24 yaşındayım, üniversite öğrencisiyim, tek çocuğum ve ailemle ilişkim iyi derecede. Anaokulunda yaşadığım bir hikâyeyle başlayayım. Öğretmen sınıfı örgütleyip bana yalancı yaftası takmıştı. Ailem bu konuda pek benim yanımda olmadı yani gidip öğretmene bu davranışı hakkında hesap sormadı, çaresiz hissetmişim. Ortaokulda kalabalık yerlerden kaçardım oralar canımı sıkar kendimi iyi hissetmezdim. Lisede kızlarla ilişkim iyiydi fakat kız arkadaşlarımla ilk buluşmalarımda hep aşırı kaygılı olurdum. Özgüven problemim vardı sanırım. 8 yıl önce, başım ağrısa bile acaba tümör mü var diye düşünürdüm ve geceleri uyuyamazdım bunu için doktora gitmedim ve ailemden bu tip kaygılarımı sakladım, daha sonraki süreçte bu algım yavaş yavaş değişti ve hasta hissetmemeye başladım. 6 yıl önce bir bilgisayar oyununa başladım ve 2 yıl boyunca oyun oynadım, dışardaki hayat ve geleceğimle ilgili her hangi bir amacım yoktu. Bir sabah uyandım ve tüm vücudum uyuşma ve karıncalanma içindeydi sonrası büyük bir depresyon. Çeşitli ilaçlar kullandıktan sonra uyku düzenim yoluna girdi ve depresyondan kurtuldum. 2 yıl önce otobüs yolculuklarından korkar oldum. Mide bulantısı, kasılma ve titreme şeklinde ataklar geçiriyordum. Bunun üzerine psikiyatra gittim ve bana
.. 20mg yazarak bana panik bozukluk tanısı koydular. 2 yıldır kullanıyorum, fakat hala otobüste kendimi rahat hissetmiyorum, ataklarım azaldı ama geçmedi. Eğer istifra eder ve insanlar beni görürse diye korkuyorum sanırım, yani rezil olmaktan korkuyorum. Ama artık bu gibi sorunlarıma son vermeye hazırdım. Bunun üzerine bir psikiyatr uzmanına danıştım ama samimiyet hissetmediğim için devam etmedim. Yaklaşık 2 hafta önce Hüseyin Beyle tanıştım ve tedaviye başladık.
1. Seans: Gayet güler yüzlü şekilde karşılandım ve anlatmaya başladım. Psikoloğumun çok soru sorması kendimi açmama yardım etti. Babamla aramda olan duvardan bahsettim. Özgüven problemimin ve bazı durumlarda kendimi çaresiz hissetmemi babamla ilişkimin yüzeysel olmasına dayandırdı. Daha sonrasında sanal âleme yani oynadığım oyuna bağlı kalmamı yine gerçek hayattan koparak kendimi o sanal dünyada iyi hissetmeme yol açtığını düşündük. Gerçek hayata bağlı kalarak sıkı dostlar edinmemi önerdi. Kitap, tiyatro gibi sanal gerçeklik yansıtan şeyleri bu süre zarfında bırakmamı ve hayata katılmamı önerdi. Babamla ilişkimi derinleştirmemin bana çok yararı olacağı konusunda haklı sebepler bulduk. Aynı zamanda hastalığımın panik atak değil, obsesif kompulsif bozukluk olduğunu ve narsisizme yakın bir kişiliğim olduğunu öğrendim. Seanstan sonra kafamdaki taşlar yerine oturdu ve yüzüm güldü. Panik atak hastası olmadığımı öğrendikten sonra sorunumu çözmeye daha da güdülendim.
2. Seans: obsesif kompulsif bozukluk ve narsisizm hakkında bilgi edindim ve seansa öyle gittim. Bu konular hakkında tartıştık ve yeni şeyler öğrendim. Yaşadığım evin her daim düzenli olmasını isterim fakat öğrenci evinde ev arkadaşlarım bu düzeni hep bozar. Bende bu durumdan nefret eder ve sinir olurdum, bu konuda takıntılıymışım (obsesif). Artık ev pis ve dağınık bile olsa mutlu olmaya gayretle devam ediyorum. Narsist kişilerin kendilerini çok beğendiklerini bilirdim fakat bu konuda kendime bunu yakıştıramazdım. Bazı durumlarda narsisizm özelliklerini taşıyorum, yani Hüseyin Bey bunları açığa çıkarmama yardımcı oldu. Bu konular üzerinde çalışmaya başladım. Sosyal çevre ve arkadaşlarımla daha kaliteli zaman geçirmeye özen gösteriyorum.