Gönderen Konu: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM  (Okunma sayısı 21885 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
BEN BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU OLAN BİRİYİM

            Düşündükçe hayatımın terapiden önceki zamanlarını, acı acı gülümsüyorum. Aslında ne olduğunu bilmediğim rahatsızlığım ki bu da borderline kişilik bozukluğu, ben 14 yaşımdan beri kuşatmış beni ve bundan dolayı da yıllarca üzülmüşüm, kırılmışım aynı zamanda da karşımdakileri yıpratmışım. Dengesizlik. Tek kelimeyle belki de özeti budur. Bu öyle bir dengesizlik ki yaşadığım her şeyi alt üst etmiş. Ama yine de aşırı başarısız olmamışım çok şükür. Belki de hayatımda dengeli olan tek şey bu. Akademik başarımın düzgün bir biçimde orta yollu gitmesi. Geri kalan her şey tam bir karmaşa benim için. Borderline'ı araştırırken nasıl olduysa Hüseyin beyin kendi sayfasını derinlemesine hiç araştırmamışım. Başka sitelerden çok okudum ki zaten neredeyse hepsi aynı. Ama bu sitede psikoloji bölümünde bu konu da varmış. Sadece ilk kısmını beğendim en net açıklayan haber o, geri kalanlarsa konuyu biraz daha karmaşık almış ele. Linki vereyim de hiç uğraşmayın hemen açın, okuyun, öğrenin, anlayın.

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1110.0

            Evet, ben borderline kişilik bozukluğu olan biriyim. Bu teşhise ulaşana kadar kendimi çok farklı şeyler hissettim. En başta eşcinsel olduğumu düşünüyordum. Zaten benim terapiye gitmemin ana kaynaklarından birisi de buydu, diğeri de yaşadığım dengesizlik. Ama ben hep eşcinsellik üzerinde durdum. Tam anlamıyla hiç yaşamadım böyle bir ilişki ama hislerim bana hep bu olduğumu söylüyordu. Ne zamanki terapilerimde borderline'ı konuşmaya başladık bana Hüseyin bey eşcinsel olmadığımı söyledi. Açıkladı güzelce. İlk önce acaba bu tedavinin parçası mı dedim içimden. Hani kendimi öyle olmadığıma inandırmaya mı çalışıyor beni. Ama durdum düşündüm 3. terapiden beri ben kendimi eşcinsel gibi hiç hissetmemişim. Hem de hiç. Bunun için bir çaba harcadım mı peki? Hayır. Kurtulmaya çalışmıştım ilk 3 terapi boyunca ama Hüseyin bey bana kurtulmak için çabalama dedi. Ben de aman o diyorsa yapayım zaten ne kaybederim ki daha fazla dedim. Bıraktım kendimi. Sonuç? Kurtulmaya çalışmadan kurtuldum. Arada tabii ki aklıma bazı şeyler geliyor ama o kadar zayıf ki. Sanırım bu yıllarca kendimi öyle zannetmemden dolayı bilinçaltımda kalanların etkisi. Şimdi yeri gelmişken bir sorayım şu eşcinselliğin hastalık  olmadığını söyleyenler insan hakları kahramanlarına. Bu hastalık değilse ben nasıl bıraktım artık bu hislerimi? Nasıl böyle kolay değişti benim rotam? Genlerimle ilgili bir operasyon yaşamadım, mutasyona maruz kalmadım. Bildiğim kadarıyla bu genler biz yaşamaya devam ederken değişmiyorlar kendi kendilerine. O zaman ben nasıl şu anda erkekleri bırakıp kadınlara yöneldim? Bence eşcinsellik diye bir şey yok. Olamaz böyle bir şey. Kimse eşcinsel değil. Sadece hayatta yaşanılan travmalar bizlerde izler bırakıyor. Biz de karakterimiz ölçüsünde etkileniyoruz. Kimimiz çok kimimiz az. Ben bu etkiler sonucu borderline oldum sonrasındaysa eşcinsel yönelimlerim oldu. Her ne kadar fiiliyata dökmesem de ben hissettim yıllarca. Bunlar benim daha fazla bordeline'a saplanmama neden oldu. Tam  bir kısır döngü.

            Ben borderline kişilik bozukluğu olan biriyim. Biz hayal dünyasında yaşarız. Siz bir şeyi normal söylersiniz biz onu kötü algılarız. Kızarız, küseriz, alınırız, öfkeleniriz. Siz de dersiniz ki yahu az önce sen ne mutluydun ne oldu şimdi. Biz de bir anlasak ne olduğunu. Anlayamadığımız için gitgide hayal dünyasına daha çok dalarız, daldıkça da diplerden daha çok dengesizlik çıkarırız. Bu böyle gider. Bunu anca adam gibi gidip terapi koltuğuna oturup, kendinizi düzeltmeye çalışırken o acıları çekerek durdurabilirsiniz. Ha istemezseniz o acıları çekmeyi, bu durum katlanarak devam edeceği için daha çok acı çekmeye başlarsınız. Ben bir erkeklik yaptım oturdum o koltuğa. İlk zaman acı çekmedim anlattım durdum hep. Sonra da büyülü çubuğa bakınmaya başladım. Gelsin de dokunsun kafama beni düzeltsin diye. Ama çubuğun gelmemesi ilk hayal kırıklığım oldu. Bu iş öyle anlatmakla olmuyormuş. Haftalarca debelendim zihnimde. Gelen düşünceleri teptim öbür tarafa zihnim, aklımın içi tam bir savaş alanı şu an. Karmakarışık. Ama sonuç şu ki yavaş yavaş dengesizliğimin dozu azalıyor. Ben yeniyorum bu savaşı. Ama kolay değil öyle zafer kazanmak. Belki kanım akmadı ama canım çok yandı.

