sessiz_gemi
1. ve 2. terapi: nisan 2015
3. terapi: mayıs 2015
1.terapi
--------
Neden Buradayım
obsesif düşüncelerim çalışmalarımı yavaşlatıyor. basit bir iş bile çok uzun sürüyor. önlemler almaktan işin kendisini yapamıyorum. bilgisayar programı yaptığım müşterimin taleplerini okuyorum. sonra kendi kendime yeni talepler üretiyorum. müşteri şunu da istedi bunu da istemiştir diye fazla fazla çalışıp müşteriyi memnun etmeye çalışıyorum. sonra programı teslim ediyorum. müşteri biz bunları istememiştik deyip çoğunluk zamanımı harcadığım talepleri iptal ettiriyor. boşa harcanan bir sürü zamanı müşterinin gerekli başka isteklerini yerine getirmek için kullansaydım hem ben daha fazla para kazanırdım hem müşteri daha mutlu olursdu.
ikinci bir konu mekan olarak yararlandığım ofisten kovuldum. sebep olarak ofise giriş çıkış saatlerimin düzensiz olması. oysa ofise kendi evimmiş gibi kullanabileceğim söylenmişti. sonradan fikir değişikliklerinin sebebi ne oldu? bu olaydan almam gereken ders ne?
Terapi
Badana yapılacak duvar için renk seçilecekse basit düşünülmeli. Ten rengi olur mu, olur. Obsesif düşünüp bu rengin hikmeti nedir, bu renk insan psikolojisini nasıl etkiler, bu rengin iki açık tonu insanın içini açar mı gibi ayrıntılar zaman harcatır. İşlerin bitmemesine sebep olur. İşlerin karınca hızı ile ilerlemesine sebep olur. Bir başka örnek de strateji türünde bir bilgisayar oyununda düşmanın binalarını yıkmak amaç iken kendi binalarının düzenini ve simetriğini hesaplamakla vakit kaybeden oyuncular var. O kadar ki oyunda üstünlüğü sağlamış olsan bile oyunu bitiremiyorsun çünkü amaç oyunu kazanmak değil simetrik dizilmiş binalar inşa etmek ve bunları izlemek. Yani hedeftir. Bunu ben de görmüş ve benden bile takıntılı olanlar varmış diye düşünmüştüm. Demek ki takıntılı olmak dışarıdan böyle görünüyormuş. Buradan çıkaracağımız sonuç obsesifler yanlış yapıyor. Sürece odaklanıyorlar. Önemli olan ise sonuçtur.
Ofisten kovulmak konusunda ise yaptığım hata iş hayatında insanlarla bir abi-kardeş ilişkisi kurmaya çalışmam. Abimle olan iletişimim çarpık ve iki taraf için de zararlı olduğu için içimdeki boşluğu dışarıdaki insanlarla gereğinden fazla samimileşerek gerçekleştiriyorum. Oysa profesyonel hayatta yapılması gereken şey iş ilişkilerinde baştan kurallar koyup bu kurallar üzerinden iletişim gerçekleştirmek olmalı.
Uygulanan Kararlar
Eğer yol ikiye ayrılıyor ve aynı yere vardığını biliyorsam en kısa olan yolu seçiyorum. Uzun yoldan gitmek istesem bile sonucun aynı olduğunu çetrefilli olan yoldan vazgeçiyorum.
İş ilişkilerimde özel sorular sorulduğunda "bu sizi ilgilendirmez, niçin sordunuz, neyi bilmek istiyorsunuz" şeklinde çizgiler çiziyorum.
Sonuç
Bu hafta birkaç uzun işi çok hızlı halledebildim. Sırf canım istediği diye işi karmaşıklaştırmıyorum. Hızlı olan yolu seçip işi bitirmenin keyfine bakıyorum.
