Gündemden hiç düşmeyen, her ne hikmetse herkesin kolayca ele aldığı bir konu hakkında yazdığım üç beş cümlemi sizinle paylaşmak isterim. Yazsam belki sayfalar dolusu bir roman olacak hayatımın en büyük imtihanı, eşcinsellik... Yıllarca bu hislerimin geçmesi ya da yoluna girmesi için gece gündüz dua eden, az çok dindar bir çevrede yetişmiş olan ben; hiç bir zaman umudumu kaybetmemişken üçüncü cinsiyet, cinsel tercih, doğuştandır, genetiktir değişmez, yalanlarına boyun büküp inancımı kaybettim bazı zamanlar. Şimdi soruyorum kendime ; hangi akla, hangi zihniyete hizmet için bu fikirleri savunup yaymaya çalışır bu insanlar diye ama "kendi kendini kandırma ya da kolaya kaçma" işi olduğuna kanaat getirip iyi niyet gösteriyorum bunlara. Yaratıcı, insanı iki cinsiyet üzere yaratmışken sizin ne haddinize ki zor durumda olan insanların üçüncü cinsiyet aldatmacasi ile aklını karıştırıp içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırıyorsunuz? Diyelim ki siz inanıyorsunuz böyle bir şeyin olduğuna; peki şansını denemek isteyen insanların bu özgürlüğüne, özgürlük meraklısı sizler neden tepki gösteriyorsunuz? Eşcinsel hislerimden dolayı kimsenin beni değiştirmek istemesi ile karşı karşıya kalmadım çünkü kimse durumumu bilmiyordu. Diyeceksiniz ki toplumun baskısı, dini kurallar ve inançların seni değişime itiyor. Hayır, ben eşcinsel hislerimi benligime yabancı görüyorum. Ben baba olmak istiyorum, güzel bir aile hayatım olmasını istiyorum. Ben, ne çok hanımefendi bir adam olmayı ne günlük- haftalık-aylık ya da senelik ilişkilerle kendimi yıpratmayı ne de kendimi pazarlamayı istiyorum. Ha isteyen varsa orası beni ilgilendirmez. Ben erkek bedenim içerisinde erkek gibi olmak istiyorum. Bu isteklerimin objektif olarak dile getirilmemiş sözler olduğunu söyleyecekseniz, dünyada her kültürden her dinden insanın tedavi arayışları içerisinde olmasını düşünün. Böylelikle İslam düşmanlığına bağlı yobaz atışmalarınızın da ne kadar yersiz olduğunu anlamış olursunuz. Hristiyanlar, Yahudiler ya da ne bileyim ateistler hatta eşcinsel evliliği kabul etmiş ülkelerde yaşayan insanlar ne diye değişmek istiyor acaba? Şunu da belirtmek gerekir ki İslam'da eşcinsellik, Lut Kavmi'nin helakı'na bağlanıp eşcinsel hisler taşıyan insanları lanetlemekten ibaret olamaz. Bu bencillikten, yalnızca kendine Müslüman olmaktan başka bir ifade ile açıklanamaz ama yine iyi niyetle yaklaşarak bu insanlara "eşcinsellik cahili" diyorum ve onların eşcinsel hisler taşıyan insanların ne çektiğini bilmeden, eşcinsellikle ilgili hiç bir araştırma yapmadan; yalnızca, sözüm ona özgür bireylerin yaşantısına bakıp konuştuklarını yüzüne vurmuş oluyorum. Bir günah varsa eğer bu eşcinsel yaşamın kendisi olabilir, eşcinsel hisler günah olarak değerlendirilemez. Değişmek isteyen insanları yargılayan çok akıllı, kendi ile barışık ve "heteroseksist sistem içinde kendini ispat etme" iddiası içindeki insanları ise zaten hiç anlayamadım. Siz kabul ediyorsanız başkaları kabul etmek zorunda mı? Kabul ettiğini söyleyip başkalarının değişme çabasına laf atmak nasıl bir çelişkinin ürünüdür? Demek ki hala bazı gerçeklere göz yumamadıklarını farketmediğimiz zannediliyor ki tedirginlik duyuluyor. Ben erkek bedenimin içerisinde bu hisleri taşımaktan mutsuzsam sizin beni eşcinsellik onaylayıcı terapilerine mahkum etmeniz de ne demek? Eşcinsellik onarım terapisi ise sadece değişmek isteyenler için etkilidir ve değişmek istenirse değişilir. Eşcinselliği hormonlarla açıklamaya çalışan zavallılara hiç değinmek istemezdim ama bu düşünceleri ile insanları zehirlediklerine bizzat hayatım şahittir. Beni iyice karamsarlığa gömen bu saçma fikri çürütmek bir fakülte hastanesinde yaptırdığım hormon testinin gayet sağlıklı sonuçları ile mümkün oldu. Hele şu cinsel tercih felsefesini hiç anlamış değilim. Kim cinsel bir tercihte bulunmuş ki biz bulunalım? Siz heteroseksüeller söyleyin bakalım, siz mi seçtiniz heteroseksüel olmayı? Ya da madem seçilebiliyor, homoseksüel olmayı seçin bakalım yapabilecek misiniz? Eğer mesele sadece cinsel tercihse biz niye heteroseksüelliği seçmeyip bu kadar sıkıntıyi göze alalım da eşcinselim diyelim? Işte bu sorular cinsel yönelimi tanımlamış oluyor. İnsan iki cinsiyetten birisi ile dünyaya gelir (burada çiftcinsiyet kavramı ile eşcinselliği ayırt edemeyenler hiç konuşmasa daha iyidir), iki yaş öncesi dönemden başlayarak psikolojik ve sosyal çevrenin etkisi ile insanın cinsel kimliği şekillenmeye başlar. Bir insanın erkek ya da kadın cinsiyetine sahipken karşı cinsiyetin kimlik özelliklerini göstermesi iki yaş öncesi dönemlerden itibaren yaşanmış olan bu psikolojik ve sosyal sebeplerin etkisi ile açıklanabilir. Bu durumda bir diğer görüş "ben kendimi bildim bileli böyle hissediyorum, o zaman yanlış bunun neresinde" de kendini bilmez bir ifade olarak kalır. Çünkü iki yaşında yanlış yönlendirilmelerin etkisi ile şekillenmiş bir kimliğin, kendimi bildim bileli böyleydi diyerek değişimi reddetmesi başkalarının değişemeyeceği anlamına gelmez. Bir de şu hiç bir şey bilmeden konuşan insanların" macera merakı teorisi" var. Bu teorinin haklılık payını bir kaç hemcinsi ile cinsel ilişki yaşayıp sonra normal hayatlarına dönen insanların varlığı ile ispatlamak, değişim için çareler arayan ve eşcinselliği kabul edip göğsünü gere gere ortalıkta gezinen insanların varlığını görmezden gelmek demektir. Böyle bir macerayı hangi akıl kabul eder acaba? İşte böyle... Bu denli derin bir meselede atıp tutmak bu kadar kolay olmamalı. Bilen konuşmalı ağzı olan değil, belli bir ideolojinin ağzı olan hiç değil...!!!