50. seans öncesi (07.08.2024)
Bir süredir terapi yazısı yazamıyorum. Bunun sebepleri arasında çalışma hayatımın son aylarda çok yoğunlaşması, duygusal olarak yazı yazmanın bana ağır gelmeye başlaması ve bence en önemlisi de ''Bugün kendim için ne yaptım?'' ilkemiz
gereğince gündelik hayatımda artık geçmişimi, travmalarımı, eşcinselliğimi düşünmek istememek, etrafımdaki kişilerle olup bitenler hakkında sürekli ANALİZLER yapmayı bırakmak, YAŞADIĞIM O ANA ve HAYATTAN KEYİF almaya odaklanmak var. Artık şunu farkediyorum ki ben keyif almayı, tatmin olmayı, mutlu olmayı bilmiyorum veya istemiyorum, işime gelmiyor. Mutlu olmaktan, tatmin olmaktan korkan bir yanım var. Bilmediğim bir dünya sanki benim için. Acı ve keder denizinde yüzmeyi biliyorum sadece. İnsan sadece acı ve keder içinde yaşayamayacağına göre de mutluluğu; cinsel fantezilerle, fetişizm ile anlık olarak deneyimleyerek buluyorum. İçimdeki gerilimi boşaltmaya çalışıyorum.. HK bir seansta bana eşcinselliği seçme sebebim olarak en kavuşulamayacak, deneyimlenemeyecek, imkansız aşkları olacak, dertlerin, kederin EN yoğun olduğu bir yol olduğu için seçtiğimi söylemişti. Bir eşcinsel ne kadar dindar, ne kadar inançlı vs. olursa olsun bütün bariyerleri yıkıp bir erkekle sevişmekten, ilişkiye girmekten kendini alıkoyamıyor. Hatta artık 13 yaşına kadar düştü bu durum. Peki 28 yaşına kadar ilişki yaşamadan durabilmek mümkün olmadığına ve bundan sonra da büyük ihtimal yaşamayacağıma göre o zaman ben ne olmuş oluyorum ? Spoiler vereyim: Eşcinsel olma korkusu, obsesif kişilik, mazoşizm.
HK 'nın terapisine başlayalı tam bir sene oldu. Bu hafta 50. seansım olacak. Bence az sayı değil. Tabi akla hemen şu soru geliyor '' Eee peki o zamaan noldu, artık iyileştin mi?''. Açıkçası geçen haftada gay porn izledim. Hk'nın ilk seanstan beri söylediği ''kız arkadaşınla sevişmeyi bırakman lazım, bu pasifliğini arttırıyor'' kuralını yine çiğnedim. Yine kriterlerime uygun yakışıklı bir erkek gördüğümde etkileniyorum. vs. Bunları düşününce aslında iyileşmemiş oluyorum diye ben de düşünmüyor değilim. Fakat daha somut konuşmak gerekirse HK'ya başladığımda iyileşme düzeyimi %15 görüşüyorsam şu an %65-70 görüyorum. Bu olumlu değişiklik de aslında hangi olayları yaşayıp, yaptığım değil de olaylara BAKIŞ AÇIMIN değişmesinden kaynaklı. HER TÜRLÜ KORKU, KAYGI, SUÇLULUK EŞCİNSELLİĞİ kuvvetlendirir.
Artık porno izledikten sonra kendimi yerin dibine sokmuyorum, hataydı diyip geçiyorum kendimi suçlamıyorum. Önceden biri bana sataştığı zaman, aman nasıl olsa tam güzel karşılık veremem diye mükemmeliyetçilik yapar, karşılık vermemeyi tercih ederdim. Artık bir cümle bile olsa bir şey söylemeye, içimdeki gerilimi O AN boşaltmaya çalışıyorum.
Sabah uyandığımda işe giderken, işyerimde çalışırken, arkadaşlarımla takılırken, yolda giderken, gündelik hayatımda "
acaba başıma nasıl belalar gelebilir, neler olabilir, olursa bu senaryolara karşı ben şöyle güzel cevap veririm, böyle güzel laf sokarım, çok sert tepki veririm" gibi gibi korku kaygılar senaryolar üretirdim sürekli. Düşündüklerimin büyük çoğunluğu da gerçekleşmez, gerçekleşse de zaten istediğim gibi karşılık çoğunlukla veremezdim.