            Ben borderline kişilik bozukluğu olan biriyim. Hayatım boyunca hep sevdiklerimi kaybettim yada ben bıraktım onları. Önce çok sevdim sonra nefret ettim. Aynı duyguları koy bir kalbin içine sonra etsin senin aklının içine. Hiç sevgiyle nefret bir arada olur mu? Hah işte benim içinde bir arada varlar onlar. Tahmin bile edemezsiniz ben neler yaşıyorum içimde anca bu dengesiz dersiniz geçersiniz. Kolaydır sizin için bu dengesiz o öyle biri demek. Anlayamazsınız. Dengesiz der geçersiniz.

            Ben borderline kişilik bozukluğu olan birisiyim. Okuyan varsa bu yazılarımı, varsa benim durumuma yakın olan birisi, tıkasın kulaklarını insanlara koşsun o terapi koltuğuna. Zerre özgüveni yoksa bile benim gibi, bir insanın gölgesi gibi yaşıyorsa benim gibi, kıskançlıktan çatlıyorsa benim gibi, kendisinin ne olduğunu unuttuysa benim gibi, hayatı yaşayamıyorsa benim gibi, baksın aynaya. Biraz sabretsin, biraz acı çeksin. Zaten çekiyorum acıyı iyileşmek için çekeyim bari de boşa gitmesin.

            Ben borderline kişilik bozukluğu olan birisiydim. Bu satırları yazarken birisiydim diyorum, bilemem yarım saat sonra ne olurum belki geri borderline olurum. Ama şunu biliyorum artık olursam da ben olurum. Burada artık bir ben var. Kendim var. Sigaramı da kendim için içiyorum artık, yaşıyorsam aşkımı da kendim için yaşıyorum. Canım kendime sıkılıyor artık göbeğim almış başını gitmiş diye. Üzüntüm de artık kendime. Mutluluksa sadece benim için. Ben mutlu oluyorum. Ben. Ben. Ben. Bitti işte bu kadar. Buldum şu beni artık içimde de başladım inşa etmeyi benliğimi. Önceden yoktu bu. Ben diye bir şey yoktu. Kime bağlandıysam o vardı. Artık filizlendi içimde bir ben. Yeşertmem lazım artık onu. Son paragraf hariç bu yazı benim yaşamımım özeti. Son paragrafsa son 3 ayda yaşadıklarımın minicik bir özeti. Daha ne kadar terapiye ihtiyacım var bilmiyorum ama ben değişiyorum, düzeliyorum ya daha ne olsun. Çok şükür şunu diyebiliyorum artık: Ben borderline kişilik bozukluğu olan "birisiydim".

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM
« Yanıtla #1 : 24 Mayıs 2014, 01:00:32 öö »
Siz Borderline Mısınız?

 
Sınır kişilik bozukluğu (Borderline Personality Disorder - BPD) olanların oranının yüzde 8 civarında olduğu iddia ediliyor. Doktorlara göre, BPD'nin artmasının temel nedeni sıcak aile ilişkilerinin azalması. Sadece Amerikalı gençler arasındaki BPD oranı yüzde 18. Türkiye'de ise bu konuda bir araştırma yapılmamakla birlikte, sayılarının giderek arttığı ileri sürülüyor.
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD)'nin düzenlediği, 'Cinsellik ve Cinsel Tedaviler V. Ulusal Kongresi', 'Farklı Yüzleriyle Cinsellik' başlığı altında The Marmara'da gerçekleştirildi ve Türkiye ile dünyada cinselliğin ulaştığı boyutlara değinildi. Kongrede değinilen en önemli konulardan biri, cinsel sorunların tıbbileştirilmesi ve bu konuda tıbbi tedavilerle psikiyatrik tedavilerin birlikte yürütülmesi gerektiğinin vurgulanmasıydı. Tıp fakültelerinde okuyan öğrencilere yeterli cinsel eğitim verilmediğine işaret edilen toplantıda, cinsel işlev bozuklukları ile biyolojik rahatsızlıkların ilişkisinin çok net ortaya çıktığı anlatıldı. Ergen cinselliğinden duygu durum bozuklukları yaşayanlarda cinselliğin farklı yüzlerine, vaginismustan cinsel travmalara kadar birçok konunun ele alındığı kongrede öne çıkan iki başlık çök önemliydi. Biri dünyada ve Türkiye'de hızla artan sınır kişilik bozuklukları (BPD), diğeri ise cinsel suçlarda güncel tedavilerdi.

