama cinsellik olmasın denebilir. Bu devirde artık görücü usulü olamaz. Yani yeni bir şey geliştirmen lazım. Yani islam adına, din adına. eski sistem ya eski sistem eskiden işe yarıyordu.  Geleneği yıkmadan yeni bir şey katman lazım.Şimdi hiç kız arkadaşın olmayacak diyemezsin. Ne dersin, kız arkadaşınla öpüşme sevişme dersin dimi?Bu bile bak basit şimdi ama ne deniyor sana ''kız arkadaşın, kadın şeytandır zinadır, o olmasın'' deniyor.''Üniversitede öne otur, görme kimseyi. Bakma! günaha girme'' ne oldu? Özgüven gitti, ne çıktı?sosyal fobi çıktı, sonra da eşcinsellik çıkıyor.  ama senin bir kız arkadaşın olsaydı öpüşmedikten sonra sevişmedikten sonra ne sakıncası var. Tokalaşmazsan bile.?Nereden suçlayabiliriz? Oturduk yani herkes her yerde oturuyor. Kafelerde  oturuyor burada oturuyor, herkes oturuyor, oturuyor, oturuyor, oturduk. Kız arkadaşımızla oturduk. Kızla görüşebilmek için yanımızda üçüncü kişi olması lazım, kızın kardeşi falan bitti o devirler. Onlar eskide kaldı .

Hiç evlenmeseydin, hiç eşcinselliğe kaymasaydın...  o cemaatin bekar hizmet eden abisi konuma geçmeyecek miydin?. Sen de öğrencilere ne diyecektin? Göz zinası. yanında üçüncü kişi beşinci kişi diyecektin. Sen de eşcinsel olmayacaktın ama birilerinin eşcinsel olmasını hızlandıracaktın. Sen de bir Kemal abi Ali abi olacaktın. Yarın öbür gün baba olduğunda da katı kurallar koyamazsın. Ahlak denilen şeyi vereceksin. Peygamberimiz ne diyor  bir babanın çocuğuna verebileceği en güzel şey güzel ahlak.Sen dürüst olursan.Çocuğunla ilgilenirsen, sevgilenirsen O mayayı verdiğinde zaten çocuk su akar yolunu bulur. Cemaate girmeye seni kimse zorlamadı kendi isteğinle girdin ama bütün ezikler ya ateist oluyor ya bir cemaat tarikate giriyor. Kimse zorlamıyor evet ama  girdikten sonra bir süreç başlıyor oranın bir sistemi var. Süleymancının ayrı bir sistemi var. Yeni asya'nın ayrı bir sistemi var. Fetullahın ayrı bir sistemi var. Kurallar başlıyor.Seni cemaat korumuşsa  tek faydası cinsel ilişkiye girmekten korumuş.Pratiğini engellemiş, teoriğini güçlendirmiş ama. Hiç girmeseydin sosyal olma ihtimalin vardı. Cinsel ilişkin olsa bile bence böyle anal düzeyinde olmazdı en fazla oral seks düzeyinde olurdu.

--Peygamberin hadisi var ya evlenin, çoğalın milletimin çoğunluğuyla övüncem diyor. ''Bana üç şey sevdirildi.Namaz, kadın, güzel koku.Güzel koku''. ama bence esans değil.Insan sevdiği insanın  teninin kokusunu alır.O yokken o koku gelir burnuna. Herkesin bir tane kokusu yok mu? Doğal bir ten kokusu. yani sevgiye yönelik o koku . Biz dindarlar onu esans kokusu olarak algılıyorlar.

--Hükümet paranın olduğu yerlerde çok iyi. Sağlık, İHA,SİHA vs.. Fakat paranın pek olmadığı sanat psikoloji eğitim vs. konusunda çok kötüler. Porno bağımlısıyız artık türk milleti olarak internette birinci sıralarda çıkıyoruz. Teşhircilik neden artıyor artık sokaklarda? Senin arkadaşıN Barış da aslında kız-erkek ilişkilerini pornografikleştirmiş olmuyor mu? Zihninde bir kalıp oluşturuyor mu? Her gün karı-kız muhabbeti sapkınlık değil mi?

--Devir kötü ahir zamandayız diye birşey yok. Fatih sultan mehmet zamanında bile ahir zamandayız deniyordu, kıyamet kopuyordu falan... İnsan aynı insan. Bi tık evrim, zihinsel olgunluk geçiriyoruz, teknoloji gelişiyor vs. Psikolojiyi de bilirsen, ahir zamandada, o zamandada bu zamandada adam olursun. Nefsin hilelerine tuzaklarına kanmazsın. Bir hadis var kıyamet koparken bile elindeki fidanı dik diye. Yani ne yapman gerekiyorsa her zamanda onu yap. Biz şimdi hiçbirşey yapmayalım, kenarda köşede imanımızı koruyalım demek yanlış bir şey.

--Dindar hocalarımız, ilahiyatçılar eşcinselliğin çözümüne ne diyor? : herkesin imtihanı var. Allah herkesi bir şeyle imtihan ediyor, senin de imtihanın bu. gerekirse evlenmeyeceksin. Günaha girme, , evlenme.  günaha girmezsen Allah sana huriler muriler cennette o şehveti verecek. Böylece dindar eşcinseller geliştiriliyor, dindar ama eşcinsel. dindar ama eşcinsel.!

 
Üniversitede toksik bir aşkım vardı. Kayahan. Çocuk çok yakışıklıydı, egoist, çok zeki biriydi. Aslında o beni sever bende onu severdim. İyide anlaşırdık. O zamanlar çok radikal dine bağlıydım. O da bana sürekli dini sorgulatacak şeyler sorardı. Bende ''dindar olmazsam eşcinsel ilişkiler yaşayacağım'' korkusu nedeniyle onun eleştirilerine kulak asmazdım hatta bu durum benim dine daha çok sarılmama, ketumlaşmama sebep olurdu. O da bu bağnazlığıma dayanamaz daha çok üstüme gelir arada benimle dalga geçerdi, rencide ederdi. Ondan uzaklaşmaya çalışıyordum aşık da olmak istemiyordum çünkü dindarlığımı elimden almasından korkuyordum. Zaten namaz falan da kılmadığı, egoist narsist biri olduğu için ekstra sevmiyordum onu. Sürekli küsüyordum, bazen kötü davranıyordum. İçimde bir yerde de yanlış yaptığımı farkediyordum tabi.
Eşcinsellikten kurtulmanın din ile alakasını öğrendiğimden beri kayahanlaşmaya başladığımı farkettim. Çocuğun o zamanlar bende ektiği tohumlar sanki şimdi yeşeriyor:) Eşcinsellik yüzünden özgürce düşünemedim aslında bu zamana kadar. Şimdi aslında kendimi daha özgür hissediyorum. Kaygı üretmeden, her şeyi sorgulayarak, kendim aklederek kendi doğrularımı oluşturmak. KENDİN OLMAK.