''Tanrıyı güldürmek istiyorsan… ona planlarından bahset.. '' Artık sabah kalktığımda gün içinde neler başıma gelecek korku kaygıları oluşturmamaya çalışıyorum. Yaşadığım ana odaklanmaya, yaşadığım olaylara MÜKEMMEL OLMASALAR bile anlık tepkiler vermeye çalışıyorum. Bu anlık tepkilerden sonra haklı bile olsam yaşanan gerilimlerde üzülüyor, kendimi kötü hissediyordum ve hala daha böyleyim. Sürekli karşı tarafı affetmeye, onu anlamaya çalışıyorum. Çünkü ben İYİ ÇOCUĞUM. Bunu melek gibi iyi bir insan olmama bağlıyordum fakat bu meleklik falan değil, EZİKLİK. Artık iyi çocuk olmamın beni ÇOK KÖTÜ BİR YETİŞKİN yaptığını idrak etmeye başladım. Maxilla06 rumuzlu arkadaşın yazılarını çok beğeniyorum bir paragrafı aynı beni anlatıyor direk alıntılıyorum. "
Eskiden insanlara ilk adımları hep ben atardım. Ne isterlerse yapardım, ölümlü dünya yaratılanı sev yaratandan ötürü gibi bir fikre sahiptim kimseciklere kıyamazdım. Kötülüğümü isteyenlere bile kızamazdım. Derdim ki muhtemelen şu şu aile sorunlarına sahip bu sebeple yapıyor bu davranışları. Ve dediğim her şey de çıkardı gerçekten. Kime ne tespit yaptıysam hepsi öyle çıkmışlardı, daha hiç yanılmadım. Şuan şunu görüyorum, ben kimsenin psikoloğu değilim, evliya değilim, peygamber hiç değilim. İnsanların psikopatolojileri beni bağlamaz. İnsanların sadece bana karşı davranışları ilişkimizde hüküm verebilmeli."
.
En önemli değişiklik, bakış açısındaki farklılık ise kendimi başka erkeklerle kıyaslamayı nerdeyse bıraktım. Zihnimde : ben erkek değilim çünkü ERKEK DEDİĞİN, İŞTE BUNLARI ŞUNLARI YAPAR ŞÖYLE ATIP TUTAR diye kodladğım erkeklerin yaptıklarının aslında erkeklikle bir ilgisinin olmadığını (önceki yazılarımda detaylı bahsettim) idrak ettiğimden beri aslında benim başından beri gayet erkek olduğumu hatta bazı yerlerde süper erkek oalrak gördüklerimden bile daha erkek olduğumu; fakat kafamdaki obsesyonlarla, yanlış düşüncelerle. çıkarımlarla sürekli kendimi yanılttığımı farkettim. Eekek olmamla ilgili bir sorunum neredeyse kalamdı diyebilirim.
Evde oturup, kitap okuyup bol bol analiz yaparak bunca yıl bir arpa boyu yol gidemediğimi farketmemle beraber iyileşmek için artık sahaya çıkıp risk alarak, bol bol düşerek, düştüğüm yerdende kalkarak, sosyal hayata karışıp tecrübe ede ede, yanlış yapmaktan korkmadan gerekirse o yanlışları yapa yapa ve en önemlisi MÜKEMMELİYETÇİLİĞİ bırakıp, hata yaptıktan sonra da kendimi asla suçlamadan, kendi değerimi düşürmeden, "
bundan sonra geç kaldım ama müsabaka hala devam ediyor" diyerek umudumu kaybetmeden, en önemlisi de kendimle barışık bir şekilde, hatalarımla sevabımla günahımla kendimi severek, önce kendim kendime değer vererek,
beğenerek hayata devam etmem gerektiğinin farkındayım.
Bu FARKINDALIKLAR nedeniyle iyileşme yüzdemin arttığını söylüyorum.
