Gönderen Konu: EŞCİNSEL ERKEKLER İÇİN EVLİLİK - KADIN - AİLE CENNET MİDİR?  (Okunma sayısı 6469 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Bir zamanlar hayalini bile kuramadığım nasıl olacağını hiç bi şekilde mantığıma sığdıramadığım bi olayın nasıl gerçekleştiğini anlatacağım : EVLİLİK

Daha en baştan dezavantajlı başlamışız hayata; en kötü aile yapılarından bir aile, silik vasıfız bi anne ondan daha beter liderlik babalık insanlıktan nasibini almamış evlilikten aradığını bulamayınca çalışma bahanesiyle yurtdışına kaçıp terkeden bir baba, birbirinden şerefsiz komşu çocukları bir araya gelince tacizler tecavüzler kaçınılmaz oluyor sanki. Saf salak hiç bişeyden habersizce sürüklenilen bi çocukluktan sonra da sağlıklı bi erkek ortaya çıkacak değil ya. Sinik korkak gelişememiş çocuksu aklı bi karış havada yaşıtlarıyla kaynaşamayan erkeklikten erkekliğin gerektirdiği iddialılıktan çok uzak bi ergenlik geçiyor. Bu arada kızlara karşı olması gereken tutku çekim arzu istek fantezilerine davet yakınlarından arkadaşına karşı gelişiyor. Liseni son senesinde de sitelerle tanışılıyor. Arama yapmak için de Türkçe İngilizce sözlükten kelimelerin karşılıklarını buluyorum. İnanılmaz bi dünya. Tam aradığım şey gibi geliyor  o zamanlar. Ne büyük hatalar yanlış düşünceler.
Üniversiteye gelince artık videolar siteler konusunda bi uzmanlık oluşmuş köşe bucak internet kafe arayıp o site senin bu site benim dolaşıyorum ilk sene. Bu arada sınıfla çok iyi bi diyalog kuruluyor. Kızlar çok seviyor beni komik buluyorlar. Şimdi bakınca bende buldukları şeyin tehlikesiz oluşum zarar gelmeyeceğini bi şekilde hissetmiş olmalarından dolayı kendilerine çok yakın bulmaları olduğunu sanıyorum. İkinci sınıfta bi çocuk çıkıyor karşıma. Allah ım  bu  nasıl bi şeydir. O ağırlığı bakışı mahzunluğu görüntüsü. Üniversitemi mahvedecek bi süreç başlamış oluyor. Deli gibi seviyorum benim hiç bi varlığım söz konusu değil onun yanında tek istediğim beni sevmesi ama o kadar kendimden vazgeçiyorum o kadar kendimi ayaklar altına alıyorum ki o değil kim olsa sevmez saygı duymazdı o organizmaya. Ama ben kopamıyorum engel olamıyorum hayaller fanteziler her şey onun üzerine. Tatillerde arıyorum ulaşamıynca kafayı yiyecek gibi oluyorum. Bişey mi oldu ne oldu. Ki rahatlığıyla nam salmış ben nasıl bi evhamlanmadır. Neyse ben bunu sevdikçe bu beni ezdi iteledi. Ben üzerine gittikçe bu kaçtı. Ben reddedildikçe yıkıldım hayatımda bir kere bile arabesk dinlememiş ben evet hayatım boyu üniversite 3 e kadar bir tane bile fardi Orhan müslüm güllü Kamuran dinlemedim. Ama açığı fazlasıyla kapattım o 2- 3 yılda. Bilmediğim şarkıcı dinlemediğim arabesk şarkısı kalmadı. Ama nasıl dinlemek. Ağlaya ağlaya. Çok zor günlerdi.