HKya dindarlığın verdiği gücü de kaybetmek istemediğimi söyledim. ''O razı olsa dünya küsse ehemmiyeti yok, eğer O kabul etse bütün halk reddetse tesiri yok'' misali... Mesela somut örnek olarak namaz vaktini kaçıracağım zaman herkesin birşey demeye korktuğu çekindiği hocalarla, asistanlarla vs. , tartışıyordum kafa tutuyordum kimseyi tanımıyordum. Allah rızası için, din için... HK: ''bende lisedeyken öyle şeyler yapıyordum dedi ama bu MİLİTANLIK oluyor erkeklik değil. Sürü psikolojisi, bir yere ait olduğun için güçlüsün, bireysel güç yok. Cemaattekiler çok iyi baba, birey mi oluyor her zaman? Çünkü hep abilerine bi yerlere sığınmışlar hiç bireysel olmamışlar.  Düşmeden erkek olamazsın kendin kalkacaksın. Bir eli istemeyeceksin veya sadece Allahtan isteyeceksin.''

Terapiyi,  artık bireysel olmam gerektiği, erkeksilikle, erkek olmak ile uğraşmamam gerektiğini, özgür yaşamamı, kendi doğrularımı oluşturmam gerektiği gibi sonuçlara vararak bitirdik. (HK bana dinsiz ol demiyor bu arada. sadece kör kütük bağlı olduğum için cemaate o yüzden itiraz ediyor. Kendisi benden daha dindar bence zaten:))

Dipnot: Bir terapide HK'ya ilkokuldaki aliyi özlüyorum aslında hep ona ulaşmak istiyorum demiştim. Eşcinselik gibi bir derdi olmayan, insanların kendisi hakkında ne düşündüğünü fazla umursamayan, esprili, neşeli, olduğu gibi yaşayan, sosyal olan o çocuğu. HK da ''öyleyse ne duruyorsun koş ona'' demişti. Eşcinselleşmem, obsesyonlarım, sadist mazoşist kimliğim vs. sebebiyle pek ona koşamasam da artık ona doğru yürüyebildiğimi, kendime ulaşmaya başladığımı hissedebiliyorum. Bunu bana yaşatmaya başladığı için HKya teşekkürler saygılar:)
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:34:40 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #8 : 18 Şubat 2024, 06:44:34 ös »
24. seans (25 ocak 2024)

Seans yazıma geçmeden önce bir kitap tahlili yapmak istiyorum. Lise yıllarımda Sabahattin alinin kitaplarını çok okurdum. İnsanlar hakkındaki betimlemelerini, tasvirleri, tespitlerini epey beğenirdim. Kitaplarıyla kişisel gelişimime katkı sağlamaya, insanları, çevremde gelişen hadiseleri daha iyi anlamaya çalışırdım. Gel gelelim sabahattin alinin kitaplarının sonları pek mutlu son ile bitmezdi malum. Çok iyi analizler yapmasına rağmen kitaplarında ele aldığı sorunlara  çözümü pek bulunmazdı. Bende zaten bir süre sonra okumayı bırakmıştım.
Okuduğum kitaplarından biri olan KÜRK MANTOLU MADONNA (ben kitap meşhur olmadan önce okumuştum edebiyat hocamın tavsiyesiyle) ile alakalı aklımda kalan tespit, baş kahraman Raif Efendinin karşılıksız kalan aşkı Maria puder yüzünden bütün dünyaya küsmesini saçma bulmamdı. Onun haricinde kitabı epey beğenmiştim bende. Çoğunluğun beğendiği gibi.

Güncel durumuma gelecek olursak terapilerde farkettim ki aslında ben zaman geçtikçe Raif efendi olmuşum. Bora hoca terapisinin ilk seanslarında: ''Senin benliğin uçup gitmiş. Bu hayatı yüzeysel, öylesine yaşıyorsun. İşinde, kariyerinde gayet başarılısın, yakışıklısın, birçok kızın hayır diyemeyeceği birisin ama bunları yapan sanki sen değilde bir başkasıymış gibi yaşıyorsun'' demişti. Sezai karakoçun ''KARA YILAN'' şiirindeki ''Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum. Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum'' dizesini örnek olarak söylemişti. Bu şiir üzerine pek tahlil yapamamıştık sonrasında da malum kendisinin terapisini bıraktım:D
Sonrasında HK'da bana insanlara kendimi açmadığımı, iletişim kanallarımın kapalı olduğunu, benimle duygusal bağ kurulamadığını, bana duygusal yatırım yapmanın kolay olmadığını, çok sabırlı, anlayışlı olmak gerektiğini, güvenimi kazanmanın kolay olmadığını söylemişti. ''Sana dışarıdan bakan biri senin hakkında bu çocuk  ezik, pasif biri  veya çok kibirli, kendini beğenmiş biri diye düşünür ,ikisinin ortası yok demişti. Bazen komşularımızdan falan da anneme ''senin çocuk kibirli, kendini beğenmiş biri'' falan diyenleri duyardım, şaşırırdım ne alakası var? diye. veya çevremdeki arkadaşlarım   bazen bana  ''Ali çok duygusuz birisin'' derlerdi. Yine şaşırırdım. Bana sorulsa çok konuşkan biri olmasa da gülen, eğlenen, konuşan normal biri olarak görüyordum kendimi. Artık daha iyi anlamaya başlıyorum, bu eleştirilerin haklılık payları varmış.

Raif efendi kavuşamadığı biricik aşkı Maria Puder yüzünden (!) bütün dünyaya, hayata, insanlara küsmüştü. Bende yaşayamadığım, kavuşamadığım eşcinsel aşklarım (!) yüzünden bütün dünyaya,topluma, insanlara küsmüştüm. Kitabı tekrar okuduğumda dönüştüğüm Raif efendi ile alakalı beğendiğim bazı yerlerin altını çizmiştim. Onları paylaşmak istiyorum.

RAİF EFENDİNİN DIŞARIDAN GÖRÜNÜŞÜ:
 
-Raif efendinin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek etmek isteyen bakışları gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi.

-Bu arada kıdemli olduğu halde, şuna buna bol bol para savuran şirketin, onun (Raif) ücretini neden artırmadığını sorunca, genç memurlar gülerek: "Hımbılın biridir de ondan. Doğru dürüst lisan bildiği bile şüpheli!" diyorlardı

-Kendisinin herhangi bir şekilde heyecanlandığını şimdiye kadar gören yoktu. Amirlerinin en yersiz, en haksız ithamlarına hep aynı sakin ve ifadesiz bakışla mukabele ediyor, yaptığı tercümeleri daktiloya verir ve alırken hep aynı manasız tebessümle rica ve teşekkürde bulunuyordu.

-Fakat, belki de gençliğimin verdiği tahammülsüzlükle, Raif efendinin bu adeta korkunç sessizliğine kızıyordum. Şirkette olsun, evde olsun, kendisine ruhen tamamen yabancı insanların onu adamdan saymamalarını hoş görmekle kalmıyor, bunda adeta bir nevi isabet de buluyordu. Gerçi etrafları tarafından anlaşılmayan, haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu yalnızlıklarından bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum

-Birçok vesilelerle, onun hisleri kütleşmiş bir adam olmadığını fark etmiştim. Hatta bunun aksine olarak çok alıngan, gayet ince görünüşlü ve dikkatliydi.

-Raif efendi hakikaten basit ve içerisi bomboş bir adam değil miydi? Hayatta hiçbir gayesi, hiçbir ihtirası olmadığı, insanlara, kendisine en yakın olanlara karşı bile, bir alaka duymadığı muhakkaktı... Şu halde ne istiyordu?.. Onu gece vakti sokaklara düşüren acaba içinin bu boşluğu, hayatının bu gayesizliği değil miydi?..