DİN konusu. Cuma namazları hariç dine biraz ara verdim çünkü kendi egomu oluşturmada, inşa etmeye çalışmamda engel oluşturduğunu, obsesyonlarımı çok arttırdığını düşünüyorum. Maxilla06 rumuzlu arkadaşın tespitlerini çok beğendim, PSİKOLOJİK ACİL tanımı çok hoşuma gitti. Evet bu yolda iyileşmek için ne gerekliyse yapılacak, günah münah yok. Eğer bir dine inanacaksam da inandığım dinde korku kaygı suçluluk olmaması lazım. Başka türlü hangi inanç, hangi düşünce olursa olsun beni bu zamana kadar eşcinsellik bataklığından kurtarmadı ve kurtarmayacak da. HK tarikatının müridi olmaktan başka seçeneğim yok
Ayrıca HKnın bir yazısını şu an için kendime rehber edindim diyebilirim.
-DİN TEMİZDİR
kendi psikolojisindeki bunalımlarını kendisi düzeltemeyen insanın kalbi / imanı kuvvetli olamaz.
psikolojimizi sağlamlaştırmak bizim görevimizdir,
dinin görevi değildir.
din temiz insanları, temizlenmişleri ve
arınmışları çağırır.
kirli ruhlar dini kendi kirli emelleri için nafile bir çaba ile kirletmeye kalkarlar. oysaki din temizdir içinde kir tutmaz.
Dolayısıyla psikolojik olarak temizlenene kadar din ile arama mesafe koydum. İkinci sıkıntı ise dindarlığımın çevremdeki insanları kategorize ettirmesi, "
bunlar günahkar, zındık, bunlar adam değil, zaten uzak durmak lazım takılmamak lazım, bunlar kötü insanlar sen de onlarla takılırsan onlar gibi olmaya başlarsın günahkar olursun, yanarsın cayır cayır, tokat yersin" gibi (cemaatteki abilerden böyle öğrendik çünkü). Bu durum insanlarla sosyalleşmemde engel oluşturuyor, onları insanlığından dolayı değil de fikirlerine, inançlarına göre şucu veya bucu olmalarına göre sevip sevmememi belirliyordu. Halbuki herkesin hayat hikayesi farklı. Bugün böyle düşünüp yaşayan yarın farklı şekilde yaşayabilir. Birincisi onların cezasının kararını ben değil Allah verecek. Asıl olarak insan ilişkilerimde önem vermem gereken o ilişkiden zevk alıyor muyum almıyor muyum, duygusal olarak tatmin oluyor muyum, gerektiğinde karşılıklı kırmızı çizgilerimize saygı gösterebiliyor muyuz?. ONLARIN KURTARICISI DA, YARGILAYICISI DA, CEZALANDIRICISI DA BEN DEĞİLİM.
Elif ile ilişkimde çoğunlukla kuralları artık ben koyuyorum. İlk başta tepki gösterse, mırın kırın etse bile sonrasında söylediklerime uyuyor. Bazen ben Elif'in yerinde olsam heralde kendimden ayrıldırdım diye düşünüyorum
. Bu zamanda böyle bir kız bulmak zor hakikatten ayrıca hiç bir eşcinsel erkeğin ilişkilerinde; Elif'in dayandığı kadar dayanacağını, bütün her şeye rağmen sevmeye devam edeceğini, terketmeyeceğini kesinlikle düşünmüyorum.
AİLEM ile ciddi kavgalar etmeye başladım. Ailedeki dinamikleri değiştiren, döngüleri kıran kişi; sert olduğunu düşündüğüm abime değil de ne hikmetse bana kaldı (!). 7-8 ay önce evden kaçmakla ilk adımı atmıştım fakat içimi tam kusamamıştım..Geçen aylarda anneler gününden sonra anneme tam hayalimdeki gibi olamasada içimi kusabildim. "
Niye anneler gününü kutlamadım biliyor musun, merak etmiyor musun?" diye başlayıp zehir zemberek sözler söyledim. "
Bunca yıl bana ettiğin küfür dayakların acısı elbet bir gün çıkacaktı, Sen bana üvey evlat muamelesi yaptın. Bundan sonra benden bir şey bekleme" vs.. Sonra babama karşı da: "
'Sana da kızgınım bu kadına karşı bizi korumadın'". falan filan... Bağırarak değil normal ses tonunda konuştum. Babamda oradaydı ve ortamı yatıştıran konuşmalar yaptı. Bende bugünlük bu kadar yeter diyip çıkıp gititm.
