Gönderen Konu: O ANNELER Psikolog Hüseyin KAÇIN 0 555 326 22 91  (Okunma sayısı 6771 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
O ANNELER Psikolog Hüseyin KAÇIN 0 555 326 22 91
« : 05 Temmuz 2011, 10:40:49 öö »
Bugün stajımın belki de en anlamlı gününü yaşadım. Acımı çeke çeke uyandığım her yeni gün bana yeni bir şey öğretiyor, artık bunu anladım.
Etkinliklere gelen her çocuğun farklı bir hikayesi var. Okulumdaki zengin çocuklarından değil çoğu, çocukların ayakkabıları ile çorap renkleri uyumsuz. Kimisi 6 kardeş, unutulmuş, babaları tarafından bir kenara bırakılmış çocuklar, kimisinin İngilizcesi 4 diye derse gelsin diyen anneleri var. İçlerinde bir tanesinin annesi ile yaptığım konuşma bugün beni o kadar derinden etkiledi ki, kadına hayran kalmamak mümkün değil. Aslında çok alışılmış bir hikaye belki de. Maddi durumu iyi olmayan bir ailede büyüyen 2 çocuk var. Biri 3.sınıfa gidiyor, biri de anasınıfına gidecek bu sene. Pek ilgili olmayan bir baba, 14 yaşında köyden İstanbul’a gelmiş bir anne. Zaman zaman bu kadının yanına bir de kayınvalide ekleniyor 3.çocuk olarak ve bu kayınvalide çocuğu neden eğitim alacak bir yere yolluyorsun, yolla Kur’an kursuna diyor. Çocuğun içe kapanıklığı var, psikiyatriste götürülmüş, hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı çıkmış, 4 ay ilaç kullanmış. Çocuğu çok yakından gözlemleyemedim,, bunlar annesinin anlattıkları. Beni asıl etkileyen şey bu annenin dayanması, direnmesi, çocukları için didinmesiydi. Çocuğunun durumunu sınıf öğretmenine açıkladığında, o öğretmen kadrosunda çalışan kişinin çocuğun sınıf arkadaşlarına d’ye vurmayın sakın hastalığı var diye bir uyarıda bulunuyor.  Bu teşhisten sonra da yapılabilecek en anlamlı uyarı buydu zaten. Anne bu olayı okul müdürüne şikayet etmek için müdürün kapısında alır soluğu, çok yoğundur tabii müdür, bekler bekler gelmez, ertesi gün de gelmez ve bunun üzerine Milli Eğitime gider olay neyse ki bir sonuç alınmış ve öğretmen uyarılmış. Anne kayınvalideye de direnip, çocuğu Kur’an kursuna yollamaktansa eğitim alabileceği, diğer arkadaşlarıyla kaynaşabileceği bir yere yolluyor, her gün kendisi getiriyor çocuğunu. Kayınvalide çocuğunun yanında senin çocuğun deli mi neden deli doktoruna götürüyorsun gibi cümleler bile kuruyor, çocuğun bir kardeşi ölüyor, çocuk buna da tanık oluyor. Ama buna rağmen bu anne bu zor imkanlar içerisinde çocuklarını parka götürebiliyor, ayakkabılarını bu ay alamazsa sonraki ay alıyor. Çocukları onu o kadar seviyor ki sürekli anneleriyle oynamak istiyorlarmış, baba da evde koltukta uyuklayan bir tipleme sanırım.
Bu anne de amaan çocuk bunlar nasılsa bir şekilde büyür dememiş, uğraşıyor, çocuk sorumluluk diyor ama işin ucunda çocukları varsa dünyayı yakacak kadar kararlı. O kadar hayran kaldım ki kadına. Bu anlattığım hikaye gibi o kadar çok hikaye var ki, ve bu çocuklara bu annelere yardım etmek için belki de bu uyuşukluktan bu güvensizlikten kurtulmamın gerektiğini düşündüm bugün. Kadın çocuğunu almaya geldi, ne kadar güzel getiriyorsunuz çocuğunuzu her gün dedim ve kadın bana bunları anlattı. Kadına hayran kaldığımı ona da söyledim. Ben çok seviyorum çocuklarımı dedi.
Bu kadında benim şu ana kadar sahip olamadığım bir kararlılık ve güç vardı belki de. Ama bu kadın benim için bir uyarıcı oldu. O an içimden bir şey diledim, bugün okulumu bitirmiş bir yerde çalışıyor olsam ve böyle bir kadına yardım edebiliyor olsaydım. Gerçi çok amatörce de olsa kadını dinleyerek de belki yüreğine dokundum, ama profesyonel anlamda bunu yapmak eminim ayrı bir manevi duygu olacaktı benim için. Belki şu an birçok insan bunu yaşıyor, elinde onlarca imkan var, ama hala bir şeyleri eksik görüyor. Bu kadın eksiklerden değil olanlardan gidiyor hep, evet kocasından şikayetçi ama  kendindeki ilgiyle besliyor çocuklarını hep. Bugün dinlediğim bu hikayeyi herhalde hayatım boyunca unutamam, ve hep bunu hatırlayıp, o düştüğüm güçsüz hissettiğim anda kalkacağım ayağa. Bu çocuklar ilgi bekliyorlar.
D ile gelen bir kız çocuğu var komşular, 6 kardeşten 3.. o kadar güzel, masum bir yüzü var ki, bahsettiğim ayakkabısı ile külotlu çorabı farklı renkte. Her ayakkabısına uygun çorabı da yok, ama o kadar masum bakışları var ki, bugün bir şeyler boyamış, benden poşet istedi koyduk beraber kartonunu bir poşete, ne kadar güzel olmuş dedim yaptığın, belki bana teşekkür edemedi ama, yüzünde öyle bir tebessüm oldu ki, bana karşı hissettiğini anladım. Gözlerindeki bakışlar hiç gitmiyor gözümün önünden. Yetiyor hocam o bakışlar, sahteliği yok, gerçeklerden bir haberler, büyümeye çalışıyorlar. İyiki bu staja başladım, iyiki bunları görebiliyorum, fark edebiliyorum, bugün bunun ne kadar değerli olduğunu hissettim.
« Son Düzenleme: 05 Ocak 2012, 10:30:52 ös Gönderen: psikolog »