Sanırım bu iş bu kadar ilerlememişti şimdi karım olan kızla sınıf arkadaşları tarafından tanıştırıldığımda. Tabi üniversite de olunca sosyal bi görevin de var. Sürekli sohbeti dönen konu kız kız kız. Kim kiminle çıkmış kim kimi ayarlamış. Bi gün bizim sınıfın kızlarından biri kolumdan tuttu koştura koştura bi kaç koridor geçtik aniden durduk birbirimize takdim edildik. Sonra sürekli bir araya getirildik. Resmen bizim sınıf seferber oldu aramızı yapmak için. Ben de bıraktm kendimi nasıl olsa her şey halloluyordu. İlgi alaka da vardı. Bi kaç görüşmeden sonra oyunun tadı kaçtı tabi ben de. Zaten bişey hissetme durumu kesinlikle söz konusu değil. Çekici bulmuyorum arzu duymuyorum. Aramamı gerektirecek bi durumda yok. Öbür tarafta yoğunlaşarak devam eden bir durum da söz konusu olunca aramadım sormadım tabi. Ama bu kadarcık kısa bi zaman içinde olması mümkün olmayan şekilde kız tutulmuş şiirler gönderiyor yolda yürürken şarkılar okuyor. Zor tutuyorum kendimi ne kadar saçma zor geliyor anlatamam. Ben ne oldu ne zaman gördün de bu kadar tutuldun diye kızıyorum. İyice uzaklaşıyorum. Yazık kız son bi çare blöf yapıyor olmayacaksa ayrılalım diyor. Aradığım fırsat olur birbirimizin vaktini almayalım diyorum. Orda benim hayır ayrılmayalım demem lazımmış halbuki. Orda ayrılıp giderken ne kadar rahtladığımı hatırlıoyrum kurtulmuş özgürlüğe kavuşmuş gibi. Nefes aldım resmen.

Bu şekilde başlayan git gellerle dolu ilişkimizde 4 kere ayrıldık her seferinde daha zor oldu birliktelik. Ayrılıklar da öyle eften püften değil 9 ay süren bir yıl süren ayrlıklar. Ne oluyor da o kadar zaman sonra gene bir araya geliyoruz şimdi anlayabiliyorum çünkü borderline kişilik özellikleri var ben de. Soğuduğum zaman kızı komple kötü yapıyorum hiç iyi bi yönü yok. Ayrılıp biraz vakit geçtikten sonra da tamamen iyi hale geliyor. Böyle bi kısır döngü. En son gene yine sallantıdayken ilişkiyi toparlamak için Türkiye nin bi ucundan kalkıp çalıştığım yere geliyor çalıştığım yeri buluyor falan filan bi faydası olmuyor tabi gittikten sonra facebook dan mesajla bitiyor iş. 9 ay hiç bişey olmadı. 6 aydan sonra ben yine olur muydu ki olmaz mıydı ki demeye başlıyorum. 9. Ayda bi mesaj geliyor ondan. Bu sefer ben kalkıp gidiyorum memleketine her şeyi anlatacağım diyorum.  Oturuyoruz bi yere ben başlıyorum başımdan geçenleri dayanamıyorum tutamıyorum kendimi ağlamaya başlıyorum ağlamamak için kendimi tutmaya çalışırken boğazımın nasıl ağrıdığını hala hatırlarım. Durum böyle böyle böyle. Biizm ilşikimizin hep eksik olan şeyi arzuydu. Ben seni değil taciz tecavüzlerden dolayı kadınları arzulayamıyorum. Hep git geller bu yüzdendi. An geliyor ümitleniyorum yapabilir miyim ki diyorum. Ama işin içine girince kadın erkek ilişkisini yürütemiyorum çünkü erkek kişiliği gelişmemiş. Kızın bana söyledikleri yaptıkları hiç çekici etkileyici gelmiyor. Kızın bana hissettiklerini ben o çocuğa karşı hissediyorum. Yapamıyorum. Ama düzelmek istiyorum böyle gitmek istemiyorum bunun için terapiye gideceğim ama ne olacağını olup olmayacağını olacaksa ne zaman olacağını bilmiyorum. Durum bu. Eğer bunları göze alabilirsen tamam devam edelim dedim. Tabi o anın duygusallığıyla tabi ki ben seni ölene kadar beklerim demesi çok normal. Sonradan bunları konuştuğumuz halde ne kadar sorun yaşadık. Çünkü bi kadın erkeğin arabasına binince 90 la gitmek istiyorsa benim en başta motorum çalışmıyor zaten ite kaka 10 la gitmeye çalışıyorsak ne kadar kabul etmiş olursa olsun hırçınlaşıyor kız. Sürekli açıkla açıkla çok yıprandı o da ama vazgeçmedi geçemedi.