Bir seansta ağlamaklı oldum, HK: aile ile ilişkilerinde bu zamana kadar hiç tatmin oldun mu? mutlu oldun mu vs. gibi sorular sormaya başladı. Bu sorularının cevabının bende hayır olması beni duygulandırdı. Ağlayacak gibi oldum. Hk'nın telefonu çalınca ortam dağıldı ağlamaktan kurtuldum. Bu kadar ailemin travmatik olduğunu anlamaya başlayınca, İçimde ; neden ben? diye soran isyanı, içimdeki çocuğun çaresizliğini, öfkesini, üzüntüsünü de içeren karışık duygular hissetttim. Bir seansta da HK: eğer ailen hala sana aile olmamaya devam ederse korkma, "
O kimsesizlerin kimsesi olduğu için seninle bağı daha kuvvetli oluyor" dedi.
Ertesi haftalarda babamı evdeki bir iş için bana çağırdım. Geçenki olayla ilgili; "
İçini tutamadın ortalığı yıktın geçtin. Senin dışın bana benziyor için aynı annen. Abinde dışarıdan annene benziyor içi aynı ben." dedi. (HK!ya bu tespiti sorduğumda babamın tespitinin doğru olduğunu söyledi). Artık annenden özür dilersin, bilezik falan hediye alırsın. Anladımki mesele tam anlaşılmamış bizimkilerde. Çocukuğumdan beri "
18 yaşınıza gelince bu kadından boşanıcam sizi kurtarıcam" lafları eden babamın artık önünde hiçbir engel yokken, 28 yaşına gelen bana hala daha annemi savunabilmesi, ondan ayrılmaması, boşanmaması beni şaşırttı. Daha da çok şaşırtan lafı ise "
Bana yaşlanınca kim bakacak senle abin mi bakacaksınız sanki " demesi oldu. Açıkçası o an belli etmesem de bir şey demesem de
sarsıldım.
Bu zamana kadar baba yönünden şanslı olduğunu düşünen ben artık babamın BENCİLLİĞİYLE, çocuklarını değil kendisini düşünmesiyle yüzleştim. Babamın laflarından sonra ikinci kez yüzleşmeye gittim bu sefer babam evde yokken. Annem telefonlarımı açmadı ben de evi bastım. Beni görünce görmezden geldi uyuyor numarası yaptı. Bende: "
bu zamana kadar sana karşı içimde biriken kin. öfke, nefret var. Belki seni hiç affetmeyeceğim ama sana düşman değilim. Bundan sonra sen iyiysen bende iyiyim sen kötüysen ben çok kötüyüm" minvalinde yine bağırmadan ama öfkemi belli eden laflar söyledim. Annem ben çok hastayım şöyleyim böyleyim acılarım var diye bağırmaya başladı.. "
Hala bide üste mi çıkıyorsun? Abini daha çok dövdüm o bir şey demiyor. Senin bir annen yok unut". Babamı sonra telefonla arayıp "
şu oğluna sahip çık" falan diye bağırdı. vs. "
Ben geçmişi unuttum tamam artık sana düşman değilim diyorum" diye söyleyip yumuşatmaya çalışmama rağmen annem "
BEN UNUTMUYORUM GEÇMİŞİ" DEDİ. Ben de "
sen unutmuyorsan ben hiç unutmuyorum o zaman" dedim. Bir süre sonra sadece bağırıp çağırıp, yaşadığı acılardan bahsetmeye, beni dinlememeye başladı. Ben de en son: "
bundan sonra iyi düşün, yerinde olsam bir evlat kaybetmezdim, sen zaten benim için çoktan öldün" diyip çıktım.
