Gönderen Konu: EŞCİNSEL TEDAVİ YAZIŞMALARI  (Okunma sayısı 4557 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
EŞCİNSEL TEDAVİ YAZIŞMALARI
« : 12 Mayıs 2013, 02:27:56 ös »
Merhaba Cenk bey, nasılsınız. Teşekkür ederim mailiniz için. Danışmanımla bir süredir terapilere beraber devam ediyoruz. Çok şükür herşey güzel gidiyor. Çok büyük ilerleme kaydettim. Ancak bişeyleri eksik yaptığımı düşünmeye başladım. daha çok gayret etmem bununla daha çok mücade etmem gerektiğini düşünürken umudumu yitirdiğim zamanlarda olmadı değil. Türkiyede bu tip olaylar pek bilinmiyor yada üstü kapatılıyor. Allah'a, danışmanımla karşılaştırdığı için şükürler olsun. Danışmanımla son karşılaşmamızda biraz kötü ruh halindeydim. Kendisi bu işi başarmış kişilerden bahsetti. Sağolun sizde danışmanımı kırmadınız. Sizinle tanıştığıma memnun oldum. Tekrar ümidimi tazelediniz. tekrar teşekkürler....

cenkcenkce@yahoo.com
 
****************
 
MERHABALAR,

Yazışmak istediğiniz için ben de size teşekkür ederim. Sizden ve benden önce teşekkür edilmesi gereken danışmanınızdır. Allah gayretlerini artırsın. Birini bin etsin, inşallah.

Ben haddimi aşacak bir şeyler yazmak istemem. Malum bizler hassas ruhlar olduğumuz için karşımızdakini kırmaktan oldukça imtina eden yapıya sahibiz. Siz zaten profesyonel çalışmaları danışmanınızla en güzel... bir şekilde istikrarla devam ettiriyorsunuz. Burası hasbıhal etme, güzel olan her şeyin paylaşılma ortamı olabilir. Karşılıklı sorularımız olacaksa, danışmanınızın müsadesi ölçüsünde, benim cevaplamam gerekenleri cevap vermeye çalışırım.

Yazdıklarınızla ilgili bir kaç şey belirtmek gerekirse, her şeyin güzel gitmesine sevindim. Bir söz vardır. Hatırladığım kadarı ile şöyle 'Bir şey iyi olmadan önce kötü, kötü olmadan önce iyi olur. Bu sözü çok önemsiyorum, özellikle bu süreç için. İnişler çıkışlar elbette olacaktır. Önemli olan bütün deneyimlerinizden istifade edebilmenizdir. Bu sözle kendime geçiş yapayım müsaadenizle.

Kaybolmuş kimliğimi bulma mücadelesi olarak gördüm ben bu süreci. Benim özgürlük ve bağımsızlık mücadelem! Dolayısı ile bu mücadelede karşıma çıkacak her engel, yaptığım her hata, her kim veya ne olursa olsun bu yolda bana engel olamaz, ben gerçek kimliğimi bina edeceğim diyerek yola çıktım. Olmaz diyenler oldu. Sana gay affirmative therapy(gay hayat tarzını onaylayıcı) verelim diyenler oldu. Ama ben abayı yakmıştım, gerçek kimliğime ulaşacaktım. Bu süreci yalnız başına başaran görmediğim için yalnız yapamayacağımı biliyordum. Ayrıca sürece hiçbir zaman, hem cinselere ilgi duymama, karşı cinse karşı ilgi geliştirme süreci olarak da bakmadım. Böyle bakanların, odak noktalarını cinsel arzuların değişimi olarak görenlerin pek bir yol alamadıklarını gördüm. Uzun araştırmalar sonrasında bir terapi derneği bulmuştum. Ve o dernekte bir danışmanla seanslara başladık. Sonrada perşembe akşamları destek grubuna gitmeye başladım. Güzel bir kaynaşma ortamı olmuştu. Uygun gördüğüm kişilere durumumu açtım. Benim böyle bir durumum var. Onarım terapisi olduğunu öğrendim ve ilgi kaynak ve kişilere ulaştım, dedim. Bana destek olmalarını, eğer yan çizersem, elimden tutmalarını istedim. Bazılarına da durumu açmadım, ama yakın dostluklar geliştirdim.
 