 O en son konuşmadan sonra  çalıştığım şehre dönünce telefonda konuşmalar şu şekilde gelişmeye başladı. Bugün görücü geldi. Bugün şu beni sordu bugün yolda amca yolumu kesti seni torunuma alacağım dedi. Sürekli her gün bunları dinler oldum. Belki biraz haklı olabilir okulu bitmiş işe başlamış  bi kız sonuçta herkes almak ister ama ben evlilik deyince kulakları dikip kaçacak delik arıyorum dehşete düşüyorum. Öyle şatlar öne sürüyorum ki  olmaması için nasıl bş mücadele anlatamam. Ama artık bu muhabbetlere daha fazla dayanamayınca ailesiyle tanışmaya gidiyorum ama giderken kafam basmıyor o işin ciddiye doğru ilerlediğini sanki sanki sıradan bi arkadaşımın evine yemeğe gidiyorum. Yemek yeniyor ve tamamen benim kontrolüm dışında çok hızlı bi şekilde yüzük de takılıyor isteme de oluyor nişan da oluyor. Ne olduğunu anlayamıyorum noluyor lan nere gidiyoruz nerdeydik nereye geldik ne çabuk geldik ama iş işten geçmiş iş bizden çıkmış işin içine aileler girmiş bulunuyor artık. Eskisi gibi rahat rahat ayrılamıyorum da artık bizimkilere de mahcup olmamak için sonuçta memleketten değil  kalkıp ta nerelere getirmişim onları. Çok zor devam ettiğimiz günler oldu pimanlıklarla nolur benden kaynaklanamayan bi sebeple bitsin. Ayrılsın benden diye ne gıcıklıklar yaptım ne zor günler yaşattım yok olmuyor ayrılmıyor kız.
Askere gittim geldim bi baktım ki düğüne 3 ay var. Benim etekler tutuştu uyuyamıyorum nefes alamıyorum olamaz evlenemem evlensem ne yaparım, sevişirken adamları mı hayal edeceğim. Bi kere kadın vücudu iğrenç geliyor bana. Zayıf pis. Nasıl sevişilir ki onunla. Ya yapamam kesin rezillik çıkar mahvolurum evliliğin geri dönüşü de yok Allah ım nolur bitir bu işi bi sebep ver bi bahane ver ayrılalım diyorum ama ayrılacak cesareti de gösteremiyorum. Korkaklık da tavan.  İstemiyorsan al madem ayrılık kararını. Zaten o kararları alamadığım için eşcinsellik güçlendi geldi ya. İte kaka kavga gürültü zorla o gün geldi çattı resmi nikah. Eş durumu tayini yapabilmek için resmi nikahı kıymamız gerekiyor. Resmi nikaha gidiyoruz ama beni gören der kesin cenazesi var bu çocuğun yakını ölmüş. Yüzüm kireç gibi terliyorum gerginim. Allah m tramvay kaza yapsın nikah memuru ölsün gelmesin kıyamasın nikahı gibi saçma sapan çırıpınışlar. Ama hiç bişey olmuyor gidip nikahı kıyıyoruz. O zaman da şöyle teselli ediyorum kendimi aman ne olacak anlaşamasak ayrılırız nedir yani dünyanın sonu değil ya ilk ayrılan biz olmayacaz ya gibi kendini yatıştırma çabaları. Hararet yapan bünyeyi soğutma çalışmaları. Ama bizim kavgalar hala devam ediyor tabi. Eşyalar alınırken biz kavgalı küstük. Etrafımızda insanlar koşturuyor biz de tık yok.
