35)Hayatıma şöyle bir bakmak gerekirse diye bir şeyler karalayıvermiştim?Çok acı çektim küçük yaşlarımdan beri. Hiç ben olamadım... Hep kaçtım insanlardan. Hep ağladım, kimseye bir şey anlatamadım. Beni anamdan babamdan soğutan bu yangının ateşi daha ergen olmadan sarmıştı beni... Erkeklerin arasında aşağılanmak mı kızların arasında şaklabanlık mı? Hep sorular, hep sorgulamalarla, hep düşünme ile geçti çocukluğum. Aklım ermeye başlayınca farklı olduğumu anladım ve sustum herhalde... Kimse bağırdığımı, kavga ettiğimi göremedi. Çok heyecanlanırım, titrerim tartışma ya da kavga anlarında. Erkekliğin belki bütünüyle sergilendiği bu kavga anlarının, acaba bizim birer yüz karası olduğumuzu düşünmemizin en fazla yüzümüze vurulduğunu hissettiğimiz anlar olmasından dolayı mı bizi bu kadar yıpratır, incitir. Hep kaçtım. Bana beni gösterecek olanlardan beni görecek olan insanlardan kaçtım. İyice yalnız kaldım. Çok gece sabaha çıkmamak için dua ettim... Yastığım öyle ıslanırdı ki annemin görmesinden korkardım. Beraber aynı odada kardeşlerimle uyuduğumuz zamanlar hıçkırıklarımı duymamaları için yorganın altına gizlerdim başımı. Uyuyamazdım da çoğu zaman. Annem sorardı sabahları, korkardı, neyin var çocuğum deyişlerinde derin endişeleri hissedip anlatamadıkça kahrolurdum. Ah anne, ben sana da doyasıya sarılamadım!. Sen olmayınca evde içimden sadece ağlamak gelirdi. Büyüdüm... eksik gedik bir şekilde büyüdüm. Yarım bırakılmış çocukluğum tamamlanamayacak yetişkinliğimin temelleri oldu ama olsun... Dedim ya ben'i kazanacakmışız biz bu dünyada.
36)Her yaren amansız bir yar...
Her yar kimsesiz bir diyar...
Nefs bir zulüm, ölüm bir nefes...
Durma artık ey rüzgâr...
Her an soluksuz bir imtihan...
Her imtihan sonsuz bir tuğyan...
Günah bir ar, mezar bir refah...
Yanma artık ey can!
37)Eğer bir eksikliğimizden dolayı insanlardan farklılaşmış hissediyorsak kendimizi, bizi anlamayan, farkedemeyen ya da farklılığımız hakkında herhangi bir fikre sahip olmayan veyahut yanlış fikirler edinmiş insanlara karşı ağır bir sorumluluk yükleriz. Diyelim ki bu insanlar dindarsa ve anlamamışsa durumumuzu dini anlamda yeterli bir olgunlukta değildir bizim için... Eğer milliyetçi, vatansever bir insan olduğunu iddia ediyorsa ve anlamamışsa durumumuzu yine ne kadar konuşursa konuşsun vatansever bir insan değildir; çünkü bizi anlamamıştır, sevememiştir. Ve ya çok yakın olduğumuz bir arkadaşımız, durumumuz hakkında hiç bir şey bilmiyor ya da tamamen yanlış fikirler içindeyse aslında o kişi ne yaparsa yapsın çok da yakın bir arkadaşımız değildir bizim için. Böylelikle insanlardan kopuyoruz, arkadaşlıklarına yeterince değer vermediğimiz gibi kendimizi de gerçek anlamda bir arkadaşlık duygusuna kapatıyoruz. Anlaşılmak kaygısı içinde bulunmamız normaldir. Her insan anlaşılmayı istediği gibi bir de kolay kolay anlatılmayacak bir sıkıntı içindeyse anlaşılmak isteği de bir o kadar artıyor sanki. Ancak bu bizim insanları bilmediği bir şeyden dolayı yargılamamızı gerektirmiyor.
38)Ben bu kız gibi olma işini bilinçsiz yapıyordum. Yanlış olduğunu anladığım zaman içime kapandım, artık konuşmamaya başladım. O zaman kızların yanında daha çok öyle davranıyordum. Erkeklerin yanında ise onları aşağılamak onlardan farklı olduğumu belli etmek için yapıyordum sanki. Beni bu durumdan dolayı eleştirdikleri zaman da çok kırılır onlara tepki gösterirdim. Ama ben gerçekten isteyerek yapmıyordum. Tepkilerim bile onlarınki gibi değildi ki bazen kızınca bile aşağılanıp dalga geçilirdim. Küfürlerim onlarınki gibi değildi. Sadece şunu farkettim: Ben kız gibi olayım derdine düşüp kız gibi davranmıyordum ama ne kadar bu kız gibi olan davranışlara yoğunlaşırsam o kadar kız gibi oluyordum.
