(Hud 11/70)
Ona (buzağıya) el sürmediklerini görünce onları yadırgadı ve onlardan tedirgin oldu. Onlar, “Korkma” dediler: “Biz, Lut halkına gönderildik
(Hud 11/71)
(O sırada) Eşi ayakta duruyordu, hemen gülüverdi
- . Sonra ona İshak’ı, İshak’ın arkasından da (İshak’ın oğlu) Yakub’u müjdeledik.
- Zariyat 51/28-30.
(Hud 11/72)
“Vay başıma!” dedi. “Ben mi doğuracağım? Halbuki ben kocamış bir kadınım şu yaşlı adam da benim kocam! Bu gerçekten şaşılacak bir şey!”
________________________________________
(Hud 11/73)
Dediler ki: “Allah’ın işine mi şaşıyorsun? Ey İbrahim’in hane halkı! Allah’ın ikramı ve bereketi sizin üstünüzdedir. O, her şeyi güzel yapar, pek yücedir.”
(Hud 11/74)
İbrahim’in korkusu geçip kendisine o müjde de gelince, Lut halkı hakkında elçilerimizle[1*] çekişmeye[2*] başladı[3*].
[1*] Ayet metnindeki “bizimle” ifadesini “elçilerimizle” şeklinde tercüme etmemiz, elçinin kendi adına konuşma yetkisinin olmamasındandır. İbrahim aleyhisselam iyi biliyor ki onlar, Allah’ın emrini yerine getirmekle görevlidirler. Görevi değiştiremezler.
[2*] Tevrat / Yaratılış 18:23-33.
[3*] Ankebut 29/31-32.
________________________________________
(Hud 11/75)
Çünkü İbrahim pek yumuşak huylu, içli ve daima Allah’a yönelmiş biriydi.
________________________________________
(Hud 11/76)
Dediler ki: “İbrahim! Bu konuyu kapat. Artık Rabbinin emri gelmiştir. Onlara geri çevrilmez bir azap gelecektir.”
________________________________________
(Hud 11/77)
Elçilerimiz Lut’un yanına varınca Lut, onlar için kaygılandı ve onlardan dolayı çaresiz hissetti. “Bu, zor bir gündür!” dedi.
________________________________________
(Hud 11/78)
Halkı ona şehvetle koşarak geldi. Onlar daha önce de çirkin işler (eşcinsel ilişkiler) yapıyorlardı. Dedi ki: “Ey halkım! İşte kızlarım… Sizin için temiz olan[1*] onlardır (onlarla evlenin). Allah’tan korkun; beni misafirlerimin önünde rezil etmeyin. İçinizde aklı başında tek bir kimse bile yok mu[2*]?”
________________________________________
[1*] Buradaki atharu = اطهر kelimesi sadece sıfat-ı müşebbehe olabileceğinden meal o şekilde verilmiştir. Allah'ın elçisinin evlilik dışı ilişkiyi onaylaması mümkün olmadığından burada “onlarla evlenin” sözünün gizli emir olarak yer alması zorunludur. Lut Aleyhisselamın bunu söyleme fırsatı bulamamış olması, halkın onu ne kadar bunalttığını gösterir. Bu ayet, aynı zamanda din farkının evlenmeyi haram kılmadığını da gösterir. Çünkü Araf 7/83 ve Zariyat 51/36. ayete göre Lut Aleyhisselama kızları dışında kimse inanmamıştır. Mümin olan kızlarını kafirlerle evlendirmeyi teklif etmesi din farklılığının evliliğe engel olmadığının delillerinden biri olur. Ayrıca Tahrim 66/10. ve A’râf 7/83. ayetlere göre Lut aleyhisselamın eşi kafirdi ama onun eşi olmaya devam ediyordu.
Müslüman olan kadının Müslüman olmayan erkekle evlenmesinin Bakara 2/221’e göre caiz olmadığı söylenir.
Oysa o ayette geçen “daha iyi” ifadeleri, böyle bir evliliğin tavsiye edilmediğini gösterir ama haram kılmaz. Nebimizin kızı Zeyneb’in eşi Ebü’l- s b. er-Rebî de hicretin 6. yılına kadar Müslüman olmamıştı. Nebimiz ne kızını ne de başka bir mümini din farkından dolayı eşinden ayırmamıştır.