*****************
 
Tekrar merhaba,

E-mailiniz için teşekkür ederim. Biraz tedirgindim, ama tüm tedirginliğimi aldınız. Kendimi şimdi daha güçlü hissediyorum. Ben sizin yaptığınızı yapamadım şu zamana kadar hep kendimden bile gizledim bazı şeyleri. o yüzden sizin varlığınız benim için çok ama çok önemli. Eğer sakıncası yoksa birkaç sorum olacak. Geçen gün söylediğiniz hassas ruhlar ifadesi çok hoşuma gitti. Mailizden anladığım kadarıyla sizde çok hassas ve naziksiniz. O yüzden yazarken zorlandığımı söyleyebilirim. İzlinizle biraz açık olmak istiyorum. Terapi hakkında biraz bilgi verebilirmisiniz. Nekadar sürdü. Galiba merkez Türkiye´de değildi. Biraz süreç hakkında da bilgi verebilirmisiniz ve sonuçları hakkında.
 
***************
 
Özgüvenimn arttı. Kader ve olaylara karşı imanım arttı. Gayretullah dokunacak ve ruhumu yaralayacak niye/neden sorusunu önceden çok sorardım. Kendimi paralarcasına sorardım bu soruyu. Ama artık neden yerine, karşılaştığım durumlar karşısında nasıl davranabilirim sorusunu soruyorum kendime. Çünkü beni yaradan Allah beni olaylarla baş edemeyecek kadar aciz bırakmaz, Allah beni orta yerde yalnız bıra...kmaz demeyi öğrendim. Vardır Rabbimin bir muradı demeyi örgendim. Gündelik ilişkilerimde karşımdakilere daha sağlam bir profil çizer oldum. Stresi daha iyi yönetebilir oldum. İç dış dengemi daha balans hale getirdim. Ruhum üzerindeki ölü toprak kalktı.

Ha bu oldu, bitti. Ben piştim on numara biri oldum anlamında değil. Ama en azından asgari sınırların üzerine çıkma ve olaylarla baş edebilmeyi öğrendim ve uygulamaya devam ediyorum. Devam ede gelen bir süreç bu tabiî ki. Mesela problemli bir durum olduğu zaman, kaçardım. Ya da ağabeyime paslardım. Şimdilerde, bir problemle karşılaştığımda, ilk ağabeyime paslamak aklıma gelse bile, hayır yapmamalıyım, kendim halletmeliyim deyip olayın üzerine gidiyorum. Bu da kişisel gelişimimi, problem çözme yeteneğimi ve öz güvenimi geliştiriyor.

Hassas ruhlar vb… birkaç ifade kullanılabilir bizler için. Bunları beni yaradan Allah´ı bana vermiş olduğu çok güzel nimetler. Hassas olmak, nezaket sahibi olmak, iyi olmak, kendinden emin olunan kişi olmak, Hızır gibi olmak, arabulucu olmak vb... yaşanan sosyal ilişkilerde bir tebessümün dahi sadaka olarak ifade edildiği İslam dinimizce, Allah bilir, bizlere sevap kazandıracak özellikler. Bunlar güzel yönleri bu özelliklerimizin. Ama öte taraftan sahip olduğumuz bu özellikler de dengeyi ayarlayamadığımız zaman, aşırı hassas olunca, kırılgan oluverebiliyoruz. İnsanlar tarafından bir daha kırılmamak için kendi kabuğumuza çekilip, kendi kendimize antlar içebiliyoruz.´Bir daha ona (bizi kıran kişiye) yakın olmayacağım, onun gibi olmayacağım´ gibi sözler veriyoruz kendimize; İyi çocuk oluyoruz, annemizin sözünden çıkmayan, babamızın bizimle uzaktan uzağa gurur duyduğu, öğretmenlerimizin gözdesi, kızların güvendiği ve çocukların sevgili abisi, ama erkekler klasmanında bazı erkeklere göre alt ligde hissediyoruz kendimizi; bizimle ilgili olsun olmasın iki kişi kavga ettiğinde hemen stresi bize basar, bir tartışmada kutup olan iki kişinin arasını bulurken, kendi durduğuz noktanın olmadığının farkına varırız; Hızır gibi herkese koşarken, nerede benim sınırlarım deyip, sınırlarımızın başkaları tarafından tarumar edildiğine şahit oluruz. Hayır diyememenin sıkıntısını çekeriz; Kalbimizde fırtınalar koparken, dış görünüş itibari ile sakin oluşumuz, ölü görünümlü bir denizin altında akıntıların olması gibiyizdir.

