Gönderen Konu: TERAPİ ALLAH'A GİDEN YOL MUDUR? EGO'NUN TANRI'LIĞINDAN KURTULMAK  (Okunma sayısı 18760 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4383
    • Profili Görüntüle


  Yalnız ve sessiz bir gece. Tıpkı bir şarkıda söylendiği gibi. Ne zaman yalnız kalsam düşünüyorum uzun zamandır. Kafamın içinde bir psikologla konuşuyorum, kendi kendime sorular soruyorum. Sormazsam uzaklaşıyorum kendimden. Bu da beni kendime yabancılaştırıyor. Kendimi yeni tanıyor gibiyim. Bir ben varmışım ama kendimi o kadar güzel kandırmışım ki, hep bir tarafımı görmüşüm. Hep o narsist, kendimi beğenmiş, ilişkilerimde erkeklerin suçlu olduğu ya da hayatımda hep bir şeyleri birilerinden beklediğim tarafımla bir ilişkim olmuş. Bir tek o varmış. Ama şimdi öğrendim de o görmediğim hep yok saydığım tarafım beni çok yanlış seçimlere sürüklemiş. Yanlışı, tecrübesizlik kokan her şeyi koklaya koklaya bulmuş ve üzerine atlamışım, koşa koşa gitmişim. Hep burnumun dikine gittim. Tuhaf bir gururu var bunun bende. Ve artık şunu çok net söyleyebilirim. Yaşadığım birçok şeyin sorumlusu benim, sonuçları ağır olsa da iyki yaşadım.
  Koleksiyonumla, kayıplarımla, deneyimlerimle, terapi seanslarımla, narsistliğimle duruyorum ayakta. Evet ben de Allah’ın kolay kanan bir kulu olarak çok havalanıyorum bazen. Eskiden köleydim, bir anda o güce kapılıp efendi olabiliyorum. Neyse ki direkten çabuk dönüyorum her zamanki gibi. Ve o eski günlere, eski kişiliğe dönmek çok kolay geliyor bazen. Evet artık bunu kabul etmeliyim, kolay olan oydu. Sorumluluktan uzak, farkındalıktan uzak, oyunlarla yaşanılan zamanlar. Şimdi işler değişti, çırılçıplağım en başta. Mahrem şeylerimi bilen birisi var, okuyanlar var, en önemlisi ben bunları duydum kendi sesimden hem de. Bunun acısı olduğu kadar bana verdiği bir güç ve güven de var. Hep merak ederdim bu nasıl oluyormuş diye. İşte kendini ne kadar didik didik etmeye başlarsan o kadar iyileşmeye gidiyorsun demekmiş. Bu tehlikeli bir oyun ama. Maalesef ki beni bazı pimpirikli gerçekçi olmayan düşüncelere götürdü. Yok ben nasıl çalışacağım, yok ben nasıl bana uymayan insanlara çalışacağım, yok ben uyum sağlayamam, yok o böyle mi, şu şöyle mi. Bu cümleler geliyor aklıma. Cin olmadan adam çarpmanın hevesine kapılıyorum. Dur bakalım nereye gidiyorsun da diyorum kendime. İnsan kendinden kaçamıyor. Çok denedim ama 1,5 sene bana kaçmamayı öğretti. Kaçmadıkça bir şeyler yoluna girdi. Terapiyi kafama göre bıraktığım zamanlarda yaptığım hiçbir şey yoktu. Terapiden aldığım güçle kalkışıyorum yeni işlere. Yapamasam da deniyorum, uğraşıyorum. Oturarak bir … öğrenememişim bu güne kadar. Şimdi etrafımdakilere bakıyorum, sözde bir zamanlar en yakın diye gördüğüm insana bakıyorum. Kendinden kaçtığınızı sanıyorsunuz, koşuyorsunuz ama koşu bandında gibisiniz. Hiçbir yere varmıyorsunuz. Hiç alçakgönüllülük yapamayacağım. Sizi geçtim. Henüz istediğim yere gelmedim ama sizden çook öndeyim. Onun için danışman yamağı olarak yaptığım danışmalarda insanların saygısını kazandım. Bana bir şey katmadı bu oturumlar cümlesindense, bunun aksini söylüyorlar. Yalom’un dediği gibi iki insan olma dengesini kurmak zor o odada. Ama Tanrı değil, insan olduğunuzu ne kadar kabul ederseniz, karşınızdaki insana da o kadar insan olarak yaklaşırsınız. E tabi iyi danışman iyi psikolog olmanın yolu önce danışan olmaktan geçer. Bunu hep söylüyorum. Herkes çok güzel kafa sallıyor da. Kimsenin ne buna yeltendiği, ne de cesaret ettiği var. Biz harikayız ne de olsa. Biz değişimler yaratıyor, çığır açıyoruz. Etik kurallarımız var. Ama namus kendimiz için geçerli değil. Biz namussuz olabiliriz. O serbest.
  Terapiye gitmeye karar verdiğim zamanki ben ve şimdiki ben. Birbirine o kadar yabancı ki. Anlatması çok zor. İkisi de tek vücutta. Ama zihnim, kişiliğim nasıl bir hareketteyse bütün bu değişimi, farklılığı yaşıyorum ben. Tek başımayım. Artık kimseden de beni anlasın, anlaşılmak istiyorumu beklemiyorum. Ben kendimi anladım mı. Hala uğraşıyorum. Düşüyorum, kalkıyorum, eziliyorum, bunalıyorum, daralıyorum, her şeyi bırakasım geliyor. Zaman zaman bırakıyorum da. Sonra hadi kalk diyorum kendime. Bunu o yollardan geçmeden yapamazsınız. Şimdi yaşı benden küçük olanlara öyle diyorum içimden. O bize öğretilen sen daha dur cümlesini direk söylemiyorum. Dolaylı yollardan dolandırıp söylüyorum. Söyleme ihtiyacı duyuyorum. Acınızı tamamlamadan, çekmeye devam etmeden olgunlaşamazsınız. Bunları 6 ay önce başkasının yazdığı olarak okusam anlamayacaktım. Şimdi ise kendi öyküm olarak yazıyorum.