[2*] Bkz. Hicr 15/67-72. Aynı olay Tevrat /Yaratılış 19:8 pasajlarında da şöyle anlatılır: “Bakın, hiç erkek tanımamış iki kızım var. Onları getireyim de gözünüzde iyi olanı onlarla yapın. Ama bu adamlara bir şey yapmayın; çünkü onlar benim çatımın gölgesi altına geldiler.”
________________________________________
(Hud 11/79)
يدُ
“Kızlarınla evlenmek gibi bir niyetimizin olmadığını iyi bilirsin. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun!” dediler.
________________________________________
(Hud 11/80)
“Keşke sizi engelleyecek bir gücüm olsaydı ya da arkam kuvvetli olsaydı” dedi.
________________________________________
(Hud 11/81)
Misafirler dedi ki: “Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz; onlar sana asla ilişemeyecekler. Karın hariç ailenle birlikte gecenin bir bölümünde (seher vaktinde
- ) yola çık; içinizden kimse arkasına bakmasın. Bunların başına gelecek olan ona da gelecektir. Azapla buluşma zamanları sabahtır. Sabah da yakın değil mi?”
________________________________________
________________________________________
(Hud 11/82)
Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine pişmiş çamurdan üst üste taşlar yağdırdık
________________________________________
- Şuara 26/169-174. Bu taşlar, Tevrat’ın Yaratılış 19:24 bölümünde gökten yağdırılan kükürt ve ateş olarak tarif edilmiştir. Bu maddeler çoğunlukla bir yanardağ patlaması sonucunda ortaya çıkmaktadır.
________________________________________
(Hud 11/83)
Rabbinin katında işaretlenmiş taşları yağdırdık. Orası, yanlış yapan bu kimselerden (Mekke halkından) uzak değildir.
________________________________________
(Hud 11/84)
Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. “Ey halkım!” dedi: “Allah’a kulluk edin; sizin ondan başka ilahınız yoktur. Ölçeği ve tartıyı eksik yapmayın. Sizin iyi durumda olduğunuzu görüyorum. Doğrusu ben sizi çepeçevre kuşatacak bir günün azabından korkuyorum.”
(Araf 7/80)
Lût’u da elçi olarak gönderdik, halkına şöyle dedi: “Sizden önce varlıklardan hiçbirinin yapmadığı o çirkin işi mi yapıyorsunuz?
________________________________________
(Araf 7/81)
Siz kadınları ikinci sıraya atıyor, şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Aslında siz aşırı giden bir topluluksunuz.”
(Araf 7/82)
Halkının cevabı sadece şu oldu: “Çıkarın onları ülkenizden! Onlar çok da temiz insanlarmış!”
________________________________________
(Araf 7/83)
Karısı hariç, onu ve bütün ailesini kurtardık. Karısı küller altında kalanlardan oldu.
________________________________________
(Araf 7/84)
Üzerlerine bir yağmur (pişmiş balçıktan taş ve kül yağmuru)
- yağdırmıştık. Şimdi sen o suçluların sonunun nasıl olduğunu bir düşün!
________________________________________
(Hicr 15/59)
Ama Lût’un ailesi onlardan değildir. O ailenin tamamını kurtaracağız.
________________________________________
(Hicr 15/60)
Lût’un karısı hariç. Onun da küller altında kalmasını karara bağladık
________________________________________
- Aynı olaylar farklı ayrıntılarla şu ayetlerde anlatılmaktadır: Hud 11/69-76, Anekubt 29/31-32, Zariyat 51/24-34.
________________________________________
(Hicr 15/61)
Elçiler Lût’un ailesine geldiklerinde
(Hicr 15/62)
“Siz tanınmadık kişilersiniz!” dedi.
________________________________________
(Hicr 15/63)
“Hayır (endişelenme[1*]), başlarına gelip gelmeyeceğini tartıştıkları şeyle /ceza ile[2*] sana geldik” dediler.
________________________________________
[1*] Ankebut 29/33.
[2*] Kamer 54/30-39.
