Ben ne yaptığımı, nereye gittiğimi, neden yaptığımı hiç açık açık söylemiyorum. O yüzden beni hep takip ettiler değil mi hocam ailem. Sonra ben de hep takip ediliyorum zannettim. Şizofrenim hocam işte, bir geri dönüş yapın. Eğer normalde bu kafadaysam şizofrenim demek ki "John Nash" gibi.
Fikirler, hisler kalpten gelince yazılıyormuş hocam; ben, potansiyelim olduğu halde fazla düşünmekten yazamıyormuşum.
Hocam benim sorunum çocukluğum anladığım kadarıyla. Şu an için, bugünler için konuşacağım aksini belirtmedikçe hocam, önceki cümlemi bugünüm ile temellendireceğim, böyle değerlendirmeniz için söylüyorum. Ben ara verip, tekrar gelişimden beri,
Hocam bu hafta sonu geldiğimde
"Eleştirilmekten" nefret ediyorum hocam galiba ben, ne zaman içime o sıkıntı çöküyor diye düşünüyorum da sürekli, "eleştirildiğim" zaman düşüyor. Hatta eleştirildiğimi düşündüğüm zaman da düşüyor. Ben çok duygusalmışım, 1,5 yaşında hacca gitmiş annem ve babam, ben de sevilmediğimi hissetmişim, sonra dedemlere gitmişiz, Sami Dedemler, Ahmet Dedemi çok severim, çünkü o hem cesaretli, hem de çok sakin olarak anlatılırdı, tam olmak istediğim insandı. Gerçi o da beni dövmüştü, kovalamıştı yani, dövmeye çalışmıştı da ben kaçmıştım. Ama severim onu, çok severim, halbuki tanımıyorum bile doğru düzgün ben 7 yaşındayken öldü, hayalperestim herhalde, hayal gücüm çok fazla, hangisi benim anım hangisi değil ayırt edemiyorum bazen çünkü, beni obsesif eden annemmiş galiba, çünkü annemi eve kapatmış babam, annem de çok sinirliymiş, bana öyle yap böyle yap şöyle yap demiş herhalde ondan öyle olmuş. Korkmuşum ondan çok. Sami Dedem de beni aşağılamış her gittiğimde, aşağılık kompleksi yaşıyorum sanki ne yapsam olmuyor, ne yapsam olamıyorum. Olmuyor, olamıyorum!
Yeni olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum hocam, yeniliklerden nefret ederdim hep, sonra bunu aştım kendim de biraz.
"Kardeşiniz bi' değişik hasta" derken, onu kastettiniz herhalde, ben sadistim, şimdi de amaçladığım şeyleri o kadar hızlı yapmaya çalışıyorum ki bir an önce onlara ulaşayım istiyorum veyahut da unuttum, çok hızlı düşünüyorum değil mi şu an hocam, o kadar hızlı düşünüyorum ki, yok, konudan konuya atlıyorum, bi orada bi burada. Off off, sıkıldım yine, yazarken fena sıkılıyorum, bir an duraksasam sıkılırım. Aslında "ödev" bu da değil mi? Size yazdığım için yazıyorum, size yollamasam yazmayacağım değil mi? Yollamayayım mı size, ? Aslında masturbasyon yaptıktan sonra, düşünüp yazamıyorum, ilaçlardan mı bu? Hafızlığı jet hızı ile yaptım, 3 ayda 13 cüz ezberledim, Türkçe düşünmeyi unutmuşum, Türkçe düşününce konuşamıyorum değil mi, benim hiçbir şeyim yok aslında? Bu ilaçlar düşünce şeysini kapattılar, lobu bile ilk seferde aklıma gelmedi, ben yazamamı sıkılmaya bağlıyordum, içim sıkılıyor diye yazamıyorum zannediyordum. Sen kendini Tanrı yapmışsın derken onu kastediyordunuz, hiçbir sikim olmadığımı söylüyorsunuz benim değil mi, aynı Süleyman(a.s.)'ın Belkıs'a yaptığı gibi, saydam yaptırmıştı sarayın önündeki taşları, bu yüzdende Belkıs eteklerini sıvadı, altından da su akıyordu çünkü. Devrik devrik cümleler kuruyorum galiba hocam, Arapça düşünüp Türkçe yazıyorum galiba. Düşünemediğim için de kendime kızıp, ana hiperaktifim ben değil mi, hiper aktif yerimde duramıyorum o yüzden İlahiyata girmeden önce bi' sıkıntı yoktu, çünkü ben hep Eneslere gidiyordum, dışarı çıkmayı uzun zaman önce bıraktım, aslında hayatım sokaklarda geçti ama bir yerden sonra hiç dışarı çıkmamaya başladım, çünkü hiç arkadaşım yoktu, hep yanımda birini istiyordum, Enesle çıkmak istedim ama Enes de size "Muzaffer Bakan" diye biri geldi mi hocam?