BPD, Türkiye ve dünyada, özellikle de gençler arasında giderek yayılan bir sorun; çünkü, çekirdek aile yapılarında artık çocuklarla eskisi gibi ilgilenilemiyor. Öte yandan, ayrı yaşayan anne baba sayısı arttıkça ilgiden bunalan bir çocuk nesli de yetişiyor. Yani aşırı uçlarda gidip gelen bir yapı içinde BPD artıyor. ABD'de yapılan araştırmalarda, liseli gençler arasında BPD oranının yüzde 18'lere vardığı ortaya çıktı. Türkiye'de geniş bir saha çalışması henüz yapılmamış; ancak, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Sosyal Psikiyatri Servisi psikiyatrlarından Doç.Dr. Doğan Şahin, kendi kliniklerine gelen hastalar içinde bu vakalara artık daha sık rastladıklarını belirtiyor.

Peki ama giderek daha sık görülen BPD nasıl bir seyir izliyor? BPD'ye yatkın kişiler, öncelikle kişiler arası ilişkilerde, kendini algılamada ve duygulanımda tutarsızlar ve dürtüleriyle hareket ediyorlar. Terk edilmemek için çılgınlığa varacak çabalar gösteriyorlar. İnsanları ya aşırı yüceltiyor ya da değersizleştiriyorlar. Gergin ve tutarsız ilişkileri var. İntihar girişimleri ya da tehditleri sürekli gündemde. Sürekli olarak boşluk hissi içindeler. Öfke kontrolünde zorluk çekmeleri de başka bir temel özellikleri. Borderline denilen grup, özel bir kişilik yapılanması gösteriyor. Normal ya da nevrotik denilen gruptan ciddi yapısal farklılıkları var. En önemli farkları ise kimlik bütünlüğü kavramı konusunda ortaya çıkıyor. Borderline kişilik özelliği gösterenlerin kendine ve karşısındakilere ilişkin tasarımları her an değişebiliyor. Bazen kendisini güvenli ve başarılı hissederken, bazen de çok kötü hissedebiliyor. İyi ile kötü arasında salınıp duruyor. İnsanlarla ilişkileri de öyle. Biri ona iyi şeyler söylerse onu çok seviyor; eleştirirse nefret ediyor.

Psikiyatr Dr. Doğan Şahin'e göre, temel olarak çok erken dönemde, aşağı yukarı üç yaşına kadar anne ile olan ilişkilerdeki problemler, borderline patalojiye zemin hazırlıyor. Ailede saldırganlığın fazla oluşu da buna neden olabiliyor. Çocuğa dengesiz davranmak etkenlerden biri. İhmal edilmiş, ya da tam tersine hiç engellenmemiş çocuklar böyle seyrediyor. Özellikle 0-3 yaş arasındaki aile ilişkileri, borderline patolojiye en önemli zemini hazırlıyor.

Doç.Dr. Doğan Şahin'in izlediği vakalardan çıkardığı sonuçlara göre, borderline kişiliklerin cinsel yaşamları oldukça fırtınalı. Sık partner değiştirebiliyorlar. Cinsel eşlerine büyük bir tutkuyla bağlanıyor ve terk edilme korkusu yaşıyorlar. Ancak, bu tutkuları küçük bir olayla nefrete dönüşebiliyor.

Borderline'ların kaos içindeki seksüel fantezileri ve davranışları ile sapkınlıkları arasında da benzerlikler bulunuyor.



Cinsel yaşam ve sapkınlık
Dünyada yapılan araştırmalar gösteriyor ki, şizoid, paranoid, anti-sosyal, borderline, histrionik ve hatta narsisistik kişilik bozuklukları borderline kişilik örgütlenmesi kapsamında değerlendirilebilir. Borderline kişilik örgütlenmesi gösterenlerin cinsel yaşamlarında birçok zorluğu, çarpıtmayı ve çeşitli sapkınlıkları görmek mümkün oluyor.

Borderline kişiliklerin cinselliğe bakışları ve özel yaşamları çok fırtınalı ve dramatik. İnsanları süratle idealize etme ve yere batırma eğilimleri özel ilişkilerinde de geçerli oluyor.