RAİF EFENDİNİN İÇ DÜNYASI

-"Ölsek ne olacak sanki... Onlara ne? Ben onlar için neyim?.." Sonra, daha acı ve insafsız bir tavırla ilave etmişti: "Ben onlar için hiçbir şey değilim... Hiçbir şey değildim... Senelerden beri aynı evde beraber yaşadık... Bu adam kimdir diye merak etmediler... Şimdi çekilip gideceğimden korkuyorlar..." "Aman Raif bey" dedim. "Bunlar ne biçim laflar... Gerçi biraz fazla telaş ediyorlar, ama bunu böyle tefsir etmek doğru değil... Karınız ve kızınız!"
"Evet, karım ve kızım... Ama işte o kadar..."

 -Bir zamanlar kendim de yazı yazmaya, hatta ufak şiirler karalamaya kalkmış, fakat bundan çabuk vazgeçmiştim: İçimdekileri herhangi şekilde olursa olsun dışarıya vurmak korkusu, bu manasız ve lüzumsuz ürkeklik yazı yazmama mâniydi. Yalnız resim yapmaya devam ediyordum

 -Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım

 -Sıcak nefesi bu sefer bana, tahammül edilmez derecede ağır gelmeye başlamıştı... Buna rağmen mukavemet etmiyordum. Hayatımda hiç kimseye mukavemet etmeye alışmamıştım. Elimden gelen ancak kaçmaktı.


-Kendimi ne kadar manasız şeylerle üzdüğümü anlıyor, bütün kabahati hayalperestliğimde, kendi içime kapanıp kuruntu yapmamda buluyordum. Fakat artık değişecektim. Meslek kitapları dışındaki okumayı da azaltacaktım. Benim gibi bir eşraf çocuğunun mesut olmaması için ne sebep vardı?

-Ben gene eskisi gibi dünyadan uzak ve daima tasavvurlarımın ve iç dünyamın bir oyuncağıydım.

-Hiç acele etmeyen gözlerle etrafıma baktım. Onu, kürk mantolu kadını, haftalardan beri uykumu kaçıran insanı, yanında yaşlı veya genç bir hovarda ile bu masalardan birinde bulacağımı ve bu kadar büyük bir ehemmiyet, bu kadar derin bir mana verdiğim kadının nefsini nasıl pazara çıkardığını görünce boş hülyalarımdan kurtulacağımı ümit ediyordum

-Yavaş yavaş ahbaplığı ilerletirdim... Bir gece için bu kadarı çoktu bile... Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim... Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu, fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim

-Ben de, o zamana kadarki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım, insanlardan kaçışım, içimden geçenlerin en küçük bir parçasını bile etrafıma sezdirmekten çekinişim bana sebepsiz ve manasız görünürdü


-Dün akşam başımdan geçenler, insanın hayatında bir defaya münhasır kalan fevkalade hallerden biriydi. Bunun tekerrürünü beklemek doğru olmazdı. Kafam derhal birtakım teselliler bulmaya bile başlamıştı. Hayatımın birdenbire böyle yeni ve ilerisi karanlık bir yola girmesi benim için belki hayırlı olmayacaktı. Eski sükûnetime dönmek, uyuşuk günlerin zincirine yapışıp kalmak daha rahat değil miydi?..

-Maria Puder: Bir erkek için bu kadar korkak olmak pek hoş değil... Kendiniz için söylüyorum.

-Ben ise bütün ömrüm boyunca insanlardan uzak kaldığım ve onlar tarafından pek rahatsız edilmediğim için kimseye kızdığım yoktu. Beni kemiren sadece büyük bir yalnızlık hissiydi ve gene bu yalnızlığın tesiriyle, bana yakın olduğunu anladığım bir insana karşı birçok noktalarda kendimi aldatmaya hazırdım.

 -O (Maria puder) da aradığı ve bulamadığı bir şeye yanıyordu. Fakat bu neydi? Bende, daha doğrusu aramızdaki münasebette eksik olan neydi?

 -Şimdiye kadar zannettiğim gibi, kitleden ayrılmanın bir hususiyet, bir fazlalık değil, bir sakatlık demek olduğunu hissediyordum. Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu?

-Üç gün arka arkaya aynı şekilde onu yolda bekledim, sonra kapısının önüne gittim, karanlık pencerelerine baktım ve hiçbir şey yapmaya cesaret edemeyerek döndüm

-Pencerenin önünde karşı karşıya oturup, saatlerce dışarıyı seyreder, hiçbir şey konuşmaz, yalnız ara sıra birbirimize bakıp gülerdik; onu hastalığı ve beni saadetim çocuklaştırmıştı

-Asıl mühim olan, iki insanın birbirini bulması bu derece güç olan şu dünyada, bu nadir saadete ermekti. Öte tarafı hep teferruattı. Bunların kendiliğinden düzelmesi, asıl büyük noktaya, birbirimizi bulmuş olmak hakikatine uyması lazımdı.

-Maria Puder son birkaç dakika zarfında biraz sükûnetini kaybetmişe benziyordu. Mütemadiyen elimi tutup bırakıyor: "Ne manasız şey?.. Ne diye gidiyorsun sanki?" diye söyleniyordu.

-Hayal kurmaktaki büyük maharetim bu sefer de hemen kendini göstermişti. Havran civarında yaptıracağım güzel köşkün yerini ve onu alıp gezdireceğim tepeleri ve ormanları gözlerimin önünde görüyordum.

-Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım. Bunlardan mahrum olarak yaşamam mümkün olamazdı. Buna rağmen yaşadım... Ama, işte netice meydanda... Eğer buna yaşamak demek caizse, yaşadım...

-Almanya'da kaldığım iki seneye yakın zaman zarfında ne kadar az insanla tanışmış olduğumu düşününce hayret ettim. bu şehirde yaşayan milyonlarca insandan ancak birkaç tanesiyle konuşmuş, yalnız bir tanesini tanımıştım.

-"O bile böyle yaptıktan sonra!.." diyordum...

-Fakat niçin bunları bu kadar ince düşündüğüm halde bir türlü kendimi hadiselere uyduramıyordum? Niçin hayatta önüme çıkan her yeni yola adım atmaktan bu kadar çekiniyor, her yaklaşan insanı, bana fenalık etmeye geliyormuş gibi, endişe ile karşılıyordum?
Bu histen kurtulmak için yaptığım bütün hamleler boşa çıktı... Evlendim... Daha o gün, karımın bana herkesten daha uzak olduğunu anladım. Çocuklarım oldu... Onları sevdim, fakat hayatta kaybetmiş olduğum şeyi bana asla veremeyeceklerini bile bile...

-İnsanlara kızmama imkân yoktu, çünkü insanların en kıymetlisi, en iyisi, en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti; diğerlerinden başka bir şey beklenebilir miydi? İnsanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkân yoktu; çünkü en inandığım, en güvendiğim insanda aldanmıştım. Başkalarına emniyet edebilir miydim? Hayat bana kötü bir oyun oynamıştı.