Her şeyi merak ediyorum? Eneslere gidiyordum işte, ilahiyattan önce sürekli, orada rahat davranıyordum, sürekli konuşuyordum, hiç susmuyordum,bilmemne bir şeyler. Sonra Enes'in annesi sen mi konuşmuyorsun falan dedi bana, ondan sonra orada da mı konuşmamaya başladım, bir de Enes'in, anaaa Annem nasıl eve kapatıldığında sinir hastası oldu, ona misol verdiler bilmemne, sonra tüy gibi oldu kadın, sizde bana misol verdiniz, her şeyi içime atmışım değil mi ben, deli gibi yazıyorum o yüzden size, konuşacak birine ihtiyacım var. Doluyum o kadar doluyum ki deli gibi doluyum, sizi bir arkadaş gibi görürsem gece gündüz yazarım, ararım. ?! Ama normalde arkadaşlarıma bunu yapmıyorum, kendimi tutuyorum, kontrol ediyorum. Ama arada onlarda beni arasın istiyorum, aramıyorlar, o zaman üzülüyorum. Veya bana kırıcı bir şey söylediklerinde hayrına bi' özür dilesinler istiyorum, insanlık namına... Okula Enes olarak gitmişim değil mi ben hocam, onun düşünceleri ile, o yüzden oraya geldiğimde mıymıy konuşuyor dediniz, Arapça konuşuşumu duysanız o kadar düzgün ki anaaa ben Arapça, İlahiyat kendime bi;' vasıf kazandırdım, sonra Türkçe konuşmaya başlayınca sıkıntı mı yaşadım,io kadar özgüven depolamıştım neooldu? O kadar güzel Kuran oku sen, o kadar güzel Arapç.a konuş, kendi dilini konuşama. Sonra bunları okutacak mısınız hocam bana , ilacın etkisi geçtikten sonra, çünkü kibirli olduğumu düşünüp yine özgüvenimi düşüreceğim, bunu o anlamda söylemiyorum. Ama yine de kendimi kanıtlamak için mi yapmışım? Ya da bir yerden sonra öyle olmuş.Ben korkumdan çok Arapça çalışıyordum hocam hazırlıkta, ama sonra hocalar beni övmeye başladı, daha çok çalıştım aslında galiba, deli gibi çalıştım, o yüzden hocalara karşı ilgi duymaya başladım. Abdulmunim Hoca, Mahir Hoca hepsine karşı ilgi duyuyorum, anaa isimleri yazmıyordum size, ondan isimlerde kalıyorum hep, hocalarıma ilgi duyduğum içinde deli gibi suçluluk hissettim sonra, fantezi kurmamak için deliriyordum her gün, beynime ket vurmaya çalışıyordum.4 sene düşünmemeye çalıştım, ana Türkçe olarak cinsellikten başka bir şey düşünmüyordum galiba, Arapça konuşmamaya başlayınca, yeniden cinsellik mi geldi diyeceğim de "döllerin çıktığı" zaman şeymiş, neymiş, her şeyi cinsel obje olarak görüyordum hocam bi' ara, hatırlıyorum. Nereye baksam, neyi görsem yarrak gibi bilmemne gibi geliyordu, yoksa ben Arapça konuşurken müslümanlaşmışım da diyeceğim aa yok yok, Ben kendi isteğimle namaza başladım ama ilahiyata babamın yönlendirmesi ile geldim, dilden girecektim sınava, babam ilahiyata gitsen daha güzel falan dedi, edebiyat okumak çok istiyordum hocam ben biliyor musunuz ama araştırdım edebiyatta edebiyat okunmuyormuş, eski Türk Lehçelerini öğrenip duruyormuşsun, hiçbiri de konuşulmuyor. Ama ben araştırdım hocam, ilahiyatı araştırdım, insanların yazdıklarına baktım, oraya sevgiyi aramaya gittim aslında hocam, insanlar orada birbirine çok iyi davranıyordur diye düşündüm, çünkü "açık saçlı kıza" bile olumlu şeyler yazmıştı "kapalı kızlar", yazmak canımı sıkıyor galiba normalde, uzun uzun yazmak? Öyle mi?, işte ben de düşündüm ki baksana ne kadar olumlu