Bu arada tabi ben askerden gelir gelmez hemen terapiye başladım.konuşuyoruz ediyoruz. H.K korkuların %80 inin gerçek dışı olduğunu boş olduğunu söylüyor. Tabi atbi diyorum senin tuzun kuru. Bi gün nişanlıyı da getiriyorum terapiye. Konunun ne olduğunu tam söylemeden sosyal fobi diye görüşüyorlar sonradan ben de giriyorum. H.K bu işin iyi olacağını düşündüğünü olumlu olduğunu filan söylüyor. Hadi bakalım hayırlısı diyoruz. Ama kavgaya devam. O aralar artık tam düğün arefesi aile sorunları da giriyor işin içine. Artık ben de tahammül kalmamış isyanlardayım nasıl pişmanım ben o resmi nikahı niye yaptım yapmasaydım kesin ayrılırdım şimdi diye.  Ayrıladabilirdim hakkaten çok zor geçti o günler. Bi şekilde kavga gürültü düğün için gittik memlekete koşturmacayla geçti zaten nasıl olduğunu anlamadık bile.  Düğün organizasyonu korktuğumun çok çok çok altında aksilikle halloldu. Beklediğimin çok üzerindeydi. Pazar günü atladık uçağa rahat rahat işimizi yapalım diye evi kurduğumuz şehre geldik.

O dehşet gecesi; GERDEK. Gece eve vardığımızda saat 2.30 filandı. Ölüyoruz yorgunluktan. Dua ediyorum nolur bu gece olmasın yatıp uyuyalım diye. Ama bizim yeni gelin giymiş gelinliği oturmuş yatak odasına Allah ım sen yardım et diyerek girdim odaya. Ne yapcağımı da bildiğim yok. Gelinliğini çıkardık. Girdik yorganın altına. Ha bu arada şunu söylemeyi unuttum. Terapiler ilerledikçe bizim kızla yan yanayken sarılırken benim oğlanda hareketlilikler olmaya başladı ufak ufak. Oha diyorum lan ne oluyor bi kızla sarılıyorum ve ereksiyorn oluyorum. 25 yaşında bi erkek için son derece olağan olan bu durum benim için bir ilk ve ne kadar özel kıymetli olduğunu anlatamam heralde. Nasıl seviniyorum Allah ım yoksa olcak mı bu iş diye. Neyse dönelim o geceye yorganın altına girince de zaten vücutlar da birbirine değince çoğu eşcinselin en büyük kabusu olan ya yapamazsam olay ı gerçekleşmiyor ve alet keser sapı kıvamına geliyor merak etmeyin. Bu değil mi zaten sizi dehşete düşüren foyanızın ortaya çıakcağını düşündürtüp kızlardan kaçmanıza neden olan ve eşcinselliği besleyen konulardan bi tanesi. Hiç sıkıntıya gerek yok. O iş benim şaşkınlığım arasında olup bitmiş oluyor.
Ama bunca yıldır kadın dünyasına yabancıyız ya o işin de gerçek üstü olacağını düşünüyorum ya, vajinaya bi girince eşcinsellik filan kalmayacak her şey mucizevi şekilde iyileşecek diye düşüncelere kapılmış olduğum için benim için o konu büyük hayal kırıklığıydı. Bunları konuşmam lazım çatlayacağım duramıyorum. Ama bir hafta var terapiye o bir hafta günde üç öğün sabah öğle akşam deli gibi sevişiyoruz ama ben boşalamıyorum tatmin olamıyorum yorganın altından çıkamıyorum çok utanıyorum ve bunun hep böyle süreceğini düşünüp yanlış mı yaptım acaba diye kahroluyorum ama cinsellik dışında evliliğe bakıyorum HARİKULADE bişey. Evin içinde sohbetimiz muhabbetimiz çok güzel. İnsana bi güven geliyor bi evin erkeği olmak bakkaldan bişey alıp gelmek senden bişey istenmesi yapınca şükran duygularıyla bi sarılınması. Böcekten korkup senden yardım istemesi. Kavanozun kapağını açmak için sana uzatması. Senin için etrafında pervane olunması. Bi eve bey olmak. Senin istediğin sevdiğin şeylerin yapılması. Allah ım bunlar bu küçük şeyler neden bu kadar çok mutlu ediyor içimi ferahlatıyor kendimi iyi hissettiriyor bana. Sevmeye başlıyorum evliliği.