-Bunlar bana, on seneden beri bir an bile yaşamamış olduğumu; bütün hareketlerimin, düşüncelerimin, hislerimin benden uzak bir yabancıya aitmiş kadar benden uzak olduğunu gösteriyordu. Asıl "ben", otuz beş seneye yaklaşan ömrümde, ancak üç dört ay kadar yaşamış, sonra, benimle alâkası olmayan manasız bir hüviyetin derinliklerine gömülüp kalmıştım.
Benimle münasebeti olmayan bu vücudu, bu kafayı taşımak, bundan sonra bana daha güç gelecektir. Bunları bir yabancıyı besler gibi doyuracağım, oradan oraya sürükleyeceğim ve daima merhamet ve istihfafla seyredeceğim

-Senelerden beri hiç kimseye bir tek kelime söylemedim. Halbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir? Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?

-Senin hakkında verdiğim yanlış bir hükme dayanarak bütün insanları suçlu tuttum; onlardan kaçtım.

-Vücudunun bir parçası olarak geride bıraktığın çocuk, bizim kızımız, yeryüzünde bir babası bulunduğundan habersiz, uzak yerlerde dolaşıp duracak... Yollarımız bir kere karşılaştı. Fakat ona dair hiçbir şey bilmiyorum. Ne ismini, ne bulunduğu yeri. Buna rağmen hayalimde onu daima takip edeceğim. Kafamda ona bir hayat seyri icap edip yanında yürüyeceğim. Onun nasıl büyüdüğünü, nasıl mektebe gittiğini, nasıl güldüğünü ve nasıl düşündüğünü tasavvur ederek bundan sonraki senelerimin yalnızlığını doldurmaya çalışacağım.

Dipnot düşeyim uyarı geldi de HK tarafından:D  kürk mantolu madonnayi okuma tavsiyesini bana HK vermişti. Ben neredeyse bütün danisanlarina öneriyordur zaten diye Hk'nın fikri olduğunu bahsetme gereği duymamıştım fakat aslında 4-5 senedir onermiyormus kimseye. Benim tam olarak Raif efendi oldugumu farkettigi bildiği için  bu kitabı önermiş, bana raif efendiden bahsetmiş.
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:34:07 öö Gönderen: gergin »

Yavuz Efe

  • Newbie
  • *
  • İleti: 21
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #9 : 18 Şubat 2024, 08:07:02 ös »
Aslında erkekler dünyasına atılsan çok büyük avantajların var abim.Prestijli bir işin var, yakışıklısın, duygusal derinliğin ve zekan var.Bunlar yalnız kurt gibi takılman için fazlasıyla yeter, cemaatsiz tek başına da var olabilecek bı adamsın, yeter ki çık, Ali'ye güven( ben güveniyorum), çok uzun konuşamamıştık sizinle ama tam yol alacak adamsınız, dindar camianın yalancı kolu kanadından ayrılma cesareti göstermelisiniz bence, ortak yanlarımızdan biri de bu , ben ne zaman ki dernekten çıktım o zaman kendimi buldum, hiç bir şey kaybetmediğim gibi aksine ne kadar sıkıntılı bir yapının içindeymişim dedim.Bu kadar yalnız hissettikten sonra bir cemaate bağlı olmandansa, hayata karşı tek başına mücadele eden Ali olman çok daha güçlü,eril birşey.Dediğim gibi yeterki sağlam bir karar ver avantajlarınla erkekler dünyasının içinden geçersin,ne sadist ne mazoşist yapı kalır ortalıkta.

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #10 : 19 Şubat 2024, 09:05:55 öö »
Teşekkür ederim kardeşim güzel yorumun, katkın için:)

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #11 : 04 Mart 2024, 11:54:54 ös »
24. seans devamı

Bu seansa gelirken elimde ''seansta sorulacak sorular''   notum fazla yoktu. HK bunun iyileşme belirtisi olduğunu, en iyi terapi seanslarınında  soracak birşeyin yokken gelindiğinde olduğunu söyledi.

Elif ile şehir dışına kursa gittik hem birazda tatil yapmış olduk. 2 gece kaldık. Aynı yatakta beraber yattığımız için ister istemez yine öpüştük seviştik, zevk aldım. En fazla oral seks düzeyinde oldu. evlilik öncesi hala cinsel ilişkiye girmemekte kararlılıyım. elif de beni bu konuda çok zorlamıyor zaten bekaret endişesinden de dolayı. Bu seferki sevişmemizden sonra diğerlerinden farklı birşey oldu. Bittikten sonra uyudum ve rüyalandım boşaldım. Gördüğüm rüya beni kendime getirdi ve HKnın terapinin başından beri yapmamamı söylediği hatayı  çok daha iyi anladım. Rüyamda ben, tam kriterlerime uyan bir erkeğe oral seks yapıyordum. Daha önce hiç bu kadar detaylı olarak hatırladığım bir erkekle sevişme rüyam olmamıştı. Demekki bana oral seks yapılması anlık olarak zevk verse, erkeksi hissettirse de; bende hala pasif fanteziler bitmediği ve ilişkiyi de genel olarak elif yürüttüğü için böyle bir rüya gördüm. Bu aşamada Elif ile sevişmem eşcinselliğimi arttırıyor çünkü bir yerde tatminsizlik var ve bende hala pasiflik devam ediyor. Bu durumu bekleme salonunda daha önce evlenmiş bir danışanla da konuştuğumda ''Bu durumda sen onu değil, Elif seni s.kiyor çünkü. Bu yüzden öyle bir rüya görmüşssün'' demişti:D   Artık Elif ile bir önce evlenene kadar öpüşmeleri, sevişmeleri bitirmem gerekiyor.
Tekrardan erkeklere yönelme, eve erkek atma mevzusunda ise Hk artık o tılsımın benim için kaçtığını söyledi. Bunca terapilik bilgi birikim deneyim ile, daha onceden iliski gecmisleri olan danışanlarla konuşmalarımdan sonra artik escinsel erkekle  duygusal iliski, aşk vs. olamayacagina kesin inandim. Artik o tılsım kaçtı. Erkekle iliskiye girme istegim olsa bile onun sonuclarını göze almaya cesaretim yok, aklim mantigim da kabul etmiyor. Bunca yıllık emegimi değmeyecek anlık bir gay iliskiyle heba etmek asla istemiyorum.
 
Eliften ayrılmaktan çok korkuyorum. Bu korkumun önemli 2 sebebi var. Birincisi ayrıldığım takdirde bir daha böyle kız bulabilecek miyim? sonrasında tekrardan erkeklere yönelir miyim? artık ailemden ayrı tek yaşıyorum boş evim var, eve erkek atar mıyım? Hk bununla alakalı: ''Elif seni asla bırakmaz 1 sene boyunca, sen ayrılmadığın sürece, buna güvence veriyorum'' dedi. Kafamda yine çok fazla ve saçma kaygılar senaryolar üretiyormuşum. HK: ''İlişki bir süreç , ayrılık buna dahil . Tecrübe olacak, eğer ayrılırsanız Elif asla senin gibi biriyle birlikte olmaması gerektiğini anlayacak. Bu konuda kendini suçlama, kadere bırak. Bu bir serüven. her erkek bunu yaşar. evleneceği kadına karar vermekte zorlanır. Senin en az 1 sene sevişmeden öpüşmeden duygusal ilişki yaşaman lazım Elif ile. Söz nişan olablilir ama şu an evlenmen hata olur. 1 senede anlarsın evleneceğin kadın mı değil mi. Kural koyman lazım bu konuda. Erkeklik  kural koymaktır.''  minvalinde şeyler söyledi.
İkinci sebep: bir erkek cinsel ilişki yaşayamadan duramaz, sıkılır, delirir. Bu fikir gerçi bana arkadaşım Barışın hediyesiydi fakat kendisinin de gizil eşcinsel olduğunu öğrendim. Bu konuyu zaten bir önceki yazıda detaylı anlatmıştım o yüzden bu sebepte pek geçerli değil artık benim için.