Yüzleşmenin hemen akabinde terapiye geldim. Seansta ağlarım diye düşünüyordum ama ağlamadım. Fakat içimde öfkesini kusmuş ve sonrasında da rahatlamışlık yoktu. Aksine Öfkemi kusmuştum, insanları üzdüm ağlattım ve bu yüzdende KENDİMİ biraz suçlu ve üzgün hissediyordum. HK asla üzülmemem gerektiğini benim haklı olduğumu vs. söyledi.
"Terapilerin niye böyle uzayıp gidiyor çünkü hep üzgünsün hep üzgünsün...." (Bu cümlenin benim için hayati öneme sahip olduğunu farkettim, benim için kilit nokta ama bunu henüz tam idrak edemedim, çözemedim.) Seans sonunda yine suçluluk ve mutsuzluk duygularından arınarak çıktım. Aslında ben bir büyük zafer kazandım. (Aile ile yüzleşmede Koyugri arkadaşım da çok yardımcı oldu. Kendisini benden 2-3 adım önde görüyorum, o ailesi ile yüzleşmeleri çoktan yapmış bana da çok destek oldu, taktikler verdi. Kendisine burdan teşekkür ediyorum, hayatında başarılar diliyorum:))
Terapilere başlamadan önce çalıştığım yerde beğendiğim, erotize ettiğim bir meslektaşım vardı. Uzaktan denk gelince birkaç kez selamlaşıyorduk. İsmi Ahmetti. İlk gördüğümden beri bu çocuğun benim 3. büyük aşkım olacağını anlamıştım. Fakat ayrı bölümlerde olduğumuz için pek denk gelemiyorduk. Özellikle HK git o çocukla bir yolunu bul samimi ol mutlaka senin ona ihtiyacın var dedi. Bir gün yemekhanede denk geldik selamlaştık. "
Seninle iki senedir selamlaşıyoruz ama bi tanışmıyoruz " diyerek süreci başlattım.
Şu an arkadaş olduk diyebilirim ve adımların çoğunu ben attım. Şu an çeşittli etkinliklere gidiyoruz ve çok güzel duygusal tatminler yaşıyorum. Ahmet aslında çok yakışıklı, fiziği, vücudu çok iyi olan biri değil. Hatta önceden onun bölümünde daha yakışıklılar vardı erotize ettiğim. fakat onlar biraz hödük, egolu olduğu ve bana ilgi güleryüz göstermedikleri için onalrdan soğumuş, elemiştim. Fakat Ahmet ilk gördüğümden beri bana güleryüz gösterip ilgili davranıyor. Kendisinin önceki aşık olduğum erkeklere ne hikmetse (!) benzeyen yönleri var: Egosu olmayan, herkese güleryüz dağıtabilen,
sorunları olmayan, gayet sosyal ve ANNELERİ TARAFINDAN ŞIMARTILMIŞ kişiler. Ahmet ile takıldıktan sonra gay porno izleme isteği vs. gelmiyor. Başka erkeklerle beraber birlikte takılırken ahmeti onlardan kıskanıyorum. HK, Ahmetle dostluk kurmakla hem eşcinselliğimi hem de bu KISKANÇLIĞIMI yenmeyi öğreneceğimi söyledi. Aslında HK ile terapiye başlasaydım ilk Ahmet ile ilişkileri kuvvetlendirecektik sonra hayatıma Elif kendiliğinden doğal akışında girmiş olacaktı. Biraz tersten başlamış olduk:) Dikkat etmem gereken önemli husus Elif ve Ahmet ile yaşayacağım tatminler arasında kıyas yapmamak. Elif ile yatağa gireceğim, Ahmet ile dost olacağım, ikisi farklı şeyler.
Artık eşcinsellikten çıkış kapısına geldiğimi ve anahtarın Ahmetin elinde olduğunu düşünüyorum. Eğer yeterince onunla dostluk bağı kurabilirsem, tatmin olabilirsem bu kilidi açacağım ve bu diyarlardan yavaştan uçup gideceğim