Hafta sonu oluyor terapide söylüyorum cinsellik tam bir hayal kırıklığıydı benim için diye. Benim için çözümü olmayan çok büyük problem gibi görünen olaylara aldığım tavsiyeler öyle ufak dokunuşlar öyle küçük tavsiyeler ki onlardan bu kadar çok etki beklemez kimse. Hani kung fu ustaları karşıdakine küçük parmak hareketleriyle öyle yerlerine dokunur ki karşıdaki kitlenip kalır aynen öyle oldu öyle kritik noktalara vurgu yapıldı ki terapide evde onların bu kadar mucizevi sonuçlar doğuracağının ister istemez düşünmedim. Ama sonuçlar karşısında da mest olmadım değil.
Şu anda 4.5 aylık evli eski bi eşcinsel olarak diyebilirim ki eğer eşcinsellikten kurtulmak isteniyorsa hayatınıza bi kız sokmak zorundasınız. Bi kızı hayatınıza sokmadan kadınlar dünyasını tanımadan nasıl çekici hale gelebilmesini bekliyorsunuz ki. Deli gibi korkuyorsunuz biliyorum, dehşete düşüyorsunuz. Ama zaten korkular değil mi eşcinselliği besleyen. Ve inanın korkularınızın %80 i de değil bana göre %90 ı boş gerçek dışı korkular. Bi kere hayatınızda bi kadın olunca sizin erkekleşme süreciniz başlamış oluyor. Yanınızda kadın varken siz kendinize güvenmeye başlıyorsunuz kendinizi daha erkek hissetmeye başlıyorsunuz. Erkekleştikçe, erkekliği bi erkekten sömürüp alabileceğinize yönelik gerçek dışı düşünceden kurtulmuş oluoyorsunuz. Erkekleştikçe bi erkeğe değil bi kadına ihtiyaç duymaya başlıyor insan. Zaten kadın hayatına girdi diye hemen cinsellik yaşanacak diye bişey yok. Biz mesela ilk defa gerdek gecesinde öpüştük. Üniversitedeyken karşı taraftan bununla ilgili talep geldi tabi ki. Bi gece kuytu bi sokağa gittik öpmek için yeltendi üstüme atladı resmen ama orda bi bahaneyle savuşturdum. Zaten istedikten sonra hem öpüşmekten kurtulup hem de size prim yaptıracak çok güzel bahaneler var. Mesela sana kıyamam ben, ya da büyüsünü bozmak istemiyorum evlendiğimizde yapalım ya da aramızda dini hiçbir serbestlik yok ben bunu yapamam gibi o size kalmış. Yapmayınca size olan saygı daha artıyor hem.

Şimdi bakıyorum geriye ne mücadeleler ne savaşlar verilmiş. Eski durumuma bakıyorum şu halime bakıyorum hayal bile edemeyeceğim bi noktadayım. Evli ama en önemlisi mutlu bi evliliğim var. Ve her geçen gün karıma biraz daha bağlanıyor tutkum arzum her geçen biraz daha artıyor. Sanırım zamanla eski duygu düşünceler yavaş yavaş silinecek ve hayal meyal kalacak aklımda sanki ben değilmişim gibi sanki onları hisseden başkasıymış gibi. Hadi bakalım inşallah.
Eğer evlilik sizin için bir cehennemse ben size bunları cehennemin içine girmiş biri olarak yazıyorum. İnanın Allah u Teala o cehennemi gül bahçesine çeviriyor. Siz yeter ki çabalayın isteyin mücadele edin. Ümitli olun. Korkmayın cesur olun.
   

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: EŞCİNSEL ERKEKLER İÇİN EVLİLİK - KADIN - AİLE CENNET MİDİR?
« Yanıtla #1 : 26 Aralık 2014, 01:33:50 öö »
...