Hk bana ''Eğer Elif ile sevişmeye kural koyamazsam, eşcinsel olduğumu ona söylememi, buna rağmen beni terk etmezse demekki doğru kadın olduğunu, o zaman sevişmemde sakınca olmadığını, buna izin verdiğini'' söylemişti. Ona eşcinsel olduğumu söylemekten vazgeçtim çünkü zaten  dini olarak evlilik öncesi sevişmeyi doğru bulmuyorum ki bu benim de fikrim değildi, önceki terapistimin fikriydi. Hem de Elif ile aynı meslekteniz olur da bir gün ayrılırsak yayar mı duyulur mu ifşa olur muyum ? diye de endişe, stres oluyorum. Ayrıca zaten terapilere geliyorum epey yol katettim ve benim geçmişte herhangi bir eşcinsel ilişkim de olmadı yani vicdanen de rahat hissediyorum. O yüzden söylemekten vazgeçtim.

HKya: ''İlişki geçmişim yok ama beynimde 13 senelik gay porn arşivi var bu beni endişelendiriyor'' dedim. ''Korkma üzülme çok bilinçli olacaksın. Yanlışı hiç bilmeyen doğruyu nasıl idrak edebilir? Artık adın gibi doğruyu bilmiyor musun? dedi.

Bundan sonra hetero kimliğimi güçlendirmem lazım. Hem kaybedecek neyim varki bu saatten sonra. İşime odaklanmam lazım gerçek sorunum aslında orada, asıl tembelliğim. Bundan kaçmak için sürekli kaygılar üretiyorum.
HK'ya  ''Mesleğimde kazanmamı tavsiye ettiğiniz uzmanlık dalını yapan bir danışanınız var,  bu kariyeri onu eşcinsellikten kurtarmamış, demekki bu kadar çabalamaya gerek yok dedim. (Cevabını aslıda bildiğim bir soruydu:DD) Sonrasında EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ? sorusunu konuştuk :)
Az veya çok kimse çözemez. Neden en zor imtihan işte bu yüzden. Diğer herşey savaş,açlık vs. sabır ile aşılıyor fakat eşcinsellik sabır ile aşılmıyor. İstemek lazım ama yetmez, iradeyi de koymak lazım.

Allah beni bir şekilde korumuş. İlgisiz sevgisizken... s.kilmek üzereyken bir zeka vermiş kurtarmış. Ben de gerçi çok irade gösterdim ilişkiye girmemek için bu yaşıma kadar. Peki niye korumuş? Kimsesizlerin kimsesi olduğu için, mağduriyetime kalkan olmuş. Masumiyetim için... O ateşin içerisinde yanmadım, ilişkiye girmedim. Demekki sevişenlerde bi masumiyet yok. Sevişenler her gün sevişiyor...  Buradan bir ego yaratabilirim. Allahın karşısında en azından sevişmedim erkeklerle diyebilirim..
« Son Düzenleme: 20 Mart 2024, 02:16:11 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
Ynt: RIZASI YOK: EŞCİNSELLİKTEN KURTULMAK TERAPİ ALMADAN MÜMKÜN MÜ?
« Yanıtla #12 : 15 Mart 2024, 10:35:38 ös »
25. seans (01 şubat 2024)

HK benim yazılarımı insanlara öneriyormuş mazoşizmi en iyi anlatan yazı, benim yazımmış. Analizlerim de gittikçe derinleşiyormuş. Bu tarz övgüler, insanlara faydalı olmak, yazma motivasyonumu arttırıyor.

Elif benimle evlilik moduna girmeye başladı. ''Ailem seninle tanışmak istiyor haftaya bize gelir misin?'' dedi. Daha öncede ''5-6 ay sonra söz nişan yaparız, 1 sene sonrada uzmanlığımız bitince evleniriz'' demişti. Bende o zaman kafamda net bir tarih olmadığı, bu meseleyi pek düşünmediğim için ''hmm olabilir belki''  diyerek biraz geçiştirmiştim. Kendisinin artık biraz evlilik moduna girmeye başladığını sezinledim. Artık kural koyma zamanı geldi de geçiyor diye düşündüm.

Koyduğum birinci kuralım, evlenene kadar sevişmelerimizi uygun bulmuyorum, artık yapmayacağız dedim. Bu kuralımı  anlayışla karşıladı ''bende biraz farkediyordum rahatsız olduğunu, sana sorcaktım'' dedi. İkinci kuralım en az 1 yıl söz-nişan, 3 yıl da evlilik düşünmüyorum dedim. ''Bunun seninle ilgisi yok ilk defa ailemden ayrı eve çıktım, biraz yalnız vakit geçirmem lazım, kişisel, manevi gelişimim için bu gerekli'' gibi açıklamalar yaptım. (HK narsist olabilirsin ama sadist olma demişti o yüzden onu fazla kırmamaya çalıştım). Elif ağladı. ''Ben  destek olurum bu süreçte sen güçlüsün yaparsın, edersin, bunun orta yolunu bulamaz mıyız?'' gibi şeyler söyledi. Beklemiyordu açıkçası. O ağlayınca açıkçası bende bi heyecanlandım, panik oldum, anlık benimde ağlayasım geldi. Fakat yılların tecrübesi duygusuzluğum ile içimdekileri dışarı yansıtmadım. Soğukkanlı davrandım. Geri adım atmadım. Elif: ''Eğer kabul etmezsem ne olacak peki?'' diye sordu ağlamaklı ses tonuyla. Bende sen bilirsin benim yapabileceğim birşey yok minvalinde kafa salladım. Sonra yine somurtkan bir şekilde ayrıldık o akşam. Elifin bilmediği fakat benim bildiğim şey şu ki 6 ay sonra evlenirsek onu mutlu edemeyeceğim, eşcinsellikten tamamen kurtulmam gerektiğini biliyorum. Şu anki sevişmeler belkide biraz yasak ve az sıklıkta olduğu için zevk veriyor, eğlenceli oluyor. Evlendikten sonra rutine binince yüksek ihtimal sıkılacağım. Karşılıklı cinsel isteksizlikliğe de dönüşebilir. Kendimi tam toparlamadan asla evlenmemem lazım. Bu aslında Elif ile ilgili de değil kendim ile ilgili birşey.

Sonrasında kendi içimde olanlar beni  epey şaşkına çevirdi. Erkeklere ilgim neredeyse yok oldu. HK'nın iyileşen danışanlarının ''terapilere düzenli gel, ödevleri yap sonra nasıl olduğunu anlamadan iyileşiyorsun'' dedikleri heralde böyle birşey. Sevdiğim kıza kural koyup o kurala uymasını sağladıktan sonra heralde içimde müthiş bir eril enerji oluştu. Zaten hep ''kendi ayaklarımın üzerinde durabildikten sonra bir erkeğe niye ihtiyaç duyayım?'' diye düşünmüşümdür.
Ben ne diyorsam o olacak. Hiçbir güç bana zorla istemediğim birşeyi yaptıramaz. Yoksa erkek olarak tatmin olmam mümkün değil. Hiçbir kadın beni tatmin etmez duygusal olarak, cinsel olarak sabah akşam sevişsem bile.... veya erkeklere olan ilgim körelemez.