2.terapi
--------
Neden Buradayım
En yakın arkadaşımın bana zarar verdiğini farkettim. Daha az görüşme kararı aldım. Kendi hayatıma devam etmeliydim. Ancak bir kabus gördüm. en yakın arkadaşım onunla iletişimimi kestiğim için çok kızıyordu ve beni hem sokakta hem evime girip evimde rahatsız ediyordu. gece uyutmuyordu. cezalandırıyordu beni. rüyamda benim koruyucum ise babamdı. traşlı, takım elbiseli. benim yüzüme benzer bir yüzü. benimkine benzer bir gülümseme. benim takım elbisem. babam sonunda istediğim gibi bir baba olmuş.
Terapi
arkadaşımla ilişkimi kesmeme gerek yok. sadece bazı kurallar uygulayacağım ve iletişime ara vereceğim. ona bağımlılığımı aşacağım ve bu aşma sürecinde onun evinde kalmayacağım. aksi halde onunla bir abi-kardeş ilişkisi başlatıyorum. gerçek abimle ilşkim ise hep felaket sonuçlar getirdi. her iletişimin sonunda ezildim. hep ben küçük olan kaldım. hep ben bir adım geriden takip ediyordum. bu ilişkiyi kopyala yapıştır yapıp en yakın arkadaşımda yaşıyordum. sorun buydu ve bu şartlarda arkadaşlığım yapıcı olamazdı. bir sene sonra arkadaşımla kaldığım yerden devam edebilirdim. ancak iletişim içinde net kurallarım ve keskin çizgilerim olmalıydı. uzun lafın kısası ilişkiyi bitirmem değil mola vermem gerekliydi.
Uygulanan Kararlar
En yakın arkadaşımla haftada bir en fazla kere görüşmeye başladım. Görüştüğümde ise evinde kalmıyorum.
Sonuç
Kendi hayatıma devam ederek istediğim şekilde yaşıyorum. Biraz özlüyorum elbet ama zararlı bağımlılığı yapıcı bir keyife dönüştürmek istiyorum.
3. terapi
---------
Neden Buradayım
Güzel bir ofis kiralamam ve işlerimi oradan yürütmem lazım. Babamdan para isteyemiyorum. Babam para vermesine veriyor ancak verdiği her kuruşun hesabını soruyor. Her ortamda imalar yapıyor iğneleyici laflarla sataşıyor. Abim ve bana harcadığı bebek bezinin parasını dahi yapmış. Oğluna dahi para harcamayı sevmiyor. Cimri.
Terapi
Babamın beni anlamasını beklememem gerekiyor. İnsanların birbirini anladığı bir dünya yok. Herkesin mutlu mesut anlayış gösterdiği bir dünya yok. Babama kısa net laflar sokmam lazım. Mesela "senin ofisine 200.000 lira para verdik" dediğinde karşılık olarak "yedik mi paranı. korkma vereceğiz geri. borç olarak aldık" diyeceğim. Zira fazlasıyla öderim. Bir sıkıntı yok. Babamın parasal yanı ön plana çıktığı zaman ona laf sokacağım. Laf sokmak karşıdakini yenmek için değil, benim kendi içimdeki hastalığı iyileştirmek için yapılmalı. Babamın PARA yönü açığa çıktığında
Uygulanan Kararlar
Babamdan önce etrafımdaki insanlara laf sokuyorum. Beni anlamasına çalışmadan doğrudan söylüyorum. İroniyi anlamayan adama açıklama yapmak yerine "amma dar görüşlüsün sen" diyorum. Acemi taksi şoförüyle iki saat doğru şoförlüğün nasıl olması gerektiğini tartışmak yerine "senin ehliyetin var mı" diyorum. Nasıl olsa anlaşma olmayacak. Anlayış hiç olmayacak. Ben kendi kendime sinir mi olacağım. Adamın anlayacağı dilden konuşuyorum. Sinirlenen o oluyor. Kendini savunması gereken o oluyor. Utanan kızaran o oluyor.
Babamla olan telefon konuşması (sıcağı sıcağına)
+ ne kadar kaldı emekliliğine baba?