________________________________________
(Hicr 15/64)
”Sana (Allah’tan gelen) gerçeği getirdik. Biz kesinlikle doğruyu söyleyen kimseleriz.
(Hicr 15/65)
Bu gecenin bir bölümünde (seher vaktinde
- ) aileni yola çıkar; sen de arkalarından git. Hiçbiriniz geriye dönüp bakmasın. Gitmeniz emredilen tarafa doğru gidin.”
________________________________________
________________________________________
(Hicr 15/66)
Şu kararımızı Lût’a bildirdik: “Sabaha erdiklerinde bunların kökü kesilmiş olacaktır.”
(Hicr 15/67)
(Daha önce) Şehir halkı, (misafirleri görünce) birbirlerine müjdeler vererek gelmişti.
(Hicr 15/68)
Lût da şöyle demişti: “Bunlar benim misafirlerim; aman beni utandırmayın.
(Hicr 15/69)
و
Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının de beni rezil etmeyin.”
________________________________________
(Hicr 15/70)
“Seni el âlemin işine karışmaktan men etmedik mi?” dediler.
(Hicr 15/71)
Lut da şöyle dedi: “Eğer bir şey yapacaksanız, işte kızlarım (onlarla evlenin)
________________________________________
- Allah'ın Elçisinin evlilik dışı ilişkiyi onaylaması mümkün olmadığından burada (onlarla evlenin) sözünün gizli emir olarak yer alması zorunludur. Cümleyi yarım bırakmış olması, halkın Lut aleyhisselamı çok bunalttığını gösterir. Bu ayet, din farkının evlenmeyi haram kılmadığını da gösterir. Çünkü Tahrim Suresi 10. ayete göre Lut'un karısı kafirdi ama onun eşi olmaya devam ediyordu.
________________________________________
(Hicr 15/72)
Senin hayatına yemin ederim ki onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar.
________________________________________
(Hicr 15/73)
Gün doğarken o ses onları yakaladı.
________________________________________
(Hicr 15/74)
O şehrin altını üstüne getirdik. Üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık
________________________________________
(Hicr 15/75)
Kalıntıları okuyabilenler için
- bunda kesin ayetler /belgeler vardır.
________________________________________
- “Kalıntıları okuyabilen” anlamını verdiğimiz “mütevessim” kelimesi, “bir ize bakarak o izin sahibini tanıyabilen kişi” demektir. Ayette geçen kişiler, o topluluktan geriye kalan izler üzerinde inceleme yaparak bahsedilen toplumun başına gelenleri anlayabilecek olanlardır.
________________________________________
(Hicr 15/76)
O ayetler (ibret veren kalıntılar) kullanılmaya devam eden bir yol üzerindedir.
(Hicr 15/77)
Bunda inananlar için de tam bir ayet /belge vardır
(Enbiya 21/71)
Hem İbrahim’i hem de Lût’u âlemler için bereketli
- kıldığımız o yere getirip kurtardık. 1
________________________________________
(Enbiya 21/72)
İbrahim’e ayrıca
- İshak’ı ve Yakup’u da verdik; hepsini de iyi kimseler yaptık.
________________________________________
________________________________________
(Enbiya 21/73)
Onları, emrimize uygun olarak yol gösteren önderler yaptık. Hayırlı işler yapmalarını, namazı tam kılmalarını ve zekât vermelerini vahyetmiştik. Onlar yalnız bize kulluk ederlerdi.
________________________________________
(Enbiya 21/74)
Lut’a da hikmet
- ve ilim verdik. Onu, pis işler yapan o kentten kurtardık; onlar bozgunculuk yapan ve yoldan çıkmış bir topluluktu.
(Şuara 26/160)
Lut’un halkı da Elçilerini yalancı yerine koydu.
(Şuara 26/161)
Bir gün soydaşları Lut onlara şöyle demişti: “Kendinize çeki düzen vermeyecek misiniz?”
(Şuara 26/162)
Ben sizin güveneceğiniz bir elçiyim
________________________________________
(Şuara 26/163)
Allah’tan çekinin ve beni dinleyin.
________________________________________
(Şuara 26/164)
Bu iş için sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan sadece alemlerin Rabbidir.