İki üç gün sonra elifin somurtkanlığı geçti. Sonrasında buluştuğumuz bir gün: ''Geçen gün söylediklerin üzerine düşündüm çift terapisine gidelim mi? dedi. Giden arkadaşlarım genelde memnun kalıyorlar hadi beni kırma'' dedi. Bende ''ilişkimizde terapiye gidecek bir sorun yok, kendim zaten terapi görüyorum sende istiyorsan bireysel olarak gidebilirsin'' dedim. Yine geri adım atmadım. HK da: ''Elif şu an ilişkinizde kendi açısından sorun görüyor, terapiye gidince sorunlarınız neyse çözülecek, çözülünce de bir sene içinde de evlenebileceksiniz gibi bakıyor olaya'' dedi. Çift terapisi almanıza gerek yok yine geri adım atma'' dedi.''Elif ağladı çünkü artık kadınsı gücünü kaybetti. Bu zamana kadar ilişkiyi hep o yönetiyordu. O ne isterse yapıyorduk sevişelim dese sevişiyordunuz falan kırmızı çizgilerin yoktu. Artık hakimiyet sana geçti, ipleri eline aldın. Bundan sonra ilişkiyi sen yöneteceksin'' dedi.

Erkeklere ilgim çok azaldı ama terapiye gelmeden önceki gün yine gay porn izledim dedim HKya. Onlar senin kötü alışkanlıkların, kaçamakların ama dedi.

Eşcinsellikten kurtulmak için dine ihtiyacım olmadığını öğrendiğimden beri kendimi düşünce dünyam açısındanda daha özgür hissediyorum. Artık herşeyi daha korkmadan sorgulayabiliyorum, düşünebiliyorum, eleştirebiliyorum. Bir diğer mevzu ise Elifti. Kurtulmak için Elife kendimi muhtaç hissediyordum (önceki terapistim böyle düşünüyordu çünkü en kötü evlenir boşanırsınız diyordu.) Artık bu süreçte bir kız arkadaşa, sevgiliye de gerek olmadığını öğrendiğimden beri o konuda da kendimi özgür hissediyorum. Elife yaranmak zorunda değilim. Nasıl istersem öyle davranabilirim (sadist olmamak koşuluyla). Zaten kendimi ona muhtaç hissettikçe pasifliğim, dolayısıyla eşcinselliğim artıyordu. Somut örnek vermem gerekirse Bora hocanın terapisinin olduğu bir gün, seanstan çıktıktan sonra Elif ile buluşacaktım fakat saati yanlış söylemişim erken gelmiş 1 saat kadar bekletmiş oldum. Terapiden öncede beni arayıp tirip atmıştı ''bana değer vermiyorsun buluşma saatimiz yanlış söylüyorsun'' diye. Sonrasında bunu bora hocaya söylediğimde abartılı özür dileyebelirsin hem bu konularda kızlar bekletilmez malum demişti. Çiçek almamı önermişti. Bende çıkışta abartılı özür dileyip, çiçek almıştım. İçten içe de yani özür dilemek tamam da çiçek almaya da gerek var mıydı? diye düşünmüştüm. Bu durumu HK ya anlattığımda da çiçek almaya gerek yokmuş dedi. BUNLAR HETEROSEKSÜEL BİR ERKEĞİN SEVDİĞİNDEN EMİN OLDUĞU, EVLENMEYE KARAR VERDİĞİ KADINA YAPACAĞI JESTLER, DAVRANIŞLAR dedi. HK'nın bu tespiti benim için çok önemliydi. Bora hoca bu süreçte eşcinsellikten kurtulmak için Elifi gerekli gördüğü için evleneceği kadına karar vermiş bir erkeğe verilecek tavsiyeleri bana veriyordu. Halbuki elifin benim için evlenilecek kadın olduğu belli değildi daha yeni tanışmıştık. Fakat bu süreçte hep ben elifi kırmamaya, üzmemeye, ne derse yapmaya, ilişkiyi ayakta tutmaya çalıştım. Bu da benim pasifliğimi, eşcinselliğimi arttırdı sonra da iyileşemedik tabi :D HK zaten pasifliği bitirmeden hayata kız sokulmasını istemiyor, soktuktan sonra da en az bir yıl duygusal ilişki istiyor ve evlenene kadar da hayır demelerin, kural koymaların çok olmasını istiyor. Böylece erkeklik, aktiflik artıyor tabi. Evlendikten sonra başının üstünde taşıyabilirsin sorun yok dedi tabi:) Bu mevzuyu da hallettikten sonra artık bora hocanın terapisinde aklımda kalan pürüzler giderilmiş oldu diye hissediyorum. Artık tamamen HKnın terapisine geçebildim. (25 seans sonra :D)

Bu hafta bir tane mastürbasyon yaptım gay porn izleyip. İkincisini yapma isteği gelmedi, normalde gelirdi. HK bunun iyileşme belirtisi olduğunu o trende girdiğimi söyledi . Gaylikten heteroseksüelliğe geçiyorum. Süreç biraz yavaş ilerliyor sadece. Acelemiz de yok zaten. Mazoşist yanım çok güçlü olduğu için de yavaş ilerlemesi normalmiş.

Amcamın evi yıkıldı. 2 haftadır bende kalıyor. Kendisi bekar. Çocukluğumdan beri bize iyiliği dokundu, yeni evime taşınırken de yardımcı oldu. ''Aile ile yaşayamıyorsun değil mi belli bir yaştan sonra?'' :) dedi bana destek oldu. Bende ona iyilik olsun, vefa duygusu sebepleriyle evimde kalmasına izin verdim hem beraber yaşarız ses olur bana diye düşündüm.  Beraber yaşayabiliriz diye düşündüm ama olmuyormuş. Evim çok küçük 1+1. TV izliyor sesli, ben kitap okuyacam okuyamıyorum. Gece horluyor düzgün uyuyamıyorum. Tuvalette biraz kıllar mıllar görüyorum iğreniyorum. Sanırsam bunun stresleri nedeniyle de biraz mastürbasyona, porno izlemeye yöneldim. Amcamın bize tek kötülüğü mirasını bana vermedi diğer kuzenlerime verdi. HK ''Senin o evde tek yaşaman lazım, Elifi bile eve sokma diyoruz amcanı nasıl sokacaksın? Ailene karşı gelebildiğin gibi amcana da gelmen lazım durumu izah edip göndermen lazım. Hem bize iyiliği dokunmuştu falan da deme. Yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış, mirasını sana vermemiş. Mirasını kime verdiyse onda kalması lazım. Amcana tahammül etmek zorunda değilsin'' dedi.

Genel olarak hala erkeklere ilgim oluyor tamamen bitmedi  dedim. HK: erkekle fantezi kurmuyorsan oral-anal sevişmiyorsan, dudaktan, boyundan öpme fantezileri kurmuyorsan ölene kadar bak, sorun yok dedi. Ben de istek olarak biraz daha beğendiğim erkeğin bedenini çıplak görmek, o bedeni öpmek isteği oluyor dedim. HK benim fetişist , erkek bedenini ele geçirmek isteyen bir yanım olduğunu, benim cinsel ilişkimin sevişmek odaklı değilde elde etmek odaklı olduğunu söyledi. Çırılçıplak görmek, erkeği savunmasız halde görmek, ele geçirmek, onun benim olması... Böylece ordan güç kazandığımı sonrasında da sevişme fantezileri kurduğumu söyledi. Pasif fanteziler de geliyor ama dedim. HK: kendini suçlama, pasif fantezilerini uygulamaya koyma yeter dedi.