- bir ay sonra doğum günümde verecekler emekliliğimi. ama yasal düzenleme ile emeklilik uzatılabiliyor o zaman ben devam ederim çalışmaya iyi para kazanırım emekli maaşıyla nereye kadar
+ ama baba sen emekli olup yöneticilikten ayrılmak istiyordun sen hasta bakmayı seviyordun bir süredir hasta bakamadığın için üzülüyordun. hem Girit mutfağı restoranı açma hayalin vardı. emekliliğin senin için bir fırsat değil mi
- restoranla uğraşamayız artık bu yaştan sonra. aslında yarım gün öğleye kadar hasta baksam 2000 lira çıkartırım ayda ben. ama en çok hastanade devam etmek gelir getirir
+ *baba artık yeter para para para para nereye kadar* (varan 1) sevdiğin işi yap hasta bak kaç para geliyorsa o kadar gelsin
- yahu oğlum para için değil hastane bana meşgale olsun diye istiyorum
...
...
+ sana yolladığımız yoğurtları bitirdin mi
- yiyorum baba yavaş yavaş
+ ama ye onları bitir bir an önce bak onlar ev yoğurdu ne kadar lezzetli değil mi başka yoğurtlar gibi değil hem bak süt alıyorsun mayaladın kilosu 3 liradan 10 kilo yoğurt yapsan daha ucuza geliyor
- *aa baba başladın ama maliyet hesabına yine* (varan 2)
+ neden böyle diyorsun oğlum sen? SEN NEDEN BÖYLE OLDUN? (babamın tatlı-tehditkar tepkisi. ee babamın damarına basıyorum babam için kolay olmayacak)
- babacığım ev yoğurdu sağlıklı lezzetli diye anlatmaya başlıyorsun ondan sonra *hemen parasını hesaplıyorsun* (varan 3) ben rahatsız oluyorum
+ ben kendim için düşünüyorum parasını sen ne yapacaksın
- düşünme o kadar. muhasebeyi çok kafaya takınca yoğurdun tadını alamıyorsun *para yiyormuş gibi hissediyorsun* (varan 4) boğazından geçmiyor. hem sizin yolladığınız yemekleri sağlıklı lezzetli diye yiyorum yemeklerin maliyetini hesaplamıyorum. annem ben sağlıklı besleneyim diye internetten makaleler araştırıyor protein alın iyotlu tuz yeyin diye tavsiyeleri bana söylüyor ama akabinde *proteinin kilosu 20 para iyotun litresi 10 lira diye eklemeler yapmıyor* (varan 5)
+ yapmaz annen yapmaz (anlatmaya çalıştığım şeyi anlamadığında babam böyle savuşturur. ama kötü bir şeylerin cereyan ettiğini anlar. uzatmak istemez)
ben lafımı söyledim. iyi de geldi. ileride kavga çıkacak muhtemelen. kriz çıkacak. ama herhalde susup dertleri içime atmaktansa sesli tartışıp iyi kötü bir sonuç almak daha iyi gelir. sonunda ya babam sürekli paradan bahsetmekten vazgeçecek ya da öz oğlumla bile paramı paylaşmam deyip beni reddedecek. ne olacaksa olsun.
ikinci hamleye gelelim. anneannem aksidir. lafını dosdoğru söyler. dobralığı kabalıkla karışmıştır ve insanları en beklemedikleri anda kırar. örneğin uzun zaman olmuştur, özlemişsindir. tam sevgi ve özlemle sarılırsın iki çift laf edersin en boşlukta olduğun bu anda sen hayırsızsın baban eşşek abin bencil diye. kendimi mi abimi mi babamı mı savunayım dersin çünkü alınırsın ama akrabadır büyüğündür diye ses çıkarmazsın. daha çok onu seviyorsun ve özlemişsin ya, iki güzel çift laf etmek istersin o gece. sinirlensen de "ilahi anneanenne heh heh heh" der sıkıntıyı içine atarsın
bugün telefonla konuşurken anneannem bana ellinci defa "istanbul'da yaşanmaz, ne zaman geliyorsun buralara" diye çemkirdi. bir yandan kendisi özlüyor, diğer yandan annemin özlemesine üzülüyor. sonra gelip telefonda bana istanbul'u aşağılayıp duruyor. normalde "eh işte işler istanbul'da hareketli biliyorsun anneanneciğim. bir süre daha kalacağım burada" derdim geçiştirirdim. ama bu sefer şöyle dedim:
-anneanne sende de başka bir laf yok ha. buralara ne zaman geliyorsun, ne zaman geliyorsun
+ sesini duyamıyorum oğlum
- diyorum ki sende de başka bir laf yok. buralara ne zaman geliyorsun, ne zaman geliyorsun
+ anlamadım oğlum.