39)Farkındalık yaratmak için günlük tutmaya karar verdim. İnşallah devam ederim. Bir gün içinde neler yaptığımı ve günlerimi ne kadar verimli geçirdiğimi ortaya çıkarır diye düşünüyorum.
Mazoşizm bende var olan bir problem ve problem çözümünden uzaklaştırıyor
Sözde bu problemler ve üzüntü beni güçlendiriyor, buralardan besleniyorum. Yani bunca acıya rağmen ayaktayım gibi. Ölmedim, intihar etmedim, eşcinselliğe karşı dayandım. Bunu yok etmenin yolu ne acaba bilmiyorum ki. Yapamayacağım diyince 5 dk yapmıyorum ancak sonra kendimi hayallerin içinde buluyorum. Az ruh hastası değilim ama. Mazoşist düşüncelerden uzaklaş.
40)Özet olarak; bu yolda ( eşcinsellik ) mücadele etmenin altın kuralı psikolojik olarak kafadan o ortamı silmekten geçiyor. Allah isteseydi 3. bir cinsiyeti yaratabilirdi ama yapmadı. Biraz mantıklı düşünürsek hangi cinsiyette doğduysak o cinsiyetin özelliklerine göre yaşamamız gerektiğini anlayabiliriz. Kararlılık, inanç ve azimle ?normal? bir hayata sahip olmanın aslında çok kolay olduğunu anladım. Herkes başarabilir kurallara uymak şartıyla. Biraz benci olun ve kendi hayatınızın her şeyden ve herkesten çok daha önemli olduğunu bilin. Ne kadar çok normal sosyal bir hayat demek, o ortamdan o kadar hızlı uzaklaşmak demek. Allah eşcinsel yönelimi olan herkese normal bir hayat yaşamayı nasip etsin.
41)Hayat seçimlerden ibarettir
''İnandıktan ve istedikten sonra başarabilirim'' bir seçimdir .
'' Eylemi yapmayayım , fantazisi kalsın '' da bir seçimdir .
'' Bu benim tercihim , değişemem '' de bir seçimdir.
42)Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir. Ayrıca eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur. Bu açıdan baktığımızda da eşcinsellik ruhsal bir bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur. Bu neden psikoloji biliminin eşcinsel yaşam tarzının ve toplumsal kimliğin sağlıklı olup olmadığını ayrıştırma, eşcinselliğin nedenini, yapısını ve tedavisini araştırmaya devam etme sorumluluğu vardır, olmalıdır, olacaktır. Bu bağlamda, kendi özgür seçimi ile eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkanı sağlamamak, ?bu tedavi edilebilen bir hastalık değildir? demek gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur.
43)Kendileri ile yoğun çatışmaları olan bireylerin bu sorunlarının psikolojik kökeni genellikle babalarına duydukları kızgınlık,öfke ve nefrete dayanmaktadır. Çocuklukta baba otoritesi ile çatışan kişiler ergenlik döneminde varlıklarının anlamlarını sorgularken; Tanrı'ya da bir kızgınlık, öfke ve nefret duymaya başlamaktadırlar. " Neden beni böyle yarattın yada neden beni korumadın? " sorularının cevabını bulamamaktadırlar. Böylece kendilerine yönelik bitip tükenmez kaygıları arttıkça artmaktadır.Eşcinsel Terapi süreçlerinde babalarına yönelik bilinçaltı duygu ve düşünceleri ile yüzleşen bireyler; babalarını affetmeyi deneyimlemektedirler. Kendileri için çok zor olan bu süreci başaran danışanlar Tanrı'ya olan sitemlerini yeniden gözden geçirmektedirler. Geçmişte suçladıkları ve hesap sormak istedikleri Tanrı ile içsel olarak barışmaktadırlar. Bu süreç çözüm için nirengi noktası olmaktadır. Baba ve Tanrı ile barışan birey Kendisini de affederek kişiliğini ve kimliğini yeniden yapılandırmaktadır.
44)Kendimi hayatım boyunca yalnız hissettim. Bir kalabalık vardı ama hep yalnızlık da vardı (hâlâ var). İnsanlar tarafından çok sevilen zeki bir çocuktum. Arkadaşlarımla çok uyumlu değildim ama çevrem tarafından sevilirdim. Yaşıtlarım bana aptal gibi gelirdi hep, o yüzden yaşça büyüklerle oturur, konuşur, eğlenirdim. Problemli bir çocuktum ama bu aileme karşı değil, kendimle ilgiliydi. En büyük problemim kendini net ifade edememe ve uyum sorunuydu. Yaşıtlarımla pek anlaşamazdım.