(Şuara 26/165)
Siz bu âlemin erkeklerine mi yaklaşıyorsunuz?
________________________________________
(Şuara 26/166)
Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerden uzak duruyorsunuz, öyle mi? Hayır, siz azgın bir toplumsunuz.”
(Şuara 26/167)
“Bak Lut! Bu işin peşini bırakmazsan mutlaka sürgün edilenlere katılırsın” dediler.
________________________________________
(Şuara 26/168)
O da “Bu işiniz beni sizden iyice soğuttu
________________________________________
- Mekayis’l-luğa’da şu ifade yer alır
Bir şeyden soğumak ve uzaklaşmak’tır. Lut aleyhisselam burada, aradaki bağların koptuğunu ve kendinin de ayrılmak istediğini ifade etmiş olmaktadır.
(Şuara 26/169)
“Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar” dedi.
(Şuara 26/170)
Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
(Şuara 26/171)
Sadece küllere bulanacak bir ihtiyar kadın kaldı
________________________________________
(Şuara 26/172)
Sonra öbürlerini helak ettik.
(Şuara 26/173)
Üzerlerine bir yağmur (taş yağmuru
- ) yağdırdık; uyarılmış kişilerin yağmuru ne kötüydü.
________________________________________
- .“Üzerlerine (pişmiş) balçıktan taş yağdırmak için görevlendirildik.”(Zariyat 51/33)
________________________________________
(Şuara 26/174)
İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
(Şuara 26/175)
Senin Rabbin pek güçlüdür, ikramı da boldur.
(Neml 27/54)
Bir gün Lut, halkına şöyle demişti: “Her şeyi görüp dururken o çirkin işe mi yanaşıyorsunuz?
(Neml 27/55)
Siz kadınları bırakıp erkeklere şehvetle yanaşmakta kararlı mısınız? Hayır, siz kendini tutamayan bir halksınız.”
(Neml 27/56)
Halkının ona cevabı sadece şu olmuştu: “Lut ‘un ailesini kentinizden çıkarın; onlar temiz insanlarmış!”
________________________________________
(Neml 27/57)
Biz de eşi hariç onu ve bütün ailesini kurtardık. Onun küller altında kalanlardan olmasını kararlaştırmıştık.
(Neml 27/58)
Üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılmış kimselerin yağmuru ne kötüydü!
(Saffat 37/133)
Lut da elçilerimizdendir.
(Saffat 37/134)
Bir gün onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık.
(Saffat 37/135)
Ama onlardan bir ihtiyar kadın küller altında kaldı.
(Saffat 37/136)
Sonra diğerlerini ortadan kaldırdık.
(Saffat 37/137)
Siz sabahları onların üzerlerinden geçiyorsunuz,
(Saffat 37/138)
Akşamları da öyle yapıyorsunuz. Aklınızı kullanmaz mısınız
________________________________________
- O volkanik kalıntıları görmüyor musunuz?
(Kamer 54/33)
Lut toplumu da bütün uyarıları yalan saymıştı.
(Kamer 54/34)
Lut ailesi dışında kalanlara, taş yağdıran (bulutlar
- ) gönderdik. Lut’un ailesini, seher vaktinde oradan uzaklaştırmıştık.
________________________________________
________________________________________
(Kamer 54/35)
Bu, katımızdan yapılan bir iyilikti. İyilik bilenleri böyle ödüllendiririz.
________________________________________
(Kamer 54/36)
Lut, kıskıvrak yakalayacağımız konusunda onları uyarmıştı ama uyarıları ciddiye almadılar.
(Kamer 54/37)
Üstelik Lut’un konuklarını elde etmeye çalışıyorlardı ki gözlerini kör ediverdik: “Şimdi uyarıların ardından gelen azabımın tadına varın.”
________________________________________
(Kamer 54/38)
Sabah erkenden onları kalıcı bir azap karşıladı.
(Kamer 54/39)
“Uyarıların ardından gelen azabımın tadına varın.”
Süleymaniye Vakfı Meali
suleymaniyemeali@gmail.com
https://www.suleymaniyevakfimeali.com/Meal/Kamer.htm