Dipnot: Bu yazıyı aslında 31. seanstan sonra yazıyorum. Yazı yazmayı biraz boşladım geriden geliyorum. Mazoşist tarafımı ilerleyen yazılarımda biraz daha detaylandıracağım:)
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:33:35 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
26-27.seans (08-15 şubat 2024)

HK'nın artık büyük oranda iyileşmiş kabul ettiği, kendisinde şeytanın bacağının kırıldığını söylediği eski bir danışanı terapime katıldı. İlk terapilere geldiğinde özgüven eksikliği, eziklik konularında benimle benzer düzeydeymiş. Terapilerle epey mesafe katetmişler. Ondan değerli tavsiyeler aldım:
'' Herkese farklı şeyler söylensede temelde hep aynı meseleler konuşuluyor. Pasif fantezi kurma, kendini başka erkeklerle mukayese etme, kendi değerini düşürme... Eğer eşcinsel fantezi kurma eşiğine geldiysen de şunu düşün:Ben şimdi nerede değerimi düşürdüm? Nerde hata yaptım? Nerde kendimi strese soktum? Evet bu hissi kabulleneceğiz, bu his bizim gerçeğimiz.Reddetmek yerine arka planını iyi analiz edip , ona göre gardımızı almamız lazım. Ben bir yerde değerimi düşürmüşüm, anne-babam bana şu şekil davranmış ben de böyle yapmışım o yüzden şu an hemcinsime çekim hissediyorum gibi. Tabi bu düşünce yapısına geçmek benim için kolay olmadı. Kimse için kolay değil ama yapılamayacak birşey de değil. Daha sonrasında bu hissi hissetsen bile takmıyorsun, stresini yenmiş tuzağa düşmememiş oluyorsun''. dedi. Hk'da ikinci seçeneği ek olarak söyledi: ''Bu his geldiğinde erotik fantezi kurmak yerine duygusal fantezi kurulabilir. Keşke böyle bir arkadaşım olsa falan gibi.''

Sonrasında hayatımda sosyallik olması gerektiğinden, ev-iş ikilisine hapsolmamam gerektiğinden bahsettik.
Mezun olduğumdan beri yaklaşık üç senedir işyerimde 7-8 kızla beraber tek erkek olarak çalışıyorum . Aslında baktığımda ben gayet sosyalim, işyerindeki kızlarla kanki olarak sürekli takılıyorum geziyorum, eğleniyorum ama çevremde beraber dostluk kurabileceğim erkek yok. Öğrencilikten kalma samimi dostlarım vardı aslında ama okul bitince ya dağıldık veya araya soğukluk girdi eskisi gibi olamıyoruz. HK tek erkek olarak o kadar kızın içinde vakit geçiriyor olmamaın çok büyük bir hata olduğunu, eşcinselliğimi çok kuvvetlendireceğini, bu zamana kadar neden bu meseleyi konuşmadığımızı söyledi (bence ben söyledim de HK pek umursamamış veya çok konuştuğu için o an beni dinlememiş olabilir)  ve bu meselenin detaylarına girdik.

Düşünüyorum da ben terapilere başlamadan, yaklaşık bir sene önce tinder-hornet indirip erkekle ilişki yaşamak ister hale nasıl gelebildim? Bunun kendi içimde cevabı; mezun olup çalışmaya başladıktan sonra para kazanmanın getirdiği özgüven, namazları din-diyaneti biraz boşlamam ve yaşımın ilerlemesiydi. Fakat erkekle ilişki için para gerekmiyor en nihayetinde jigolo tutmuyorum, daha önceden de din diyaneti biraz boşladığım oluyordu hatta lisede dindarda pek değildim zaten ama reel ilişki olmuyordu. Yaş meselesinde de 27 aslında çok da yaşlı sayılmaz hatta bence erkeğin en prime dönemi:). O zaman beni cinsel arayışa iten başka şeydi ve bunun sebebini bulduk. Benim son 2-3 yıldır etrafımda düzcinsel erkek arkadaşım kalmadı ve ben bunun yerine full kadınların dünyasında kaldım.

Aslında beni önceden ilişki yaşamaktan kurtaran, koruyan, din- diyanetten ziyade, üniversitede, cemaat ortamalarında erkeklerle edindiğim çok samimi, derin dostluk bağlarıydı. Artık son yıllarımda bunu yitirdim. Yitirince de hayatıma bir şekilde erkek sokmak ihtiyacım olduğundan (bu aslında düzcinsel erkeklerde de böyleymiş ama onlarınki erotik olmuyor tabi) ve eşcinsel kimliğimden dolayı da bunu eroitk olarak arzuladım.

Kızlarla arkadaşlık kurarken kabul görüyordum, beğeniliyordum bu da hoşuma gidiyordu, eğleniyordum. Fakat en büyük sorun şu ki onların yanında kabul görüldüğüm tarafım çocuksu tarafım, eril olmayan tarafım. Uslu, terbiyeli, güvenilir tarafım. ''Artık Ali'den bize zarar gelmez.'' güvenini oluşturmadığım sürece  aralarına girebilmem kolay değil aslında. Son zamanlarda şaka yoluyla ''İşyerine bir erkek çalışan gelsin artık sıkıldım tek erkek olmaktan'' diye söyleyince ''Seni zor eğittik Ali bide yeni gelenle uğraşamayız hihihi'' cevabını almaya başladım veya bazen şaka yollu olsa da beni itham da ederek Erkekler dağınıktır, pistir, kötüdür, iğrençtir, çekilmezdir sözlerine maruz kalıyordum. Mesela bir kızı beğensem ve onlara söylesem : ''O sana bakmaz Ali veya bir kız bana yürüse ''Vay be bu devirde Aliye bile yürüyorlar hihihi'' laflarına maruz kalıyordum. Çok şükür hayatıma Elif girdi de en azından erkekliğimin; erotik, cinsel, duygusal olarak beğenilebilen çekici tarafının olduğunu farkettim. Yoksa zaten mevcut olmayan ezik, kendini beğenmeyen tarafım artık arşa çıkacaktı, çok büyük ihtimal bir erkekle ilişkiye girmekten kendimi alıkoyamayacaktım.  Kızlar kalabalık olunca kendi aralarında  şaka yollu bile olsa bir erkeği acımasızca aşağılayabiliyor,hakaret edebiliyorlar.  Her şakada da bir gerçeklik payı var malesef. Bana bu şekilde davranmaları erkekliğimi almış götürmüş meğersem, bunu yeni farkediyorum. Kadınsı dünyada kadınsılaştım. Korunaklı, güvenli, risk alamayan, azla yetinen, hırsı olmayan bir yapıya büründüm veya varsa da önceden bu yapı bende kuvvetlendi.