Yazılacak cok şeyler var. Bu iş bir yumak ipliğin ucundan çekmeye benzer. Çek çek bitmez. Anlat anlat bitmez. Anlatırken size kötülük yapmak da istemiyorum. Çünkü bir önceki e-mailimde bahsetmiş olduğum konuları çok önemsiyorum. Ben yazarım yazması mesele değil, ama vaaz etmekten ziyade sizin keşfetmeniz asıl doğru olan yöntemdir. Çokça eserler okumak, kendi keşiflerinizi kendiniz yapmanız doğru olan yöntemdir.

Şimdi burada keserken çok önemsediğim bir hususu, bir önceki e-mailimde de belirdiğim, biraz daha açıkça yazıyorum. Kendinize destek ağı oluşturdunuz mu? Bu mücadelenizde sizi destekleyen dostlarınız var mı? Başınız sıkıştığında yanına gidebileceğiniz, önyargıları olmayan, yapabileceğiniz konusunda sizi destekleyenler var mı. Şayet yoksa ben buradan yazmakla siz nasıl kötülük edebileceğimi anlatayım, müsaadenizle.

Bu cinsel duygular insan ruhundaki anne karnından başlayan hayat yolculuğumuz boyunca aldığımız ruhumuzdaki yaralar ve bu yaralar sonucu oluşan kırılmalarla ilgilidir. O kırılmalara biz eşcinsel duygularla, fantezilerle veya davranışlarla acil müdahaleler yapıyoruz. Şöyle örneklendireyim; araba motor yağı yakıyor. Yolculuğumuz boyu biz ara ara durup aracımıza motor yağı ilave ediyoruz. Yani motorun bir yerindeki arızaya geçici pansumanlar yapıyoruz. Aslında motora daha çok zarar veriyoruz. Yapılması gereken aracın tamirhaneye çekilmesi, ustanın tamirhanedeki araba kaldıracı ile motoru kaldırıp bakması gerekiyor ve tamir etmesi gerekiyor. Bizler motora yağ döker gibi, ruhumuzdaki kırıkları eşcinsel duygu veya davranışlarla geçici müdahaleler yapıyoaruz. Eşcinsel davranışlar yaptıkça kişi tatmine ulaşmaktandasa, ruhtaki yararlar daha çok daha çok ister, doyamazsın, doyuramazsın. Motorun sürekli yağ istemesi gibi. Öte yandan tamirhanede usta sağlam bir kaldıraçla aracın motorunu kaldırmazsa, motor yere düşer. Parçalanır. Buradaki kaldıraçımız destekçilerimiz. Eğer destekçilerimiz olmadan kırılma noktalarımıza ulaşırsak, onları gün yüzüne çıkarırsak, onlarla baş edemeyebiliriz. Stresini kaldıramayabilirız. İşin kolayı olanını, gerisin geriye cinsel fantezilerimize ve ya davranışlarıma geri dönebiliriz.

Süreci bir tarafa bırakın. Sonuçlarını bir tarafa bırakın lütfen. Affınıza sığınarak şu soruları sormak istiyorum.

1-DESTEK NETWORKU OLUŞTURDUNUZ MU?
2-ÖZ GÜVEN GELİŞTİRİCİ CALIŞMA YAPTINIZ MI?
3-STRES YÖNETİMİ ÜZERİNE ÇALIŞMA YAPTIZ MI?
4-SINIRLARINIZ HAKKINDA ÇALIŞMA YAPTINIZ MI?