45)ŞU VAR Kİ HAYAL VE FANTEZİ DÜNYASINDAN SIYRILIP GERÇEK BİR HAYATA MERHABA DEMENİN HAZZINI VE MUTLULUĞUNU YAŞIYORUM..ÇÜNKÜ HİÇ KİMSE SİZDEN ÖNEMLİ DEĞİL UNUTMAYIN..
45) Dünya adaletsiz. Tek istediğim adalet. Ama insanlar aynı şekilde dünyaya gelmiyor. Küçükken diğer insanlar gibi olmak istemediğimi, farklı olmak istediğimi dilediğimi hatırlıyorum. Ama bunu dilerken belki futbolda, resimde veya müzikte bir yeteneğim olur diye düşünerek dilemiştim. Eşcinsellik olur diye düşünmemiştim. Şuan tek istediğim şey normal, sıradan bir insan olmak.Bazen sanki başıma birden, yeni gelen bir şeymiş gibi şaşırıyorum. Nasıl benim hayatım bu kadar farklı olabiliyor. Diğer insanlardan o kadar farklı ve benzersiz ki!
46) Kendi sorununun homoseksüellik olmadığını anlamıştır. Sorunun aşırı aile ilgisi ve kontrolü, gelişim yaşlarında ( 3 5 yaş) iken yanlış temas kurulması, ergenlik döneminde bir takım konuları kendi iç dünyasında eksiklik olarak algılamasının sonucu olarak bugün yaşadıklarının aslında psikolojik etkiler olduğunu anlamıştır. Kendini yeniden sorgulayıp, hayatında ki eksik taşları yeniden yapılandırarak yeni bir değişim ve gelişim sürecine başlamıştır. Bu süreçte karşısına nasıl bir engel çıkarsa çıksın yenilmeden, tökezlemeden her şeyin üstesinden geleceğine inanarak kendi çocuğunun gelişim döneminde kendi ailesinin yaptığı hataları yapmadan onu en iyi şekilde yetiştirme hayalleri ile yeni bir birey olarak hayatına devam etmeye başlamıştır
47)dostlarıma her zaman kendimi mükemmel gösterme çabası içersindeyim . çünkü en küçük bi hatamda , düştüğüm en küçük bi komik durumda hayatımdan çıkıp gitceklermiş gibi hissediyorum etrafımdaki herkes önemli , herkes bi amaca hizmet ediyo , ben ise adeta bomboş amazsızca yaşayan hiçbi değeri ( sevgi , namus , şeref , haysiet ) kalmamış bi insanım sanki .
48)ve namım etrafta duyulur, herkesin haylaz , dışarda top oynayan, babasının arabasını kaçıran , onun bununla kavga eden çocuklarına örnek gösterilirdim bi ona bak bi sana ne kadar uslu çocuk annesine yardım da ediyo, erkek olduğumu hissettircek hiçbişey görmedim beni cesaretlendiren, maskülen bi ruhu bana empoze edebilcek bir tane diyalog bile hatırlamıyorum ben bunları yaparken , birisi de karşıma geçip "bak oğlum sen erkek adamsın , hiç yakışmıyo, biraz daha farklı seylerle ilgilenmen lazım " demedi, küçükken başımı örttüğüm zaman gülerlerdi, arabalar yerine tencere tavayla oynadığım zaman dikkatle izlerlerdi bu ailevi boyutu tabiki , bir de arkadaş boyutu var erkeklerle futbol oynamak yerine, kızlarla ip atlamayı seçtiğimde (normal bi hayat hikayesi anlatıyor gibi görünebilirim ama bunları itiraf etmek çok canımı yakıyo ) " işte o zaman savaş başlamıştı delikanlı(!) olanlar ve benim aramdaki savaş bu kısmı tamamen bi kitap yazılabilcek kadar acınası anılarla dolu
(hayata dair çoğu şeyi kendi başıma öğrendim , hiç pürüz çıkarmadan , kimseye yük olmadan hayatım boyunca aileme hiç zor bi durum yaşatmadım, bi kere olsun okuldan eve bi sorun için telefon gelmedi, koca ilkokul ve ortaokul hayatım boyunca karnemde değil zayıf 4 bile olmadı , evt inanması güç ama 8 sene karnelerim 5 le doluydu biriktirilmiş onur belgeleri, aileme gönderilen tebrik kartları şimdiyse kardeşimin sınıfı geçebilmesine ödül koyuyolar
ben de uzaktan izliyorum ve gülüyorum ve elime hiçbişey geçmemiş olmasından nefret ediyorum.