Doç.Dr. Şahin, bu konuya ilişkin olarak şunları söylüyor: "Borderline kişilik özelliği gösterenler, yeni tanıştığı insanı beğenirse ve o da kendisine iyi davranıyorsa, onu dünyanın en iyi insanı ilan eder; ama bu çok kısa sürer. Bu, ilişkilerinin temel özelliğidir. Bu kişilik özelliğinin altında birçok başka kişilik özellikleri var. Yani borderline kişilik örgütlenmesi içinde başka kişilik bozuklukları da var. Histrionikler var mesela. Kelime olarak oyuncu anlamına geliyor; tiyatro oyuncusu demek. Bunlar çok yoğun ilgi ihtiyacı içindeki insanlar. Bu kişilerin ruhsal yapısı tamamen iyi ve kötü olarak bölünmüştür. Biri kendilerine iyi davranırsa kendilerini iyi, kötü davranırsa kötü hissetikleri için iyi davrananlara şiddetli bağımlılık duyarlar. İyi tarafta kalabilmek için bu tür insanları hep yanlarında isterler. Histrioniklerde bu durum, cinsel ilişkide partneri tarafından beğenilmek isteği ile ortaya çıkar. Karizmatik bulunmak ya da muhteşem bulunmak değil, tamamen baştan çıkarıcı olmak isterler. Ve daima beğenilmeye olan bağımlılıkları, onları aldatmaya götürür. Mesela, evinden çıkıp yolculuk yapan bir borderline-histrionik kişilik, kendisini beğendiğini hissettiren biriyle hemen cinsel ilişkiye girebilir ve bunu yine o hızla aklından çıkartır. İlişkinin verdiği doyum ve kendini iyi hissetmek önemlidir çünkü. İlişkilerinde hiç sadık kalamazlar ve kalmak gibi bir sorunları da yoktur. Rahatsızlık duymazlar ama yakalanmaktan korkarlar. Ancak ilişkileri açığa çıktıktan sonra doktora gelirler. Tedavisi mümkün bir rahatsızlık bu. Tedavide amaç, parçalı benlik yapısını bütünlüklü hale getirmektir.

Borderline kişiliklerde cinsellikle saldırganlık çok iç içedir. Cinsellik saldırganlığın emrindedir adeta. Borderline düzeydeki cinsel yaşamda seks ve ondan alınan zevk geri plandadır. Çoğunlukla cinsel haz almazlar ve kolay kolay orgazm olmazlar. Çok yoğun ilgi beklentisi olan ve her gün birkaç kişiyle olan histrionik hiç zevk almaz. Onun için ilgi beklentisini karşılamak her şeyden daha önemlidir. Çok yoğun saldırganlık içeren fantezileri vardır. Bu durum zarar vermeye ya da zarar görmeye kadar gider."


Füsun SAKA

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM
« Yanıtla #2 : 24 Mayıs 2014, 01:03:17 öö »


11.Borderline kişilik

Kişilerarası ilişkilerde, kendilik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüsellikle seyreden kişilik bozukluğu. Terkedilmekten kçınmak için çılgınca çabalar gösterme, insanları aşırı yüceltme ile değersizleştirme arasında gidip gelen, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin varlığı, yineleyen intihar girişimleri ya da tehditleri, sürgen boşluk hissi, öfke kontrolünde zorluk temel özellikleridir.

Cinsel yaşamları oldukça fırtınalıdır. Sık partner değiştirebilirler. Cinsel eşlerine büyük bir tutkuyla bağlanır ve terkedilme korkusu içinde davranırlar ancak tutkuları küçük bir olayla nefrete dönüşebilir. Çeşitli düzeylerde cinsel perversiyonlar gösterirler ( Sheey ve ark 1980).

Borderline’ ların kaotik seksüel fantazileri ve davranışları ile perversiyonlar arasında bazı benzerlikler bulunmaktadır. Perversiyonların bilinçsiz çatışmalarında bulunan yapılar borerline’ların belirli dinamik yapılarıyla ortaklık gösterir.




http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1493.0
« Son Düzenleme: 11 Şubat 2015, 01:59:21 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM
« Yanıtla #3 : 11 Şubat 2015, 02:42:30 ös »
"Öncelikle inançlı iseniz eşcinsellikle ilgili olarak yaşadığınız problemler için Allahtan  yardım istemeyin. O zaten sizin hep yanınızda, şah damarınızdan daha yakın bilmez olur mu sıkıntınızı. Ama dualarda sürekli Allah'ım beni kurtar derseniz iradeniz biraz zayıflıyor. Ben ki her namazımdan sonra ağlardım Rabbim beni kurtar diye, fiziksel sağlık problemlerime bile ağlamadım bu kadar. Yanlış anlaşılmasın ben inançlı biriyim ama bu süreçte probleminizle kendiniz savaşırsanız Allah zaten yardım ediyor. Bunu bana Hüseyin bey söylemişti benim kendi fikrim de değil söyleyeyim de bilimsel dayanağım da olsun."

Selamlar Hüseyin, Ben Selim hayat hikayemi, ilk ve ikinci terapi sonrası hisettiklerimi yazdım yayınlamanız için.