Bu dört sorunun cevabı bir süreçtir tabiî ki, hatta hayat boyu devam edecek bir süreç. Ama asgari çalışmaların yapılması temel esastır. Sonra geçmiş ve hazır zamanın yaraları için çalışmalar yapılabilir.
 
***********************
 
´Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz vardı´

Dua pek cok kilitli kapının anahtarı. Ben yıllarca değişmek için dua ettim. Ağladım. Bir evliyanın gelip benim elimden tuttuğunun ve beni bu duygulardan kurtardığının hayalini kurdum. Ama yanlış dua ediyor muşum. Allah´ım beni değiştir, bu durumu al üzerimden dualarının doğru dualar olmadığını sonradan fark ettim. Bunun yerine, Allahım, ruhumdaki yarala...rı görmeyi, tamir ve tedavi edebilmeyi nasip eyle. Senin en değerli varlığın, yeryüzündeki halifen olarak ben bu yolda gayret etmeye hazırım Allah´ım, diye dua etmeyi daha doğru buldum. Çünkü sebepler dairesinde çalışmak gerekiyor. İkinci tarz duada çalışma azmi için Allah´tan yardım isteme var.

Ayrıca dini nedenlerden dolayı değişim istemekten ziyade eşcinsel duygu ve davranışların doğal olmadığı ve bizim gerçek kimliğimizin bir parçası olmadığı için istemek doğru olanıdır. Onarım terapisi, dua ile duyguları bastırma yöntemi değildir. Duyguları bastırmak strese sebeb olur ve bir gün artık insan dayanamayabilir. Onarım terapisi ruhtaki yaraları tamir ve tedavi sürecidir. Onlarla cesurca yüzleşme sürecidir. Dinimiz ve imanımız en önemli destekçimiz elbette. Ve hiç bir insan ruhunda yarasız bir şekilde tam mükemmele ulaşma veya tam mükemmelde sürekli kalabilme durumu olamadığından dini ve ahlaki değerler tamamlayıcı oluyor. Ama asgari sınırları ruhtaki yaraları tamir ve tedavi ile aşmalıyız.

Bizim duygulardaki insanların özel hususiyetleri var. Ama başka insanlarında başka özel hususiyetleri var. Toplumda kimi mimarlık yapar kimi mühendislik. Kimi fırıncılık kimi çiftçilik. Önemli olan hususiyetlerimizle barışık olmak ve onları Allah´ın bir nimeti görmektir. Öte taraftan bu duygulardaki insanlar özel insanlar gibi özel payeler atfetmekte doğru değil.
 
*****************
 
Gecen sorular şeklinde yazmış olduğum maddelerde epeyce bir yol almadıkça bu anne-baba yaralarına girmek zamanlama açısından sana yapılacak bir kötülük olduğu kanaatindeyim. Onlar sonraki konuları.

Şimdi tüm gayret: özgüven-stres yönetimi- sınırlar konularına verilmeli kanaatindeyim.
 
*****************
 
Danışmanınla birlikte stres yönetimi ile ilgili çalışmalar yaptınız mı? Hayatta da olduğu gibi bu süreçte de iniş çıkışlar, düşmeler kalkmalar olacaktır. Esas olan tekrar kalkabilmesini başarmaktır. Derler ya, hatalarımdan çok şeyler öğrendim. Onun gibi, hata yapmanız iyi aslında. Çünkü hatalar yaptıkça, sizi onlara sevk eden sebepleri öğreneceksiniz ve o sebepler üzerinde çalışma ve onları tamir ...ve tedavi etme imkânı bulursunuz. Bu cinsel duyguları hissederseniz, duyguların sebepleri ile yüzleşme ve onları tamir-tedavi etme imkânınız olur. Ayrıca böyle durumlar olduğunda, durumu tüm detayları ile bir kâğıda yazın, sonra olayları ve sebepleri tahlil etmeye çalışın. O bozulma öncesi neler yaşıyorsunuz. Gerek iç dünyanızda gerekse çevrenizdeki insanlarla olan ilişkilerinizde.

