“Parayla satın alınmış dost” deniyormuş halk arasında psikologlara. Felsefe öğretmenim – insanların psikologlara olan olumsuz bakış açısını anlatırken – yıllar önce bu sözü söylediğinde çok ilginç buldumsa da biraz da ağır bulduğumu itiraf etmeliyim. Ama hep de şu soru takılır kafama; Psikologlar ne işe yarar? Sadece dert dinleyip bilimsel çözüm bulmak mı? Ya da karşısındakine “yalnız değilsin” duygusunu aşılamak mı?
Kişi uyumsuzluk problemi çekiyor. Hayattan kendini soyutlamış ve kendi dünyasını yaratmış. Hiç arkadaşı yok. Nasıl yardımcı olabilir ki psikolog bu kişiye “somut” bir şekilde? “Neden böylesin anlat bakalım” gibi özgeçmişinden yola çıkarak mı sorunu çözer ya da taktik mi verir hayatın “akış formülüyle” ilgili? Sonuçta dert de dinlese taktik de verse yine kişinin kendisine bağlı değil mi uyumsuzluk problemini çözmek?
Kişi eşiyle, sevgilisiyle, ailesiyle çeşitli problemleri vardır. Psikolog tüm bu sorunları üniversite de ezberlediği kitaplardaki bilgileri aktararak mı yapıyor?
Yoksa psikologlar çözüm üretmiyorlar da sadece yol mu gösteriyorlar? O zaman neden psikologlar var ki? Kime sorununu söylesen sana mutlaka kendince bir yol gösterir ama hiçbiri “somut” bir çözüm olmaz. Kişi yalnızsa yine yalnız kalıyor konuşmadan sonra. Sonuçta psikologa da gitse başkasına derdini de anlatsa yine her şey kendisinde bitiyor. Yani kimse kişinin elinden tutup; ”Bak bunlar benim arkadaşlarım. Bundan böyle seninde arkadaşların” demiyor. Yine kendi performansını kendi göstermek zorunda kalıyor hayat karşısında.
Hadi biz böyle düşünüyoruz, peki psikologlar neden özeleştiri yapmazlar?
- Neden bu mesleği yeterince tanıtamadık?
- Neden “psikologa gitmelisin” dendiğinde “ben deli miyim” diye karşılık veriliyor?
- Neden psikologa gitmenin maliyeti yüksek? (Duyduğuma göre bir seans yani saati 100-150 milyondan başlıyor)
(Eyvah, yazı amacından çıktı... Ne anlatmak istedim konu nereye geldi... Anlaşılmış mıdır acaba yazıda anlatılmak istenen?.. Hayır, ne alakası var psikologa miskologa filan ihtiyacım yok benim!..)