HAYAT HİKAYEM

Tam olarak nerden başlayayım bilemiyorum ama en iyisi aile yapımdan başlayayım. 3 tane ablam ve bir tane de kızkardeşim var. Annem ve babamsa elhamdülillah sağ. Ablalarım evli ve maşallah çoluk çocuk sahibi. Kalabalık, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir aileyiz. Birbirimiz için maddi manevi her şeyi yapıyoruz. Ben hariç ailemin diğer üyeleri dinimie sıkı sıkıya bağlılar. Evde birlikte cemaatle namazlarımızı kılarız. Çok şükür Yaradana. Her şey hoş evet ama benim sorunum tüm bunlardan lezzet almamı engelliyor. Ben kendi hemcinslerinden hoşlanan birisiyim. Çocukluğumda babam hâlâ askerdi ve çok sert mizaçlıydı. Evde gıkımız çıkamazdı. Aman baban gelecek diye annemin eli ayağına dolaşırdı. Babada sinir de var tabii. Haftaiçi hep işte olan haftasonu evde takılmayan bir babam vardı. Çok dindar bir insan ama işte öfkesine söz geçiremiyor, bize şiddet uyguluyordu. Cinsel konularda ise paranoyak. Ablama takılan, telefon sapıklığı yapan bir çocuk yüzünden ablamı tokatlayıp ona ağır ithamlarda bulunduğunu anlatır ablam. Daha pek çok şey. Neyse ki babam 15 yıl önce emekli olup sivil memurluğa geçti de rahatladık. Çünkü kendisini şimdi anlıyorum, hiç sevmediği bir mesleği zorla seçmiş bir insan o. Üstelik aile ortamı çok bozuk olan, zihin olarak sağlıklı olmayan anne baba büyütmüş. Ne beklenir ki? Tabii babamın daha sonraları biraz daha yumuşaması
çok şükür rahatlattı bizi. Annemse hep babamın arkasında konuşur. Hep kötü hep kötü. O da haklı napsın sevgi görmemiş eşinden. Böyle başlayan bir aile yapımız var. Benimle ilgili olan durumlar ise benim kız gibi davranmaya başlamamla vukû buldu. O kadar kızın arasında, seni sevmeyen bir baba eşittir kişilik bozukluğu. Önceleri ben hep kız oyuncaklarıyla oynardım. Erkekelere özgü sadece arabalarım ve silahlarım vardı. Ama ben yine de kızlarla oynardım. Kaçınırdım erkeklerden. Eğer benden küçüklerse onlara baskı yapardım benim tarafımda benle oynamaları için. Çok merhametsizdim. Böckleri ezer, cicvcivlere işkence yapardım. Cinsel olarak 6 yaşımda komşumuzun kızıyla otoparkta yaşadığım bir şey var sadece. O kadar. Ha bir de TV'de açık giyinmiş kadınların göğüslerine bakardım. Sonra 11 yaşımdayken benden bir yaş küçük kuzenim arkama gelip prezervatif ne biliyor musun demişti sonra beni taciz etmişti. Sonra olaylar çorap söküğü gibi geldi. Bunula battaniyenin altında bir şeyler yapardık. 13 yaşımdayken sınıfımda bir çocukla bir şeyler yaşadım. Berbat şeyler. Sonra liseye geçince baktım içki içiyor görüşmeyi kestik. Lise benim dönüm noktam oldu. Pornoyla tanıştım. İnternet kafe köşelerinde her tür filmleri izlerdim. Ha tabii bu arada hem mastürbasyonu hem de pornoyu bırakmak için çabaladım durdum. Bu arada başka biriyle herhangi bir şey yaşamadım. Sadece biraz sohbet o kadar. Safım zaten konuları o tarafa çekmediğim için herhangi bir şey olmadı çok şükür. Arkadaş ilişkilerimse iyi. Konuşkan, canayakın biriyim. Lisede çok iyi iki arkadaşım vardı. Bunlar yakışıklı tipler. Güvenilir, koruyucu "baba" gibiler. Onlar ve ben çok iyiydi aramız ama 2 yıl içinde bıktılar benden çünkü benim fıtratım kadın gibi. Niye bana hoşçakal demedi, niye benim omzuma değil de onun omzuna koydu elini falan gibi. Bu arada ben dikkat çekmek için yalanlar söylüyorum. Başka okula gitcem, kanserim oluyorum gibi. Lise sonda arkadaş çevrem biraz değişti. 2 kız 2 erkek grup olduk. Bu biraz o yakın arkadaşlarıma olan takıntımı azalttı. Ha bir de ilk kız arkadaş. Otobüste gördüğüm beni beğenen kızla çıkmaya başladım. 1,5 yıl çıktık. Biraz ben de erkeksi yönlerime doğru kayma oldu ama ben İstanbulu kazanınca ayrıldık. Üniversitede durumun vahametini farkedip arayışlara girdim. Dini cemaatlerde kaldığım için o tarafa yöneldim ama alttan alttan hâlâ internetten gay porno izlemeye devam ettim. Tabi çok buhranlıyım hep. Üniversite 1. sınıfta iki kişiye de takıntım oldu. Takıntı dediğim onlara acayip saplanıyorum. Hep benle olmak istesin, beni en iyi dostu bilsin.Cinsellik yok ama. Bu arkadaşlardan birisinin karakteri bozuktu konuşmuyorum ama diğeriyle bu saplantıyı aştım ve abim olarak görüyorum. Rabbime şükürler olsun. 21 yaşımda 2. kez bir kızla çıktım. Şu anda ayrıyız ama onun da bana yardımı çok oldu bilmeden. Ayrılma sebebimiz tabii ki cnsel olarak ona ilgi duymamam. Yakın dost gibiydik daha çok. Bir de tabii haram bu tür arkadaşlıklar. Kabga dövüş 1 yıl çıktık. Ben bu kızla çıkmazdan evvel başlamıştım sorunumu çözmeye çalışmaya. O zaman nette araştırdım ama sadece bir sayfa bulabildim çözmeye yönelik. O da kısa ve detaysızdı ama çok yardımı oldu.Son olarak şu anda kaldığım ev arkadaşıma da saplantı yaşamaya başlayınca eyvah dedim düzelmemişim. Hemen tekrar aramalara başladım ve Rabbim sizi çıkardı karşıma Hüseyin Bey. Allah'ın izniyle bu haftasonu terapiye başlıcam, ücreti hiç önemli değil giymem, yemem ama kurtulurum bundan, geçerim imtihanımı inşallah.