duymamış olabilir, anlamamak istememiş olabilir. nasıl duyuracaktım. özetlesem mi, değiştirsem mi diye düşündüm ancak gerek yoktu. mesaj yerine aynen iletilmeliydi.
- sende de başka bir laf yok. buralara ne zaman geliyorsun, ne zaman geliyorsun
bu sefer anladı.
+ eh gelmeni istiyorum buraya da onun için öyle söylüyorum.
kendisi için değil kızının özlemi sebebiyle istiyor. devam.
- kaç kere cevap verdim işte. bir süre daha buradayım diyorum her seferinde. bunu bir süre daha sorma
+ gelmeyecek misin daha
(!?!?)mesajlar net gitmiyor. aynen tekrarladım telefonda
- bir süre daha buradayım. yani bir süre daha bana gelecek misin diye sorma.
+ eh iyi.
böyle bitti. anneannem babam gibi dişlidir. bu yüzden verdiğim bu cevap ileride illaki bana geri dönecek. illaki sorun yaratacak. bunu bilmeme rağmen cesaretimi toplayıp karşısına geçip konuştum. madem savaşa başladık, risk alacağız, çarpık sistemi yıkmak için kaybı göze alacağız.
Güzel bir kız arkadaşımı bir şeyler içmeye çağırmıştım ki ertesi gün uygun olacağını söyledi. Tamam dedim. Ertesi gün gündüz bir mesajla akşam da arayarak hatırlatmada bulundum. Ne mesajıma cevap verdi ne telefonu açtı. Bu kızla arkadaş olarak güzel zamanlar geçirdik güzel sohbetler yaptık. Ama hep bir tutarsızdı arada bi beni ekiyordu. Ve buluşma saatinden bir saat önce toplantısı dolayısıyla telefonu açamadığını söyledi çıkış saati belli değil iptal edelim dedi. Her zamanki tepkimi verdim yani tamam dedim. Bu keyfi fikir değişiklikleri, kendi paşa gönlüne göre karşısındakine saygısız davranmasını artik hazmetmek zorunda değildim. Neticede bu ilk değildi. Neticede karşımdaki değerliydi ama bir şekilde bana değersiz hissettiriyordu. Bir hastalık işareti olabilirdi. Hastalığa hemen gerekli dozajı uyguladım. Güzel bir mesaj gönderdim
"gelemeyeceğin belli olduğunda bir haber vermeliydin. Gündüz hatırlattım hem. Güvenilmez bir insansın ya da bana karşı öylesin. Kızmadım çünkü seni tanıyorum yedek program yapmıştım kendime. Yine haklı çıktım"
Kibar bir mesaj da olsa hep tatlı sözlerle hep şen şeker tatlı konuştuğum kıza güvenilmezsin dedim. Bu, şüphesiz onun için ağır bir laf oldu.
Çok iyi geliyor bunları söylemek...
Babama da tekrar benim evime gelmemesini, meşgul olduğumu söyledim. İstemediğinin farkında ve canı yanıyor. Ama onun canı yanmasın diye şirinlik muskası olamayacağım. Kendimi heba etmeyeceğim. Mağduru oynamayacağım. Herkes yerini bilsin
Sonuç
Haklı olduğumda insanları mat edebildiğimi gördüm. Çok da zevkli. Hem insanlar haksız da olsalar ümitsiz bir şekilde kendilerini savunmaya devam ediyorlar. Etrafta izleyici de varsa kimin haksızca saçma sapan konuştuğunu farkedebiliyor. Önemli olan hemen vurucu darbeyi yapmak. Laf sokmak. Babama da para konusunu açtığında laf sokmaya başladım. Seni ilgilendirmez noktasına