insanlar, sevgi, muhabbet falan gittim, ilk başlarda çok iyiydim hakikaten, çok olumluydum, çocuk gibiydim gidip masanın üzerine oturuyordum falan, ana sonra bana dedi ki Yunus Emre vardı, meşhur Yunus değil. Hocam artık iyice ilişkiye girdiğimi düşünecekler veya girdim de bastırıyorum hala, müslümanlığıma yediremiyorum? Ama hatırlamıyorum öyle bir şey ya, hatırlamıyorum bir erkekle cinsel ilişkiye girdiğimi falan? Öyle bir şey olmadı. Sonra bu Yunus Emre'ye ben çok samimi davranıyordum, bir gün morali bozuktu, yanına gittim sürekli derdini sordum, anlatmadı yine sordum, iyilik etmek istiyordum halbuki ama istemedi konuşmak ben de saldım, sonra ben bunu konuşalım mı diye aradım, konuşalım dedi, sonra akşam beraber derse gittik, sonra çıkışta koluna girdim ben, samimi bir şekilde davranmak için, benim için o samimiyet ifadesi, Enesle biz öyle anlaşmıştık, Enes'e göre öyleydi ya da Enesle aramızda bir şeydi. Enes beni eve bırakırdı hep, sonra ben onu bırakmaya başladım. Sonra Yunus'u eve bırakmaya başladım. Aslında Enes eşcinseldi, beni eşcinsel yaptı anlattıklarıyla, çok fazla duygusal yaptı. Çünkü Enes'e yazınca ben eşcinselim diye, sildi beni her yerden, Enes güya birilerine aşık oluyordu hep, lisede sen böyle olmasaydın da kızlara platonik aşklar besleyecektin dediniz, Enes platonik platonik seviyordu, Merve'yi, Fatma mıydı neydi kızın adı, isimleri hatırlayamıyorum, çıkmıyorlar. İsimleri yazmıyordum normalde size yazarken, ondan isimleri hatırlayamıyordum baştan yazarken herhalde veya İsim hafızam falan yok, çünkü herkesin ismini unutuyorum sürekli. Ana ben önceden herkesin ismini mi ezberliyorum bir ortama girdiğimde, aynı camdan izlediğim gibi, çünkü isimlerini bilmezsem hata yapacağımı düşünüyorum. Anaaa bir ortama girdiğimde gidiyorum, herkesi izliyorum, aynı camdan olduğu gibi, hükümlerimi veriyorum, sonra arkadaşlık ediyorum değil mi? Travma yaşatan şeyleri hatırlıyordum zaten dün, ama yazamadım, bastırdım, korktum çünkü. Şimdi aklım biraz daha yerinde, çocuk aklı ile düşünüyorum yani, insanların suratlarına bakıyorum sadece, kendimi Tanrılaştırmışım, tepeden bakıyorum insanlara, dün babam tepeden bakıyordu bana, yani somut olarak, ayaktaydı ben oturuyordum, rahatsız oldum, otur otur diye emrettim ona istemsizce, yani galiba istemsizce, Furkan Eniştem güldü, rahatsız oldum, aslında siz İnternette paylaşmıyorsunuz değil mi biz söylemeden, baştan öyle söylediniz ki yazmayayım, paylaşırsam fark edilir diye, biri görür benim eşcinsel olduğumu anlar diye, eşcinsel olduğumu kabul ettiriyorsunuz bana şu an ama değilim ama olmadığıma siz ikna ettiniz?! Hayır, olmadığıma ikna etmiş bir şekilde yazıyorum. Önce eşcinsel değilsin dediniz inandım, şimdi eşcinselsin diyorsunuz ona da inanıyorum?! Eşcinsel yazabiliyorum, önceden sadece nispet mi ediyordum, "Eşcinsel olduğunuzu kabul edin" önce diyordu yazıda, Allah kahretsin, ben eşcinsellikten kendim kurtuldum ama eşcinsel olmadığımı kabul edemediğim için yine eşcinsel kaldım? Bu ne anasını satayım!
Ben kendime ne dersem öyle oluyorum, şizofrenliğe doğru gidiyorum hakikaten değil mi hocam veya şizofren olmuşum bile?