Son olarak şu andaki durumum şöyle: Tam olarak erkeklere ilgi duymuyorum artık. Kafamda yarı yarıya sanki. En azında yakın arkadaşlarıma ilgim yok. Yabancılar tahrik ediyor sadece. O pis sitelere girmiyorum yaklaşık 2 haftadır. Dışarıda güzel kadın görünce kesiyorum ama tam olarak tahrik olamıyorum henüz. Zamanla düzelecek inşallah. Sanki sayı doğrusu gibi geliyor bana. Eksideydim ben sıfıra yaklaştım iyice. Artıya doğru gideğim de inşallah.

Allahın izniyle başlasında eşcinselliğin yanında özgüven eksikliğim, borderline kişilik bozukluğumda düzelecek insallah.

İLK TERAPİ SONRASI

İlk terapiye gittikten sonra açık konuşayım hiçbir şey değişmedi hayatımda. Hatta terapiye gitmeden önce terapistimin sayfasında okuduğum benimle aynı sorunu olan kişilerin yaşadıkları ve terapi sonucunda elde ettikleri başarıydı beni toparlayan. Terapiden 1 hafta sonra düşünmeye başladım ne yapayım diye. Devam etsem mi diyordum, değecek mi? Ama eski fillerime geri dönüp kendi çabalarımla elde ettiğim minicik ilerlememi kaybedince ve sonucunda eski ruhsal bunalımlarıma geri dönünce buna mecbur olduğumu anladım. Bu olay kesinlikle kendi başıma çözülemez. Elbette bir de ablalarımdan birisi de eşiyle yaşadığı sorunlar ve benimle aynı hatta daha kötü ortamda büyümesinin verdiği psikolojik problemlerden dolayı başka bir terapiste gitmesi, diğer ablamın da yakında terapiye başlamayı düşündüğünü söylemesi etkili oldu. Öncelikle şunu anladım ki terapiye gitmem doğruymuş. Ben de onlara terapiye başladığımı üstü kapalı anlattım. Hem bana destek olsunlar diye hem de elbette şu öğrenci adama maddi destek sağlasınlar diye. Tabii ki babam ve annem bilmiyorlar. Ne benim ne de ablalarımın terapilere başladığını. Aslında ilk onlar başlasa da ailecek hepimiz gitsek süreç çok hızlı ilerleyecek ama. Her neyse. Terapistime alışamadım henüz. Samimice ve neredeyse çok açık konuştum ona karşı ama ilk seanstan hiçbir şey beklememeli insan çünkü ne o beni tanıyor ne de ben onu. 3 gün sonra ikinci randevuma gideceğim. Çok düşündüm. Özellikle benim gibi öğrenci olup harçlıklarını bu işe harcayan birisi olarak çok büyüdü gözümde para olayı. Ama bu da benim geleceğim için değil mi? Varsın ayda 5 paket eksik sigara içeyim, nargile içmeyim, dışarıda tatlı yemeyim ama yeter ki normal olayım artık.

Biraz da olsa ilk terapi sonrasında bir şeyler fark ettim. Mesele hayatımın en büyük problemini fark ettim. Henüz bunları açık açık yazamıyorum ama ben biliyorum ya yeterli. Esas sandığım problemin dışında kişilik problemim daha büyük bir dert mesele. Özgüven eksikliği, insanlara güvenmeme, aşırı mükemmeliyetçilik, bir insana saplanma vesaire vesaire. Bunlardı asıl benim sıkıntım.

Şimdilik bu kadarla bitiriyorum. Bence asıl çözüm yoluna 2. terapi sonrası gireceğim, inşallah.