Artık işyerindeki kızlara duygusal yatırım yapmamam lazım. Kadınların dünyasında asla erkek olamam. İşyerinde bir kızla 15 dakika, en fazla 1 saat ilişki kurmak yeterli. Grup olarak da 3 kız 2 erkek vs. takılabiliriz ama benim kızların içinde tek erkek olarak takılmamam lazım. Bundan önce hep aman ağzımızın tadı kaçmasın diye bana karşı yapılan haksızlıkları sineye çekiyordum. Kızlar da zaten genelde birlik olup bana cephe alabiliyorlardı. Fakat iyileşmek için kim olursa olsun bana haksızlık yapıldığını düşünüyorsam ya o an veya kendisiyle samimiysek 2-3 gün sonra tepkimi dile getirmem lazım, susmamam , mükemmel olmasa da, bir cümle dahi de olsa birşey söylemem lazım. Bana şaka yollu dahi olsa laf sokuduğunda benim şaka yollu yine cevap vermem gerekli. Stresimi içime değil dışarı aktarmam gerek. İçime atmak demek stres biriktirmek demek. Eşcinseller için stresi atma yöntemi de malum mastürbasyon, gay porn, hızını alamazdan da cinsel ilişki demek.

Eril dünyaya yatırım yapmam gerekiyor. Din-diyanet; erkek ortamlarında konuşabildiğim tek konu. Bu zamana kadar sporu, siyaseti boş şeyler olarak gördüm. HK, ''kadınsı dünyada kaldığın için öyle düşünüyorsun. Kadınlar, fal, burçlar, magazin, alışveriş gündelik meseleler konuşur. Erkek adamın hele bu yaşlarda spor, siyaset bilmesi, konuşabilmesi lazım. Sonrasında ortamlarda öyle konuşanları gördüğünde, ''onlar erkek ben değilime getiriyorsun çünkü. Halbuki alakası yok adam oraya mesaisini harcamış daha bilgili olmuş sen de gayet yapabilirsin ama bu zamana kadar yapmamışsın'' dedi.
Tuttuğum takımı haftada bir saat spor kanallarından, siyaseti de akşam bir saat tartışma programlarından dinlesem yeterli ve artık tekrardan erkeklerle diyalog kurabileceğim ortamlara girmem gerekiyor. İşyerimde de terapilerden önce epey erotize ettiğim şimdi daha çok duygusal çekim hissettiğim Ahmetle diyalog kurma çabalarına girmem gerekiyor. HK, ''50 tane yerde çalıştım işyerinde asla dostluk arkadaşlık olduğuna inanmıyorum herkes çıkarına göre hareket ediyor'' dedi. Artık kızlarla da en fazla yarım saat diyalog kurup fazla dünyalarına girmemem ve onların karşısında çocuksu,masum üsluptan, duruştan bir an önce çıkmam gerekiyor. Asıl erkeklerle duygusal bağ kurmaya odaklanmam gerekiyor.
« Son Düzenleme: 26 Nisan 2024, 01:32:59 öö Gönderen: gergin »

gergin

  • Newbie
  • *
  • İleti: 32
    • Profili Görüntüle
28. seans (23 şubat 2024)

İşyerimdeki görev sürem 3-4 ay sonra bitecek. Sonrasında askerlik mevzusunu nasıl yapayım , bedelli mi yoksa uzun dönem yedek subay olarak mı yapayım? diye sordum. HK: ''Kesinlikle boşuna para verip bedelli yapma, uzun dönem yapman lazım, bu zamana kadar ailenden ayrı yaşamamışsın, dış dünyaya çıkmamışsın, erkeklerin dünyasına bir şekilde karışamamışsın, şu an erotize ettiğin erkekle samimi olabilmek için kırk takla atıyorsun, askerde uğraşmana gerek kalmaz, 7/24 beraber takılacaksın, askerlikte samimi derin bağlar kurabilirsin böylece bu bir senede erotik fantezilerinin falan biteceğini, iyileşmende büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum'' dedi. Zaten hekim oalrak yapacağım için de normalde anlatılan kadar zor bir askerlik geçirmeyeceğimi, nerdeyse memur gibi çalışacağımı söyledi. Açıkçası zaten ben de artık öğrenciliğim bittiğinden beri çevremde dost erkek kalmadı ve dostluk kurmak eskisine nazaran daha da çok zorlaştı, içten içe uzun dönem gitsem askere iyi olur malum asker arkadaşlığı senelerce sürebilen, derin dostluk bağları oluşturulabilen bir şey. Elifle üç sene sonra evlenme kuralıma da  bi yerde bahane olmuş olur zaman kazanmış olurum, hem Elif de beni bekleyecek mi böylece beni sevip sevmediğini de test etmiş olurum, hem de farklı bir dünyada farklı tecrübeler edinmiş olurum diye düşünüyordum. Büytük ihtimal uzun dönem, bir sene yapacağım gibi.

Genel psikolojik durumumdan bahsettik. Erkeklerle arkadaş olmam lazım, Çok erotize etmem de gerekmiyor az da olsa olur. Bu zamana kadar hiç sevmedim, sevilmedim. Duygusal ilişkiye muhtacım.
Gündelik meselelerde çok fazla küçük ayrıntılara takılıyorum, korkular, kaygılar üretiyorum. Hoca bu konuyla alakalı kendisinden de örnekler verdi. Aklımda kalan en önemli cümle: Özü itibari ile içe kapanıklığım,  stres, kaygı, korku ile çalışan MEKANİZMAM artık bu saatten sonra değişmeyecek. Öğrenmem, yapmam gereken şey korkularımın kaygılarının üstüne gitmek, iç sesimi dinlememek, ne diyorsa tersini yapmaya çalışmak.  Annemden miras kalan iç sesim beni suçluyorsa eğer onu dinlememem lazım.

HK: Sen artık işini, kariyerini eline almış hayatını kurtarmış birisin. Senin hikayen kaybetmiş, mahvolmuş,bitmiş bir hikaye değil fakat sorun şu ki sen öyleymiş gibi davranıyorsun. Utanmak ile utanç yaşanmak arasındaki farktan bahsettik. Utanmak normal insani bir duygu fakat ben utanç yaşıyorum ve bunu aşmam lazım.

HK'ya: ''Belki bunu demek için erken olacak ama eşcinsellik bitiyor galiba'' dedim. HK da: ''Düzenli terapilere gelen herkes de elbet bir gün biter zaten'' dedi. Aklımda soru işareti olarak, ''erkeklere ilgim bitiyor da, kadınlara; özellikle güzel, seksi olanlarına hala daha erotik fantezi kuramıyorum, ereksiyon olamıyorum bu da beni hep iyileşme noktasında şüpheye düşürüyor'' dedim. Hk da zaten olması gerekenin estetik beğeni, duygusal bağ kurulması olduğunu, ereksiyon olmuyorsam eğer doğru yolda olduğumu söyledi. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim; ''Eşcinsellikte hemen sevdiğini erotize ediyorsun ama normal hetero birey sevdiğini evlenene kadar erotize edemez, hemen ereksiyon olmaz'', meselesini tekrarladık. Yani kadına s.kim kalmadı o zaman ben ibneyim diye meseleye yaklaşmak doğru değil ve eşcinsellerin iyileşememesinde de genelde bu yanlış algı yatıyor. ''Hemen erkeği erotize edebiliyorum da kadını niye edemiyorum? Olmuyor o zaman demekki ben ibneyim boşuna uğraşmayayım'', diye düşünmek doğru değil. İkisi birbirinden farklı durumlar, direkt kıyas yapmak doğru bir yaklaşım değil.
« Son Düzenleme: 05 Ağustos 2024, 08:30:33 ös Gönderen: gergin »