Ben hata yapma isteğim olduğunda kendime ´beni bu hataya ne sevk ediyor, bu hatanın eşiğine gelmeden bir önce ne oldu´ sorularını sorardım. Hata yapmadan önce benim stresimi artıracak bir problemin olduğunu veya yalnızlık hissine kapıldığımı tespit ederdim. Stres ve yalnızlık hissiyle baş etmek için önümde iki yol var: Birincisi eşcinsel fanteziler ve davranışlar, ikincisi stresi ve yalnızlık hissini dağıtmak için sevdiğim insanlarla sosyalleşmek ve toplu aktivitelere katılmak. Birincisi kısır bir döngü oluşturuyor, ikincisi çözüm yolunda zinciri kırıp, kısır döngünün dışına çıkıp, hayatımın kontrolünü elime almamı, stresime ve yalnızlık hissime eşcinsel davranışlarla cevap vermeye değil de sağlıklı bir yöntemle üstesinden gelmeme sebep oluyor. Hem de daha girişimci oluveriyorum. O nedenle daha öncede demiştim ya, duyguları bastırmakla olmaz, onları görmezlikten gelmekle olmaz. Hata yapmak normal bir şey! Hayatın içinde olan bir şey! Hata yapınca karalara batmayın. Olur, böyle şeyler deyip, bir daha o hataya düşmemek için ne yapabilirim sorusunun cevabını araştırın. Sonra yine aynı hatayı yapacaksınız belki, ama yine yıkılmadan, çalışmalarınıza devam edeceksiniz.

Kendimden bir örnek daha vereyim size. Tüm sülale bir akşam bize gelmişlerdi. Bir masada amcalar, yeğenler yemek yiyoruz. Amcam, (sözleri ile çok tacizkar bulduğum, uzaktan sevmeyi tercih ettiğim biri idi. Bu aralar yaklaşsam da sözler bana tacizkar gelmiyor. Sözlerini kafama takardım önceleri, artık olayı kotarmasını becerebiliyorum. Sizin için özellikle bu aralar, stres yönetiminde ve sınırlarda belli seviyeye gelmeden bu tür hoşlanmayacağınız, tacizkar bulduğunuz kişilerden uzak durmanızı tavsiye ederim. Bir süre görüşmeyin onlarla.) aldığım eğitimi aşağılarcasına konuştu. Ben o ara erkeklerin yanından kalkıp mutfağa yengemlerin yanına gittim ve onlara meyve tabaklarını hazırlamaları için yardım etmeye başladım, gayri ihtiyari bir şekilde. Abim durumu anladı (abime duygularımla ve tedavi süreci ile ilgili durumu detayları ile anlatmıştım. Bu süreç sadece benim icin devrim değil, onlar için de bir devrim oldu. Kendi evlatlarına karşı nasıl davranacakları, babam ve annemden gelen doğru zannettikleri yanlışları yapmamaları gerektiğini öğrendiler. Dolayısı ile onlar için de bir tedavi oldu.) Abim beni yengemlerin yanından çağırdı ve erkeklerin oturduğu odaya aldı. Ait olduğum ortama. ( İşte destekçilerin bu faydası var değerli kardeşim. Ben erkekler ortamını amcandan dolayı güvensiz bulduğum için, güvenli bulduğum kadın ortamına kaçtım. Ama abim, güvenilir bir erkek olarak beni aldı ve ait olduğum erkekler ortamına geri getirdi. Bu doğal bir tedaviydi benim için.) Ve ben o gece uykudan kalktım, yarı uyuklar vaziyette, hiçbir cinsel dürtü yokken, kontrol dışı mastürbasyon yaptım. (Amcamın bana yüklemiş olduğu stresi, cinsel rahatlama yolu ile ruhumdan atmaya çalıştım.) İşte stres yönetimi o nedenle cok önemli değerli kardeşim. Amcamın dediklerini içselleştirmeseydim ve ruhumun yaralanmasına müsaade etmeseydim veya uygun cevap verebilseydim, yani stresi geri püskürtebilseydim, o mastürbasyon olmayacaktı belki.
Stres yönetimi ve sınırlar!!! çoooooook önemli…