İKİNCİ TERAPİ SONRASI

2. terapiye gittikten sonra kendimin eşcinsel değil biseksüel olduğuma inanıyorum artık. Sanırım buna yaşadıklarımı eyleme dökmemem ve bir de hep evlenme isteğim yardımcı oldu. Yanlış anlaşılmasın evlenmeyi cinsellik için değil baba olmak bir kadına sahip olmak aynı zamanda da bir kadına ait olmak için istiyorum. Yaşamımı Yaradan'ın bana verdiği hediyeyi en güzel şekilde muhafaza etmek istiyorum. Bu kesin. Ama yürümem gereken çok yol var. Çünkü temel problemim cinsel değil, benim bizzat kendi varlığım. Ben kendimi sevmiyorum, tanımıyorum. Özgüvensizlik, kişilere gereğinden fazla bağlanma ve aynı zamanda da zihinsel tembellik benim esas sorunlarım ki bunları çözmeden asla ve asla iyi bir koca ve baba olamam. Benim babamın bana yaşattıklarını ben yavrularıma - inşallah Allah nasip ederse - yaşatmamalıyım. İmkânım var elimde Hüseyin bey gibi iyi bir kılavuza sahibim.Hüseyin bey bugün tedavi olan eşcinsellerin iyi bir baba ve eş olabileceklerini söyledi. Çok haklı bence. Eşini anlayabilen bir erkek olmak ilk avantaj, ruhsal problemlerini çözmüş bir baba olabilmek ikinci avantaj. Bunları yazarken nasıl da heyecanlandım. Ben baba olacağım, koca olacağım. Evlenmekten korkan bundan dolayı da içi içini yiyen ben hem de. İnşallah da kendine güvenen, sağlam karakterli bireyleri toplumuma armağan edeceğim. İnşallah. Tüm sorunlarımı çözüp bunu başaracağım. Tabii ki öncelikle şu hoşlandığım kızın peşini bırakmamalıyım. Onu elde ederken yaşadığım süreç kendimi daha erkeksi hissetmeme yardımcı oluyor yani hem tedavi oluyorum hem de duygusal olarak kendimi tatmin edebiliyorum. Daha başka ne nasip edebilirdi ki Yaradan. Ha bu son cümleden de davranışlarımın feminen olduğu anlaşılması çok şükür ki bu sorunumu 5 yıl önce çözdüm farkında olmadan. Benim her sıkıntım içimde, zihnimde. Hüseyin beye ilk terapiden sonra 5 hafta boyunca sorunlarımı çözmek adına ne yaptığımı anlattım %99 doğru davranıyorsun dedi. Nasıl bir rahatlama yaşadım anlatamam. Karın ağrılarım, iştahsızlığım, kabuslarım boşunaymış bunu anladım. Buraya da yazayım ki olur da bir insana bile yardımım dokunur belki. Sırayla şunları yapıyorum,

1)Öncelikle inançlı iseniz Allahtan cinsellikle yaşadığınız problemler için yardım istemeyin. O zaten sizin hep yanınızda, şah damarınızdan daha yakın bilmez olur mu sıkıntınızı. Ama dualarda sürekli Allah'ım beni kurtar derseniz iradeniz biraz zayıflıyor. Ben ki her namazımdan sonra ağlardım Rabbim beni kurtar diye, fiziksel sağlık problemlerime bile ağlamadım bu kadar. Yanlış anlaşılmasın ben inançlı biriyim ama bu süreçte probleminizle kendiniz savaşırsanız Allah zaten yardım ediyor. Bunu bana Hüseyin bey söylemişti benim kendi fikrim de değil söyleyeyim de bilimsel dayanağım da olsun.

2)Benim babamla problemim var. Kısaca narsist, sinirli ve ilgisiz bir insan. Onun yokluğundan dolayı düştüğüm bu pozisyondan gene onunla ergenlik çağında yaşayamadığım çatışmaları şimdi yaşamaya çalışıyorum. Belki saygısızlık belki edepsizlik ama bana erkek olmayı o öğretmedi ve evdeki 4 kız kardeş ve annenin arasına o terk etti beni. Küçükken kadınlığa özendiğimi fark etmesine rağmen benimle ilgilenip, bir oğlan çocuğu yetiştirmek yerine kafasını öbür tarafa çevirip görmezden geldi. Araba alıp satmak, ev alıp satmak daha çazip geldi ona. Bir ev aramaya harcadığı, inşaata gittiği zamanları bana ayıracağı kıymetli zamanlardan çaldı. Belki benim istikbalim için yaptı evet. Beni düşündü. 5 çocuk okuttu kolay değil tabii ki. Müteşekkirim kendilerine. Ama sonucunda 23 yaşına gelmiş ve erkekliği kendi kendine öğrenen bir erkek evladı oldu. Bilse eminim her şeyini fedâ eder. Ama zaman geçti, tren kaçtı. Artık kalbimde tam anlamıyla bir baba olabileceğini sanmıyorum. Zirâ bu hayatta ben her şey tek başıma öğrendim, öğreniyorum erkekliğimi bile. Kusura bakma baba erkek evlat yetiştiremedin, yapamadın. Hep laf ettiğin başarıya sen ulaşamadın. Neyleyim ben senin diplomalarını, din bilgini, paranı, pulunu. Kızlarınınsa hepsinin sosyal yada psikolojik sıkıntıları var ya eşleriyle yada kendileriyle sorunları var. Terapi ücretimi bile ablamın gönderdiği ve kendi harçlıklarımdan biriktirdiğim paralarla ödüyorum. Öğrenim kredimden ödüyorum yani sen benim tedavi paramı dâhi ödemiyorsun, beni bu halde getirdiğin hâlde. İşte bunları hissediyorum babama karşı. Şimdi bir nevi hesaplaşma zamanı. Ne mi yapıyorum peki? Hemen kısa kesip onu anlatayım. Mesela kendi istediklerimi yapıyorum bunu da babamın gözüne sokuyorum. Kızacağı bana çatacağı şeyleri gözüne soka soka yapıyorum ki tartışalım ver erkekliğimi ispat edeyim. Bu çok önemli çünkü Hüseyin bunları ergenlik çağımda yapmalıymışım oysa ben uysal bir koyundum. Sigarayı balkonda içiyorum ki kokusunu alsın, dışarından geldiğimde üstüm başım sigara kokarken sıkı sıkı sarılıyorum ki buram buram kokumu alsın iliklerine kadar hissetsin sigara içtiğimi. Ama bir şey demedi bu konuda tatildeyken. Hemen başka şeyler yapmaya başladım. Yemeğe gelmedim, namaz tesbihatlarına katılmadan kıldım kaçtım. Yine bir şey demedi. Biliyorum içi içini yiyor ama biriktiriyor ki içinde acısını daha büyük çıkarsın. Hem de hepimize yapabilsin. Bir nedeni olsun anneme çatmak için. En son arkadaşlarımla şehir dışına çıkmak istedim parayı bahane ettim. Her zamanki bayatlamış bahane. Ablalarımdan istedim ve giderken ben gidiyorum dedim. Bak sana ihtiyacım yok benim demekti bu benim için. Sen bana artık karışamazsın. İnada bakın bir hafta aramadı beni, ben de onu aramadım. Sonunda arayan o oldu bu benim için bir diğer zaferdi. Sınırı çok geçmeden her fırsatta çatmam lâzım babama ki aramızdaki ilişki baba-oğul seviyesine gelsin.

