Nisan 2021 - Aradan Çıkarma Hastalığı
YDS ve Ales'e gireceğim için ciddi bir şekilde kütüphanede mesai harcıyorum. Tıpçı olan arkadaşımla genelde iyi anlaşıyoruz. Son zamanlarda manasız diyaloglar yaşıyoruz fakat. Bende biraz sıkıldım açıkcası, arkadaş edinme konusunda kötüyüm. Ama genel sorun kendisi, belli başlı birkaç sıkıntısı var ve benimle paylaşmak istemiyor, bende zorlamıyorum. Gelip bana sarıyor, çoğu zaman çocukça davranıyor, insanın sinirini bozan türden. Benim için şu iki üç hafta kritik ve kendi işlerime yoğunlaşmam gerekiyor. O yüzden bir süre yalnız kalmaya ihtiyacım var. Kendimle daha fazla yüzleşmem lazım, kararlar alıp uygulamam gerekiyor.
Bu kararı şuan aldığım için biraz tereddüt ediyorum, yani gece vakti uyuyamadığım için aldığım karar ne denli doğru olabilir ki? Şunu söylemem lazım, yalnızlık benim için gerçekten zor. Çoğu insan için zor ama ben yalnız kalmaktan korkuyorum. Nedeni ise kendimle yüzleşememem. Uzun süredir araftayım, belirsizlikler içerisinde yüzüyorum. Doğru yere doğru kulaç atıyorum orası kesin. Ama yanımdan gelip geçen teknelere atlamıyorum. Zoru seviyorum, kolaydan nefret ediyorum. Buda hayatımı kimi zaman çekilmez hale getiriyor. Şunun farkındayım, hayatımı anlamlı kılan bu özelliğim.
Biraz irade terbiyesine ihtiyacım var, ama çekiniyorum. Aslında bu profile çok uygun bir insanım, kafamda her zaman bir meşgalem olsun istiyorum. Hatta ölene kadar çalışmak, yararlı bir şeyler yapmak istiyorum. Bu yüzden bazı şeyleri yeniden keşfetmeme gerek yok, bu genel bir sıkıntı bunun üzerine gidip araştırmalıyım. İnsanlar hayatlarını nasıl düzene sokuyorlar, kendilerini nasıl frenliyorlar? Ama ben zoru sevdiğim için bunu keşfetmeyi umuyorum ve bu hiçte sağlıklı bir düşünce değil. Aslında sadece benim için bir bahane.
Küçükken hep şunu hayal ederdim, olurda tüm teknoloji yok olursa ve insanlık sıfırdan başlamak zorunda olsa ben bu işin ucundan tutabilir miydim? Yani bizim için hayati olan işleri ne kadar kavrayabilirdim? Kesinlikle bana ihtiyaç duyarlardı. Kafam hep bu gibi işlere çalışıyordu ve buda zamanla fikir üretmek konusunda beni çok teşvik eden bir düşünce halini aldı. Çok rahat bir şekilde mekanizmaların nasıl çalıştığını anlayabiliyorum, yeni bir mekanizmayı ihtiyaca göre kafamda tasarlayabiliyorum. Bu konuda o kadar iyiyim ki şuan bir şirket kurma teklifi aldım büyük bir firmadan. Bir proje üzerinde çalışıyoruz, aslında 20 yıl öncesinin teknolojisi. Ama patent o kadar karışık ki bu alanda uzman olan hocamız bile işi bana pasladı ve ben yardımcı oluyorum. Yani meyvesini vereceği aşikar ama ben gönülsüzüm biraz. Yine de tüm ipler elimde olsun, mezun olunca tercihimi ben yapayım istediğimden yan cebime koydum.
Bu özelliğimin iyi olduğunu hep biliyordum, sadece iş hayatına dahil olunca bu kadar önemli olduğunu fark ettim. Dediğim gibi, zoru seviyor olduğumdan bu özelliğim kenarda dursun ben başka bir şey öğrenmeye çalışayım kafası vardı hep. Mesela İngilizce hazırlık okurken Almanca da öğrenmeye başladım. Haliyle ikisi de yarım kaldı. Sonra kendimi adam akıllı toparlayıp sadece İngilizce'ye odaklandım. Matematiğim o kadar kötüydü ki bende gidip dibine kadar matematik öğrendim ama sonradan fark ettim ki kafamdaki tasarımları kağıda dökemeyecek kadar teknik bilgiden noksan kalmışım. O yüzden matematiği bir kenara bırakıp tasarım programlarını geç de olsa öğrenmeye başladım.
Kendimi hep meşgul eden bendim. Zoru sevdiğimin farkındaydım. Bunlar gerçekten çok değerli özellikler ama çok da tehlikeliler. Küçükken atılan tohumlar şuan zehirli sarmaşıklara dönmüş durumda. Haliyle kendimle yüzleşemiyorum, nasıl olsa Hüseyin Hocayı bulmuşum 4 ayda bir gider kendime gelirim yavaş yavaş. Yanlış işte bu düşünce, önce ben kendimle yüzleşmeliyim ki Hüseyin Hocanın veyahut bir başkasının sözleri benim için bir anlam ifade etsin. Arkadaşlıklarım değer kazansın, yaptığım işler kıymetlensin. Şuan gerçekten dişini tırnağına takmış bir biçimde bazı işlerle uğraşıyorum. Ama bunların beni yorduğunun farkındayım, hata yapmayı göze almalıyım. Başarısızlığı göz önünde bulundurmalıyım. Dünyanın sonu değil, öyle yada böyle ideallerime hiç olmadığı kadar yaklaşıyorum. Tünelin sonu artık gözüküyor, daha temkinli ve sağlıklı düşünmeye başlamam lazım.
Bu süreçte iyice duygusuz bir pezevenk olduğumu da itiraf etmeliyim. Bu yeni özelliğimi çok seviyorum. Sağlıcakla kalın.