3)Benim gibi dini hassasiyetleri olan birisi nasıl yener bu hastalığı diyordum ki Hüseyin bey bir kızla evlilik düşünmeden duygusal paylaşım yaşaman lâzım dedi. Bu çok doğru çünkü ergenlik çağındaki erkekler duygusal yönlerini kızlara yönlendirmeli ki erkek tarafı olduğunu anlayabilsin. Öğrensin bir erkeğin nasıl davranması gerektiğini. Benim iki tane kız arkadaşım oldu ama ne zaman onlarla fiziksel olarak yakınlaşmaya başlasam dini bahane ederek kaçtım. Zaten duygusal olarak başarılı değildi ilişkilerim ne gerek vardı sürdürmeye. Ama öyle değilmiş. En azında cinsel temas olmasa bile duygusal olarak bir kızla paylaşım şart.

4)Son olarak hep kaçtığım ve büyük dert olan güreşmek, futbol ve basket oynamak konusunda adım attım. Arkadaşım dalga geçse de alay etse de futbol ve basket oynadım. Tabii bir Ronaldo performansı sergileyemedim, bilmiyorum ki oynamayı. Ama psikolojik olarak bir eşik geçtim. Hatta basketi üniversitede herkesin önünde oynamaya cesaret edebilmem çok iyi oldu. Hatta sanırım 2 3 kız bizi kesmeye geldi bide. Tabi ben pek bi havalandım. Ha bu arada basket ve futbol oynadığım arkadaşım her spor dalında da okul takımında 1.90 boyunda hayal edin ne kadar büyük bir olay olduğunu benim için. Artı bu eleman benim saplantılı olduğum eleman. Onunla bu şekilde erkeksi bir aktivite de olmak nasıl toparladı beni anlatamam. Zaten şu spor olayı da bence tedavi sürecine girmeli çünkü bilimsel çalışmalara göre spor yapan erkeklerde sperm sayısı da fazla oluyormuş ki bu bana psikolojik olarak şevk verdi hani daha erkeksi olurum ben falan diye.

İşte Hüseyin beyin yapmamı onayladığı davranışlarım bunlar. Tabii bunlara ek pek çok şey var ama onlar küçük ve çok kişisel. Ama şunu belirteyim terapiye gelmeden bunları kendi kendinize yapmanız hiç bir anlam ifade etmez. Bir kere bunlar benim çıkarımlarım ayrıca da kılavuz olmadan gideceğiniz yönü bilmeden ulaşamazsınız. Takıldığınız zaman elinizi tutacak birisi olması şart. Bunu tecrübe ettim ben. Blogtaki yazıları okuyarak idare etmeye çalıştım ama çok yüzeysel kaldı. İçselleştiremedim hiçbir şeyi. 2 hafta sonra 3. terapiye gideceğim inşallah. Daha iyi olacağıma inanıyorum, Rabbim yardımcımız olsun.

http://www.youtube.com/user/escinselterapi

 Psikolog Hüseyin KAÇIN
 0 555 326 22 91
www.escinselterapi.net
 "Eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkanı sağlamamak, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur."

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM
« Yanıtla #5 : 31 Ocak 2017, 09:34:18 ös »
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM
« Yanıtla #6 : 15 Mart 2018, 08:25:33 ös »
..

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞU: EŞCİNSELLİKTEN NASIL KURTULDUM
« Yanıtla #7 : 31 Aralık 2023, 07:24:42 ös »